Bizi Takip Edin

AVRUPA

AB polisinden Çinli güvenlik ekipmanı şirketine şafak baskını

Yayınlanma

AB, Çinli bir güvenlik ekipmanı tedarikçisinin ofislerine baskın düzenledi. 

Bagaj güvenlik tarayıcıları üreten Nuctech’in Polonya ve Hollanda’daki ofislerine Avrupa Komisyonu ve yerel kolluk kuvvetleri tarafından yapılan baskın, Brüksel’in Pekin’in ‘haksız ticaret uygulamaları’ olarak gördüğü uygulamalara karşı sertleştiği bir dönemde gerçekleşti.

Financial Times’a (FT) konuşan soruşturma hakkında bilgi sahibi üç yetkili, hedefin bir zamanlar eski Çin Devlet Başkanı Hu Jintao’nun oğlu tarafından yönetilen ve ürünleri bazı batılı ülkeler tarafından ulusal güvenlik gerekçesiyle yasaklanan bir devlet şirketi olan Nuctech olduğunu doğruladı.

Washington, Nuctech’i ‘ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarına aykırı faaliyetlere karıştığı’ gerekçesiyle Ticaret Bakanlığı’nın kuruluş listesine ekledi ve ‘şirketin ÇHC hükümeti tarafından kontrol edildiği göz önüne alındığında, bazı ülkelerin Nuctech ekipmanlarının yarattığı güvenlik riskleri konusunda endişelerini dile getirdiği’ uyarısında bulundu.

Şirket yetkililerine göre Nuctech bagaj tarayıcıları Pisa ve Zürih gibi Avrupa havalimanlarına yerleştirildi. Avrupa Parlamentosu üyeleri 2022 yılında Strazburg havaalanının Nuctech tarayıcılarını satın alma kararını kınamıştı.

Bu hamle, Brüksel’in yeni ‘yabancı sübvansiyon karşıtı’ kurallarını bir şirkete yapılan baskını meşrulaştırmak için ilk kez kullanması anlamına geliyor.

Çin Ticaret Odası, şirketin adını vermeden yaptığı açıklamada, “23 Nisan’da aniden yapılan habersiz denetim, yabancı sübvansiyonlar kisvesi altında AB içindeki yabancı şirketler için iş ortamını baltalamaktadır,” dedi.

Ticaret odası, Avrupa Komisyonu tarafından yetkilendirilen icra kurumlarının BT ekipmanlarına ve cep telefonlarına el koyduğunu, belgeleri incelediğini ve ilgili verilere erişim talep ettiğini söyledi.

Çinli ticaret odası, AB’yi sübvansiyon karşıtı soruşturmaları Çinli şirketleri baskı altına almak ve ‘şafak baskınları’ yapmak için ‘silah olarak kullanmakla’ suçladı.

Açıklamada, “Çinli işletmeler için gerçekten adil ve ayrımcı olmayan bir iş ortamının sağlanması çağrısında bulunuyoruz,” denildi.

Avrupa Komisyonu yaptığı açıklamada, baskınların ‘denetlenen şirketin iç pazarı bozabilecek yabancı sübvansiyonlar almış olabileceğine dair göstergeleri’ takip ettiğini söyledi.

Açıklamada, “Habersiz denetimler, şüpheli bozucu dış sübvansiyonlara yönelik bir ön soruşturma adımıdır,” denildi.

Öte yandan AB çarşamba günü yaptığı açıklamada, Avrupalı üreticilerin doktor ve hastanelere tedarik sağlamasının haksız yere engellendiği gerekçesiyle Çin’in tıbbi cihaz pazarına yönelik bir soruşturma başlattığını da duyurdu.

Komisyon, ‘Çin’den Al’ politikası da dahil olmak üzere Çin yasalarının ‘yerli tıbbi cihaz ve hizmet alımının lehine çalıştığını’ ileri sürdü.

Soruşturma sonucunda AB ayrımcılık yapıldığını tespit ederse, Çin’in kendi pazarına erişimini engellemek için tedbirler alabilir.

