Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD, İmran Han’ın görevden alınması için Pakistan’a baskı yapmış

Yayınlanma

The Intercept tarafından elde edilen gizli bir Pakistan hükümeti belgesine göre, ABD Dışişleri Bakanlığı 7 Mart 2022’de yaptığı bir toplantıda, Pakistan hükümetini, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalindeki tarafsızlığı nedeniyle İmran Han’ı başbakan olarak görevden almaya teşvik etti.

Pakistan’ın ABD Büyükelçisi ile iki Dışişleri Bakanlığı yetkilisi arasındaki görüşme, son bir buçuk yıldır Pakistan’da yoğun inceleme, tartışma ve spekülasyon konusu oldu. Siyasi mücadele, 5 Ağustos’ta Han’ın yolsuzluk suçlamasıyla üç yıl hapis cezasına çarptırılması ve devrilmesinden bu yana ikinci kez tutuklanmasıyla tırmandı. Han’ın savunucuları suçlamaları asılsız olarak nitelendirerek reddediyor. Siyasetten 5 yıl süreyle men edilmesi kararı aynı zamanda Pakistan’ın en popüler siyasetçisi olan Han’ın bu yıl Pakistan’da yapılması beklenen seçimlere katılmasını da engelliyor.

Sızdırılan Pakistan hükümet belgesinde yer alan ABD’li yetkililerle görüşmeden bir ay sonra, Parlamento’da güven oylaması yapıldı ve bu oylama Han’ın iktidardan alınmasına yol açtı. Oylamanın Pakistan ordusunun desteğiyle düzenlendiği yorumları yapılıyor. O zamandan beri Han ve destekçileri, Han’ın ABD’nin talebi üzerine iktidardan indirildiğini iddia ederek ordu ve onun sivil müttefikleriyle bir mücadele içine girdiler.

Pakistan’ın ABD Büyükelçisinin sızdırılan telgrafı

Büyükelçi tarafından görüşmeye ilişkin hazırlanan ve Pakistan’a iletilen telgrafın metni daha önce yayınlanmadı. Ülke içinde “gizli mesaj” olarak bilinen telgraf, Han’ın görevden alınması durumunda ABD ile daha sıcak ilişkiler, alınmaması durumunda ise tecrit vaat ediyor.

“Gizli” etiketli belgenin, Güney ve Orta Asya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Donald Lu da dahil olmak üzere Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ile o sırada Pakistan’ın ABD Büyükelçisi olan Asad Majeed Han arasındaki görüşmenin bir kaydını içerdiği belirtiliyor.

Belge, İmran Han veya Han’ın partisiyle hiçbir bağları olmadığını söyleyen Pakistan ordusundaki isimsiz bir kaynak tarafından The Intercept’e sızdırıldı. Intercept, metindeki küçük yazım hatalarını düzenleyerek belgenin tamamını yayımladı:

Bugün Güney ve Orta Asya Dışişleri Bakan Yardımcısı Donald Lu ile öğle yemeğinde bir toplantı yaptım. Kendisine Dışişleri Bakan Yardımcısı Les Viguerie eşlik etti. DCM, DA ve Danışman Qasim bana katıldı.

 Başlangıçta Don, Pakistan’ın Ukrayna krizi konusundaki pozisyonuna atıfta bulundu ve “Buradaki ve Avrupa’daki insanlar, Pakistan’ın (Ukrayna konusunda) neden bu kadar agresif bir şekilde tarafsız bir pozisyon aldığı konusunda oldukça endişeli. Bize o kadar da tarafsız bir tavır gibi gelmiyor” dedi.  MGK ile yaptığı görüşmelerde, “Bunun Başbakan’ın politikası olduğu oldukça açık görünüyor” dedi ve “Bunun (Başbakanın) ihtiyaç duyduğu İslamabad’daki mevcut siyasi dramlara bağlantılı olduğu ve kamuoyuna bir yüz göstermeye çalıştığı” görüşünde olduğunu paylaştı. Ben buna yanıt olarak, Pakistan’ın Ukrayna konusundaki pozisyonunun yoğun kurumlar arası istişarelerin bir sonucu olduğu için durumu doğru bir şekilde okumadığını söyledim. Pakistan hiçbir zaman kamuya açık bir alanda diplomasi yürütmeye başvurmamıştı. Başbakan’ın siyasi bir miting sırasında yaptığı açıklamalar, İslamabad’daki Avrupa Büyükelçilerinin diplomatik görgü kurallarına ve protokole aykırı olarak kamuoyuna açıkladıkları mektuba tepki niteliğindeydi. İster Pakistan’da ister ABD’de olsun, herhangi bir siyasi lider, böyle bir durumda halka açık bir yanıt vermek zorunda kalır. 

