Bizi Takip Edin

Diplomasi

AB-CELAC zirvesinde hedef iktisadi işbirliğini derinleştirmek

Yayınlanma

50’den fazla Avrupa, Latin Amerika ve Karayipler ülkesinin lideri Brüksel’de ‘Barışı ve sürdürülebilir kalkınmayı güçlendirmek için iki bölgeli ortaklığın yenilenmesi’ çağrısı yapan iki günlük zirvede bir araya geldi. AB açısından, özellikle Rusya-Ukrayna savaşı ve Çin ile ‘riskleri azaltma’ stratejisi kapsamında Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu (CELAC) ile kurulacak derin iktisadi ilişkiler stratejik önem kazandı. CELAC’ın önde gelen ülkesi Brezilya için ise, Lula yönetiminin ülkeyi yeniden ‘uluslararası siyaset’e sokma ve ekonomiyi düzeltme iddiası ağır basıyor.

Nitekim Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, Avrupa, Latin Amerika ve Karayiplerin ‘hiç olmadığı kadar’ birbirine ihtiyaç duyduğuna vurgu yaptı.

COVID-19’u, Ukrayna’daki savaşı ve ‘Çin’in yurtdışında artan iddiasını’ üçlünün birlikte yüzleşmesi gereken zorluklar olarak gösteren Leyen, “Avrupa, Latin Amerika ve Karayipler için tercih edilen bir ortak olmayı arzuluyor,” dedi.

AB, Latin Amerika ve Karayipler’deki en büyük yabancı yatırımcı. Fakat Çin, ABD’nin ardından bölgenin ikinci en büyük ticaret ortağı haline geldi.

Leyen, AB’nin, Çin’in Kuşak ve Yol altyapı yatırımları programına rakip olarak görülen Global Gateway programı kapsamında Latin Amerika ve Karayipler’de 45 milyar Avroluk yatırım planladığını da sözlerine ekledi.

Hollanda Başbakanı Mark Rutte de “Avrupalılar olarak kibirli davrandık,” dedi. Rutte, Avrupa’nın Rusya’yı izole etme konusunda yardım için baskı yapmakta hızlı davrandığını ama son yıllarda başkalarının endişelerine yeterince duyarlı olmadığını söyledi.

Ukrayna ve kölelik pürüzü

AB-CELAC zirvesindeki en büyük pürüz Ukrayna savaşı konusunda yaşanıyor. Zirvede ‘ortak değerler’den çokça söz edilmesine rağmen, bildiri üzerine yapılan tartışmalar Ukrayna’daki savaşın ve Avrupa’nın köle ticaretindeki tarihi rolünün nasıl ele alınacağı konusundaki farklılıkların su yüzüne çıkmasına neden oldu.

AB yetkilileri savaş nedeniyle Rusya’nın açıkça kınanmasını istediklerini söylüyorlar. Fakat CELAC ülkelerinin çoğu Şubat ayında Rus askerlerinin derhal çekilmesini talep eden bir BM kararını desteklerken, Nikaragua karşı oy kullandı ve Bolivya, Küba ve El Salvador çekimser kaldı. Latin Amerika’nın iktisadi kalkınması iiçin ABD ve AB desteği önemli olsa da, bölge Rus gübre ve tahıl ithalatına da bağımlı. Örneğin Nikaragua’nın tahıllarının yüzde 80’inden fazlası Rusya’dan geliyor.

AB-CELAC zirvesi öncesinde AB Konseyi Dönem Başkanı İspanya, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’yi de zirveye davet etmek istemiş ama bu öneri CELAC ülkelerinin çoğu tarafından reddedilmişti. 

Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, Ukrayna’ya silah verdiği için batılı ülkelere karşı daha önce dile getirdiği eleştirilerini tekrarlamadı ama savaşın kaynakları başka yerlerdeki temel önceliklerden saptırdığını söyledi.

Lula, “Avrupa’nın kalbindeki savaş dünyanın üzerine bir belirsizlik örtüsü seriyor ve ekonomi ve sosyal programlar için gerekli olan kaynakları savaş amaçlarına yönlendiriyor. Silahlanma yarışı iklim değişikliğiyle mücadeleyi daha da zorlaştırıyor,” dedi.

CELAC dönem başkanlığını yürüten Saint Vincent ve Grenadinler’in başbakanı Ralph Gonsalves, bildiride ‘yerli soykırımının ve Afrikalıların köleleştirilmesinin tarihsel mirasları ve onarıcı adalete yönelik bir şeyler’ konusunda bir dil kullanılmasını umduğunu söyledi. Gonsalves, “Bu, üzerinde olgun bir konuşma yapmamız gereken bir konu,” dedi.

