Diplomasi
ABD ‘egemen milletler’ programı kapsamında Tayvan’a askeri yardım yapacak

ABD yönetimi, ilk kez “egemen milletler” için kullanılan program kapsamında Tayvan’a ABD askeri ekipmanının gönderilmesi için gerekli fonu onayladı.
CNN’in haberine göre ABD Dışişleri Bakanlığı, genellikle “egemen milletler” için kullanılan “Yabancı askeri finansman (FMF)” programı dahilinde Tayvan’a 80 milyon dolar değerinde askeri yardım yapılmasına ilişkin Kongre’ye bildirimde bulundu.
CNN’in ulaştığı söz konusu bildirimde, yapılacak yardımın Tayvan’ın “meşru müdafaa kabiliyetini geliştireceği” belirtildi.
ABD Dışişleri Bakanlığından bir sözcü ise CNN’e yaptığı açıklamada, “Tayvan ile İlişkiler Kanunu kapsamında ‘tek Çin’ politikamız değişmedi” ifadesini kullanırken, ABD’nin Tayvan’ın meşru müdafaasına desteğini sürdüreceğini vurguladı.
Tek Çin politikasına bağlılığını ilan etmesine rağmen Washington’ın bu çelişkili adımı Çin’in tepkisini çekti.
Çin: Kararlılıkla karşılık vereceğiz
Çin Dışişleri Bakanlığı perşembe günü yaptığı açıklamada, “Çin’in egemenliğine ve güvenlik çıkarlarına zarar verdiğini” ve “Tayvan Boğazı’nda barış ve istikrarı baltaladığını” söylediği silah satışına ilişkin “güçlü memnuniyetsizliğini” ve “kesin muhalefetini” dile getirdi.
Bakanlık sözcüsü Wang Wenbin olağan basın toplantısında yaptığı açıklamada, ABD’yi “Tayvan’la askeri bağlantılarını geliştirmeye ve Tayvan’ı silahlandırmaya son vermeye” ve “Tayvan Boğazı boyunca gerilim yaratmayı bırakmaya” çağırdı.
Çin Savunma Bakanlığı da satışa tepki göstererek Çin ordusunun “buna kararlılıkla karşı koymak için gerekli tüm önlemleri alacağını” söyledi.
‘ÇKP’ye karşı güvence’
ABD geçmişte Tayvan’a Yabancı Askeri Satışlar (FMS) adı verilen ayrı bir program aracılığıyla silah satmıştı. FMF programı ise bu alımların yapılabilmesi için Tayvan’a ABD vergi mükellefleri tarafından ödenen hibe yardımı sağlayacak.
Kongre’ye gönderilen mektuba göre satış, hava ve kıyı savunma sistemleri, balistik füze savunması, siber savunma, insansız hava araçları, askeri eğitim, bireysel asker koruyucu teçhizat ve mühimmat dahil olmak üzere çok çeşitli yetenekleri kapsayabilir. Askeri desteğin Tayvan’a ulaşmasının muhtemelen aylar ya da yıllar alacağı çünkü ekipmanın Pentagon’un gelecekteki ekipman alımlarına ekleneceği kaydedildi.
Geçen yıl kabul edilen Tayvan Geliştirilmiş Dayanıklılık Yasası uyarınca ABD hükümeti 2023-2027 yılları arasında adaya yılda 2 milyar dolara kadar askeri hibe yardımı yapma yetkisine sahip.
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Michael McCaul onayı memnuniyetle karşıladı:
“Yönetimin nihayet Tayvan’a FMF sağlayarak iki partili Tayvan Geliştirilmiş Dayanıklılık Yasamızı uygulamaya koymasından memnuniyet duyuyorum. Bu silahlar sadece Tayvan’a yardım etmek ve bölgedeki diğer demokrasileri korumakla kalmayacak, aynı zamanda ABD’nin caydırıcı duruşunu güçlendirecek ve ulusal güvenliğimizi giderek daha saldırgan hale gelen ÇKP’ye karşı güvence altına alacaktır.”
Diplomasi
Almanya ile Fransa arasındaki yeni nesil savaş uçağı sorunu sürüyor

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Avrupa’nın yeni nesil savaş uçağı programına desteğini yineledi, fakat projenin yapısı konusunda Fransa ile devam eden gerginliği kabul etti.
