Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

ABD Savunma Bakanı İran ajandasıyla Orta Doğu’ya geliyor

Yayınlanma

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) İran’daki Fordo nükleer tesisinde yüzde 83.7 oranında uranyum parçacıkları tespit ettiğini iddia etmesinden sonra bu hafta sonu ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geniş kapsamlı bir Orta Doğu turuna çıkıyor. 

UAEA’nın 3 ayda İran’ın nükleer faaliyetleriyle ilgili paylaştığı rapora göre İran’da nükleer silah üretme eşiğine bir adım mesafede yer alıyor. Rapora göre, İran’ın yer altı tesisi Fordo’dan alınan numunelerin yüzde 83,7’ye varan saflıkta parçacıklar olduğu belirlendi. Ajansın raporunda, “İran, ajansa zenginleştirme seviyelerinde ‘istenmeyen dalgalanmaların’ geçiş döneminde meydana gelmiş olabileceğini bildirdi” ifadesine yer verildi.

Wall Street Journal gazetesi UAEA’nın Ocak ayında Fordo tesisinde yaptığı çalışmalar sonucunda yüzde 84 oranında zenginleştirilmiş uranyum parçacıkları bulduğunu yazmıştı.

Nükleer silah geliştirmek için kritik eşik yüzde 90 olarak tarif ediliyor. 2015 yılında İran’la yapılan nükleer anlaşmada İran’ın zenginleştirme kapasitesi yüzde 3.67 ile sınırlanmıştı. Ancak 2018 yılında Donald Trump yönetiminin nükleer anlaşmadan çekilmesiyle bu eşik aşıldı. İran yönetimi de geçen Kasım ayında uranyum zenginleştirmede yüzde 60 oranında kadar çıktığını ilan etti. İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behrouz Kamalvandi, ülkesinin yüzde 60 zenginleştirme oranını geçtiği yönündeki haberleri reddetmişti.

ABD Savunma Bakanı Orta Doğu’ya geliyor

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ABD Savunma Bakanı Llyod Austin’in bu hafta sonu Orta Doğu’ya yapacağı geniş kapsamlı ziyaretin programını duyurdu. Austin tur kapsamında hem bölge ülkelerinin liderleriyle görüşecek hem de Orta Doğu’daki Amerikan birliklerini ziyaret edecek.

Pentagon Sözcüsü Patrick Ryder, Austin’in bölge gezisinin “ABD’nin Orta Doğu bölgesine kalıcı taahhüdünü yeniden teyit etme” fırsatını vereceğini söyledi. ABD Savunma Bakanının ajandasında bölgesel güvenlik konularında Orta Doğu ülkeleriyle birlikte çalışmak, ortak hava savunma gücü ve eşgüdümlü deniz görevlerini icra etmek gibi kritik başlıklar yer alacak.

Austin’in ziyareti Kasım 2021’den bu yana en geniş kapsamlı tur olması bakımından da önem taşıyor. Barack Obama döneminde ABD ordusunun Orta Doğu bölgesinden sorumlu ordusu olan Merkez Kuvvetler Komutanlığına (CENTCOM) liderlik eden Llyod Austin bölgeyi yakından tanıyor.

Biden döneminde ağırlıklı olarak Doğu Avrupa’da Ukrayna ile Asya’da Çin ile meşgul olan Amerikan yönetimi bölgedeki partnerlerine “Orta Doğu’yu bırakmadık” mesajı vermeyi hedefliyor.

Austin bölge ülkeleriyle İran’ı görüşecek

Ziyarette 2015 yılında imzalanan ancak Trump yönetiminin çekildiği nükleer anlaşma konusunda geniş olarak ele alınacak. Göreve geldiğinden bu yana Biden yönetimi “İran’la anlaşabiliriz” mesajı verse de Trump döneminde çıkmaza giren nükleer dosyadaki tıkanıklık hala aşılabilmiş değil.

