Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Arap Koordinasyon Grubu, IMF ve Dünya Bankası’ndan “Suriye” komisyonu

Yayınlanma

The National’da yer alan habere göre Orta Doğu ülkeleri ile aralarında Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın da bulunduğu bir dizi uluslararası kuruluş, çatışmalardan zarar gören Orta Doğu ülkelerinin ekonomik toparlanmasını desteklemek amacıyla gayriresmi bir komisyon kurma kararı aldı. Bu komisyon özellikle Suriye’ye odaklanacak.

Abu Dabi Kalkınma Fonu, Afrika’daki Arap Ekonomik Kalkınma Bankası, Arap Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Fonu, Körfez Arap Ülkeleri Kalkınma Programı, Arap Para Fonu, İslam Kalkınma Bankası, Kuveyt Arap Ekonomik Kalkınma Fonu, OPEC Uluslararası Kalkınma Fonu, Katar Kalkınma Fonu ve Suudi Arabistan Kalkınma Fonu’ndan oluşan Arap Koordinasyon Grubu, IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlarla ekonomik sıkıntı yaşayan her ülkenin farklı ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş bir destek mekanizması oluşturmak için anlaştı.

Üyeler çatışma bölgelerine mali destek bulmak, kurumsal yapıların önceliklerini belirlemek ve kalıcı toparlanmayı sağlamak için gerekli politika boşluklarını tespit etmek adına güçlerini birleştirecek.

Bu duyuru, Suudi Arabistan Maliye Bakanlığı ve IMF tarafından AlUla’da düzenlenen gelişmekte olan piyasa ekonomileri konferansının oturum aralarında yapıldı.

Aralık ayında göreve atanan Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybânî de etkinlik kapsamında düzenlenen üst düzey bir toplantıya katıldı.

IMF Genel Müdürü Kristalina Georgieva ve Suudi Arabistan Maliye Bakanı Mohammed Al Jadaan tarafından yapılan ortak açıklamada, “IMF, Dünya Bankası, Arap Koordinasyon Grubu ve bölge ülkeleri, birbirlerinin çabalarını tamamlamak için birlikte çalışma konusundaki kararlılıklarını vurguladılar” denildi. Açıklamada, “Olumsuz yayılmalar herkesi etkileyeceğinden, bu ülkelerin toparlanmasını desteklemek için koordinasyonu güçlendirmenin önemini vurguladılar” ifadeleri yer aldı.

Bu konudaki bir sonraki görüşmelerin 25-27 Nisan tarihlerinde Washington’da düzenlenecek IMF ve Dünya Bankası Bahar Toplantıları’nda yapılacağı belirtildi.

The National’ın haberine göre pazar günkü anlaşma, gayri resmi komisyonun 3 misyonu olmasını öngörüyor:

İlk misyon her ülkenin insani yardım ve yeniden yapılanma ihtiyaçlarının doğru bir şekilde değerlendirilmesi için sürekli bir analiz mekanizması oluşturmayı ve bu kapsamda, kurumsal yapı öncelikleri, politika boşlukları ve finansman ihtiyaçlarını tespit etmeyi hedefliyor.

İkinci misyon mali, parasal ve bankacılık sistemlerini desteklemek için mevcut ve gelecekteki IMF ve Dünya Bankası gelişim programlarının daha hızlı ölçeklendirilmesini öngörüyor.

Üçüncü misyon ise altyapının yeniden inşası ve insani yardım gibi alanlarda reform programlarını finanse etmek için uluslararası toplumdan mali sermaye toplamayı amaçlıyor.

Ancak, BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’ne (UNOCHA) göre, geçen yıl küresel insani yardımların %41,8’ini sağlayan ABD’nin yardım politikalarının değiştiğine dikkat çekilen haberde bu nedenle çatışma bölgeleri için uluslararası finansal destek sağlamanın giderek zorlaştığına işaret edildi.

Haber şöyle devam etti:

Geçen ay ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasının ardından, yönetimi ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) yardımlarını dondurma kararı aldı. USAID, Orta Doğu’daki Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Suriye, Gazze ve işgal altındaki Batı Şeria gibi önemli bölgelerde faaliyet gösteriyordu. Bu yardımların kesilmesi, bölgedeki birçok ülkenin ekonomisinin işleyişini ve bazı dezavantajlı gruplara sağlanan desteği olumsuz etkileyecek.

Örneğin, geçen yıl USAID, Mısır’a 704 milyon dolar, Irak’a 135 milyon dolar ve Batı Şeria ile Gazze’ye yaklaşık 1 milyar dolar insani yardım sağlamıştı. Ancak yeni kararla birlikte bu yardımların aniden durması bekleniyor.

