Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

ABD’nin “liman” fiyaskosu: 600 kamyon yardım güneşte çürüdü

Yayınlanma

Aşağıda çevirisini okuyacağız makale, Washington yönetiminin Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için İsrail’e baskı yaparak kara sınırından geçirmek yerine Gazze’ye kurduğu geçici limanın nasıl ve neden başarısız olduğuna odaklanıyor:

***

ABD’nin 230 milyon dolarlık Gazze iskelesi nasıl ‘devasa bir başarısızlığa’ dönüştü?

İddialı proje, Amerikan baskısı karşısında İsrail’in uzlaşmazlığının sembolü haline geldi

Mehul Srivastava ve Felicia Schwartz

ABD tarafından inşa edilen 230 milyon dolarlık yüzer iskele, ABD Başkanı Joe Biden’ın bile İsrail’i Gazze’ye insani yardım akışını düzene sokmaya ikna edememesi karşısında karmaşık da olsa ustaca bir çözüm olarak düşünülmüştü.

Ancak Akdeniz yazının ılımlı rüzgarlarıyla parçalanan, iki aylık ömrünün büyük bölümünde kapalı kalan ve şimdi de planlanan konuşlandırması sona ermeden rafa kaldırılan proje, İsrail’in uzlaşmazlığı karşısında uluslararası iktidarsızlığın bir sembolü haline geldi.

Gazze’deki kıtlığı acilen önlemesi gerekiyordu. Ancak iki ay boyunca aralıksız çalışarak, savaştan önce bölgeye akan yardımın sadece birkaç günlük değerine eşdeğer yardım sağladı.

Biden’ın mart ayındaki Ulusa Sesleniş konuşmasında bizzat duyurduğu ve ABD’li televizyonların yüzlerce ABD askeri personeli tarafından montajının yapıldığını yayınlanmasının ardından, BM ve diğer yardım kuruluşlarının Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e saldırarak savaşı tetiklemesinden bu yana İsrail’e çözmesi için yalvardığı sorunlarla karşılaştı.

Financial Times’ın tahminlerine göre 600 kamyon kadar yardım kıyıya yığıldı ve yaz güneşinde çürüdü.

Çalkantılı yollar, kanunsuzluk ve Gazze içindeki İsrail kontrol noktalarının öngörülemezliği, yardımların Filistinlilere ulaştırılmasını neredeyse imkânsız hale getirdi.

1992’de Somali’de kurulan benzer bir liman olan Kıyı Ötesi Ortak Lojistik’i denetleyen emekli ABD ordusu tümgenerali Paul Eaton. “Eğer alıcı tarafta aç bir Filistinli iseniz, bu tam anlamıyla bir felaket” diyor.

Eaton şöyle ekliyor: “Neden bu kadar zor bir şey yapıyoruz- malları bu kadar zorlukla denizden geçiriyoruz? Neden Gazze duvarlarla çevrili bir yerleşim bölgesi haline geldiğinden beri yaptığımız şeyi yapmıyoruz ve desteği karadan sağlamıyoruz?”

Bu soru pek çok insani yardım kuruluşunun sorduğu bir soru, ancak ABD hükümetini kızdırmamak için genellikle özel olarak soruluyor.

İsrail’in Aşdod limanı arabayla sadece bir saat kuzeydeyken ve İsrail ordusu Gazze’ye birçok giriş noktasını kontrol ederken, neden yardımların pahalı ve karmaşık bir yüzer iskeleye boşaltılması için Kıbrıs’tan deniz yoluyla yüzlerce kilometre yol kat etmesi gerekiyordu?

Yardım konusunda İsrail ordusuna karşı dava açan İsrailli insan hakları grubu Gisha’nın yöneticisi Tania Hary, “ABD insani yardım çabalarına destek olmak için bir şeyler yaptığını göstermek istedi ama İsrail’i, en bariz gereklilik olan kara geçişine tam izin vermesi ya da İsrail ve Batı Şeria pazarlarından erişime izin vermesi için zorlamakta başarılı olamadı” dedi.

