Avrupa
Almanya, silahlanma için yeni meclisin etrafından dolanmaya hazırlanıyor

Almanya’da CDU lideri ve bir sonraki şansölye olması muhtemel Friedrich Merz, yeni Federal Meclis kurulmadan önce, Federal Ordu için 200 milyar avroluk özel bir fon oluşturulması için bastırıyor.
Mevcut Federal Şansölye Olaf Scholz ve SPD’nin lideri ve müstakbel meclis grup başkanı Lars Klingbeil ile yapılan görüşmelerde detayların şimdiden müzakere edildiği söyleniyor.
Konuyla ilgili bilgi sahibi kişiler toplantı öncesinde Bloomberg’e yaptıkları açıklamada, CDU ve SPD yetkililerinin salı günü “Almanya’nın kamu borcuna getirilen katı kısıtlamaları aşmanın ve ülkenin zor durumdaki ordusu için fon sağlamanın yollarını” görüşmek istediklerini söyledi.
İsmini vermek istemeyen kaynak, Merz’in “üç yıl önce onaylanandan iki kat daha yüksek olacak yeni paketin Federal Meclis’te oylanmasını” istediğini de sözlerine ekledi.
CDU parlamento grubu başkan yardımcısı Jens Spahn da bir savunma harcamaları paketinin görüşülmekte olduğunu doğruladı. Spahn Alman televizyonunda yaptığı açıklamada, “Friedrich Merz, FDP ve Yeşiller de dahil olmak üzere görüşmeler yapacağını belirtti. Önümüzdeki haftalarda ne tür kararlar alacağımızı ve alıp almayacağımızı göreceğiz,” dedi.
Oylamanın şimdi yapılması gerekiyor çünkü AfD ve Sol Parti (Die Linke) yeni mecliste engelleyici bir azınlığa sahip.
Görevden ayrılan SPD Meclis Grup Başkanı Rolf Mützenich, borç freninde bir reform yapılmasının ya da yeni bir özel fon oluşturulmasının eski Federal Meclis’te hâlâ mümkün olduğuna inanıyor.
Mützenich salı günü Berlin’de mevcut ve yeni SPD milletvekillerinin katıldığı bir toplantı öncesinde yaptığı açıklamada her şeyi yapmaya hazır olduklarını söyledi fakat böyle bir yaklaşımı siyasi açıdan tartışmalı bulduğunu da açıkça ifade ederek bu konuda CDU lideri Friedrich Merz’i suçladı.
Mützenich, siyasi ve demokratik meşruiyet açısından eski Federal Meclis’in bu tür mali politika kararlarını “ip üstünde yürümek” olarak nitelendirdi. İnsanların anlayamayacağı “taktiksel değerlendirmelere dayalı” bir yaklaşımdan da söz eden SPD’li, Merz’i seçimden sonra “sadece birkaç saat içinde” önceki pozisyonunu “denize atmakla” suçladı ve “eğer yeni hükümetin tarzı buysa” iyi bir şey beklemediğini ifade etti.
Merz’in bu tarzı oldukça tartışmalı. Yeni bir seçim yapılmasına rağmen Federal Meclis eski bileşimiyle şimdiye kadar sadece bir kez toplanmıştı: Ekim 1998’de çoğunluk NATO’nun eski Yugoslavya’ya karşı uluslararası hukuku ihlal eden saldırı savaşı lehinde oy kullanmıştı.
Yeni seçilen Federal Meclis’teki oylarının Merz’in planının başarısız olmasına neden olması muhtemel olan Sol Parti ise yaklaşımı eleştirdi.
Parlamento Grup Başkanı Heidi Reichinnek Berliner Zeitung’a verdiği demeçte, “Sol Parti olarak her zaman borç frenine karşı olduk ve elbette kaldırılması ya da en azından geniş kapsamlı bir reform yapılması için kampanya yürütmeye devam ediyoruz fakat hiçbir koşulda sadece daha fazla silahlanmayı mümkün kılmak için tasarlanmış aldatıcı bir paketi kabul etmeyeceğiz,” dedi.
Reichinnek, bunun yerine eğitime, altyapıya ve sanayinin dönüşümüne kapsamlı yatırım yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Yeşiller Meclis Grup Başkanı Katharina Dröge silahlanma planlarını onayladığının sinyalini verdi fakat CDU’nun izlediği yöntemi eleştirdi. Dröge, Merz’in genel seçimler öncesinde CDU/CSU, SPD ve Yeşiller’in üçte iki çoğunluğuyla borç frenine ilişkin bir reformu parti taktiksel nedenlerle reddetmesinin acı olduğunu, zira güvenlik politikasındaki zorlu durum karşısında buna acilen ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Fakat Dröge, Yeşiller’in de iklimin daha fazla korunması, altyapının iyileştirilmesi ve ekonomi için yatırım yapılması gerektiğine inandığını sözlerine ekledi. Ona göre borç freninde reform yapmak, savunma için özel bir fon ve ardından ekonomi ve altyapı için başka bir fon oluşturmaktan daha akıllıca olacak.
