Diplomasi
Normalleşmeye lider ‘gazı’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile Katar’da el sıkıştı. İki ülke arasında 9 yıl sonraki en üst düzey bu görüşmenin, Libya’daki anlaşmazlık nedeniyle duran normalleşme sürecini ivmelendirmesi bekleniyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2022 FIFA Dünya Kupası’nın açılış töreni vesilesiyle bulunduğu Katar’da liderler için verilen resepsiyona katıldı. Erdoğan, burada Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile görüştü. Mısır Haber kanalı Al-Qahera News’in haberine göre, iki lider el sıkışmakla kalmadı bir toplantı da düzenlendi. Servis edilen fotoğraf da işte bu toplantı öncesi çekildi. İki liderin görüşmesi Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri’nin, Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkileri normalleştirmek için yürütülen diyaloğun sona erdiğini açıklamasından 20 gün sonra geldi.
Kahire ve Ankara, ilişkilerini düzeltmek amacıyla geçen yıl, Mısır ve Türkiye dışişleri bakan yardımcılarının başkanlığında iki tur görüşme yaptılar. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin kopuşu, Ak Parti hükümetinin desteklediği Mısır’ın İhvancı (Müslüman Kardeşler) Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin 2013’te devrilmesine dayanıyor. Bu tarihten sonra, iki ülke arasındaki anlaşmazlık Libya’da farklılaşan pozisyonlarla daha da gerildi. Ancak, son dönemde hem bölge hem de dünya siyasetinde yaşanan gelişmeler, iki ülkenin birbirlerine karşı pozisyonlarını yeniden gözden geçirmesine ve bu kapsamda 2020’nin sonu ile 2021’in başlarında yakınlaşma sinyalleri vermesine yol açtı.
Normalleşmenin dinamiği
Mısır, Ankara’nın 2019’un sonuna doğru Libya’da ağırlık kazanan rolüyle paralel Libya siyasetinde önemli değişiklikler yaptı. Halife Hafter kuvvetlerini ve onun yasal destekçisi Temsilciler Meclisi’ni (TM) destekleyen Kahire, bu tarihten sonra Trablus’la diyalog kurmaya ve Trablus-Bingazi görüşmelerine aracılık etmeye başladı. Hafter kuvvetlerinin Trablus’a girişini engelleyen ve ibreyi Trablus’taki hükümet lehine çeviren Ankara da Bingazi ile diyaloğa kapı araladı.
İki ülkenin pozisyon değişikliğinde Doğu Akdeniz’deki gelişmeler de etkili oldu. Yunanistan’ın başını çektiği ve Mısır’ın da içinde yer aldığı Doğu Akdeniz Forumu’nun Türkiye’yi köşeye sıkıştırmayı amaçlayan girişimlerine karşı Ankara, Libya ile deniz yetki sınırlandırma anlaşması imzalayarak kendine manevra alanı yarattı. Türkiye’nin Mısır’a önerdiği hakkaniyete dayalı MEB sınırları Mısır kamuoyunda Yunanistan’ın Mısır’ın hakkını gasp eden MEB yaklaşımı ile birlikte ele tartışma konusu oldu. Kahire’yi Ankara’ya “kaptırmak” istemeyen Yunanistan, Mısır’la kendi “adaların kıta sahanlığı” tezini çürüten temelde bir MEB anlaşması imzalamak zorunda kaldı.
Her ne kadar Ankara tanımadığını ilan etse de bu anlaşmada Mısır, Ankara tarafından deklare edilen kıta sahanlığı koordinatlarına riayet ettiğini belirterek, Doğu Akdeniz’de olası birtakım düzenlemeler için Türkiye’ye kapı araladı. Ankara da Kahire’nin “mesajını” aldı ve iki ülke arasında ortak çıkara dayalı iş birliğinin önemini vurguladı.