“Bu yüzden inanılmaz derecede pahalı, verimsiz ve sonunda tamamen feci bir para israfı ve üstüne üstlük devasa ve utanç verici bir başarısızlık olduğunu kanıtlayan bu geçici çözümü uygulamaya koydu” diye ekledi.

ABD ordusu, iskelenin rüzgâr ve dalgalar nedeniyle en az üç kez hasar gördüğünü söyledi. Bazı parçalar kıyıya vurarak Tel Aviv sahillerine ulaştı. Hary, bir noktada iskeleye ulaşmak isteyen gemilerin Aşdod limanına yönlendirildiğini ve yardımların buradan karayoluyla Gazze’ye gittiğini, bunun çok daha verimli bir rota olduğunu söyledi.

Yardım kuruluşları aylardır, İsrail’in uluslararası hukuk ve İsrail yasaları uyarınca yükümlülüğü olan insani yardımın Gazze’ye sorunsuz girişini kolaylaştırmaması ve 2,3 milyonluk nüfusa dağıtılacak malzemelerin dağıtım koşullarını yaratmaması halinde, Gazze’nin tam bir kıtlıkla karşı karşıya kalacağı uyarısında bulunuyordu.

Ancak Başbakan Binyamin Netanyahu’nun koalisyonunda Gazze’de gıda ve ilaç sıkıntısı yaşandığına dair kanıtları reddeden ve yardım malzemelerini Hamas’ın elindeki yaklaşık 120 rehineyi serbest bırakması için baskı aracı olarak kullanmaya çalışan aşırı sağcı milletvekilleri bulunuyor.

Sağcı İsrailli protestocular Gazze yakınlarında yardım kamyonlarını engelledi; diğerleri Ürdün’den İsrail’in güneyine giden tedarikçileri pusuya düşürdü.

Ancak yardım grupları en büyük engelin İsrail’in sınır geçişlerinde öngörülemeyen çalışma saatlerinden -sık sık yeni çatışmalarla kesintiye uğruyor- Gazze’nin Mısır’la olan Refah ve yakınlardaki Kerem Şalom geçişlerinde kamyonların müfettişler tarafından kapsamlı bir şekilde taranmasına kadar uzanan kısıtlamaları olduğunu söylüyor.

Sonuncusu savaştan önce günde en az 500 ila 600 kamyon dolusu yardım getirmek için kullanılıyordu, bu da yaklaşık olarak iskelenin iki ayda sağladığı kadar bir miktardı.

İsrail’in mayıs ayı başında Refah sınır kapısının kontrolünü ele geçirmesinin ardından yardım sevkiyatı yavaşladı: BM verilerine göre Haziran ayında Gazze’ye 1.300’den az kamyon girdi. İsrail ordusu bu hafta BM’nin kamyonları eksik saydığını ve sayının çok daha fazla olduğunu, sadece mayıs ayında 5.000 kamyonun daha giriş yaptığını söyledi.

Yardım kuruluşları da yakıtın kıt olduğu ve yolların bombardımanlarla tahrip edildiği düzensiz bölgede yardım dağıtmakta zorlanıyor.

UNRWA’ya göre İsrail saldırıları BM’nin ana yardım kuruluşu için çalışan en az 200 Filistinlinin yanı sıra World Central Kitchen yardım çalışanlarını da öldürdü.

Eaton, Somali’deki insani yardım malzemelerinin ABD güçleri tarafından oluşturulan bir “güvenlik koridoru” içinde taşındığını ve bu sayede yardım kuruluşlarının etkin bir şekilde dağıtım yapabildiğini söyledi. Gazze’de ise İsrail ordusu, yardımlar Gazze’ye girdikten sonra bundan BM ve yardım kuruluşlarının sorumlu olduğunu söyledi.

Yağma ve kaotik çatışmalar daha fazla ulaşım yolunu kapatmış durumda. Şubat ayında gece geç saatlerde İsrail ordusu tarafından güvenliği sağlanan bir konvoy bile, yağmayı önlemeye çalışan IDF personelinin açtığı ateş sonucu çıkan izdihamda en az 100 Filistinlinin ölmesiyle kana bulandı.

