Bizi Takip Edin

ASYA

2024 yılında Asya’nın en olaylı ülkesi: Güney Kore

Yayınlanma

Editörün Notu: 2024 yılı Güney Kore’de hem toplumsal hem siyasi anlamda yorucu bir dönem olarak tarih kayıtlarına geçti. Yılın son saatlerine girilirken ülkede siyasi krizler derinleşiyor. 13. Cumhurbaşkanı Yoon Seok-yeol’ün siyasi darbe girişimi ile aralık ayına giren Güney Kore halkı bu şoku atlamadan, yılın son günlerine elim bir uçak kazası ile uyandı. 179 kişinin hayatını kaybettiği kazada, ülkede 7 günlük milli yas ilan edildi ve 2025 kutlamaları iptal edildi.

Yorgun bir şekilde 2025’e adım atan Güney Kore’de bu yıl neler yaşandı:

  • Muhalefet liderine suikast girişimi (2 Ocak 2024)

Güney Kore’de ana muhalefetteki Demokratik Parti’nin lideri Lee Jae-myung Busan şehrinde bıçaklı saldırıya uğradı. Basın mensuplarının sorularını yanıtladığı sırada imza alma bahanesiyle Lee’ye yaklaşan saldırgan, elindeki kesici aletle Lee’yi boynundan yaraladı. Lee’nin suikast girişiminden sağ kurtuldu.

  • Kuzey Kore’den gelen “düşman” ilanı (15 Ocak 2024)

Yeni yılın hemen ardından 5 Ocak 2024’te Kuzey Kore, Yeonpyeong Adası’na topçu saldırısı başlattı. Kuzey Kore, “Koreler arası ilişkilerdeki tüm felaketin nedeninin Güney Kore hükümetinin olduğunu” ve “Güney Kore’nin değişmez ana düşman olduğunu” 15 Ocak 2024’teki Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti 14. Yüksek Halk Meclisi’nin 10. Oturumunda lider Kim Jong-un tarafından deklare etti.

  • First Lady Rüşvet Krizi (25 Ocak 2024)

Güney Kore First Lady’si Kim Keon Hee’nin lüks bir çanta hediyesi kabul ettiği iddiasıyla ilgili tartışma, iktidardaki Halkın Gücü Partisi’ni (PPP) karıştırarak ülkede büyük infial yarattı.  YouTube kanalı Voice of Seoul tarafından yayınlanan bir videoda, Amerikalı Rahip Choi Jae-young saatine takılı kamerayla gizlice rüşvet anını kaydetmişti. Choi’nin, 3 milyon won (2.200 $) değerindeki çantayı satın almak için bir mağazaya yürüdüğü ve sonra, Seul’de first lady’ye ait bir şirket olan Covana Contents’i ziyaret ederek çantayı verdiğini gösteriyordu.

Muhalefet uzun zamandır First Lady Kim’i hisse senedi fiyat manipülasyonuna karışmakla suçluyordu. Öte yandan muhalefet First Lady’in soruşturulması için parlamentodan tasarı geçirmek istemişti. Yoon bu iddialar nedeniyle eşinin soruşturulmasını talep eden bir yasa tasarısını veto etti.

Skandal aynı zamanda Yoon’un partisi içinde de ayrışmalara yol açtı. Ve nisan seçimleri için kamuoyunda tartışmalar yarattı.

  • Küba ile diplomatik ilişkilerin başlaması (14 Şubat 2024)

Kuzey Kore ile yakın ilişkilere sahip olan Küba Cumhuriyeti, 14 Şubat 2024’te, Kore Cumhuriyeti Daimi Misyonu ile New York’ta diplomatik bir misyon düzenledi. Güney Kore-Küba ilişkileri, Güney Kore hükümetinin 1948’de kurulmasından bu yana 76 yıl sonra ilk kez büyükelçi düzeyinde diplomatik ilişkilere yükseltildi . Küba, Güney Kore ile diplomatik ilişki kuran 193. ülke oldu.

