Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Atlantik Konseyi: İran’ın İsrail saldırısı “tarihi fırsat”

Yayınlanma

ABD istihbarat teşkilatları ve dışişleri ile bağlantılı olduğu bilinen Atlantik Konseyi (Atlantic Council) adlı Washington merkezli düşünce kuruluşu, İran’ın İsrail’e yönelik balistik füze saldırısını “tarihi bir fırsat” olarak görüyor.

Atlantik Konseyi’ne bağlı Scowcroft Strateji ve Güvenlik Merkezi’nin başkan yardımcısı Matthew Kroenig, İran’ın İsrail’e yönelik balistik füze saldırının ardından sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Şu anda İran’ın nükleer programını yok etmek için ideal bir fırsat. Sadece 1-2 hafta içinde nükleer silah geliştirebilir. Yeni bir nükleer anlaşma söz konusu değil. Hamas ve Hizbullah misilleme yapamaz. Ve İran İslam Cumhuriyeti bunu kendisi istedi” diye yazdı.

Atlantik Konseyi’nin Başkanı Frederick Kempe ise saldırının daha dumanı tüterken kaleme aldığı yazıda, “Bu anı İran ve vekillerinin bölgesel hırslarına karşı mücadelede bir fırsat olarak görmemenin dar görüşlülük olacağını” söyledi.

Kempe “İsrail’in taarruzu ve İran’ın füze saldırısı Orta Doğu’nun geleceğine dair iki vizyonu test ediyor” başlıklı yazısında yaşananların Orta Doğu’nun geleceğine dair iki vizyonun çarpışması olduğunu iddia etti. Kempe, bu vizyonlardan birinin İran ve onun vekillerine (Lübnan’daki Hizbullah, Yemen’deki Husiler ve Gazze’deki Hamas) ait olduğunu ileri sürdü. Kempe’ye göre bu vizyon şiddetli çatışmaların devam ederek radikal, aşırıcı ve devrimci bir İslam anlayışının zaferi ile İsrail’in yok edilmesini hedefliyor.

İkinci vizyonun ise İran’ın hırslarına karşı koyma ve onları sınırlama inisiyatifini ele geçirmeyi, vekillerinin askeri potansiyelini zayıflatmayı ve dinamik, barışçıl ve modernleşen bir Orta Doğu’nun ortaya çıkması için zemin hazırlamayı öngördüğünü iddia etti.

İran’ın İsrail’e saldırısıyla gerginliğin tırmandığını hatırlatan Kempe, “Bu tarihi olumlu potansiyeli gözden kaçırmamak önemli” dedi.

“ABD ve müttefikleri” hatırlatması

Avrupa’nın daha olumlu yolunu ancak yüzyıllar süren çatışmaların ardından ve iki dünya savaşının enkazı üzerinde inşa ettiğini hatırlatan Kempe şu ifadeleri kullandı: “Rusya’nın Ukrayna’nın özgürlüğü ve bağımsızlığına karşı devam eden savaşıyla, Avrupa’nın barışçıl entegrasyon hikâyesi henüz tamamlanmadı, ancak Soğuk Savaş dönemindeki beklentilerin çok ötesine geçti. Batı Avrupa’nın Moskova’yı askeri olarak caydırabilmesi ve nihayetinde barış ve refah topluluğunu genişletebilmesi, ABD ve müttefiklerinin Sovyetler Birliği’ni kontrol altına alma ve karşı koyma konusundaki sabırlı ve tutarlı yaklaşımı sayesinde mümkün oldu. Soğuk Savaş zaferine ulaşmak için kırk yıldan fazla bir çaba gerekti.”

Şu anda İran’a yönelik yaklaşımın da bu modelden ilham alması gerektiğini savunan Atlantik Konseyi Başkanı, “Tahran’a karşı koyarak, caydırarak ve izole ederek, zamanla İran halkının, geniş Orta Doğu’nun ekonomik, toplumsal ve siyasi başarılarının artan cazibesi karşısında değişim talep edeceği bir ortam yaratılmalı” dedi.

Kempe, Nasrallah’ın ölümünü bu geleceğe doğru bir dönüm noktası olarak ilan etmek için henüz erken olabileceğini “Ancak bu anı İran ve vekillerinin bölgesel hırslarına karşı mücadelede bir fırsat olarak görmemenin de dar görüşlülük olacağını” söyledi.

İran Meclis Başkanı Kalibaf’tan İsrail’e: Saldırırsanız yok olursunuz

İran’ın Rusya, Çin ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ile olan ilişkileri dikkate alındığında riskin daha büyük olduğunu savunan Kempe, bu ülkelerin hep birlikte ABD ve ortaklarının İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra özenle inşa ettikleri küresel düzenin altını oymaya çalıştıklarını hatırlattı.