Fakat diplomatlar, bazı Avrupa hükümetlerinin tazminat konusunda önerilen dile temkinli yaklaştığını söyledi.

Ekonomi ve ticaret cephesinde işler daha iyi gidiyor

Ekonomi cephesinde ise AB, Rusya ile bağlarını kopardıktan sonra yeni enerji ortaklıkları kurma arayışında. Ayrıca Çin’e olan ‘bağımlılığı’ azaltmak ve Çin’in hakim olduğu bir tedarik zinciri olan elektrikli araçlar ve düşük karbon ekonomisine geçiş için madenleri güvence altına almak istiyor.

CELAC ise, AB yatırımları için istekli olsa da, genellikle başka bir yere işlenmek üzere maden göndermenin daha küçük getirileri yerine, lityum bataryaların veya elektrikli araçların işlenmesi ve üretilmesinin ekonomik faydalarını istiyorlar.

AB, dünyanın en büyük bakır üreticisi ve ikinci en büyük lityum üreticisi Şili ile bir ticaret anlaşması için düğmeye bastı. Yetkililer anlaşmanın önümüzdeki yıl yürürlüğe girebileceğini söyledi.

Madenler, yenilenebilir enerji ve telekomünikasyon anlaşmaları

Zirvede AB ile CELAC ülkeleri arasında varılan anlaşmalar kapsamında, AB, Arjantin ve Şili’de lityum gibi kritik hammaddeler konusunda Latin Amerika ve Karayipler’deki ortaklarıyla birlikte çalışacak ve Amazon bölgesinde telekom ağlarını genişletmek için Brezilya hükümeti ve AB özel sektörüyle işbirliği yapacak. AB, Kosta Rika’da toplu taşımanın elektrifikasyonuna ve Kolombiya’da bir metro hattının inşasına katılacak.

Ayrıca Jamaika’da ada çapında geniş bant erişimine ulaşmak için 5G hizmetlerinin dağıtımına katılacak ve Paraguay’daki elektrik şebekesinin yükseltilmesinde yer alacak.

AB ile Uruguay, temiz enerjiye geçiş sürecinde işbirliklerini artırma kararı aldı. Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve yenilenebilir hidrojen konularında iki ülke arasında bir Mutabakat Zaptı imzaladı. Bu kapsamda sağlık, yenilenebilir enerji, dijital bağlantı, kritik hammaddeler, araştırma ve inovasyon gibi kilit sektörlerde ‘sürdürülebilir büyümeyi teşvik eden akıllı yatırımlar’ Uruguay’a gidecek.

Mercosur anlaşmasında ilerleme beklenmiyor

Öte yandan AB ile Arjantin, Brezilya, Paraguay ve Uruguay’ın oluşturduğu Mercosur ticaret bloğu arasındaki ticaret anlaşması müzakerelerinin zirvede ilerleme kaydetmesi beklenmiyor.

Ticaret anlaşması, 2019’da imzalanmasına rağmen bazı AB ülkeleri tarafından onaylanmıyor. Ülkeler, özellikle Amazon’daki ormansızlaşma ve tarımsal rekabetle ilgili çevresel kaygılar nedeniyle bu anlaşmayı onaylamayı reddediyor.

Örneğin AB’nin 2022 yılında kabul ettiği Yeşil Mutabakat, ticaret anlaşmalarının katı çevre standartlarına uyması gerektiğini savunuyor.    

Özellikle Brezilya, AB’nin taleplerini geri çeviriyor. “Hepimizin paylaştığı çevresel değerlerin savunulması korumacılığın bahanesi olamaz,” diyen Lula, halkının iktisadi kalkınmanın ‘tadını çıkarmayı’ hak ettiğini savunuyor.

Lula Temmuz ayı başında yaptığı açıklamada “Stratejik ortaklar güvensizlik ve yaptırım tehditleri temelinde pazarlık yapmazlar,” demişti. Lula ayrıca AB’nin bu anlaşmayı Mercosur ülkelerini sonsuza kadar hammadde ve mineral tedarikçisi olmaya mahkum etmek için kullanmak istediğini de sözlerine eklemişti.