  • Kore Cumhuriyeti Ulusal Meclisi seçimi (10 Nisan 2024)

Ana muhalefetteki Demokratik Parti (DP), Ulusal Meclis’teki 300 sandalyenin çoğunluğunu kazanarak iktidardaki Halkın Gücü Partisi’ni hezimete uğrattı. Demokratlar,  iktidar partisinin 108 sandalyesine karşılık 175 sandalye kazandı. Genel seçmen katılımı %67 oldu ve bu 32 yılın en yüksek seçmen katılım rekoru oldu. Muhalefetteki Kore Demokratik Partisi, anayasa tarihinde ilk kez bir muhalefet partisi olarak sandalye çoğunluğunu elde etti. Bu durum Yoon hükümetini “topal ördek” sürecine soktu.

 

  • Atık balonu krizi (28 Mayıs 2024)

Kuzey Kore, atık yüklü balonları Güney Kore’ye göndererek tansiyonu artıracak bir hamlede bulundu. Olayın başlangıcında sadece Daenam şehrine broşür gönderildiğinden şüpheleniliyordu ancak balonların içeriği kontrol edildiğinde atık maddeler olduğu tespit edildi. Olay iki ülke arasında tansiyonu artırarak Güney Kore’nin de Kuzey’e balonlar yollamasına neden oldu. Kuzey Kore yönetimi ise, bu hamleyi, Güney’in Kuzey’e yönelik dev hoparlörler de dahil olmak üzere uzun süreli propaganda çalışmalarına karşılık olarak yaptığını açıkladı.

  • Kuzey Kore ile drone krizi (11 Ekim 2024)

Güney Kore’ye ait insansız hava aracının (İHA) Kuzey Kore üzerinde tespit edilmesi ile birlikte 13 Ekim’den Kuzey Kore’den çok sert açıklamalar gelmişti. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un savunma-güvenlik istişare toplantısı düzenledi ancak bu toplantı, Kore Halk Ordusu Genelkurmay Başkanlığı’na “Savaş zamanı düzenine göre tamamen silahlandırılmış sekiz topçu tugayının, ayın 13’ünde saat 20:00’ye kadar tam ateşe hazır duruma getirilmesi” gerektiğini belirten ve ‘ön operasyonel emrini’ onaylayan bir toplantı olarak kayıtlara geçti.

Kore İşçi Partisi Merkez Komitesi başkan yardımcısı Kim Yo-jong, 14 Ekim’de, insansız hava aracı olayından Güney Kore ordusunun sorumlu olduğunu söyleyen iki cümlelik kısa bir açıklama yaptı. Bu, olayın tekrarlanması durumunda ‘korkunç bir felaket’ uyarısında bulunan kız kardeş Kim Yo-jong, “Dikkatsiz meydan okuma Kore Cumhuriyeti’nin sefil sonunu hızlandıracak” diyerek sert bir uyarıda bulunmuştu.

  • Kuzey Kore’nin Gyeongui ve Donghae Hatlarını patlama olayı (15 Ekim 2024)

Kuzey Kore’nin, Askeri Sınır Hattının kuzeyindeki yer alan Koreler arası bağlantı hattı olarak bilinen Gyeongui Hattı ve Donghae Hattı üzerindeki ve demiryolunun  bir bölü Pyongyang tarafından havaya uçuruldu. Böylece bağlantı yolları tamamen ortadan kaldırılmış oldu. Artık iki ülke arasında karayolu teması ortadan kalkmış oldu.

  • Yoon’a karşı protesto ve istifa çağrılarının büyümesi (28 Eylül 2024) 

Güney Kore’de 28 Eylül’de işçi ve çiftçi sendikaları, kadınlar ve gençlerin de aralarında bulunduğu vatandaşlar, Yoon yönetiminin aşırı sağcı işçi karşıtı politikaları, yargı sisteminde yaptığı değişikler ve savcı atamalarının yanı sıra zenginlere yönelik vergi kesintilerini protesto ederek ülke çapında eş zamanlı protestolar gerçekleştirildi. Başkent Seul Jung-gu’daki Sungnyemun Kapısı önünde kurulan protesto alanlarında “Haydi! istifa için meydanı açın!” sloganları yükseldi. Protestolar yaklaşık 10.000 kişinin katılımı ile başlamış oldu.

