Bizi Takip Edin

AVRUPA

Almanya’da ‘gizli göçmen toplantısı’ tartışması sürüyor

Yayınlanma

Almanya’da, Almanya için Alternatif (AfD) mensubu bazı siyasetçilerin, Yeni Sağ ve neo-Nazi hareketin bilindik isimleriyle ‘göçmenleri geri gönderme’nin de gündeme geldiği gizli bir toplantıda bir araya gelmesinin ortaya çıkmasının yankıları sürüyor.

Pazar günü, aralarında Şansölye Olaf Scholz ve Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un da bulunduğu binlerce kişi aşırı sağa karşı gösteriler için toplandı.

Berlin’in hemen dışındaki Potsdam’da ve başkentteki Brandenburg Kapısı’nda protestolar vardı. Cumartesi günü de batıdaki Duisburg kentinde bir gösteri düzenlendi.

Scholz ve Baerbock, Alman parlamentosu Bundestag’da Potsdam bölgesini temsil ediyor ve Baerbock, Alman haber ajansı dpa’ya verdiği demeçte, gösteriye ‘demokrasiyi savunan ve eski ve yeni faşizme karşı’ binlerce sakinden biri olarak katıldığını söyledi.

Potsdam Belediye Başkanı Mike Schubert, AfD’lilerin katıldığı toplantıya ilgili olarak, “Bu planlar Alman tarihinin en karanlık bölümünü hatırlatıyor,” dedi.

Eski anayasa mahkemesi başkanı: Yasak AfD’nin ekmeğine yağ sürer

Toplantının medyaya yansımasının ardından AfD’nin yasaklanmasına yönelik çağrılar da yeniden yükselmeye başladı.

Eski anayasa mahkemesi başkanı Hans-Jürgen Papier ise, anketlerde önde giden AfD’nin yasadışı ilan edilmesi çağrısında bulunan protestoların ardından yasağa karşı uyarıda bulundu. 

Papier, Tagesspiegel gazetesine verdiği demeçte, “Bu sadece AfD’nin ekmeğine yağ sürer,” dedi.

AfD, Doğu Almanya’nın üç eyaletinde ‘aşırı sağcı’ olarak sınıflandırıldı, fakat yasaklanması için ‘demokrasiyi devirmeyi’ planladığının kanıtlanması gerekiyor.

Yasaklama başvuruları federal hükümet, parlamento ve Alman eyaletlerini temsil eden organ olan Bundesrat tarafından yapılabilir. Papier, başvurunun yalnızca ‘belirtilen tüm noktaları gerçekten doğrulamak için yeterli bilgiye sahipseniz ve yüksek bir başarı olasılığı varsa’ yapılması gerektiği konusunda uyardı ve “Bilgilerime dayanarak, şu anda bir yasaklama önerisinin yanlış olduğuna inanıyorum,” diye ekledi.

Weidel: Yasak çağrıları saçma

AfD, ‘tersine göç’ün tartışıldığı toplantının, manifestolarında belirtilen göç politikasını yansıtmadığını söyledi.

Partinin eş başkanı Alice Weidel ise Politico’ya verdiği demeçte, “AfD’nin yasaklanması çağrıları tamamen saçmadır ve bu taleplerde bulunanların anti-demokratik tutumunu ortaya koymaktadır,” dedi.

Anayasa Mahkemesi daha önce sadece iki kez bir partiyi yasakladı. 1952’de aşırı sağcı Sosyalist Reich Partisi ve 1956’da Almanya Komünist Partisi yasaklandı.

2017’de mahkeme, neo-Nazi Ulusal Demokrat Parti’nin ‘demokrasiyi tehlikeye atacak kadar popüler olmadığını’ ve bu nedenle yasaklanmaması gerektiğini karara bağlamıştı.

Hükümete göçle mücadeleyi sıkılaştırma baskısı artıyor

Ana muhalefet partisi CDU, ülkenin üçlü koalisyon hükümetini, iltica politikasını sıkılaştırmak için eyaletlerle birlikte çalışmaya çağırıyor ve adım atılmadığı takdirde bu konunun şu anda anketlerde iyi performans gösteren AfD’nin işine yaramasından endişe ediyor.

