Bizi Takip Edin

Asya

Taliban dini liderinden şeriat hukuku fermanı

Yayınlanma

Taliban dini lideri Şeyh Hibetullah Ahundzade, yargıçlara şeriat hukukunun halka açık infazlar, taşlama ve kırbaçlama, hırsızlar için uzuvların kesilmesini içeren kurallarını tam olarak uygulamalarını emretti. Yasa aynı zamanda kaçırma, soygun ve fitne gibi suçların cezalarına da uygulanacak.

Ahundzade’nin Kandahar şehrinde gizli lider, din alimleri, hakimler ve mahkeme başkanlarıyla görüşmesinin ardından “zorunlu emir” verildi. Görüşmeler sırasında Ahundzade, hakimlere ve mahkeme başkanlarına, davalarda tüm “şeriat” koşullarını yerine getiren şeriat cezaları vermelerini emretti.

Dini lider ayrıca soygun, insan kaçırma ve fitne vakalarının dikkatli ve kapsamlı bir şekilde soruşturulmasını ve suçluların şeriata göre cezalandırılmasını tavsiye ederek, şeriat kanununun tüm hükümlerinin uygulanmasında ısrar etti.

Taliban’ın 15 Ağustos 2021’de iktidarı ele geçirmesinden bu yana hiç kimsenin şeriat kanunları uyarınca cezalandırılmadığını, ancak bazı illerde bazı hükümlülerin her birine 30 kırbaç verildiğini belirtmekte fayda var.

Ahundzade henüz görüntü vermedi

Geçen yıl Ağustos ayında Taliban’ın iktidara gelmesinden bu yana toplum içinde videoya alınmayan veya fotoğraflanmayan Ahundzade, Loya Jirga sırasında Kabil’i bir kez ziyaret etmiş ve Kandahar eyaletine geri dönmüştü. Kendisinin medyada sadece bir fotoğrafı mevcut.

Bu yılın Temmuz ayında Ahundzade, Kabil’de dini liderler ve kıdemli yaşlıların buluştuğu büyük bir toplantıya katılıp 3 binden fazla katılımcıya bilgi vermişti. Ahundzade salona girdiğinde, “yaşasın Afganistan İslam Emirliği” sloganları atılmıştı.

Ahundzade konuşmasında, Afgan cihadının başarısının sadece Afganlar için değil, tüm dünyadaki Müslümanlar için de gurur kaynağı olduğunu söyledi. Program devlet radyosunda yayınlandı ve yine Ahundzade’nin yüzünü kimse göremedi.

Taliban daha ılımlı bir yönetim sözü vermişti…

Taliban en son 1996’dan 2001’e kadar Afganistan’ı yönettiğinde, halka açık infaz, taşlama, kırbaçlama ve uzuv kesme gibi şiddetli cezaları içeren şeriat yasasını uygulamıştı. Ancak 1400 yıllık şeriat geleneği içinde, kanunları Taliban gibi uygulayan neredeyse hiçbir İslam ülkesi yok.

Geçen Ağustos ayında iktidarı ele geçiren Taliban, uluslararası destek kazanması muhtemel olan “daha ılımlı bir imaj” yansıtmaya çalıştı, ancak aynı Taliban aylardır kişisel hak ve özgürlüklere karşı baskı uyguluyor.

Kadınlar kamusal hayatın dışına çıkarılıyor

Afganistan’da kadınlar artık çoğu sektörde çalışamıyor, uzun mesafeli seyahat için bir erkek vasiye ihtiyaç duyuyor. Kızlar ortaokullardan bir yıldır men edildi. Daha geçen hafta, kadınların Kabil’deki eğlence parklarına girmeleri engellendi ve ayrıca spor salonlarına ve hamamlara gitmeleri de yasaklandı.

Kadınlar devlet dairelerindeki işlerini çoktan kaybettiler ve görünüşe göre Taliban kadınları kamusal hayatın dışına çıkarıyor.

9 Kasım 2022’de çekilen bu fotoğrafta, Peştuca ‘Sevgili kardeşlerim! Başörtüsü ve örtünme sizin haysiyetinizdir ve bu dünyada ve ahirette sizin yararınızadır’ ifadeleri yer alıyor. (AFP)

Taliban yetkilisi kadınların protestolarını Harici’ye değerlendirdi

Ahlaksızlığı Önleme ve Erdemi Teşvik Bakanlığı’ndan bir Taliban yetkilisi Harici’ye verdiği demeçte, “Kabil şehrinin dört bir yanındaki spor salonlarında erkek eğitmenler vardı, onlar bir kadın eğitmen alana kadar spor salonlarını kadınlara kapatmaya karar verdik” dedi.

