Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Erdoğan: Pençe-Kılıç ‘hava’yla sınırlı kalmayacak

Yayınlanma

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayn el Arap’ın ilk kez hedef alındığı Suriye ve Irak’taki PKK/YPG hedeflerine yönelik Pençe-Kılıç operasyonunun karadan da başlayabileceği sinyalini verdi: “Savunma Bakanlığımız, Genelkurmayımız birlikte kararını verirler; istişaremizi yaparız, ondan sonra da adımlarımızı buna göre atarız.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar’da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası açılış töreninden dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Irak ve Suriye’nin kuzeyine yönelik Pençe-Kılıç Hava Harekâtı ve Rusya’nın hava sahasını Türk jetlerine açması ile ilgili bir soru üzerine Erdoğan şunları söyledi: “Her şeyden önce Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki bu operasyon böyle rastgele, ‘Acaba kim ne der, nasıl olur’ diye düşünülerek yapılmış bir harekat değil. Daha önce de söylediğimiz gibi, eğer ülkemize, topraklarımıza birileri rahatsızlık veriyorsa bunlara biz bedelini ödetiriz. Nitekim şu anda da birçok saldırı planlaması içinde olan veya bu tür saldırıları gerçekleştiren, tehdit oluşturan terör örgütleri var güneyimizde. Bu Irak tarafında da var, Suriye tarafında da var. Her zaman söylediğim gibi ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ derken bunu tabii boşu boşuna söylemedik. Zira beklenen, tasarlanan, planlanan saat geldiği anda da bu adımlar atıldı.”

“Nitekim dün gece yapılan operasyon da bunun tam bir tecellisiydi. Çünkü bu terör örgütlerinin zararsız hale getirilmesi, yok edilmesi bizim şu anda güvenlik güçlerimizin başlı başına, olmazsa olmaz bir görevidir. Bunun sadece bir hava harekatıyla sınırlı kalması da söz konusu değil. Burada ne kadarlık bir gücün Kara Kuvvetlerinden buna katılması gerekir, bunu da zaten ilgili birimlerimiz, Savunma Bakanlığımız, Genelkurmayımız birlikte kararını verirler; istişaremizi yaparız, ondan sonra da adımlarımızı buna göre atarız. Zaten burada varlık gösteren ülkelerle de biz diplomatik ilişkilerimizi yaparak adımlarımızı ona göre attık ve atıyoruz.”

‘Ayn el Arap hedefler arasında’

Erdoğan, “Fırat Kalkanı bölgesine Ayn el Arap’ın (Kobani) da dahil edilmesinin bu operasyonların gündeminde olup olmadığı” sorusunu, “Her zaman zaten o bölge hedefler arasında yer almıştır ve atılan adım da zaten buna göre atılmıştır. Nitekim bu defa da yine aynı şekilde bu hedefte iki önemli bölge vardı. Bunun bir tanesi Irak’ın kuzeyi, bir diğeri de Suriye’nin kuzeyi olan bölgelerdi. Bu bölgelere yönelik adımlarımızı attık ve atmaya da buna devam edeceğiz” diye yanıtladı.

‘Harekâtı Biden ve Putin ile görüşmedik’

Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile Bali’de görüştüğü, Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin ile de sürekli temas halinde olduğu belirtilerek, “Bu operasyonla ilgili konuştunuz mu? Tavırları ne oldu?” şeklindeki soruya şu yanıtı verdi: “Biz bu operasyonla ilgili ne Sayın Biden ile ne Sayın Putin ile herhangi bir görüşme yapmış değiliz. Fakat bizim her an bu bölgede bu tür şeyleri yapabileceğimizi zaten Sayın Biden da Sayın Putin de biliyor. Nitekim bu olayda da olduğu gibi, her zaman söylüyoruz ya, bir gece ansızın gelebiliriz. Türkiye’nin güvenlik teşkilatı, bizler icazetli çalışmıyoruz. Biz eğer bir adım atacaksak bunun kararını veririz ve bu adımı da atarız. Bu konuda Amerika’nın artık bizi bilmesi lazım. Herhalde biliyordur. Bundan sonraki süreçte zaten bizim çok daha önemli adımları kararlı bir şekilde nasıl atacağımızı, atmamız gerektiğini de inşallah hepsi görecek.”