Tüm bu gerginliğin ortasında Hamaney’den sonra direniş ekseninin ikinci ismi Nasrallah’ın öldürülmüş olması ve İran’ın içinde bulunduğu ekonomik kırılganlık ve kendini koruma içgüdüsünün “İran’a karşı dengeyi değiştirmek için en iyi fırsat” olduğunu ifade etti

Kempe yazısını şu cümlelerle noktaladı: “Bugün bulunduğumuz noktadan Orta Doğu için yeni bir düzene ulaşmak için uzun bir yol var. Ancak, mevcut krize verilen tepkileri yönlendirmesi gereken vizyon tam da bu olmalı; biriken tehditleri tarihi bir fırsata dönüştürmek.”

“Son 50 yılın en büyük fırsatı”

Atlantik Konseyi dışında benzer bir çıkış İsrail’in eski Başbakanı Naftali Bennett’den geldi. Bennett sosyal medyadan yaptığı açıklamada “İsrail, Orta Doğu’nun çehresini değiştirmek için son 50 yılın en büyük fırsatına sahip” diye yazdı.

“Ahtapotun kolları geçici olarak felç oldu şimdi sıra başında” diyen Bennett, özetle şunları söyledi: “İran’ın nükleer programını, merkezi enerji tesislerini yok etmek ve bu terörist rejimi ölümcül bir şekilde sakatlamak için şimdi harekete geçmeliyiz. İran halkına, kadınlarını ve kızlarını zulüm altında tutan rejimi devirmeleri için bir fırsat verebiliriz. Gerekçemiz var. Araçlarımız var. Hizbullah ve Hamas felce uğradığına göre İran’ın eli kolu bağlanmış durumda. Tarihin kapımızı çaldığı zamanlar vardır ve kapıyı açmalıyız. Bu fırsat kaçırılmamalı.”

ORTADOĞU

İran, UAEA ile siyasi baskı olmadan müzakere istiyor

Yayınlanma

İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) bu haftaki yönetim kurulu toplantısı öncesinde nükleer programıyla ilgili görüşmelerin “siyasi baskı ve mülahazalardan uzak” yürütülmesini umduğunu söyledi.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi haftalık basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Tüm çabalarımız ve görüşmelerimizdeki vurgumuz UAEA’nın teknik çalışmalarını bazı tarafların yıkıcı ve şeytani baskılarından uzak bir şekilde yapmasını sağlamaktı” dedi.

WSJ: ABD’yle Avrupa “İran” konusunda karşı karşıya geldi

UAEA Başkanı Rafael Mariano Grossi, geçen hafta Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın da bulunduğu üst düzey yetkililerle görüşmek üzere İran’a gitti. Fordo ve Natanz nükleer tesislerini ziyaret etti.  Ziyaret, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın İran’ı eleştiren yeni bir karar tasarısını kabul etmesinin beklendiği UAEA Yönetim Kurulu’nun bu hafta Viyana’da yapacağı toplantı öncesinde gerçekleşti.

Bekayi tarafların “İran ile ajans arasındaki meselelerin siyasi baskı ve mülahazalardan uzak, teknik bir şekilde devam etmesini sağlayacaklarını” umudunu dile getirdi.

Grossi’nin ziyaretini “faydalı ve olumlu” olarak değerlendiren Bekayi, ziyaretin Tahran ve Ajans arasında “karşılıklı anlayış” sağladığını söyledi.

‘UAEA bu kararıyla İran’a baskı yapamaz’

2015 yılında İran ile varılan anlaşma, İran’ın nükleer programını kısıtlaması karşılığında yaptırımlardan muaf tutulmasını öngörüyordu. Ancak bu anlaşma, Donald Trump yönetimindeki ABD’nin 2018’de tek taraflı olarak çekilmesi ve yaptırımları yeniden uygulamaya koymasıyla çöktü.

İran buna karşılık olarak anlaşma kapsamındaki taahhütlerinden vazgeçerek uranyum zenginleştirme seviyesini %60’a kadar çıkardı. Bu oran, bir nükleer bomba üretmek için gereken seviyenin hemen altında yer alıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Lübnan cephesinde ateşkes ihtimali artıyor

Yayınlanma

Diplomatik kaynaklar, Hizbullah’ın İsrail ile savaşı sona erdirmek için ABD tarafından hazırlanan ateşkes önerisine açık olduğunu söylüyor. ABD Başkanı Joe Biden’ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein’ın Tel Aviv ile Hizbullah arasında ateşkesi görüşmek için Lübnan ve İsrail’i ziyaret etmesi bekleniyor.