Berlin’de NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile birlikte konuşan Merz, 2040 yılına kadar mevcut savaş uçağı filosunu yenilemek için başlatılan milyarlarca avroluk bir girişim olan Gelecek Savaş Hava Sistemi (FCAS) konusunda Paris ve Madrid ile yapılan geçmiş anlaşmalara bağlı olduğunu söyledi.
Merz, “FCAS ile ilgili olarak Fransa ve İspanya ile yaptığımız anlaşmalara kesinlikle bağlı kalmak istiyorum,” diyerek, bunu “Avrupa savunması için iyi bir proje” olarak nitelendirdi ve Almanya’nın operasyonel gereksinimlerini karşılamak için “bu tür uçaklara ihtiyaç olduğunu” ekledi.
Merz’in açıklamaları, Fransız sanayi oyuncularının programın temel unsuru olan yeni nesil savaş uçağı projesinin yüzde 80’ini talep etmesiyle Berlin ve Paris arasında gerginliğin tırmandığı bir dönemde geldi. Bu talep, Alman sanayi ve hükümetinde endişe yarattı.
Merz çarşamba günü, sınır ötesi anlaşmazlıkların hâlâ çözülmediğini kabul etti. Şansölye, “Fransa’da yapılan görüşmeler” olarak nitelendirdiği konuyla ilgili olarak, “Bu konuyu önümüzdeki birkaç ay içinde kesin olarak netleştirmeye karar verdik. Bu konsorsiyumun yapısı konusunda farklı görüşler hâlâ çözülmedi,” diye ekledi.
Merz’in açıklamaları, POLITICO’nun Almanya’nın bu girişimdeki başlıca endüstri ortağı olan Airbus’ın, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu ayın sonunda Berlin’i ziyaret etmeden önce siyasi bir yeniden düzenleme yapılmazsa projenin çökebileceği uyarısında bulunmak için şansölye ile görüşme talep ettiğini bildirmesinden sonra FCAS hakkında yaptığı ilk kamuoyu açıklaması oldu.
Diplomasi
Parlamento komitesi: İran, İngiltere için ‘kalıcı bir tehdit’

İngiltere parlamentosunun istihbarat ve güvenlik komitesi, İran’ın İngiltere için “kalıcı ve öngörülemez” bir risk oluşturduğu uyarısında bulundu.
Geçen yılki genel seçimler nedeniyle yayınlanması ertelenen İran güvenlik raporu, İngiliz hükümetini Tahran’ın etkisine karşı önlemleri güçlendirmeye çağırdı.
Komite başkanı Lord Beamish, “İran, Birleşik Krallık, Birleşik Krallık vatandaşları ve Birleşik Krallık’ın çıkarları için geniş kapsamlı, kalıcı ve öngörülemez bir tehdit oluşturmaktadır,” iddiasında bulundu.
Beamish, İran’ın devlet politikası aracı olarak “suikastı kullanmaya istekli olduğunu” göz önünde bulundurarak, Birleşik Krallık’ta bulunan muhaliflere ve rejim karşıtlarına yönelik fiziksel tehdidin keskin artışından “özellikle endişe duyduklarını” ekledi.
Raporda, 2022’nin başından bu yana İran’ın Birleşik Krallık’ta yaşayan kişilere yönelik tehditlerinde “önemli bir artış” olduğu ve bu tehditlerin “İngiliz vatandaşlarına veya Birleşik Krallık’ta yaşayan kişilere yönelik 15 cinayet veya kaçırma girişimini” içerdiği belirtildi.
Raporda, “Bu tehdit, muhaliflere ve rejim muhaliflerine yoğun bir şekilde odaklanıyor. Birleşik Krallık’taki Yahudi ve İsrail çıkarlarına yönelik tehdit de artıyor,” denildi ve saldırıların çoğunun “üçüncü taraf ajanlar” aracılığıyla gerçekleştirildiği öne sürüldü.
Raporda, “İran, Birleşik Krallık’taki muhalif, Yahudi ve İsrail hedeflerine yönelik saldırıları Birleşik Krallık’a yönelik saldırılar olarak görmüyor,” denildi.
Rapor, İngiliz hükümetini ve uluslararası ortaklarını, bu tür saldırıların aslında Birleşik Krallık’a yönelik saldırılar olduğunu ve uygun şekilde yanıtlanacağını İran’a her fırsatta açıkça belirtmeye teşvik ettiğini duyurdu.
