Bizi Takip Edin

Diplomasi

ABD ile Ukrayna arasındaki nadir toprak elementleri anlaşmasına dair bilinmesi gerekenler

Yayınlanma

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, geçen yıl sunduğu “zafer planında” bu elementlerin işletilmesi için erişim teklifinde bulundu. ABD Başkanı Donald Trump ise, “Amerikan desteği karşılığında Ukrayna’nın kaynakları” anlaşması planını ilk kez 3 Şubat’ta duyurdu.

Trump, 25 Şubat’ta yaptığı açıklamada, “Bu çok büyük bir anlaşma. Bu bir trilyon dolarlık bir anlaşma olabilir,” dedi. Aynı gün, Batı ve Ukrayna medyası anlaşmanın onaylandığını bildirdi ve 26 Şubat’ta The Financial Times (FT) ve European Pravda anlaşma metnini yayımladı.

Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, dün Beyaz Saray’da bir araya geldi. Trump, daha önceden “diktatör” ifadesini kullandığı Zelenskiy’i kapıda şahsen karşıladı. İki lider arasında çıkan tartışa sonrasında, imzalanması beklenen mineral anlaşması gerçekleşmedi ve görüşme sonlandı. Zelenskiy, anlaşmayı imzalamaksızın Beyaz Saray’dan ayrıldı.

Anlaşma neleri kapsıyor?

“Yatırım ve Yeniden Yapılandırma Fonu Kurallarını ve Koşullarını Belirleyen İkili Anlaşma” başlıklı belge 11 maddeden oluşuyor (ABD, belge üzerindeki çalışmaların devam ettiğini belirtiyor).

Kiev ve Washington, ortak bir Yatırım ve Yeniden Yapılandırma Fonu kurmayı kararlaştırdı. Ukrayna hükümeti, devlet mülkiyetindeki doğal kaynakların (mineraller, petrol, gaz) satışından elde edilen gelirlerin yüzde 50’sini bu fona aktaracak, ancak Naftogaz ve Ukrnafta’nın faaliyet alanına giren kaynaklar buna dahil edilmeyecek.

Biriken fonlar, en az yılda bir kez ülkenin “güvenliğine, korumasına ve refahına katkıda bulunmak amacıyla” Ukrayna projelerine yeniden yatırılacak. ABD ise “istikrarlı ve iktisadi açıdan müreffeh bir Ukrayna’nın gelişimine yönelik uzun vadeli taahhütlerde” bulunuyor. Taraflar, ayrıntıları fon hakkında ayrı bir anlaşmayla belirleyeceklerini taahhüt ediyor.

Medyaya sızan ilk anlaşma taslağı, Ukrayna’ya çok daha ağır yükümlülükler getiriyordu: Bu katkıların toplamı 500 milyar dolara ulaşana kadar doğal kaynak satışlarından elde edilen gelirlerin yüzde 50’sini fona aktarmak zorundaydı. Kiev ayrıca, ABD’nin anlaşma imzalandıktan sonra sağlayacağı miktarın iki katını fona yatırmak zorundaydı. Ayrıca, fonun yüzde 100 ABD’ye ait olması öngörülüyordu. Bu maddeler anlaşmadan çıkarıldı.

Kiev ayrıca belgeye ABD tarafından güvenlik garantilerinin dahil edilmesinde ısrar etti. Sonuç olarak, metne Washington’un “Ukrayna’nın kalıcı barış yaratmak için gerekli güvenlik garantilerini elde etme çabalarını desteklediği” ifadesi eklendi.

Anlaşma, Ukrayna’nın kilit bakanlıkları —adalet, ekonomi ve dışişleri Bakanlıkları— tarafından onaylandı. FT’nin Kiev’deki kaynakları, bunun sadece bir “çerçeve anlaşma” olduğunu ve olası tüm anlaşmazlıkların fon kurulana kadar çözülmesinin planlandığını söyledi.

Batılı ortaklara Ukrayna doğal kaynaklarına erişim sağlama fikrini Zelenskiy, geçen yılın ekim ayında resmen sunduğu “zafer planında” ortaya koydu.