Avrupa Birliği’nin en üst düzey diplomatı Josep Borrell Pazartesi günü gazetecilere yaptığı açıklamada, zirvede anlaşmanın tamamlanması konusunda ‘büyük bir ilerleme beklemediğini’ söyledi. Üst düzey bir İspanyol diplomat da Brüksel’de gazetecilere yaptığı açıklamada AB-CELAC’ın ‘bir müzakere zirvesi değil, siyasi bir zirve olacağını’ söyledi.

Avrupalı sanayiciler anlaşmayı istiyor; Berlin tam saha preste

Tüm sektörlerden on dokuz Avrupa iş dünyası derneği, AB kurumlarına AB-Mercosur ticaret anlaşmasının mümkün olan en kısa sürede onaylanmasını sağlamaları çağrısında bulundu.

5 Temmuz tarihli açık mektupta, “Özellikle AB-Mercosur anlaşması, Avrupa’ya daha geniş Latin Amerika pazarında ilk hamle avantajını yakalamak için eşsiz ve zamanında bir fırsat sunuyor,” deniyor.

Halihazırda katı ticari kısıtlamalar yürürlükte olsa da, dernekler Avrupa’nın gelecekte Mercosur ve Latin Amerika’nın geri kalanıyla ticareti ilerletme konusunda öncülük etme fırsatına sahip olacağını düşünüyor.

Almanya’da AB-Mercosur anlaşması, özellikle otomotiv endüstrisi ve makine mühendisliği gibi ihracata yönelik sanayi sektörleri tarafından geniş bir destek görüyor.

Sanayinin hükümete baskı yaptığı diğer bir ülke de Avusturya. Şansölye Karl Nehammer, hükümetinin serbest ticaret anlaşmasının imzalamayı reddetmeye yönelik pozisyonunun değişmediğini söylerken, kendi partisindeki (ÖVP) ekonomiden sorumlu milletvekillerinin eleştirileri ile karşı karşıya.

Avusturya Sanayi Federasyonu (IV) Başkanı Georg Knill yaptığı açıklamada, Avusturya’nın ‘Avrupa Birliği içindeki farklılaşmamış abluka tutumuyla giderek daha fazla izole olacağı’ için Mercosur’un onaylanması yönünde sanayiden gelen baskıların da arttığını söyledi. Ayrıca, başkanı aynı zamanda ÖVP Ekonomi Birliği ve ÖVP içindeki ekonomi kanadının da başkanı olan Avusturya Ticaret Odası (WKÖ), ticaret anlaşması lehinde.

Fakat ÖVP’nin en güçlü alt örgütü olarak kabul edilen Avusturya Çiftçiler Birliği anlaşmaya hâlâ şiddetle karşı çıkarken, Tarım Bakanı Norbert Totschnig serbest ticaret anlaşmasını en çok eleştiren isim oldu.

Totschnig Nisan ayında Kurier’e verdiği demeçte, “Mercosur anlaşması aile çiftçilerimiz ve dolayısıyla Avrupa’nın arz güvenliği üzerinde baskı yaratacaktır,” demişti.

Mercosur ile ticaret anlaşmasına dönük en büyük itiraz Fransa’dan geliyor. Özellikle Fransız tarım ve hayvancılık şirketleri, ucuz Latin Amerika tahıl ve etinin Avrupa pazarına girecek olmasından endişeli.

Almanya ise anlaşmanın yıl sonuna kadar onaylanmasını istiyor. Alman Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı Parlamenter Müsteşarı Franziska Brantner EURACTIV’e verdiği mülakatta, Berlin’in tereddütlü Paris’i AB-CELAC zirvesinde görüşülmekte olan AB-Mercosur serbest ticaret anlaşmasının yararları konusunda ikna etmek istediğini söyledi.

Yeşiller üyesi Brantner, “Mercosur ülkeleriyle iklimi koruyan ve aramızdaki ticareti geliştiren bir anlaşma yapmak çok önemli,” dedi.

Müzakerelerin şu anki aşamasında Avrupa Birliği, yağmur ormanlarının korunmasına yönelik hükümler içeren ek bir metni müzakere etmek istiyor ve Mercosur ülkelerinin iç anlaşmazlıklar nedeniyle geciken karşı önerilerini sunmalarını bekliyor.

Lula’nın daha önce dile getirdiği ‘korumacılık’ eleştirilerinin odağında da Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un olduğu belirtiliyor.

Diplomasi

Trump’tan Merz’e: Kuzey Akım 2’yi ben durdurdum

Yayınlanma

Beyaz Saray’da Alman Şansölyesi Friedrich Merz’i ağırlayan ABD Başkanı Donald Trump, Kuzey Akım 2 boru hattını kendisinin engellediğini öne sürdü.