Çin’deki AB Ticaret Odası, Çin’in kamu tıbbi cihaz tedarik pazarına adil erişim eksikliğinin, Pekin’in 2015 yılında sektörde ithal ikameci sanayi politikalarını başlatmasından bu yana bir sorun olduğunu söyledi.

AVRUPA

Wagenknecht, İtalyan 5 Yıldız Hareketi’nin kongresine katıldı

Yayınlanma

Almanya’nın yeni sol partisi Sahra Wagenknecht İttifakı’nın (BSW) lideri Sahra Wagenknecht, pazar günü İtalya’nın 5 Yıldız Hareketi (M5S) partisinin meclisinde sahne alarak yeni bir Avrupa sol bloğu söylentilerini yeniden alevlendirdi.

Savaş ve göç konularında benzer görüşleri paylaştığı eski başbakan ve M5S lideri Giuseppe Conte ile söyleşi yapan Wagenknecht, ABD ve NATO’ya yönelik sert eleştirileriyle Roma’daki dinleyicilerin beğenisini kazandı.

Batının Rusya’nın “kırmızı çizgilerini” görmezden gelerek Ukrayna’daki savaşın başlamasında önemli bir rol oynadığını savunan Wagenknecht, “Savaş 2022 baharında sona erebilirdi ama biz silah göndermeye devam ediyoruz. Bu savaş ancak müzakere yoluyla sona erebilir. Neyse ki Avrupa’da giderek büyüyen bir pasifist hareket var,” diyerek barışa duyulan ihtiyacı vurguladı.

Conte ise hem Ukrayna’daki savaşa hem de Orta Doğu’da devam eden çatışmalara ilişkin yorumlarını yineleyerek, “Başından beri bu tırmanışın bizi sadece Üçüncü Dünya Savaşının eşiğine getireceğini söyledik. Eğer amaç Rusya’yı askeri olarak yenmekse, bunun çılgınlık olduğunu açıkça söylemeliyiz. Hem de Putin yanlısı olmakla suçlanmadan. Tıpkı Netanyahu hükümetinin bir suçlu olduğunu ve antisemitizmle suçlanmadan eylemlerinden sorumlu tutulması gerektiğini söylediğimiz gibi,” dedi.

AP’de ortak grup ihtimali tekrar konuşulmaya başladı

Wagenknecht ayrıca Conte’yi, ittifakın daha da gelişebileceğinin bir işareti olarak, “daha özerk ve ilerici bir Avrupa’yı tartışmak” üzere Berlin’e davet etti.

BSW lideri, “Temas halinde olursak çok mutlu olurum. Başkanınızla Berlin’de buluşabilirim ve sizinle görüş alışverişinde bulunmaktan memnuniyet duyarım. Barış ve sosyal adalet Avrupası için birlikte mücadele edelim,” dediğinde Conte’nin yanıtı, “Ana akımın dışında kalan ve müesses nizama bağlı olmayan siyasi güçler arasında diyalog alanları yaratmak üzere yakında Berlin ve Roma’da bir araya geleceğiz,” oldu.

Wagenknecht ve M5S Ukrayna’daki savaş, NATO ve göç konularında benzer pozisyonları paylaşıyor.

Geçtiğimiz aylarda Wagenknecht, Avrupa Parlamentosu’nda M5S üyeleriyle bir grup kurma girişiminde bulunmuştu fakat bu proje başarısızlıkla sonuçlandı. İtalyan parti daha sonra Sol grubuna katıldı.

Eylül ayında Il Fatto Quotidiano’ya verdiği bir röportajda projeyi yeniden canlandırıp canlandırmayacağı sorulduğunda kapıyı açık bırakan Wagenknecht, “Yakın gelecekte Avrupa Parlamentosu’nda başkalarıyla birlikte de olsa bir grup oluşturabileceğimizden eminim,” demişti.

