Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

ABD’nin ambargo kararına Rusya ‘uçarak’ yanıt verebilir

Yayınlanma

ABD’nin, Rus savaş gemilerinin Güney Kıbrıs limanlara girişinin engellenmesi karşılığında silah ambargosunu kaldırması sonrası Rusya’nın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) direkt uçuş izni vermesi gündeme geldi.

ABD, 1987 yılından bu yana Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) uygulanan silah satışı ambargosunu her yıl gözden geçirilmek üzere 2023 yılı için kaldırdı.

ABD Dışişleri Sözcüsü Ned Price, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, Washington’un uluslararası silah ticareti düzenlemelerinin, 1 Ekim 2022’den itibaren geçerli olmak üzere yeni politikayı yansıtacağını söyledi ve ekledi: “Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 2023 mali yılında yeniden ihracat ve savunma malzemelerinin transferlerinin onaylanmasına izin vermek için GKRY, ilgili mevzuat kapsamında gerekli koşulları yerine getirdiğini tespit etmiş ve Kongre’ye tebliğ etmiştir. Koşullara uygunluk yıllık olarak değerlendiriliyor. Bu tespit ve belgelendirmenin bir sonucu olarak, Bakan, 2023 mali yılında Kıbrıs Cumhuriyeti (GKRY) için savunma ticareti kısıtlamalarını kaldırdı.”

Hedef: Türkiye

Kararın açıklanmasından sonra ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Robert Menendez’in Twitter hesabından yaptığı “Türkiye’nin kuzeyde devam eden yasa dışı işgaline karşı Güney Kıbrıs’ın kendini savunma yeteneğini güçlendirmeliyiz” paylaşımı dikkat çekti.

Güney Kıbrıs’a silah ambargosunun kaldırılmasına yönelik karar ilk olarak eski başkan Donald Trump döneminde, 2020 yılında verilmişti. Dönemin Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Güney Kıbrıs’a savunma amaçlı silahların satışına yönelik kısıtlamanın kaldırılması için tebliği Kongre’ye bildirmişti.

2019 ve 2020 mali yıllarında ABD, uygulamaya koyduğu iki yeni düzenlemeyle ABD’nin savunma ürünlerinin Güney Kıbrıs’a ihraç edilmesini iki koşula bağlanmıştı: Güney Kıbrıs’ın kara para aklama ile mücadelede düzenlemeler yapacak ve Rus savaş gemilerinin yakıt ikmali ve hizmet için limanlarına girişini engellemek için gerekli adımları atacak. Güney Kıbrıs, Rus sermayesini ve silahlarını adadan çıkarmayı hedefleyen bu iki koşulda attığı adımları yıllık olarak ABD’ye rapor edecek.

ABD, 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında Türkiye ve o zamanki adıyla Kıbrıs Cumhuriyeti’ne silah ambargosu uygulamaya başlamıştı. ABD Başkanı Jimmy Carter, 1977’de Türkiye’ye ambargoyu kaldırmıştı. ABD, 1987’de bütün Kıbrıs’ı kapsayacak şekilde yeni bir ambargo kararı almıştı.

‘Dönüm noktası’

GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis, büyük mutluluk duyduğunu söylediği kararı “dönüm noktası” olarak niteledi: “Bu karar, iki ülke arasında gelişen, güvenlik meselelerini de kapsayan stratejik ilişkileri yansıtan bir dönüm noktasıdır.” Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias da Twitter üzerinden yaptığı açıklamada kararın, “politik bir dönüm noktası” olduğunu söyledi: “Yunanistan, ABD ile birlikte Doğu Akdeniz’de her zaman uluslararası hukuk çerçevesinde istikrar ve güvenliği geliştirme çabalarına devam edecektir.”

