Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD’den Rusya’ya karşı yeni nükleer atılımı

Yayınlanma

Ukrayna savaşının başlamasının ardından Rusya’dan doğalgaz ve petrol alımını durdurarak yaptırım uygulamaya başlayan ABD ve Avrupa, nükleer enerji sektörü söz konusu olduğunda aynı şekilde davranmamıştı.

Aksine, Batılı güçler, Rusya’nın devlete ait nükleer devi Rosatom ve yan kuruluşu Tenex’ten hammadde ve hizmet akışını kesintiye uğratmamaya özen gösterdiler.

Financial Times’ta (FT) yer alan analize göre, Ukrayna savaşı, ABD ve Avrupa enerji arzında, özellikle de her iki bölgenin nükleer filolarına güç sağlamak için gereken zenginleştirilmiş uranyum yakıtının beşte birinden fazlasının Rusya’dan geldiği nükleer sektörde birçok güvenlik açığını ortaya çıkardı.

ABD’de kamu hizmeti şirketleri, Rus arzının kesintiye uğraması ihtimaline karşı nükleer yakıt stoklamak için iki yıldır çaba harcıyor. Washington, aynı zamanda, 2011’deki Fukushima kazasından sonra talepteki çöküş ve yıllarca süren ihmal nedeniyle harap olan nükleer tedarik zincirini yeniden inşa etmek için milyarlarca dolarlık bir hamle yapıyor.

Fukushima’nın ardından nükleer yatırımlardaki ani geri çekilme, uranyum ve reaktörleri beslemek için gerekli olan dönüştürme ve zenginleştirme gibi yan hizmetler sağlayan birçok özel şirket için bir krize yol açtı.

Kongre, Rosatom’dan ithalatı yasaklayabilir

ABD’li bir nükleer yakıt şirketi olan Centrus Energy’nin eski CEO’su Daniel Poneman, “Fukushima çöküşü piyasayı bir nevi yok etmeden önce büyük bir tedarik zincirimiz vardı,” diyor.

Piyasadaki çöküş, Rusya’ya bağımlılıkla el ele gitti. Örneğin, Tenex, en yeni nesil reaktörlere güç sağlamak için gerekli olan Haleu veya düşük zenginleştirilmiş uranyum veya yüksek testli düşük zenginleştirilmiş uranyum adı verilen bir tür uranyumun ticari satışlarında tekel.

Poneman, ABD’nin ‘hassas’ çift kullanımlı nükleer teknoloji sektörünü özelleştiren dünyadaki tek ülke olduğunu ve bu nedenle açıkta kaldığını söylüyor. Ukrayna savaşının ‘tüm nükleer enerji dünyasını alt üst ettiğini’ söyleyen Poneman, bunun ardından Washington’un sektörü yeniden ayağa kaldırmak için harekete geçtiğine işaret ediyor.

Başlangıçta Washington’a, yaptırımların uygulanmasına karşı lobi yaptıktan sonra, ABD nükleer endüstrisi şimdi Rusya’dan yakıt zenginleştirme ve dönüştürme hizmetlerine olan bağımlılığı sona erdirmeyi taahhüt ediyor.

Bunların aşamalı olarak kaldırılması yıllar alacak olsa da, Kongre, Rosatom ve Tenex’ten ithalatı yasaklayacak bir yasa üzerinde çalışıyor.

Bill Gates de ‘yeniden nükleer’ atılımını destekliyor

Ukrayna savaşı, fosil yakıtlara alternatif olarak nükleer enerjiye olan talebin artmasıyla aynı zamana denk geldi. ABD Başkanı Joe Biden’ın iklim ekibi, bunu dünyanın Paris Anlaşması’ndaki hedeflere ulaşmasına yardımcı olabilecek kilit bir teknoloji olarak nitelendiriyor.

Geçtiğimiz ay Washington, İngiltere, Fransa ve Japonya da dahil olmak üzere 21 ülkeye katılarak 2050 yılına kadar nükleer kapasiteyi üç katına çıkarma sözü verdi.