Kadınların protestolarını sorduğumuz yetkili, Taliban’ın kadın haklarına bağlı olduğunu, ancak İslami öğretilerle çelişen bazı konular olduğunu savundu:

“Kadınlar protesto edebilir, şimdi Kabil’de birçok protesto olduğunu görüyorsunuz. Sınırlarını aşmadıkları sürece onlara çok iyi davranırız. Ancak başörtüsü yakmaya ne gerek vardı? Bazı kadınlar başörtüsünü sevmeyebilir ama birçoğu düzgün bir şekilde başörtüsü takmayı sever ve kimsenin onlara saygısızlık etmeye hakkı yoktur.”

Taliban başından beri medya ve kadın hakları gibi konulara “İslam hukuku”na göre saygı gösterileceğini söylemiş, ancak bunun pratikte ne anlama geleceğine dair ayrıntı vermemişti.

Asya

Pekin, Hürmüz Boğazı’ndan geçen Çin gemilerinden düzenli rapor vermelerini istedi

Yayınlanma

İran’ın ABD’nin hava saldırıları sonrasında Hürmüz Boğazı’nı kapatabileceği tartışılırken, Çin, Hürmüz Boğazı’ndan geçen tüm yerli gemilere rapor verme emri getirdi.

Hemen yürürlüğe giren karara göre, tüm nakliye şirketleri ve gemi yönetim firmaları, sadece kritik öneme sahip bir nakliye boğazı olan Hürmüz Boğazı’ndan değil, aynı zamanda boğazın bağlandığı Umman Körfezi ve Basra Körfezi’nden geçen gemilerle ilgili ayrıntılı bilgileri içeren günlük raporlar sunmak zorunda.

Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Çin Gemi Sahipleri Derneği (CSA) tarafından pazartesi günü internette yayınlanan bildiride, şirketlerin gemilerin adlarını, benzersiz IMO numaralarını, türlerini, bayraklarını, kapasitelerini, kalkış ve varış limanlarını, planlanan seyahat sürelerini, mürettebat sayılarını ve o bölgedeki günlük hareketlerini bildirmeleri isteniyor.

CSA, sadece mevcut veya gelecekteki gemilerle sınırlı kalmayıp, geçen yılın başından bu yana bölgeden geçen gemilere ait verilerin de sağlanmasını istiyor.

Dernek, “Kızıldeniz’de devam eden gerginlikler, çevre sularda deniz taşımacılığı güvenliği üzerinde yaygın ve derin etkiler yarattı” diyerek, bu önemli bölgelerde toplanan bilgilerin ulusal çıkarların korunması için hayati önem taşıdığını belirtti.

İsrail-İran Savaşı Küresel Enerji Piyasalarını Sarsabilir

İran devlet medyası, İsrail ile tırmanan gerginliklerin ortasında, Washington’un ülkedeki nükleer tesisleri bombalamasının ardından İran parlamentosunun Hürmüz Boğazı’nın kapatılmasına yönelik bir önlemi desteklediğini bildirdi.

Yine pazar günü, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, televizyonda yayınlanan bir röportajda, “petrolü için Hürmüz Boğazı’na büyük ölçüde bağımlı olduğu” için Pekin’e Tahran’ın su yolunu kapatmasını engellemesi çağrısında bulundu.

Pazartesi günü düzenlenen basın toplantısında, Çin’in Hürmüz Boğazı’nın kapatılması olasılığına ilişkin tutumu sorulan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Guo Jiakun, Basra Körfezi ve çevresindeki suların mal ve enerji ticareti için hayati öneme sahip uluslararası koridorlar olduğunu söyledi.

Jiakun, Çin’in uluslararası topluma, gerilimi azaltmak ve bölgesel istikrarsızlığın küresel ekonomik kalkınmaya daha büyük etkiler yaratmasını önlemek için çabalarını artırma çağrısında bulunduğunu da sözlerine ekledi.

Dünyanın stratejik açıdan en önemli darboğazlarından birinin kaderi şu anda İran’ın Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’nin elinde olsa da, kapatma riski, yaklaşık iki yıldır Kızıldeniz krizinin gölgesinde faaliyet gösteren denizcilik sektöründe şok dalgaları yarattı.

Denizcilik danışmanlık şirketi Vespucci Maritime’in CEO’su Lars Jensen, sosyal medyada yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ticari deniz taşımacılığı için asıl soru, gemilerin saldırıya uğrayıp uğramayacağı değil. Asıl soru, riskin kendisinin Hürmüz Boğazı’ndaki trafiği azaltmak için gemi sevkiyatında değişiklik yapılmasına neden olacak kadar yeterli olup olmadığıdır.”