Özellikle Trump’ın şubat ayı başlarında Gazze Şeridi’ni “ele geçirme” ve burada yaşayan yaklaşık 2 milyon Filistinliyi Mısır ve Ürdün gibi ülkelere yerleştirme önerisi, bu süreci daha da belirsiz hale getirdi.

ORTADOĞU

İsrail’de hükümet-yargı kavgası yeniden alevlendi

Yayınlanma

İsrail’de hükümet ile yargı arasında tansiyonu yeniden yükselten bir karar geldi. Yüksek Mahkeme, gece yarısı alınan hükümet kararına karşı harekete geçerek, Şin-Bet Direktörü Ronen Bar’ın görevden alınmasını geçici olarak durdurdu.

7 Ekim’de Hamas’ın düzenlediği baskın öncesinde İsrail’de siyaset gündeminin en hararetli başlığı “yargı reformu”ydu. Bu reform girişimi, kararları üzerindeki yargı denetimini kırmak isteyen hükümet ile Yüksek Mahkeme’yi sert biçimde karşı karşıya getirmiş; ülkede kitlesel protestolara yol açmıştı. Ancak 7 Ekim sonrası başlayan savaş atmosferi bu gerilimi bir süreliğine gölgede bırakmıştı. Şimdi ise, savaşın gölgesinde geçen ayların ardından, İsrail yargısı ile hükümeti yeniden açık bir çatışma yaşıyor.

Yüksek Mahkeme, Ronen Bar’ın görevden alınmasına karşı açılan davalar sonuçlanana kadar hükümetin kararına tedbir koyduğunu açıkladı. Mahkeme, ilgili itirazları en geç 8 Nisan’a kadar görüşeceğini belirtti.

Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki hükümet, yaptığı oylamayla Bar’ın en geç 10 Nisan’a kadar görevden alınmasına karar vermişti.

Hükümetten sert tepki

Kararın hemen ardından hükümet cephesinden tepki gecikmedi. İletişim Bakanı Shlomo Karhi, Yüksek Mahkeme’nin müdahalesini sert sözlerle eleştirdi. Karhi, mahkemenin böyle bir konuda yetkisi olmadığını savunarak, “Bu konuda hukuki bir yetkiniz yok. Bu, hükümetin yetki alanıdır. Verdiğiniz karar geçersizdir” dedi.

Likud Partisi üyesi Karhi, hükümetin dün gece aldığı kararı hatırlatarak Bar’ın görev süresinin 10 Nisan veya daha erken bir tarihte sona ereceğini ve yerine yeni bir bir Şin-Bet başkanının atanacağını söyledi.

Muhalefetten Yüksek Mahkeme’ye destek

Karara muhalefetten ise destek geldi. Demokratik İsrail Partisi Başkanı Yair Golan, Yüksek Mahkeme’nin tedbir kararını “önemli bir kazanım” olarak nitelendirdi. Golan, “Halkın kitlesel seferberliği etkisini gösteriyor, yılmadan süren sivil mücadele başarıya ulaşıyor” diyerek kararın arkasında halk desteğinin yattığını savundu.

Ronen Bar’ın “kötü ve tehlikeli bir hükümete karşı durarak cesaret gösterdiğini” ifade eden Golan, demokrasi için verilen mücadelenin süreceğini belirtti. Golan, hükümetin Gazze Savaşı sürecinde sıkça kullandığı bir sloganı da muhalefet lehine uyarlayarak, “Savaşacağız ve kazanacağız” dedi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrailli Bakandan “zorunlu göç ve işgal” tehdidi

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, İsrail ordusuna “Gazze’de yeni bölgelerin ele geçirilmesi, Filistinlilerin zorla göç ettirilmesi ve Gazze Şeridi çevresindeki tampon bölgelerin genişletilmesi” talimatı verdiğini aktardı.

Hamas’ın İsrailli esirleri serbest bırakmayı reddettiğini ileri süren Katz, Hamas bu tavrını devam ettirdikçe “daha fazla toprak kaybedeceğini ve İsrail’in bu toprakları ilhak edeceğini” açıkladı.

Katz, “İsrail ordusunun Filistinlileri sürgün ederek kara işgaliyle ele geçirdiği noktalarda kalıcı kontrol sağlayacağını” söyledi.

