Diplomasi
ABD-Suudi Arabistan mega anlaşmasındaki soru işaretleri

ABD, Suudi Arabistan ile imzaladığı 142 milyar dolarlık savunma anlaşmasını “tarihin en büyük savunma satış anlaşması” olarak nitelendiriyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın bu hafta Orta Doğu’ya yaptığı ziyaret kapsamında açıklanan anlaşma, hava kuvvetleri ve uzay, füze savunması, kıyı güvenliği ve çeşitli diğer iyileştirmelerle bağlantılı alımları içeren iddialı ve kapsamlı bir anlaşma olarak görünüyor.
Öte yandan açıklanan meblağ ve daha önce ilan edilen bütçe rakamları bir araya getirildiğinde, anlaşmanın boyutları şüphe uyandırıyor.
Bloomberg, 600 milyar dolarlık daha geniş kapsamlı iktisadi anlaşma gibi, savunma anlaşmasının da herhangi bir ayrıntı içermediğine dikkat çekiyor.
Haberde, yönetimin faaliyetlerini şüpheyle karşılayanların, hemen rakamlarla ilgili soruları gündeme getirdiğine işaret ediliyor.
Örneğin, Brookings Enstitüsü’nde misafir araştırmacı Bruce Riedel’in tahminlerine göre, Suudi Arabistan’ın bu yılki savunma bütçesinin toplamı sadece 78 milyar dolardı.
Eski üst düzey ABD istihbarat ve ulusal güvenlik yetkilisi Riedel, “Bu harika bir reklam; bu gezi muhteşem bir başarıymış gibi gösteriyor. Ama rakamlar tutarsız,” diyor.
Beyaz Saray, Pentagon ve Suudi Arabistan Büyükelçiliği, anlaşmanın ayrıntıları, örneğin krallığın hangi sistemleri satın alacağı, olası sözleşmenin şartları ve teslimat tarihleri gibi konularda sorulara yanıt vermedi. ABD Dışişleri Bakanlığı ise, soruları Beyaz Saray’a yönlendirdi.
Bloomberg, “Elbette, hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi yönetimler, önceki anlaşmaları başkanların gezileri sırasında imzalamaları için manşetlere taşınacak kapsamlı anlaşmalara dönüştürme konusunda uzun bir geçmişe sahiptir,” diyor ve Trump’ın bunu daha önce, 2017’deki ilk dönem Suudi Arabistan gezisi sırasında, Suudilerin ordusuyu modernize etmek için ABD silahlarına 110 milyar dolar harcayacağını açıkladığında da yapmıştı.
Bu paket, Obama yönetimi altında müzakere edilen anlaşmaların yanı sıra, Kongre onayı ve alıcı ile savunma şirketleri arasında müzakereler gerektiren uzun bir sürecin ilk aşamalarında olan diğer anlaşmaları da içeriyordu.
Dışişleri Bakanlığının ocak ayında yayınladığı bilgi notuna göre, 2017 anlaşması bugüne kadar Suudi Arabistan’a 30 milyar dolardan fazla askeri satış gerçekleştirilmesini sağladı.
Bir diğer potansiyel engel ise, petrol fiyatlarının düşmesi ve ülkedeki önemli yükümlülükler nedeniyle Suudi Arabistan’ın büyük çaplı savunma alımlarını karşılayabilme kabiliyeti.
Ülke, daha fazla borçlanmak zorunda kalmış ve borçları ilk çeyrekte yaklaşık 30 milyar dolar artarak rekor seviyeye ulaşmıştı.
Beyaz Saray ve Suudi Arabistan arasında nihayet bir anlaşma sağlanırsa, uzmanlar yeni ve eski unsurları ayıklamaya başlayacak. Dışişleri Bakanlığının verilerine göre, ABD’nin Suudi Arabistan’a aktif askeri satışları şimdiden 129 milyar doları aştı.
Bloomberg’e göre rakamlar belirsiz olsa da, aslında çok da önemli olmayabilir. Uzmanlara göre, anlaşma aynı zamanda ABD-Suudi Arabistan ortaklığının derinliğini de vurguluyor.
Diplomasi
Ukrayna istihbarat şefi: Ateşkes yıl sonundan çok önce sağlanabilir

Ukrayna Askeri İstihbarat Başkanı Kirilo Budanov, Bloomberg’e verdiği röportajda, Rusya’nın kullandığı mühimmatın yüzde 40’ının Kuzey Kore’den geldiğini açıkladı. Budanov, bu yıl bitmeden ateşkes sağlanmasının ‘gerçekçi’ olduğunu belirterek bunun için Ukrayna, Rusya ve ABD’nin katılımının şart olduğunu vurguladı.