Libya anlaşmazlığı
Kahire ile Ankara arasındaki ilk resmi yakınlaşma ise Mayıs 2021’de başladı. Dışişleri bakan yardımcılarının liderliğindeki heyetler geçen yıl mayıs ayında Kahire’de ve eylülde Ankara’da masaya oturdu. İlişkilerin bir üst seviyeye taşınması beklenirken Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri geçen ay, görüşmelerin “Türkiye’nin Libya politikasında bir değişiklik olmadığı” gerekçesiyle askıya alındığını duyurdu. Şükri’nin açıklamasından kısa bir süre önce Türkiye, Libya ile 2019’da imzaladığı deniz yetki sınırlandırma anlaşmasının tamamlayıcısı niteliğindeki Libya’nın kıta sahanlığında ortak sondaj yapılması için mutabakat muhtırası imzalamıştı. Mısır, söz konusu mutabakatın içeriğine ilişkin herhangi bir yorum yapmadı ancak imzanın Trablus hükümeti ile atılmasına itiraz etti. Kahire’ye göre 2021 Aralık ayında yapılamayan seçimlerden sonra Trablus hükümeti meşruiyetini yitirdi ve TM’nin atadığı Fethi Başağa’nın hükümeti Libya’nın gerçek temsilcisi.
İki ülkenin birbirine ihtiyacı var
Görünürde Libya merkezli anlaşmazlık nedeniyle sekteye uğrayan görüşmelerin, en üst düzeyde verilen fotoğraftan sonra yeniden ivme kazanması bekleniyor. Güvenlik açısından ele alındığında Mısır’ın uzun bir sınıra sahip olduğu Libya’da Türkiye’ye, Türkiye’nin ise uzun bir sınırı paylaştığı Suriye’de Mısır’a ihtiyacı var. İki ülkenin Doğu Akdeniz’de olası bir deniz yetki sınırlandırma anlaşması ise hem iki ülkenin çıkarına hem de tüm bölge için dengeleri değiştirme potansiyeli taşıyor. Tüm gerginliğine rağmen hiçbir zaman kopma noktasına gelmeyen ticari ilişkilerin hem çeşitlenmesi hem de hacminin artması da mali krizlerle boğuşan iki ülkenin de çıkarına.
Diplomasi
NATO zirvesinde Erdoğan-Trump toplantısı olacak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek amacıyla NATO zirvesi sırasında ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmeye hazırlanıyor.
Bloomberg’e göre görüşmenin salı günü (24 Haziran) geç saatlerde Lahey’de gerçekleşmesi bekleniyor.
Türkiye’nin Rus yapımı S-400 füze savunma sistemini satın alma kararı, ABD’nin Ankara’yı F-35 programından çıkarmasına yol açarak iki ülke arasındaki ilişkileri gerginleştirmişti.
İlişkiler ayrıca Türkiye’nin tehdit olarak gördüğü Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) ABD’nin verdiği destek nedeniyle de bozulmuştu
Bloomberg haberine göre Erdoğan, ülkesinin Rus füze savunma sistemini “kontrollü bir şekilde kullanacağına” dair güvence vererek Trump’ı yasağı kaldırmaya ikna etmeye çalışacak.
Türkiye, F-35 jetlerinin satın alınmasının ordusunun diğer NATO üyeleriyle uyumlu bir şekilde hareket etmesini ve ittifakın güneydoğu kanadındaki caydırıcılığını güçlendireceğini savunuyor. Kaynaklara göre Türkiye, toplam 40 adet F-35 ve 40 adet F-16 satın almak istiyor.
Ayrıca Ankara, ABD yapımı savaş uçaklarında ve Türkiye’nin çift motorlu Kaan savaş uçakları ile Hürjet eğitim uçaklarında kullanılan GE Aerospace F110 ve F404 motorlarını satın almak ve monte etmek için de izin isteyecek.
Kaynaklar, Erdoğan’ın Trump ile görüşmesinde, SDG’nin yeni Suriye ordusu içine entegrasyonu konusunu da gündeme getirebileceğini belirtti.