Projeyi durdurması nedeniyle artık “ölü” olduğunu savunan Trump, Almanya ile Rusya’yı enerji transferi ile birbirine bağlayan bu projeyi engellemesine rağmen kendisini hâlâ “Putin’in dostu” dediklerini söyledi.

Trump devam ederek, önceki yönetimin boru hattını inşa eden şirkete yaptırımları kaldırma kararını kastederek, boru hattını Joe Biden’ın “inşa edilmesine izin verdiğini” ileri sürdü.

Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile iki saat süren bir görüşme yaptığını ve bu görüşmede muhatabına “parkta kavga eden iki çocuk” benzetmesi yaptığını söyledi.

Başkan, “Bazen onların bir süre kavga etmelerine izin vermek daha iyidir,” dedi.

Trump, iki ülke arasında “çok fazla husumet” ve Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında büyük bir nefret olduğu için savaşı durdurmanın zor olduğunu söyledi.

Trump’a Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulayıp uygulamayacağı sorulduğunda, “Anlaşma yapmayacağımız anı, bu durumun durmayacağı anı gördüğümde,” yanıtını verdi.

Başkan, bu konuda bir son tarih olup olmadığı sorusunu ise, “Kafamda var. Durmayacağı anı gördüğümde çok sert davranacağız. Bu her iki ülke için de geçerli olabilir. Tango iki kişiyle yapılır,” diye cevapladı.

O dönemde başkan olsaydı savaşın asla çıkmayacağını söyleyen Trump, Merz’e “Hiç şans yok, sıfır,” dedi.

Trump, “savaşta ölenlerin sayısı”nın haberlerde bildirilenden “çok daha fazla” olduğunu söylerken Merz, “Hepimiz bu korkunç savaşı sona erdirmek için önlemler arıyoruz,” dedi.

“Amerika, bu savaşı sona erdirmek için bir kez daha çok güçlü bir konumda,” diye ekleyen Merz, Ukrayna’yı birlikte desteklemeleri ve Rusya’ya baskı yapmaları gerektiğini söyledi.

Trump, eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel’i ülkesini mültecilere açtığı için eleştirerek, halefine “Bunun olmaması gerektiğini söyledim,” dedi.

Trump, önceki gün açıkladığı 19 ülkeye yönelik kapsamlı seyahat kısıtlamaları hakkında da soru aldı. Trump, Merz’e, Almanya’da mültecilerin karıştığı bir dizi saldırıya atıfta bulunarak, “Kötü insanları ülkemizden uzak tutmak istiyoruz… Tabii ki, sizin de ülkenize kabul edilen bazı kişilerle ilgili küçük bir sorununuz var,” dedi ve Merz, “Evet, var” diye yanıtladı.

Trump devamında, “Bu sizin suçunuz değil… Böyle olmamalıydı. Ona [Merkel’e] böyle olmaması gerektiğini söyledim, ama oldu. Ama bu konuda sizin de kendi zorluklarınız var, bizim de var,” dedi.

Trump, Washington’un yıllardır talep ettiği savunma harcamalarını GSYİH’nin %5’ine çıkarmayı kabul eden Almanya’yı övdü. Bir Alman gazetecinin Berlin’in “savunma konusunda yeterince çaba gösterip göstermediğini” sorması üzerine Trump, “Şu anda savunmaya daha fazla para harcadığınızı biliyorum. Oldukça fazla para. Bu olumlu bir gelişme,” dedi. 

Öte yandan salonda gergin kahkahalar atılmasına neden olacak şekilde Trump, “MacArthur’un bunu olumlu bulup bulmayacağından emin değilim,” diye espri yaptı. Bu sözleriyle, İkinci Dünya Savaşı sonrası silahsızlanma konusuna odaklanan müttefik güçlerin başkomutanı General MacArthur’a atıfta bulundu.

Merz’in Normandiya Çıkarmasının yıl dönümüne (6 Haziran, “D-Day”) atıf yapmasına ve ABD’nin buradaki rolüne atıf yapmasının ardından Trump, bu günün şansölye için “hoş bir gün olmadığını” ileri sürdü.

Merz ise cevaben, “Uzun vadede, Sayın Başkan, bu, ülkemin Nazi diktatörlüğünden kurtuluşuydu,” diye düzeltti.