Bloomberg’in pazar günü Yunanistan Denizcilik Bakanlığı’nın Yunan gemi sahiplerine gönderdiği bir genelgeye atıfta bulunarak verdiği habere göre, bakanlık, ABD’nin hava saldırılarının ardından ülkeye ait gemi sahiplerine Hürmüz Boğazı’ndan geçiş planlarını yeniden gözden geçirmelerini tavsiye etti.

İsrail-İran savaşı, Çin’in enerji güvenliği ve diplomasisi için bir sınav olabilir

Denizcilik devleri Maersk ve CMA CGM, pazar günü yaptıkları açıklamalarda durumu izlediklerini ve bölgede normal şekilde faaliyetlerine devam ettiklerini belirtti.

Ancak Maersk, “Mevcut bilgilere göre durumu yeniden değerlendireceğiz” ve “Gerekli operasyonel önlemleri almaya hazırız” dedi.

Küresel ticaret istihbaratı sağlayıcısı Kpler’in ham petrol analizi başkanı Homayoun Falakshahi, pazar günü düzenlenen çevrimiçi web seminerinde, ABD’nin müdahalesinin çatışmanın tırmanmasına işaret etmesine rağmen, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatmasının kendi çıkarlarına, en büyük petrol alıcısı Çin’in çıkarlarına ve komşularının çıkarlarına zarar vereceği için olası olmadığını söyledi.

“Asıl neden Çin” diyen Falakshahi, Çin’in deniz yoluyla ithal ettiği petrolün neredeyse yarısının Basra Körfezi’nden geldiğini belirtti.

Hürmüz Boğazı kapatılırsa Çin alternatif kaynaklar arayacaktır, ancak bu durum ülkenin aşağı akış sistemleri için yine de önemli bir stres testi olacaktır, diye ekledi Falakshahi.

Kpler’in verilerine göre, petrol ihracatının yüzde 90’ı Çin’e satılan İran için boğazın kapatılması ekonomik bir darbe olacaktır.

Falakshahi, “Boğaz, İran ve Umman arasında yarı yarıya işletiliyor; bu, İran’ın boğazı kapatması durumunda, İran için kilit öneme sahip bir ülke olan Umman’ın topraklarını veya sularını ihlal ettiği anlamına geliyor” dedi.

Bu nedenle, boğazın kapatılma olasılığının çok düşük olduğunu, “yüzde 5’ten az” olduğunu tahmin ettiğini belirtti.

Okumaya Devam Et

Asya

ABD, DeepSeek’i Çin ordusuna bilgi sızdırmakla suçladı

Yayınlanma

Üst düzey bir Amerikalı yetkili, Reuters ajansına yaptığı açıklamada, yapay zekâ alanında faaliyet gösteren Çinli şirket DeepSeek’in, Çin ordusuna ve istihbarat servislerine yardım ettiğini iddia etti. Yetkiliye göre şirket, ABD’nin teknoloji yaptırımlarını aşmak için paravan şirketler kullanmaya çalıştı ve kullanıcı verilerini Pekin yönetimiyle paylaştı.

Üst düzey bir Amerikalı yetkili, Çinli yapay zekâ geliştirme şirketi DeepSeek‘in, Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) askeri ve istihbarat servislerine yardımcı olduğunu öne sürdü.

Reuters ajansına konuşan yetkili, Çinli startup’ın, ABD tarafından Çin’e satışı yasaklanan en yeni yarı iletkenlere erişmek için Güneydoğu Asya ülkelerindeki paravan şirketleri kullanmaya çalıştığını belirtti.

Habere kaynaklık eden yetkili, DeepSeek’in özellikle kullanıcı bilgilerini ve istatistikleri devlet kurumlarıyla paylaşmakla suçlandığını ifade etti. Çin’de faaliyet gösteren tüm şirketlerin, Pekin tarafından talep edilen verileri sunma zorunluluğu bulunuyor.

Ancak DeepSeek’in bu tür bilgileri halihazırda devlet kurumlarına aktardığına dair iddianın, dünya genelindeki on milyonlarca yapay zekâ sohbet robotu kullanıcısını endişelendirebileceği belirtiliyor. Şirket, gizlilik politikasına ilişkin soruları yanıtsız bıraktı.

‘Ordunun tedarik belgelerinde 150’den fazla kez adı geçiyor’

Amerikalı yetkili, DeepSeek’in adının Çin ordusunun ve ÇHC’nin savunma sanayii ile bağlantılı diğer kuruluşların tedarik belgelerinde 150’den fazla kez geçtiğini söyledi.

Yetkiliye göre şirket, Çin ordusuna bağlı araştırma enstitülerine de hizmet sağladı.

Yetkili ayrıca DeepSeek’in, Nvidia tarafından üretilen çok sayıda H100 mikroçipine erişimi olduğuna dikkat çekti. Bu çiplerin sevkiyatı, 2022’den bu yana ABD’nin ihracat kısıtlamaları kapsamında bulunuyor.

