Diplomasi
AB-Batı Balkanlar Zirvesi: ‘Genişleme AB’nin en iyi jeostratejik yatırımıdır’

Ahmetcan Uzlaşık, Brüksel
2018’deki Sofya Zirvesi’nden bu yana düzenlenen yedinci Avrupa Birliği-Batı Balkanlar Zirvesi 18 Aralık’ta Brüksel’de gerçekleştirildi.
Etkinlik, 27 AB devlet ve hükümet başkanının yanı sıra altı Batı Balkan ülkesinin liderlerini bir araya getirdi.
Zirve, salı günü AB Konseyi tarafından genişleme sonuçlarının kabul edilmesinin ardından ve perşembe günkü üst düzey AB Konseyi toplantısından önce gerçekleşti.
Bunun yanı sıra zirve, ortak bir gelecek ve genişleme taahhüdünü yeniden teyit eden Brüksel deklarasyonuyla sona erdi.
AB-Batı Balkan Zirvesi, özellikle Donald Trump’ın göreve başlamasının arifesinde yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı ve Orta Doğu’daki çatışmalar nedeniyle jeopolitik gerilimlerin arttığı bir ortamda gerçekleşti.
2013’te Hırvatistan’ın üyeliğiyle gerçekleşen son genişlemenin ardından yaşanan jeopolitik gelişmeler AB’nin genişleme çabalarını yoğunlaştırmasına neden oldu.
Bu doğrultuda Zirve sonrasında yayımlanan Brüksel Deklarasyonu’nda “Ortak bir geleceği paylaşıyoruz ve ancak birlikte üstesinden gelebileceğimiz acil güçlüklerle karşı karşıyayız. Ortak ilkeler, değerler ve ortak çıkarlar temelinde barış ve refah dolu bir gelecek inşa etmeyi vatandaşlarımıza borçluyuz,” denildi.
Zirve, yeni AB Konseyi Başkanı ve eski Portekiz Başbakanı Antonio Costa’nın da ifade ettiği üzere, barış ve güvenliğe stratejik bir yatırım olarak genişlemenin önemini vurguladı: “Genişleme, barış, güvenlik ve istikrarımız için hepimizin yapabileceği en iyi jeostratejik yatırımdır.”
Belçika Başbakanı Alexander De Croo da bu açıklamayı teyit ederek günümüzün jeopolitik ortamında AB’nin Batı Balkanların tek gerçek ortağı olduğunu ve Avrupa Birliği’ne katılma arzularının samimi olduğunu vurgulamanın elzem olduğunu belirtti.
Ancak De Croo, on ülkenin aynı anda Birliğe üye olduğu 2004 senaryosunun bir benzerinin yaşanmaması için reformlar konusunda somut adımlar atılması gerektiği uyarısında bulundu.
‘Karadağ ve Arnavutluk’ta önemli süreç’
Costa, özellikle Karadağ ve Arnavutluk tarafından geçtiğimiz yıl kaydedilen önemli ilerlemenin “yeni bir ivmenin” kanıtı olduğuna işaret etti.
Liderler arasında kolektif bir sorumluluk duygusu ve süreci hızlandırma yönünde yenilenmiş bir kararlılık olduğunu kaydeden Costa, “Bu ivmeyi sonuna kadar kullanmalı ve genişleme için gerekli tüm koşulları yaratmalıyız çünkü Batı Balkanların geleceğinin Birliğimizde olduğuna şüphe yok,” dedi.
Zirve öncesinde Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Sırbistan’ın AB üyeliği yolunun hızlandırılmasının aciliyetini vurgulayarak bunu Batı Balkanlar’da istikrarın temel taşı olarak nitelendirdi.
“Sırbistan’a ve halkına net bir mesaj göndermenin zamanı geldi: Sırbistan’ın Avrupa ailesinin bir parçası olmasını istiyoruz,” diyerek Sırbistan’ın dış politika kararlarını AB’ninkilerle uyumlu hale getirmesi gerektiğini belirtti.
‘Yunanistan Arnavutluk’un Avrupa yörüngesinin koruyucusudur’
Arnavutluk konusunda ise Miçotakis, Yunanistan’ ı “Arnavutluk’un Avrupa yörüngesinin koruyucusu” olarak konumlandırdı ve mülkiyet hakları ve kendini tanımlama dahil olmak üzere Yunan azınlıkla ilgili konuların sadece ikili kaygılarla değil Arnavutluk’un AB üyeliğiyle de bağlantılı olduğunu vurguladı.