ABD’li yetkililer yüzer iskelenin kamyonlarla yapılan yardımların yerini almayacağını, onları tamamlayacağını belirtmeye özen gösterdiler. Ancak bu sorunları aşmanın bir yolu olarak görülüyordu. Kıbrıs’ta taranan malzemeler Gazze’de indirilecek ve İsrail askerleri tarafından güvenlik altına alınan bir bölgeye götürülecekti.

ABD’li yetkililer buradan Gazze’nin gıda sıkıntısından en çok etkilenen kuzey bölgesine hızla dağıtılabileceğini umuyordu.

Ancak İsrail askerlerinin 8 Haziran’da kurtarılan bir rehineyi tahliye etmek için iskelenin yanındaki alanı kullanırken görüntülenmesinin ardından BM, alanın askeri bir operasyonda kullanılmasının insani yardım çalışanlarını tehlikeye atıp atmadığını değerlendirmesi gerektiğini söyleyerek yardımları askıya almaya ara verdi.

ABD’nin İsrail’in Gazze’deki savaşa yaklaşımını etkilemeye çalıştığı tek alan yardım değil.

Washington, İsrail mayıs ayında asker göndermeden önce Netanyahu’yu 1 milyondan fazla insanın sığındığı güney Gazze’deki Refah’ta geniş çaplı bir kara saldırısı başlatmaması için defalarca uyarmıştı. Ayrıca İsrail ve Hamas’ı, Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest bırakılması ve çatışmalara ara verilmesi için bir anlaşma yapmaya zorlamaya çalıştı ama şimdiye kadar başarısız oldu.

ABD ordusu perşembe günü yaptığı açıklamada, havanın daha da kötüleşeceği göz önüne alındığında iskelenin yeniden bağlanmasının pek olası olmadığını söyledi. Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan şu anda asıl meselenin “Gazze’ye etkili bir şekilde yardım ulaştırmak” olduğunu söyledi.

Ayrıca projeye yönelik eleştirileri de geri püskürttü. Sullivan, “Gazze halkına daha fazla gıda, daha fazla insani yardım malzemesi ulaştıran her sonucu başarı olarak görüyorum” dedi.

FT’nin tahminlerine göre, kesintiye uğrayan iki aylık operasyonlar sonunda iskeleden 8.000 tondan biraz fazla yardım indirildi- yaklaşık 600 kamyon değerinde. Yardım kuruluşları Gazze’nin her gün yaklaşık 700 kamyona ihtiyacı olduğunu söylüyor.

Save the Children International’ın insani yardım politikası başkanı Alexandra Saieh, “İskelenin faaliyette olduğu günlerin sayısını toplasanız, kara geçişinden gelebilecek yardımın ancak çok küçük bir kısmını karşılar” dedi.

Saieh, “İskele, asıl sorun olan İsrail’in engelsiz ve sınırsız yardım girişine izin vermemesi konusunda pahalı bir dikkat dağıtma aracıydı. Gazze’ye insani yardım ulaştırmanın en etkili ve en güvenli yolu kara yollarıdır” dedi.

AMERİKA

ABD ordusu Gazze’deki ateşkes görüşmelerinin çökmesi halinde planlar hazırlıyor

Yayınlanma

ABD ordusu, İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes görüşmelerinin çökmesinin daha geniş çaplı bir bölgesel çatışmayı tetikleyebileceği endişesiyle hazırlık yapıyor.

ABD Genelkurmay Başkanı General CQ Brown perşembe günü Financial Times’a (FT) verdiği demeçte, “Görüşmelerin durması ya da tamamen sona ermesi halinde bunun bölgedeki gerilimi nasıl etkileyeceğini ve böyle bir durumda hazırlıklı olmak için neler yapmamız gerektiğini düşünüyorum,” dedi.

Ukrayna temas grubunun Almanya’daki toplantısına giderken konuşan Brown, görüşmelerin başarısızlığa uğraması halinde bölgesel aktörlerin nasıl tepki vereceğini ve “potansiyel olarak yanlış hesaplama yoluna giren ve çatışmanın genişlemesine neden olan herhangi bir tür faaliyetlerini artırıp artırmayacaklarını” değerlendirdiğini söyledi.