Kaynaklar, Erdoğan’ın ayrıca ABD başkanından İsrail’i dizginlemesini ve bu ülkenin Suriye’de kalıcı bir askeri varlık tesis etme girişimine karşı olduğunu ifade edebileceğini de söyledi.
Diplomasi
NATO zirvesi: Silahlanma çılgınlığı ve Silikon Vadisi çağı

Lahey’deki NATO zirvesi, çok sayıda savunma bakanı, savunma uzmanı ve silah endüstrisi temsilcisinin katıldığı geniş çaplı bir toplantıyla bugün (24 Haziran) başlıyor.
NATO Savunma Sanayii Forumu, ittifakın açıklamasına göre, NATO ülkelerinin “benzeri görülmemiş bir hızla” nicel olarak yeniden silahlanmasına yardımcı olmayı ve en son teknolojilerin gelecekteki savaşlarda daha kullanışlı hale getirilmesini amaçlıyor.
Yapay zeka (AI) teknolojisinin hiç olmadığı kadar yaygın olarak kullanıldığı İsrail’in İran’a yönelik saldırıları, şu anda askeri teknoloji standartlarını belirliyor.
Raporlara göre, İsrail silahlı kuvvetleri, özellikle AI’ın yardımıyla “hava, siber ve kara operasyonlarını” entegre ederek “drone sürülerini, gizli ağları ve sabotaj görevlerini gerçek zamanlı olarak koordine ediyor.”
ABD de AI’ın savunmaya entegrasyonunu hızla ilerletirken, Alman girişimler de AI kontrollü insansız hava araçlarının (İHA) üretiminde başarılar elde ediyor.
Bunlar arasında, sivil şirketleri geride bırakarak Almanya’nın en pahalı girişimi olarak kabul edilen savunma startup’ı Helsing de bulunuyor.
Test sahası olarak Ukrayna
Bu yılki Savunma Sanayii Forumunda NATO, savaşların büyük ölçüde savaşan tarafların sahip olduğu savunma sanayii kapasitelerine göre sonuçlandığını gösteren deneyimlerden sonuçlar çıkarıyor.
Örneğin, Hollanda Savunma Bakanı Ruben Brekelmans’a göre, Ukrayna’daki savaş “endüstriler arası bir savaş” haline geldi. Brekelmans’ın bakanlığı, NATO ile birlikte ve sanayi birliği VNO-NCW ve Hollanda Dışişleri Bakanlığı ile işbirliği içinde forumu düzenliyor.
Büyük miktarlarda askeri teçhizat üretebilen ve özellikle bunu hızlı bir şekilde yapabilenlerin belirleyici bir avantaja sahip olduğunun altı çiziliyor.
Foruma savunma bakanları, savunma uzmanları ve özellikle savunma sanayii temsilcileri dahil olmak üzere 400’den fazla katılımcı davet edildi.
Toplantı öncesinde yapılan açıklamalara göre, tartışmalar “silah üretimini benzeri görülmemiş bir hızla genişletme ve yoğunlaştırma” üzerine odaklanacak.
Toplantıda, niceliksel artışların yanı sıra, finansman seçenekleri ve “otonom sistemler dahil” savaşta en son teknolojilerin nasıl kullanılabileceği ele alınacak.
AI savaşı: Azerbaycan ve Ukrayna örneği
İsrail silahlı kuvvetlerinin İran savaşındaki operasyonlarına ilişkin raporlara bakıldığında, en son teknolojilerin nasıl kullanıldığına dair bir fikir edinilebilir.
İHA’ların kullanımı yeni bir şey değil ama İHA savaşının dönüm noktası 2020’de Azerbaycan-Ermenistan savaşında yaşandı. İHA’lar şu anda Ukrayna savaşında önemli bir rol oynuyor.