Bölge ülkeleri için de İsrail’in İran’ın nükleer silah üretme kapasitesine kısa sürede ulaşabilme olasılığı nedeniyle anlaşma sürecine itiraz ettiği biliniyor. Tel Aviv yönetimi askeri seçenekler kullanılarak İran’ın nükleer kapasitesinin yok edilmesini savunuyor.

ABD Savunma Bakanı Austin’in Orta Doğu’da İran’a müzahir silahlı grupların faaliyetleri konusunda da mesajlar vermesi bekleniyor.

İran’ın Ukrayna savaşında Rusya’ya sağladığı askeri destek ve insansız hava araçları temin etmesi de Austin’in dosyasındaki bir diğer önemli konu.

ABD Çin ve Rusya’yı Orta Doğu’da istemiyor

Öte yandan Ukrayna’da Rusya, Asya’da Çin’i çevreleme siyasetini dış politikasının temeline yerleştiren Washington’un Orta Doğu’da da Rus ve Çin etkisine karşı tedbir arayışlarında olduğu biliniyor.

Bölge ülkelerinin Çin ve Rusya ile geliştirdiği ekonomik ve askeri ilişkiler Washington’un yakın takibinde bulunuyor. Bölge ülkeleri Ukrayna savaşında, Washington’un baskılarına rağmen Rusya karşıtı yaptırımlara katılmamayı ve tarafsız bir tutum takınmayı tercih etmişti.

Petrol üretiminde küresel pastayı yöneten Körfez ülkelerinin Biden yönetiminin baskılarına direnerek üretimi artırmaması ve petrol üretimi politikasını Moskova ile belirlemeyi tercih etmesi de Washington’u rahatsız eden bir diğer kritik konu olarak öne çıkıyor.

Bütün bunlarla birlikte İsrail’de aşırı sağcı unsurların iktidarında Filistin dosyasının gitgide ısınması da Biden yönetiminin bir diğer önceliği.

ORTADOĞU

UCM Hakiminden İsrail’in “tarafsızlık” sorgusuna yanıt

Yayınlanma

Beti Hohler

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail’in kendisi hakkındaki tarafsızlık sorgulamasına ilişkin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama kararını verecek dairenin yeni atanan üyesi Hâkim Beti Hohler’in yanıtını yayınladı.

İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkındaki tutuklama talebi kararını verecek hâkim heyetine yeni atanan Hohler, savcılıktaki geçmiş görevine ilişkin İsrail’in sorularını yanıtladı.

UCM Hakimi Hohler’in sunduğu detaylı yanıtla, İsrail’in yargı sürecini geciktirmeye ve hakimin tarafsızlığını sorgulama yönelik girişimi temelsiz kaldı.

Tarafsızlık tartışması

Hohler’in UCM hakimliğine seçilmeden önce UCM Savcılık Ofisinde çalışmış olmasının, tarafsızlığına gölge düşürebileceğini öne süren İsrail Başsavcılığının UCM’ye yönelttiği sorulara verilen yanıtta, Filistin soruşturmasında görev almadığını belirtti. Hohler, savcılık bürosunda çalıştığı dönemde Filistin soruşturmasına doğrudan ya da dolaylı olarak katılmadığını ve soruşturmada görev alan personelle çalışmadığını kaydetti.

Eski Mossad şefi savaş suçları soruşturması nedeniyle eski UCM savcısını tehdit etmiş

İsrailli yetkililer hakkında yürütülen soruşturmanın belgelerine, soruşturma planlarına, evraklarına, delillerine veya gizli belgelere hiçbir şekilde erişmediğini aktaran Hohler, bu bilgi ve belgelerin kendisine başka şekilde de getirilmediğini ifade etti.

Yanıtında UCM’deki tüm soruşturmalara erişim sağlayan bir konumda çalışmadığını anlatan Hohler, Savcılıktaki görevinde kendisine danışılan ve görüş bildirdiği konular içinde Filistin soruşturmasının yer almadığını vurguladı.