Don’a ABD’nin sert tepkisinin sebebinin Pakistan’ın BM Genel Kurulu’ndaki oylamada çekimser kalması olup olmadığını sordum. Kendisi kategorik olarak olumsuz yanıt verdi ve bunun Başbakan’ın Moskova ziyaretinden kaynaklandığını söyledi. “Bence Başbakan’a karşı yapılan güvensizlik oylaması başarılı olursa Washington’da her şey affedilecek çünkü Rusya ziyareti Başbakan’ın bir kararı olarak görülüyor. Aksi takdirde işlerin zorlaşacağını düşünüyorum.” Durakladı ve ardından “Bunun Avrupa tarafından nasıl görüleceğini bilemem ama onların da benzer bir tepki vereceğinden şüpheleniyorum” dedi. Ardından “dürüst olmak gerekirse Başbakan’ın Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından çok güçlü bir şekilde izole edileceğini düşünüyorum” dedi. Don ayrıca, Başbakan’ın Moskova ziyaretinin Pekin Olimpiyatları sırasında planlanmış gibi göründüğünü ve Başbakan’ın Putin ile görüşme girişiminde bulunduğunu ancak başarılı olamadığını ve daha sonra Moskova’ya gitme fikrinin ortaya çıktığını belirtti.

Don’a bunun tamamen yanlış bilgilendirilme ve yanlış bir algı olduğunu söyledim. Moskova ziyareti en az birkaç yıldır planlanıyordu ve müzakereye dayalı kurumsal bir sürecin sonucuydu. Başbakan Moskova’ya uçarken Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin henüz başlamadığını ve barışçıl bir çözüm için hala umut olduğunu vurguladım. Ayrıca aynı tarihlerde Avrupa ülkelerinin liderlerinin de Moskova’ya gitmekte olduğuna dikkat çektim. Don araya girerek “bu ziyaretlerin özellikle Ukrayna sorununa çözüm aramak için yapıldığını, Başbakan’ın ziyaretinin ise ikili ekonomik nedenlerle gerçekleştiğini” söyledi. Başbakan’ın Moskova’da bulunduğu sırada durumdan açıkça üzüntü duyduğuna ve diplomasinin işe yaramasını umduğu gerçeğine dikkat çektim. Başbakan’ın ziyaretinin tamamen ikili bağlamda gerçekleştiğini ve Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik eylemlerine bir göz yumma ya da onaylama olarak görülmemesi gerektiğini vurguladım. Pozisyonumuzun tüm taraflarla iletişim kanallarını açık tutma arzumuz tarafından belirlendiğini söyledim. BM’de ve Sözcümüz tarafından yapılan müteakip açıklamalarda bu husus açıkça ifade edilirken, BM Şartı, güç kullanılmaması veya güç kullanma tehdidinde bulunulmaması, Devletlerin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile ihtilafların barışçıl yollarla çözülmesi ilkelerine bağlılığımız bir kez daha teyit edilmiştir. 

Don’a Pakistan’ın Ukrayna krizinin Afganistan bağlamında nasıl sonuçlanacağından endişe duyduğunu da söyledim. Bu çatışmanın uzun vadeli etkileri nedeniyle çok yüksek bir bedel ödedik. Önceliğimiz Afganistan’da barış ve istikrarın sağlanmasıydı ve bunun için Rusya da dâhil olmak üzere tüm büyük güçlerle işbirliği ve koordinasyon içinde olmamız şarttı. Bu açıdan da iletişim kanallarının açık tutulması elzemdi. Bu faktör aynı zamanda Ukrayna krizi konusundaki tutumumuzu da belirliyordu. Pekin’de yapılacak Genişletilmiş Troyka toplantısına atıfta bulunmam üzerine Don, ABD’nin Genişletilmiş Troyka toplantısına mı yoksa Rus temsilcilerin de katılacağı Afganistan konulu Antalya toplantısına mı katılması gerektiği konusunda Washington’da tartışmaların devam ettiğini, zira ABD’nin şu anda Rusya ile sadece Ukrayna konusuna odaklandığını söyledi. Ben de tam olarak bundan korktuğumuzu söyledim. Ukrayna krizinin dikkatleri Afganistan’dan başka yöne çekmesini istemiyorduk. Don yorum yapmadı.