Ukrayna Askeri İstihbarat (GUR) Başkanı Kirilo Budanov, Rusya’nın Ukrayna savaşında kullandığı mühimmatın yüzde 40’a varan kısmının Kuzey Kore tarafından tedarik edildiğini açıkladı.
Bloomberg haber kuruluşuna konuşan Budanov, bu yıl sona ermeden bir ateşkes sağlanmasının “gerçekçi” olduğunu ve bunun için en az üç tarafın, yani Ukrayna, Rusya ve ABD’nin katılımının gerektiğini belirtti.
‘Rusya’nın elindeki mühimmatın yüzde 40’ı Kuzey Kore’den’
Budanov, Pyongyang yönetiminin Moskova’ya balistik füzeler ve topçu sistemleri de dahil olmak üzere başka silahlar da gönderdiğini ifade etti.
Buna karşılık Rusya’nın Kuzey Kore’ye para ve teknoloji sağladığını, bunun da Pyongyang’ın uluslararası tecridini hafifletmeye yardımcı olduğunu söyledi.
Kuzey Kore silahlarını “iyi silahlar” olarak nitelendiren Budanov, son üç ayda askeri istihbarat birimlerindeki kayıpların yüzde 60’ının Kuzey Kore yapımı topçu saldırılarından kaynaklandığını belirtti.
Budanov, “Kuzey Kore’nin devasa stokları var ve üretim günün her saati devam ediyor,” diye ekledi.
Lavrov-Rubio görüşmesinde ‘yeni yaklaşımlar’ masaya yatırıldı
‘Ateşkes için üç taraf gerekli’
Ateşkesin mümkün olan en kısa sürede ve “yıl sonundan çok önce” sağlanması gerektiğini vurgulayan Budanov, bu hedefe ulaşılacağından emin olduğunu dile getirdi.
Budanov, “Bunu yapmak gerçekçi mi, evet. Zor mu, hayır. Bunun için en az üç taraf gerekiyor: Ukrayna, Rusya ve ABD. Ve biz bu konuma ulaşacağız,” ifadelerini kullandı.
‘Rusya’nın Donetsk’i alması gerçekçi değil’
Budanov, Rusya’nın savaş alanındaki hedeflerine de değinerek, “Rusya’nın yıl sonuna kadar Donetsk bölgesinin tamamını ele geçirmesi gerçekçi değil,” dedi.
Rus birliklerinin Dnipropetrovsk oblastına girme yönünde siyasi bir hedefi olduğunu ve 10 kilometre derinliğinde bir tampon bölge daha oluşturmakla görevlendirildiklerini iddia etti.
Müttefiklere ‘insan istihbaratına dönün’ çağrısı
Batılı mevkidaşlarıyla istihbarat işbirliğini “mükemmel” olarak nitelendiren Budanov, bu işbirliğinin devam etmesini beklediğini söyledi.
Ukrayna’nın füze fırlatmalarına karşı erken uyarı ve uydu görüntülerine erişim için ABD’ye bağımlı olduğunu belirten Budanov, “Güvenlik teşkilatlarındaki işbirliğimizin duracağına dair hiçbir işaret görmüyorum. Bu ne bizim için ne de ortaklarımız için faydalı, çünkü onlar da bizden bilgi alıyor,” diye konuştu.
Budanov, müttefiklere “neredeyse tüm Avrupa ülkelerinin maalesef gömdüğü” insan istihbaratına, yani casus ağlarına yeniden güvenmeleri çağrısında bulundu.
Budanov, “Teknik istihbaratın her şeyi çözeceğine inanmaktan vazgeçin. Kimse bir operasyonu cep telefonundan tartışıp planlamaz,” değerlendirmesini yaptı.
Savaş bitene kadar görevde kalmayı umduğunu belirten istihbarat şefi, “Şimdi hayalim bu savaşı durdurmak,” diye ekledi.
Trump, NATO aracılığıyla Ukrayna’ya daha fazla silah gönderecek
Diplomasi
Avustralya, Japonya ve ABD, deniz lojistiği konusunda ‘tarihi’ anlaşma imzaladı

Avustralya, Japonya ve ABD savunma güçleri cuma günü, kuvvetleri arasındaki lojistik işbirliğini güçlendirmek için bir anlaşma imzaladı. Anlaşma, donanmalarının daha sorunsuz bir şekilde yakıt ikmali yapmasını, ekipman yüklemesini ve gemileri onarmasını ve bakımla ilgili verileri paylaşmasını sağlayacak.