Garantörlük hatırlatması

Karara, KKTC ve Türkiye’den tepki geldi. KKTC Dışişleri Bakanlığı, kararı kınayarak, “ABD yönetiminin Ada ve bölgedeki gerginliği artırma pahasına aldığı karar kabul edilemezdir” dedi. Türk Dışişleri’nden yapılan yazılı açıklamada ise “Ada’daki iki tarafın eşitliği ilkesiyle çelişen ve Rum tarafını daha uzlaşmaz kılacak bu karar, Kıbrıs meselesinin çözülmesi yönündeki çabaları olumsuz etkileyecek; Ada’da bir silahlanma yarışına yol açacak ve Doğu Akdeniz’de barış ve istikrara zarar verecektir. ABD’yi bu kararı gözden geçirmeye ve Ada’daki iki tarafa karşı dengeli bir politika izlemeye davet ediyoruz. ABD dahil uluslararası toplum Kıbrıs Türk halkının 1959-1960 Antlaşmalarıyla da teyit edilen egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünü tescil etmeli ve buna göre hareket etmelidir” denildi.

Açıklamada, her halükarda Türkiye’nin garantör ülke sıfatıyla Kıbrıs Türkü’nün varlığını, güvenliğini ve huzurunu sağlamak amacıyla, tarihi ve hukuki sorumlulukları çerçevesinde, gerekli adımları atmaya devam edeceği vurgulandı.

Rusya iddiası

Habertürk yazarı Güntay Şimşek, kaleme aldığı yazıda, ABD’nin kararının ilginç yansımaları olacağını söyledi: “Rusya’nın da bu karara tepki olarak KKTC ile yakınlaşacağı ve ilk gösterge olarak da direkt uçuşlara yeşil ışık yakacağını önemli kaynaklardan öğrendim. Ancak KKTC-Rusya arasında direkt uçuşlarda Batı’nın ambargosuna takılmamak için özel durumlar gerekiyor.”

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 22 Şubat’ta Ukrayna krizi ile ilgili yaptığı açıklamada Donetsk ve Lugansk’ı anlatırken KKTC’yi örnek göstermişti. Lavrov’un KKTC’ye atıf yaparken ilk kez “sözde” dememesi Güney Kıbrıs’ın tepkisini çekmişti.

DİPLOMASİ

ABD, Arap ve İsrailli bakanları NATO zirvesine davet etti

Yayınlanma

ABD’nin İsrail ve bazı Arap ülkelerinin dışişleri bakanlarını önümüzdeki ay Washington’da yapılacak NATO zirvesine davet etmesi, Gazze’deki savaşla ilgili gerilimi zirveye taşıdı.

75. kuruluş yıldönümü zirvesi ABD Başkanı Joe Biden’a Washington’un uluslararası ortaklıklarını ve ittifaklarını güçlendirme politikasını sergileme fırsatı sunuyor. Fakat Financial Times’a göre aynı zamanda birçok diplomatın Washington’un Ukrayna ve Gazze savaşı konusundaki tutumunda çelişkiler olduğunu düşündüğü noktaların da altını çizecek.

Üye devletler Rusya’ya karşı mücadelesinde Ukrayna’yı destekleme konusunda hemfikirken, NATO’nun pek çok üyesi ve ortağı İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaş konusunda derin görüş ayrılıkları yaşıyor.

NATO genellikle yıllık toplantılarına ortaklarından en azından bazılarını davet ediyor fakat yıldönümü zirvesinin ev sahibi olarak ABD, kısmen İsrail’e yaptığı davetle ilgili olası gerilimleri önlemek amacıyla, aralarında Japonya, Avustralya ve Güney Kore’nin de bulunduğu ittifakla ortaklığı olan 31 kadar ülkenin dışişleri bakanlarını davet etti.

Arap davetliler arasında Mısır, Ürdün, Katar, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn bulunuyor.

Geçen yıl Vilnius’ta düzenlenen NATO zirvesinde Ukrayna’dan temsilciler ve Asya-Pasifik bölgesinden ortaklar da yer almıştı. Madrid’deki 2022 zirvesi biraz daha geniş bir grubu içeriyordu. 