Don’a tıpkı onun gibi benim de bakış açımızı açık sözlü bir şekilde aktaracağımı söyledim. Son bir yıldır ABD liderliğinin bizim liderliğimizle ilişki kurma konusunda sürekli olarak isteksiz davrandığını hissettiğimizi söyledim. Bu isteksizlik Pakistan’da görmezden gelindiğimiz ve hatta hafife alındığımız yönünde bir algı yaratmıştı. Ayrıca ABD’nin kendisi için önemli olan tüm konularda Pakistan’dan destek beklerken, Pakistan’ın buna karşılık vermediği ve Pakistan’ı ilgilendiren konularda, özellikle de Keşmir konusunda ABD’nin desteğini pek göremediğimiz hissi vardı. Bu algıyı ortadan kaldırmak için en üst düzeyde işleyen iletişim kanallarına sahip olmanın son derece önemli olduğunu söyledim. Ayrıca, Ukrayna krizi konusundaki tutumumuz ABD için bu kadar önemliyse, Moskova ziyareti öncesinde ve hatta BM’de oylama yapılacağı sırada ABD’nin neden bizimle en üst düzey liderlik düzeyinde temasa geçmediğine şaşırdığımızı söyledim. (Dışişleri Bakanlığı konuyu DCM düzeyinde gündeme getirmişti.) Pakistan üst düzey temasların devam etmesine önem veriyordu ve bu nedenle Dışişleri Bakanı, Bakan Blinken ile görüşerek Pakistan’ın Ukrayna krizine ilişkin pozisyonunu ve bakış açısını bizzat açıklamak istedi. Bu görüşme henüz gerçekleşmedi. Don, Washington’daki düşüncenin, Pakistan’daki mevcut siyasi kargaşa göz önüne alındığında, böyle bir angajman için doğru zaman olmadığı ve Pakistan’daki siyasi durum yatışana kadar beklenebileceği yönünde olduğunu söyledi.

Ukrayna krizi gibi karmaşık bir durumda ülkelerin taraf seçmek zorunda bırakılmaması gerektiği yönündeki görüşümüzü yineledim ve siyasi liderlik düzeyinde aktif ikili iletişimin gerekliliğini vurguladım. Don “pozisyonunuzu net bir şekilde ifade ettiniz ve ben de bunu kendi liderliğime götüreceğim” şeklinde cevap verdi.

Don’a ayrıca Senato’nun ABD-Hindistan ilişkilerini ele alan alt komite oturumunda Ukrayna krizi konusunda Hindistan’ın tutumunu savunduğunu gördüğümüzü söyledim. ABD’nin Hindistan ve Pakistan için farklı kriterler uyguladığı görülüyordu. Don, ABD’li milletvekillerinin Hindistan’ın BMGK ve BM Genel Kurulu’ndaki çekimser oylarına ilişkin güçlü duygularının duruşma sırasında açıkça ortaya çıktığını söyledi. Oturumda ABD’nin Hindistan’dan Pakistan’dan daha fazla şey beklediğini ancak Pakistan’ın pozisyonu konusunda daha endişeli göründüğünü söyledim. Don kaçamak bir cevap verdi ve Washington’un ABD-Hindistan ilişkilerine daha çok Çin’de olup bitenlerin merceğinden baktığını söyledi. Hindistan’ın Moskova ile yakın bir ilişkisi olduğunu da sözlerine ekleyen Don, “Tüm Hintli öğrenciler Ukrayna’dan çıktıktan sonra Hindistan’ın politikasında bir değişiklik göreceğimizi düşünüyorum” dedi.