CDU’lu Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Başbakanı Hendrik Wüst Tagesspiegel’e verdiği demeçte, “Popülistlerin ve aşırılık yanlılarının gücü, her zaman demokratların harekete geçememesinden kaynaklanıyor. Bu özellikle zamanımızın en büyük sorunlarından biri olan göç sorunu söz konusu olduğunda geçerlidir,” dedi.

Wüst, eyalet liderleri ve hükümetleri ile Scholz arasında şimdiye kadar alınan iltica önlemlerini değerlendirmek üzere yeni bir toplantı yapılması çağrısında bulundu. Benzer bir toplantı geçen kasım ayında da yapılmıştı.

Yine CDU’lu Berlin Belediye Başkanı Kai Wegner de hükümetin eyaletlerle birlikte çalışması çağrısına katılarak ‘federal ve eyalet hükümetleri arasında yeni bir göç zirvesi’ çağrısında bulundu.

Wegner, Tagesspiegel’e verdiği demeçte, “Zamanımızın zorluklarının üstesinden gelmek için demokratik partilerin ortak çabasına ihtiyacımız var. Örneğin, göç politikasındaki rotayı nihayet değiştirmeliyiz,” dedi.

CDU’nun merkezinde yer aldığı Avrupa Halk Partisinden (EPP) Avrupa Parlamentosu Milletvekili Dennis Radtke ise, X’te yaptığı açıklamada, “Mülteci sorununa partiler arası bir çözüm, AfD’ye verilen bir taviz değil, göçle mücadeleye önemli bir katkı olacaktır,” iddiasında bulundu.

SPD’de ‘göç politikasını değiştirme’ tartışmaları

CDU ve AfD’nin baskısı altında kalan trafik lambası koalisyonunun merkez gücü SPD’de de göç siyasetini değiştirmeye yönelik sesler yükseliyor.

Bochum’dan SPD Federal Meclisi üyesi Axel Schäfer, Olaf Scholz’u farklı bir göç politikası benimsemeye çağırdı ve Şansölyenin ‘Yeşiller ile çatışmayı kabul etmek’ zorunda kalacağına işaret etti.

Schäfer’a göre bu şekilde Scholz ‘atılganlığını gösterebilir’ ve aynı zamanda AfD’nin yükselişini durdurabilir.

Ona göre, Sosyal Demokratlar, AfD’ye karşı ‘demokrasiyi savunmak’ için bir kampanya yürütürlerse, Federal Meclis seçimlerinde bir kez daha en büyük güç haline gelebilirler. Schäfer kısa süre önce meclis grubuna yazdığı bir mektupta SPD’nin durumunu eleştirmişti.

Tagesspiegel’e konuşan SPD yönetim kurulu üyesi Andreas Stoch da ‘Şansölyenin artık özel bir sorumluluk taşıdığına’ dikkat çekti. Baden-Württemberg’in SPD lideri, “Olaf Scholz, ısıtma yasası veya tarımsal sübvansiyonlar gibi kararlar alınmadan önce sosyal diyaloğa daha fazla katılmalı,” dedi.

AVRUPA

Almanya’da Merz, borç konusunda Yeşiller ile anlaştı

Yayınlanma

Handelsblatt gazetesinin haberine göre Almanya’nın müstakbel şansölyesi CDU’lu Friedrich Merz, Yeşiller ile altyapı ve savunmaya yönelik büyük yatırımları öngören bir mali reform paketi üzerinde anlaşmaya vardı.

Habere göre, müzakerelerin son durumu hakkında yetkilileri bilgilendirmek üzere Berlin’de yerel saatle 13:00’te parti meclisi toplantıları yapılması planlanıyor. Haber, gruplara yakın kimliği belirsiz kişilere dayandırılıyor.

Alman milletvekilleri, Friedrich Merz’in harcama planları üzerinde tartışırken dün Yeşiller, savunma ve altyapı harcamalarında milyarlarca doları anlaşarak meclisten geçirmeye yönelik revize edilmiş teklifinin yetersiz olduğunu söylemişti.