ABD’nin yerli sanayisine yönelik planları, küresel olarak zenginleştirme ve dönüştürme kapasitesini artırmak için birlikte 4,2 milyar dolar taahhüt eden Fransa, Kanada, Japonya ve İngiltere’den destek alıyor.

Bu ülkeler yeni nükleer reaktörler inşa etmeyi planlıyorlar ve savunucuların mevcut teknolojiden daha güvenli ve daha verimli olduğunu iddia ettikleri küçük modül reaktörlerinin (SMR’ler) yapılmasını da araştırıyorlar.

Bill Gates ve OpenAI CEO’su Sam Altman da dahil olmak üzere özel yatırımcılar, SMR’ler geliştiren startup’ları destekliyor.

Uranyum ve nükleer yakıta olan talep de arttı çünkü ABD, Britanya ve diğer bazı batılı ülkeler, Çin ve Rusya yeni birimler inşa etmek için yarışırken, mevcut nükleer reaktörlerin ömrünü uzatma kararı aldı.

Duyarlılıktaki bu değişim, 2021’in başından bu yana üç katına çıkarak 16 yılın en yüksek seviyesi olan 106 dolara yükselen uranyum fiyatlarında bir toparlanmaya yol açtı.

Nükleere yatırımın dezavantajları

Bununla birlikte FT’ye göre analistler, artan maliyetlerin, yüksek faiz oranlarının ve proje gecikmelerinin nükleer startup’lara yönelik piyasa desteğinde keskin bir düşüşe neden olduğunu belirterek başarının garanti edilmediğini söylüyor.

Eleştirmenler ayrıca, nükleer altyapının büyük masraflarının, sektörün maliyet aşımları konusundaki zayıf sicilinin ve güvenlik endişelerinin, kamu parasının yenilenebilir enerjiyi yaygınlaştırmak için daha iyi harcanacağı anlamına geldiğini iddia ediyor.

Endişeli Bilim İnsanları Birliği’nde nükleer enerji güvenliği direktörü Edwin Lyman, “Endüstri, insanları karbon emisyonlarını azaltmada rol oynayabileceğine ikna etmek için bir halkla ilişkiler savaşı veriyor. Fakat temeller gerçekten değişmedi: nükleer enerji diğer elektrik türlerinin çoğundan daha pahalı,” diyor.

Tedarik zincirlerindeki dönüşüm

Nükleer yakıt tedarik zinciri, uranyum cevherinin madenciliği ve öğütülmesiyle başlıyor.

Amerikan cevher üretimi 1980’lerde zirveye ulaşmıştı. Bazı işlenmemiş rezervler yerinde kalırken, yerli sanayi denizaşırı ülkelerdeki daha düşük maliyetli rakiplerle rekabet etmek için mücadele etti.

ABD nükleer santralleri artık kullandıkları uranyumun çoğunu ithal ediyor ve tedarikin neredeyse yarısını Rusya, Kazakistan ve Özbekistan’dan sağlıyor.

Rusya, uranyum zenginleştirmede rakipsiz

Cevheri gaza dönüştürmek ve daha sonra uranyum-235 izotopunun varlığını yaklaşık yüzde 5’lik bir seviyeye kadar zenginleştirmek için kimyasal süreç daha da uzmanlaşmış durumda.

Zenginleştirme hizmetlerinin yalnızca iki büyük batılı tedarikçisi var: Fransa’nın Orano şirketi ve İngiltere, Almanya ve Hollanda konsorsiyumu olan Urenco.

Çin, kendi ihtiyaçlarını karşılamak için zenginleştirme kapasitesi inşa ederken, Rusya, dünyanın ticari kapasitesinin neredeyse yarısına sahip baskın bir oyuncu olarak öne çıkıyor.