Protestolar Aralık ayına kadar düzenli olarak sürdürüldü. Kore Konfederasyon Sendikası’nın katılımı ile yüzbinlerce kişi Yoon’un istifası için hafta sonları bir araya geldi.

  • SIKIYÖNETİN (3 Aralık 2024)

3 Aralık günü saat 22.23 sıralarında acil brifing düzenleyen Cumhurbaşkanı Yoon Seok-yeol, Kuzey Kore yanlısı ve devlet karşıtı güçlerini önlemek adına ülke çapında sıkıyönetim ilan ettiğini duyurdu. İlan ardından sıkıyönetim komutanlığı kuruldu ve sıkıyönetim birlikleri seferber edildi.  1979’den sonra Seul sokaklarında askeri zırhlı araçların görüldüğü ilginç bir manzara yaşandı.

Millet Meclisi ve siyasi partilerin her türlü siyasi faaliyetinin yasaklanması,  her türlü ifade ve basın özgürlüğünün kontrol altına alınması,  tek taraflı tutuklama, gözaltı, ve yargılama gibi sıkıyönetim kanunları uygulanmak istendi.  Ardından, General Park An-soo Sıkıyönetim Komutanlığı’na ait ilk bildiriyi yayınladı. 1. Özel Kuvvetler Tugayı ve 707. Özel Görev Grubuna ait seçkin özel kuvvetlerden oluşan silahlı birimler meclis binasına girmek için konuşlandırıldı.

Muhalefet ve iktidar partisinden Yoon’un darbe kararına karşı duran milletvekilleri, mecliste toplanarak 155 dakika boyunca direniş gösterdiler. 4 Aralık 2024 01:01’de 190 üye mevcut parlamento, anayasa tarihinde ilk kez sıkıyönetimin kaldırılmasını talep eden bir kararı oybirliğiyle kabul etti ve “Sıkıyönetim ilanı geçersiz kılınmıştır” kararını aldı. Sıkıyönetimin kaldırılması kararının alınması ve Cumhurbaşkanlığı’ndan üç saatten fazla bir süre yanıt gelmemesinin ardından 4 Aralık – 04.30: Bakanlar Kurulunun onaylamasıyla sıkıyönetim resmen yürürlükten kaldırıldı. Yoon’un azli için verilen önerge Ulusal Meclise sunuldu.

5 Aralık

Yoon, sıkıyönetim ilan etmesini kendisine önerdiği iddia edilen Savunma Bakanı Kim’in istifasını kabul etti. Genelkurmay Başkanı General Park An-su’nun istifası kabul edilmedi. Yoon hakkında “vatana ihanet” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. 

7 Aralık

Yoon, sıkıyönetim ilanı nedeniyle kamuoyundan özür diledi. Yoon’un azline iliskin ilk önerge kabul edilmedi.

8 Aralık

Eski Savunma Bakanı Kim gözaltına alındı. 

9 Aralık

Yoon için seyahat yasağı çıkarıldı. 

10 Aralık

Güney Kore Ulusal Meclisi, Yoon dahil 8 kişinin ‘derhal’ gözaltına alınmasını talep eden tasarıyı kabul etti.

12 Aralık

Yoon, başarız darbe girişimini “idari eylem”oldugunu savunarak, azledilmesi ve yargılanması halinde buna karşı koyacağını bildirdi. Ana muhalefetteki Demokratlar, 12 Aralık’ta meclise, Yoon’un görevinden azledilmesini kapsayan yeni bir önerge sundu.