Miçotakis, Arnavutluk’un son dönemde kaydettiği ilerlemeden duyduğu memnuniyeti dile getirerek bunu ileriye doğru atılmış önemli bir adım olarak nitelendirdi.
Zirve ile aynı gün AB ile Arnavutluk, güvenlik tehditleriyle mücadelede işbirliğini genişleten güvenlik ve savunma alanında bir ortaklık anlaşması da imzaladı.
Komşuluk ikilemleri ve ikili anlaşmazlıklar engel teşkil ediyor
Costa, AB-Batı Balkanlar ilişkisinin karşı karşıya olduğu zorlukları kabul ederek, ikili anlaşmazlıkların ve komşuluk ikilemlerinin çözülmesi gerektiğini vurguladı.
Bir gazetecinin Batı Balkan ülkelerindeki olası üye ülke blokajlarına ilişkin sorusunu yanıtladı ve “Katılım liyakate dayalı olacaktır,” dedi.
Deklarasyonda ayrıca özellikle Priştine ile Belgrad arasında uzlaşma ve iyi komşuluk ilişkilerine duyulan kritik ihtiyaç vurgulandı. Liderler ilişkilerin normalleşmesinin her iki taraf için de hayati önem taşıdığını ve AB desteğinin devamı için bir ön koşul olduğunu belirtti.
AB, Prespa Anlaşması ve Belgrad-Priştine Diyaloğu gibi anlaşmaların uygulanması çağrısında bulunarak daha fazla mali desteğin somut ilerlemeye bağlı olduğu uyarısında bulundu.
AB ayrıca Yeşil Mutabakat konusundaki kararlılığını yineleyerek Batı Balkan ortaklarını iklim politikalarını AB standartlarıyla uyumlu hale getirmeye ve bölgenin karbondan arındırılması için çalışmaya çağırdı.
6 milyar avro değerinde ‘büyüme planı’
Batı Balkanların ekonomilerini ikiye katlama girişimi en iddialı projelerden biri.
AB, Batı Balkanların sosyo-ekonomik yakınlaşmasını hızlandırmak amacıyla 8 Kasım 2023 tarihinde bir büyüme planı başlattı. Plan, ekonomik yakınlaşmayı, bölgesel işbirliğini ve reformları ilerleterek bölgenin entegrasyonunu hızlandırmayı amaçlıyor.
Aynı zamanda Plan, Batı Balkan ortaklarını AB’nin tek pazarına entegre etmeyi, bölgesel ekonomik bağları güçlendirmeyi ve katılım öncesi fonların arttırılmasıyla sosyo-ekonomik reformları hızlandırmayı amaçlıyor.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in basın toplantısında da ifade ettiği üzere AB, Batı Balkan ülkelerini Birlik düzeyine yaklaştırmayı hedefliyor. Batı Balkan ülkelerinin ekonomileri şu anda AB’nin ekonomik seviyesinin yüzde 35’i düzeyinde.
Planın merkezinde, reformların uygulanmasına bağlı olarak hibe (2 milyar) ve imtiyazlı kredileri (4 milyar) bir araya getiren 2024-2027 dönemi için 6 milyar avroluk Reform ve Büyüme Aracı yer alıyor.
Zirve sırasında liderler, önümüzdeki on yıl içinde bölgedeki ekonomik büyümeyi iki katına çıkarmayı amaçlayan Büyüme Planının temelini oluşturacak Reform Gündemlerinin ortaklar tarafından hızla uygulanması çağrısında bulundu.
Batı Balkanları Rusya’ya karşı harekete geçirmek
Moskova’ya karşı şahin duruşuyla bilinen AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, zirve öncesinde yaptığı açıklamada Rusya’nın “barış istemediğini” belirterek Avrupa’nın Ukrayna’ya tam destek vermesi gerektiğini kaydetti.
Kallas, bazıları hızlı çözümler ararken, gerçekte Rusya’nın tutumunun önemli bir zorluk yarattığını savundu: “Ukrayna’nın savaş alanında güçlendirilmesi müzakerelerdeki konumunu da güçlendirecek ve bu da Avrupa’nın yararına olacaktır.”