Merz, Trump’a 1885 yılında Almanya’dan göç eden dedesi Friedrich Trump’ın altın çerçeveli doğum belgesini ve ABD’deki Alman göçmenlerin Almanya’daki ailelerine yazdıkları mektupların derlendiği “Özgürlük Ülkesi’nden Haberler – Alman Göçmenler Evlerine Yazıyor” adlı kitabı hediye etti.

Merz, “Bu, ona ailesini hatırlatması için küçük bir hediye,” dedi. Ayrıca Trump’ı, büyükbabasının doğduğu köyü ziyaret etmek üzere Almanya’ya davet etti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

NATO, Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük silahlanma programını onayladı

Yayınlanma

NATO, Soğuk Savaş döneminden bu yana en kapsamlı silahlanma programını kabul etti. Brüksel’de savunma bakanları tarafından alınan kararla, ittifakın caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerinin önümüzdeki yıllarda büyük ölçüde artırılması hedefleniyor. Program, özellikle uzun menzilli silah sistemleri, hava savunma ve mobil kara kuvvetleri gibi kapasitelere öncelik veriyor.

NATO, Rusya’ya karşı Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük silahlanma programını yürürlüğe koydu. dpa ve AFP haber ajanslarının Brüksel’deki müzakere çevrelerinden edindiği bilgilere göre, program önümüzdeki yıllarda ittifakın caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerinin olağanüstü düzeyde artırılmasını öngörüyor.

Uzun menzilli silah sistemleri, hava savunma ve mobil kara kuvvetleri gibi kapasiteler bu programda en üst düzey önceliğe sahip bulunuyor.

Silahlanma programına ilişkin karar, ittifak üyesi ülkelerin savunma bakanlarının Brüksel’de gerçekleştirdiği bir toplantıda alındı. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, sabah saatlerinde paketi “tarihi” olarak nitelendirmişti.

Yeni askeri hedefler ve gizlilik politikası

Ayrıntılı olarak bakıldığında, silahlanma programı askeri kabiliyetler için yeni hedef belirtimlerinden oluşuyor.

Bu hedeflerle, her bir müttefikin gelecekte ortak caydırıcılık ve savunmaya ne katkıda bulunması gerektiği kesin bir şekilde tanımlanıyor.

Gerekli kabiliyetler, yeni savunma planları temel alınarak belirlendi. NATO‘yu “Rusya için mümkün olduğunca öngörülemez bir rakip” haline getirmek amacıyla, somut yeni planlama hedefleri “çok gizli” olarak sınıflandırıldı.

Ancak dpa‘nın edindiği bilgilere göre, askeri kabiliyetler için şimdiye kadar geçerli olan hedefler yaklaşık yüzde 30 oranında artırıldı.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius’un açıklamalarına göre, Alman ordusunun (Bundeswehr) yeni NATO hedeflerini karşılayabilmesi için 60 bin ek aktif askere ihtiyacı olacak.

Mevcut açıklar ve artan harcama taahhütleri

Yeni hedeflerin özellikle büyük bir zorluk teşkil etmesinin nedeni, mevcut hedeflere henüz ulaşılamamış olması. Üst düzey askeri yetkililer son olarak yüzde 30’luk bir açıktan bahsetmişti.

Mevcut eksiklikler ve yeni planlama hedefleri, savunma harcamaları için planlanan yeni hedefi de beraberinde getiriyor.

Buna göre, tüm NATO üyelerinin ay sonunda yapılacak zirve toplantısında, gelecekte ulusal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) en az yüzde 3,5’i kadar bir meblağı savunmaya yatırmayı taahhüt etmeleri bekleniyor.

Buna ek olarak, altyapı gibi savunmayla ilgili harcamalar için GSYİH’nın yüzde 1,5’i daha eklenebilir, böylece ABD Başkanı Donald Trump’ın talep ettiği yüzde beşlik orana ulaşılabilir.

Almanya’da ise savunma harcamalarının Alman ekonomik üretimine oranının beş ila yedi yıllık bir süre içinde yılda yüzde 0,2 puan artırılması planlanıyor.

Geçen yılki yüzde 2,1’lik orandan hesaplandığında, 2032 yılına kadar yüzde 3,5’lik bir orana ulaşılabileceği öngörülüyor.