  • Yoon’un Görevden alınması (14 Aralık)

Sıkıyönetim ilanı nedeniyle 13. Cumhurbaşkanı Yoon’un azli için verilen ilk önerge mecliste yeterli çoğunluk barajına takılırken, muhalefetin yeni önergesi 204 evet oyuyla meclisten geçti ve Yoon azledildi.

  • Uçak Kazası ve Ulusal Yas (29 Aralık 2024)

Güney Kore’nin Muan şehrinde yolcu uçağının inişte kontrolden çıkması sonucu meydana gelen kazada 179 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Duvara çarpıp infilak eden uçaktan 2 kişi sağ olarak kurtulabildi. Uçak inmeden dakikalar önce kontrol kulesinin, “kuş çarpmasına” karşı uyardığı, uyarıyı alan pilotun kısa süre sonra inişe geçtiği açıklandı. Ülkede 1 haftalık ulusal yas ilan edildi.

ASYA

80 küresel yönetici önemli bir yıllık zirve için Pekin’de bir araya geliyor

Yayınlanma

Çin, küresel belirsizliğin arttığı bir dönemde ticaret ve yatırım akışını sürdürmek için bir atak başlattı. Küresel çok uluslu şirketlerden toplam 80 üst düzey yönetici bu ayın sonunda bir dizi ekonomik konuyu görüşmek üzere Pekin’de bir araya gelecek.

South China Morning Post tarafından görülen bir iç belgeye göre, ABD şirketlerinden yöneticiler en büyük katılımcı grubunu oluşturacak ve bir düzineden fazla kişi 22-24 Mart tarihlerinde Çin Kalkınma Forumu’na katılmayı planlıyor.

Foruma katılacak ABD şirketlerinin liderleri arasında Apple’dan Tim Cook, Blackstone’dan Stephen Schwarzman, Broadcom’dan Hock E. Tan, Citadel Investment’tan Kenneth Griffin, McKinsey’den Bob Sternfels, Cargill’den Brian Sikes, Pfizer’den Albert Bourla ve FedEx’ten Rajesh Subramaniam bulunuyor.

Belgeye göre temsilci gönderen diğer büyük şirketler arasında Saudi Aramco, BHP, Maersk, BMW Group, Mercedes-Benz, Prudential, Rio Tinto, Schneider Electric, SK Hynix, HSBC, Standard Chartered, Tata Group ve Temasek Holdings yer alıyor.

Yabancı iş dünyası temsilcileri ve üst düzey Çinli yetkililer, her yıl Çin’in en üst düzey yasama organının yıllık oturumu olan ve yeni yıl için büyüme hedeflerinin açıklandığı “iki toplantının” tamamlanmasının ardından yüksek güçlü zirve için Pekin’de bir araya geliyor.

Katılımcı listesinde Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, Asya Kalkınma Bankası, ABD-Çin İş Konseyi, Harvard Üniversitesi ve Oxford Üniversitesi gibi diğer kuruluşların da davet edildiği görülüyor.

İş dünyası liderlerinin Devlet Başkanı Xi Jinping ile görüşüp görüşemeyecekleri henüz belli değil.

Birleşik Krallık’taki AstraZeneca şirketinin sözcüsü, henüz çok erken olduğu için şirketin Xi ile olası bir görüşme hakkında yorum yapamayacağını söyledi.

Pazartesi günü Bloomberg, bazı yabancı CEO’ların 28 Mart’ta Xi ile görüşme şansına sahip olabileceğini, ancak ayrıntıların değişebileceğini bildirdi.

Pekin , Çin ekonomisini desteklemek ve ABD Başkanı Donald Trump’ın üreticileri üretimi Amerika’ya taşımaya ikna etme çabalarına karşı koymak için yabancı yatırımları çekme ve elde tutma çabalarını artırıyor.

Başbakan Li Qiang, 5 Mart’ta Ulusal Halk Kongresi’ne sunduğu yıllık çalışma raporunda “yabancı yatırımı güçlü bir şekilde teşvik etme” taahhüdünü yineledi.

