Bizi Takip Edin

AVRUPA

Almanya’da Commerzbank gerilimi artıyor

Yayınlanma

Alman Şansölyesi Olaf Scholz, İtalyan kredi kuruluşu UniCredit’in hisselerini yüzde 9’dan yüzde 21’e çıkardığını açıklamasının ardından bu kredi verenin Commerzbank’ı devralmasına karşı olduğunu açıkladı.

UniCredit pazartesi günü Commerzbank hisselerinin yüzde 11,5’inde daha pozisyon aldığını açıkladı. UniCredit, daha önce bankada bulunan yüzde 9’luk hissesinin yarısını Alman hükümetinden aldığını duyurmuştu.

Scholz pazartesi günü New York’a yaptığı bir ziyaret sırasında Reuters’e verdiği demeçte “dostça olmayan saldırıların [ve] düşmanca devralmaların bankalar için iyi bir şey olmadığını ve bu nedenle Alman hükümetinin kendisini açıkça konumlandırdığını” söyledi.

UniCredit CEO’su Andrea Orcel daha önce yaptığı açıklamada hükümetin desteği olmadan Commerzbank ile birleşme yoluna gitmeyeceğini söylemişti.

Alman hükümetinden UniCredit’e “devralmaya karşıyız” uyarısı

UniCredit uzun süredir Commerzbank’ı potansiyel bir hedef olarak görse de, İtalyan bankasının büyük bir hissedar olarak ortaya çıkması Almanya’daki kurumları hazırlıksız yakaladı ve sınır ötesi bir birleşmeye karşı siyasi muhalefeti alevlendirdi.

UniCredit’in pazartesi günü yaptığı açıklamanın ardından FT’ye konuşan bir hükümet yetkilisi Berlin’in “Commerzbank’ın bağımsızlığa yönelik stratejisini desteklediğini” belirterek, “Bir devralmayı desteklemiyoruz ve UniCredit’i bu konuda bilgilendirdik,” dedi.

Unicredit’in son hisse alımı ve Berlin’in sert yanıtı, Commerzbank’ın en büyük iki hissedarı arasındaki sert anlaşmazlıkta keskin bir tırmanışa işaret ediyor.

İtalyan kreditör, Alman devletinden daha fazla hisse sahibi olacak

Orcel son hamlesini, Berlin’in cuma günü Commerzbank’ta kalan yüzde 12’lik hissesini planlandığı gibi satmayacağını açıklamasının ardından, bir devralmaya karşı artan iç muhalefete bir yanıt olarak yaptı.

UniCredit’in hisselerini yüzde 10’un üzerine çıkarmak için Avrupa Merkez Bankası’nın onayına ihtiyacı olmasına rağmen, yüzde 11.5’lik hisseyi “gerekli onaylar alınana kadar” alım satımın gerçekleşmeyeceği şekilde satın aldı.

Onay alması halinde UniCredit, Commerzbank’ın en büyük hissedarı olarak Alman devletini geride bırakacak ve Alman hükümeti üzerindeki baskıyı artıracak.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan ve FT’ye konuşan kişiler, UniCredit’in yüzde 9 hisseyi aldıktan sonra Alman hükümetinden defalarca görüşme talebinde bulunduğunu ama Berlin’in bunu reddettiğini söyledi.

Roma, UniCredit’in işlemlerini meşru görüyor

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani pazartesi günü yaptığı açıklamada UniCredit’in eylemlerinin “fazlasıyla meşru” olduğunu savundu.

Roma ayrıca, UniCredit’in merkezi İtalya’da kaldığı sürece devralma işleminden yana olduğunun sinyalini verdi.

Pazartesi günü erken işlemlerde yüzde 5’ten fazla değer kaybeden Commerzbank hisseleri, UniCredit’in açıklamasının ardından hızla toparlandı.

Hisse senedi, UniCredit’in bu ayın başlarında ilk hissesini oluşturmasından bu yana yaklaşık yüzde 24 artış gösterdi.

