Wall Street Journal’da (WSJ) yer alan habere göre başkan seçilen Donald Trump, İran’a yönelik yaptırımları ciddi ölçüde artırmayı ve petrol satışlarına ambargo uygulamayı planlıyor. WSJ’ye göre bu yaptırım ve ambargo adımları Trump’ın, İran’ın nükleer programını engellemek ve vekil güçlerine yardımını kesmek için izleyeceği agresif stratejinin bir parçası.
Trump, ilk döneminde İran’a karşı olumsuz bir politika izleyerek İran’ın nükleer silah çalışmalarını sınırlamayı amaçlayan ve Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak bilinen anlaşmayı sona erdirdi. Ayrıca, aynı gerekçelerle İran’a yönelik “maksimum baskı” stratejisini devreye soktu.
Ancak Trump yönetiminin eski yetkililerine göre Trump birinci dönemi sona erdikten sonra İran ajanlarının kendisine ve eski üst düzey ulusal güvenlik yardımcılarına suikast düzenlemeye çalıştığı istihbaratından sonra ikinci döneminde İran’a yaklaşımını daha da sertleştirecek. Gazeteye göre İran’ın, Kasım Süleymani suikastının intikamını almak istediğine inanılıyor.
Trump’ın ilk döneminde Ortadoğu’dan sorumlu üst düzey bir Pentagon yetkilisi olan Mick Mulroy, “İnsanlar bu tür şeyleri kişisel olarak algılama eğiliminde. (Trump) Eğer herhangi bir ülkeye karşı şahin olacaksa, büyük düşmanlar belirlediyse, bu İran’dır” dedi.
“İran’ın zayıflığından yararlanmak istiyor”
Trump’ın planları hakkında bilgi sahibi olan ve üst düzey danışmanlarıyla temas halinde olan kaynaklar WSJ’ye, yeni ekibin İran’ın petrol gelirlerini kesmek için hızla harekete geçeceğini, buna İran petrolünü işleyen yabancı liman ve tüccarların peşine düşmenin de dahil olduğunu söyledi. Bu, Trump’ın ilk döneminde benimsediği ve karma sonuçlar doğuran stratejiyi yeniden canlandırmak anlamına geliyor.
Eski bir Beyaz Saray yetkilisi, “Bence yaptırımların tekrar başladığını hem diplomatik hem de finansal olarak İran’ı izole etmeye çalıştıklarını çok daha fazla göreceksiniz. Bence İran’ın şu anda kesinlikle zayıf bir konumda olduğu ve bu zayıflıktan faydalanmak için bir fırsat olduğu algısı var” ifadelerini kullandı.
Trump’ın planı hakkında bilgi sahibi olan yetkililer, İran üzerindeki baskıyı tam olarak nasıl artıracağı konusunda ayrıntı vermediler.
Gazete İsrail ile İran arasındaki son doğrudan saldırılara dikkat çekerek İran, İsrail saldırısına misilleme yapacağını açıkladığını ancak Trump’ın seçim zaferinin Tahran’ın hesaplarını ya da zamanlamasını değiştirip değiştirmeyeceğinin belirsiz olduğuna dikkat çekti.
Daha önce başarılı olamadı
Trump’ın ilk döneminde Dışişleri Bakanlığı’nda İran politikasını denetleyen ve şu anda bakanlığın geçiş sürecinden sorumlu olan Brian Hook, perşembe günü yaptığı açıklamada Trump’ın İran’ın yöneticilerini devirmeye çalışmakla “ilgilenmediğini” söyledi. Ancak Hook, CNN’e verdiği bir demeçte Trump’ın “İran’ı diplomatik olarak izole etme ve ekonomik olarak zayıflatma sözü verdiğini, böylece Hamas, Hizbullah, Yemen’deki Husiler ve Irak ile Suriye’deki diğer vekillerinin şiddetini finanse edemeyeceklerini” iddia etti.
Hook’un Trump’ın ikinci döneminde üst düzey bir ulusal güvenlik görevi alması bekleniyor. İlk döneminde İran’ı sıkıştırmak için maksimum baskı kampanyasını desteklemişti. Maksimum baskı kampanyasını savunanlar bunun Tahran’ın milis güçlerine sağladığı fonları azalttığını ileri sürüyor. Ancak İran’ın vekilleri aracılığıyla yürüttüğü faaliyetleri ya da nükleer çalışmalarını durdurmayı başaramadı.