Li, “İnternetle ilgili, kültürel ve diğer sektörler de dahil olmak üzere hizmet sektörünün dışa açılmasını genişletmek için denemeleri teşvik edeceğiz ve telekomünikasyon, tıbbi hizmetler ve eğitim gibi sektörleri açmak için denemeleri genişleteceğiz” dedi.

Bu sektörlerin yabancı yatırıma daha fazla açılmasına yönelik planlar ilk olarak şubat ayında açıklanmıştı.

Başbakan ayrıca yabancı firmaların ve ürünlerinin devlet alım süreçlerinde eşit muamele göreceği sözünü verdi. Li, Çin’in denizaşırı işletmeleri ülkeye yeniden yatırım yapmaya teşvik edeceğini de sözlerine ekledi.

Yetkililer ayrıca döviz ve sınır ötesi personel ve veri akışını kolaylaştırma planlarını da yeniden teyit etti.

Pekin, 2024 yılında birkaç büyük şehirde tamamen yabancılara ait hastanelere izin vereceğini ve bir avuç yerel pilot bölgede bulut hizmetleri ve diğer katma değerli telekom hizmetleri üzerindeki yabancı mülkiyet kısıtlamalarını kaldıracağını duyurdu. Ayrıca imalat sektöründeki tüm erişim engellerinin de kaldırılacağı belirtildi.

Xi geçtiğimiz yıl boyunca Amerikalı iş dünyası liderleri ve uluslararası ekonomik örgütlerin başkanlarıyla yaptığı toplantılarda Çin’i ideal bir yatırım merkezi olarak tanıttı ve korumacı politikaları kınadı.

Bu adımlara rağmen Çin’e yapılan yabancı yatırımlar düşmeye devam ediyor.

Çin’e yapılan doğrudan yabancı yatırım, 2024 yılında yüzde 27’lik bir düşüş kaydettikten sonra, 2025 yılının ilk iki ayında yuan cinsinden yıllık yüzde 20’den fazla düşüşle 171,2 milyar yuana (23,7 milyar ABD Doları) geriledi.

Pekin bu düşüşü, ABD doları borçlanmaya kıyasla daha düşük yuan finansman maliyetlerinden yararlanan yabancı işletmelerin Çin’deki finansmanlarını artırmalarına bağladı.

Yabancı firmaların sabit varlık yatırımları da ocak ve şubat aylarında yıllık bazda %10 azalırken, tüm işletmeler genelinde %4,1 artış gösterdi.

Ticaret Bakanlığı’na göre Çin’deki yabancı işletmeler ülke istihdamının yaklaşık yüzde 7’sine, vergi gelirlerinin yüzde 14’üne, ithalat ve ihracatın üçte birine katkıda bulunuyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Bangladeş’te radikal İslamcılar güçleniyor: Hizb-ut Tahrir’den şeriat çağrısı

Yayınlanma

Yasaklı Hizb-ut Tahrir örgütünden yüzlerce radikal İslamcı bu ay Bangladeş’in başkenti Dakka sokaklarına akın ederek şeriatla yönetilen bir İslam devleti çağrısında bulundu.

Pek çok ülkede ‘terör örgütü’ olarak tanınan Hizb-ut Tahrir üyeleri, göz yaşartıcı gaz ve coplarla karşılık veren polisle çatıştı.

Başbakan Şeyh Hasina’nın devrilmesi sonrası görevi devalan geçici hükümet, ülkede kanun ve düzen durumunu yönetmekte zorlanırken, aşırıcı İslamcı gruplar arasındaki yeniden canlanma, çoğunluğu Müslüman olan 171 milyonluk bu ülkede endişeleri artırıyor.

Bangladeş Barış ve Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’nde (BIPSS) kıdemli araştırma görevlisi olan Shafqat Munir, “Hizb-ut Tahrir’in yeniden canlanmasından derin endişe duyuyorum ve oluşturdukları tehditlerin çok ciddiye alınması gerektiğine inanıyorum” dedi.