Başbakan’ın Rusya ziyareti konusunun ikili ilişkilerimizi etkilemeyeceğini umduğumu ifade ettim. Don şu cevabı verdi: “Bizim açımızdan ilişkilerde zaten bir çentik açtığını iddia edebilirim. Siyasi durumun değişip değişmeyeceğini görmek için birkaç gün bekleyelim, bu da bu konuda büyük bir anlaşmazlık yaşamayacağımız ve bu göçüğün çok hızlı bir şekilde ortadan kalkacağı anlamına gelecektir. Aksi takdirde, bu meseleyle doğrudan yüzleşmek ve nasıl yöneteceğimize karar vermek zorunda kalacağız.”

Ayrıca Afganistan ve ikili ilişkilerle ilgili diğer konuları da ele aldık. Görüşmemizin bu kısmına ilişkin ayrı bir bildirimde bulunacağız.

 Değerlendirme

 Don, defalarca atıfta bulunduğu Beyaz Saray’ın açık onayı olmadan böylesine güçlü bir tehditte bulunamazdı. Don’un Pakistan’ın iç siyasi süreciyle ilgili olarak haddini aşan bir konuşma yaptığı açıktır. Bu konu üzerinde ciddi bir şekilde düşünmeli ve İslamabad’daki ABD merkezine uygun bir uyarıda bulunmayı değerlendirmeliyiz.

AMERİKA

FT: Reklamverenler X’e geri dönmeye hazırlanıyor

Yayınlanma

Elon Musk’ın Donald Trump’a verdiği destek ile birlikte bazı pazarlamacılar da yeni yönetimin gözüne girmek için sosyal medya platformu X’e geri dönmeye hazırlanıyor.

Financial Times’a (FT) konuşan medya yöneticileri, milyarder Musk’ın ikinci bir Trump Beyaz Saray’ında etkili bir rol kazanma olasılığı nedeniyle bazı markaların X’e yeniden reklam vermeye hazırlandığını söyledi.

Musk’ın iki yıl önce 44 milyar dolarlık satın almasından bu yana platformun gelirleri önemli ölçüde düştü ve bazı yatırımcı tahminleri mevcut değerinin 10 milyar doların altında olduğunu ileri sürüyor.

Disney, IBM ve Apple gibi grupların geçen yıl platformdan ayrılmasıyla birlikte markalar Musk’ın moderasyonu geri çekmesinden duydukları endişeyi dile getirdiler. Musk, büyük şirketlere reklamları durdurdukları için “s..tirip gitmelerini” söyleyerek yanıt vermişti.

Bununla birlikte pazarlama danışmanlığı AJL Advisory’nin CEO’su ve eski Bank of America medya yöneticisi Lou Paskalis, bazı pazarlamacıların harcamalarını X’te yeniden tahsis edebileceğini söyledi.

Şirketlerin, Trump tarafından yeni bir Devlet Verimliliği Departmanının eş başkanı olarak görevlendirilen “Elon’un gözüne girmeye” çalışacaklarını da sözlerine ekledi.

“Beyaz Saray’ın resmi iletişim kanalı olarak görülebilir,” diyen bir başka reklam ajansı başkanı, Trump’ın zaferinin Musk’a yeni bir meşruiyet ve Trump’ın yeni düzenleyici kısıtlamalarıyla karşılaşabilecek sektörlerdeki markalar üzerinde güç kazandırdığını sözlerine ekledi.

Bir medya direktörü ise X’i “tam bir karmaşa” olarak tanımlayıp “Hangi marka bu riski alacak?” diye sorarken, diğerleri de bu konudaki isteksizliklerini sürdürüyor.

Musk da ABD seçimleri öncesinde podcaster Joe Rogan’a verdiği demeçte, reklamverenlerin bir kısmının geri dönmeye başladığını öne sürerek, “Boykotun bir kısmı kalkmaya başlıyor. Trump kazanırsa boykotun çoğunun kalktığını göreceğiz,” demişti.