İran’ın petrol ihracatı, Tahran’ın gözaltında tuttuğu Amerikalıların serbest bırakılması için yürütülen sessiz müzakereler sırasında geçen yıl yükseldi. Bu durum, Cumhuriyetçilerin yönetimi mevcut petrol yaptırımlarını tam olarak uygulamamakla suçlamasına yol açtı, ancak Beyaz Saray bu iddiayı reddetti.
Trump 2019’da İran’ın ham petrol ihracatına yeniden tam ambargo uygulamış ve sevkiyatlar 2020’nin başlarında günde 250.000 varile düşmüştü. Ancak Biden göreve geldikten sonra bu yılın Eylül ayında son altı yılın en yüksek seviyesine ulaştı.
Trump, Beyaz Saray’a geri döndüğünde, Biden’ın İran ve Venezuela gibi ülkelerin petrolüne ambargo uygulama konusunda karşı karşıya kaldığı aynı ikilemle karşılaşabilir: Petrol fiyatlarının artarak enflasyonu tetikleme riski.
“Çin ve Irak yaptırımlardan etkilenebilir”
Eski bir ABD enerji yetkilisi olan Robert McNally, Trump yönetiminin İran petrolü alan Çin limanlarına Amerikan yaptırımları uygulayabileceğini ve İran destekli milisleri finanse eden Iraklı yetkililere yönelik yaptırımlar getirebileceğini söyledi. McNally, petrol ambargosunun agresif bir şekilde uygulanması beklentisinin bile, çoğunluğu Çin tarafından alınan günlük en az 500.000 varil petrol alımını kesmeye yeteceğini ileri sürdü. Şu anda Washington merkezli danışmanlık şirketi Rapidan Energy Group’un başında olan McNally, “Bu maksimum baskı 2.0 olacak” dedi.
Kanadalı broker RBC Capital Markets’ın baş stratejisti Helima Croft, Trump’ın üst düzey danışmanlarının İran’ın nükleer ve enerji tesislerine yönelik bir İsrail saldırısına güçlü destek verdiklerini söyledi. Trump’ın ekibiyle temasta olan bir başka kişi de yeni başkanın İsrail’in böyle bir hamlesine karşı çıkmaya daha az meyilli olabileceğini belirtti. Biden, 26 Ekim’deki İran saldırısından önce İsrail’den nükleer tesisleri veya enerji altyapısını hedef almayacağına dair güvence istedi ve aldı; ABD, bu hedeflerin vurulmasının petrol fiyatlarını yükselteceğinden ve bölgesel bir gerilime yol açabileceğinden endişe ediyordu.
İran’dan farklı değerlendirmeler
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, ABD seçimlerinin sonucunun ülkesi için önemli olmadığını söyledi. Ancak WSJ’ye göre İranlı yetkililer, ülkenin daha fazla ekonomik baskıya direnip direnemeyeceği konusunda bölünmüş durumda. İranlı bir petrol yetkilisi “Durum İran’ın petrol endüstrisi için felakete dönüşebilir” dedi. Yetkili, Çin’in halihazırda ülkenin ham petrolünü indirimli olarak satın aldığını, İran’ın ise yıllardır yetersiz yatırım nedeniyle iç tüketimde sıkıntı çektiğini söyledi.
İranlı bir diplomat ise Tahran’ın Şanghay İşbirliği Örgütü ve diğer ittifaklar aracılığıyla ticari ortaklıklarını derinleştirerek ABD’nin ambargolarını dengeleyeceği görüşünde. Diplomat ayrıca Tahran’ın bu baskıya nükleer programını hızlandırarak ya da Orta Doğu’daki petrol tesislerini tehdit ederek karşılık verebileceğine dikkat çekti.
Karşılıklı düşmanlığa rağmen, Trump için çalışan bazı kişiler, ikinci döneminde ABD ile İran arasında nihai bir diplomatik anlaşmanın olasılık dışı olmadığını söylüyor. Mulroy, Trump’ın anlaşmalar yapmayı sevdiğini, ancak yalnızca “kendi anlaşması” olması durumunda bunu yapacağını belirtti.