UniCredit hisseleri pazartesi günü yüzde 2,5 değer kaybetse de, hisselerinin neredeyse iki hafta önce kamuoyuna açıklanmasından önceki seviyesinden daha yüksek işlem görüyor.

Mali krizden sonra bir ilk olabilir

Commerzbank’ın üst yönetiminin düşüncelerini bilen bir kişi, UniCredit’in son hamlesinin Orcel’in daha önce yaptığı, “ne düşmanca bir devralma peşinde koşacağı ne de Alman hükümetinin iradesine karşı Commerzbank’ı satın alacağı” yönündeki açıklamalarıyla nasıl örtüştüğünün hemen anlaşılmadığını söyledi.

Commerzbank FT’ye yaptığı açıklamada UniCredit’in hamlesini “not aldığını” ve yönetim kurullarının “stratejik seçenekleri sorumlu bir şekilde değerlendirmeye her zaman açık” olduğunu söyledi.

İki grup arasında gerçekleşecek bir birleşme, finansal krizden bu yana Avrupa’da gerçekleşen ilk önemli sınır ötesi banka anlaşması olacak ve kıtanın parçalanmış sektöründe daha fazla konsolidasyon için potansiyel bir katalizör görevi görecek.

Orcel, İtalyan kredi kuruluşunu sektörün konsolidasyonu için bir araç haline getirme potansiyeli ile Avrupalı rakiplerini satın almayı hedefliyor.

CDU liderinden ve sendikalardan Berlin’e tepki

Fakat Commerzbank’a yönelik hamlesi Almanya’da tepkilere neden oldu ve politikacılar ile işçi sendikaları tam bir devralmaya karşı çıktı. 

Commerzbank yöneticileri Alman hükümetini UniCredit ile kurulacak bir ortaklığın küçük ve orta ölçekli Mittelstand şirketlerine kredi verilmesini engelleyebileceği konusunda uyarırken, sendikalar da işten çıkarma ihtimalini gündeme getirdi.

Ana muhalefetteki CDU’nun lideri Friedrich Merz de UniCredit’in son hamlesini sert bir şekilde eleştirdi ve Commerzbank’ın İtalyanlar tarafından devralınmasının “Alman bankacılık sektörü için bir felaket” olacağını söyledi.

Alman hükümeti içerisinde kopukluk iddiası

UniCredit ve Alman hükümeti, hisse alımı öncesinde Berlin’le hangi bilgilerin paylaşıldığı konusunda anlaşmazlık yaşıyor.

Orcel, UniCredit’in Commerzbank hisselerindeki mevcut pozisyonunu, toplam pozisyonunu yüzde 9’a çıkaran ve bankayı oyuna sokan hisseleri satın almadan önce Alman hükümetine bildirdiğini açıkladı. 

Berlin’deki yetkililer ise FT’ye son dakikaya kadar kendilerine bilgi verilmediğini savundu. Görüşmelere yakın kişiler, Alman hükümeti içinde anlaşmazlıklar ve iletişim kopukluğu olduğunu söyledi.

Konu hakkında bilgi sahibi iki kişi, Berlin’in kalan hisselerinin satışı konusunda müzakerelere katılmayı reddetmesinin UniCredit’in stratejisinde bir değişikliğe yol açtığını söyledi.

İtalyan bankası pazartesi günü yaptığı açıklamada, artan hissesini duyururken, “Commerzbank’ta, Almanya’nın ve bankanın daha geniş paydaşlarının yararı için tek başına ya da UniCredit bünyesinde ortaya çıkarılabilecek önemli bir değer olduğunu” söyledi.

Pozisyonunun büyük bir kısmının “hisselerini korumak, iştirakini aşağı yönlü olarak satmak ya da hisselerini daha da artırmak için tam esneklik ve opsiyonellik sağlamak” amacıyla “koruma altına alındığını” da söyledi.

AVRUPA

IG Metall’den hükümete borç frenini gevşetme çağrısı

Yayınlanma

Almanya’nın en güçlü işçi sendikasının başkanı, Avrupa’nın en büyük ekonomisinin geleceğini korumak için Berlin’i yeni borçlanma sınırını kaldırmaya çağırdı.