Seçimlerden bu yana Musk ve müttefikleri X’i başkanlığın kazanılmasının ayrılmaz bir parçası ve muhafazakâr siyasi söylemin yuvası olarak yüveltiyor. Geçen hafta Musk, oylamadan önceki günlerde “küresel kullanıcı saniyesinin” 400 milyarın altından 434,1 milyara yükseldiğini gösteren bir grafik yayınladı. 

Bununla birlikte, seçimlerin X’in izleyici kitlesi ve etkileşimi üzerinde karışık bir etkisi oldu. Similarweb’e göre, X’in web sitesi bu yıl ABD’de trafik açısından en iyi gününü geçen hafta çarşamba günü, yani ABD başkanlık oylamasının ertesi günü yaşarken, seçim günü ikinci sırada yer aldı. Veriler, uygulamanın günlük aktif kullanıcı sayısında da artış olduğunu gösteriyor.

Bununla birlikte, 115.000 ABD’li kullanıcının çarşamba günü X hesaplarını sildiğini de tespit etti; bu, izlemeye başladığından bu yana web hesap çıkışları için en büyük gün olurken, Bluesky ve Meta’s Threads gibi rakiplerin de kullanıcıları artırdığı görülüyor.

Musk’ın Trump’a yakınlığı, X’in seçilmiş başkanın kendi çevrimiçi platformu Truth Social ile birleşebileceği yönünde de yaygın spekülasyonlara yol açtı.

X’in Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’daki operasyonlarının eski başkanı Bruce Daisley, “Musk ister kazayla ister tasarımla olsun, yeni bir Twitter değil, Trump’ın çoğunluk hissedarı olmadığı yeni bir Truth Social yarattı,” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump kabinesine İsrail destekçilerini almaya devam ediyor

Yayınlanma

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, ocak ayından itibaren görev yapacak kabinesini oluşturmayı sürdürüyor.

Trump İç Güvenlik Bakanlığı için Güney Dakota Valisi Kristi Noem’u aday gösterdi.

Trump yaptığı açıklamada, “Sınırın güvenliğini sağlamak için ‘Sınır Çarı’ Tom Homan ile yakın bir şekilde çalışacak ve Amerikan Anavatanımızın düşmanlarımıza karşı güvende olmasını sağlayacaktır,” dedi.

Dindar bir Hıristiyan olarak bilinen ve Güney Dakota valisi olarak seçilen ilk kadın olan Noem, bu makamdaki ikinci dönemindeydi.

Trump yaptığı açıklamada Noem’in eyaletini yönetirken attığı önemli adımlardan birine atıfta bulunarak, “Kristi Sınır Güvenliği konusunda çok güçlü olmuştur. Teksas’ın Biden Sınır Kriziyle mücadelesine yardımcı olmaları için Ulusal Muhafız Askerlerini gönderen ilk Vali oldu ve bu askerler toplam sekiz kez gönderildi,” ifadelerini kullandı.

Noem bu yılın başlarında Güney Dakota’daki yerli kabilelerin uyuşturucu karteli endüstrisinden faydalandığını söylediği için eleştirilere maruz kalmış ve bu yorumu eyaletteki dokuz rezervasyonun tamamına girişinin yasaklanmasına neden olmuştu.

Noem bir sınır eyaletini temsil etmemesine rağmen, göçmenlik konusunda sert tutumlar alma konusunda uzun bir geçmişe sahip. Kongreye aday olduğu 2010 yılında, Senato Cumhuriyetçilerinin Obama yönetiminin Arizona göçmenlik yasasına karşı açtığı davayı engellemeye yönelik başarısız girişimini desteklemişti.

Ayrıca Trump’ın ilk döneminde federal kurumlarla işbirliği yapmayarak belgesiz göçmenleri koruyan “sığınak şehirlerin” cezalandırılması çağrısında bulunmuştu.

Trump’ın Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz oldu

Güney Dakota Valisi ayrıca “şahin” bir İsrail destekçisi olarak da biliniyor. Bu yılın başlarında Noem, eyaletteki haksız veya ayrımcı uygulamaların soruşturulmasında Uluslararası Holokost Anma İttifakı (IHRA) Antisemitizm Çalışma Tanımının dikkate alınmasını gerektiren bir yasa tasarısını imzaladı. Yasanın adı “Tanrının Seçilmiş Halkının Güvenliğinin Sağlanması” idi.

