Bizi Takip Edin

AVRUPA

Almanya’da işsizlik artıyor

Yayınlanma

Almanya Federal Çalışma Ofisi’nin rakamlarına göre, 2019 baharında tüm zamanların en düşük seviyesi olan yüzde 4,9’u gördükten sonra, Avro bölgesinin en büyük ekonomisindeki işsizlik oranı yüzde 6’ya yükseldi.

Bu oran hala Avro bölgesi ortalamasının altında ve 21. yüzyılın başlarında görülen oranların yarısından az olsa da, işgücü piyasasının durumunun resmi oranın gösterdiğinden daha kötü olduğunu düşünenler var.

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre uzmanlar, rakamların yüksek vasıflı ve iyi ücretli imalat işlerindeki düşüşü maskelediği ve sanayi devlerinin yüksek enerji fiyatları, azalan ihracat ve teknolojik değişimle başa çıkmaya çalışırken daha fazla sorunla karşılaşacağı konusunda uyarıyorlar.

Hollanda bankası ING’nin baş ekonomisti Carsten Brzeski, ülkenin bir zamanlar canlı olan işgücü piyasasının “bin kesikli ölümden” muzdarip olduğunu söyledi ve politikacılar ve daha geniş kamuoyu için “jetonun henüz düşmediğini” ekledi.

Almanya’da işsizlik oranları 1990’lı yılların sonunda ve 2008 krizinin öncesinde yüzde 12’lere kadar çıkmıştı.

Fakat Federal İstatistik Ofisi’nin hesaplamaları, çalışan toplam kişi sayısının 46 milyonun üzerine çıkarak rekor seviyeye ulaştığını gösteriyor.

Otomotiv sektöründe yaprak dökümü yaşanabilir

Almanya hâlâ çok sayıda düşük ücretli istihdam yaratırken, ülkenin hayati önem taşıyan 564 milyar avroluk otomobil endüstrisi, benzinle çalışanlar kadar karmaşık mühendislik ya da işgücü gerektirmeyen bataryalı arabalara geçişte ayakta kalmak için çabalıyor.

Pazartesi günü VW CEO’su Oliver Blume, şirketin 2029 yılına kadar işten çıkarma yapmama sözünden geri adım atmayı planladığını açıklamıştı.

Almanya’daki fabrikaların kapatılması da düşünülüyor ki bu şirketin 87 yıllık tarihinde hiç yaşanmamış bir şey.

Otomotiv sektöründeki istihdam 2018 yılında zirve yaptı ve geçen yıl yüzde 6,5 azalarak 780.000 kişiye düştü.

Yabancı elektrikli araç markalarının rekabeti Volkswagen, Mercedes-Benz ve BMW’yi zorladıkça istihdamın daha da düşmesi muhtemel.

Yerli tedarik zinciri otomotivin yediği darbeden muzdarip

Otomobil üreticilerinin yerli tedarikçi ağı ağır darbe aldı. Bir danışmanlık şirketi olan Horváth tarafından ağustos ayında 50 tedarikçiyle yapılan bir anket, tedarikçilerin yüzde 60’ının önümüzdeki beş yıl içinde Alman işgücünü azaltmayı planladığını ortaya koydu.

Yıllık 41,4 milyar avroluk geliriyle Almanya’nın üçüncü büyük tedarikçisi olan Continental, otomobil parçaları işinden çıkmaya ve lastiklere odaklanmaya karar verdi. Şirket, sensör ve fren sistemleri birimini kapatmaya hazırlanırken binlerce kişiyi işten çıkarıyor.

FT’nin hesaplamasına göre, diğer sektörlerde SAP, Miele ve Bayer gibi büyük şirketler bu yıl şimdiye kadar 55.000’den fazla kişiyi işten çıkarma kararı aldı.

Thyssenkrupp ve BASF gibi diğer sanayi devleri de henüz açıklanmayan sayıda işten çıkarma öncesinde sendikalarla görüşmeler yürütüyor.

Kimya sanayii “sanayisizleşme” tehdidi ile karşı karşıya

Sektörün ticaret kuruluşu VCI, Ekim 2023’te Berlin’deki milletvekillerine gönderdiği mektupta, 480.000 kişiye istihdam sağlayan Almanya’nın kimya endüstrisinde “sanayisizleşmenin tüm hızıyla devam ettiği” uyarısında bulundu.

Almanya’nın toplam enerji kullanımının yüzde 8’ini oluşturan sektör, Ukrayna savaşından bu yana gaz maliyetindeki dramatik artışın ardından ayakta kalma mücadelesi veriyor.

Bu sektördeki en büyük işveren olan BASF, Almanya’daki kapasitesini düşürüyor ve Asya’daki üretimini genişletiyor. Üretimin yer değiştirmesi ekonomik kapasitede kalıcı hasara yol açıyor.