Her ülkenin temsilcileri, Avustralya’nın kuzeydoğusundaki liman kenti Brisbane’de demirlemiş olan USS America adlı amfibi saldırı gemisinde bir Görev Tanımı belgesi imzaladı.
ABD Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkan Yardımcısı Jeff Jablon, anlaşmayı “tarihi” olarak nitelendirerek, “ortaklıkları derinleştirerek, önemli projelerde işbirliğini kolaylaştırdığını ve bizi daha uyumlu ve değiştirilebilir hale getiren bilgileri paylaşmamızı sağladığını” söyledi.
Geçmişte ülkeler arasında benzer işbirliği çerçeveleri imzalanmıştı, ancak bu anlaşmaların tümü ikili anlaşmalardı. Jablon, Avustralya, Japonya ve ABD üçlüsünün lojistik işbirliğinin “üçlü düzeyde” genişletilmesini hedeflediklerini açıkladı.
Anlaşma, füze sistemlerinin yeniden yüklenmesi ve deniz dahil esnek yakıt ikmali konusunda işbirliğini içeriyor. Bu tür işbirliği biçimleri, Hint-Pasifik bölgesindeki ülkeler askeri tedarikleri için deniz veya hava taşımacılığına bağımlı oldukları için lojistik avantajlar sağlıyor, ancak sabit limanlar ve havaalanlarının potansiyel saldırılara karşı savunulması zor olabilir.
Bu adım, Çin’in tatbikatının ardından geldi. Şubat ayında, Çin savaş gemileri Avustralya’yı dolaşarak Avustralya ve Yeni Zelanda arasında bulunan Tasman Denizi’nde canlı ateş tatbikatları gerçekleştirdi.
Çin’in donanma gücü büyüyor. ABD Kongre Araştırma Servisi’ne göre, Çin donanması halihazırda Doğu Asya’nın en büyük donanmasına sahip. Donanma filosunun 2020 itibarıyla ABD Donanması’nı geçtiği ve 2030’a kadar 435 gemiye çıkacağı tahmin ediliyor.
Japon Deniz Öz Savunma Kuvvetleri Lojistik Genel Müdürü Naoya Hoshi, Çin, Rusya ve Kuzey Kore’yi kastederek, Asya’nın “mevcut kurallara dayalı düzenin ciddi ve benzeri görülmemiş bir meydan okumayla karşı karşıya olduğu yeni bir kriz dönemine girdiğini” uyarısında bulundu. Avustralya Kraliyet Donanması Lojistik Genel Müdürü Catherine Rhodes, “işbirliği ve uyumluluğun çok önemli olduğunu” vurgulayarak, bu üçlü lojistik işbirliğinin “stratejik bir sıçrama” olduğunu söyledi.
Sidney Üniversitesi Amerika Birleşik Devletleri Araştırmaları Merkezi araştırma görevlisi Tom Corben, anlaşmanın “üçlü işbirliğinin, gümrük vergisi müzakerelerinden kaynaklanan siyasi düzeydeki aksaklıklara rağmen” üç ülke için de en önemli öncelik olmaya devam ettiğinin “güçlü bir işareti” olduğunu söyledi.
Üçlü, istihbarat paylaşımı ve savunma teknolojisi işbirliği dahil olmak üzere halihazırda başka üçlü anlaşmalara da sahip.
Corben, daha fazla işbirliği için bir sonraki adımın üçlü erişim anlaşması olacağını söyledi. Corben, “Bu, modern savunma ortaklıklarının temelini oluşturan dört temel anlaşmanın eksik son parçası gibi görünüyor” diye ekledi.
Japonya için bu anlaşma, Avustralya’ya deniz gemileri satma konusunda Almanya ile rekabetinde bir avantaj sağlayabilir. Avustralya, Mogami sınıfı fırkateynlerin modernize edilmiş versiyonunu seçerse, cuma günkü anlaşmaya dayalı veri paylaşımı, gemilerin bakımını kolaylaştırabilir ve birlikte çalışabilirliklerini artırabilir.
Pentagon, AUKUS nükleer denizaltı anlaşmasını gözden geçirmeye başladı
Diplomasi
Trump’ın Brezilya kavgasındaki BRICS ayrıntısı

ABD Başkanı Donald Trump’ın Brezilya’yı yüzde 50 gümrük vergisi ile tehdit etmesiyle şiddetlenen gerilimde BRICS zirvesinin payı olduğu belirtiliyor.