Ortak ülkelerin dışişleri bakanları resmi NATO toplantılarına katılmayacak ve 75. yıldönümü yemeği gibi zirve dışındaki etkinliklere katılacaklar.

Bir NATO yetkilisi yaptığı açıklamada, “Genel Sekreter Stoltenberg 32 müttefikin tamamının devlet ve hükümet başkanlarının yanı sıra Hint-Pasifik ortaklarımızın (Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore) liderlerini de davet etti,” dedi.

Yetkili, diğer NATO ortaklarının temsilcileriyle bakanlar düzeyinde toplantıların ABD yetkilileri tarafından organize edildiğine işaret etti.

Analistler, bazı Arap devletleri ve İsrail’in zirveye dahil edilmesinin ABD’nin bir araya getirici güç olarak değerini ve çok taraflı ittifaklarının faydalarını göstermesinin bir yolu olduğunu söylüyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Bolivya Savunma Bakanı, darbe girişimini Devlet Başkanı Arce’nin Rusya ziyaretine bağladı

Yayınlanma

Bolivya Savunma Bakanı Edmundo Novillo, engellenen darbe girişiminin gerekçesinin Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce’nin bu ayın başında Rusya’ya yaptığı ziyaret olabileceğini söyledi.

Novillo, Bolivya ve Rusya’nın özellikle lityum üretimi alanındaki yakınlığı diğer ülkelerin olumsuz tepkisine neden olabileceğine işaret etti.

Sürece ilişkin RİA Novosti ajansına demeç veren Novillo, “Devlet Başkanı Luis Arce’nin Rusya’ya yaptığı bu ziyaretin BRICS’e muhalif ülkelerde bir tepki yarattığını ve Bolivya devletine uzun zaman hakim olan bu ülkelerin siyasi kontrolü ele geçirmek ve kaynaklarımızı yeniden yağmalamak için darbe hazırlamış olabileceklerini göz ardı etmiyoruz,” ifadelerini kullandı.

Arce, St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu (SPIEF) için 5 Haziran’da Rusya’yı ziyaret etmişti.

Ziyaretinde Arce, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ikili ilişkiler, ortak lityum madenciliği projeleri ve diğer ortak projelerin hayata geçirilmesi konularını ele alan görüşmelerde bulunmuştu. Bu, liderler arasındaki ilk yüz yüze görüşmeydi.

Hafta başında Bolivya ordusu, kısa bir süre önce görevden alınan General Juan José Zúñiga liderliğinde, devlet binalarının çoğunun bulunduğu La Paz’ın merkez meydanını işgal etmişti.

Başkanlık sarayını basma girişiminde bulunan darbeciler, hükümetin istifasını talep etmiş, ancak arkasından gelen ordu sarayı terk etmeye başlamıştı.

Bolivya’da darbe girişimi başarısız oldu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

AB ülkeleri Ursula von der Leyen’in ikinci dönemine yeşil ışık yaktı

Yayınlanma

AB liderleri perşembe günü, önümüzdeki beş yıl boyunca AB’nin üç büyük kurumuna liderlik etmek üzere Ursula von der Leyen, Antonio Costa ve Kaja Kallas’tan oluşan üç isme siyasi onay verdi.

Bazı AB diplomatlarının da teyit ettiği üzere, AB’nin en üst düzeydeki “paket anlaşması”, merkez sağ Avrupa Halk Partisi’nden (EPP) görevdeki Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in ikinci dönemini, Portekiz’in eski Sosyalist başbakanı Antonio Costa’nın Avrupa Konseyi başkanlığını ve Estonya Başbakanı Kaja Kallas’ın AB’nin yeni dış politika şefi olmasını içeriyor.

Euractiv’e konuşan müzakereler hakkında bilgi sahibi olan kişiler, Leyen ve Kallas’ın odadan ayrılmasının ardından AB liderlerinin bir anlaşma üzerinde uzlaşmasının yaklaşık bir saat sürdüğünü söyledi.

Meloni ve Orbán’ın tutumu ne oldu?