Nikkei Asia’ya konuşan Munir, “Hizb-ut Tahrir şiddeti teşvik eden aşırılıkçı ideolojiyi desteklediği için yasaklandı. Açıkça faaliyet gösteremez ve tüm faaliyetlerine karşı konulmalıdır. Bu bizim ulusal politikamız olmalıdır,” diye ekledi.

Bu yeniden canlanma, Bangladeş’in bölgesel güvenliği istikrarsızlaştıracağı ve Hindu karşıtlığını körükleyeceği endişesiyle Yeni Delhi’de alarm zillerinin çalmasına neden oldu.

Geçtiğimiz yaz Başbakan Şeyh Hasina’nın İslamcıları ve milliyetçilerin önderlik ettiği bir ayaklanmayla devrilmesinin ardından seçimlere hazırlanan ülke, on yıl önce ateist yazarların ve diğer gayrimüslimlerin tüyler ürpertici bir şekilde öldürülmesi de dahil olmak üzere daha önce de İslamcı aşırıcılıkla boğuşmuştu.

Laikliği savunan Hasina sonrası Bangladeş’te, katı dinci çetelerin ahlak polisliği ve kadınlara yönelik taciz vakaları kamusal yaşamın bir özelliği haline geliyor. İnsanlar Ramazan ayında yemek yedikleri için darp ediliyor, restoranlar gündüz oruç saatlerinde açık kaldıkları için tahrip ediliyor ve kadınlar başörtüsü takmadıkları için taciz ediliyor.

Ülkenin kuzeyinde, sertlik yanlısı çeteler kısa bir süre önce kız çocuklarının futbol maçlarına ev sahipliği yapacak olan futbol sahalarını tahrip etti ve bunu internet üzerinden yapılan tacizler izledi. Bunun üzerine Dakka, kızların güvenliğini garanti altına almak için harekete geçmek zorunda kaldı.

Ülkenin ulusal kadın futbol takımının kaptanı Sabina Khatun, “Ülkemizdeki insanların bize hakaret etme şekline kızların dayanması mümkün değil” dedi.

Tacizler, internette ve iş yerinde tacize uğradıklarını bildiren tanınmış kadın oyunculara kadar uzandı.

Önde gelen Bangladeşli aktör Pori Moni ocak ayında Facebook’ta paylaştığı bir gönderide “Kendimi güvensiz hissediyorum” diye yazdı.

Radikal İslamcıların yeniden dirilişi, Bangladeş’in Hasina sonrası ülkedeki güvenlik durumunu kontrol altına alamadığı bir döneme denk geliyor. Kadınlar ise bu durumdan en çok etkilenenler.

Yerel hak örgütü Ain o Salish Kendra’ya göre geçtiğimiz yılın ocak ve şubat aylarında 63 tecavüz vakası yaşanırken, son iki ayda en az 85 tecavüz vakası rapor edildi.

Bu ay sekiz yaşında bir kız çocuğunun, iddialara göre bir akrabası tarafından tecavüze uğrayıp öldürülmesinin ardından kamuoyunda öfke patlaması yaşandı. Bir başka olayda ise tecavüz mağduru bir kızın babasının, kızının davasını açmaya çalıştığı için öldürüldüğü bildirildi. İslamcı grupların kadınlar üzerindeki baskısı ve şiddeti de her geçen gün artıyor.

Bangladeş polisi sözcüsü ve genel müfettiş yardımcısı Enamul Haque Sagor, aşırılıkçı grupların “sıkı istihbarat takibi” altında olduğunu ve sokak devriyelerinin sayısının artırıldığını söyledi.

“Kadına yönelik şiddetle mücadele etmek için proaktif polislik önlemleri aldık” diye ekledi.

Hükümet cinsel şiddet faillerine karşı güçlü bir şekilde harekete geçme sözü verdi ve bazı tutuklamalar yapıldı.

