Bizi Takip Edin

AVRUPA

Avrupalı liderler ‘güvenlik’ zirvesi için Moldova’da

Yayınlanma

Avrupa’nın dört bir yanından yaklaşık 50 lider, Ukrayna’daki savaştan Ermenistan ve Azerbaycan arasında devam eden çatışmaya ve Balkanlar’da artan gerilime kadar kıtanın çeşitli güvenlik sorunlarına odaklanan bir zirve için Moldova’da buluşuyor.

Avrupa Siyasi Topluluğu’nun (EPC) ikinci zirvesi yarın (Perşembe) Moldova’dan tek taraflı bağımsızlığını ilan etmiş Transdinyester Cumhuriyeti’nden 8 km ve Ukrayna sınırından 21 km uzaklıkta gerçekleşecek.

Macron’un fikri

Moldova Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Nicu Popescu, “Karmaşık bir dönemden geçiyoruz fakat Avrupa’nın bir araya gelerek bu sorunları çözme yükünü paylaşması için EPC tam da bu nedenle gerekli,” dedi.

Geçtiğimiz Ekim ayında Prag’da düzenlenen açılış zirvesi ile kurulan EPC, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un fikri olarak gündeme gelmişti.

EPC, Rusya ve Belarus hariç tüm Avrupa liderlerinin ‘AB veya NATO’dan daha az resmi bir ortamda güvenlik konularını tartışabilecekleri ve bölgesel anlaşmazlıkları ele alabilecekleri eşsiz bir forum’ olarak lanse ediliyor.

AB ülkeleri, Birleşik Krallık, Ukrayna, Norveç ve diğer uluslardan 47 lider Moldova’nın doğusunda, İngiliz, Fransız ve Romen birlikleri tarafından yönetilen geçici hava savunma sistemlerinin koruması altında bir araya gelecek.

Zelenski’nin de gelmesi bekleniyor

Liderler güvenlik, enerji ve bağlantı konularına odaklanan tematik yuvarlak masa toplantıları için daha küçük gruplara ayrılacak. Programlamadan sorumlu bir kişiye göre, zirve kapsamında bir kokteyl verilecek ve liderler ikili görüşmeler için bolca zaman bulacak.

Zirveye son günlerde bir hayli gerilen Kosova ve Sırbistan liderleri de davet edildi. Zirvenin organizatörleri Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin de zirveye katılacağını umuyor.

Toplantıda ayrıca Azerbaycan ve Ermenistan liderleri de Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel’in başkanlık ettiği ve Fransa ile Almanya liderlerinin de katıldığı bir buluşma gerçekleştirecek.

Financial Times’a konuşan zirveye katılan üst düzey bir Avrupalı diplomat, “Avrupa’nın güvenliği garanti altında değil, ekonomi parçalanıyor ve her tarafta çok kırılgan devletler var. Bu hepimize bir birliktelik duygusu veriyor,” dedi.

Yetkililer, Moldova’nın Batı’dan daha fazla destek alma ihtiyacının zirvenin ‘koreografisinin’ önemli bir parçası olacağını ve Kişinev’in ziyaretçi liderlerden mali, siyasi ya da güvenlik desteği taahhütleri almayı umduğunu söylüyorlar.

‘Erdoğan zirveye katılmayacak’ iddiası

Öte yandan Politico’nun haberine göre, daha önce zirveye katılması beklenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kararını değiştirdi.

Hazırlıklara katılan üç yetkiliye göre Türk lider bir günlük zirve için Moldova’ya gitmeyecek.

Erdoğan, geçen sene Ekim ayında Çekya’nın başkenti Prag’da düzenlenen ilk zirveye katılmış ve burada Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis ile tartışmıştı.

AVRUPA

AfD kongresi Essen’de toplandı: “Önce doğuda, sonra tüm ülkede yöneteceğiz”

Yayınlanma

Almanya’nın batı eyaletlerinden Essen’de toplanan Almanya için Alternatif (AfD), başya doğu eyaletleri olmak üzere federal düzeyde de iktidara hazırlandığına ilan etti.

AfD eş başkanı Tino Chrupalla, solcu grupların karşı eylemleri nedeniyle yapılan sokak blokajları nedeniyle yarım saat geç başlayan iki günlük toplantının yaklaşık 600 delegesine, “Önce (Almanya’nın) doğusunda, sonra batısında, daha sonra da federal düzeyde yönetmek istiyoruz,” dedi.

AfD kongresi, bir zamanlar sosyalist Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin (DDR) bir parçasını oluşturan ve AfD’nin kamuoyu yoklamalarında üst sıralarda yer aldığı eyaletlerde eylül ayında yapılacak üç önemli seçimin öncesinde gerçekleşti.

Partinin eş başkanı Alice Weidel kongrenin açılışında yaptığı konuşmada, “Buradayız ve burada kalacağız,” dedi ve sürekli alkış aldı.