El Arabiya’nın görüşmelerde yer alan kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Washington’un geçen hafta Beyrut’a ilettiği taslak üzerinde henüz açık bir anlaşma sağlanmamış olsa da Hizbullah anlaşmaya hazır olduğuna dair “olumlu işaretler” verdi. Lübnan basını da Hochstein’in yarın Beyrut’ta temaslarda bulunacağını yazdı. İsrail devlet televizyonu KAN ise  Hochstein’in Lübnan’daki görüşmelerin ardından Tel Aviv’e geçmesinin beklendiğini aktardı.

ABD’nin ateşkes önerisinden sonra Hamaney’in danışmanı Lübnan’da

Adı açıklanmayan yetkililere dayandırılan haberde, İsrail ile Hizbullah arasında ateşkese varılması için yürütülen dolaylı müzakerelerde “önemli ilerleme kaydedilmesinin” beklendiği ifade edildi.

Lübnan medyası, ABD’nin Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson’ın, İsrail ordusu ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanması amacıyla bir anlaşma taslağını geçen hafta Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’ye teslim ettiğini yazmıştı.

Hizbullah’a yakın Meclis Başkanı Nebih Berri, Hizbullah’ın yanı sıra Lübnan hükümeti adına da müzakerelerde bulunuyor. Berri’nin ekibi halen teklifi incelediklerini ve Hizbullah’ın resmi bugün ileteceğini söyledi.

İsrail devlet televizyonu KAN’ın haberine göre, anlaşma taslağında, İsrail’in 7 gün içinde Lübnan’ın güneyindeki güçlerini çekmesi ve yerine Lübnan ordusunun geçmesi yer alıyor. Taslağa göre, İsrail ordusunun güneyden çekilme süreci ABD ve bir başka ülke tarafından denetlenecek. Ateşkes anlaşmasının imzalanmasından sonraki 60 gün içinde ise Lübnan, ülkenin güneyindeki grupları silahsızlandıracak.

İsrail ordusu Lübnan’da savaşmak istemiyor

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararına uygun olarak Lübnan’daki söz konusu grupların yeniden silahlanmasını önlemek için, Lübnan’a herhangi bir silah satışı veya Lübnan içinde silah üretimi Lübnan hükümeti tarafından denetlenecek.

İsrail ve Lübnan, BMGK’nın 1701 sayılı kararının önemini kabul edecek ancak söz konusu taahhütler, iki ülkenin gerektiğinde kendini savunma hakkını engellemeyecek.

Ayrıca, Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) haricinde Lübnan ile İsrail sınırındaki Mavi Hat’ta tek silahlı unsur Lübnan ordusu olacak.

El Arabiya’ya göre diplomatik kaynaklar, ABD’nin mevcut taslağındaki iki ana anlaşmazlık noktasının meşru müdafaa hakkı ve BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararının uygulanmasını sağlayacak uluslararası bir izleme gücüne ilişkin dil olduğunu söyledi.

Lübnan, ABD’nin önerisindeki meşru müdafaa hakkıyla ilgili ifadenin muğlak olduğunu ve İsrail’in Lübnan hava sahasında günlük uçuşlarına devam etmesine ya da güvenlik tehdidi olarak gördüğü hedeflere saldırmasına izin verdiğini düşünüyor. Fransa Dışişleri Bakanı geçen hafta yaptığı açıklamada İsrail’in istediği zaman saldırmasına izin verilmesi konusunda kararlı olduğunu söyledi. Jean-Noel Barrot “Bu, bir ülkenin egemenliği ile bağdaşmaz” dedi.

İsrail’in Lübnan’da ateşkes için öne sürdüğü şartlar BMGK kararlarına aykırı

BM Barış Gücü’nden (UNIFIL) ayrı olarak oluşturulacak uluslararası güce bazı Arap ülkelerinin yanı sıra Almanya, Birleşik Krallık, Fransa ve ABD de katılacak. Kaynaklar bu gücün sahada asker bulundurmayacağını söyledi. Ancak Hizbullah’ın böyle bir güce Almanya ve İngiltere’nin katılımına itiraz ettiği ileri sürülüyor.

Öte yandan olası bir ateşkes ile ilgili İsrail’in tutumu belirsizliğini korurken Başbakan Binyamin Netanyahu’nun, Biden’a bir dış politika başarısı “armağan etmek” istemediğini ifade ettiği bildirildi. Ancak, Biden ile Donald Trump arasındaki geçen haftaki görüşmeyi bilen yetkililer, Trump’ın savaşı bir an önce sona erdirecek bir anlaşmayı desteklediğini El Arabiya’ya aktardı.