Financial Times’ın (FT) aktardığına göre IG Metall Başkanı Christiane Benner, ülkenin yerli sanayilerini büyük ölçüde destekleyen ABD ve Çin örneğini takip etmesi gerektiğini, yani borçlanma limitinin “seçimlerden sonra değil, derhal askıya alınması” gerektiğini söyledi. 

Berlin’in herhangi bir mali yılda GSYİH’nin yüzde 0,35’inden fazla borçlanmasını engelleyen anayasal borç freni, geçen yıl ülkenin “yeşil dönüşümüne” yönelik planlanan yatırımları sekteye uğratmıştı.

Sendika lideri pazartesi günü, satışlardaki düşüş nedeniyle yöneticilerin Almanya’daki birkaç fabrikayı kapatma planlarını protesto etmek için bir ay içinde ikinci kez greve giden on binlerce Volkswagen işçisine hitap etti.

Avrupa’nın en büyük otomobil üreticisi, en kârlı pazarı olan ve amiral gemisi markasının pazar payının sadece beş yıl içinde neredeyse yarıya düştüğü Çin’de yavaşlayan talep ve artan rekabet nedeniyle ağır darbe aldı.

Tüketicilerin yüksek enflasyonla boğuşması nedeniyle yıllık yeni otomobil satışlarının aynı dönemde yılda yaklaşık 2 milyon azaldığı kendi bölgesinde de durum pek iyi değil.

İşçiler grevleri büyütebilir

IG Metall ve VW yöneticileri planlanan maliyet kesintileri üzerine dördüncü tur görüşmeleri başlatırken, pazartesi günü tüm vardiyalarda çalışan VW işçileri dört saat boyunca greve gitti. Geçen haftaki iş bırakma eylemlerinde bu süre iki saatti.

Taraflar pazartesi gecesi görüşmelerden anlaşmaya varamadan ayrıldılar fakat müzakerelerin önümüzdeki hafta da devam edeceğini açıkladılar.

İşçi temsilcileri geçtiğimiz ay, Alman şirket yöneticilerinin ikramiyeleri dizginlemeyi, temettüleri azaltmayı ve en önemlisi fabrikaları kapatma planlarını iptal etmeyi kabul etmeleri halinde gelecekteki maaş artışlarında 1,5 milyar avrodan vazgeçmeyi teklif etmişti.

Fakat VW’nin baş müzakerecisi Arne Meiswinkel günün erken saatlerinde yaptığı açıklamada şirketin “karşı teklifin sürdürülebilir bir çözüm için yeterli olmadığı” sonucuna vardığını ve VW’nin “fazla kapasitesini azaltması gerektiğini” söyledi.

IG Metall ve VW’nin işçi konseyi lideri Daniela Cavallo, pazartesi günkü görüşmelerde şirketin fabrikaları kapatmamaya yönelik teklifi kabul etmemesi halinde işçilerin grev eylemini genişleteceğini yinelemişti.

Continental otomotiv bölümünü ayıracak

Öte yandan Alman otomotiv endüstrisinin kötü görünümünün altını çizen lastik ve otomotiv bileşenleri üreticisi Continental, pazartesi günü otomotiv bölümünü ayırma planlarını doğruladı.

Yıllık 20,3 milyar avroluk satışları ve yaklaşık 100.000 çalışanıyla Continental’in yarısını oluşturan birim, düşük talep ve elektrikli araçlara geçişle birlikte artan maliyetler nedeniyle son yıllarda on binlerce kişiyi işten çıkardığını duyurdu.

Continental, 2025 yılı sonundan önce bu bölümü bünyesinden çıkarmayı planladığını söyledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Avrupa ülkeleri Suriyeli sığınmacı süreçlerini askıya aldı

Yayınlanma

HTŞ önderliğindeki silahlı grupların Suriye’nin başkentini ele geçirmesi ve Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın 13 yıllık savaşın ardından Rusya’ya sığınmasının ardından Avrupa ülkeleri pazartesi günü Suriyelilerin sığınma başvurularını bir sonraki duyuruya kadar beklemeye aldı.