Amerikalı general, “Çatışmayı nasıl genişletmeyeceğimize ama aynı zamanda güçlerimizi nasıl koruyacağımıza odaklanmış durumdayım,” dedi.

Rehine anlaşması hâlâ “yakın değil”

Brown’ın açıklamaları müzakerelerin çıkmaza girdiği bir dönemde geldi. İsrail ve Hamas, İsrailli rehinelerin ve Filistinli mahkumların serbest bırakılmasıyla ilgili ayrıntılar ve İsrail’in Gazze’nin Mısır sınırı boyunca uzanan ve Philadelphi koridoru olarak bilinen toprak şeridinde asker bulundurma ısrarı nedeniyle anlaşmazlık yaşıyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken perşembe günü yaptığı açıklamada ABD’nin “önümüzdeki günlerde” İsrail ve Hamas ile “kalan soruların tam olarak nasıl çözüleceğine dair düşüncelerini” paylaşacağını söyledi. Ardından da “evet ya da hayır kararı vermenin taraflara bağlı olduğunu” ekledi.

ABD görüşmeler konusunda iyimser kalmaya çalışırken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu kamuoyu önünde görüşmelerdeki ilerleme olduğu iddialarını reddetti ve perşembe günü Fox News’e verdiği demeçte bir anlaşmanın “yakın olmadığını” söyledi.

Üst düzey ABD’li yetkililer görüşmelerin %90 oranında tamamlandığını açıklamakla birlikte zor noktaların çözümsüz kaldığını kabul ediyorlar.

ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby perşembe günü yaptığı açıklamada “Aksilik, aksilik ve daha fazla aksilikle karşılaştık. Kuşkusuz, yönetim olarak bu anlaşmayı hâlâ sonuçlandıramamış olmaktan dolayı hayal kırıklığına uğramış durumdayız,” dedi.

Üst düzey bir ABD’li yetkili, geçen hafta Hamas’ın elinde bulunan altı İsrailli rehinenin ölümünün “[müzakere] sürecine bir aciliyet duygusu getirdiğini” fakat aynı zamanda “Hamas’ın herhangi bir anlaşma yapmaya hazır olup olmadığının da sorgulanmasına yol açtığını” ileri sürdü.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Cezayir yarın cumhurbaşkanlığı seçimi için sandığa gidecek

Yayınlanma

Cezayir’de yaklaşık 24 milyon seçmen, yeni cumhurbaşkanlarını belirlemek için yarın sandığa gitmeye hazırlanıyor.

7 Eylül Cumartesi günü gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçiminde, Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun, Sosyalist Güçler Hareketi’nden (FFS) Yusuf Uşiş ve Barış Toplumu Hareketi’nden (MSP) Abdulaali Hassani Şerif yarışacak.

Ancak Afrika basınına göre, Cezayirli pek çok seçmen mevcut durumu değiştirmeyeceğine inandıkları bir seçim konusunda kayıtsız hissediyor.

Görevdeki 78 yaşındaki Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’un ikinci bir dönem daha görevde kalması bekleniyor ve seçmenler onun ya da diğer adayların önerileri konusunda çok az heyecan duyuyor.

Africa News’e konuşan bölge sakinlerinden Mourad Boulaam isteksizliğini şu sözlerle dile getirdi : “Her şeyden önce üç program da beni ikna etmedi. Hepsi aynı platforma sahip gibi görünüyor. Bu yüzden oy kullanmayacağım.”

Genç bir seçmen olan Walid Ait Hassan, 2019 seçimlerinden bu yana hiçbir gelişme olmadığını belirterek bu seçimin de bir değişim getirmesini beklemediğini ifade ediyor: “Bu seçimlerin 12 Aralık 2019’daki son seçimlerden hiçbir farkı yok. Kampanyalar vaatlerle dolu ama sonunda bunların sadece yalan olduğunu anlıyoruz.”

Ülkenin seçim otoritesi Tebbun’un karşısına çıkacak sadece iki adaya yeşil ışık yaktı: 57 yaşındaki İslamcı Abdulaali Hassani Şerif ve merkez sol muhalefet partisinden eski bir gazeteci olan 41 yaşındaki sosyalist Yusuf Uşiş.