Patronlar tarafından finanse edilen bir düşünce kuruluşu olan Alman Ekonomi Enstitüsü IW’de işgücü piyasası uzmanı olarak görev yapan Holger Schäfer, “Almanya’da kapatılan bir kimya fabrikası geri gelmeyecek,” diyor.

Hizmet sektörü genişliyor

Öte yandan imalat sektöründeki gerilemenin aksine, hizmet sektöründeki istihdam sayısı artıyor.

Sağlık, profesyonel bakım, eğitim, eğlence, kamu görevi, evde bakım, nakliye ve lojistik, bankacılık ve sigortacılık gibi sektörlerde çalışanların sayısı Mayıs 2023-Mayıs 2024 döneminde dramatik bir artış gösterdi.

Bununla birlikte, hizmet sektöründeki ücretler sanayideki ücretlere göre oldukça düşükken, ortalama Alman ücretlerinin de altında.

En yüksek ücretler imalattaki kimyasal ürün sanayiinde veriliyor. Bunu metal üretimi ve işlemesi, makine mühendisliği, makine ekipmanları üretimi ve otomotiv sektörü takip ediyor.

Konaklama sektöründe çalışan işçiler hayli düşük ücret alırken, sağlık ve sosyal hizmetler ve bakım evlerinde çalışan işçiler de ortalamanın altında ücret elde ediyor.

AVRUPA

Meloni: Trump düşman değil, ‘pragmatik’ bir AB yaklaşımı gerek

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, 19-20 Aralık’ta yapılacak Avrupa Konseyi toplantısı öncesinde, AB’nin Donald Trump yönetimine karşı pragmatik bir yaklaşım sergilemesi ve NATO’da AB’nin rolünün Amerika’nınkine denk olacak şekilde güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

Meloni 17 Aralık Salı günü İtalyan parlamentosunda yaptığı konuşmada ABD’ye karşı “pragmatik, yapıcı ve açık bir yaklaşımın” önemine dikkat çekti. Meloni, AB-ABD işbirliği alanlarından yararlanılmasını ve “her iki tarafa da zarar verecek” ticari anlaşmazlıkların önlenmesi için çalışılmasını önerdi.

“Merkez sol” Demokratik Parti’den (PD) bir milletvekilinin sorusunu yanıtlayan Meloni, ABD’nin seçilmiş başkanının “düşman” olarak nitelendirilmesini reddetti.

Meloni, “Korumacı iktisadi politikalar konusunda endişeler varsa, ki bundan kaçınmak için kesinlikle çalışmalıyız, birini düşman olarak tanımlayarak bir diyalog başlatmanın bunu başarmaya yardımcı olacağına inanmıyorum,” dedi.

Avrupa’nın savunması konusunda ise Meloni, NATO çerçevesinde daha güçlü ve daha özerk bir Avrupa’ya ihtiyaç olduğunu belirtti. Meloni, Avrupa’nın NATO içinde “ağırlık ve saygınlık bakımından” Amerika’nınkine denk bir Avrupa ayağı oluşturmayı hedeflemesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

İtalyan lider, “Atlantik İttifakına olan bağlılığımız güvenliğimizin temel taşı olmaya devam etmektedir, fakat Avrupa bu ittifak içerisinde daha büyük bir rol üstlenmeyi hedeflemelidir,” ifadelerini kullandı.

İtalyan başbakanı çarşamba günü Fransız, Alman, Polonyalı, İngiliz ve Ukraynalı liderler ve NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile birlikte “Weimar Plus” zirvesi için Brüksel’de olacak.

Meloni ayrıca muhalefetin İtalya’nın AB içinde yalnızlaştığı yönündeki iddialarını da reddederek “gerçeklerin bunun tam tersini gösterdiğini” söyledi.

Örneğin Meloni, Raffaele Fitto’nun Avrupa Komisyonu başkan yardımcısı olarak atanmasının, daha önce AB içinde muhafazakârları bir kenara iten cordon sanitaire’i kırdığını söyledi.

Mercosur anlaşmasıyla ilgili olarak Meloni, İtalya’nın uygun bir denge olmadan bu anlaşmayı desteklemeyeceğini vurguladı. Meloni, “İtalya, Batılı olmayan küresel aktörlerin etkisi altına girme riski taşıyan bizimkine benzer bir kıta olan Latin Amerika’ya yatırım yapma fırsatları görüyor,” dedi.

Bununla birlikte, anlaşmanın “diğer ülkeler bizim üreticilerimize uyguladığımız gıda standartlarına uymadıkları için genellikle en yüksek maliyetlere katlanan” tarım sektörünü ele alması gerektiği konusunda uyardı.

Suriye konusuna da değinen Meloni, Beşar Esad yönetiminin düşmesini “iyi haber” olarak nitelendirdi fakat ülkenin geleceğine ilişkin endişelerini de dile getirdi.