‘Taviz vermeyiz’

Türkiye’nin NATO’da Amerika ile beraber olduğunu, ancak binlerce araç gereç, mühimmat ve silahı Suriye’deki terör bölgesine Amerika’nın gönderdiğini ve bunun da kendilerini üzdüğünü dile getiren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Bu Sayın Obama döneminden itibaren olmuş, Sayın Trump döneminde sürmüş, Sayın Biden döneminde de devam etmektedir. Peki biz bunu onlarla paylaştık mı? Evet, paylaştık. Ben bunları Sayın Obama ile de paylaştım, Sayın Trump ile de paylaştım, Sayın Biden ile de paylaştım. Kendilerine ‘Biz sizinle NATO’da beraberiz, iki önemli müttefikiz. Bize böyle bir tehdit güneyden geldiğine göre siz buradaki terör örgütlerine bu destekleri vermek suretiyle bizi sıkıntıya sokuyorsunuz. Biz bu sıkıntıları yaşayamayız. Gerektiğinde bunlara gereken cevabı da vermek durumunda kalacağız’ dedim. Bir şey söyleyemiyorlar. Biz de gerekeni bu noktada yaptık, yapıyoruz, yapmaya da yine devam edeceğiz. Buralardan asla taviz veremeyiz, çünkü bu tür tavizler ülkemiz için sıkıntıdır.”

‘Mısır’ mesajı

Açılış resepsiyonda Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ile görüşmesiyle ilgili bir soru üzerine Erdoğan, şunları söyledi: “Bir süreç başlayabilir demiştik. Böyle bir sürecin başlaması için burada bir adım atılmış oldu ve hayırlısıyla görüşmeleri yaptık. Temennim odur ki önce bakanlarımızla başlayan bir süreci, daha sonra inşallah üst düzey görüşmelerle iyi bir noktaya taşıyalım istiyoruz. Çünkü olaya ben şöyle bakıyorum, Türkiye-Mısır arası, bir liderler buluşması değildir, Türk milleti ile Mısır halkının geçmişteki birlikteliği bizim için çok önemlidir. Yeniden niye olmasın, yeniden niye başlamasın? Bunların sinyalini verdik. İnşallah fevkalade bir hal olmadıktan sonra bu adımı hayırlısıyla atarız. Bizim tabii kendilerinden tek isteğimiz; bu görüşmelerle birlikte, bize karşı Akdeniz’de tavır içinde olanlara yönelik burada biz barışı ikame edelim, onunla beraber yolumuza inşallah devam edelim.”

DİPLOMASİ

ASML: ABD, Çin’e karşı daha fazla çip kısıtlaması için bastıracak

Yayınlanma

Hollanda merkezli çip makinesi tekeli ASML’nin CEO’su Christophe Fouquet, Hollandalı çip üretim makineleri üreticisinin en büyük pazarı olan Çin’e yarı iletken teknolojisi satışını daha da kısıtlamak için ABD’den gelen baskının artmasını bekliyor.

Salı günü Londra’da düzenlenen Bloomberg Teknoloji Zirvesi sırasında verdiği bir röportajda Fouquet, “Jeopolitik manzaraya bakarsanız, ABD’nin daha fazla kısıtlama için müttefiklerine baskı uygulamaya devam edeceği açık. Asıl soru şu: Hollanda için doğru olan nedir? Avrupa için doğru olan nedir?” diye sordu.

Washington yıllardır Çin’in yarı iletken sektöründeki yükselişini, gelişmiş yapay zeka çipleri ve çip üretim ekipmanlarının satışını hedef alan ihracat kontrolleri yoluyla sınırlamaya çalışıyor. Hollanda hükümeti, ABD’li müttefiki ile en büyük şirketinin en büyük pazarı arasında bir orta yol bulmakta şimdiye kadar zorlandı.

Fouquet, ASML’nin Çin ile olan işlerinin çoğunun “ulusal güvenlik” kaygılarıyla daha az ilgili olan olgun teknolojiye odaklandığını söyledi ve “Bugün Çin’deki odak noktasının çoğu ana akım yarı iletkenler üzerinde. Bu yapay zekadan çok farklı,” dedi.