Raporda, İran’ın “gizli yabancı nüfuz”u izlemek için İngiliz hükümetinin yeni kayıt defterinde Rusya ile birlikte en üst sıraya yerleştirilmesinden kısa bir süre sonra yayınlandı.
Komite, 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonu ve ardından Orta Doğu’da çıkan çatışmalardan önce, Ağustos 2021’den Ağustos 2023’e kadar delil topladı.
Raporu hazırlayanlar, “Orta Doğu’daki manzaranın önemli ölçüde değiştiğini” kabul ederken, İran’ın faaliyetlerine ilişkin daha geniş bakış açısının “hâlâ geçerli olduğunu” belirtti.
Raporda, İran’ın casusluk ve siber tehditlerine karşı uyarıda bulunuldu ve Birleşik Krallık’ın “öncelikli hedef” olduğu belirtildi, fakat bu tehdidin Rusya ve Çin’in oluşturduğu tehditten “daha dar” ve “daha az sofistike” olduğu ifade edildi.
Raporda, hükümetin İran tehdidine daha uzun vadeli bir yaklaşım benimsemesi tavsiye edildi ve acil krizlere yanıt olarak hükümetin çok fazla “yangın söndürme” faaliyetinde bulunduğu belirtildi.
Diplomasi
Lavrov ve Rubio, Ukrayna, İran ve Suriye’yi görüştü

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Malezya’nın başkentinde bir araya geldi. Görüşmede Ukrayna, İran ve Suriye’deki durum ele alınırken, Rubio, Rusya’nın Ukrayna konusunda esneklik göstermemesinden duyulan hayal kırıklığını iletti.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Malezya’nın başkentinde gerçekleştirdikleri görüşmede Ukrayna, İran ve Suriye’deki durum başta olmak üzere bir dizi uluslararası sorunu ele aldı.
ABD tarafı, Rusya’nın Ukrayna meselesindeki tutumundan duyduğu rahatsızlığı dile getirirken, Rusya ise iki ülke arasında doğrudan uçuşların yeniden başlatılmasını gündeme getirdi.
Görüşmenin ardından açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanı Rubio, Lavrov ile yaptığı görüşmenin “önemli ve samimi” olduğunu belirtti.
Rubio, Başkan Donald Trump’ın, Rus tarafının Ukrayna ihtilafının çözümünde esneklik göstermemesinden dolayı hayal kırıklığına uğradığını Lavrov’a ilettiğini söyledi.
Rubio, “Bu çatışmanın nasıl sona erebileceğini belirleyen bir yol haritasına ihtiyacımız var,” diye konuştu.
Moskova’dan işbirliği ve hava bağlantısının yeniden kurulması vurgusu
Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan resmi açıklamada ise görüşmenin, çatışma durumlarına barışçıl çözümler bulma ve Rusya-ABD iktisadi ve insani işbirliğini yeniden tesis etme yönündeki karşılıklı niyeti teyit ettiği vurgulandı.
Açıklamada, Rusya ile ABD arasında doğrudan hava bağlantısının yeniden kurulmasının bu sürece katkı sağlayabileceği ifade edildi.
Bakanlık, “İkili diplomatik misyonların işleyişinin normalleştirilmesi için daha fazla çalışmanın önemi vurgulandı,” ifadelerine yer verdi.
Açıklamanın devamında Moskova, “Rusya ve ABD dışişleri bakanlıkları arasındaki yapıcı ve karşılıklı saygıya dayalı diyalog, karşılıklı çıkar sağlayan ve genişleyen bir dizi konuda devam edecektir,” mesajını verdi.
ABD’den Rusya’nın enerji sektörünü hedef alan yeni yaptırım hamlesi
-
Söyleşi2 hafta önce
İsrail-İran savaşını kim kazandı? E. Tuğamiral Alaettin Sevim Harici’ye anlattı
-
Ortadoğu1 hafta önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Görüş1 hafta önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran-İsrail savaşı ve Orta Asya
-
Avrupa2 hafta önce
Yeni MI6 şefinin dedesi, “Kasap” olarak bilinen Nazi casusu çıktı
-
Dünya Basını2 hafta önce
Jerusalem Post: Rusya-Ukrayna savaşının gölgesinde Çin’in Orta Doğu stratejisi
-
Amerika2 hafta önce
Zohran Mamdani: Canavarın ininde bir ‘nepo bebek’
-
Dünya Basını2 hafta önce
Kimler faşist olabilir? Önce Mussolini’nin İtalya’sına, sonra İsrail’e bakalım