M5S için kritik gün: Kurucu baba Grillo’nun etkisi kırıldı

Pazar günü M5S için kritik bir gündü. Eski başbakan ve lider Conte ile partinin kurucusu Beppe Grillo arasında partinin yönü konusunda aylardır süren gerginliğin ardından, üyeler hareketin gelecekteki yoluna karar vermeye çağrıldı.

Oylama, şu anda Grillo tarafından tutulan “garantör” rolünün ortadan kaldırılmasıyla sonuçlandı.

Kilit konulardan biri de partinin muhalefetteki Demokratik Parti (PD) ile kuracağı ittifaklardı. Kurultay, bu tür ittifakların açık bir programatik anlaşmaya bağlı olması gerektiğine karar verdi.

Buna ek olarak, çoğunluk M5S’nin kendisini “bağımsız ilerici” bir parti olarak ilan etmesi yönünde oy kullandı.

M5S üyeleri ayrıca partinin milletvekillerini iki dönemle sınırlayan kuralını değiştirerek bu sınırı üçe çıkarma yönünde oy kullandı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İngiltere ve Fransa, Ukrayna’ya asker göndermeyi yeniden gündeme getirdi

Yayınlanma

İngiltere ve Fransa, Ukrayna’ya askeri eğitmen ve özel askeri şirket personeli gönderme konusundaki görüşmeleri yeniden başlattı. Görüşmeler, askeri eğitim, teknik bilgi aktarımı ve teçhizat bakımı gibi konuları kapsıyor.

Londra ve Paris, Ukrayna’ya asker ya da özel askeri şirket personeli gönderme konusundaki görüşmeleri yeniden masaya yatırdı.

Gündemdeki öncelikli konular arasında Ukrayna ordusunun eğitimi, askeri bilgi birikiminin aktarılması ve teçhizatın bakım-onarımı yer alıyor.

Batılı orduların Ukrayna’ya gönderilmesi tartışması, şubat ayında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu fikri kamuoyuyla paylaşmasıyla alevlenmişti.

Le Monde gazetesini haberine göre, başta Almanya olmak üzere bazı ülkelerin şiddetli muhalefetine rağmen bu fikir gündemden düşmedi; aksine son haftalarda yeniden ivme kazandı.

Özellikle İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in 11 Kasım’da Fransa’ya gerçekleştirdiği ziyaret sırasında konu derinlemesine ele alındı. Bir İngiliz askeri yetkili gazeteye şu açıklamayı yaptı: “İngiltere ve Fransa arasında savunma işbirliği konusunda, özellikle Avrupa’da Ukrayna ve genel olarak Avrupa güvenliği odaklı güçlü bir müttefik grubu oluşturma hedefiyle görüşmeler sürdürülüyor.”

Le Monde, konvansiyonel birlikler ya da özel tedarikçiler için henüz resmi bir onay çıkmadığını, ancak bu yöndeki önerilerin “aylardır değerlendirildiğini” bildirdi.

Adaylardan biri Défense Conseil International (DCI) şirketi. Yüzde 55’i devlet kontrolünde olan ve yüzde 80’i emekli askerlerden oluşan DCI, kurumsal internet sitesinde belirtildiği üzere, Fransa Silahlı Kuvvetler Bakanlığı adına ülkenin uluslararası ortaklarına askeri bilgi birikimi aktarımı, danışmanlık, eğitim ve askeri kapasite geliştirme hizmetleri sunuyor.

DCI, halihazırda Fransa ve Polonya’da yürüttüğü faaliyetlere benzer şekilde Ukrayna’da da askeri eğitim vermeye hazır durumda.

Şirket ayrıca, Kiev’e transfer edilen Fransız askeri teçhizatının bakım-onarım hizmetlerini de üstlenebilecek. Mayıs ayında İngiliz Babcock şirketi, askeri teçhizatın rutin ve kapsamlı bakımını içeren teknik destek üssü kurma önerisinde bulunmuştu ve bu konudaki çalışmalar devam ediyor.

The Times gazetesi ekim ayında yayımladığı haberinde, İngiliz askeri yetkililerin Batı Ukrayna’ya küçük eğitmen grupları gönderme planlarını değerlendirdiklerini yazmıştı.