ASML, Apple’ın akıllı telefonlarından Nvidia’nın yapay zeka hızlandırıcılarına kadar her şeye güç veren gelişmiş çipleri üretmelerine yardımcı olan litografi makinelerini üretme tekeline sahip. Çin, ASML’nin aşırı ultraviyole veya EUV teknolojisini kullanan en gelişmiş makinelerini hiçbir zaman satın alamadı.

Hollanda ayrıca ASML’nin en gelişmiş ikinci daldırma DUV litografi sistemlerinden bazılarını Çin’e satmasını kısıtladı ve geçen ay şirketin Lahey’de ihracat lisansları için başvurmasını sağlayan yeni ihracat kontrol kuralları yayınladı.

Çin, çip üretim teknolojisini ilerletmek için ASML’nin sistemlerine güveniyor, çünkü ülke henüz en ileri yarı iletkenleri üretebilecek benzer ekipmanları geliştiremedi.

Fouquet, mevcut kısıtlamaların Çin’in “ileri teknoloji söz konusu olduğunda 10 ila 15 yıl geride kaldığı” anlamına geldiğini söyledi.

Son beş çeyrekte ASML’nin en büyük pazarı olan Çin, son dönemde şirketin toplam satışlarının neredeyse yarısına denk gelen 2,79 milyar avroluk (3 milyar dolar) satış gerçekleştirdi.

Fouquet, Çin talebinin Covid-19 salgını sırasında verilen siparişlere dayanan bir birikim nedeniyle yükseldiğini söyledi. ASML, ülkeye yapılan satışların önümüzdeki yıl toplam gelirin yaklaşık %20’sine gerileyeceğini ve bunun daha normal bir seviye olduğunu düşünüyor.

Fouquet yaptığı açıklamada, çip endüstrisinin ve ASML’nin önümüzdeki yıl büyüyeceğini söyledi ve “2026’nın da bir büyüme yılı olmasını bekliyoruz ancak bunu ölçmek için henüz çok erken,” dedi.

ASML hisseleri salı günü %3,3 kadar değer kazandı. Geçen Salı günkü kazanç raporundan bu yana hâlâ %15’ten fazla düşüşte.

ASML CEO’su, Hollanda gibi Avrupa ülkelerinin rekabetçi kalmak istiyorlarsa gelen göçü kısıtlamamaları gerektiğini söyledi.

Fouquet, “Şirketimizi 100’den fazla milletten insanla kurduk. Her yerden yetenek getirmek başarı için mutlak bir koşul oldu,” dedi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Scholz’un Hindistan ziyaretinde masada ekonomi ve savunma var

Yayınlanma

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Hint-Pasifik bölgesinde iki ülke arasındaki ilişkileri derinleştirmesi muhtemel savunma ve ekonomik ilişkiler üzerine görüşmelerde bulunmak amacıyla perşembe günü Hindistan’daki üç günlük ziyaretine başlayacak.

Scholz’un şansölyeliğinde Berlin, Yeni Delhi ile daha derin bağlar kurma niyetinin sinyallerini sürekli olarak verdi. Yakın zamanda Almanya, yeni Hindistan politikasını ilan ettiği bir belge yayınladı.

South China Morning Post’un (SCMP) hatırlattığı üzere Almanya Şansölyesi geçen yıl Hindistan’ı iki kez ziyaret etti; birincisi şubat ayında ikili bir devlet ziyareti için, ikincisi ise eylül ayında Yeni Delhi’de düzenlenen G20 liderler zirvesine katılmak için.

Hindistan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre Şansölyenin son ziyareti Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin daveti üzerine gerçekleşecek.

SCMP’nin görüşlerine başvurduğu King’s College London’da uluslararası ilişkiler profesörü Harsh Pant, “Bence olan şey kesinlikle Almanya’nın Hindistan’ı yeniden değerlendirmesidir. Uzun zamandır Hindistan onların radarında değildi ama Almanya Hindistan’la ilişkilerini stratejik bir ilişkiye dönüştürmeye ve Avrupa Birliği’ni de bu yöne çekmeye çalışıyor,” dedi.