CDU/CSU ve Sosyal Demokratlar (SPD), Almanya’nın temkinli maliye politikasını altüst edecek teklifin kabul edilmesi sürecinde ilerleme kaydetmek için olağanüstü parlamento oturumu çağrısında bulunmuştu.

Fakat gerekli olan üçte iki çoğunluk hâlâ sağlanabilmiş değildi zira partiler Yeşiller’in desteğine ihtiyaç duyuyordu.

Merz, tasarının Federal Meclis’teki ilk okuması sırasında Yeşillere, “Bu kadar kısa bir süre içinde, görüşmelerde size önerdiğimizden daha fazla ne istiyorsunuz?” diye sormuştu.

Koalisyon başlangıçta GSYİH’nin %1’inden fazla olan savunma harcamalarını ülkenin katı anayasal borç kurallarından muaf tutmayı teklif etmişti. Ayrıca altyapı harcamaları için 500 milyar avro değerinde muaf özel bir fon oluşturmak istiyordu.

Fakat Merz, Yeşiller’in endişelerini gidermek ve “iklimin korunmasını ciddiye aldığı” için taslakta değişikliğe gittiklerini söyledi. Yeni taslak, savunma harcamalarının daha geniş bir tanımını içeriyor ve Alman ekonomisinin net sıfır dönüşümü için 50 milyar avroya kadar kaynak ayrılmasının önünü açıyor.

Yeşiller ise Merz’i sadece kendi çıkarlarını ön planda tutmakla suçladı; zira CDU muhalefetteyken Alman borçlanma kurallarının gevşetilmesine yönelik bir Yeşiller önerisini reddetmişti.

Ayrıca metnin, ek mali boşluğun vergi muafiyetleri için kullanılmamasını garanti altına alması gerektiğinde ısrar ettiler.

Partinin parlamento başkanı Katharina Dröge, “Sizinle aramızdaki görüşmelerin neden bu şekilde ilerlediğini merak ediyorsanız, bunun nedeni sizin sözünüze güvenmememizdir,” dedi.

Yeşiller’in alternatif taslağı GSYİH’nin %1,5’i kadar savunma harcaması muafiyeti öneriyor. Ayrıca yeni seçilen parlamentoyla birlikte borçlanma kurallarında köklü bir reform yapılması için fonun kaldırılmasını istiyorlar.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransa parlamentosu, Rusya’nın dondurulan varlıklarının el konulması yönünde karar aldı

Yayınlanma

Fransa Ulusal Meclisi, Ukrayna’ya desteğin artırılması çağrısında bulunan kararı kabul etti. Kararda, Rusya’nın Avrupa’daki 210 milyar avro değerindeki dondurulan varlıklarının Ukrayna’nın yeniden inşası ve ordusunun desteklenmesi için kullanılması talep edildi. Karar sembolik nitelikte olsa da, Fransa hükümeti üzerindeki baskıyı artırması bekleniyor.

Fransa Ulusal Meclisi, Ukrayna’ya desteğin artırılması çağrısında bulunan kararı onayladı.

BFMTV‘nin haberine göre, kararda ülkenin müttefiklerine “Ukrayna’ya yönelik siyasi, ekonomik ve askeri desteklerini sürdürmeleri ve artırmaları” çağrısında bulunulurken, Rusya’nın dondurulan varlıklarının “Ukrayna direnişini desteklemek ve ülkeyi yeniden inşa etmek” için kullanılması talep edildi.

Avrupa’da bulunan 210 milyar avro değerindeki Rusya’nın dondurulan rezervlerine el konulmasına Fransa hükümeti henüz karşı çıkarken, kararın sembolik nitelikte olduğu belirtildi.

BFMTV, Fransa parlamentosunun alt kanadında, dondurulan varlıklar konusunun yanı sıra, ortak bir Avrupa savunma sistemi kurulması ve Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne (AB) katılımının desteklenmesi konularında da tartışmaların yaşandığını aktardı.

Karar, 54 “hayır” oyuna karşılık 288 “evet” oyuyla kabul edildi.

Öte yandan Sağcı Ulusal Birlik ve solcu Boyun Eğmeyen Fransa partileri, Moskova’nın varlıklarına el konulmasına karşı çıkıyor.

