Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

ABD’nin Çin rekabetine “Katar” dopingi

Yayınlanma

Katar, Çin’in kritik mineraller üzerindeki hakimiyetini kırmak hedefiyle ABD destekli fona yatırım kararı aldı. Bu adım, temiz enerji mineralleri tedariki konusunda Çin’e meydan okumayı hedefleyen Batılı ve Körfez ülkeleri arasındaki ilk iş birliği.

Financial Times’ta (FT) yer alan haberlere göre Katar, temiz enerji için kritik öneme sahip mineraller üzerindeki Çin hakimiyetini kırmak üzere tasarlanan ABD destekli bir girişime yatırım yaparak Batılı ve Körfez ülkeleri arasında bu tür bir işbirliğinin ilkini gerçekleştirdi.

Katar’ın varlık fonu, ABD Uluslararası Kalkınma Finans Kurumu (DFC) tarafından desteklenen Dublin merkezli madencilik yatırım aracı TechMet’e 180 milyon dolar yatırım yapmayı kabul etti. Katar Yatırım Otoritesi’nin yaptığı bu yatırım, elektrikli araçların güç kaynağı olarak kullanılan nadir toprak elementleri olan lityum ve kobalt tedarikinin kontrolü konusunda ABD ve Çin arasındaki jeopolitik mücadelede önemli bir adımı işaret ediyor.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, Çin’in kritik madenler üzerindeki hakimiyetini kırmaya çalışıyor ve bu çabasını yenilenebilir enerjiye geçişteki en büyük stratejik hedeflerinden biri haline getirdi. Bu çabaların bir ayağını da Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni, ABD’nin endüstriyel kullanım için kritik mineralleri çıkarma ve işleme girişimlerine yatırım yapmak üzere mali güçlerini kullanmaya ikna çabası oluşturuyor.

Zengin Körfez ülkeleri, ABD ve Çin arasındaki jeopolitik çekişmede tarafsızlıklarını kendi avantajlarına kullanarak kritik mineraller pazarında büyük oyuncular olmayı umuyorlar.

Katar, ABD tarafından NATO üyesi olmayan önemli bir müttefik olarak tanımlanıyor. Ayrıca Katar’ın, sıvılaştırılmış doğal gazının en büyük alıcılarından biri olan Çin ile de iyi ilişkileri var.

FT’ye konuşan TechMet’in CEO’su Brian Menell, bu girişimle Katar’ın kritik minerallere yatırım yapma arzusunu gösterirken ABD’nin Çin’e meydan okumak için ortaklara ihtiyacı olduğunu kabul ettiğini söyledi. Menell, “Bunun müttefiklerle ve müttefiklerden gelen finansman kaynaklarıyla ortaklaşa yapılması gerektiğinin kabulü giderek artıyor ve ABD çıkarlarının küresel olarak nasıl ilerletileceğinin kilit bir unsuru olacak. Bunun sadece yerel [madencilik ve işleme] ve sadece ABD parası ile yapılamayacağı kabul ediliyor” dedi.

Ancak, bu fonlama, Çin’in kritik minerallere aktardığı miktarın yalnızca küçük bir kısmına denk geliyor.

Goldman Sachs’a göre Çin küresel nadir toprak elementlerinin yaklaşık yüzde 90’ını üretiyor ve dünyadaki kobaltın yüzde 68’ini, nikelin yüzde 65’ini ve elektrikli araçların batarya sınıfı lityumun yüzde 60’ını işliyor. Bu da ona ileri teknoloji üretiminde büyük bir avantaj sağlıyor.

180 milyon dolarlık yatırım, Rothschild tarafından tavsiye edilen 300 milyon dolarlık altı finansman turunun bir parçası. TechMet’in değerini 1 milyar doların çok üzerine çıkarıyor.

Financial Times, TechMet’le ilgili şu bilgileri verdi:

ABD’li DFC bu tura 50 milyon dolar yatırım yapmayı kabul etti. Walmart’ı kuran Walton ailesinin girişim sermayesi kolu olan S2G Ventures da dahil diğer yatırımcılar ve aile ofisleri tarafından 70 milyon dolar daha toplandı.

2017 yılında kurulan TechMet, 25 milyon dolarlık ilk yatırımını üç yıl sonra DFC’den ve ardından dünyanın en büyük emtia şirketlerinden olan Mercuria’dan aldı.