Hohler, ağırlıklı olarak Filipinler’deki olayların soruşturulmasında görev aldığını ve etkileşime girdiği soruşturmalar içinde Filistin’in yer almadığını belirtti.

ABD Temsilciler Meclisi, UCM’ye yaptırım yasasını geçirdi

Tarafsızlığından makul gerekçelerle şüphelenilen bir hâkimin görevinden çekilmesi gerektiğine inandığını aktaran Hohler, görevinin gerektirdiği özelliklerin farkında olduğunu kaydetti. Hohler, Savcılık Ofisini de konuya ilişkin elindeki bilgileri mahkemeye sunmaya davet etti.

UCM’deki süreci geciktirme çabaları

Önceki UCM Başsavcısı Fatou Bensouda 16 Ocak 2015’te, Filistin’deki duruma ilişkin ön inceleme başlattığını duyurmasının ardından, Aralık 2019’da soruşturma için gerekli kriterlerin karşılandığını açıklamasına rağmen, Filistin topraklarının nereyi kapsadığı ve mahkemenin hangi topraklarda işlenen suçlara bakabileceğinin tespit edilmesi için ön yargılama dairesinden görüş istemişti.

Söz konusu görüşün verilmesi sırasında birçok UCM ülkesi ve sivil toplum kuruluşunun (STK) sürece dahil olmasıyla yaklaşık 2 yıl sonunda, ön inceleme tamamlanmış ve soruşturma ancak 3 Mart 2021’de başlatılmıştı.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

UCM Başsavcılığının 20 Mayıs’ta Binyamin Netanyahu, Yoav Gallant ve üç Hamas lideri hakkında istediği tutuklama kararı talebi, İsrail ve müttefiklerinin sistematik engelleme çabalarıyla karşılaşmaya devam etti.

İngiltere’nin temmuzda başlattığı yetki itirazıyla yeni bir gecikme süreci başlamıştı. İngiltere’nin Filistin’in devlet statüsünü sorgulayarak UCM’nin yargı yetkisine itiraz etmesi ve daha sonra 64 ülke, kuruluş ve kişinin beyanlarının da sürece dahil edilmesiyle birlikte, tutuklama kararından önce yargılama yetkisi tartışmalarına girilmişti.

Bunun yanında Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı talebini incelemekle görevli bir numaralı Ön Yargılama Dairesinin başkanı Hâkim Julia Motoc’un “sağlık nedenleri ve adaletin düzgün işleyişini koruma ihtiyacı” gerekçesiyle görevinden çekildiği açıklanmıştı.

UCM, Motoc’un yerine Sloven Hâkim Beti Hohler’in atandığını bildirmişti.

İsrail’in hedefindeki UCM Başsavcısı’na “cinsel taciz” soruşturması

UCM’deki Filistin süreci devam ederken, Mahkeme Taraf Devletler Meclisi Başkanlığından yapılan açıklamada, Başsavcı Kerim Han hakkında Savcılık Ofisi çalışanlarından birine yönelik “uygunsuz davranış” iddialarının bağımsız bir komisyon tarafından incelendiği duyurulmuştu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas’tan Gazze’nin yönetimi için “komite” önerisine şartlı onay

Yayınlanma

Hamas’ın siyasi büro üyesi Halil el-Hayye, El-Aksa televizyonuna yaptığı açıklamada Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması teklifini, bu komitenin tamamen yerel olması şartıyla kabul ettiklerini söyledi.

Hayye, Gazze’de ateşkes görüşmeleriyle ilgili açıklamasında “Masaya Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması yönünde bir fikir konuldu. Bu, Mısırlı kardeşlerimizin sunduğu bir öneri. Biz buna sorumlu bir yaklaşımla ve olumlu bir şekilde yanıt verdik. Komitenin Gazze’yi tamamen yerel bir şekilde yönetmesi ve oradaki günlük hayata dair her şeyi denetlemesi şartıyla bu öneriyi kabul ediyoruz” dedi.

