Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Batı medyası, Trump’ın Ukrayna özel temsilcisi Keith Kellogg hakkında ne yazdı?

Yayınlanma

ABD Başkanı seçilen Donald Trump, 80 yaşındaki eski ulusal güvenlik danışmanı ve Mike Pence’in ilk döneminde başkan yardımcısı olan James Kellogg’u ABD’nin Ukrayna özel temsilcisi olarak seçti.

Kellogg, Vietnam Savaşı, ABD’nin Panama’yı işgali ve Birinci Körfez Savaşı’nda savaşmış eski bir asker. Trump’ın 2017’deki ilk başkanlığı sırasında hükümet yetkilisi oldu.

Dünya basını, Kellogg’un atanmasına dair benzer tepkiler verdi:

Associated Press:

“Trump, Kellogg’u aday gösterirken sosyal medya ağı Truth Social’da bir açıklama yayımladı: ‘Başından beri benim yanımda! Birlikte güç yoluyla barışı getirecek ve Amerika ile dünyayı yeniden güvenli hale getireceğiz.’ Nisan ayında Kellogg, ‘Rusya-Ukrayna çatışmasının sona erdirilmesi, bir barış anlaşması ve düşmanlıkların derhal durdurulması için güçlü bir Amerikan liderliği gerektirecektir’ demişti.”

Reuters:

“Kellogg, Trump’ın ilk başkan yardımcısı Mike Pence’in ulusal güvenlik danışmanıydı. Yeni görevinde, çatışmanın çözümünde merkezi bir rol oynayacak gibi görünüyor. Kellogg’un çatışmayı sona erdirme planı cephe hatlarının dondurulmasını içeriyor. Bu planın Kiev’i memnun etmesi pek mümkün değil zira pratikte Rusya’ya Ukrayna’nın doğusunun büyük kısmında tartışmasız bir kontrol sağlıyor.”

NBC News:

“Nisan ayında Kellogg, Ukrayna’daki çatışmanın sona ermesine yönelik vizyonunu özetleyen bir politika belgesi kaleme aldı. Kendisi ve eş yazar Fred Fleitz, Rusya, Vladimir Putin tarafından yönetildiği sürece düşmanlıkların sona ermesinin olası olmadığını kabul etti. Onlara göre ABD, Ukrayna’dan topraklarını geri alma hedeflerinden vazgeçmesini istemeyecek, ancak Kiev’den güç yerine diplomasi kullanmasını isteyecektir. Belgede, Ukrayna’nın topraklarını iade etmeyen ya da en azından çatışmanın başlamasında Rusya’nın suçunu ortaya koymayan bir barış anlaşmasını kabul etmesinin zor olacağı vurgulanıyordu.”

BBC:

“Kellogg’un programı, ABD’nin Ukrayna’nın NATO üyeliğini uzun bir süre için ‘erteleme’ sözü vermesi halinde Rusya’nın müzakereye ikna edilebileceğini söylüyor. Programda ayrıca müzakerelerin Ukrayna’nın savunması için ‘uzun vadeli bir güvenlik mimarisi’ oluşturulmasını da içermesi gerektiği belirtiliyor. Haziran ayında planını Trump’a sunduktan sonra Reuters‘a konuşan Kellogg, seçilmiş başkanın tepkisi hakkında ‘Söylediği her kelimeye katıldığını söylemiyorum ama kendisinden geri bildirim almak bizi mutlu etti’ diye konuştu.”

The New York Times:

“Bu tutum Sayın Trump’ın planlarında önemli bir rol oynayabilir. Nisan ayında Kellogg, ABD’nin ateşkes ve müzakere edilmiş bir çözüme odaklanması gerektiğini söyleyen bir strateji belgesinin yazarlarından biriydi. Belgede ayrıca ABD ve ortak savunma ittifakı NATO’nun ‘güvenlik garantileri içeren kapsamlı ve doğrulanabilir bir barış anlaşması karşılığında Ukrayna’nın NATO üyeliğini uzun bir süre ertelemesi’ önerilerek Putin’in müzakere masasına getirilebileceği belirtiliyordu. Belgenin Trump’ın görüşlerinden herhangi birini yansıtıp yansıtmadığı belli değil. Trump’ın savaşı sona erdirmek için tam olarak açıklamadığı bir stratejisi de var.”

Bloomberg:

“ABD’nin Ukrayna’ya yardımının devam etmesine uzun süredir şüpheyle yaklaşan Trump, göreve gelmeden önce Rusya ile olan anlaşmazlığı çözme sözü vermişti. Kellogg geçtiğimiz yıl yazdığı yazılarda Trump’ın bu vaadini nasıl yerine getirebileceğine dair bir fikir veren bir yol önerdi.”