Siyasi analist Tarık Hafid’e göre, asıl mesele kimin cumhurbaşkanı olacağı değil, “zira ana siyasi partilerin adresleri göz önüne alındığında hepimiz biliyoruz ki Abdülmecid Tebbun ikinci bir dönem daha kazanacak. Asıl mesele katılım oranı ve halk desteği olacak.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Netanyahu neden Philadelphia Koridoru’nda ısrar ediyor?

Yayınlanma

Justin Salhani, Al Jazeera

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sürerken hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı 41 bine yaklaştı. Philadelphia Koridoru ise ateşkes görüşmelerinde bir anlaşmazlık noktası haline geldi.

Mayıs ayı sonunda Hamas ve İsrail, İsrail’in Gazze’den çekilmesini, Gazze’de silahlı gruplar tarafından tutulan yaklaşık 90 esirin serbest bırakılmasını ve yüzlerce Filistinlinin İsrail hapishanelerinden salıverilmesini öngören bir anlaşmayı tartışıyordu.

Ancak İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu daha sonra Mısır sınırındaki 14 km’lik (8,5 mil) bir şerit olan Philadelphia Koridoru’nun kontrolünü elinde tutmak da dahil olmak üzere müzakere edilemez dört koşul ekledi.

Pazartesi günü Netanyahu şartlarını iki katına çıkardı: “Şer ekseninin Philadelphia Koridoruna ihtiyacı var ve bu nedenle [koridoru] kontrol etmeliyiz. Hamas bu nedenle orada olmamamız için ısrar ediyor, ben de bu nedenle orada olmamız için ısrar ediyorum.”

Ateşkesten kaçınmak mı?

Al Jazeera’ye konuşan analistler, Hamas’ın 7 Ekim’den önceki yıllarda Philadelphia üzerinden malzeme, hatta silah kaçırmış olabileceğini, ancak İsrail’in bunu kontrol etmekle ilgilenmediğini söyledi.

Bu da eleştirmenlerin Netanyahu’nun 11. saatteki talebinin gerçek bir güvenlik kaygısından çok Gazze’deki savaşı sürdürmekle ilgili olduğunu düşünmelerine yol açtı.

New York Üniversitesi’nden Filistin-İsrail uzmanı Zachary Lockman Al Jazeera’ye yaptığı açıklamada, “Bu noktada Netanyahu’nun kullandığı temelde bir bahane,” dedi.

“Bir rehine ya da ateşkes anlaşmasından kaçınmak için bulabileceği her türlü bahaneyi arıyor” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, savunma bakanı ve Likud partisi üyesi Yoav Gallant gibi isimler tarafından eleştiriliyor.

The Times of Israel’e göre Gallant bakanlara “Rehinelerin hayatları pahasına Philadelphia Koridoruna öncelik vermemiz ahlaki bir rezalettir” dedi.

Bazı askeri yetkililer Netanyahu’nun kararını stratejik açıdan eleştirdi.

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, askerleri Philadelphia Koridoru’nda tutmanın onları “gereksiz riske” maruz bırakacağını söyledi.

Ödünç alınmış zaman

Analistlere göre Netanyahu uzatmaları oynadığının ve savaşın sona ermesinin başbakanlığının da sonu olabileceğinin farkında.

Al Jazeera’ye konuşan eski İsrail büyükelçisi ve hükümet danışmanı Alon Pinkas, “Netanyahu ulusal güvenlik ve dış politika konularında tam bir başarısız” diyor ve ekliyor: “Ama iyi bir siyasetçi.”

Analistler, bu nedenle Gazze’de, işgal altındaki Batı Şeria’da, Lübnan’da ve ötesinde, yeni bir seçimi kazanabileceğini hissettiği noktaya gelene kadar birden fazla ateşi yakmaya devam edeceğini söylüyor.

7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’in güneyine düzenlediği saldırılarda 1.139 kişi ölmüş, yaklaşık 240 kişi de esir alınmıştı. Yaklaşık 90 esir hala Gazze’de tutuluyor ve çoğunun hayatta olduğuna inanılıyor.

İsrail’de kamuoyu ekim ayından bu yana inişli çıkışlı bir seyir izliyor.

Temmuz ayında yapılan bir ankete göre İsraillilerin yüzde 72’si Netanyahu’nun derhal istifa etmesini istiyordu.

Ancak geçen hafta yapılan bir başka anket Netanyahu’ya verilen desteğin en büyük rakibi Benny Gantz’ın yüzde 1 puan gerisinde olduğunu gösterdi.

Ancak Netanyahu için bu kazanç, Gazze’de altı İsrailli esirin cesedinin bulunduğu ve binlerce İsraillinin hükümeti protesto etmek için sokaklara döküldüğü pazar gününden önceydi.

“İsrail toplumu çok parçalı ve farklı taraflardan gelen bir öfke var. … Belki de Netanyahu, dışarıdan varoluşsal bir tehdit olduğu sürece ülke içindeki kargaşanın bu baskıyla bir arada tutulabileceğine inanıyor,” diyor Ortadoğu Küresel İlişkiler Konseyi üyesi Omar Rahman Al Jazeera’ye.

Ve ekliyor: “Bu baskılar ve tehditler ortadan kalkar kalkmaz, bölünmeler ve kenara çekilme çağrıları ve iç gerilim yeniden yükselecektir.”

Netanyahu Camp David’i değiştirmeye mi çalışıyor?

Gazze’deki İsrail postalları Hamas için anlaşma bozucu olsa da Philadelphia Koridoru başka bir taraf için de anlaşma bozucu.

Ateşkes görüşmelerinde arabulucu olan Mısır, iki ülke arasındaki anlaşmaları ihlal edeceği gerekçesiyle İsrail’in koridorda askeri varlık göstermesine karşı çıkıyor.

Ayrıca iç meseleleri de var. Mısırlılar katı bir şekilde Filistin yanlısı. Birçoğu hükümetlerinin daha fazlasını yapmasını istiyor ve sınırda silahlı bir İsrail varlığından hoşnut olmayacaktır.

Ancak Mısır İsrail’le ilişkilerini normalleştiren birkaç Arap ülkesinden biri olduğu için ne iç baskılar ne de İsrail’in Philadelphia talebini reddetmesi bu anlaşmaları sona erdirmekle tehdit etmesine neden oldu.

İki ülke 1979 yılında, dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat ve İsrail Başbakanı Menahem Begin’i bir araya getiren Camp David Anlaşması’ndan bir yıl sonra barış anlaşması imzaladı.

İsrail ile bir Arap ülkesi arasındaki bu ilk barış anlaşması Mısır’ın ABD’den destek ve mali yardım almasını sağladı: Yılda 2.1 milyar dolar – 1.3 milyar dolar askeri yardım ve 815 milyon dolar ekonomik yardım. “Mısır’dan sesler yükseldi ama Camp David’den vazgeçmek istediğini sanmıyorum çünkü bu ABD ile olan bağına bağlı” diyor Lockman.

Ancak Mısır, İsrail’in Batı Şeria’daki eylemleri konusunda giderek daha fazla sesini yükseltiyor.

Mayıs ayında Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı soykırım davasına katılan Mısır, İsrail’in Gazze nüfusunun yaklaşık yarısının yerinden edildiği güney Gazze vilayeti Refah’a saldırı düzenlememesi yönündeki uluslararası uyarıları görmezden geldiğini belirtti.

Salı günü Netanyahu’yu eleştirerek İsrail halkını yanlış yönlendirdiğini ve ateşkes müzakerelerini geciktirmek için bahaneler aradığını söyledi.

Netanyahu önceki gün Mısır’ı Philadelphia Koridoru’nun güvenliğini sağlamamakla, koridorun altına tüneller kazılmasına izin vermekle ve Hamas’a “oksijen” sağlamakla suçlamıştı.

Lockman, Mısır’ın “açıkça bundan mutsuz olduğunu ve bir tür anlaşma istediğini” söyledi ve Netanyahu aksi yönde ikna edilmediği sürece bunun “esasen kontrolleri dışında” olduğunu ekledi. Ancak mutsuz bir komşu ve iç ve uluslararası eleştiri ihtimali bile Netanyahu’yu Philadelphia talepleri konusunda şu ana kadar harekete geçirmedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English