On binlerce açık başvuruyu etkileyen karar, Suriye’de hızla değişen siyasi durumun yanı sıra Avrupa genelinde göçü kısıtlamak isteyen sağcı partilerin yeniden yükselişini yansıtıyor.

Almanya, bugün Avrupa’daki en büyük topluluk olan yaklaşık bir milyon Suriyeliye ev sahipliği yapıyor.

Alman İçişleri Bakanlığı pazartesi günü yaptığı açıklamada, Suriye’deki siyasi gelişmeler konusunda daha fazla netlik sağlanana kadar sığınma taleplerini işleme koymayacağını söyledi.

Birleşik Krallık da sığınma taleplerine ilişkin kararları durdurdu ve İçişleri Bakanlığı durumu değerlendirdiğini açıkladı.

Norveç, İtalya, Avusturya ve Hollanda gibi diğer ülkeler de Suriyeli taleplerinin askıya alındığını duyurdu. Fransa da kısa süre içinde benzer bir karar açıklamayı umduğunu söyledi.

İtalyan hükümeti yaptığı açıklamada Şam’daki diplomatik varlığını sürdüreceğini belirterek buradaki büyükelçilik personeline “derin şükranlarını” ifade etti.

Federal Göç ve Mülteciler Dairesinin (BAMF) verilerine göre kasım ayı sonuna kadar yapılan 72.420 başvuruyla Suriye, bu yıl Almanya’daki sığınmacılar için en önemli menşe ülke oldu.

BAMF’a göre başvuruların durdurulması halihazırda kabul edilmiş olanları etkilemiyor. İçişleri Bakanı Nancy Faeser, değerlendirmelerin Suriye’deki gelişmelere bağlı olacağını ve ülkenin geri dönmek için güvenli olup olmadığını söylemek için çok erken olduğunu söyledi.

Almanya, Suriyelilerin iltica başvurularına ilişkin tüm kararları askıya aldı

Norveç göçmenlik yetkilileri Suriyelilerin iltica başvurularının şimdilik ne reddedileceğini ne de onaylanacağını söyledi.

Danimarka da başvuruları işleme almayı durdurdu ve başvuruları reddedilen ve ülkeyi terk etmeleri için son tarih verilen Suriyelilerin mevcut belirsizlik nedeniyle daha uzun süre kalmalarına izin verileceğini söyledi.

Avusturya Şansölyesi Karl Nehammer, içişleri bakanına mevcut tüm Suriyeli sığınma başvurularını ve aile birleşimlerini askıya alma talimatı verdi ve sığınma verilen vakaların da gözden geçirileceğini söyledi.

Reuters’a konuşan üst düzey bir Yunan hükümet kaynağı, Yunanistan’ın yaklaşık 9.000 Suriyelinin iltica başvurusunu durdurduğunu söyledi. Yetkililer hükümetin cuma günü bir araya gelerek bu adıma son şeklini vereceğini söyledi.

Almanya şubat ayında yapılacak erken seçimlere hazırlanırken, sağcı ve muhafazakâr partiler kamuoyu yoklamalarında en üst sıralarda yer alıyor.

Cuma günü yayınlanan bir Infratest anketi, seçmenlerin göçü ekonomiden sonra Almanya’nın en büyük ikinci sorunu olarak gördüğünü gösterdi.

Suriye’deki durumla ilgili olarak İngiliz parlamentosunu bilgilendiren Dışişleri Bakanı David Lammy, gelişmelerin Avrupa ülkelerine daha fazla göçü tetikleyebileceği uyarısında bulundu.

Lammy parlamentoya verdiği demeçte, “Esad’ın gitmesinin ardından bu kadar çok kişinin Suriye’ye dönmeye başladığını görmek, daha iyi bir gelecek umutları açısından olumlu bir işaret,” dedi.