Ülkenin stratejik ekonomik potansiyeline ilişkin 4. maddede, ortaklarına “ülkedeki kritik kaynakların ortak korunmasına” ve ortak yatırıma ilişkin bir anlaşma imzalamayı önerdi.

Planda, “Trilyonlarca ABD doları değerindeki doğal kaynaklar ve kritik öneme sahip metaller —özellikle uranyum, titanyum, lityum, grafit ve diğer stratejik değerli kaynaklar— söz konusu,” deniliyordu.

FT’ye göre, bu maddeyi plana dahil etme önerisi Donald Trump destekçisi Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham’dan geldi. Zelenskiy planı, geçen yılın eylül ayında ABD’de bulunduğu sırada Trump’a gösterdi.

Anlaşma süreci

Müzakereler zorlu geçti. Trump’ın anlaşma ihtimalini duyurmasından dokuz gün sonra, 12 Şubat’ta, ABD Maliye Bakanı Scott Bessent hazır bir taslakla Kiev’e geldi.

FT’nin haberine göre, Ukrayna tarafına metin, Bessent’in Zelenskiy’le görüşmesinden sadece üç saat önce verildi ve görüşmede Maliye Bakanı belgenin hemen imzalanmasını talep etti. Zelenskiy bunu kesinlikle reddetti.

Gazeteye göre, Amerikan temsilcisiyle öyle yüksek sesle konuşuyordu ki, bu komşu odalarda duyulabiliyordu. Görüşmeden sonra Zelenskiy, “elleri titreyen, bariz biçimde tedirgin Bessent’in” yanında basın mensuplarına, anlaşmayı Münih Güvenlik Konferansı’nda imzalayacağını söyledi.

Münih’te Ukrayna, ABD’ye değişiklik önerilerini iletti ve anlaşmanın imzalanması tekrar ertelendi. 18 Şubat’ta Riyad’da, çözüm sürecini başlatmak üzere anlaştıkları Rusya ile ABD arasında görüşmeler yapıldı.

Zelenskiy buna oldukça olumsuz tepki verdi ve “Moskova ve Washington’un bizim insanlarımız ve hayatlarımız, savaşın sona erdirilmesi konusunda bizsiz müzakere edemeyeceklerini” belirtti.

Trump buna karşılık Ukrayna liderine yönelik söylemini sertleştirdi. Zelenskiy’in desteğinin yüzde 4’e düştüğünü iddia etti ve onu “seçimsiz diktatör” olarak nitelendirdi (Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü’nün Şubat 2025 anketine göre, Ukraynalıların yüzde 57’si Zelenskiy’e güvendiklerini, yüzde 37’si güvenmediklerini belirtti).

Trump ayrıca, anlaşmada yer alan 500 milyar doların, Ukrayna’nın ABD’nin desteği için borçlu olduğu ve Washington’un kaynak anlaşması yoluyla geri almayı planladığı para olduğu konusunda ısrar etti.

Ardından Trump, ya Ukrayna’nın anlaşmaya gideceğini ve ABD’ye 400-500 milyar dolar tazminat ödeyeceğini, ya da sorun yaşayacağını belirtti.

ABD başkanının tepkisini danışmanı Mike Waltz, “Başkan Trump şu anda Başkan Zelenskiy’den, önerimizi kabul etmek istememesinden açıkça çok hayal kırıklığına uğradı, ki bence sonunda kabul edecek,” diye açıkladı.

Zelenskiy, yarım trilyon dolar tazminat talebini kesinlikle reddederek “ABD’den 500 milyar dolar yardımı kabul etmeye niyetim yok. Birileri bunu beğensin ya da beğenmesin. 100 milyar doları bile tanımıyorum, Başkan Biden’la anlaştık, bu bir hibe! Hibe bir yükümlülük değil. Hibeleri geri ödemeyeceğiz… On nesil Ukraynalının ödeyeceği hiçbir şeyi imzalamıyorum,” dedi.