Kaynaklar ve yetkililer, Trump’ın geçiş ekibi üyeleri ile Capitol Hill’deki Cumhuriyetçi milletvekillerinin anlaşmaya karşı çıktığını ve Biden yönetiminin İsrail’in aleyhine bir anlaşma sunacağını öne sürdüklerini belirtti.

Lübnan’da ateşkes diplomasisi hızlanırken işgalin genişletilmesine onay verildi

Ancak daha önceki ateşkes müzakerelerinde Hizbullah’ın ateşkesi kabul etmesinden kısa bir süre sonra İsrail, Hizbullah lideri Nasrallah’a suikast düzenleyerek süreci baltalamıştı. Bu son müzakere turunda da Hizbullah’tan olumlu sinyaller gelirken İsrail’in Hizbullah’ın basın sorumlusu Muhammed Afif’i öldürmesi dikkat çekti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

ABD’nin ateşkes önerisinden sonra Hamaney’in danışmanı Lübnan’da

Yayınlanma

ABD’nin Hizbullah ile İsrail arasında ateşkes sağlanması için Lübnan’a anlaşma önerisini sunmasından saatler sonra İran lideri Ali Hamaney’in Başdanışmanı ve Lübnan Özel Temsilcisi Ali Laricani, Lübnan’da Başbakan Necib Mikati ve Meclis Başkanı Nebih Berri ile ayrı ayrı görüştü.

Lübnan medyası, ABD’nin Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson’ın, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’ye, İsrail ordusu ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanması amacıyla bir anlaşma taslağı teslim ettiğini yazdı.

Trump’a “hediye” mi sahadaki gerçek mi?

El Cedid televizyonunun isimsiz kaynaklardan aktardığına göre Johnson, ABD elçisi Amos Hochstein adına Meclis Başkanı Berri’ye BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararına dayanan bir anlaşma taslağı veya çözüm önerisi sundu. Anlaşmanın ayrıntılarına değinmeyen El Cedid kanalı, “Berri’nin Hizbullah ile istişare ettikten sonra öneri hakkında yanıt vereceğini” aktardı.

Anlaşma önerisinin Lübnan’a sunulmasından saatler sonra Hamaney’in danışmanı Beyrut’a geldi.

Lübnan Başbakanı Mikati’nin ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre Laricani ve beraberindeki heyet, Mikati tarafından kabul edildi. Toplantıda Mikati, “1701 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararının uygulanması, ulusal birliğin desteklenmesi ve Lübnanlılar arasında hassasiyet oluşturacak ve bir tarafı diğerinin aleyhine olacak şekilde kayıracak pozisyonlar alınmaması bakımından Lübnan devletinin duruşunun desteklenmesi gerektiğini” vurguladı.

Katz’ın “Hizbullah” açıklaması Halevi’yi bile şaşırttı

Laricani ise ülkeye yönelik saldırıların durdurulması, ateşkes sağlanması ve 1701 sayılı BMGK kararının uygulanmasının Lübnan hükümetinin önceliği olduğunu bildiklerini, İran’ın Lübnan hükümeti tarafından alınan her türlü kararı ve Lübnanlıların üzerinde mutabık kaldığı bir cumhurbaşkanının seçilmesini desteklediğini ifade etti.

Lübnan Meclis Başkanı Berri’nin ofisinden yapılan açıklamada ise görüşmede bölgedeki genel durum, İsrail’in Lübnan’a yönelik devam eden saldırganlığı ve mülteciler meselelerinin ele alındığı aktarıldı.

“Hiçbir şeyi bozmak istemiyoruz”

Laricani, görüşme sonrasında basına yaptığı açıklamada, İsrail’in saldırganlığından kaynaklanan sorunların ortadan kaldırılması için Lübnanlı yetkililerle istişarelerde bulunduğunu belirtti.

İsrail ordusu Lübnan’da savaşmak istemiyor

ABD’nin, İsrail ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanması amacıyla BMGK’nın 1701 sayılı kararına dayanan anlaşmanın taslağını Lübnan Meclis Başkanı Berri’ye sunmasının ardından İran’ın bu anlaşmayı bozmak isteyip istemediğinin sorulması üzerine Laricani, “Hiçbir şeyi bozmak istemiyoruz. Çözümler arıyoruz. Lübnan’ı her koşulda destekliyoruz. Durumu bozanlar Netanyahu ve çetesi. Dostlarınızı ve düşmanlarınızı tanıyın” dedi.

Laricani, Lübnanlı yetkililerin ve Hizbullah’ın kabul ettiği her anlaşmayı desteklediklerini belirterek İran lideri Hamaney’in mesajını Lübnan Meclis Başkanı Berri’ye ilettiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English