The Hill:

“Kellogg’un Trump’a çok sadık olduğuna inanılıyor ve muhtemelen bu yüzden bu atamayı aldı. Bu, Rusya, Ukrayna ve Avrupalı müttefiklere, Başkan’ın Ukrayna ve Rusya hakkındaki görüşlerini doğrudan yayınlayacağına dair bir işaret. Kellogg makalelerinde Ukrayna’nın toprak iddialarını tanırken cephe hattında ateşkes önerdi. Ukrayna’nın uzun menzilli füze kullanımına yönelik tüm kısıtlamaları kaldırma tehdidiyle Putin’i müzakere masasına oturmaya zorlama çağrısında bulundu, ancak masada yer almasını sağlamak için ABD’nin Kiev’e yaptığı askeri yardımı sona erdirme tehdidinde bulunmanın da gerekli olduğunu söyledi.”

Axios:

“Ateşkes planı ABD’nin askeri harekata verdiği desteğin azaltılacağı sinyalini veriyor. Bu aynı zamanda Biden yönetiminin çatışmayla ilgili tutumundan bir sapma anlamına gelir ve Avrupalı müttefiklerin tepkisiyle karşılaşabilir.”

Politico:

“Bu hamlenin Avrupalı müttefikler arasında Trump’ın Rusya ve Ukrayna arasında barışa aracılık etmeye çalışacağı yönündeki korkuları yatıştırması pek mümkün görünmüyor. Batılı liderler, Trump’ın koşullarının Ukrayna’nın uzun vadede zararına olabileceğinden endişe ediyor; Kiev’e toprak bırakması için baskı yapmak ya da gelecekte Rusya’nın saldırganlığını caydırmak için Ukrayna’ya yeterli güvenlik garantisi vermemek gibi.”

Daily Mail:

“Biden yönetimini Ukrayna’ya milyarlarca dolar değerinde silah ve mühimmat gönderdiği için açıkça eleştirdi. Ve geçen hafta Başkan Joe Biden’ın Ukrayna’nın Rusya topraklarına uzun menzilli füzeler fırlatmasına izin verme kararının ardından çatışmanın kontrolden çıkabileceği uyarısında bulundu.”

Trump, Ukrayna özel temsilcisini seçti

DİPLOMASİ

Astana’daki KGAÖ zirvesinde neler konuşuldu?

Yayınlanma

Astana’da düzenlenen Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) zirvesinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yeni silah sistemi Oreşnik’in gücüne dair açıklamaları dikkat çekti. Zirvede ayrıca Kırgızistan ve Tacikistan arasında sınır anlaşmazlıklarında kaydedilen ilerleme ve KGAÖ’nün güncellenen nükleer doktrini öne çıktı.

Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün (KGAÖ) 2024 Kolektif Güvenlik Konseyi’ne başkanlık eden Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Belarus, Kırgızistan, Rusya ve Tacikistan liderlerini Astana’da ağırladı.

Ancak Ermenistan, örgüte üyeliğini fiilen askıya aldığı için zirvede temsil edilmedi.

KGAÖ Genel Sekreteri İmangali Tasmagambetov, Ermenistan’ın çalışmalarını askıya aldığını fakat müttefik olmaktan vazgeçmeyeceğini belirtti.

Paşinyan: KGAÖ, Ermenistan’ın güvenliği, varlığı ve egemenliğine tehdit oluşturuyor

Putin’den Ukrayna’ya uyarı

Zirvede Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yeni test edilen Oreşnik füze sisteminin, Ukrayna’daki hedefleri belirleme konusunda etkili olduğunu açıkladı.

Putin, bu sistemin özellikle Kiev’deki “karar alma merkezlerini” hedef alabileceğini söyledi. Ayrıca, birden fazla Oreşnik füzesi aynı anda kullanıldığında bu saldırıların etkisinin nükleer silah kullanımıyla kıyaslanabileceğini vurguladı. Ancak Putin, bu silahların nükleer başlık taşımadığının altını çizdi.

Putin, Rusya’nın füze üretim kapasitesinin NATO’nun 10 katı olduğunu belirtti ve teknik olarak Rus sistemlerinin Ukrayna’ya sağlanan Batı füzelerinden üstün olduğunu dile getirdi.

Putin: Oreşnik’in dünyada eşi yok

KGAÖ’nün misyonu ve Kırgız-Tacik ihtilafı

Tokayev, KGAÖ’nün varoluş amacını üye ülkelerin egemenliklerini korumak olarak tanımladı. KGAÖ, 2022 yılındaki kriz sırasında Kazakistan’a barış gücü göndererek ülkedeki karışıklıkların bastırılmasına katkı sağlamıştı.

Zirvede Kırgızistan ile Tacikistan arasında devam eden sınır anlaşmazlıkları da gündeme geldi.