Dublin merkezli grup, İngiltere’de lityum madenciliği yapan Cornish Lithium, Güney Afrika’daki eski fosfoalçı atık yığınlarından nadir toprak üretmeyi amaçlayan Rainbow Rare Earths ve Tanzanya’da kalay ve volfram üreticisi Trinity Metals’in de aralarında bulunduğu 10 operasyona 450 milyon dolar yatırdı.

Katar Yatırım Otoritesi’nin geniş endüstriyel alanlara yatırım yapmayı hedefliyor ve madencilik endüstrisine yabancı değil. Dünyanın en büyük madencilik ve emtia ticareti şirketlerinden biri olan ve Londra’da kayıtlı Glencore’da yüzde 8,6’lık bir hisseye sahip.

DİPLOMASİ

Putin ve Lula da Silva, Brezilya’nın barış girişimini görüştü

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Brezilyalı mevkidaşı Luiz Inacio Lula da Silva telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede ikili iş birliği, ekim ayında yapılacak BRICS zirvesi ve Rusya-Ukrayna ihtilafının barışçıl yollardan çözümüne yönelik öneriler ele alındı.

Kremlin’in açıklamasına göre, Brezilya’nın çatışmaya barışçıl bir çözüm bulunmasına yönelik ilgisi nedeniyle Putin, Lula da Silva’ya “Rusya’nın bu konudaki temel yaklaşımını” özetledi. Lula da Silva’nın ofisinden yapılan açıklamada ise devlet başkanlarının Brezilya ve Çin’in konuya ilişkin önerilerini değerlendirdikleri belirtildi.

Görüşmede Putin, Brezilya’daki orman yangınlarıyla mücadelede Rusya’nın yardım teklifinde bulundu. Liderler ayrıca stratejik ortaklık, ticaret, tarım, enerji ve sanayi alanlarındaki iş birliğini de masaya yatırdı:

“Her iki taraf da finans sektörü dahil olmak üzere BRICS’teki temel iş birliği alanlarında ortak çalışmaya devam etme kararlılığını vurguladı. Ayrıca hem Brezilya’nın bu yıl dönem başkanlığını yürüttüğü G20’de hem de diğer çok taraflı platformlarda koordinasyonu güçlendirmeye hazır olduklarını ifade ettiler.”

Mayıs ayında Çin ve Brezilya, Rusya-Ukrayna çatışmasını çözmenin tek yolunun müzakereler olduğunu belirten bir mutabakat zaptı yayımlamıştı.

Ülkeler, Rusya ve Ukrayna tarafından kabul edilecek şartlarda uluslararası bir konferans düzenlenmesi çağrısında bulunmuş, Lula da Silva, Brezilya’nın bu çatışmada tarafsız kalacağını vurgulamıştı.

BRICS tam gaz

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD ve Hindistan, Hint Okyanusu konusunda ilk diyaloğu gerçekleştirecek

Yayınlanma

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Kurt Campbell çarşamba günü Kongre’de yaptığı açıklamada, ABD ve Hindistan’ın Hint Okyanusu konusunda ilk kez bir diyalog düzenleyeceğini söyledi.

Campbell, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde Hint-Pasifik’teki güç rekabetine ilişkin bir oturumda yaptığı açıklamada, katılımcıların “karşılıklı endişelerimizin neler olduğunu ve nasıl birlikte çalışabileceğimizi konuşacaklarını” söyledi.

Campbell Beyaz Saray, Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın da diyaloğa dahil olacağını sözlerine ekledi. “Bu, Hint Okyanusu’nda Hindistan gibi bir ortakla daha yakın çalışmanın yeni sınırıdır” dedi.

Nikkei Asia’ya konuşan bir kaynak diyaloğun bu sonbaharda, büyük olasılıkla Hindistan’da yapılmasının planlandığını söyledi.

Campbell ayrıca Asya, Afrika ve Avustralya’yı birbirine bağlayan bu büyük okyanus bölgesinin idaresi konusunda ABD hükümeti ve ordusu arasında kopuk bir koordinasyon olduğunu da ima etti.

Campbell, Hint Okyanusu’nun muharip komutanlıkların “çatlakları arasında kaldığını” ancak Savunma Bakanı Lloyd Austin’in Hint-Pasifik Komutanlığı Komutanı Amiral Samuel Paparo’dan askeri ve güvenlik yaklaşımını “bir araya getirmeye” yardımcı olmasını istediğini söyledi.

Diyalog, Çin’le rekabetin arttığı Hint Okyanusu bölgesindeki politikaları koordine etmeye çalışacak. Hint Okyanusu uzmanı Darshana Baruah, Nisan 2023’te Temsilciler Meclisi Hint-Pasifik Alt Komitesi’nde verdiği ifadede Çin’in Hint Okyanusu’ndaki altı adanın (Sri Lanka, Maldivler, Mauritius, Seyşeller, Madagaskar ve Komor Adaları) her birinde büyükelçiliği olan tek ülke olduğunu söyledi.

