Diplomasi
ABD teknoloji sektörü Çin sermayesine “çıkış” baskısı yapıyor

ABD’li risk sermayesi şirketleri, Washington’dan yabancı mülkiyet üzerinde daha sıkı kontroller beklerken Çinli destekçilerle bağlarını kesmeleri için teknoloji startup’larına baskı yapıyor.
Financial Times’ın (FT) aktardığına göre bir örnekte, pandemi sırasında Shenzhen’de kurulan fakat daha sonra Los Angeles’a taşınan üretken yapay zeka girişimi HeyGen, Çinli yatırımcılarından (IDG Capital, Baidu Ventures, Sequoia Capital’in eski Çin risk sermayesi kolu HongShan ve ZhenFund) hisselerini ABD’li şirketlere satmalarını istedi.
FT’ye bilgi veren kişiler, eski Snap yazılım mühendisi Joshua Xu tarafından kurulan yapay zeka video startup’ının mart ayında Silikon Vadisi’ndeki Benchmark tarafından yönetilen bir finansman turunu tamamladığını ve bu sırada erken aşamadaki Çinli yatırımcıların ABD’li risk sermayesi şirketlerine satış yaparak hisselerini önemli ölçüde azalttığını söyledi.
Söz konusu kişiler, Washington’un Çinli teknoloji gruplarına ve sınır ötesi yatırımlara yönelik incelemeleri yoğunlaşırken, ABD’li yatırımcıların ve Xu’nun “sermaye tablosunu temizlemek”, yani destekçiler listesini temizlemek istediğini söyledi.
ABD, Çinlilerin “azınlık hissesi” almasına henüz kısıtlama getirmedi
Washington geçen yıl ABD’li fonların Çin’in yapay zeka sektöründeki bazı yatırımlarına yasak getirdiğini açıkladı, ancak bugüne kadar Çin’in Amerikan teknoloji şirketlerine yaptığı azınlık hissesi yatırımlarına herhangi bir kısıtlama getirmedi.
HeyGen’in ABD’ye taşınması, artık Çin’e ihraç edilemeyen en son teknoloji yapay zeka çiplerine erişebileceği ve kendi ülkesindekinden daha yüksek ücretli müşterilere ulaşabileceği anlamına geliyor. Web sitesine göre, videolar için özelleştirilmiş avatarlar oluşturan startup, Salesforce, Nvidia, Volvo ve Amazon’u müşterileri arasında sayıyor. Ürün Çin’de kullanılamıyor.
Geçtiğimiz kasım ayında HeyGen, West Coast merkezli Conviction Partners tarafından yönetilen bir finansman turunda 75 milyon dolar değerleme üzerinden 5,6 milyon dolar topladı ve firmanın kurucusu Sarah Guo, HongShan’ın HeyGen’in yönetim kurulundaki koltuğunu devraldı.
Forbes’a verdiği bir röportajda Guo, “jeopolitik durumun son bir buçuk yılda dramatik bir şekilde değiştiğini” ve Xu’nun “yatırımcı tabanımız, kullanıcı tabanımız, veri merkezlerimiz ve hükümet etkisine sahip olmama konusunda çok net olacağımızı söylerken son derece kararlı olduğunu” söylemişti.
Teknoloji startuplarında daha sıkı yatırım kontrolü endişesi hakim
Sektörden birçok kişiye göre HeyGen, ABD’li yatırımcıların Çin’in teknoloji yatırımlarını engelleyen daha katı kurallardan korkmaya başlamasıyla giderek yaygınlaşan bir eğilimin ilk yüksek profilli örneği.
Hong Kong’daki hukuk firması Hogan Lovells’in ortaklarından Benjamin Kostrzewa, “Şu anda Çinli yatırımcıların ABD şirketlerinde azınlık hissesi almasını engelleyen herhangi bir kural yok. Fakat teknoloji ve bankacılık alanlarında birçok taraf kuralların gerektirdiğinden daha sıkı kontroller uyguluyor,” diyor.
Kostrzewa, Çin mülkiyetinin bir şirketin ABD hükümetine satış yapma kabiliyetini engelleyebileceğini de sözlerine ekledi.
Çinli risk sermayesi şirketlerini ABD’deki teknoloji şirketlerini elden çıkarmaya ya da sahipliklerini azaltmaya iten eğilim, enerji depolama ve batarya teknolojisi gibi bir zamanlar patlama yapan sektörlerdeki iflaslarla birlikte kendi ülkelerindeki yatırımlarda da zorluklarla karşılaştıkları bir döneme denk geliyor.
Halka arz piyasası ve durgun ekonomik büyüme de erken aşama yatırımcıların büyüme için denizaşırı piyasalara yönelmesine yardımcı oluyor.
Birçok büyük Çinli risk sermayesi şirketinin, önde gelen ortaklarının okumuş veya çalışmış olabileceği ABD’de derin ağları var; bu da burayı kendileri ve portföy şirketlerinin kendi ülkelerinin dışında çeşitlenmeleri için ideal bir yer haline getiriyor.