Anlaşmanın nihai versiyonu Zelenskiy’i memnun etti. UNIAN ajansının aktardığına göre Zelenskiy, 26 Şubat’ta basın mensuplarına yaptığı açıklamada “Benim için en önemlisi, medyada nerede ve ne duyulursa duyulsun, borçlu olmamamızdı. Anlaşmada ne 500 milyar, ne 350, ne de 100 milyar borç var. Çünkü bu bize karşı adil olmazdı,” ifadelerini kullandı.

Donald Trump, Rusya’nın nadir toprak elementlerine de ilgi gösteriyor. Washington ve Moskova’nın “büyük ekonomik kalkınma anlaşmaları” üzerine görüşmeler yaptığını bildirdi. Trump, “Rus nadir elementlerine erişim sağlamak için bir anlaşma yapmak isterdim,” diye konuştu.

24 Şubat’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, hükümet üyeleriyle nadir toprak metalleri konusunda bir toplantı yaptı. Biraz sonra VGTRK’nin sunucusu Pavel Zarubin’e verdiği mülakatta Putin, Moskova’nın “yabancı ortakları, Rusya Federasyonu’na geri dönen sözde yeni, tarihi topraklarımıza da çekmeye” hazır olduğunu belirtti.

Putin, “Orada da belirli [nadir toprak] kaynakları var. Amerikalılar dahil ortaklarımızla çalışmaya hazırız,” diye ekledi.

Ukrayna’da hangi kaynaklar var ve ABD için neden gerekli?

Trump’ın başlangıçta Ukrayna’nın doğal kaynaklarına erişim hakkında bir anlaşmadan bahsettiğinde tam olarak neyi kastettiği —sadece nadir toprak metalleri (skandiyum, itriyum, lantan, praseodimyum, neodimyum gibi 17 element) mi yoksa daha geniş anlamda “kritik maden” (ABD Jeolojik Araştırma Servisi USGS’nin 2022 listesine göre, lityum, kobalt, bizmut, grafit, titanyum, zirkonyum dahil 50 element) mi— hâlâ net değil.

Nadir toprak metalleri, güçlü kalıcı mıknatıslar, akıllı telefonlar ve diğer tüketici elektroniği ürünlerinin yanı sıra askeri uçak motorları, füze sistemleri ve lazerler dahil savunma sistemlerinin üretiminde kullanılıyor.

Gazprombank İktisadi Tahmin Merkezi verilerine göre, nadir toprak elementlerinin dünya pazarının toplam hacmi yıllık 15 milyar doları geçmiyor.

Yayınlanan anlaşma metni, Ukrayna’nın “maden yatakları, hidrokarbonlar, petrol, doğalgaz ve diğer hammadde kaynakları, altyapı, limanlar ve devlet işletmelerine” yatırım planlarına işaret ediyor.

CBS, Trump’ın özellikle nadir toprak elementlerine yaptığı vurgu, Amerikan sanayisinin bu konuda Çin’e ve onun hammadde kapasitelerine büyük ölçüde bağımlı olmasıyla ilgili, diye belirtiyor.

GlobalData verilerine göre, Çin dünya nadir toprak elementleri üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini ve küresel rafine kapasitesinin yüzde 90’ını sağlıyor. Bu, nadir toprak elementlerini kendileri çıkaran ülkelerin bile bunları işlenmek üzere Çin’e gönderdiği anlamına geliyor.

Diğer yandan AFP ajansına göre Ukrayna, önemli bir manganez, titanyum, grafit (sonuncusu lityum-iyon pillerde kullanılıyor) üreticisi, lityum rezervlerine sahip (ancak bunlar işlenmemiş) ama nadir toprak element rezervleri doğrulanmadı. Ajansa konuşan USGS uzmanı Elena Safirova, “Ukrayna’nın nadir toprak elementleri içeren birkaç yatağı var, ancak hiçbiri işletilmemiş,” diye konuştu.