Lammy pek çok şeyin şimdi ne olacağına bağlı olduğunu, Suriye’ye yönelik bu akışın “hızla geri dönüşe” çevrilebileceğini ve potansiyel olarak kıta Avrupası ve Birleşik Krallık’a yönelik “tehlikeli yasadışı göç yollarını kullananların sayısını artırabileceğini” söyledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya, Suriyelilerin iltica başvurularına ilişkin tüm kararları askıya aldı

Yayınlanma

Almanya Federal Göçmen ve Mülteci Dairesi ikinci bir duyuruya kadar Suriyelilerin iltica başvurularını işleme koymayacağını söyledi.

Suriye’de Beşar Esad yönetiminin cihatçı HTŞ önderliğindeki örgütler tarafından devrilmesi nedeniyle Federal Göç ve Mülteciler Dairesi pazartesi günü Suriyelilerin iltica başvurularını derhal dondurdu.

Konuyla ilgili olarak SPIEGEL’e konuşan bir yetkili, Suriye’deki durumun belirsiz olduğunu ve orada siyasi gelişmelerin nasıl seyredeceğini tahmin etmenin çok zor olduğunu söyledi.

Bu nedenle şu anda ciddi bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığını savunan daire, her türlü kararın “ayakları yere basan” bir karar olması gerektiğini belirtti.

Yetkiliye göre, yaklaşık 46.000’i ilk başvuru olmak üzere Suriyelilerden gelen 47.270 sığınma başvurusu henüz karara bağlanmadı. Fakat Suriye’deki yeni durumun şu anda halihazırda alınmış kararlar üzerinde bir etkisi yok.

Alman siyasetinde Suriyeli sığınmacılar tartışması başladı

Almanya’daki Suriyelilerin akıbetine ilişkin siyasi tartışma şimdiden başlamış durumda. CDU/CSU’lu bazı politikacılar Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesinden yana görüş bildirdi. Yeşiller ve SPD’li politikacılar ise Suriye’deki belirsiz durum karşısında itidal çağrısında bulundu.

CSU’nun içişleri konusundaki önde gelen milletvekili Andrea Lindholz pazar günü Rheinische Post’a verdiği demeçte, Suriye’de kalıcı bir barış sağlandığında pek çok Suriyelinin “artık korunmaya ihtiyaç duymayacağını ve dolayısıyla Almanya’da kalma hakkına sahip olmayacağını” söyledi.

Şansölye Olaf Scholz’un artık Almanya’nın daha fazla Suriyeli mülteci kabul etmeyeceğini kamuoyuna açıklaması gerektiğini de sözlerine ekleyen Lindholz, partinin daha önceki taleplerini de yineledi.

Dış ilişkilerden sorumlu partili meslektaşı Jürgen Hardt ise “İşlerin nereye gittiğini görmek için henüz çok erken. Almanya’daki Suriyeli mültecilerin istikrar sağlandığında ülkelerine dönmelerini bekliyoruz,” dedi.

SPD’den seçim öncesi “popülist” söylem endişesi

Alman parlamentosunun dış ilişkiler komisyonuna başkanlık eden SPD milletvekili Michael Roth SPIEGEL’e verdiği demeçte, Suriye’ye barışın geri gelmesi halinde, “burada kendilerini hiçbir zaman evlerinde hissetmeyen insanların geri dönmelerini engelleyecek hiçbir şey olmadığını” söyledi.

Bununla birlikte Roth, Suriyelilerin çoğunun topluma ve iş piyasasına iyi entegre olduğunu da sözlerine ekledi.

Roth, “‘Şimdi herkes hemen geri dönmek zorunda’ gibi popülist bir tartışmaya karşı uyarıyorum,” dedi.

SPD’li siyasetçi, AfD ve BSW’nin yanı sıra bazı CDU/CSU’luların da “seçim kampanyası sırasında bunu talep etmesinden” korktuğunu ve bunun da kendisini “endişelendirdiğini” söyled. korkuyorum

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English