Diplomasi
FT: Putin, Witkoff’un sunduğu barış planını reddetti

Rusya Devlet Başkanı Putin’in, ABD Başkanı’nın özel temsilcisi Steve Witkoff tarafından sunulan Ukrayna’daki çatışmanın çözümüne yönelik barış planını görüşmeyi reddettiği bildirildi. Financial Times‘a göre 22 maddelik plan, ateşkes ve Ukrayna’nın NATO üyeliği gibi konuları içeriyordu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, ABD Başkanı’nın özel elçisi Steve Witkoff tarafından sunulan Ukrayna’daki çatışmanın çözümüne yönelik barış planını görüşmeyi reddettiği bildirildi.
Financial Times (FT) gazetesinin edindiği bilgilere göre, Rus üst düzey yetkililer 8 Mayıs’ta Witkoff’a Putin’in barış planını görüşmek istemediğini iletti.
Gazeteye konuşan bir kaynak, Rusya Devlet Başkanı’nın bu tutumu nedeniyle Witkoff’un Putin ile yapılması planlanan yeni görüşmeyi ertelediğini söyledi.
Bununla birlikte, Amerikan Başkanı’nın özel temsilcisine yakın bir kaynak ise böyle bir görüşmenin planlanmadığını belirtti.
Söz konusu planın, ABD, Ukrayna ve Avrupalı temsilcilerin 23 Nisan’da Londra’da gerçekleştirdiği görüşmeler sonucunda hazırlanan 22 maddelik bir liste olduğu ifade ediliyor.
NBC News, bu ayın başlarında kaynaklara dayandırdığı haberinde, belgede ateşkesin yer aldığını ve “Putin’in ABD’nin Ukrayna’nın NATO’ya katılımını desteklemeyeceği yönündeki talebini karşıladığını” aktarmıştı.
Aynı dönemde NBC News, belgenin Vladimir Putin’e Steve Witkoff tarafından sunulacağını yazmış ancak bunun ne zaman gerçekleşeceğine dair bir tarih belirtmemişti.
Rusya Devlet Başkanı ile Amerikan özel temsilcisi arasındaki son görüşme 25 Nisan’da gerçekleşmişti. Rusya Devlet Başkanı Yardımcısı Yuriy Uşakov, Putin ve Witkoff görüşmesinin “oldukça faydalı bir nitelik taşıdığını” ve Rusya ile ABD’nin sadece Ukrayna konusunda değil, diğer bazı uluslararası meselelerde de pozisyonlarını yakınlaştırmasına olanak tanıdığını söylemişti.
Donald Trump ise aynı gün Time dergisine verdiği mülakatta, çözüm sonucunda Kırım’ın “Rusya’da kalacağını” ifade etmişti.
16 Mayıs’ta İstanbul’da Rus ve Ukrayna heyetleri arasında üç yıl aradan sonra ilk görüşmeler yapıldı. Görüşmenin ardından Moskova ve Kiev, her iki tarafın da “olası gelecekteki ateşkesi” nasıl gördüğünü ayrıntılı olarak sunması konusunda anlaştı.
Rus müzakere heyeti başkanı Vladimir Medinskiy, “Böyle bir vizyon sunulduktan sonra, müzakerelerimize devam etmeyi uygun görüyoruz, bu konuda da anlaşıldı,” ifadelerini kullandı.
Diplomasi
Trump ve Putin yılın üçüncü telefon diplomasisinde bir araya geliyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD’li mevkidaşı Donald Trump’ın bugün yılın üçüncü telefon görüşmesini yapması bekleniyor. Görüşmede Ukrayna’daki çözüm ve ticaret konularının ele alınacağı, Trump’ın daha sonra Vladimir Zelenskiy ve NATO liderleriyle de görüşeceği belirtildi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, ABD’li mevkidaşı Donald Trump ile bugün (19 Mayıs) yıl başından bu yana üçüncü telefon görüşmesini gerçekleştirmesi bekleniyor.
ABD Başkanı Donald Trump, görüşmeyi kişisel Truth Social medya hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu.
Trump, Putin ile ABD Doğu Kıyı Saati ile 10.00’da (Türkiye saati ile 17.00) konuşmayı planladığını yazdı.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da TASS haber ajansına yaptığı açıklamada, görüşme için hazırlıkların sürdüğünü doğruladı.
Trump’a göre, telefon görüşmesinde Ukrayna’daki çözüm süreci ve ticaret konuları ele alınacak.
ABD Başkanı Trump’ın, Putin ile yapacağı görüşmenin ardından Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ve NATO liderleriyle de bir telefon görüşmesi yapmayı planladığı bildirildi.
Öte yandan, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ın ise ABD lideri Trump ile Rus mevkidaşıyla yapacağı görüşmeden önce konuşmayı amaçladığı kaydedildi.