İran savaşında da yapay zekanın yaygın kullanımı devreye girmiş durumda: Al Monitor’un analizine göre, AI tabanlı savaş ilk kez merkezi sahneye çıktı. Washington merkezli Orta Doğu Enstitüsü’nden (MEI) bir uzmana göre, İsrail AI’ın yardımıyla “hava, siber ve kara operasyonlarını entegre ederek drone sürülerini, gizli jetleri ve sabotaj görevlerini gerçek zamanlı olarak koordine ediyor.”
AI tabanlı siber saldırılar ve AI tabanlı elektronik savaş da İran’ın hava savunmasını etkisiz hale getirmeyi mümkün kıldı. MEI uzmanı, bunun en önemli örneği olarak Mossad’ın Tahran’a yakın bir yerde gizli bir drone üssü kurmasını ve Tel Aviv’in buradan AI kontrollü saldırılar düzenlemesini gösteriyor.
İsrail ayrıca İran şehirlerinde AI yardımıyla saldırı silahı olarak kullanılan patlayıcılarla donatılmış sivil araçlar kullanıyor.
NATO’da Silikon Vadisinin ağırlığı artıyor
ABD’de Trump yönetimi, yapay zeka da dahil olmak üzere çeşitli araçlarla yüksek teknolojili savaşa yönelme politikasını sürdürüyor.
Halihazırda küresel askeri harcamaların üçte birinden fazlasını oluşturan askeri bütçe, yüzde 13,4 oranında artırılarak 1,01 trilyon dolara çıkarıldı.
Aynı zamanda, kaynaklar ve kapasiteler geleneksel ABD savunma şirketleri olarak bilinen 5 şirketten (General Dynamics, Lockheed Martin, RTX, Northrop Grumman, Boeing) yapay zeka ve havacılık endüstrilerindeki startup’lara kaydırılıyor.
Bunun bir örneği, İsrail’in Demir Kubbe sistemini örnek alan kıtasal füze savunma sistemi “Altın Kubbe” projesi. Elon Musk’ın SpaceX ve Starlink şirketleri ile Palantir ve Anduril gibi genç teknoloji şirketleri bu projeden büyük ihaleler almayı umuyor.
Elon Musk’ın hükümetten çekilmesine rağmen, Silikon Vadisinden teknoloji şirketleri, personel açısından Trump yönetiminde güçlü bir şekilde temsil edilmeye devam ediyor.
Örneğin, Palantir CEO’su Alex Karp’ın çalışanları, Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon’da etkili pozisyonlarda bulunuyor. Haberlere göre, ABD Savunma Bakanlığında şu anda “yeni bir ton” var ve bu, ABD’nin Batı Kıyısındaki startup’lar ve teknoloji şirketleri” arasında “adeta coşku”ya neden oluyor.
Almanya’nın en pahalı startup’ı
Alman Silahlı Kuvvetleri henüz benzer bir başarıya ulaşmaktan çok uzak olsa da, Alman savunma sanayisinde ABD’dekine benzer yüksek teknoloji startup’ları kurma çabalarında ilk başarı işaretleri görülmeye başladı.
Şu anda Almanya’nın en değerli startup’ı, Münih merkezli Helsing. Şirketin kurucu ortağı Gundbert Scherf, bir zamanlar McKinsey tarafından Federal Savunma Bakanı Ursula von der Leyen’in “Stratejik Silah Kontrol Komiseri” olarak görev yapmak üzere gönderilmişti.
Helsing, yapay zeka yardımıyla kontrol edilen ve sinyal bozucularla durdurulamayan Ukrayna için kamikaze insansız hava araçları üretmesiyle adını duyurdu.
Son zamanlarda, Ukraynalı askerlerin Helsing insansız hava araçlarının bazı rakip modellere göre çok pahalı ve kalitesinin düşük olduğunu düşündükleri bildiriliyor.
Bununla birlikte, Helsing, NATO’nun doğu kanadında kurulması planlanan bir “insansız hava aracı duvarı” için ekipman tedarik etmek üzere görüşmelerini sürdürüyor.
İnsansız hava araçlarının yanı sıra, bu şirket öncelikle savaş uçakları, denizaltılar ve tanklar için yapay zeka geliştiriyor. Bu sayede bu araçlar gelecekte daha verimli bir şekilde kullanılabilecek.