Dönemin İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz yasayı imzaladıktan sonra Noem’i överek onu “İsrail’in gerçek bir dostu” olarak tanımladı.

Yine Mart 2024’te Noem, kendi dişleri üzerinde çalışma yaptığını söylediği Teksas merkezli bir kozmetik diş hekiminin çalışmalarını tanıtmasının ardından bir tüketici savunma grubu olan Travelers United tarafından dava edildi.

Travelers United, Noem’in “12 Mart 2024 itibariyle bir sosyal medya fenomeni olarak çalışmaya başlamış göründüğünü” söyledi ve Valiyi “söz konusu şirketle mali ilişkisi olduğunu açıklamadan bir ürün ya da hizmetin reklamını yapmakla” suçladı.

Noem, X’te yanıt olarak, “Açık olmak gerekirse, iddia edilen ‘reklamlar’ için hiçbir zaman para almadım,” dedi.

Yeni İsrail Büyükelçisi Huckabee: “Filistinli diye bir şey yoktur”

Donald Trump, eski Arkansas Valisi Mike Huckabee’yi de ABD’nin İsrail Büyükelçisi olarak aday göstereceğini açıkladı.

Huckabee’nin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yakın bir ilişkisi vardır. Ayrıca Yahudi yerleşimcilere desteğini defalarca dile getirmiş ve İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’nın bir kısmını ilhak etmesi fikrini desteklemişti.

Trump yaptığı açıklamada, “Mike Huckabee İsrail’i ve İsrail halkını seviyor… Orta Doğu’ya barış getirmek için yorulmadan çalışacak,” dedi.

2015 yılında Huckabee, İsrail’in Batı Şeria ile ABD’nin Manhattan ile olduğundan daha güçlü bir tarihi bağı olduğunu ileri sürmüştü.

Bloomberg: Trump’ın atamaları İsrail’e desteği ve İran’a baskıyı artırmayı hedefliyor

Huckabee 2019’da ise kişisel olarak İsrail’in Batı Şeria’nın bazı bölümlerini ilhak etme hakkı olduğuna inandığını söylemişti.

Huckabee 2008’deki başkanlık adaylığı sırasında “Filistinli diye bir şey yoktur” demiş ve gelecekteki bir Filistin devleti için toprağın İsrail’den değil diğer Arap devletlerinden alınması gerektiğini savunmuştu.

İsrail halihazırda tarihindeki en yerleşimci yanlısı hükümete sahip ve İsrail sağındaki bazı kesimler Trump’ın ikinci yönetiminin ABD’deki en yerleşimci yanlısı yönetim olmasını umuyor.

Axios’a konuşan kaynaklara göre, Evanjelik bir papaz olan ve Trinity Broadcasting Network’te (TBN) bir program sunan Huckabee, Trump’ın görevdeki ilk döneminde İsrail’e büyükelçi olarak atanmak istiyordu.

Pentagon’un başına Fox News sunucusu Hegseth geldi

Trump’ın Pentagon şefi olarak Fox News sunucusu ve eski ordu mensubu Pete Hegseth’i seçmesi sürpriz bir hamle olarak görülüyor.

Bir televizyon sunucusu ve yazar olan Hegseth’in seçimi, Trump’ın bu görev için Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Başkanı Temsilci Mike Rogers ya da savunma odaklı başka bir Kongre üyesi gibi savunma alanında ağır toplardan birini seçeceği yönündeki spekülasyonların ardından geldi.

Trump salı gecesi yaptığı açıklamada, “Pete sert, akıllı ve Önce Amerika’ya gerçekten inanan biri. Pete’in dümende olmasıyla Amerika’nın düşmanlarının dikkati çekilecek. Ordumuz Yeniden Büyük Olacak ve Amerika Asla Geri Adım Atmayacak,” dedi.

Bu seçim, Trump’ın geçen hafta başkan seçilmesinden bu yana yaptığı diğer ulusal güvenlik hamlelerinden farklı. Şu ana kadar ulusal güvenlik danışmanı olarak Temsilci Mike Waltz’ı, Dışişleri Bakanlığı için ise Senatör Marco Rubio’yu seçti. Her ikisi de Amerika’nın askeri ve diplomatik gücü ve dünya çapındaki etkisi konusunda geleneksel görüşlere sahip.