POLITICO’da yer alan habere göre Trump, Brezilya’ya % ağır bir gümrük vergisi uygulama tehdidini, arkadaşı ve müttefiki olan aşırı sağcı eski Başkan Jair Bolsonaro için adalet arayışı olarak sunuyor.
Fakat hafta sonu Rio de Janeiro’da düzenlenen BRICS liderleri toplantısından duyduğu hoşnutsuzluk, başkanın kararını kesinleştirdi ve yeni vergileri açıklayan bir mektup göndermesine ikna etti.
Beyaz Saray, Bolsonaro’ya kötü muamele ettiği ve sosyal medyada sansür uyguladığı iddiasıyla Brezilya’yı cezalandırmak için yaptırımlar gibi diğer yöntemlerin çok uzun süre alacağı veya çok karmaşık olacağı sonucuna vardı.
Ne var ki, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun yakın müttefiki ve Trump’ın eski Latin Amerika özel elçisi Mauricio Claver-Carone, “BRICS dengeleri değiştirdi,” dedi.
Steve Bannon: Trump, dolarsızlaşma girişimlerine sinirleniyor
BRICS koalisyonu, Trump’ın ikinci dönemindeki en önemli dış politika hedeflerinden biri olarak ortaya çıktı. Grup, üyelik sayısını artırmaya ve gelişmiş ekonomilerden bağımsızlık için baskı yapmaya devam etti.
Geçen kasım ayında, ABD dolarına alternatif olarak kendi rezerv para birimini başlatmayı deneyebileceğini açıklayan BRICS’a karşı Trump, üye ülkelere yüzde 100 gümrük vergisi uygulama tehdidini savurmuştu.
Trump’ın eski Beyaz Saray baş stratejisti ve MAGA ideoloğu Steve Bannon, “Başkan, BRICS’in doların uluslararası ticaret ve finans sisteminden çıkarılmasına yönelik çabalarına her baktığında sinirlendiğini belli ediyor. Rio [toplantısı] da yardımcı olmadı,” diye konuştu.
BRICS, pazartesi günü yıllık zirvesini tamamlayarak, üyelerinden biri olan İran’a yönelik ABD’nin askeri saldırılarını kınayan bir bildiri yayınladı.
BRICS üyeleri, Trump’ın gümrük vergilerini de eleştirerek, başkanın adını anmadan, “uluslararası hukuka aykırı tek taraflı, cezai ve ayrımcı korumacı önlemleri reddettiklerini” belirttiler.
Başkan, Brezilya’yı ‘yasadışı sansür’ ile suçladı
Bu açıklama, başkanın sert tepkisine neden oldu ve başkan pazar günü sosyal medyada üye ülkelere yüzde 10’luk ek gümrük vergisi uygulayacağı tehdidinde bulundu.
Ardından çarşamba günü Truth Social’da Trump, bu hafta ABD’nin ticaret ortaklarına gönderdiği form mektubun daha sert bir versiyonunu paylaştı.
Bu kez mektup Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva’ya hitaben yazılmıştı. Mektup, Brezilya hükümetinin Bolsonaro’ya yönelik muamelesine ilişkin sert ifadelerle doluydu ve başkan, bu muameleyi kendi hikayesinin bir yansıması olarak görüyor.
Trump’ın mektubu, Brezilya hükümetinin “ABD sosyal medya platformlarına yüzlerce GİZLİ ve YASADIŞI sansür emri çıkardığını, milyonlarca dolarlık para cezası ve Brezilya sosyal medya pazarından çıkarılma tehdidinde bulunduğunu” iddia eden yönetimin iddialarını da yineledi.
Trump’ın oğlu ile Bolsonaro’nun oğlu arasındaki dostluk da etkili
POLITICO’ya konuşan iki kaynak, Trump’ın MAGA hareketiyle de derin bağları olan Bolsonaro ile kişisel dostluğunun, Brezilya üzerindeki baskıyı artırma kararında etkili olduğunu söyledi.
Brezilya hükümetiyle çalışan Washington merkezli bir yetkili, POLITICO’ya “perde arkasında birçok kişisel dinamik var” diyerek, Donald Trump Jr. ile eski başkanın oğlu Eduardo Bolsonaro arasındaki dostluğa ve daha geniş ideolojik uyumlarına işaret etti.