Tacikistan’ın Sughd Oblastı ile Kırgızistan’ın Batken Oblastı yöneticileri arasında devlet sınırının yüzde 94’ünün tanımlanması konusunda varılan anlaşma, bölgedeki istikrar için önemli bir adım olarak değerlendirildi.

Afganistan’daki durum ve Tacikistan’ın tavrı

Zirvede Afganistan’daki gelişmeler de ele alındı. Tacikistan, Taliban’a karşı sert duruşunu sürdürüyor ve Afganistan’da kapsayıcı bir hükümet kurulması gerektiğini savunuyor.

Tacikistan Devlet Başkanı İmamali Rahman, bölgesel güvenliğe yönelik tehditlere dikkat çekerken, bu konuda daha fazla güvenlik garantisi talep edilebileceğini belirtti.

Astana zirvesinden kısa bir süre önce Rusya Duma’sında Taliban’ın terör örgütü statüsünün kaldırılmasına yönelik bir yasa tasarısı sunulmuştu.

Güncellenen nükleer doktrin ve Belarus’un konumu

Rusya Güvenlik Konseyi Başkanı Sergey Şoygu, zirvede yaptığı açıklamada, Rusya’nın güncellenen nükleer doktrininin KGAÖ müttefikleri için de geçerli olduğunu vurguladı.

Yeni doktrin, özellikle Belarus’a yönelik önemli bir ekleme içeriyor. Şoygu, Belarus topraklarına konvansiyonel silahlarla yapılan bir saldırının, nükleer silah kullanım kriterleri arasında yer aldığını belirtti.

Kazakistan’ın Avrasya Analitik Araştırmalar İzleme Merkezi Direktörü Alibek Tajibayev, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte Rusya’nın yeni nükleer doktrininin KGAÖ bağlamında uygulanmasının stratejik önemine dikkat çekti.

Tajibayev, bu tür hükümlerin yanlış anlaşılmaların önlenmesi ve bölgesel güvenliğin güçlendirilmesi için üye ülkeler arasında detaylı koordinasyon gerektirdiğini söyledi.

Rusya’nın güncellenen askeri doktrinine bakış

Putin: Trump çözüm bulabilir, ancak zorluklar yolda

Putin, zirve sonrasında düzenlediği basın toplantısında, Donald Trump’ın başkan seçilmesiyle ABD’nin Rusya’ya karşı politikalarının değişip değişmeyeceği sorusunu yanıtladı.

Putin, Trump’ın deneyimli bir lider olduğunu ve ABD-Rusya ilişkileri için bir çözüm bulabileceğini düşündüğünü belirtti.

Fakat Rusya lideri, Trump’ın hala çeşitli tehditlerle karşı karşıya olduğunu ve ABD’deki iç siyasi çekişmelerin devam edeceğini söyledi.

Putin ayrıca Trump’a karşı “medeni olmayan” mücadele yöntemlerinin kullanıldığını, hatta suikast girişimlerinin dahi gündeme geldiğini iddia etti. Ancak Trump’ın zeki ve temkinli bir lider olduğunu, bu tehditlerin farkında olduğunu dile getirdi.

Rusya Finans Üniversitesi uzmanı Denis Denisov, Vedomosti‘ye yaptığı açıklamada Putin’in Oreşnik hakkındaki açıklamalarının Batı’ya önemli bir siyasi mesaj verdiğini söyledi. Denisov’a göre bu mesaj, Batı’nın Ukrayna’ya verdiği desteğe yönelik bir uyarı niteliği taşıyor.

Yeni bir Trump yönetiminin çatışmayı dondurmak için çaba göstereceğini belirten Denisov, ABD’nin Rusya’yı hala bir tehdit olarak gördüğünü ve bu durumun kısa vadede değişmeyeceğini de sözlerine ekledi.

Batı medyası, Trump’ın Ukrayna özel temsilcisi Keith Kellogg hakkında ne yazdı?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Gürcistan, AB üyelik müzakerelerini 2028’e kadar askıya aldı

Yayınlanma

Gürcistan, Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerini 2028 yılına kadar askıya aldığını ve bu süre zarfında AB’den gelecek tüm mali yardımları reddedeceğini duyurdu.

Gürcistan’da iktidardaki Gürcü Rüyası, Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerine 2028 yılına kadar başlamama kararı aldı.

Başbakan İrakli Kobahidze, dün düzenlediği basın toplantısında, “Bugün, Avrupa Birliği ile katılım müzakerelerini 2028 yılına kadar gündemimize almama kararı verdik. Ayrıca, bu süre zarfında AB’den gelecek tüm bütçe hibelerini de reddediyoruz,” ifadelerini kullandı.

Başbakan, Gürcistan’ın, Avrupalı bürokratlara karşı “şantaj ve hakaretle değil, onurlu bir şekilde” konuşması gerektiğini vurguladı.