Meloni, “Şam’da açık bir büyükelçiliği bulunan tek G7 ülkesi olan İtalya, Suriye’nin yeni liderliğiyle ilişki kurmaya hazır,” dedi.

Yeni Suriye hükümetinden gelen “cesaret verici ilk sinyalleri” kabul etmekle birlikte Meloni ihtiyatlı olunması çağrısında bulundu. İtalyan lideri, “Sözleri eylemler takip etmeli; yeni yetkilileri eylemlerine göre yargılayacağız,” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İsveç’ten “enerji kablosu” projesine Alman elektrik reformu şartı

Yayınlanma

İsveç, Berlin’in elektrik piyasasını yeniden düzenleyerek denizaşırı ülkelerden daha düşük maliyetli elektrik çekmeyi durdurması halinde Almanya’yı güney İsveç’e bağlayacak bir elektrik kablosu projesini onaylamaya hazır olduğunu açıkladı.

İsveç Enerji Bakanı Ebba Busch Financial Times’a (FT) yaptığı açıklamada, Almanya ve İsveç elektrik piyasalarını birbirine bağlaması planlanan 700 megavatlık Hansa PowerBridge projesinin “Almanya kendi sistemini düzene sokana kadar” erteleneceğini söyledi. 

Busch, Almanya’nın iç elektrik piyasasını, şebekelerinin verimliliğini artıracak ve fiyatları düşürecek ihale bölgelerine ayırması halinde İsveç hükümetinin proje üzerinde “harekete geçmeye hazır olacağını” da sözlerine ekledi.

Bu tür reformların, Almanya’nın İsveç’in büyük ölçüde hidroelektrikle üretilen daha ucuz elektriğini çekmesini ve İsveçli tüketiciler için maliyetlerin artmasını önleyeceği düşünülüyor.

Elektrik, şebekeler üzerinde en yüksek fiyat talebinin olduğu yere doğru akıyor. İsveç’in şebekesi halihazırda Baltık Denizinin altından geçen bir enterkonnektör aracılığıyla Almanya’ya bağlı.

Avrupa’daki elektrik fiyatlarına ilişkin tartışmalar, AB üyesi ülkelerin Rus gazı ve fosil yakıtlardan uzaklaşmak için sisteme hava koşullarına bağlı yenilenebilir enerji eklemek için acele etmeleri nedeniyle bu yıl giderek hararetlendi.

Bu durum, güneşin parladığı ve rüzgârın estiği dönemlerde önemli ölçüde fazla üretime yol açarken, güneş ya da rüzgârın olmadığı zamanlarda da üretimin çok düşük olduğu dönemleri beraberinde getirdi. Sonuç olarak birçok ülkede fiyatlar son derece dalgalı bir seyir izledi.

Busch, geçtiğimiz çarşamba ve perşembe günleri İsveç’in güneyinde fiyatların “eksi fiyatlardan” kilovat saat başına yaklaşık 1 avroya sıçradığını söyledi. Busch, bunun yatırım için “çok zor bir durum yarattığını” da sözlerine ekledi.

Yaz aylarında Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis de Yunanistan’daki açıklanamaz yüksek faturalarla ilgili endişelerini dile getirmiş ve bloğun enerji sistemini daha iyi incelenmesi gereken bir “kara kutu” olarak tanımlamıştı.

Mitsotakis, “İyi işleyen ve yenilenebilir enerji kaynaklarından gerçekten yararlanan bir enerji piyasasına sahip olmak istiyorsak, bu konulara bakan ve müdahale etme kapasitesine sahip bir tür Avrupa düzenleyicisi düşünmeliyiz,” dedi.

AB’nin enerji düzenleyicisi Acer pazartesi günü, elektrik şebekesi maliyetlerinin 2050 yılına kadar iki katına çıkabileceği ve mevcut şebekelere daha fazla yük bindikçe “elektrik faturalarının genel karşılanabilirliğini tehlikeye atacağı” uyarısında bulundu.

Norveçli politikacılar geçen hafta, ülkedeki elektrik fiyatlarının 2009’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaşması üzerine, Norveç ile Danimarka, Almanya ve Britanya arasındaki enterkonektörleri gözden geçirmek istediklerini söyledi. O zamandan bu yana fiyatlar aralık ayı için rekor düşük seviyelere geriledi.

Oslo’nun endişelerine atıfta bulunan Busch, “dünyanın geri kalanının bir parçası olmayı seven açık, ilerici bir ülkenin bu birbirine bağlı enerji sisteminin bir parçası olmak istemeyebileceğimizin sinyalini vermesinin Avrupa için üzücü bir an olduğunu” söyledi.