Şu anda 12 milyar avro değerinde ve Almanya’nın en pahalı startup’ı olan Helsing, İsveçli Saab ile işbirliği içinde Eurofighter uçaklarını elektronik savaş için donatmaya hazırlanıyor.
Alman AI çalışmaları Ukrayna’ya odaklanıyor
AI ve drone şirketi Helsing’in yanı sıra, Münih yakınlarındaki Gilching’de bulunan drone üreticisi Quantum Systems de yükselişte.
Quantum Systems, 2015 yılında eski Alman Silahlı Kuvvetleri subayı Florian Seibel tarafından kuruldu. Şirket, sadece Alman Silahlı Kuvvetleri için değil, Ukrayna için de üretim yapıyor.
Ayrıca gelecekte Airbus Defence ile de yakın işbirliği içinde olacak. Bu konuyla ilgili bir niyet mektubu, geçtiğimiz günlerde Le Bourget Havalimanında düzenlenen Paris Havacılık Fuarında imzalandı.
Mektuba göre, Quantum Systems, insansız hava araçları ve insansız hava araç sürüleriyle birlikte çalışacak altıncı nesil savaş uçağı Future Combat Air System (FCAS) projesinde yer alacak.
Quantum Systems, bugüne kadar Airbus Defence tarafından 40 milyon avro ile finanse edildi.
Pentagon bağlantılı sermaye Avrupa’ya akıyor
Helsing ve Quantum Systems Alman şirketleri olsa da, Rheinmetall drone ve yapay zeka alanında kısmen ABD’li ünlü teknoloji milyarderi Peter Thiel tarafından finanse edilen Anduril adlı ABD şirketiyle işbirliği yapıyor.
Rheinmetall ve Anduril, geçen hafta askeri insansız hava araçları üretmek için stratejik bir ortaklık anlaşması imzaladı.
Anduril’den yapılan açıklamaya göre ortaklık, zamanla daha fazlasını kapsamayı amaçlayan üç kanıtlanmış yeteneğin geliştirilmesine odaklanıyor: Anduril’in düşük maliyetli, seri üretilebilir otonom hava araçları ailesinin bir parçası olan Barracuda’nın Avrupa versiyonunun Rheinmetall’in dijital egemenlik çerçevesi (“Battlesuite”) içine entegrasyonu; Anduril’in yüksek performanslı, çok görevli grup 5 otonom hava aracı (AAV) Fury’nin Avrupa versiyonunun Rheinmetall’in dijital egemenlik çerçevesi (“Battlesuite”) içine dahil edilmesi; ve Anduril’in yeni üretim yaklaşımlarından yararlanarak Avrupa’da kullanılmak üzere katı roket motorları için fırsatların araştırılması.
Anduril Industries CEO’su Brian Schimpf, “Bu, ortak üretim, operasyonel uygunluk ve egemenliğe karşılıklı saygı üzerine kurulu farklı bir savunma işbirliği modeli. Rheinmetall ile birlikte, hızlı bir şekilde üretilebilen, geniş çapta konuşlandırılabilen ve NATO misyonlarının gelişmesine göre uyarlanabilen sistemler geliştiriyoruz,” dedi.
Bu anlaşma, ABD’li bir teknoloji şirketinin, Berlin ve Brüksel’in silah üretiminde ABD’den bağımsız olarak mümkün olduğunca özerk hale gelme çabalarına ters düşen, Avrupa’da silah teknolojisinin yaygınlaşmasında önemli bir konum elde etmesini sağlıyor.
Anduril, Avrupa’yı gözüne kestirdi
Geçen mart ayında Silikon Vadisi devi Anduril’in, Avrupa kıtasının savunma harcamalarını artırmaya hazırlanırken, İngiltere’de insansız hava aracı üretimi ve Avrupalı silah üreticileriyle sözleşmeler imzalamayı düşündüğü açıklanmıştı.