Kallas ayrıca beş yıllık görev süresi boyunca AB genişleme sürecinde önemli ilerlemeler kaydetmeyi hedeflediğini ifade etti.
Deklarasyon, Batı Balkan ortaklarını AB dış politikasıyla uyumlu olmaya davet ederek, yaptırımların uygulanması ve ihlallerle mücadeleye vurgu yaparak Rusya’ya karşı birliğin altını bir kez daha çizdi.
Deklarasyonda ayrıca “Batı Balkanlı ortakların Rus gazına olan bağımlılıklarını azaltmak amacıyla AB’nin ortak gaz ve LNG alım mekanizmasını kullanmaları gerektiği” vurgulandı.
Göç yönetimi ve bölgesel güvenlik de vize uyumunun güçlendirilmesi ve organize suç ve kaçakçılığın önlenmesi çağrılarıyla ön plana çıkıyor.
Ayrıca, AB’nin Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (CSDP) içerisinde yer alan hibrid tehditler ve dezenformasyonla mücadele de vurgulandı.
AB, Batı Balkanlar için başlıca yatırımcı ve ticaret ortağı olmaya devam ederken zirve, AB değerleri ve ilkeleriyle uyumun sürdürülmesine yönelik güçlü bir çağrıyla sona erdi.
Liderler, özellikle reform gündemlerinin uygulanmasında eylemlerin sözlerden daha yüksek sesle konuşması gerektiğini ifade etti.
Fakat somut sonuçların bir an evvel elde edilememesi halinde bu koşulluluklar hayal kırıklığına yol açabilir. Dahası, AB’nin kendi siyasi krizi, ekonomik istikrarsızlık, Avrupa Parlamentosu’nun yeni yapısı ve muhtemelen yenilenen transatlantik ilişkiler önümüzdeki yıllarda bu iddialı süreci etkileyebilir.
Sofya’dan Brüksel’e: AB-Batı Balkan zirvelerinin zaman çizelgesi
2018 Sofya: İlk AB-Batı Balkan zirvesi Sofya Deklarasyonu ile sona erdi. Deklarasyonda hukukun üstünlüğü, iyi yönetişim, güvenlik, göç, sosyo-ekonomik kalkınma ve bağlanabilirlik gibi alanlarda işbirliğinin arttırılması için yeni tedbirler belirlendi.
2020 Zagreb: Zagreb zirvesinde AB liderleri Zagreb Deklarasyonunu kabul ederek Batı Balkanların Avrupa perspektifine ve dönüşümüne verdikleri desteği bir kez daha teyit ettiler. Liderler ayrıca Kovid-19 ile mücadele, sağlık sektörüne destek ve ekonomik toparlanmaya dönük ortak çabaları da ele aldı. Pandemi nedeniyle zirve video konferans yoluyla gerçekleştirildi.
2021 Brdo: 6 Ekim’deki Brdo zirvesinde AB liderleri ve Batı Balkanlı ortaklar, bölgede bağlanabilirliği, yeşil ve dijital geçişleri ve siyasi ve güvenlik işbirliğini desteklemeye yönelik girişimlerin ana hatlarını belirleyen Brdo Deklarasyonu’nu kabul etti.
2022 Brüksel: AB ve Batı Balkan liderleri, 23 Haziran’da Brüksel’de bir araya gelerek AB entegrasyonundaki ilerlemeyi, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşından kaynaklanan zorlukları, Batı Balkanlar’ın ekonomik ve yatırım planı kapsamındaki kilit yatırımları ve jeostratejik konuları görüştü.
2022 Tiran: 6 Aralık’ta bölgede ilk kez düzenlenen AB-Batı Balkanlar Zirvesi Tiran’da gerçekleştirildi. Zirvede AB ile Batı Balkanlar arasındaki stratejik ortaklığın güçlendirilmesi ve AB entegrasyonu üzerinde duruldu. Zirvede, Rusya-Ukrayna savaşının sonuçlarının ele alınması, siyasi angajmanın artırılması, güvenliğin güçlendirilmesi, terörizm ve organize suçlarla mücadele ve göç sorunlarının ele alınması gibi konular tartışıldı. Zirve, Tiran deklarasyonunun yayımlanmasıyla sona erdi.