Weidel, “İşler bazen istediğinizden farklı sonuçlanmasaydı hayat olmazdı. Darbeler ve çürükler oldu ama mükemmel bir sonuç elde etmeyi başardık,” dedi.

Parti konferansına katılmayan devrik liste başı adayları Maximilian Krah ve Petr Bystron’un isimleri ne Weidel’in ne de Chrupalla’nın ağzından hafta sonu boyunca çıkmadı. Sadece şu kadarını söylüyor: Sadece Chrupalla, “Bazıları dikkatsiz ve profesyonel olmayan davranışlarıyla gereksiz bir hedef haline geldiler (…) Gelecekte adaylarımıza daha yakından bakmamız gerekiyor,” diyerek uyarılarda bulundu.

Krah’ı bir karalama kampanyasının kurbanı olarak gören Bavyera Bölge Birliği’nden gelen bir önerge ise daha fazla tartışmaya mahal vermeden kısa sürede geri çekildi.

Hem Weidel hem de Chrupalla partiyi iki yıl daha yönetmek üzere yeniden seçildi.

Büyük ölçüde değişmeyen federal yönetim kurulunda göze çarpan şeylerden biri, Federal Anayasa Koruma Teşkilatı tarafından “kesinlikle aşırı sağcı” olarak listelenen partinin gençlik örgütü Junge Alternative’in (JA) federal başkanı Hannes Gnauck yeni üye oldu.

Bunun yanı sıra Weidel dışında yeni federal yönetimde hiç kadın yok.

Göçmen sayısındaki artış ve Avrupa’nın en büyük ekonomisinin zayıf performansından güç alan parti, ocak ayında kamuoyu yoklamalarında yüzde 22’ye kadar yükselmişti.

Fakat AP seçimlerinin baş adayı Maximilian Krah’ın adının karıştığı bir dizi skandal nedeniyle partiye destek azaldı. Weidel perşembe günü Politico’ya verdiği demeçte, “Partinin son aylarda çok şey öğrendiğine ve gelecekte lider adayları ortaya koyarken çok dikkatli olacağına inanıyorum,” dedi.

Eylül ayında Thüringen, Saksonya ve Brandenburg’da yapılacak eyalet seçimlerinde AfD zafere en yakın parti gibi görünüyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Renault, Ford ve Tesla’dan ortak açıklama: İçten yanmalı motor yasağını geri almayın

Yayınlanma

Bazı otomobil tekelleri, enerji şirketleri ve çevre STK’ları, AB liderlerinin perşembe ve cuma günü (27-28 Haziran) gerçekleştirecekleri toplantı öncesinde, AB’nin 2035 yılında yeni benzinli ve dizel araçların satışına getirdiği fiili yasağın kaldırılmasına karşı acil bir uyarıda bulundu.

Renault Group, Uber, Volvo, Ford ve Tesla gibi üyeleri bünyesinde barındıran Elektromobilite Platformu, 24 Haziran Pazartesi günü yayınladığı ortak bildiride, “2035 sıfır emisyonlu otomobil hedefi, Avrupa’nın, Avrupa şirketlerine hayati yatırımlar getiren en yalın elektrikli araç sanayi stratejisidir,” denildi.

AB yasalarına göre, 2035 yılından sonra satılacak yeni otomobillerin CO2 emisyonu yaymasına izin verilmiyor ve bu da dizel ya da benzinli otomobiller gibi içten yanmalı motora sahip yeni otomobillerin satışını fiilen yasaklıyor.

Koalisyon, yasağın kaldırılması ve bunun yerine daha fazla “teknolojik açıklığa” izin verilmesi yönündeki isteklerini açıklayan merkez sağ Avrupa Halk Partisi (EPP) içindeki milletvekillerine atıfta bulunarak, “yeni gelen Avrupa Komisyonu’nu otomobiller ve kamyonetler için halihazırda üzerinde anlaşmaya varılmış olan CO2 standartlarını tersine çevirmeye çağıran son açıklamalardan büyük endişe duyduğunu” söyledi.

EPP’nin seçimlerden birinci çıkması ve baş adayı Ursula von der Leyen’in AB liderleri tarafından Avrupa Komisyonu başkanlığına ikinci bir dönem için yeniden atanması beklendiğinden, 2035 hedefinin revize edilmesi giderek daha olası görünüyor.

AB liderleri tarafından kabul edilecek olan ve Euractiv tarafından görülen 25 Haziran tarihli bir sonraki Avrupa Komisyonu için “stratejik gündem” taslağı, içten yanmalı motorlar üzerindeki yasağı tersine çevirme hedefini içermiyor.

Bunun yerine, “istikrarlı ve öngörülebilir bir çerçeve sağlamayı ve Avrupa’nın net sıfır teknolojiler ve ürünlere yönelik üretim kapasitesini artırmak için daha destekleyici bir ortam yaratmayı” taahhüt ediyor.