İki ülkenin ticaret hacmi 26 milyar dolar

Almanya, Hindistan’ın AB’deki en büyük ticaret ortağı ve aynı zamanda dünya çapındaki en önemli ticaret ortaklarından biri.

India Brand Equity Foundation’a göre, Mart 2023’te sona eren mali yılda Hindistan’ın Almanya ile ikili ticareti 26 milyar dolar olarak gerçekleşirken, ülkedeki Alman şirketlerinin sayısı geçen yıl temmuz ayı itibariyle 2.000’e ulaştı.

Hindistan ve Almanya arasındaki askeri bağlar geçmişte asgari düzeydeydi fakat Alman Savunma Bakanı Boris Pistorius’un geçen yılki ziyareti, Alman ve Hint şirketlerinin altı gelişmiş hayalet dizel-elektrik denizaltı inşa etmeyi amaçlayan bir anlaşma imzalamasıyla bir dönüm noktası oldu.

Yeni Delhi, Pekin’e karşı Alman denizaltılarını istiyor

Görüşmelerde radar ve denizaltı teknolojisinin masada olacağı vurgulanıyor. Hassas askeri teknoloji ihracatına ilişkin katı iç yasalar geçmişte Almanya’nın savunma ihracatını engellemişti. Fakat Berlin, Yeni Delhi’ye yönelik askeri teknoloji kısıtlamalarını gevşetmeye yöneliyor gibi görünüyor.

Almanya ile yapılan görüşmeler, Yeni Delhi’nin dünyanın en güçlü deniz filolarından birine sahip olan Pekin ile arasındaki teknolojik farkı azaltmak için konvansiyonel ve nükleer denizaltı filosunu genişletmeye başladığı bir dönemde gerçekleşiyor.

Hindistan, Çin ile nüfuz mücadelesine girdiği Hint-Pasifik bölgesindeki güvenlik çıkarlarını korumak ve her iki ülke için de önemli olan hayati ticaret koridorlarını güvence altına almak için gelişmiş Alman denizaltı teknolojisine sahip olmak istiyor.

Serbest ticaret anlaşması da gündeme gelecek

Pant, Scholz’un Modi ile görüşmelerinde AB ile olası bir serbest ticaret anlaşmasının hızlandırılmasının da ele alınacağını söyledi.

Pant, Almanya’nın AB’nin en büyük ekonomisi olarak üstlendiği büyük rolün, yıllardır üzerinde çalışılan bir anlaşmayı hızlandırabileceğini de sözlerine ekledi.

Uluslararası ticaret danışmanlık şirketi ASL-Legal’in baş danışmanı ve ticaret uzmanı TS Vishwanath, Scholz’un ziyaretinin Hindistan ve Almanya arasındaki ikili ilişkilere odaklanacağını, fakat AB ile ilişkilere de değinebileceğini söyledi.

Vishwanath, “Hindistan ve Almanya arasında çok şey oluyor. Birincisi, Hindistan ve Almanya arasında denizaltılarla ilgili bir savunma anlaşması var. Diğeri ise Alman şirketleri Hindistan’da iyi iş çıkarıyor ve faaliyetlerini genişletmek istiyorlar” dedi.

Vishwanath, görüşmelerin önemli bir bölümünün ülkede iş yapma kolaylığının iyileştirilmesine odaklanacağını da sözlerine ekledi.

Yeni Delhi son yıllarda, geçmişte yabancı yatırımları engelleyen bürokrasi konusundaki kötü şöhretini azaltmaya çalışıyor.

Hintli nitelikli işçi göçü de konuşulacak

Vishwanath, görüşmelerin aynı zamanda daha fazla Hintli öğrencinin Almanya’da eğitim görmesine yönelik tartışmaları da içerebileceğini, zira ülkenin en iyi eğitim destinasyonlarından biri haline geldiğini sözlerine ekledi.

Alman Şansölyesinin ziyareti öncesinde Hindistan’ın ekonomi gazetesi Mint’in pazar günkü haberine göre Almanya, Avrupa ülkesindeki işçi açığı nedeniyle Hindistan’dan gelecek vasıflı işçiler için vize sayısını dört kattan fazla artırarak yıllık 20.000’den 90.000’e çıkarmayı planlıyor.