Gazze Şeridi’ne yönelik havadan, denizden ve karadan şiddetli saldırıların süreceği tehdidini yineleyen Katz, şu ifadeleri kullandı: “Gazze nüfusunu güneye tahliye etmek ve ABD Başkanı (Donald) Trump’ın Gazze sakinleri için gönüllü transfer planını uygulamak da dahil tüm askeri ve sivil baskı araçlarını kullanacağız.”

İsrail ordusu Gazze’ye bomba yağdırıyor

İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nde 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başladı.

İsrail ordusunun saldırıları yeniden başlatmasından itibaren çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere 600’e yakın Filistinli hayatını kaybetti, yaklaşık 1000 kişi yaralandı.

Ateşkesi bozan İsrail, yeni ateşkes tekliflerini reddettiği gerekçesiyle Hamas’a karşı “gittikçe artan askeri güçle” hareket edeceğini duyurdu.

Hamas ise “İsrail’in verdiği sözlere uymadığını ve ateşkese arabulucu ülkelerin gözü önünde sorumluluklarını yerine getirmeyerek Gazze Şeridi’nde Filistin halkına karşı soykırımını yeniden başlattığını” açıkladı.

İsrail’in saldırıları, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet Direktörü’nü görevden alması gibi tartışmalı siyasi adımlarının gölgesinde başlatması dikkati çekti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Eski Şin-Bet Direktörü: Netanyahu “gayrimeşru” taleplerde bulundu

Yayınlanma

Yoram Cohen

İsrail iç istihbarat servisi Şin Bet’in eski direktörü Yoram Cohen, görev süresi boyunca Başbakan Binyamin Netanyahu’nun kendisinden birden fazla kez gayimeşru taleplerde bulunduğunu açıkladı. Cohen, güvenlik teşkilatının yeni başkanının bu tür taleplere karşı duramayabileceğinden endişe ettiğini belirtti.

İsrail’in Kanal 12 televizyonuna verdiği röportajda Cohen, Netanyahu kabinesinin mevcut Şin-Bet Başkanı Ronen Bar’ın görevden alınmasına onay vermesinin ardından, kurumun etkinliğinin yeni atanacak isme bağlı olduğunu söyledi.

Cohen, “Eğer [Bar] görevini tamamlar ve yerine şu anki iki yardımcısından biri ya da eski yardımcılarından biri atanırsa ki bu üç isim de değerli kişiler, o zaman işlerin usulüne uygun yürütüleceğine dair içimiz rahat olabilir” dedi.

Ancak Cohen, bu üç ismin dışında biri atanırsa, “Başbakana karşı kendini ‘borçlu’ hisseden biri göreve gelebilir. Böyle biri göreve başlarken daha en baştan işi gerektiği gibi yapmaktan kaçınabilir” ifadelerini kullandı.

“Başbakan, gelecekte karşılaşacağımız pek çok mesele nedeniyle, yeni direktörden de gayrimeşru taleplerde bulunabilir. Zira Başbakan, Şin-Bet başkanından meşru olmayan taleplerde bulunuyor” diyen Cohen, bu iddiaların kişisel deneyimlerine dayandığını da belirtti.

Netanyahu’nun kendisinden birden fazla kez “meşruiyeti sorgulanabilir ve yasal sınırda” taleplerde bulunduğunu söyleyen Cohen, aynı taleplerin kendisinden sonra göreve gelen Nadav Argaman ve mevcut başkan Ronen Bar’a da iletildiğini ifade etti.

İsrail’in, devlete değil kişilere sadakat gösteren bir Şin-Bet direktörüyle karşı karşıya kalabileceğini söyleyen Cohen, böyle bir ismin, Başbakana siyasi muhalefet edenlere karşı “siyasi gerekçelerle” harekete geçebileceği uyarısında bulundu.

Cohen, daha önce 2011’de Netanyahu’nun, gizli bir güvenlik toplantısından bilgi sızdırıldığı şüphesiyle üst düzey savunma yetkililerinin telefonlarının dinlenmesini istediğini öne sürmüştü.

“Şin-Bet direktörünün görevden alınması ve yakında gerçekleşmesi beklenen [Başsavcı Gali Baharav-Miara’nın] görevden alınması, toplum içinde büyük çatışmalara, daha derin ayrışmalara yol açacaktır” diyen Cohen, bu sürecin şiddeti artıracağını ve bunun sadece Netanyahu’nun değil, tüm hükümetin sorunu olacağını kaydetti.

“Bunun nereye gideceğini biliyorlar ama koyun gibi sessizce hareket ediyorlar” ifadelerini kullanan Cohen, bakanları “siyasi, ekonomik ve kişisel çıkarlar uğruna koltuklarına yapışmakla” suçladı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English