Diğer yandan Ukrayna’da ciddi miktarda demir cevheri, titanyum ve kömür (Zaporojye’de) varlıkları bulunuyor. The Economist dergisinin verilerine göre, Ukrayna dünya titanyum arzının yüzde 4 ila 7’sini sağlıyor.

Sanıldığı kadar yok: Ukrayna’nın nadir toprak metal rezervleri ölçeği

Bununla beraber S&P Global Commodity Insights verilerine göre, Ukrayna tamamen Sovyet nadir toprak metal rezervleri tahminlerine dayanıyor. Bu jeolojik araştırmalar esas olarak 1960-1980’lerde yapıldı.

Ukrayna Devlet Jeoloji ve Maden Hizmetleri’nin eski genel müdürü Roman Opimah, AFP‘ye verdiği demeçte “Maalesef, modern bir değerlendirme [nadir toprak metal rezervleri] yok,” dedi ve bu tür kaynaklara ilişkin bilgilerin bir kısmının gizli olduğunu da sözlerine ekledi.

S&P’nin belirttiğine göre, Ukrayna hükümetinin bahsettiği nadir toprak metali yataklarından biri Novopoltavskoe (Zaporojye), 1970 yılında Sovyet jeologları tarafından keşfedildi ve kanıtlanmış rezervlere sahip tek yatak.

Diğer yataklar —Azov ve Mazurovskoye— askeri müdahalenin beraberinde Rusya’nın kontrolünde geçti.

Ayrıca Ukrayna’daki nadir toprak metal rezervlerinin ölçeği de tartışma konusu.

Colorado Madencilik Okulu Payne Enstitüsü Direktörü Morgan Bazilian, “Ukrayna’da kayda değer nadir toprak element rezervleri olduğunu bilmiyorum. Bu, savaş halindeki bir ülke sayesinde kritik madenlere erişim sorunumuzu sihirli bir şekilde çözeceğimiz, basit anlamda yeni fantezilerden biri. Aklıma gelen en yakın benzerlik, Afganistan’ın yeraltında bulunduğu iddia edilen trilyonlarca dolarlık madenlere ilişkin son derece benzer bir abartı,” yorumunu yaptı.

Bağımsız jeoloji danışmanı Tony Mariano da “Ukrayna’da ekonomik olarak yaşayabilir nadir toprak yatakları yok,” değerlendirmesinde bulundu.

Diplomasi

İstanbul görüşmelerinde Rusya’dan Ukrayna’ya memorandum ve kısmi ateşkes teklifi

Yayınlanma

Rusya ve Ukrayna heyetleri, İstanbul’da gerçekleştirdikleri ikinci tur doğrudan müzakerelerde, ağır hasta savaş esirleri ile 25 yaş altı askerlerin tamamının takası ve büyük çaplı bir cenaze değişimi konularında mutabakata vardı. Rusya, cephenin belirli bölgelerinde iki ila üç günlük ateşkes önerirken, Ukrayna bir sonraki görüşmenin 20-30 Haziran tarihleri arasında yapılmasını teklif etti.

Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında İstanbul’da düzenlenen ikinci tur doğrudan müzakereler, savaş esirleri ve cenaze takası konularında önemli anlaşmalarla sonuçlandı.

Görüşmelerde Rusya, Ukrayna’ya bir çözüm memorandum taslağı sunarken, cephenin belirli bölgelerinde iki ila üç günlük geçici ateşkes önerisinde bulundu. Ukrayna tarafı ise bir sonraki toplantı için Haziran ayının sonunu işaret etti.

İlk görüşmede tarafların ateşkes memorandumları hazırlama ve 1000’e 1000 formülüyle savaş esiri takası yapma konusunda mutabık kalmasının ardından gerçekleşen bu yeni turda, tüm ağır hasta savaş esirlerinin takası ve bugüne kadarki en büyük cenaze değişimi konularında ilerleme sağlandı.