Gazeteye açıklama yapan bir İngiliz askeri yetkili, eğitmenlerin “cephe hattından uzak, güvenli bölgelerde” konuşlanarak, acemi askerlere savaş bölgesine sevk edilmeden önce yoğun temel eğitim vereceklerini dile getirmişti.

Rusya Dış İstihbarat Direktörü: Fransa, Ukrayna’ya 2 bin asker göndermeye hazırlanıyor

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Yunanistan’da “Holodomor” kavgası: Ukrayna elçiliğinden açıklama

Yayınlanma

Yunanistan’ın başkenti Atina’nın batısındaki Mandra ilçesinde, “Stalinist rejimin kışkırttığı Soykırımın masum kurbanları için anma etkinliği, HOLODOMOR 1932-1933” başlıklı etkinlik, Mandra Belediyesi tarafından Yunanistan’daki Ukrayna Büyükelçiliği ve Yunan-Ukrayna Odası işbirliğiyle düzenlendi.

Fakat Yunanistan Komünist Partisi (KKE) ve gençlik örgütü Yunanistan Komünist Gençliği (KNE) üyeleri “Holodomor” anmasına giderek etkinliği engelledi.

KKE ve KNE, eylemlerini “tarihin tahrif edilmesine ve anti-komünizme, halkların katledilmesi için kullanılan bahanelere karşı militan bir yanıt” olarak nitelendirdi.

Örgütler, “sosyalizm altında Rusya ve Ukrayna halklarının barış içinde yaşadığını, çalışma, eğitim, sağlık, kültür, spor vb. hakları için büyük başarılar elde ettiğini, çünkü kendi iktidarlarını fethettiklerini ve savaşlar, yoksulluk ve mülteciler üreten kapitalizmi yıktıklarını” vurguladı.

Sovyetler Birliği ve bolşeviklerin Ukrayna’da kasıtlı bir açlık yaratarak bir “soykırım” yaptığını ileri süren “Holodomor” anlatısı, onlarca yıldır Stalin ve Sovyetler Birliği hakkındaki suçlamalarda en önde gelenler arasında yer alıyor.

İddia edilen kıtlığın, bolşeviklerin kırsal nüfusu o dönem kırlarda başlatılan kolektifleştirmeyi kabul etmeye zorlamak için Ukrayna halkını yok etmeyi amaçlayan organize bir plana uygun olduğu öne sürülüyor.

Bazı başka tarihçiler ise, “Holodomor”un ardındaki antikomünist komplo teorisinin, Naziler tarafından 1930’larda Amerikan basınına sızan ve oradan da Sovyetler Birliği’ne karşı Soğuk Savaş kampanyası bağlamında geniş çapta yayılan iyi hazırlanmış bir propaganda olduğunu vurguluyor.

Öte yandan Yunanistan’daki Ukrayna Büyükelçiliği, “Holodomor” etkinliği sırasında Yunanistan Komünist Partisi üyeleri tarafından gerçekleştirilen eylemin “şiddet içeren bir provokasyon” olduğunu ileri sürerek “güçlü protestosunu” ifade ettiğini duyurdu.

Büyükelçilik, “Ukrayna halkı için derin tarihi ve duygusal öneme sahip olan bu ciddi anma töreninin utanç verici bir şekilde kesintiye uğratılmasını en güçlü ifadelerle kınadığını” söyledi.

Ukraynalı bir diplomatın yaralandığını öne süren elçilik, “bu provokasyon eyleminin” kesinlikle kabul edilemeyeceğini ve “diplomatik personeli koruyan uluslararası normların açık bir ihlalini” teşkil ettiğini belirtti.

Yunan kolluk kuvvetlerini bu olayı derhal soruşturmaya ve sorumluların hesap vermesini sağlamaya çağıran Ukrayna, “Bireylerin ve toplumların tarihi trajedileri korkutma veya şiddet korkusu olmadan anma haklarının korunması zorunludur,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English