BRICS zirvesinin Brezilya’da sona erdiği sabah, Trump Bolsonaro’yu desteklemek için Truth Social’da bir mesaj daha yayınladı ve onu “ülkesini gerçekten seven güçlü bir lider” olarak nitelendirerek, hakkında devam eden yargılama sürecini “cadı avı” olarak nitelendirdi.
Trump, “Bu, siyasi bir rakibe yönelik bir saldırıdan başka bir şey değildir; bu konuda çok şey biliyorum! Bana 10 kez oldu ve şimdi ülkemiz dünyanın ‘EN SICAK’ ülkesi!. BOLSONARO’YU RAHAT BIRAKIN!” diye yazdı.
Trump’a göre dolarsızlaşma ‘büyük bir dünya savaşını kaybetmek gibi’
Kabine toplantısında da mevzuya değinen Trump, “BRICS, benim görüşüme göre ciddi bir tehdit değildir. Ama onların yapmaya çalıştığı şey, başka bir ülkenin kontrolü ele geçirip standart haline gelmesi için doları yok etmektir ve biz bu standardı hiçbir zaman kaybetmeyeceğiz,” dedi.
Başkan, “dünya standardı olan” doları kaybederlerse, bunun “büyük bir dünya savaşını kaybetmek gibi” olacağını savundu ve doların tahtından edilmesine izin veremeyeceklerini söyledi.
Trump, “Sadece şunu söylüyorum, eğer insanlar buna karşı çıkmak istiyorlarsa, çıkabilirler, ancak bunun bedelini çok ağır ödeyecekler ve bence hiçbiri bu bedeli ödemeye hazır değil,” diye ekledi.
Lula meydan okudu: ABD ile ticaret olmadan da hayatta kalabiliriz
Öte yandan Brezilya Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, Brezilya’nın ABD ile ticaret yapmasa da ayakta kalabileceğini ve bunun yerine başka ortaklar arayacağını söyledi.
Bu, Trump’ın Brezilya’ya %50 gümrük vergisi uygulayacağı tehdidine sert bir yanıt olarak görülüyor.
Lula, perşembe akşamı Record TV’ye verdiği röportajda, “Ürünlerimizi satın alacak başka ortaklar aramak zorundayız. Brezilya’nın ABD ile ticareti, GSYİH’sinin %1,7’sini oluşturuyor. ABD olmadan hayatta kalamayız diye bir şey yok,” diye konuştu.
Brezilyalı lider, iki televizyon röportajında, ABD’li mevkidaşına karşı meydan okuyan bir tavır sergiledi ve Trump’ın Brezilya’nın egemenliğine saygı duyması ve ABD başkanının diğer ülkeleri kendi ülkesi gibi yönetemeyeceği yönündeki tutumunu yineledi.
Globo TV’ye verdiği röportajda, gümrük vergisi savaşının “sonsuz” olabileceğini söyleyerek, geri adım atmaya niyetinin olmadığını açıkça belirtti.
Brezilyalı lider, ülkesinin gibi ülkelerin ticaret için dolar kullanmaya devam etmek zorunda olmadığını da belirterek, geçen hafta sonu Rio de Janeiro’da düzenlenen BRICS zirvesinde yaptığı ve “Trump’ı endişelendirdiğini” kabul ettiği açıklamalarını yineledi.
Lula, Record gazetesine verdiği röportajda, “Diğer ülkelerle ticaret para birimi oluşturmak istiyoruz. Venezuela, Bolivya, Şili, İsveç, Avrupa Birliği veya Çin ile ticaret yapmak için dolar satın almak zorunda değilim. Kendi para birimlerimizle ticaret yapabiliriz,” dedi.
-
Görüş1 hafta önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na
-
Ortadoğu2 hafta önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Avrupa2 hafta önce
Yeni MI6 şefinin dedesi, “Kasap” olarak bilinen Nazi casusu çıktı
-
Dünya Basını2 hafta önce
Kimler faşist olabilir? Önce Mussolini’nin İtalya’sına, sonra İsrail’e bakalım
-
Amerika2 hafta önce
Zohran Mamdani: Canavarın ininde bir ‘nepo bebek’
-
Görüş2 hafta önce
Modi dönemi, Hindistan’ın ‘karanlık döneminin’ ileri bir uyarlaması mı?
-
Amerika1 hafta önce
Trump’ın gümrük vergilerini erteleme süresi 9 Temmuz’da doluyor, şimdi ne olacak?
-
Görüş1 hafta önce
Kazananı Olmayan Kontrol Edilebilir Bir Çatışma