2023 Brüksel: 13 Aralık’ta AB ve Batı Balkan liderleri, bölgenin AB üyelik perspektifini yeniden teyit etmek üzere Brüksel’de bir araya geldi. Kademeli entegrasyonun ilerletilmesi, yeni uygulamaya konulan Büyüme Planı ile gelecek için ekonomik bir temel oluşturulması, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşının etkilerinin azaltılması ve güvenlik ve dayanıklılığın güçlendirilmesi konuları ele alındı. Zirve Brüksel Deklarasyonunun yayınlanmasıyla sona erdi.
Bu zirveler bugüne kadar 27 AB üye ülkesi ile Arnavutluk, Bosna Hersek, Sırbistan, Karadağ, Kuzey Makedonya ve Kosova olmak üzere altı Batı Balkan ülkesini bir araya getirdi.
Diplomasi
Almanya, Azerbaycan’dan ilk kez doğalgaz alımı için anlaşma imzaladı

Alman gaz ithalatçısı Sefe, Azerbaycan devlet şirketi Socar ile 10 yıllık tarihi bir doğalgaz tedarik anlaşması imzaladı. Anlaşma kapsamında 2025’ten itibaren Almanya’ya yılda 1,5 milyar metreküpe kadar gaz sevk edilecek.
Berlin merkezli gaz ithalatçısı Sefe (eski adıyla Gazprom Germania), Azerbaycan devlet şirketi Socar ile uzun vadeli bir tedarik sözleşmesi imzalayarak Almanya için tarihi bir adım attı.
On yıllık anlaşma, 2025’ten itibaren Almanya’daki müşteriler için özel olarak yılda 1,5 milyar metreküpe kadar doğalgaz tedarikini öngörüyor.
Bu anlaşma, Azerbaycan’dan doğrudan Almanya pazarı için gaz tedarik edildiği ilk anlaşma olma özelliğini taşıyor.
Alman şirketlerine yönelik sevkiyat iki katına çıkıyor
Daha önce Alman enerji şirketi Uniper 2019’dan beri Azerbaycan’dan gaz alsa da, bu sevkiyatlar Almanya’daki müşterilere ulaşmadan ağırlıklı olarak İtalya, Yunanistan ve Bulgaristan gibi Güney Avrupa pazarlarına yönlendiriliyordu.
Yeni anlaşmayla birlikte, Uniper’e yapılan mevcut sevkiyatlar da dahil edildiğinde, Azerbaycan’ın Alman şirketlerine yönelik toplam gaz sevkiyat hacmi yılda yaklaşık 3 milyar metreküpe ulaşıyor.
Azerbaycan’ın Berlin Büyükelçiliği, sosyal medya paylaşımlarında anlaşmayı Almanya ve Avrupa’nın enerji arzının çeşitlendirilmesine önemli bir katkı olarak nitelendirdi.
Fakat büyükelçiliğin belirttiğinin aksine, gazın tamamı doğrudan Almanya’ya değil, Alman şirketlerine tedarik edilecek.
‘Almanya ile Azerbaycan arasında güçlü bağların göstergesi’
Azerbaycan’ın Berlin Büyükelçisi Nasimi Aghayev, Sefe ile yapılan sözleşmeyi “tarihi” olarak nitelendirerek Almanya ile derinleşen ikili ilişkilerin bir ifadesi olduğunu belirtti.
Sefe CEO’su Dr. Egbert Laege de, “Bu uzun vadeli sözleşme, Almanya ile Azerbaycan arasındaki güçlü bağların altını çiziyor,” dedi.
Şirketten yapılan açıklamada, bu ortaklıkla Avrupa’ya büyük miktarlarda gaz taşımak için yeni bir güzergah oluşturulduğu ifade edildi.
Güney Gaz Koridoru üzerinden Avrupa’ya ulaşacak
Gaz sevkiyatının, Uniper’e yapılan teslimatlarda olduğu gibi, Güney Gaz Koridoru ve özellikle Kuzey Yunanistan, Arnavutluk ve Adriyatik Denizi’ni geçerek Güney İtalya’da sona eren Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) üzerinden yapılması planlanıyor.
Gazın daha sonra Avrupa gaz şebekesi aracılığıyla Almanya’ya ulaştırılması hedefleniyor. Sefe, anlaşmanın üretim ve altyapı yatırımları için önemli bir teşvik sağlayacağını düşünüyor.