ABD’deki 93 nükleer reaktör tarafından kullanılan yakıtın beşte birinden fazlası, başta Rosatom olmak üzere Rus tedarikçilerle yapılan zenginleştirme sözleşmeleri yoluyla sağlanıyor. Avrupa Birliği, yakın zamana kadar Rus yakıtına bağımlı olan Finlandiya, Slovakya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’ndeki 18 Rus yapımı reaktörü nedeniyle şirkete daha da bağımlı.

Haleu’da Rus tekeli ABD’deki planların ertelenmesine neden oldu

Tenex’in ise standart nükleer yakıttan daha güçlü olan ve SMR reaktörlerinde kullanılan düşük zenginleştirilmiş uranyum veya yüksek testli düşük zenginleştirilmiş uranyum (Haleu) pazarını tekel kontrolüne tabi tutması, ABD’deki bazı reaktör projeleri için şimdiden sorunlara neden oluyor.

Aralık 2022’de Bill Gates tarafından kurulan bir şirket olan TerraPower, yakıt kısıtlamalarını gerekçe göstererek Wyoming’de planlanan 345 megavatlık yeni bir reaktörün inşasında iki yıllık bir gecikme olduğunu duyurdu.

Biden’ın üç ayaklı nükleer planı

Biden yönetimi, zenginleştirme ve dönüştürme tedarik zincirini yeniden inşa etmek için üç yönlü bir strateji izliyor: yerli sanayiyi sübvanse etmek; uluslararası ortakları bir ‘dostluk stratejisine’ dahil etmek; ve vergi mükelleflerinin yatırımlarını korumak için Rus ithalatına yaptırımlar uygulamak.

ABD Enerji Bakanlığı nükleer enerjiden sorumlu bakan yardımcısı Kathryn Huff, stratejinin ABD’nin ‘ulusal güvenliğini, enerji bağımsızlığını ve iklim hedeflerini’ korumak için hayati önem taşıdığını ileri sürüyor.

Huff, Putin’in ‘haksız bir savaş’ yürüttüğünü ve enerji sistemleri etrafında ‘kabul edilemez davranışlarda’ bulunduğunu ileri sürerek, Rusya’ya ‘fon sağlamayı’ bırakmanın ‘ahlaki bir zorunluluk’ olduğunu belirtiyor.

Kasım ayında Biden yönetimi, ABD merkezli şirketleri zenginleştirme ve dönüştürme kapasitesini artırmaya teşvik etmek için Kongre’den fazladan 2,2 milyar doları onaylamasını istedi.

Birkaç SMR geliştiricisine milyarlarca dolarlık destek sözü verdi ve bu ay uranyum zenginleştirme hizmetleri için şirketlerden 500 milyon dolarlık bir teklif talebi başlattı.

ABD, Haleu’da ‘kendi kendine yeter’ olmayı hedefliyor

Rusya’nın SMR reaktör yakıtı üzerindeki kontrolünü kırmak amacıyla ABD Enerji Bakanlığı, Centrus Energy’nin Piketon, Ohio’daki bir projesini finanse ediyor.

Kasım ayında, şirkette çalışan bilim adamları 16 santrifüjlü bir kaskad sistemi kullanarak, 20 kg Haleu üretmek için uranyumu normalden daha yüksek bir seviyeye zenginleştirdiler. Şirkete göre, ortalama bir ABD tüketicisi için ömür boyu enerji sağlamak için, sadece üç yemek kaşığı Haleu yeterli.

Projenin başarısının ardından Centrus, ‘yabancı, devlete ait, devlet sübvansiyonlu rakiplere’ alternatif olmayı amaçlayan Haleu üretimini genişletmek için daha fazla devlet teşviki için rekabet edeceğini söyledi.

Bu arada Rosatom, Çin, Vietnam, Macaristan ve Bangladeş de dahil olmak üzere denizaşırı ülkelerde 30’dan fazla standart nükleer reaktör inşa ediyor ve Aralık 2022’de önümüzdeki on yıl için 200 milyar dolarlık dış sipariş aldığını açıkladı.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English