Busch, Almanya’nın yüksek fiyatlarının sorumlusu olarak nükleer santrallerini kapatma ve 2011 yılında Japonya’da meydana gelen Fukushima kazasının ardından AB düzeyinde nükleere verilen desteğe karşı çıkma kararını gösterdi.

İsveç de bir önceki hükümet döneminde benzer bir karar almış aöa politikasını değiştirerek Avrupa düzeyinde nükleer enerjinin en güçlü savunucularından biri haline gelmişti.

İsveç’in kendi enerji sistemi, ülkenin hidroelektrik santrallerinin çoğunun bulunduğu kuzeyden zayıf iletim bağlantıları olduğu için genellikle büyük bölgesel fiyat farklılıklarından muzdarip.

Geçtiğimiz hafta Volvo Cars, Volvo Trucks ve SKF’ye ev sahipliği yapan Göteborg’daki tüketiciler elektrik için kuzeydeki Luleå kentindekilerden 190 kat daha fazla ödedi.

FT’ye konuşan İsveç’in önde gelen bir şirket yöneticisi, “Enerji politikamız umutsuz. Eğer işleri kısa sürede yoluna koymazsak, sanayinin büyük bir kısmı sıkıntıya girebilir,” dedi.

Busch, Avrupa’nın nükleer enerji konusunda “siyasi mücadelelere” girmeyi bırakması ve sistemi istikrara kavuşturmak için teknolojiye daha fazla yatırım yapılmasını teşvik etmesi gerektiğini söyledi.

Busch, nükleer karşıtı Yeşiller partisinin üyesi Alman Enerji Bakanı Robert Habeck’i kastederek, “Hiçbir siyasi irade fiziğin temel kurallarını geçersiz kılamaz, Dr. Robert Habeck bile,” dedi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB’den Rusya’nın Baltık Denizi’ndeki tankerlerini alıkoyma tehdidi

Yayınlanma

12 İskandinav ve Baltık ülkesi, Baltık Denizi üzerinden Rus petrolü taşıyan tankerlerin operasyonlarını yakından izlemeye başlayacak.

Birçoğu hurdaya ayrılmaya hazır olan bu “şaibeli” gemiler, sigorta geçerliliği ve uygunluğu açısından denetime tabi tutulacak.

Yaptırımları ve sigorta koşullarını ihlal eden gemiler ciddi cezalarla karşı karşıya kalacak.

Estonya Başbakanı Kristen Michal, Reuters ajansına yaptığı açıklamada, “Gemiler iş birliği yapmazsa şu adımlar atılacak: Yasaklı gemiler listesine alınacaklar ya da belirli bölgelerde alıkonulacaklar,” dedi.

Tallinn’deki toplantıda konuşan Michal, “Önemli olan, Rusya’nın gölge filosunu engellemek adına bu süreci sistematik bir şekilde yürütmektir,” ifadelerini kullandı.

Toplantıya, Baltık ve Manş Denizi’ndeki Rus gemilerini izleme programına katılmayı kabul eden 12 ülkeden 10’unun askeri ittifakı olan Ortak Seferi Birlik başkanları katıldı.

Birleşik Krallık, Almanya, Polonya, Hollanda, beş İskandinav ülkesi ve üç Baltık ülkesinden oluşan 12 ülke, gölge filonun operasyonlarını “bozmak ve caydırmak” amacıyla bir dizi tedbir üzerinde anlaştı.

Bu ülkelerden altısı -Birleşik Krallık, Danimarka, İsveç, Polonya, Finlandiya ve Estonya- Manş Denizi, Danimarka Boğazı, Finlandiya Körfezi ve İsveç ile Danimarka arasındaki boğazlarda gemilerin sigorta belgelerini kontrol etmeye başlayacak.

Danimarkalı yetkililer, geçtiğimiz yıl dar ve dolambaçlı Danimarka Boğazlarında yerel pilot hizmetlerini kullanmayı bırakan eski tankerlerin artan varlığından duydukları endişeyi dile getirdi. Bu arada, Bloomberg tarafından derlenen ve Argus Media‘dan alınan gemi takip ve fiyatlandırma verilerine göre, bu yıl içinde bu güzergâhtan yaklaşık 33 milyar dolar değerinde Rus petrolü taşındı.

Bu rakam, Rusya’nın toplam açık deniz petrol ihracatının yaklaşık yüzde 42’sine denk geliyor.

Salı günü Birleşik Krallık, Rus petrolünün taşınmasında kullanılan 20 gemiye yaptırım uygulayarak, bu gemileri daha önceki kısıtlayıcı tedbirleri ihlal etmekle suçladı. AB ise gölge filo kapsamındaki 52 gemiye yaptırım uygulayarak toplam yaptırım listesini 79’a çıkardı.

10 milyar dolarlık plan: Rusya’nın ‘gölge filosu’ yaptırımları nasıl atlatıyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English