Bizi Takip Edin

AVRUPA

AB, Çin ile ilişkileri ‘riskten arındıracak’ ama ilişkiler sürecek

Yayınlanma

Avrupa Birliği liderleri Cuma günü bloğun Çin’e bağımlılığını azaltma taahhüdünde bulundu ve ‘riskten arınma’ ile iklim değişikliği gibi alanlarda işbirliği yapma arasında nasıl bir denge kurulacağını tartıştı.

Reuters’ta yer alan habere göre Letonya Başbakanı Krisjanis Karins, doğru tutumu bulmanın ‘bir milyon avroluk soru’ olduğunu söyledi ve riskten arınma stratejisinin AB’nin, Ukrayna savaşından sonra kestiği Rus gazına bağımlılığından aldığı acı dersi takip ettiğini savundu.

Cuma günkü AB zirvesinden önce yaptığı açıklamada, “Temel olarak söylediği şey, ticarette Çin’e bir şekilde aşırı bağımlı olup olmadığımızı değerlendirmek ve dünyada büyük bir değişiklik olması halinde ortada kalmamamız için bunu nasıl azaltabileceğimizdir,” dedi.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, riskten arındırmanın esas olarak şirketlerin meselesi olduğunu ve çeşitlendirmenin birkaç yıl alacağını söyledi.

Hollanda Başbakanı Mark Rutte, AB’nin COVID-19 salgını sırasında maske gibi koruyucu ekipmanlar ve şimdi de ilaç ve farmasötik hammaddeler için Çin’e bağımlı olduğunu vurguladı. Rutte, riskten arınmanın adım adım ilerleyen bir süreç olacağını söyledi.

Estonya Başbakanı Kaja Kallas ise, “Çin’i giderek daha fazla sistemik bir rakip olarak görüyoruz,” dedi.

AB liderleri Cuma günü ‘birleşik bir cephe’ oluşturmaya çalışsa da Çin’de büyük ticari çıkarları olan Fransa ve Almanya ile Çin’in yaptırım uyguladığı Litvanya gibi ülkeler arasında farklılıklar gizlenemiyor.

Zirvenin sonuç bildirgesinde Avrupa Birliği’nin kritik bağımlılıkları azaltacağı ve gerektiğinde riskleri azaltıp çeşitlendireceği belirtiliyor.

Çin’i, Rusya’ya Ukrayna’daki savaşı durdurması için baskı yapmaya çağıran ve Tayvan Boğazı’nda artan gerilimden duydukları endişeyi dile getiren AB ülkeleri, istikrarlı ilişkilere yönelik ortak çıkarlarını da vurguladılar.

AVRUPA

Merkel’den Merz’e bir AfD eleştirisi daha

Yayınlanma

CDU’lu eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, partisinin şansölye adayı Friedrich Merz’in Almanya için Alternatif’i (AfD) ele alış biçimine yönelik eleştirilerini yineledi.

Merkel, Die Zeit’a verdiği mülakatta, bunun “temel öneme sahip bir mesele” olduğunu ve bu nedenle sessiz kalmamanın doğru olduğunu söyledi.

Merz’in, trafik lambası koalisyonunun bozulmasının ardından kasım ayında AfD ile Federal Meclis’te “tesadüfi çoğunlukları” bile göz ardı etmesini “devlet politikası açısından doğru” bulan Merkel, buna karşılık geçen haftaki rota değişikliğini yanlış buldu.

Merkel, AfD ile çoğunluktan “zor koşullar altında bile” kaçınılmaya devam edilmesi gerektiğini söyledi.

Merkel geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada da, “Alman Federal Meclisindeki bir oylamada ilk kez AfD’nin oylarıyla çoğunluğa körü körüne izin verilmesini” “yanlış” bulduğunu söylemişti.

Merz bu eleştiriyi reddetti ve CDU’nun o zamanki lideri Merkel döneminde mülteci krizi konusunda izlediği politikanın da AfD’nin yükselişine yol açtığını savundu.

AfD’nin Avro kriziyle bağlantılı olarak ortaya çıktığını ve 2013’te Federal Meclis seçimlerinde yüzde 4,8’lik bir oy oranına sahip olduğunu hatırlatan Merkel, “Şimdi şansölye olarak temel ilkelerimden vazgeçmek zorunda mıyım? Örneğin, bana göre avronun kurtarılması gerektiği ilkesinden. Avroyu kurtarmak için elimizden gelen her şeyi yapmamızın doğru olduğunu düşünüyordum,” dedi.

Göç meselesinin nihayetinde Almanya’nın iç sınırında değil, AB’nin dış sınırında çözülmesinin kendisi için her zaman önemli olduğunu belirten Merkel, “AfD, bana göre tamamen reddedilmesi gereken bir şey yapıyor. AfD halkın kim olduğunu tanımlıyor,” iddiasında bulundu.