Çin’de bir araya gelen Hamas ve El Fetih birleşme için diyaloğu sürdürme sözü verdi

Hamas ve Fetih hareketleri, bu ayın başında Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması ve ateşkes görüşmeleri çerçevesinde Mısır’ın başkenti Kahire’de bir araya gelmişti.

Hayye, Hamas ve İsrail arasında dolaylı olarak yürütülen ateşkes ve esir takası müzakerelerine ilişkin de “İsrail soykırımı durmadan esir takası olmayacak. Nitekim bu birbirine bağlı bir denklem. Biz tüm açıklıkla şunu söylüyoruz. Bu saldırganlığın durmasını istiyoruz. Herhangi bir esir takası olması için önce bu saldırılar durmalı” ifadelerini kullandı.

“Netanyahu, siyasi nedenlerle ateşkesi engelliyor”

Ateşkes anlaşmasına hazır olduklarını ancak İsrail’in de bu konuda gerçekten istekli olması gerektiğini belirten Hayye, “Ateşkes müzakerelerini harekete geçirmek için arabulucu ülkelerle temaslarımız sürüyor. Ancak Netanyahu, siyasi nedenlerle ateşkes müzakerelerinde ilerlemeyi engelliyor” diye konuştu.

İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’nde süren saldırılarının durdurulması için taraflar arasında uzun süredir dolaylı müzakereler yürütülüyor. Katar, ABD ve Mısır’la İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes ve esir takası anlaşmalarına arabuluculuk ediyor.

“Ya Philadelphia ya anlaşma”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ve uluslararası kamuoyunda, siyasi nedenlerle Hamas ile esir takası anlaşması yapmamakla suçlanıyor. İsrail’in anlaşma taslağına eklediği maddelerin özellikle Mısır-Gazze sınır hattı Philadelphia Koridoru’nda kontrolünü sürdürme ısrarının müzakereleri zora soktuğu vurgulanıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail Meclis kürsüsünden Netanyahu’ya “seri katil” dedi

Yayınlanma

Ayman Ode

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya Gazze’deki sivil ölümlerinden ötürü “barışın seri katilisin” diyen Filistin asıllı İsrail Meclisi (Knesset) üyesi Ayman Odeh zorla kürsüden uzaklaştırıldı.

Odeh, Knesset’teki konuşmasında, İsrail ordusunun Gazze’de, sivil ayırt etmeksizin düzenlediği saldırılardan dolayı Netanyahu’yu eleştirdi.

İsrail saldırılarında henüz yeni doğmuş ikiz bebeğini ve eşini, doğum belgesini almaya gittiği esnada düzenlenen saldırıda kaybeden Muhammed Ebu el-Kumsan’ın hikayesini anlatan Odeh, “Gazze’de sisteminizin öldürdüğü 17 bin 385 bebek var; bunların 825’i bir yaşın altında” dedi.

Netanyahu’ya Gazze öldürülen sivil, kadın ve çocuklara ilişkin sert eleştiriler yönelten Odeh sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze’de 35 bin 55 yetim bebek var. Hepsinin kanı peşinizi bırakmayacak ve yine de küstahlığınızla Uluslararası Ceza Mahkemesinde nasıl suçlandığınızı merak edeceksiniz. Binyamin Netanyahu senin düşüncen nedir? Düşüncen nedir? 30 yıldır barışın seri katili oldun.”

Konuşması yarıda kesilen Odeh’in Knesset’te bulunanlarca kürsüden uzaklaştırıldığı görüldü.

Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta üç günlük ikiz bebeklerinin doğum belgesini almak için evinden çıkan Filistinli Muhammed Ebu el-Kumsan, eşini ve çocuklarını 13 Ağustos’ta İsrail saldırısında kaybetmişti.

Filistinli baba, bebeklerinin doğum belgesini almak için dışarı çıktıktan kısa bir süre sonra, İsrail ordusu sığındıkları evi bombalamıştı. Evde bulunan eşi ile Aysel ve Aser ismini verdikleri ikiz bebekleri ve kayınvalidesi saldırıda yaşamını yitirmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English