Ancak güvenlik uzmanları, hükümetin yaklaşımının “etkisizliğinin” suç oranlarının artmasına katkıda bulunduğu ve aşırılıkçı grupların bu boşluğu doldurduğu konusunda uyarıyor.

Bir uzman, “Bu radikal grupların yeniden dirilişi yüksek suç oranlarına bir tepki değil; aksine, kanunsuzluk yeniden diriliş için verimli bir zemin yaratıyor” değerlendirmesini yaptı.

Polis verilerine göre, geçici hükümetin göreve gelmesinden bu yana geçen yedi ay içinde en az 119 kişi çete şiddetinde hayatını kaybederken, ocak ayında ülke genelinde 294 cinayet vakası işlendi ve bu sayı bir önceki yılın aynı ayında 231’di.

Bu ayın başlarında bir grup katı İslamcı Dakka polis karakoluna saldırdı ve yerel bir üniversite öğrencisini başörtüsü takmadığı için taciz etmekle suçlanan bir mahkumun serbest bırakılmasını talep etti. Daha önce terörizm suçlamasıyla tutuklanan iki kişinin saldırı sırasında kalabalığı kışkırttığı görüldü.

Bazı siyasetçiler, seçimlerin bir an önce yapılması yönündeki çağrıların artmasına rağmen, toplumsal huzursuzluğun yeni seçimlerin zamanını erteleyebileceği uyarısında bulundu. Geçici hükümetin tepki çekmemek için radikal İslamcı örgütlere ses çıkarmaması ise durumu daha da kötüleştiriyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Japonya Merkez bankası Trump’ın gümrük vergilerine temkinli yaklaşarak sabit kaldı

Yayınlanma

Japonya Merkez Bankası (BOJ) Başkanı Kazuo Ueda çarşamba günü yaptığı açıklamada 1 Mayıs’ta faiz artırımı seçeneğini açık bırakarak enflasyonda yukarı yönlü bir salınım riskinden bahsetti ve “eğrinin gerisine düşmekten kaçınmaya” söz verdi.

Ueda, kurulun teminatsız gecelik çağrı faizini %0,5’te sabit tutma kararıyla sona eren iki günlük para politikası toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında, en büyük endişesinin küresel ekonomi, özellikle de karşılıklı gümrük vergileri olduğunun sinyalini verdi. ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan’da tüm yabancı otomobiller de dahil olmak üzere diğer ülkelere bu tür tarifeler uygulamakla tehdit ediyor.

Ueda, “Büyük bir belirsizlik var çünkü [Trump’ın olası gümrük vergilerinin etkilerini] nisan ayına kadar bilemeyeceğiz,” dedi. “Bundan sonra da çeşitli belirsizlikler devam edebilir” diye ekledi.

Bununla birlikte Ueda, BOJ’un “Nisan ayının başında durum hakkında bir fikir edinebileceğini, dolayısıyla bir sonraki para politikası toplantısında ve bir sonraki görünüm raporunda durumu belirli bir ölçüde sindirebileceğimizi” söyledi.

Nomura Securities Japonya faiz stratejisti Tomoaki Shishido, bir sonraki toplantıda faiz artırımı için “%20 ila %30 şans” olduğunu söyledi. “[Ueda] sırf nisan ayında tarife riskleri var diye piyasanın bir sonraki toplantıda faiz artırımı olmayacağını varsaymasını istemedi” değerlendirmesini yaptı.

Yen, ABD ve Japonya arasındaki faiz oranı farkı nedeniyle satışlara karşı oldukça kırılgan olduğunu kanıtladı. Shishido, Ueda’nın bu tür satışları tetiklemekten kaçınmak istediğini söyledi.

Günün erken saatlerinde BOJ, politika açıklamasında faiz artırımlarına devam edileceğine dair bir atıfta bulunmayarak güvercin bir izlenim verdi ve bu durum ekonomistler tarafından 30 Nisan ve 1 Mayıs’taki bir sonraki toplantıda faiz artırımı yapılmayacağına dair bir sinyal olarak algılandı.