Fakat Merkel, AfD’nin yükselişinden CDU ve CSU arasında mülteci krizi konusunda yaşanan anlaşmazlığı da sorumlu tuttu. Merkel, “Bu kadar çok tartışmamız doğru değildi,” dedi.

Eski şansölye, son on yıldaki mülteci politikasının yanlış yönlendirilmiş olduğunu düşünmediğini, bununla birlikte, “çalışmalarının sonuna gelmediklerini” ve “daha yapacak çok şey olduğunu” söyledi.

Merkel, “Göç, Avrupa’da önemli gerginliklere yol açma potansiyeli olan bir konudur. Ben de diyorum ki, küresel durum, önce Amerika’yı düşünen bir Amerikan Başkanı ve Ukrayna’daki savaş göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa’nın bir arada kalması gerekir. Ve Almanya Avrupa’nın en büyük ülkesidir. Diğerleri her zaman mutabık kalınan her şeye uymasa bile, Almanya Şansölyesi olarak yaptığım gibi, Avrupa’yı bir arada tutmak için elimizden gelen her şeyi yapmamızın önemli olduğunu düşünüyorum.,” dedi.

Merkel, kendisi görevi bıraktığında AfD’nin yüzde 11’lerde olduğunu hatırlatarak, bu partinin şu anda yüzde 20’ye ulaşmış olmasının “artık kendi sorumluluğumda olmadığını” savundu.

Merkel, CDU için ise, “Bazen bana acı verse de bu benim partim,” dedi.

Federal seçimlere iki haftadan biraz fazla bir süre kala Merkel, partileri sert tartışmalar yerine diyalog aramaya da çağırdı. Merkel, seçimden sonra, “Daha sonra tekrar uzlaşmaya varılabilecek bir durum bulunmalıdır. Umarım bu mümkün olur,” diye konuştu.

Çin ile ilgili olarak ekonomiyi “çeşitlendirme” çabalarını şansölye iken defalarca vurguladığını savunan Merkel, bununla birlikte ekonomik ilişkilerden sorumlu kişinin Şansölye olmadığını vurguladı ve “Çin ile ticaret yapan şirketleri destekledik. Fakat geçen süre zarfında Çin’de işler değişti. Çin bir ölçüde rakibimiz haline geldi ve şimdi buna hazırlanmak zorundayız,” ifadelerini kullandı.

Kuzey Akım 2 boru hattı hakkında da konuşan CDU’lu siyasetçi, her zaman Ukrayna’yı aynı zamanda bir transit ülke olarak tutmak gerektiğini söylediğini, 2021 yılında Joe Biden ile varılanmutabakatın, Ukrayna’nın transit ülke olarak kabul edilmemesi halinde Kuzey Akım 2’ye karşı da siyasi adımlar atacakları yönünde olduğunu aktardı.

Merkel, “2013-2017 ve 2021 arasındaki dönemde, LNG terminalleri için finansman fırsatları sağlamak için de elimizden gelen her şeyi yaptık, çünkü Başkan Trump o zamanlar hep şunu söylüyordu: Daha fazla LNG satın alın. Ama hiçbir zaman gerçekten LNG ithal eden özel bir tedarikçi olmadı,” dedi.

Merkel ayrıca, geriye dönüp baktığında, 2008 yılında Bükreş’te Ukrayna’nın NATO üyeliğine yönelik son adımdan bahsetme kararının doğru bir karar olduğunu düşünmediğini de vurguladı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Polonya Başbakanı Tusk darbe suçlamasıyla karşı karşıya

Yayınlanma

Polonya’da savcılık, Anayasa Mahkemesi Başkanı Bogdan Święczkowski’nin yaptığı suç duyurusu üzerine darbe girişimi iddiasıyla soruşturma başlattı.

Święczkowski’nin suç duyurusunda, Başbakan Donald Tusk, bakanlar, Meclis Başkanı, Senato Başkanı, iktidar koalisyonu milletvekilleri ve senatörleri, Hükümet Mevzuat Merkezi Başkanı, bazı hakimler ve savcılar ile “diğer şahısların” darbe girişiminde bulunduğu iddia edildi.

Wprost gazetesinin haberine göre Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın böyle bir suç duyurusunda bulunmasının Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) lideri Jarosław Kaczyński de açıklama yaptı.

Kaczyński, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın girişimini ve Başsavcı Vekili tarafından darbe girişimi suçunun işlendiğine dair makul şüphe üzerine soruşturma başlatılmasını memnuniyetle karşılıyorum,” ifadelerini kullandı.

Kaczyński, “Kamu medyasının, Ulusal Savcılığın yasa dışı yollarla ele geçirilmesi, Anayasa Mahkemesi ve Ulusal Yargı Konseyi’nin işleyişinin engellenmesi ve hukuku ve Anayasayı açıkça ihlal eden bir dizi eylemin Ceza Kanunu’nun 127. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini defalarca belirttim,” dedi.