Öte yandan Hegseth, askerlik hizmeti dışında Pentagon ya da hükümet deneyimi olmayan bir “yabancı” diye nitelendiriliyor.

CNN’e göre Trump, en büyük İsrail destekçilerinden Stefanik’e BM elçiliği görevini teklif etti

Trump, Hegseth’in son kitabı The War on Our Warriors’un (Savaşçılarımız Üzerine Savaş) seçiminde rol oynadığını söyledi. Trump, “Kitap, solcuların Savaşçılarımıza ihanetini ve Ordumuzu meritokrasi, ölümcüllük, hesap verebilirlik ve mükemmelliğe nasıl geri döndürmemiz gerektiğini ortaya koyuyor,” diye ekledi.

44 yaşındaki Hegseth, Trump’ın ilk destekçilerindendi. Hegseth, son sekiz yıldır Fox News sunuculuğu yapan madalyalı bir ordu muharip gazisi ve Trump’ın 2017’de David Shulkin’i bu göreve getirmesinden önce Gazi İşleri Bakanı olmak için en önemli adaylardan biriydi.

Princeton mezunu Hegseth, Koch kardeşler tarafından finanse edilen ve gaziler için sağlık hizmetlerinin dışarıdan alınmasını savunan bir grup olan Concerned Veterans for America’nın eski CEO’su.

2021’de Minnesota Ulusal Muhafız binbaşısı olan Hegseth, Biden’ın göreve başlama töreninin güvenliğini sağlamak üzere Washington’daydı, fakat bazılarının beyaz milliyetçi gruplarla özdeşleştirdiği göğsündeki belirgin Kudüs Haçı dövmesi nedeniyle emirleri iptal edildi.

Yeni Pentagon şefi, beyaz milliyetçi ya da Hristiyan milliyetçi gruplara sempati duyduğu iddialarını reddediyor.

Hegseth, her ikisi de savaş suçlarından hüküm giymiş olan eski 1. Teğmen Clint Lorance ve Binbaşı Mathew Golsteyn’in 2019 yılında tamamen affedilmesini sağlayan askeri bir davada Trump’ın dikkatini çekmeyi başarmıştı. Ayrıca, cinayet suçlamasıyla yargılandığı sırada askeri nişanları elinden alınan Astsubay Edward Gallagher’ın terfisi geri verildi.

Yeni CIA şefi Ratcliffe: İran karşıtı çizginin sert bir savunucusu

Trump, eski ulusal istihbarat direktörü John Ratcliffe’i bir sonraki CIA direktörü olarak atayarak kabinesine bir başka “dış politika şahini” ve güçlü bir İran karşıtı politikası savunucusunu ekledi.

Ratcliffe, giden Biden yönetiminin ateşkes sağlama ve Gazze’de Hamas tarafından esir tutulan rehineleri serbest bırakma çabalarının çoğuna öncülük eden Bill Burns’ün yerini alacak. 

Ratcliffe, Biden yönetimini, İsrail’in bu yılın başlarında Refah’a bir saldırı başlatmasını engellemek için istihbarat sakladığı iddiasıyla sert bir şekilde eleştirmişti.

Ratcliffe, Biden yönetimini “kritik [ABD istihbarat] varlıklarını Hamas gibi terörist gruplardan uzaklaştırmakla ve sonuçta 7 Ekim olaylarını öngörememek ya da engelleyememekle” suçlamıştı.

Yeni CIA şefi, üst düzey yönetim yetkililerinin, 11 Eylül sonrasında ABD istihbarat kurumlarının “Hamas ve diğer şiddet yanlısı Filistinli gruplar” hakkında casusluk yapmayı neredeyse tamamen bıraktıklarını ve Hamas’ın ABD için doğrudan bir tehdit oluşturmadığına inandıklarını itiraf ettiklerini ileri sürmüştü.

Ratcliffe RealClearDefense’teki yazısında, 7 Ekim’in ardından onlarca mevcut ve eski ABD’li yetkili, Kongre üyesi ve kongre yardımcısı, Ortadoğu’nun bu şekilde önceliksizleştirilmesinin ABD’yi savunmasız bıraktığını ve saldırıları öngörememesine neden olduğunu ifade ettiğini yazmıştı.