EPP’nin otomobiller için CO2 standartları konusundaki eski baş müzakerecisi Jens Gieseke Euractiv’e yaptığı açıklamada, Avrupa Parlamentosu’nda yeni kurulan EPP grubunun önümüzdeki hafta (2-5 Temmuz) Portekiz’de gerçekleştireceği “çalışma günlerinde” verdiği sözü nasıl yerine getireceğine karar vereceğini söyledi.

“İçten yanmalı motorlar üzerindeki yasağın kaldırılması seçim kampanyasındaki temel taleplerimizden biriydi,” diyen Peke, alternatif yakıtların hesaba katılması ya da otomobil üreticileri için ortalama emisyon azaltma hedefinin mevcut %100 yerine %90’a indirilmesi de dahil olmak üzere yasanın nasıl değiştirileceği konusunda masada birden fazla seçenek olduğunu sözlerine ekledi.

Bununla birlikte, elektromobilite platformu “sıfır emisyonlu mobilite için net sıfır endüstriyel ekosistemi oluşturmak üzere yatırım çekmenin tutarlı ve net bir düzenleyici çerçeve olmadan mümkün olmadığı” uyarısında bulunuyor.

Açıklamada, “Şimdi ‘geri adım atmak’, üyelerimizin birçoğu da dahil olmak üzere, bu geçişe (otomotiv, bataryalar, altyapı vb.) yatırım yapmış olan tüm endüstriyel aktörleri önemli ölçüde cezalandıracaktır,” diye eklendi.

Fakat Avrupalı otomobil üreticilerinin hepsi bu görüşü paylaşmıyor. BMW CEO’su Oliver Zipse bu yılın başlarında verdiği bir röportajda yasağı “naif” olarak nitelendirmiş ve “bir ayarlamanın kaçınılmaz” olduğunu eklemişti.

Özellikle Alman otomotiv sektörü, sert bir içten yanmalı motor yasağına karşı lobi yapıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İngiliz gazeteleri seçim tavırlarını açıklıyor

Yayınlanma

İngiliz Financial Times (FT) gazetesi 30 Haziran Pazar günü, önümüzdeki hafta yapılacak seçimlerde muhalefetteki İşçi Partisi’ni destekleyeceğini açıklayarak Sunday Times’a katıldı.

FT 2005’ten bu yana İşçi Partisi’ni hiçbir ulusal seçimde desteklememişti fakat pazar günü yayınladığı başyazıda “ülkenin yeni bir başlangıç için can attığını” ve “İşçi Partisi’ne bunu sağlama fırsatı verilmesi gerektiğini” söyledi.

FT başyazısında partinin liderine atıfta bulunarak, “Sir Keir Starmer’ın İşçi Partisi bugün ülkenin ihtiyaç duyduğu liderliği sağlamak için daha iyi bir konumda,” dedi.

Sunday Times da başyazısında 14 yıllık Muhafazakâr iktidarın ardından ülkenin “radikal bir yeniden yapılanmaya” ihtiyacı olduğunu savundu.

Rupert Murdoch’ın News UK şirketine ait olan gazete 2005’ten bu yana her seçimde Muhafazakârları destekledi fakat ülkenin “tükenmiş” bir partiyle yola devam edemeyeceğini ileri sürdü.

Başyazıda, “Artık İşçi Partisi’nin hükümete yeniden yetkinlik kazandırmakla görevlendirilmesinin doğru zaman olduğuna inanıyoruz. Değişimin tek seçenek olduğu bir zaman gelir,” denildi.

Sunday Times, Brexit referandumunun yapıldığı 2016 yılından bu yana geçen dönemin, Muhafazakâr liderlerin dikkatini seçmenler için en önemli konular olan sağlık, okullar ve ekonomiden uzaklaştıran “siyasi kaos” ile tanımlandığını söyledi.

FT ise Starmer yönetimindeki İşçi Partisi’nin merkeze doğru geri döndüğünü ve partinin “müdahaleci içgüdüleri ve düzenleme tutkusu” konusunda endişeleri olsa da büyümeyi yeniden canlandırmaya öncelik verme hamlelerini övdüğünü belirtti.

Gazete, 2019’daki son seçimlerde iyi bir seçenek olmadığını söyleyerek hiçbir partiyi desteklememişti. Gazete 2010 ve 2017’de Muhafazakârları, 2015’te ise Muhafazakârların liderliğindeki koalisyonu desteklemişti.

Britanya’nın en çok satan gazetelerinden biri olan ve Murdoch’ın sahibi olduğu The Sun ise seçimlerde hangi partiyi destekleyeceğini henüz açıklamadı.

Diğer gazeteler arasında Daily Mirror ve The Guardian İşçi Partisi’ni desteklerken, Daily Mail ve Daily Telegraph Muhafazakârlara destek vereceğini açıkladı. İş dünyası yanlısı haftalık dergi The Economist de ağırlığını İşçi Partisi’nden yana koydu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English