Azerbaycan halihazırda dokuzu AB üyesi olmak üzere on bir Avrupa ülkesine doğalgaz sağlıyor. İtalya, Yunanistan ve Bulgaristan en büyük alıcılar konumunda.
Ülkenin AB’ye ihracatının 2027 yılına kadar yıllık 20 milyar metreküpe çıkarılması hedefleniyor. Azerbaycan, AB dışında komşuları Türkiye ve Gürcistan’a da gaz tedarik ediyor.
Anlaşmanın sembolik önemi büyük
Azerbaycan gazının Almanya’ya maliyetinin ne olacağı ise belirsizliğini koruyor. Bu tür sözleşmeler genellikle AB gaz piyasası referans fiyatlarına (örneğin TTF) göre şekillenen esnek piyasa fiyat formüllerine dayanıyor.
Almanya’da hane halkı müşterileri şu anda kilovatsaat başına yaklaşık 10 ila 12 sent öderken, Azerbaycan’daki nihai tüketici tarifesi sadece 1,4 sent seviyesinde bulunuyor. Ancak bu rakam, ihracat fiyatlarını değil, yerel sübvansiyonları yansıtıyor.
Artışa rağmen, Azerbaycan gazının AB’deki toplam payı sınırlı kalıyor. 3 milyar metreküp gaz, AB’nin 2024 yılındaki gaz tüketiminin sadece yüzde birine denk geliyor.
Yine de bu sözleşme, Almanya ve Avrupa’nın arz güvenliği ve çeşitlendirme çabaları açısından büyük bir sembolik önem taşıyor.
Diplomasi
Cebelitarık sınır kontrolü AB’ye devredilecek

Birleşik Krallık ve Cebelitarık, Brexit sonrası anlaşma kapsamında bölgenin sınır kontrolünün AB’ye devredilmesini kararlaştırdı.
The Telegraph’ın haberine göre Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy, salı gecesi (10 Haziran) Cebelitarık’ta, Cebelitarık’ın Schengen serbest dolaşım bölgesine katılmasını öngören anlaşmanın son ayrıntılarını görüşmek üzere görüşmelerde bulundu.
Bu, Cebelitarık’a gelen Birleşik Krallık vatandaşlarının havaalanına indiğinde İspanyol veya AB sınır görevlilerine pasaportlarını göstermeleri gerektiği anlamına geliyor.
Bu sistem, Londra’daki St Pancras istasyonunda uygulanan sisteme benzer olacak. Eurostar yolcuları önce İngiliz Sınır Gücü görevlilerinden geçtikten sonra, Fransız sınır muhafızları İngiliz topraklarında pasaportları kontrol ederek yolcuların varış noktasına sorunsuz bir şekilde ulaşmalarını sağlıyor.
İngiliz memurlar, yolcuların kontrol olmadan istasyondan ayrılabilmeleri için Fransa ve Belçika’da görevlendirildi.
Bu düzenleme, İspanyol veya AB sınır muhafızlarına, Cebelitarık sınır muhafızlarından geçseler bile, Cebelitarık’a kimin gireceğine dair son sözü verme yetkisi verebilir.
Cebelitarık Başbakanı Fabian Picardo ile bir anlaşmaya varan Lammy, bugün (11 Haziran) Brüksel’e giderek AB’nin Brexit müzakerecisi Maros Sefcovic ve İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares ile anlaşmayı sonuçlandırmaya çalıştı.
Kaynaklar The Telegraph’a “şimdiye kadar en yakın noktaya geldiğimizi” söyledi. İspanya dışişleri bakanlığı kaynakları ise, “Her zaman olduğu gibi, amacımız mümkün olduğunca ilerlemek ve anlaşmayı bir an önce sonuçlandırmak,” dedi.
Beklenen anlaşma ile Cebelitarık, İspanya ile sınırlarını açık tutmak için Schengen bölgesine katılacak. Cebelitarık, 29 Avrupa ülkesini kapsayan pasaportsuz bölgeye ortak üye olacak ve Cebelitarık ile İspanya arasında serbest dolaşım sağlanacak.
Bu, yaklaşık 15.000 İspanyol işçinin her gün sınırı geçmeye devam etmesine ve Cebelitarık sakinlerinin Brexit öncesinde Avrupa vatandaşları olarak sahip oldukları seyahat özgürlüğünü yeniden kazanmasına olanak tanıyacak.