BOJ ocak ayında “politika faiz oranını yükseltmeye ve parasal uyumun derecesini ayarlamaya devam edeceğini” söylemişti.

Trump, ABD’nin 2 Nisan’da karşılıklı gümrük tarifeleri uygulayacağını açıkladı ki bu hamle küresel ekonomi gözlemcileri tarafından endişeyle bekleniyor.

“Eğer Trump bir anlaşma aracı olarak değil de gerçekten karşılıklı gümrük vergileri uygularsa, bunun çok büyük bir olumsuz etkisi olacaktır. … BOJ sadece bir faiz indirimini değil, geleneksel olmayan para politikasına dönüş potansiyelini de değerlendirmek zorunda kalabilir,” diyor Daiwa Araştırma Enstitüsü’nde kıdemli ekonomist olan Shotaro Kugo.

BOJ, politika açıklamasında, görünüm üzerindeki potansiyel riskler olarak “her bir yargı alanındaki ticaret ve diğer politikalara ilişkin gelişen durum ve denizaşırı ekonomik faaliyet ve fiyatlardaki gelişmeler” gibi “yüksek belirsizliklere” dikkat çekti.

Toplantı, işverenler ve işçi sendikaları ülke çapında ücret müzakerelerine başlarken gerçekleşti ve ilk sonuçlar sendikaların ortalama %5,46’lık bir ücret artışı kazandığını, bunun 34 yılın en büyük artışı olduğunu ve BOJ’un sürdürülebilir enflasyon yaratma çabalarını desteklediğini gösterdi.

Toplantı, manşet enflasyonun geçen yılın sonlarından bu yana yeniden hızlanarak ocak ayında iki yıl aradan sonra ilk kez %4’e ulaştığı, ülkenin temel gıdası olan pirinç fiyatlarındaki artışın tüketiciler arasında endişe yarattığı ve işlenmiş gıdalardan yemek maliyetlerine kadar daha geniş fiyat artışlarını körüklediği bir dönemde gerçekleşti.

On yıllardır süren deflasyonun ardından ülke, ABD Merkez Bankası’nın hızlı sıkılaştırma kampanyasının ardından 2022’den bu yana yenin dolar karşısında zayıflaması ve ithal malların maliyetini artırması nedeniyle enflasyon dalgalarıyla boğuşuyor.

Yen şu anda dolar karşısında 149 civarında işlem görürken, yılın başında 160’a yakındı. BOJ’un 2022 ve 2024 yıllarında tekrarladığı döviz piyasası müdahaleleri piyasa oyuncularının zihninde tazeliğini koruyor.

BOJ’un ABD ile arasındaki büyük faiz farkını tolere ediyormuş gibi görünerek yeni bir satış dalgasına yol açmaktan çekindiği düşünülüyor.

Çoğu ekonomist BOJ’un politika faizini bu yıl en az bir kez daha, 30-31 Temmuz’da %0,75’e yükseltmesini bekliyor.

Nikkei’ye bağlı QUICK tarafından yapılan bir ankete göre, BOJ’un politika faizini ne kadar yükselteceği konusunda görüşler bölünmüş durumda; piyasa ekonomistlerinin yaklaşık üçte biri nihai faiz oranının %1.0 olmasını beklerken, diğer üçte biri %1.25 veya %1.5 olmasını bekliyor.

BOJ, negatif faizler, sınırsız tahvil alımı ve hisse senedi alımlarını içeren on yıllık parasal deneylerin ardından faiz artışlarını “politikanın normalleşmesi” olarak tanımladı. BOJ, faiz oranlarının enflasyonun altında kalmasıyla politikasının hala destekleyici olduğunu vurguluyor.

Ancak sıkılaştırma eğilimi, her ikisi de piyasa tarafından bu yıl iki faiz indirimi daha uygulayacağı düşünülen ABD Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası tarafından izlenen gevşeme politikalarıyla tezat oluşturmaya devam ediyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English