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Leyen konusunda çekimser kalırken Costa ve Kallas’a karşı oy kullandı.

Diplomatik bir kaynağa göre Macaristan Başbakanı Viktor Orbán ise Leyen’e karşı oy kullanırken, Costa’nın lehine oy verdi; Kallas için ise çekimser kaldı. 

Tartışmalar hakkında bilgi sahibi olan kişiler, paketteki adaylardan biri olduğu için toplantı salonunu terk eden Kallas’ın oyunu Finlandiyalı mevkidaşı Petteri Orpo’ya devrettiğini söyledi.

Leyen atanmasına cevaben, ikinci bir görev için adaylığını onayladıkları için AB liderlerine minnettar olduğunu söyledi.

Costa ise “Avrupa kurumları arasında sadık bir işbirliği ruhu içinde onlarla yakın çalışmayı dört gözle beklediğini” söyledi ve “Güveniniz çok şey ifade ediyor. Avrupa’nın vatandaşlarımızı özgür, güvenli ve müreffeh tutmak için etkili bir küresel ortak olmasını sağlamak üzere birlikte çalışmaya devam etmeliyiz,” dedi.

Liderlerin kararı, merkez partilerin (Sosyalistler, merkez sağ EPP ve Liberaller), sağcı Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri (ECR) ile sağcı Kimlik ve Demokrasi (ID) partilerinin büyük zaferlerine rağmen çoğunluğu elde ettiği Avrupa seçimlerinden üç hafta sonra geldi.

Leyen AP’de çoğunluğu sağlayamayabilir

Leyen’in adaylığının 19 Temmuz Perşembe günü Avrupa Parlamentosu’nda yapılacak oylamada salt çoğunluk tarafından onaylanması gerekiyor. Leyen’in onaylanması için gerekli olan 362 oyu toplamakta zorlanabileceğine işaret ediliyor.

EPP, Sosyalistler ve liberal Renew siyasi gruplarından Avrupa Parlamentosu üyeleriyle birlikte 399 oya ulaşabilir, fakat sadece hiçbir vekil anlaşmaya karşı çıkmazsa. Üstelik bu grupların tüm ulusal delegasyonlarının onu destekleyeceği garanti değil.

Leyen, yeniden seçilmesini garanti altına almak için Yeşiller’i ve muhtemelen daha “ılımlı” olarak kabul edilen Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri’nin (ECR) bazı bölümlerini ikna etmesi gerekebilir.

Leyen önümüzdeki ay parlamentodan onay alamazsa, AB liderlerinin başka bir aday seçmek ve süreci yeniden başlatmak için bir ay süreleri olacak.

Kallas ve Costa kendilerini ispat edecek

AB’nin bir sonraki baş diplomatı olarak Kallas’ın, Avrupa Parlamentosu’nun Dış İlişkiler Komitesi (AFET) ve Güvenlik ve Savunma Alt Komitesi’ndeki (SEDE) milletvekillerinin politika vizyonu konusunda kendisini sorgulayabilecekleri eylül ayı sonunda başlayacak bir dizi halka açık oturumla yüzleşmesi gerekiyor.

Nihayetinde, Kallas da dahil olmak üzere tüm Komisyon Üyeleri Heyetinin tek bir oylamayla onaylanması gerekiyor.

AB parlamentosundaki siyasi gruplar ve Komisyon Üyeleri arasında yapılan uzun müzakerelerin ardından önümüzdeki beş yıl için AB’ye özgü bir çalışma programı üzerinde anlaşmaya varılmıştı.

Costa artık seçilmiş başkan olarak kabul ediliyor ve görevdeki Konsey başkanı Charles Michel’in kasım ayı sonunda görevi bırakmasının ardından 1 Aralık’ta görevi devralacak.

AB anlaşmalarına göre Costa’nın bu görevde 2,5 yıl kalması bekleniyor. Bir centilmenlik anlaşması temelinde, daha sonra muhtemelen bir dönem için yeniden seçilecek.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English