Fakat bu düzenleme, İngiliz topraklarına gelen İngiliz vatandaşlarının havaalanına vardıklarında İspanyol veya AB sınır muhafızlarına pasaportlarını göstermeleri gerekeceği anlamına geliyor.
Lammy, Sefcovic ve Albares arasındaki son müzakerelerde, hem Britanya hem de İspanya’daki Muhafazakâr muhalefet nedeniyle anlaşmanın yine bozulabileceğine dair bazı endişeler var.
Bir İngiliz yetkili, “Anlaşmayı onaylamak için Brüksel’’ gitmiyoruz. Önümüzde bir dizi zorlu müzakere var,” dedi.
Kaynaklar, üç tarafın geçen bahar eski dışişleri bakanı Lord Cameron’un da katıldığı ve anlaşmaya çok yaklaşılmasına rağmen sonuçsuz kalan toplantının tekrarlanmasını istemediğini belirterek anlaşmadan emin olduklarını belirtti.
İngiliz yetkililer, anlaşma tamamlanmadan önce medyada tanıtımını yapmayı umuyordu, fakat “şansını zorlamamak” için bu planlarından vazgeçti.
Öte yandan Muhafazakâr Parti milletvekili ve eski içişleri bakanı Suella Braverman, “Adı dışında her şeyiyle bir teslimiyet ve devredilme daha. Bu hükümet sürekli olarak İngiltere’yi zayıflatıyor ve bu kesinlikle affedilemez. Sırada Falkland Adaları var,” iddiasında bulundu.
Brüksel’deki toplantı öncesinde Picardo, “Cebelitarık ile AB/İspanya arasında güvenli, istikrarlı ve faydalı, halkımızı koruyan ve sınır işçilerine kesinlik sağlayan, bölgemizde herkes için daha fazla refah sağlamak amacıyla kalıcı bir ilişki için düzenlemeleri sonuçlandırmanın zamanı geldi,” diye yazdı.
Brexit’ten bu yana, sınır Cebelitarık yetkilileri tarafından yönetiliyor ve her iki tarafın kurallara göz yumması sayesinde açık kalıyor.
İspanya genellikle Cebelitarık sakinlerinin pasaport kontrolü olmadan ülkesine girişine izin veriyor fakat bunun “sonsuza kadar devam edemeyeceğini” belirtmişti. Buna karşılık, Cebelitarık İspanyol işçilerin pasaportlarına damga vurulmadan ülkesine girişine izin veriyor.
AB’nin, Cebelitarık sınırında da dahil olmak üzere, uzun süredir ertelenen elektronik Giriş Çıkış Sistemini bu yıl içinde uygulamaya koyması bekleniyor.
Diplomasi
NATO’dan Ukrayna’ya soğuk duş

NATO’nun 24-25 Haziran’da Lahey’de düzenlenecek zirvesinin bildiri taslağında, Ukrayna’nın üyeliği ve yıllık 40 milyar dolarlık yardım vaadi gibi önemli taahhütler çıkarıldı. Bloomberg’in gördüğü belgeye göre, tek sayfaya indirilen metnin ana odağı, üye ülkelerin savunma harcamalarını artırması oldu. Taslakta Rusya ‘tehdit’ olarak nitelendirilirken, önceki metinlerde yer alan ‘saldırgan’ ifadesine yer verilmediği dikkat çekti.
Bloomberg‘in haberine göre, 24-25 Haziran’da Lahey’de gerçekleştirilecek NATO zirvesinin bildiri taslağında, Ukrayna’ya ilişkin önemli taahhütlere yer verilmedi.
Taslak metinden hem Ukrayna’nın gelecekteki üyeliğine dair vaatler hem de yıllık 40 milyar dolar askeri yardım sözü çıkarılırken, ana vurgu savunma harcamalarının artırılmasına yapıldı.
Öncelik Ukrayna değil savunma harcamaları
Haberde, üzerinde hâlâ değişiklik yapılabilecek olmasına rağmen, mevcut tek sayfalık taslağın, geçen yılki on sayfadan uzun ve Ukrayna’ya uzun vadeli güvenlik yardımı vaat eden metinden çarpıcı biçimde farklı olduğu belirtildi.