Esir ve cenaze takasında önemli uzlaşı

Müzakerelerin en somut çıktıları arasında esir ve cenaze takasları yer aldı. Rus heyeti başkanı Vladimir Medinskiy, tüm ağır yaralı ve ağır hasta esirlerin “hepsi hepsiyle” formülüne göre takas edileceğini belirtti. Aynı formülün 25 yaş altı genç askerler için de geçerli olacağını ifade eden Medinskiy, bu kapsamda her iki taraftan 1000 ila 1200 kişinin listeye dahil olabileceğini söyledi.

Ayrıca, ağır yaralı askerlerin siyasi kararlar beklenmeksizin, düzenli ve rutin olarak takas edilebilmesi için Moskova ve Kiev arasında bir komisyon kurulacağı açıklandı.

Ukrayna heyeti başkanı Rustem Umerov da ağır hasta savaş esirleri ve 25 yaş altı kişilerin takası konusunda anlaşmaya varıldığını teyit etti.

Cenaze takası konusunda ise Medinskiy, Rusya’nın gelecek hafta tek taraflı olarak 6 bin Ukraynalı asker ve subayın cenazesini teslim edeceğini duyurdu. Umerov ise tarafların “6000’e 6000” şeklinde bir cenaze takası üzerinde anlaştığını belirtti.

Bakan Fidan: Türkiye, Rusya-Ukrayna barışında kolaylaştırıcı olmaya hazır

Rusya’dan ateşkes ve memorandum teklifi

Vladimir Medinskiy, Rusya’nın Ukrayna’ya çözüm için bir memorandum taslağı ilettiğini açıkladı.

Taslağın, ateşkesin sağlanması ve barışa ulaşılması için çeşitli seçenekler içeren iki bölümden oluştuğu kaydedildi.

Rusya ayrıca, komutanların asker cenazelerini toplayabilmesi amacıyla cephenin belirli bölgelerinde iki ila üç günlük ateşkes teklif etti. Rus heyetinin müzakerelerin sonuçlarından memnun olduğu bildirildi.

Ukrayna’nın tutumu ve talepleri

Ukrayna tarafı, Rusya’dan memorandum metnini aldığını doğruladı. Ancak Rustem Umerov, Rusya’nın koşulsuz ateşkes ve devlet başkanları düzeyinde bir görüşme yapılması tekliflerini kabul etmediğini dile getirdi.

Kiev heyeti, 20 ila 30 Haziran tarihleri arasında yeni bir görüşme yapılmasını önerdi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, tarafların çözüme ilişkin belgeleri teati ettiğini ve yeni bir esir serbest bırakma sürecine hazırlandıklarını bildirdi.

Çocukların durumu da gündemdeydi

Görüşmelerde çocukların durumu da ele alındı. Medinskiy, Ukrayna’nın kendilerine iadesini talep ettiği 339 çocuğun ismini içeren bir liste verdiğini, bu çocukların Rus askerleri tarafından çatışma bölgelerinden kurtarıldığını belirtti.

Medinskiy, Moskova’nın şu ana kadar 101 çocuğu iade ettiğini, Kiev’in ise 22 çocuğu geri gönderdiğini söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanlığı İdaresi Başkanı Andrey Yermak da Kiev heyetinin Rus tarafına iadesi talep edilen Ukraynalı çocukların listesini ilettiğini teyit etti.

Müzakerelerin detayları ve bir sonraki adım

İstanbul Boğazı kıyısındaki Çırağan Sarayı’nda gerçekleşen görüşmenin saat 13.00’te başlaması planlanıyordu ancak bir buçuk saat gecikmeyle başladı.

Gecikmenin, Ukrayna heyeti başkanı Rustem Umerov’un toplantı öncesinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yaptığı görüşmeden kaynaklandığı öğrenildi. Bir saatten fazla süren müzakereler Rusça yapıldı.

Türk Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin değerlendirmelerine göre görüşmeler “olumsuz” sonuçlanmadı.

TASS ajansının haberine göre ise üçüncü tur müzakerelerin “bir süre içinde” yapılması bekleniyor.