Kobahidze’ye göre AB, üyelik müzakerelerini Gürcistan’a baskı ve manipülasyon aracı olarak kullanıyor ve bu da ülkenin itibarına zarar veriyor. Bu nedenle, iktidar partisinin aldığı karar, Gürcistan’ın itibarını korumayı hedefliyor.

‘AB ile entegrasyon hayır işi değil’

Öte yandan Kobahidze, Gürcü halkının “zengin bir tarihe sahip, gururlu ve kendine saygı duyan bir ulus” olduğunu belirtti.

Bu sebeple, Gürcistan’ın AB ile entegrasyonunu bir “hayır işi” olarak görmesinin kategorik olarak kabul edilemez olduğunu söyledi. Ayrıca, Gürcistan’ın kültürel ve ekonomik potansiyeliyle AB’ye katkı sunabileceğini, aynı şekilde AB’nin de Gürcistan’a katkıda bulunabileceğini ifade etti.

Başbakan, Gürcistan’ın 2028 yılı sonuna kadar üyelik müzakerelerini başlatmayı ve 2030 yılına kadar Avrupa Birliği’ne katılmayı hedeflediğini belirtti.

Bu süreçte, ülkenin ortak üyelik ve serbest ticaret anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeye devam edeceğini ve 2028 yılına kadar bu yükümlülüklerin yüzde 90’ını tamamlamayı planladıklarını söyledi.

Gürcistan’ın AB ve ABD ile ilişkileri, Mayıs 2023’te parlamentonun “Yabancı Etkinin Şeffaflığı” yasasını kabul etmesinden sonra önemli ölçüde gerildi.

Brüksel, Gürcü yetkililere yasayı geri çekme çağrısında bulunurken, Gürcü Rüyası partisi liderleri yasanın, ülkede faaliyet gösteren ve bazıları devrim girişiminde bulunduğu iddia edilen sivil toplum kuruluşlarının mali akışlarını daha şeffaf hale getirmeyi amaçladığını savundu.

Kobahidze, Batılı ortakları bu yasayı müzakere etmeye defalarca davet ettiğini de sözlerine ekledi.

Avrupa Parlamentosu, Gürcistan seçim sonuçlarını tanımadı

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

AB rekabetçilik anlaşmasına Alman-Fransız nükleer kavgası engel oluyor

Yayınlanma

Yedi AB üyesi ülke perşembe günü, Avrupa’nın rekabet gücünü engelleyeceğini ileri sürerek otomobil üreticilerine yönelik emisyon sınırlamalarında yapılması planlanan sıkılaştırmanın ertelenmesi çağrısında bulundu.

Mevcut AB yasalarına göre otomobil üreticileri, 2025 yılında daha da katılaşacak olan CO2 emisyonları için filo limitlerini aşmaları halinde para cezasına çarptırılıyor.

Brüksel’de düzenlenen bakanlar toplantısında sunulan raporda, “Bu tür cezalar sektörün inovasyon ve geliştirmeye yeniden yatırım yapma kabiliyetini ciddi şekilde sınırlandıracak ve dolayısıyla Avrupa’nın küresel sahnedeki rekabet gücüne zarar verecektir,” denildi.

Rapor İtalya, Polonya, Avusturya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Romanya ve Slovakya tarafından destekleniyor.

Ülkeler “daha pragmatik” bir uygulama takvimi çağrısında bulundu.

Bu öneri Alman temsilciler tarafından rezervle karşılandı. Almanya’nın neden belgeyi imzalamadığı sorulduğunda Müsteşar Bernhard Kluttig, otomotiv endüstrisinin hedeflerine ulaşmasının önemli olduğunu söyledi.

Avrupa Parlamentosu’ndaki “merkez sağ” Avrupa Halk Partisi (EPP) grubunun başkanı Manfred Weber ise Focus dergisine verdiği demeçte, “Şu anda olduğu gibi istihdam söz konusu olduğunda, devlet şirketlerden önemli ölçüde ödeme yapmalarını isteyemez,” dedi.

Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, 2025’teki olası cezaların 2026 ve 2027’de doldurulan kotalarla dengelenebileceğini düşündüğünü söylemişti.

Ancak, Almanya’nın iş dünyası yanlısı liberal Hür Demokratlar (FDP) partisinin parlamento lideri Christian Dürr, filo limitlerinin önümüzdeki yıllarda da karşılanmayacağını söyleyerek bu öneriyi eleştirdi.

Öte yandan Almanya ve Fransa’nın “temiz” teknolojilere ilişkin bir ifade üzerinde anlaşamamaları nedeniyle onsey, rekabet edebilirlik konusunda ortak bir bildiri kabul edemedi.

Özellikle iki ülke arasında nükleer teknolojilerin finansmanı konusunda yaşanan görüş ayrılığı büyük bir engel teşkil etti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English