Baruah ayrıca Dışişleri Bakanlığı’nın Hint Okyanusu’na dört farklı departman aracılığıyla baktığını vurguladı: Afrika işleri; Doğu Asya ve Pasifik işleri; Yakın Doğu işleri; ve Güney ve Orta Asya işleri büroları.

ABD ordusunda Hint Okyanusu, Hint-Pasifik Komutanlığı, Merkez Komutanlığı ve Afrika Komutanlığı olmak üzere üç muharip komutanlığa bölünmüş durumda. Baruah, merkezi Hawaii’de bulunan Hint-Pasifik Komutanlığı’nın Hint Okyanusu’ndaki denizcilik gelişmelerini anlamak ve bunlara yanıt vermek için en büyük donanma kaynaklarına ve kapasitesine sahip olduğunu söyledi.

Baruah geçen yıl verdiği ifadede “Ancak INDOPACOM’un sorumluluk alanı Hindistan’la sona eriyor ve Hint Okyanusu’nun büyük bir bölümünü Washington’un Hint-Pasifik stratejik alanının dışında bırakıyor” demişti.

“Eğer gerçekten Çin ile bir rekabet söz konusuysa, ABD Çin’in Hint Okyanusu’ndaki çıkarlarına, zayıflıklarına ve fırsatlarına özel bir dikkat göstermiyor demektir” diye ekledi.

Hint Okyanusu diyaloğu fikri, ABD Başkanı Joe Biden ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin Haziran 2023’te ABD’ye yaptığı resmi devlet ziyareti sırasında yayınladıkları ortak bildiride gündeme getirilmişti.

Hayati bir ticaret rotası olan Hint Okyanusu, petrol zengini Basra Körfezi’nin ağzında yer alan Hürmüz Boğazı, Süveyş Kanalı’nda seyreden tüm gemilerin geçtiği Bab-el-Mendeb ve Güney Çin Denizi ile Hint Okyanusu’nu birbirine bağlayan Malakka Boğazı da dahil olmak üzere dünyanın stratejik açıdan en önemli boğaz noktalarından bazılarını içermektedir.

Campbell çarşamba günü yaptığı açıklamada Hindistan ile ilişkilerini “son derece önemli” ve “21. yüzyıla girerken belki de en önemli ilişkimiz” olarak nitelendirdi.

ABD ve Hindistan, Japonya ve Avustralya ile birlikte Dörtlü Grubun bir parçası ve dört ülkenin liderleri cumartesi günü Delaware’de bir araya gelecek.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Rusya, Norveç’in sınır yakınında radyoaktif sezyum bulunduğu iddiasına yanıt verdi

Yayınlanma

Rusya’nın devlete ait nükleer enerji şirketi Rosatom, Norveç’in Rusya sınırına yakın iki bölgede sezyum-137 izlerine rastlandığı iddiasıyla ilgili raporuna cevaben, radyasyon seviyesinin doğal sınırlar içinde olduğunu açıkladı.

Devlet şirketi, RBK gazetesine yaptığı açıklamada şunları belirtti: “Murmansk oblastındaki Kola nükleer santralindeki ve Atomflot buzkıran gemilerindeki ekipmanlar normal şekilde çalışmaya devam ediyor.”

Norveç Radyasyon ve Nükleer Güvenlik Kurumu (DSA), Rusya sınırına yakın Vikshefjell ve Svanhovdd’aki iki istasyonun hava filtrelerinde radyoaktif sezyum-137 izlerine rastlandığını bildirdi.

DSA’nın Svanhovd’daki acil durum hazırlık biriminden Bredo Møller, Norveç’in Barents Observer gazetesine verdiği demeçte, kirlilik seviyelerinin belirgin şekilde yükseldiğini, ancak insanlar veya çevre için herhangi bir tehdit oluşturmadığını ifade etti.

Møller ayrıca, DSA’nın önümüzdeki günlerde ek analizler yapacağını da sözlerine ekledi. Kirlilik izlerinin 9 ile 12 Eylül tarihleri arasında tespit edildiğini belirtti.

DSA, incelenen filtrelerde başka hiçbir radyoaktif izotopa rastlanmadığını da açıkladı.

7 Avrupa ülkesi Norveç enerji sektörünü “Rus tehdidine” karşı uyardı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English