Öte yandan Hindistan’ın eğitimli gençlerden oluşan geniş havuzu genellikle uygun iş bulmakta zorlanıyor.

Vishwanath, Rusya ile Ukrayna arasında barışın sağlanması ve Orta Doğu’da İsrail ile İran arasında tırmanan gerginliğin giderilmesinde Hindistan’ın daha büyük bir rol oynamasının da gündemde olacağını söyledi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Savunma şirketleri anti-drone lazer silahları üretme yarışında

Yayınlanma

Dünyanın dört bir yanındaki ordular insansız hava araçları (İHA) gibi yeni ve ucuz füze tehditlerine karşı koymanın yollarını ararken savunma şirketleri de düşük maliyetli, yüksek enerjili lazer silahları geliştirme planlarını hızlandırıyor.

Financial Times’ın (FT) haberine göre aralarında ABD’li RTX, Avrupalı MBDA ve İngiliz QinetiQ’in de bulunduğu dünyanın en tanınmış şirketlerinden bazıları, uzun zamandır gerçeklikten çok bilim kurgu olarak görülen bu son teknolojiye büyük yatırımlar yapıyor.

Metali kesen ve elektronik aksamı yok eden lazer ışınlarını silahlara yerleştirme yarışı, hükümetlerin ucuz İHA’lar ve füzelerin yaygınlaşmasıyla mücadele etmek için daha uygun maliyetli yollar aramasıyla yeni bir aciliyet kazandı.

Bu yılın başlarında İngiliz ve Amerikan gemileri Kızıldeniz’de Yemen direnişi tarafından fırlatılan İHA’ları düşürmek için milyonlarca dolarlık füzeleri ateşlemek zorunda kaldı.

Rand Europe’un savunma araştırmacısı James Black, “100 ya da 1000 dolarlık bir insansız hava aracını 1 milyon doların üzerinde bir önleme füzesiyle vurmak iktisadi açıdan sürdürülebilir değil,” dedi. 

Ucuz İHA ve roketlere karşı maliyet azaltma ihtiyacı

ABD onlarca yıldır, özellikle Ronald Reagan’ın “Yıldız Savaşları” savunma girişimi kapsamında, lazerler ve yüksek güçlü mikrodalga sistemleri gibi “yönlendirilmiş enerji silahları” üzerine araştırmalar yürütüyor.

Lazerler menzil bulucu olarak ve savaş alanında pilotların gözlerini kamaştırmak için kullanılmış olsa da, bilgi işlem, optik teknolojiler ve fiber optikteki ilerlemelerle birlikte ülkeler ancak şimdi bu silahlardan etkili silahlar olarak faydalanmaya çalışıyor.

Sektör uzmanları insansız hava savaşlarındaki artışın, savunma maliyetinin saldırı maliyetini aştığı askeri planlamacıların karşı karşıya olduğu “maliyet asimetrisini” ortaya çıkardığını belirttiler.

Black, ABD yapımı Patriot sistemi tarafından fırlatılan karadan havaya füzeler gibi geleneksel önleyicilerin “son derece sofistike sistemler” haline geldiğini ve bunun da bir bedeli olduğunu söyledi.

Uzman, Ukrayna’da her gün binlerce düşük maliyetli İHA’nın konuşlandırılmasıyla birlikte bu durumun “maliyet asimetrisini savunmacıdan daha da uzaklaştırıp saldırganın lehine çevirme” tehdidini doğurduğunu da sözlerine ekledi.

ABD ordusu bu yıl Orta Doğu’da İHA’ları düşürmek için yüksek enerjili lazerler kullandı ve bu, gelişen endüstri için bir dönüm noktası olarak kabul edildi.

Aralarında Britanya, Fransa, Rusya, Güney Kore ve Çin’in de bulunduğu diğer ordular da yönlendirilmiş enerji silahlarının geliştirilmesine yatırım yapıyor.