Merkez partilerden Demokratik Hareket (MoDem) Ulusal Meclis üyesi Erwan Balanant, “Rusların kendi ülkelerinde önemli miktarda varlığımız var, bu yüzden çok akıllıca davranmayalız,” dedi.

Aynı zamanda, parlamenterler, kabul edilen kararın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Başbakan François Bayrou üzerinde baskı oluşturarak, Rusya’nın dondurulan varlıklarına el konulması konusundaki tutumlarını değiştirmelerini umuyor.

Başbakan Bayrou, salı günü yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya yardım etmek için Rusya’nın dondurulan rezervlerine el koyma ihtimalini dışlamadığını belirtirken, Fransa Maliye Bakanı Eric Lombard da böyle bir adımın Avrupa’nın finansal istikrarını tehlikeye atabileceği uyarısında bulunmuştu.

Belçika’daki mevduat kuruluşu Euroclear’ın verilerine göre, 2024 yılı sonu itibarıyla 183 milyar avro değerinde Rusya’nın dondurulan varlığı bulunuyor.

Euroclear, AB’nin kararıyla, Rusya’nın varlıklarının yatırımlarından elde edilen gelirleri Ukrayna’ya aktarıyor.

Kuruluşş, 2024’ün ilk yarısında 1,55 milyar Avro, şubat ayının başında ise ikinci yarı için 2 milyar avro aktaracağını duyurmuştu.

Bu haftanın başında, Avrupa Merkez Bankası’nda (ECB) bile Rusya’nın varlıklarına el konulması yönünde açıklamalar gelmeye başladı.

Letonya Merkez Bankası Başkanı Mārtiņš Kazāks, Politico‘ya verdiği demeçte, bu adımın “Ukrayna’nın özgürlük mücadelesinde ve saldırganlığa karşı mücadelesinde yardım etmek için uygulanabilir bir seçenek” olduğunu iddia etti.

Bu ayın başlarında ise Fransa hükümeti üyeleri ve Alman yetkililerin el koyma konusunu görüştüğü ortaya çıkmıştı.

Geçen yıl G7 ülkeleri, gelecekte söz konusu varlıklardan elde edilen faiz gelirlerini kullanarak Kiev’e 50 milyar dolar tutarında kredi sağlanması konusunda anlaşmıştı. Şimdi ise Fransız yetkililer, bu amaçla rezervlerin kendisini kullanmayı düşünüyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB’den, savunma kabiliyetlerini yeniden inşa etme hamlesi

Yayınlanma

POLITICO’nun elde ettiği savunmaya ilişkin “Beyaz Kitap” olarak adlandırılan taslağa göre AB, ABD kıtadan çekilirken “Rusya’yı caydırmak” ve “Ukrayna’yı desteklemek” amacıyla savunma sanayisini inşa etmek için büyük bir proje başlatmayı hedefliyor.

Taslakta, “Avrupa savunmasının yeniden inşası uzun bir dönem boyunca büyük bir yatırım gerektiriyor,” deniyor.

AB Savunma Komiseri Andrius Kubilius ve AB’nin baş diplomatı Kaja Kallas tarafından hazırlanan belgenin önümüzdeki hafta AB liderlerine sunulması bekleniyor. Taslak yayınlanmadan önce de değişikliğe uğrayabilir.

Yeni AB politikasının önemli unsurları arasında, blok içinde ve “benzer düşünen üçüncü ülke şirketlerinde” silah üretiminin desteklenmesi, ortak silah alımlarının teşvik edilmesi, savunma projelerinin finansmanının kolaylaştırılması, hava savunması ve askeri hareketlilik gibi bloğun kapasite açığı olduğu kilit alanlara odaklanılması ve savunma yatırımları üzerindeki bürokrasinin azaltılması yer alıyor.

Yeni politikanın arkasındaki itici güç olarak Rusya’nın eylemleri gösteriliyor. Taslakta, “Rusya Birlik için varoluşsal bir tehdittir ve komşularını işgal etme konusundaki geçmiş sicili ve mevcut yayılmacı politikaları göz önüne alındığında, Ukrayna ile adil ve kalıcı bir barış anlaşmasından sonra bile Rus silahlı saldırganlığından caydırma ihtiyacı devam edecektir,” deniyor.