Şansölye Friedrich Merz’e göre, Almanya için her bir yüzdelik puan artışı, mevcut durumda yaklaşık 45 milyar avro ek savunma harcaması anlamına geliyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Pentagon, Ukrayna’ya verilecek dron savar füzelerini Orta Doğu’daki ABD birliklerine yönlendirdi

Yayınlanma

Trump yönetimi, Ukrayna’nın Rus insansız hava araçlarıyla mücadelesinde kullandığı füzelere takılan kritik tapa teknolojisini kendi birliklerine yönlendirdi. Pentagon, bu adımı “savunma bakanı tarafından tespit edilen acil bir sorun” ile gerekçelendirdi.

Donald Trump yönetimi, Ukrayna’nın Rus insansız hava araçlarıyla (İHA) mücadelesinde kullandığı kilit bir teknolojiyi kendi birliklerine yönlendirdi.

The Wall Street Journal‘ın (WSJ) haberine göre, Pentagon’un bu adımı Ukrayna’ya yönelik askeri destekte bir zayıflamaya işaret ederken Kongre’de rahatsızlığa yol açtı.

Ukrayna, daha önce kendisi için satın alınmış olan ve Ukrayna ordusunun Rus İHA’larına karşı kullandığı füzelere takılan tapaları alamayacak.

Bu tapalar, füze İHA’ya yaklaştığında harp başlığını aktive ederek hedefi imha ediyor.

Habere göre, Savunma Bakanı Pete Hegseth, geçen ay yayımladığı iç genelgeyle, bakanlığın komutanlıkların silah ihtiyaçlarını karşılamakla görevli birimine, başlangıçta Ukrayna için tedarik edilmiş olmalarına rağmen tapaların ABD Hava Kuvvetleri’ne verilmesi talimatını verdi.

Geçen hafta ise Pentagon, Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’ne bu tapaların artık Orta Doğu’daki birliklere tahsis edileceğini gizlice bildirdi.

Karar Kongre’de tepkiye yol açtı

Pentagon, bu kararın gerekliliğini “savunma bakanı tarafından tespit edilen acil bir sorun” olarak açıkladı. Ancak bu karar, Kongre’deki Ukrayna destekçileri arasında tepkiye neden oldu.

Destekçiler, Pentagon’un bu adımın Ukrayna savunması üzerindeki etkisini ve ABD Hava Kuvvetleri’nin tapalara olan ihtiyacının ne kadar acil olduğunu açıklamadığını savunuyor.

WSJ‘ye konuşan Demokrat bir senatörün yardımcısı, “Savaşın bu kritik anında Ukrayna’ya bu kadar gerekli bir silahı vermeyi reddetmek akıl almaz. Böyle bir adımın gerekliliğini açıklayamamak ise bunun bir ceza olarak değerlendirilebileceği düşüncesini akla getiriyor,” dedi.

Çarşamba günü Savunma Bakanı Hegseth, Ukrayna’ya askeri yardımı organize etmeyi amaçlayan Ramstein formatındaki toplantıya katılmadı. Bu, Pentagon şefinin savaşın başından bu yana 50 ülkeden oluşan koalisyonun toplantısını ilk kez kaçırması anlamına geliyor.

Ukrayna istihbaratına göre, Rusya şu anda günde 300 insansız hava aracı üretiyor ve mayıs ayında şehirlere ve altyapı tesislerine yönelik yüzlerce İHA kullanılarak gerçekleştirilen hava saldırıları savaşın başından bu yanaki en büyük çaplı saldırılar oldu.

Putin: Kiev terör eylemlerine geçti, müzakereler provokasyonlara gelinmeden sürmeli

Teknoloji hem Ukrayna hem ABD için hayati önemde

Joe Biden yönetiminde eski bir üst düzey Savunma Bakanlığı yetkilisi olan Celeste Wallander, bu teknolojinin şu anda Ukrayna’nın Rus saldırılarına karşı çok katmanlı hava savunması için hayati önem taşıdığını belirtti.

Wallander, “Ancak Amerikan personelini ve Orta Doğu’daki üsleri Husilerin ve muhtemelen İran’ın insansız hava aracı saldırılarından acilen korumak da gerekiyor,” diye ekledi.

Tapaların tedariki Biden yönetimi döneminde organize edilmişti ancak bu ve diğer askeri teçhizatın teslimatlarının bu yıl ve hatta gelecek yıl boyunca yapılması planlanıyordu. Ukrayna, bu tapaları birkaç yıldır alıyordu.

Ukrayna ordusu, bunları lazer güdümlü APKWS sistemiyle donatılmış karadan havaya füzelere takarak yüksek hassasiyetli mühimmata dönüştürüyordu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English