Bütçe uzmanı Jens Südekum, eski Federal Meclis’te Anayasada yapılacak bir değişikliğin Federal Anayasa Mahkemesi tarafından bozulma riski taşıyacağına dikkat çekti.
Südekum Merz’in bunun yerine gerekli üçte iki çoğunluğu bulabilecek somut bir reform paketi sunması gerektiğine işaret etti.
Almanya sadece NATO’nun yüzde 2’lik hedefine ulaşmak istese bile, yeni federal hükümet, Federal Ordu için ayrılan 100 milyarlık özel fonun süresinin dolmasının ardından 2028’den itibaren her yıl savunmaya 30 milyar avro daha fazla harcamak zorunda kalacak.
Avrupa
Manfred Weber: ABD’nin bizi itip kakmasına izin veremeyiz

Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) en büyük grup olan Avrupa Halk Partisi’nin (EPP) başkanı Alman muhafazakâr Manfred Weber, ABD ile anlaşmak istediklerini ama Trump yönetiminin kendilerini itip kakmasına izin vermeyeceklerini söyledi.
Euractiv’e bir mülakat veren Weber, son NATO zirvesi, Avrupa’nın kendi savunmasını geliştirmesi, ABD ile ilişkiler ve AP’de EPP’nin kendi sağı ile yaptığı anlaşmalar hakkında konuştu.
“Bu haftanın sonunda ortaya çıkan mesaj, transatlantik işbirliğini sürdüreceğimiz ve NATO ailesinin bir arada kalacağı,” diyen Weber, buna alışkın olmadıklarını, ama ABD Başkanı Donald Trump’ın kendilerini buna ittiğini söyleyerek, Avrupa’nın NATO içinde kendi savunma temeline ihtiyaç duyduğunu kaydetti.
Avrupa’nın silahlanma fonu SAFE ve üye ülkelerin borçlanma seçenekleri gibi bazı önlemlerin alınmış olmasını memnuniyetle karşıladığını vurgulayan EPP lideri, “Fakat mevcut ulusal ordularımız Avrupa’yı savunacak kapasitede değil. Avrupa’nın bir komuta zincirine ve füze savunması, uydu programı, siber tugay ve insansız hava aracı ordusu gibi ortak Avrupa projelerine ihtiyacımız var,” diye konuştu.
“Avrupa güvenlik mimarisini kurma” çağrısı yapan Weber, bu mimarinin bir Avrupa yapısı olarak “sabit ve geri alınamaz” olmasını ve ülkelerin bir sonraki AB bütçesi aracılığıyla pan-Avrupa programlarına katılmasını sağlayarak oluşturulmasını istedi.
Weber, “Çünkü yarın Fransa’da, teorik olarak, aşırı sağcı bir aday kazanırsa, o zaman bu mimari kilitlenir. Hiçbir ülkenin egoistçe davranamayacağı bir savunma altyapısı kurmalıyız. Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Almanya’nın Avrupa’nın en büyük ordusuna sahip olduğunu söylüyor. Ve sonra %22’lik AfD oy oranını görüyorum ve bu kamuoyu yoklaması, gerçek bir Avrupalı siyasetçi olarak beni endişelendiriyor,” dedi.
AB’nin son haftalarda İsrail ve İran üzerinde etki sahibi olma konusunda çok yetersiz kaldığı hatırlatıldığında ise Weber, “Avrupa bir tür düşünce kuruluşuna dönüşüyor. Biz gözlemciyiz, ama Avrupa’nın gerçekten diplomatik bir güç haline gelmesini istiyorum,” yanıtını verdi.
Alman CSU kökenli Weber, bunun için AB içindeki karar alma süreçlerinin reforme edilmesi gerektiğini söyledi. Weber’e göre oybirliği masadaki en önemli konu ve bunu mevcut Lizbon Antlaşmasında değiştirmek mümkün değilse, daha ileri gitmek isteyen üye ülkeler –Fransa, Almanya, İtalya, İspanya gibi– bunu yapmalı.
AB’nin ticaret konusunda ABD ile bir anlaşma istediğini ve buna ihtiyacı olduğunu vurgulayan EPP lideri, “Fakat, evet, Avrupa küresel GSYİH’nin %22’sini, Amerika ise %25’ini oluşturuyor. Washington’un bizi itip kakmasına izin veremeyiz. Kendimize güveniyoruz ve bunu göstermeliyiz, araçlarımız var, Avrupa Komisyonu’nun araçları var,” diye konuştu.