İstanbul görüşmeleri öncesinde Ukrayna’nın ateşkes memorandumu basına sızdı

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Meloni, Orta Asya’da: ‘Köprü’ rolü gelişiyor

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, İtalya’nın Orta Asya ile olan derin iktisadi bağlarını kullanarak, Çin ve Rusya arasında yer alan bu bölgede Avrupa’nın çıkarlarını güvence altına almaya çalışıyor.

Meloni, gergin ticaret ilişkileri ortamında AB ile ABD Başkanı Donald Trump arasında arabuluculuk yapmaya çalıştı ve ayrıca İtalya’nın anakarasını Sicilya’ya bağlayan Messina Boğazı üzerindeki köprü projesini şimdi AB-NATO ortak planı olarak lanse ediyor.

Meloni’nin şimdi kurmaya çalıştığı “köprü” ise AB ile Orta Asya arasında.

Özbekistan ve Kazakistan’a yaptığı iki günlük ziyaret sırasında Meloni, 7 milyar avronun üzerinde değeri olduğu tahmin edilen ticaret ve işbirliği anlaşmaları imzaladı.

Bu anlaşmaların 4 milyar avrosu Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım-Cömert Tokayev ile yapılan anlaşmalardan geliyor.

Ziyaret, cuma günü Kazakistan’ın başkentinde düzenlenen “İtalya-Orta Asya” zirvesiyle sona erdi. Meloni, zirvede beş Orta Asya cumhuriyetinin liderleriyle bir araya geldi.

Ziyareti, İtalya’yı AB’nin çıkarları için önemli bir köprü olarak konumlandırıyor ve enerji, hammadde, altyapı ve diplomasi alanlarında işbirliğini teşvik ediyor.

Bu ziyaret, Brüksel’in Çin ve Rusya arasında yer alan kara ile çevrili bölgeyle bağlarını güçlendirme ve Orta Asya’da bol miktarda bulunan nadir toprak elementleri ve kritik minerallere erişimi çeşitlendirme geniş hedefleri ile de uyumlu.

Çizme’den Asya’nın derinliklerine enerji bağlantısı

İtalya, Çin ve Rusya’nın ardından Kazakistan’ın üçüncü büyük ticaret ortağı ve enerji, iki ülke arasındaki ilişkilerin bel kemiğini oluşturuyor.

Bu durum ticaret hacmine de yansıyor. İki ülke arasındaki yıllık 20 milyar avroluk ticaretin 18 milyar avrosu sadece 2024 yılında petrol ve ilgili ürünlerden elde edildi.

İtalyan enerji devi Eni, Kazakistan’ın en büyük iki petrol sahası olan Karaçaganak ve Kaşagan’da faaliyet gösteriyor. 2022 yılında ülkenin petrol ithalatının yaklaşık %28’i, çoğunluğu Trieste üzerinden Almanya ve Avusturya’ya taşınarak gerçekleştirildi.

Çeşitlendirme konuşmalarına rağmen, petrol ve doğalgaz hakimiyetini sürdürüyor. Çarşamba günü, Kazakistan’ın devlet fonu Samruk Kazyna ile İtalyan şirketleri Maire ve Ansaldo Energia arasında 180 milyon avroluk petrokimya sözleşmeleri imzalandı.

İtalya-Kazakistan Ticaret Birliği Direktörü Marco Benetta, “Kazakistan’a [ilk] geldiğimizde ana faaliyet petrol ve gazdı. Fakat şimdi tarım, turizm ve kaynak işleme alanlarına ilgi artıyor,” dedi.

Astana’ya gitmeden önce Meloni, Özbekistan’ın Semerkant kentinde hammadde, iletişim, bilim, inovasyon ve güvenlik gibi alanları kapsayan yaklaşık 3 milyar avro değerinde anlaşmalar imzaladı.

Meloni’ye Ansaldo Energia, Simest ve Danieli’nin üst düzey yöneticileri eşlik etti ve bu yöneticiler daha sonra Kazakistan’a da gitti.

Eni, 2008’den bu yana 2 milyar doların üzerinde yatırım yapan, Türkmenistan’da faaliyet gösteren az sayıdaki Batılı şirketten biri.

AB’nin hedefleriyle uyumlu

Meloni’nin gezisi, Avrupa’da da dikkatlerden kaçmadı.

İtalyan hükümetine yakın bir kaynak Euractiv’e verdiği demeçte, “Meloni’nin amacı öncelikle İtalya’nın Orta Asya ülkeleriyle zaten güçlü olan bağlarını güçlendirmek, ama ziyaretinin belirli bir görevi olmamasına rağmen daha geniş Avrupa stratejik çıkarlarını da destekleyecek,” dedi.

İtalya, bölgede erken hareket eden ülkelerden biri. Milano merkezli ISPI düşünce kuruluşunun kıdemli araştırma görevlisi Eleonora Tafuro Ambrosetti, “İtalya, 2019 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio’nun Orta Asya’daki beş mevkidaşını Roma’da bir araya getirmesiyle ‘1+5’ formatında diyalog düzenleyen ilk Avrupa ülkesi oldu,” diye hatırlattı.

Meloni’nin ziyareti bu ivmeyi sürdürüyor fakat daha da öteye gidiyor. Cancarini, “Roma, Meloni’yi Orta Asya diplomasisine doğrudan dahil ederek ilişkileri bir sonraki aşamaya taşımak ve AB’nin kısıtlamaları olmadan bölgedeki bağlarını geliştirmek istiyor,” dedi.

Bu ulusal çerçeveye rağmen, stratejik mantık Brüksel ile ortak. Cancarini, “Hedefleri aynı: Orta Asya üzerinden alternatif rotalar bularak Rusya’nın coğrafi ve stratejik etkisini azaltmak,” diye ekledi.

Meloni, Trump ile Avrupa arasında seçim yapmayı ‘çocukça’ buluyor

Brüksel gözünü Orta Koridor’a dikti

Avrupa’nın bölgedeki temel hedeflerinden biri, “Orta Koridor” olarak da adlandırılan Trans-Hazar Uluslararası Ticaret Yolu’nun (TITR) geliştirilmesini hızlandırmak.

Bu yol, Rusya’yı tamamen bypass ederek Çin ve Avrupa’yı Orta Asya ve Hazar Denizi üzerinden birbirine bağlıyor.

Nisan ayında AB, koridorun geliştirilmesi için 3 milyar avro ayırdı. İtalya, projeyi açıkça destekledi ve Meloni, Astana’ya vardığında bunu “muhtemelen en umut verici ve büyüleyici meydan okuma” olarak nitelendirdi.

Tafuro Ambrosetti, “Orta Koridor’u Rusya’ya daha güvenli ve daha hızlı bir alternatif rota olarak gören Roma için bu çok cazip bir proje ve şirketleri için bu fırsatı gerçekten değerlendirmek istiyor,” dedi.

İtalyan silah sanayisi de bölgede

İtalya, 2011 yılında başlatılan Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında Çin ile bir mutabakat zaptı imzalamıştı. Birçok kişi, İtalya’nın Orta Asya politikasının Çin pazarına erişimle bağlantılı olduğunu düşünüyordu. 

Fakat Roma’nın 2023 yılında girişimden resmi olarak çekilmesinden bu yana, Orta Asya’daki varlığı askeri alanı da kapsayacak şekilde derinleşti.

Mart ayında Kazakistan Savunma Bakanı Ruslan Jaqsylyqov, İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto’nun 2022’de Özbekistan’a yaptığı ve Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile görüştüğü ziyaretin ardından İtalya’ya gitmişti.

Öte yandan Türkmenistan, 2008’den beri İtalya’dan silah satın alıyor. Eski Cumhurbaşkanı Kurbankulu Berdimuhammedov da İtalyan savunma şirketi Leonardo ile görüşmelerde bulunmuştu.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Letonya’dan Rus mülk sahiplerine ‘ulusal güvenlik’ gerekçeli giriş engeli

Yayınlanma

Letonya Devlet Güvenlik Servisi (SGB), ülkede stratejik öneme sahip tesislerin yakınında gayrimenkulü bulunan Rusya vatandaşlarının ülkeye girişini yasakladı. SGB, son yıllarda yapılan denetimlerde bazı Rus mülk sahiplerinin ulusal güvenlik için risk oluşturduğunun tespit edildiğini açıkladı.