Tusk’tan masa tenisi yanıtı

Başbakan Donald Tusk’ın bu konudaki cevabı da gecikmedi. Tusk, sosyal medya hesabında bir video yayınladı. Videoda, tenis masasının yanında duran Tusk’a kamera arkasından bir ses, “Dinle, Kaczyński darbe yaptığınızı söylüyor,” diyor.

Donald Tusk, tepki olarak elindeki raketi başının hizasına kaldırıyor ve topu sektirerek, “Boşver, burada ciddi işlerimiz var. Bununla sonra ilgileniriz,” diyor. Kısa bir kesintinin ardından, hükümet başkanının güldüğü görülüyor.

Jarosław Kaczyński, basın toplantısında Donald Tusk’ın paylaştığı video hakkında bir soru üzerine, “Sayın Başbakan’ın, görünen o ki, işte masa tenisi oynuyor olması onun için en önemli konu. Elbette bunu kamuoyuna çeşitli şekillerde duyurmaktan çekinmeyeceğiz. Bu nedenle Sayın Başbakan’a bize böyle bir şey yapma fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum,” diye konuştu.

Kaczyński, “Ancak ikincisi, bunlar kahkaha tufanıydı ama konu gerçekten komik değil ve bu beylerin gülmeyi bırakacağı zamanın geleceğine dair derin umudumu ifade etmek istiyorum,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Gürcistan parlamentosu, seçim sonuçlarını tanımayan milletvekillerini görevden aldı

Yayınlanma

Gürcistan parlamentosu, seçim sonuçlarını kabul etmeyen 49 muhalefet milletvekilinin görevine son verdi. Karar, iktidardaki Gürcü Rüyası partisinin çarşamba günü yapılan genel kurul toplantısında oybirliğiyle aldığı kararla uygulamaya konuldu.

Radyo Svoboda’nın haberine göre, görevden alınanlar arasında Güçlü Gürcistan, Birleşik Ulusal Hareket ve Değişim Koalisyonu partilerinin temsilcileri bulunuyor.

Bu milletvekilleri, geçen yıl ekim ayında yapılan parlamento seçimlerinde meclise seçilmişlerdi.

Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından muhalefet milletvekilleri, seçimlerde hile yapıldığını iddia ederek parlamentoya başvurmuş ve milletvekilliği görevlerinden ayrılmak istediklerini belirtmişlerdi.

Bu talepler, parlamento çoğunluğu tarafından kabul edildi. Bu gelişmelerin ardından Gürcistan parlamentosunda 150 sandalyeden sadece 101’i dolu kaldı.

Bu milletvekillerinin 81’i iktidardaki Gürcü Rüyası’nı temsil ederken, 12’si Gaharia, Gürcistan İçin partisine, 8’i ise Halkın Gücü partisine mensup. Söz konusu partiler de seçim sonuçlarını tanımadıklarını açıklamışlardı, ancak milletvekilliklerinden çekilme talebinde bulunmamışlardı.

Radyo Svoboda’nın aktardığına göre, bu milletvekili sayısı ülkenin anayasasında değişiklik yapmak için yeterli değil. Ancak kalan milletvekilleri, Gaharia partisinin 12 üyesi boykot etse bile, her türlü yasayı çıkarma ve hükümeti onaylama yetkisine sahip.

Gürcistan muhalefeti, Gürcü Rüyası’nın yüzde 53,93 oy alarak kazandığı parlamento seçimlerinin sonuçlarına ekim ayından beri karşı çıkıyor.

Muhalefet, yetkilileri büyük çaplı hile yapmakla suçlayarak seçim sonuçlarını tanımayı reddetti. Dunkin ve Wendy’s, Alta, TBC, Liberty ve Credo bankaları gibi büyük şirketlerin temsilcilerinin de katıldığı halk gösterileri, ülkenin Avrupa Birliği’ne entegrasyon sürecinin askıya alınmasının ardından kasım ayı sonunda daha da şiddetlendi. Protestolar sırasında en az 400 muhalif gözaltına alındı.

Aralık ayı sonunda ABD, Gürcü Rüyası’nın kurucusu milyarder Bidzina İvanişvili’ye yaptırım uyguladı. Ayrıca, ABD Kongresi Gürcistan hükümetini tanımama yönünde bir yasa tasarısı duyurdu.

3 Şubat’ta Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Gürcistan güvenlik güçlerinin protestoları bastırma yöntemlerinin kabul edilemez olduğunu söyledi.

Kallas, Gürcistan’ın bir Avrupa Birliği üyeliği adayı olarak Brüksel’in beklentilerini karşılamadığını iddia etti. Bundan kısa bir süre önce Avrupa Birliği Konseyi, Gürcistanlı diplomatlar ve yetkililer için vizesiz seyahat uygulamasını süresiz olarak askıya aldı.

Ayrıca, Gürcistan bu yılın ocak ayında, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin ülke yetkililerine yeni parlamento seçimleri yapma çağrısında bulunan bir karar almasının ardından bu meclisteki çalışmalarını durdurdu.

Gürcistan’da genel grev

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English