Mevcut metin, neredeyse tamamen savunma harcamalarına odaklanıyor. Buna göre ittifak üyeleri, mevcut yüzde 2’lik savunma harcaması hedefini 2032 yılına kadar GSYİH’nin en az yüzde 3,5’ine çıkarmayı taahhüt edecek.
Ayrıca altyapının korunması, sınırlar ve sivil halkın krizlere hazırlanması gibi savunmayla ilgili diğer faaliyetler için de GSYİH’nin yüzde 1,5’i kadar ek harcama yapılması planlanıyor.
Üye ülkelerin, Ukrayna’ya yaptıkları yardımları bu genel savunma harcaması rakamına dahil etme konusunu da değerlendirecekleri ifade edildi.
Ramstein toplantısı Ukrayna için rekor askeri yardım kararlarıyla sona erdi
Geri çekilen vaatler
Bildiri taslağında, geçmiş deklarasyonlarda yer alan birkaç önemli ifadenin eksikliği dikkat çekiyor. Metinde, Ukrayna’nın uzun vadeli de olsa NATO’ya katılım beklentilerine dair hiçbir ifade bulunmuyor.
Ayrıca, Kiev’e yıllık 40 milyar dolar askeri yardım sağlama yönündeki geçen yılki vaat de taslakta yer almıyor.
Dönemin genel sekreteri Jens Stoltenberg, başlangıçta beş yıl için 100 milyar avro önermiş, ancak bazı ülkelerin direnciyle karşılaşınca bunu yıllık 40 milyar avroya (ittifakın savaşın başından beri Ukrayna’ya sağladığı yaklaşık miktar) çevirmişti.
Ancak bu teklif, bazı ülkelerin birkaç yıl sonrasına yönelik somut taahhütler vermeye hazır olmaması nedeniyle bir vaatten öteye gidememişti.
Bu yılın başlarında Avrupa Birliği de Avrupa diplomasisinin lideri Kaja Kallas tarafından önerilen 40 milyar avroluk kendi askeri yardım paketini kabul etmeye çalışmış, ancak bu plan İtalya, Fransa, İspanya ve Portekiz’in karşı çıkmasıyla başarısız olmuştu.
Rusya ‘tehdit’ ama ‘saldırgan’ değil
Bloomberg‘in haberine göre, birçok ülkenin ısrarı üzerine Rusya, taslak bildiride Avro-Atlantik güvenliğine yönelik bir “tehdit” olarak tanımlandı.
Fakat mevcut Amerikan yönetiminin tutumu göz önüne alındığında, bu ifadenin metne dahil edilmesinin garanti olmadığı belirtildi. Bununla birlikte, geçen yılki deklarasyonların aksine, Rusya’dan “saldırgan” olarak bahsedilmediği veya Ukrayna’da “istilacı bir savaş” yürüttüğüne dair bir atıf yapılmadığı görüldü.
ABD’nin Donald Trump döneminde, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı gibi birçok uluslararası belgede bu tür ifadeleri engellediği biliniyor.
Trump’a ‘zafer hissi’ yaşatma stratejisi
Konuya yakın kaynaklara göre, Lahey’deki zirve de kısa tutulacak. Mevcut Genel Sekreter Mark Rutte’nin ana hedefinin, harcamaların GSYİH’nin yüzde 5’ine çıkarılmasında ısrar eden Trump’a bir zafer hissi yaşatmak ve ABD’nin ortak savunmaya tam bağlılığını sağlamak olduğu belirtildi.
Trump’ın ilk başkanlık döneminde, o zamanlar Hollanda başbakanı olan Rutte, Trump’ın GSYİH’nin yüzde 2’lik hedefini talep ettiği ve aksi takdirde toplantıyı terk etme tehdidinde bulunduğu bir NATO zirvesindeki anlaşmazlığı çözmeyi başarmıştı.
Kaynaklar, mevcut zirvede Hollanda kralı ile verilecek bir akşam yemeği dışında sadece savunma harcamalarının tartışılacağı tek bir oturum planlandığını söyledi.
Bu düzenlemenin, Trump ile diğer ülke liderleri arasında yaşanabilecek kamuya açık tartışma olasılığını sınırlamak için yapıldığı ifade edildi.
-
Görüş1 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Avrupa1 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya1 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Asya1 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını3 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Dünya Basını2 hafta önce
FP: ABD anlaşma değil teslimiyet istiyor
-
Dünya Basını1 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2