Yaptırımlardaki yasal boşluk

Nvidia’nın en gelişmiş mikroçiplerinin ÇHC’ye lisanssız olarak ithal edilmesi ABD ihracat kurallarını ihlal etse de Çinli şirketlerin, kısıtlamaların geçerli olmadığı ülkelerdeki veri merkezleri aracılığıyla bu çiplere uzaktan erişimine izin veriliyor.

Ancak bu istisna, söz konusu Çinli şirketin ABD’nin kara listesinde olması veya ihracatçının, müşterinin çipleri kitle imha silahları geliştirmek için kullandığını bilmesi durumunda geçerli olmuyor.

Amerikalı yetkililerin henüz DeepSeek’i bu tür kara listelere almadığı ve Nvidia’nın, startup’ın Çin ordusuyla işbirliği yaptığını bildiğini iddia etmedikleri de vurgulandı.

Okumaya Devam Et

Asya

Japonya İsrail-İran savaşıyla ilgili resmi açıklamasında G7’den farklı tavır aldı

Yayınlanma

Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba, bu hafta başında G7’nin İsrail’in “kendini savunma hakkı”nı teyit eden açıklamasına rağmen, Tokyo’nun hem İsrail’e hem de İran’a “azami itidal” çağrısı yaptığı pozisyonunu teyit etti.

Japon Komünist Partisi Başkanı Tomoko Tamura’nın aktardığına göre, Ishiba perşembe günü iktidar ve muhalefet parti liderlerinin katıldığı bir toplantıda, “Dışişleri bakanının söylediği Japon hükümetinin tutumudur. G7, G7’dir” dedi.

ABD’nin Asya’daki yakın müttefiki Japonya, İran ile uzun süredir dostane ilişkiler sürdürmekte ve tarihsel olarak Ortadoğu diplomasisinde tarafsız bir yaklaşım izleyerek, ABD yönetiminin İsrail yanlısı tutumundan ayrışmaktadır. Tokyo, ham petrol ithalatının ezici çoğunluğunu Ortadoğu’dan sağlamakta.

G7 liderleri Kanada’nın Kananaskis kentinde bir araya gelerek, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına arka çıkan bir açıklama yayınladı. Açıklamada, İsrail’in kendini savunma hakkı olduğu belirtilerek, İran “bölgesel istikrarsızlık ve terörün ana kaynağı” olarak kınandı. Japonya Dışişleri Bakanı Takeshi Iwaya, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının başladığı 13 Haziran’da yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Devam eden diplomatik çabalar sürerken askeri güç kullanılması… tamamen kabul edilemez ve derin bir üzüntü kaynağıdır. Japonya hükümeti bu eylemleri şiddetle kınamaktadır.”

Iwaya, “Japonya, misilleme saldırılarının devam etmesinden ciddi endişe duymakta ve durumu daha da tırmandırabilecek her türlü eylemi şiddetle kınamaktadır” diye ekledi.

“Japonya, tüm tarafları azami itidal göstermeye çağırıyor ve gerginliğin azaltılması için güçlü bir çağrıda bulunuyor” ifadeleri kullanıldı.

Parti liderlerinin toplantısı sırasında Japon Komünist Partisi Başkanı Tomoko Tamura, Iwaya’nın açıklamaları ile G7 ortak bildirisi arasındaki bariz çelişkiyi Ishiba’ya vurgulayarak, hükümetin “çifte standart” uyguladığını ima etti.

Başbakan Ishiba ise, “Dışişleri bakanının söylediği Japon hükümetinin tutumudur. G7, G7’dir” yanıtını verdi.

Bu arada, dışişleri bakanı cuma günü düzenlediği basın toplantısında, İran ve İsrail’den kara yoluyla toplam 87 Japon vatandaşı ve bunların aile üyelerinin tahliye edildiğini söyledi. 66 kişi İran’dan komşu Azerbaycan’a, 21 kişi ise İsrail’den Ürdün’e tahliye edildi.

Japon vatandaşların ek talepleri üzerine, İran’dan karayoluyla ikinci bir tahliye operasyonu cumartesi günü gerçekleştirilecek. Şu anda İran’da yaklaşık 220 Japon vatandaşı, İsrail’de ise yaklaşık 1.000 Japon vatandaşı bulunuyor.

Olası hava tahliyelerine hazırlık amacıyla, hükümet, uçakların hazır olması halinde, Hava Öz Savunma Kuvvetleri’ne ait iki askeri nakliye uçağını Doğu Afrika’daki Cibuti’ye göndermeyi planlıyor. İran ve İsrail’deki havaalanları kapalıyken, Iwaya, örneğin havaalanları yeniden açılırsa ve koşullar hava nakliyesine izin verirse, uçakların kullanılabileceğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English