Letonya Devlet Güvenlik Servisi (SGB), ülkede stratejik olarak önemli tesislerin yakınında gayrimenkulü bulunan Rusya vatandaşlarının ülkeye girişini yasaklama kararı aldı.

Karar, TV3 kanalında yayınlanan Nekā personīga (‘Hiçbir Şey Şahsi Değil’) programında duyuruldu ve Delfi portalı tarafından haberleştirildi.

SGB, son yıllarda ülkede mülk sahibi olan Ruslara yönelik yapılan denetimlerde, bazı vakalarda ulusal güvenliğe yönelik riskler tespit edildiğini bildirdi.

Bunun sonucunda bazı Rusya vatandaşlarının Letonya’ya girişi yasaklanan yabancılar listesine dahil edildiği belirtilirken, yasağın kaç Rus vatandaşını etkilediği konusunda SGB tarafından net bir sayı verilmedi.

Mülk edinmeye yönelik yeni kısıtlamalar yolda

Bu gelişme, Letonya parlamentosu Seimas’ın şubat ayında “ülke ulusal güvenliğini tehdit eden işlemlerin kısıtlanmasına ilişkin” bir yasa tasarısını ilk okumada onaylamasının ardından geldi.

Tasarı, Rusya ve Belarus vatandaşlarının yanı sıra en az yüzde 25 hissesi bu ülke vatandaşlarına ait olan şirketlerin gayrimenkul satın almasını yasaklamayı öngörüyor.

İkinci okuma için tasarıdan, yasanın yürürlüğe girmesinden önce Letonya’da daimi AB mukimi statüsü veya daimi oturma izni almış olanları yasak kapsamı dışında tutan madde çıkarıldı.

Adalet Bakanlığı Sözcüsü Lauma Paeglkalna, halihazırda mülkü olan Rusua ve Belarus vatandaşlarının konutlarına el konulmayacağını belirtti.

Paeglkalna, üçüncü okuma öncesinde tasarıya AB mukimi statüsü ve daimi oturma izni sahipleriyle ilgili açıklamaların eklenebileceğini ifade etti.

Schengen vizeleri ve sınır kontrolleri sıkılaştırılıyor

Daha önce Letonya İçişleri Bakanı Rihards Kozlovskis, Rusya vatandaşlarının ziyaretlerinin birliğin iç güvenliğini tehdit edebileceği gerekçesiyle AB ülkelerine Schengen vizesi vermeyi durdurma çağrısında bulunmuştu.

Kozlovskis, Letonya’nın Ukrayna’daki savaşın başlamasının ardından Schengen vizesi vermeyi durdurduğunu ve aşırı zorunluluk olmadıkça Rus vatandaşlarının girişini yasakladığını hatırlattı.

Litvanya, Estonya, Polonya, Çekya ve Finlandiya da benzer önlemler almıştı. Ayrıca Letonya makamları, Rusya ve Belarus vatandaşlarını Schengen bölgesi ülkelerinden ülkeye girişleri hakkında bildirimde bulunmaya mecbur kıldı.

Seyahat amacını, tahmini süresini ve kalış yerini içeren bilgilerin girişten 48 saat önce sağlanması gerekiyor.

Bununla birlikte, Letonya’ya girmek isteyenlerin istihdam alanlarını, seçilmiş görevlerde bulunan akrabalarını, askerlik hizmeti veya devlet faaliyetleriyle ilgili verileri de belirtmeleri gerekecek.

Bu gerekliliklerin ihlali durumunda 2 bin avroya kadar para cezası uygulanabilecek.

Polonya ve Baltık ülkeleri Ottawa antlaşmasından ayrılmaya hazırlanıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English