Anduril’in İngiltere ve Avrupa genel müdürü Rich Drake, Bloomberg’e verdiği bir röportajda, “Yeterli sipariş alırsak, kesinlikle İngiltere’de bir tesis açmayı planlıyoruz. Müstakil bir İngiliz şirketi olmaya kararlıyız,” demişti.
Anduril ve veri analizi geliştiricisi Palantir gibi Amerikan savunma teknolojisi şirketleri, Ukrayna’da savaşın başlamasından bu yana Avrupa’da ilgi görmeye başladı.
Geçen şubat ayının başlarında Anduril ve İngiliz hükümeti, Ukrayna’ya saldırı amaçlı insansız hava araçları sağlamak için yaklaşık 30 milyon sterlin (38 milyon dolar) tutarında bir anlaşma yaptığını duyurmuştu.
2024 yılının haziran ayında, Anduril ve Rheinmetall, küçük insansız hava araçlarına odaklanan hava savunma sistemleri üzerinde ortak çalışma yapmak üzere bir anlaşma imzalamıştı.
Drake, şirketin Almanya dışında “birkaç başka ülke”deki savunma şirketleriyle de görüşmelere başladığını söylemişti.
Anduril, Silikon Vadisinin önde gelen risk sermayesi fonları Andreessen Horowitz ve Founders Fund dahil olmak üzere bir dizi yatırımcı tarafından destekleniyor ve son zamanlarda, Meta ile askerler için karma gerçeklik başlıkları sağlamak üzere anlaşma dahil olmak üzere bir dizi başarı elde etti.
Geleneksel Amerikan silah şirketleri için Avrupa’nın önemi
ABD’nin önde gelen savunma şirketleri, yıllık gelirlerinin önemli bir bölümünü oluşturan Avrupa’da uzun süredir devam eden bağlara sahipler ve daha derin ortaklıkların kıtada iş yapmaya devam etmelerini sağlayacağını umuyorlar.
Bu bölge, 2024 yılında hem Lockheed Martin’in hem de RTX’in yıllık gelirlerinin yaklaşık yüzde 11’ini oluşturuyor. Birçok Avrupa ordusu Lockheed’in F-35 savaş uçağına sahipken, RTX’in Patriot füzesi hava savunma alanında açık ara pazar lideri.
Lockheed ve RTX’in savunma iştiraki Raytheon, son iki yılda kıtada geniş kapsamlı ortak üretim ortaklıkları kurduklarını duyurdu. Lockheed, Rheinmetall ile büyük ölçekli füze üretimi kuracak, Raytheon ve Avrupalı füze üreticisi MBDA’nın ortak girişimi ise Almanya’da NATO için Patriot füzeleri üretecek.
Raytheon’un kara ve hava savunma sistemleri başkanı Thomas Laliberty, ülkelerin “egemenlik kavramına farklı yaklaşımlar” sergilediğini söyledi.
Raytheon’un “her birini anlamaya ve elimizden geldiğince bu gereksinimleri karşılamalarına yardımcı olmaya” çalıştığını da sözlerine ekledi.
Lockheed Martin’in baş işletme sorumlusu Frank St John, Paris’te Financial Times’a verdiği demeçte, şirketin sadece Avrupa’daki tedarik zincirini genişletmekle kalmayıp, aynı zamanda üretim tesisleri kurduğunu da söyledi.
Lockheed, ortaklıkların bölgenin finansmanına uygun olmasını ve Avrupa gereksinimlerini karşılayabilmesini sağladığını da ekledi.
Boeing de “hangi işbirliği fırsatlarının mevcut olduğunu incelediğini” söylüyor. Şirket, Avustralya ile insansız savaş uçağı MQ-28 Ghost Bat’ı geliştirmek için uyguladığı ortak geliştirme yaklaşımını Avrupa’da da uygulamak istediğini belirtti.