Kraliyet Donanması planlarını 2027’ye çekti

Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı nisan ayında DragonFire lazerinin geliştirilmesini hızlandıracağını açıklamıştı. Silah, planlanandan beş yıl önce, 2027 yılına kadar Kraliyet Donanması gemilerinde konuşlandırılacak.

Savunma Bakanlığına göre DragonFire, havada görülebilen herhangi bir hedefe atış başına yaklaşık 10 sterline ve bir kilometre öteden bir pound parayı vurmaya eşdeğer bir isabetle ateş edebilecek.

Ocak ayında çığır açan bir test sırasında lazer silahı hava hedeflerine başarıyla ateşlendi.

Arkasında MBDA’nın bulunduğu ve QinetiQ ve Leonardo’nun da dahil olduğu endüstri ekibi, yedi yıl önce bir prototip lazer geliştirmek için ilk sözleşmeyi aldıklarında başarı garantisi olmadığını itiraf ediyorlar.

MBDA’nın taktik saldırı direktörü Mike Mew, “Bu Ay’a roket fırlatmak gibi bir şeydi… oraya ulaşıp ulaşamayacağımızı bilmiyorduk,” dedi.

Bu yıl ocak ayında yapılan testin “bu güç sınıfında ve kapasitede bir lazer sisteminin çalışır hale getirilmesi açısından Avrupa’da bir ilk” olduğunu da sözlerine ekledi.

Yeni İşçi Partisi hükümeti tarafından başlatılan savunma incelemesine bağlı olarak, Savunma Bakanlığı Nisan 2027’ye kadar hızlandırılmış programa 350 milyon sterlin yatırım yapacak.

Mew, üç şirkette DragonFire üzerinde çalışan 150 kişilik mühendis ve bilim insanı ekibinin şu anda güvenilirliğini ve sağlamlığını geliştirmeye odaklandığını söyledi. Ekibin ayrıca bir gemiye nasıl entegre edileceğini de bulması gerekiyor.

Lazer silahlarındaki teknik zorluklar

Bir lazerin gönderilmesinde karşılaşılan en önemli teknik zorluk, ışının etkisini gösterecek kadar uzun süre doğruluğunu korumasını sağlamak.

Uzmanlara göre DragonFire’ın prototipi 50kw’lık bir güç çıkışına sahip ve bu geliştirilmekte olan diğer sistemlerden önemli ölçüde daha fazla.

QinetiQ’te gelişmiş silahlar iş geliştirme başkanı Paul Gray, “Dünyanın en iyi lazerini üretebilirsiniz ama [asıl zorluk] onu hedef noktasına yerleştirebilmek ve orada birkaç saniye tutabilmektir,” dedi.

Son gelişmelere rağmen, sektör uzmanları lazer silahlarının yakın vadede kullanımının muhtemelen sınırlı kalacağını söyledi.

Lazerler doğrudan görüş hattında çalışıyor ve güçleri ve menzilleri atmosferdeki duman veya diğer kirleticiler tarafından önemli ölçüde azaltılabilir.

Rand’dan Black, silahların “uygun bir güç kaynağına erişimi olan sabit bir platformdan ve nispeten iyi hava koşullarında” çalıştırılması gerektiğini söyledi.

Lazer sistemlerinin yapımı da pahalı. Birleşik Krallık merkezli düşünce kuruluşu RUSI’de araştırma analisti Noah Sylvia, düşük fiyat etiketine rağmen hükümetlerin geliştirme maliyetlerini hesaba katması gerektiğini söyledi ve “Eğer geliştirmek için milyonlarca pound harcıyorsanız, o zaman ne kadar tasarruf ediyorsunuz?” dedi.

Teknoloji tamamen geliştirildiğinde bile uzmanlar lazer silahlarının ve diğer yönlendirilmiş enerji silahlarının “sihirli bir değnekten” ziyade savaş alanında “tamamlayıcı bir yetenek” olarak görülmesi gerektiğini söyledi.

Black’e göre bunlar “alet çantasındaki bir başka araç” ve “belirli hedefleri vurmanın düşük maliyetli bir yolu ve böylece diğer savunma sistemlerini ulaşamayacakları diğer yüksek değerli hedefler için serbest bırakıyor.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English