Politico’nun haberine göre Ratcliffe, 2020 seçimlerinden kısa bir süre önce İran’ı Trump’ın itibarını zedelemek ve “toplumsal huzursuzluğu kışkırtmak” amacıyla Amerikalılara “korkutucu e-postalar” göndermekle suçlamıştı. 

Fakat Ratcliffe’in İran’ın seçimlere müdahalesiyle ilgili açıklamaları sırasında, İranlı hackerlar bu grubun üyeleri gibi davransa da, beyaz ırkçı Proud Boys’a herhangi bir atıfta bulunmadığı bildirildi.

Ratcliffe ayrıca Biden yönetiminin İran Devrim Muhafızları Ordusu’nu yabancı terör örgütü statüsünden çıkarmayı düşünmesine karşı çıkan en yüksek sesli Trump yetkilileri arasında yer aldı.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Yayınlanma

ABD’de başkan seçilen Donald Trump salı günü yaptığı açıklamada, milyarder Elon Musk ve girişimci Vivek Ramaswamy’nin “devlet bürokrasisini ortadan kaldırmak, aşırı düzenlemeleri azaltmak, savurgan harcamaları kesmek ve Federal Ajansları yeniden yapılandırmakla” görevli yeni Devlet Verimliliği Departmanına liderlik edeceğini duyurdu.

Trump, seçim kampanyası sırasında hükümetin verimliliğini artırma çabasının “dolandırıcılık ve uygunsuz ödemeleri” ortadan kaldırmak için bir plan geliştireceğini ve federal hükümetin “tam bir mali ve performans denetimi” yapacağını söylemişti.

Salı günü Trump, panelin Beyaz Saray’ın Yönetim ve Bütçe Ofisi ile ortak çalışacağını ve çalışmalarının en geç 4 Temmuz 2026’da (ülkenin kuruluşunun 250. yıldönümü) sona ereceğini söyledi.

Bu yapı, Musk’ın dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi Tesla ve dünya roket fırlatma pazarına hakim SpaceX gibi şirketlerinden istifa etmekten ve elden çıkarmayı zorunlu kılabilecek federal çıkar çatışması kurallarından kaçınmasını sağlayabilir.

Fakat boyutun ya da yapının ne olacağı ya da Musk ve Ramaswamy’nin vaat ettikleri dramatik hükümet revizyonunu nasıl gerçekleştirecekleri belli değil. “DOGE” (Department of Government Efficiency) olarak kısaltılan girişim, Musk’ın en sevdiği internet memlerinden biri üzerine bir oyun ve aynı zamanda dijital “token” Dogecoin’in de kısaltması.

Sosyal medya ağı X’e gönderdiği bir gönderide Musk, “Devlet Verimliliği Departmanının tüm eylemleri maksimum şeffaflık için çevrimiçi olarak yayınlanacaktır. Halk önemli bir şeyi kestiğimizi ya da savurgan bir şeyi kesmediğimizi düşündüğünde, sadece bize bildirin!” dedi. Musk ayrıca panelin ticari ürünler sunacağını da belirtti.

Musk, Trump’ın geçen ay Madison Square Garden’da düzenlediği mitingde ABD federal bütçesinden en az 2 trilyon dolar kesinti yapabileceğini ileri sürmüştü. Fakat bu meblağın, Kongrenin savunma dahil devlet kurumlarının operasyonları için her yıl harcadığı miktarı aşacağı hesaplanıyor.

Bu da muhtemelen Sosyal Güvenlik, Medicare, Medicaid ve gazi yardımları gibi popüler hak programlarında önemli kesintiler yapılmasını gerektirecek.

Geçtiğimiz mali yılda hükümet 6,75 trilyon dolardan fazla harcama yaptı ve bunun 5,3 trilyon dolardan fazlası Sosyal Güvenlik, sağlık hizmetleri, savunma ve gazi yardımları ve borç faizlerinden geldi.

Musk, “Bu, sistemde ve hükümetin israfına karışan herkeste, ki bu pek çok insan demek, şok dalgaları yaratacak,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English