Diplomasi
AB ve Kanada savunma paktı imzaladı

Kanada Başbakanı Mark Carney, pazartesi günü (23 Haziran) Avrupa Birliği (AB)ile bir güvenlik ve savunma ortaklığı anlaşması imzaladı.
Anlaşmanın amacı, ABD Başkanı Donald Trump’ın Amerika’nın kuzey komşusunu ilhak etme tehditlerinin ardından Kanada’nın savunma ve güvenlik ilişkilerini ABD’den uzaklaştırmak.
Önemli bir konu, Kanada’nın AB’nin milyarlarca avroluk ReArm Europe girişimi kapsamında yeni savunma harcamaları programlarına katılmasına izin verilmesi.
Kanada ve Avrupa’daki NATO ülkeleri de savunma harcamalarını önemli ölçüde artıracaklarını vaat ediyorlar. Bu vaat, Çarşamba günü Lahey’de başlayacak zirvede ittifak liderleri tarafından yeniden teyit edilecek.
Avrupa Konseyi Başkanı António Costa, zirvenin ardından düzenlediği basın toplantısında, “NATO kolektif savunmamızın temel taşı olmaya devam ederken, bu ortaklık hazırlıklarımızı daha hızlı ve daha iyi bir şekilde güçlendirmemize, daha fazla ve daha akıllı yatırımlar yapmamıza olanak tanıyacak,” dedi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, bu ortaklığın Kanada’nın hızla gelişen Avrupa savunma mimarisindeki rolünü güçlendireceğini savundu ve bunun sadece başlangıç olduğunu söyledi.
Leyen, “Bu, endüstrilerimiz, halkımız ve transatlantik güvenlik aracı için iyi olacak,” dedi. Leyen, Carney’in Brüksel’de “dostların arasında” olduğunu da sözlerine ekledi.
Pazartesi akşamı yayınlanan ortak açıklamaya göre, Ottawa artık Brüksel ile AB’nin 150 milyar avroluk Avrupa için Güvenlik Eylemi (SAFE) planıyla ilgili ikili bir anlaşma üzerinde çalışacak.
Program, AB ülkeleri ve yakın müttefikleriyle sınırlı olup, üyelere silah satın almaları için kredi vererek ve diğer ülkelerin ortak alımlara katılmalarına izin veriyor.
Carney basın toplantısında, SAFE’ye katılım yolunda bir adım atmaktan “çok memnun” olduğunu belirtti.
Carney, “Bu, yeni yetenek gereksinimlerimizi daha hızlı ve daha etkili bir şekilde karşılamamıza, endüstrilerimizi geliştirmeye ve yargı yetkilerimizi güvence altına almaya yardımcı olacak. Yapacağımız şey, her iki taraf için de daha verimli ve daha uygun maliyetli olmalı,” dedi.
Güvenlik ve Savunma Ortaklığına göre, AB ve Kanada, Ukrayna’ya askeri yardım konusunda işbirliği ve Kanada ve Avrupa askeri teçhizat, personel ve malzemelerinin birlikte çalışabilirliğini ve hareketliliğini iyileştirme yollarını araştıracak.
Ayrıca, Kanada’nın AB topraklarında askeri hareketliliğini artırmak için askeri hareketlilikle ilgili Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği (PESCO) projelerinde işbirliğini genişletecek ve Kanada’nın ek PESCO projelerine katılımı için yeni fırsatlar araştıracak.
Carney, havacılık ve çift kullanımlı endüstri projeleri gibi savunma işbirliği alanlarında daha fazla ilerleme çağrısında bulundu.
AB ve Kanada ayrıca yıllık güvenlik ve savunma diyaloğu düzenleyecek ve Kanada ile Avrupa Savunma Ajansı arasında bir idari düzenleme kurulmasını araştıracak.
-
Görüş1 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Asya2 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Ortadoğu6 gün önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi1 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Avrupa6 gün önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Amerika2 hafta önce
ABD’de göçmen isyanı büyüyor: Deniz piyadeleri Los Angeles’ta
-
Görüş1 hafta önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?