Putin ve Trump arasındaki son telefon görüşmesi 18 Mart’ta gerçekleşmişti. Bu görüşmede Ukrayna ve Orta Doğu’daki çözüm süreçlerinin yanı sıra ikili ilişkiler ele alınmıştı.
O dönemde Putin, Trump’ın Ukrayna’da ateşkes fikrini bazı çekincelerle desteklemişti.
Rus lider, enerji tesislerine yönelik saldırıların derhal durdurulması ve hatta Rusya ordusuna topçu ateşini kesmesi yönünde emir vermiş, ancak Kiev rejiminden bu adıma bir karşılık gelmemişti.
İki lider, 12 Şubat’ta gerçekleştirdikleri telefon görüşmesinde ise Ukrayna meselesini ve iki ülke ilişkilerinde birikmiş sorunları masaya yatırmıştı.
Rus ve ABD başkanları, temasları sürdürme ve yüz yüze görüşmeler organize etme konusunda mutabık kalmışlardı.
Trump’ın, böyle bir zirvenin mümkün olan en kısa sürede düzenlenmesi yönündeki arzusunu sürekli olarak dile getirdiği biliniyor.
Diplomasi
AB ve Birleşik Krallık ‘Brexit’ kaosuna son veriyor

AB ve Birleşik Krallık bugün (19 Mayıs) Londra’da yapılacak zirve öncesinde gece boyu süren görüşmelerde “son anda bir ilerleme” kaydedilmesinin ardından, Brexit sonrası ilişkilerin yeniden düzenlenmesi konusunda tarihi bir anlaşmaya vardı.
Brüksel yetkililerine göre, Birleşik Krallık, AB gemilerine balıkçılık sularını 12 yıl daha açmayı kabul etti.
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, “resetleme” görüşmelerinde çok arzu edilen bir iktisadi kazanım olarak, İngiliz tarım ve balıkçılık ihracatının en büyük pazarına yönelik bürokratik engellerin büyük bir kısmını kaldıracak bir veterinerlik anlaşması sağladı.
FT’ye konuşan üç AB diplomatı, Brüksel’in tarım ve gıda anlaşmasının süresini balıkçılık anlaşmasına bağlama talebinden vazgeçtiğini doğrularken, İngiliz yetkililer iki konuyla ilgili anlaşmaya varıldığını teyit etti.
Taraflar, balıkçılık ve gıda ticareti dahil olmak üzere yenilenen ilişkilerinin temel ayrıntıları ve önerilen gençlik hareketliliği programı ile ilgili ifadeler üzerinde gece boyunca yoğun pazarlıklar yürüttü.
Starmer, tarafların Londra zirvesinde somut taahhütlerde bulunmak yerine önerilen program hakkında görüşmeye devam etmesi gerektiğini savundu. Bir İngiliz yetkili, “Dün gece geç saatlerde bir ilerleme kaydedildi,” dedi.
27 üye ülkenin büyükelçileri, AB kurumlarının liderleri resmi anlaşma için Londra’ya doğru yola çıkarken, pazartesi sabahı erken saatlerde bir araya gelerek paketi imzalamak için toplandı.
AB diplomatlarına göre, her iki taraf da gençlik mobilizasyon planı için “çalışmaya devam edilmesi” konusunda anlaştı ve ayrıntıların önümüzdeki aylarda müzakere edilmesine karar verdi.
Starmer, planın “serbest dolaşım” anlamına gelmediğini ve tek pazara ve gümrük birliğine geri dönmeyi reddeden müzakere kırmızı çizgilerini koruduğunu vurguladı.
Son dakika görüşmeleri, her iki tarafın yeni ilişkinin merkezinde yer alan güvenlik ve savunma ortaklığını imzalayacağı pazartesi sabahı Lancaster House’da yapılacak zirve öncesinde gerçekleşti.
Zirvede üç metnin imzalanması bekleniyor: bir savunma ve güvenlik ortaklığı, ABD Başkanı Donald Trump’ın izolasyon politikasını eleştiren “jeopolitik” bir bildiri ve gelecekteki ticaret müzakerelerinin kapsamını belirleyen bir deklarasyon.
-
Rusya2 hafta önce
Rusya’da havaalanlarında toplu uçuş ertelemeleri
-
Görüş2 hafta önce
Kim kazandı?
-
Görüş2 hafta önce
Hindistan-Pakistan savaşı henüz başlamadı
-
Dünya Basını2 hafta önce
Güçlü Amerikan Tanrıları, Trump ve Uzun Yirminci Yüzyılın Sonu
-
Söyleşi2 hafta önce
Alexander Rahr: Bu hükümetin dört yıl dayanması beni şaşırtır
-
Asya2 hafta önce
Cammu ve Keşmir: Yarım asırlık çatışmanın tarihi
-
Görüş1 hafta önce
“Ölüm denir mi hiç öylesine?”
-
Amerika1 hafta önce
Zuckerberg ve AI terapistler: Aklınıza mukayyet olun!