Yeşil Mutabakat ile ilgili yasalar söz konusu olduğunda liberaller ve sosyalistler yerine sağcılarla işbirliği yapmasına yönelik eleştirileri de yanıtlayan Weber, “Avrupa’daki siyasi gerçekliğe bakın: Polonya, Romanya, hatta Portekiz’de Chega sosyalistlerin önünde ikinci oldu. Bu yüzden sosyalistlere, Renew’a soruyorum, lütfen Brüksel balonunun dışında neler olup bittiğini tekrar düşünün,” dedi.
Avrupa’daki “otoriter dalgayı” durdurmak gerektiğini söyleyen Weber, bunu yapabilecek en önemli partinin de EPP olduğunu savundu.
Medyada reklam vermek için önceden onay almak gerektiğini belirten bir düzenlemeyi asla desteklemeyeceklerini kaydeden EPP lideri, bürokrasinin azaltılmasından bahsedip mevzuatın içeriğinde BMW veya Renault’nun CO2 emisyonlarını azalttığına dair yeşil iddialarda bulunmak için devlet yetkililerinden önceden onay alması gerektiğini belirtmenin “çılgınlık” olduğunu savundu.
Weber’e göre “Avrupa yanlısı, Ukrayna yanlısı ve hukukun üstünlüğü yanlısı olmak” EPP’nin üç temel kriteri. Yeşil Mutabakat ve doğa restorasyonu yasası konusunda, gerçekten yanlış olduğuna inandığı bazı yasaları durdurduğu için ağır saldırılara uğradığını ama şimdi bunun işe yaramadığını gördüklerini savunan Weber, “Çizgimizi korumamız, ancak iddialı olmamız gerektiğini söylüyorum. Bu yüzden yapmaya çalıştığım şey, kamuoyunun dalgasını sürmek değil, sorumlu davranmak ve iyi bir orta yol bulmaya çalışmak. Popülistlere karşı en iyi yöntem budur,” dedi.
Avrupa
Sırbistan’da hükümet binalarına saldırı planlayan grup gözaltına alındı

Sırbistan’da anayasal düzeni güç kullanarak devirme hazırlığı yaptıkları şüphesiyle altı kişi gözaltına alındı. Şüphelilerin, hükümet binalarına ve medya kuruluşlarına saldırı planladıkları belirtilirken, yapılan aramalarda silaha el konuldu.
Sırbistan’da anayasal düzeni güç kullanarak devirme hazırlığı yaptıkları şüphesiyle altı kişi gözaltına alındı.
Sırbistan İçişleri Bakanlığı, operasyonun Belgrad Yüksek Savcılığı’nın talimatıyla bakanlık personeli ve Güvenlik ve Enformasyon Ajansı (BIA) tarafından ortaklaşa yürütüldüğünü duyurdu.
Soruşturma kapsamında elde edilen bilgilere göre, şüpheliler 21 Haziran’da Kraljevo kentindeki bir otelde bir araya gelerek iktidarı zorla ele geçirme planlarını görüştü.
Bakanlık, grubun devlet organlarının temsilcilerine saldırılar düzenlemeyi, polis memurlarını silahsızlandırmayı ve aralarında Sırbistan Radyo ve Televizyonu (RTS), Happy televizyonu ve Informer portalının da bulunduğu medya kuruluşları ile hükümet binalarını basmayı planladığını bildirdi.
Silah ve tatar yayı ele geçirildi
Şüphelilerden birinin aracında yapılan aramada, seri numarası silinmiş bir tabanca, yedi mermi bulunan bir şarjör ve 25 adet ek mermi içeren bir kutu bulundu.
Söz konusu şahıs hakkında yasa dışı silah ve mühimmat bulundurma ve taşıma suçundan dava açıldı. Gözaltına alınan bir diğer şüphelinin üzerinden ise bir tatar yayı çıktığı belirtildi.
Gözaltına alınan şüphelilerin 48 saate kadar tutuklu kalacağı ve bu sürenin sonunda suçlamaların yöneltilmesi için savcılığa sevk edilecekleri açıklandı. Ülke genelinde birçok adreste aramaların devam ettiği bilgisi paylaşıldı.
Rusya’dan Sırbistan’a Ukrayna iddiası
Öte yandan, Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR), 23 Haziran’da Sırbistan’ın Ukrayna’ya askeri ürün ihraç etmek için dolaylı yollar kullandığını iddia etmişti.
SVR’nin verilerine göre, Sırp savunma sanayii tesislerinde üretilen mühimmatlar, montaj için parça setleri halinde NATO ülkelerine gönderiliyor.