Bu nedenle acil önceliğin, “Ukrayna’nın Rus saldırılarını savuşturmaya devam edebilmesini sağlamak” olduğu belirtiliyor.

Taslakta, “Özellikle ABD’nin desteğini askıya aldığı şu günlerde, önemli miktarda ilave askeri kaynak olmadan, Ukrayna’nın güçlü bir pozisyonda adil ve kalıcı bir barışı müzakere etmesi mümkün olmayacaktır,” deniyor.

ABD’nin Ukrayna, Avrupa ve NATO’ya yönelik politikasındaki değişim 20 sayfalık belgenin tamamına sirayet etmiş görünüyor. Taslakta, “Avrupa, ABD’nin güvenlik garantisine güvenemez ve NATO’yu korumak için katkısını önemli ölçüde artırmalıdır,” ifadelerine yer veriliyor.

Bununla birlikte, “NATO’nun Avrupa’da kolektif savunmanın temel taşı olmaya devam ettiği” vurgulanıyor.

Avrupa’nın Amerikan askeri yeteneklerine bağımlı hale geldiğini ve bunun da ABD’nin “yaklaşımını yeniden gözden geçirmesi ve bu desteklerin kullanımını kısıtlamaya hatta durdurmaya karar vermesi” tehlikesini doğurduğunu belirtiyor.

AB’nin askeri-sanayi kompleksini yeniden inşa etmek, bloğun “stratejik savunma bağlantılı sektörler ve teknolojiler için kamu alımlarına Avrupa tercihini getirmeyi düşünmesi gerektiği” anlamına geliyor.

Ayrıca, bloğun parçalanmış savunma pazarının üstesinden gelmenin ve ülkelere avantajlı anlaşmalar yapmak için mali güç sağlamanın bir yolu olarak “işbirliğine dayalı tedarik” ihtiyacının da altını çiziyor. Avrupa Komisyonu’nun, üye ülkeler adına merkezi bir satın alma organı olarak da hareket edebileceği söyleniyor.

Belgede öncelikli yatırımlar için yedi temel alan belirleniyor: hava ve füze savunması; topçu sistemleri; mühimmat ve füzeler; insansız hava araçları ve drone karşıtı sistemler; askeri hareketlilik; yapay zeka, kuantum, siber ve elektronik savaş; ve stratejik etkinleştiriciler, savaş kabiliyetleri ve kritik altyapı koruması.

Belgede ayrıca, Brüksel’in ulusal egemenlik alanlarına müdahale etmesinden endişe eden başkentlerin geleneksel bir hassas noktası olan üye ülkelerin “sürücü koltuğunda” kalmaya devam edeceği güvence altına alınıyor.

Belgede, “Üye Devletler doktrin geliştirmeden konuşlandırmaya kadar kendi silahlı kuvvetlerinden sorumludur. Kökten değişen stratejik bağlam, Üye Devletlerin akut kabiliyet eksiklikleriyle birleştiğinde, savunmalarını yeniden inşa etmek için Üye Devletler arasında çok daha fazla işbirliği gerektiriyor,” deniyor.

İlk adımlar arasında üye ülkelerin şunları yapmaları yer alıyor: savunma harcamalarını artırmayı kolaylaştıracak şekilde bloğun mali kurallarında önerilen gevşemeyi onaylamak; savunma harcamalarının yüzde 35’inde işbirliği yapmayı kabul etmek; 1,5 milyar avroluk Avrupa Savunma Sanayi Programını onaylamak; ve NATO ile kritik yetenek alanları üzerinde anlaşmak.

Belgede ayrıca Ukrayna’ya yardım için 1,5 milyon top mermisi ve hava savunma sistemi sağlanması, Ukrayna birliklerinin eğitimine devam edilmesi, Ukrayna savunma sanayine sipariş verilmesi, Ukrayna’nın AB askeri finansman planlarına daha sıkı bağlanması ve bloğun askeri hareketlilik koridorlarının Ukrayna’yı da kapsayacak şekilde genişletilmesi gibi bir dizi kilit tedbir de yer alıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English