Bu yolla Kiev’in, resmi olarak Sırp malı değil, Çekya ve Bulgaristan gibi Batılı devletlerin fabrikalarında monte edilmiş mühimmatları temin ettiği öne sürülmüştü.
SVR Direktörü Sergey Narışkin ise daha sonra yaptığı bir açıklamada, Moskova’nın Belgrad’ın silah ihracatını durdurma yönündeki açıklamalarına güvendiğini ancak bu taahhütlerin fiilen yerine getirilip getirilmediğini kontrol etme niyetinde olduklarını belirtmişti.
Zaharova: Rusya, Sırbistan’dan askeri ürün ‘sızıntısının’ durdurulmasını bekliyor
Avrupa
İngiltere, Soğuk Savaş’tan bu yana ilk kez uçaklara nükleer silah yerleştirecek

İngiltere, ABD’den taktik termonükleer bomba taşıma kapasitesine sahip F-35A savaş uçakları alarak Soğuk Savaş’tan bu yana ilk kez hava tabanlı nükleer güce sahip olmaya hazırlanıyor. Başbakan Keir Starmer, söz konusu adımı ‘son neslin en büyük nükleer kapasite güçlendirmesi’ olarak nitelendirdi.
İngiltere hükümeti, ABD’den taktik termonükleer bomba taşıyabilen 12 adet F-35A savaş uçağı satın alacağını duyurdu. Bu adımın, krallığın “son nesildeki en büyük nükleer potansiyel güçlendirmesi” olduğu belirtildi.
The Guardian‘ın haberine göre, bu alımla birlikte İngiltere, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana ilk kez havadan nükleer silah fırlatma kapasitesine sahip olacak.
Başbakan Keir Starmer konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Radikal bir belirsizlik çağında, dünyayı artık kanıksayamayız, bu yüzden hükümetim ulusal güvenliğimize yatırım yapıyor,” ifadelerini kullandı. Londra’nın toplamda bu türden 138 savaş uçağı satın almayı planladığı bildirildi.
Soğuk Savaş sonrası bir ilk
Şimdiye kadar İngiltere’nin nükleer savaş başlıkları yalnızca dört adet Vanguard sınıfı nükleer denizaltıda bulunuyordu. Norfolk’taki Marham üssüne konuşlandırılması planlanan yeni F-35A uçakları ise hem konvansiyonel mühimmatları hem de Amerikan yapımı B61-12 bombalarını fırlatabilecek.
Söz konusu bombaların gücü 0,3 ila 50 kiloton arasında ayarlanabiliyor.
The Telegraph‘a konuşan İngiliz askeri çevrelerinden bir kaynak, savaş uçaklarının uzun menzilli ve hayalet (stealth) teknolojiye sahip olduğunu belirterek, “Eğer bunları yüksek hassasiyetle nükleer bomba atmak için kullanacaksanız, bu son derece önemlidir,” dedi.
Nükleer başlıklar ABD kontrolünde olacak
Satın alınan Amerikan savaş uçaklarının, NATO’nun hem nükleer hem de konvansiyonel silah taşıyabilen çift amaçlı uçak programına dahil edileceği belirtildi.
Fakat en kritik detaylardan biri, uçaklardaki nükleer savaş başlıklarının kontrolünün ABD’de olacağı gerçeği oldu.
Geçtiğimiz yıl Washington ve Londra, Rusya’dan kaynaklanan tehdidin arttığı gerekçesiyle Amerikan nükleer silahlarının yeniden İngiltere topraklarına getirilmesi konusunda anlaşmıştı.
The Telegraph‘ın haberine göre, savaş başlıklarının 2008’den bu yana ilk kez Suffolk idari bölgesindeki Lakenheath üssüne yerleştirilmesi bekleniyordu.
Gazete, bu başlıkların gücünün 1945’te Hiroşima’ya atılan bombadan üç kat daha fazla olacağını yazmıştı.
Rusya’dan misilleme uyarısı
Daha önce ABD, Lakenheath üssüne en yeni F-35 savaş uçaklarından oluşan iki filo konuşlandırma planını açıklamıştı.
The Telegraph‘ın kaynakları, söz konusu planın taktik nükleer silah taşıyabilen 54 bombardıman uçağını kapsadığını iddia etmişti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı ise Amerikan nükleer silahlarının İngiltere’ye geri getirilmesini bir “gerilim tırmanışı” olarak değerlendireceklerini ve “telafi edici karşı tedbirlerle” yanıt vereceklerini açıklamıştı.
-
Görüş1 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Ortadoğu1 hafta önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi2 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Avrupa1 hafta önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?
-
Görüş1 hafta önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savunma sanayiinde ‘Amerikan malı’ baskısı geri tepiyor
-
Dünya Basını3 gün önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir