Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Bibi’nin olası kabinesi: Makyajsız İsrail

Yayınlanma

İsrail, tarihinin en sağcı hükümetlerinden birine hazırlanırken, Netanyahu geçen yıl aynı kareye girmekten imtina ettiği Ben-Gvir’e bugün bakanlık yolunu açmak üzere. Batı kamuoyunun tüylerini diken diken eden Ben-Gvir, özünde İsrail’in makyajının akmış halinden başka bir şey değil.

İsrail’de milletvekili seçimlerin ardından oyların tamamının sayılmasıyla, Likud Partisi Genel Başkanı, eski Başbakan Binyamin Netanyahu (Bibi) liderliğindeki sağ muhalif blok ezici bir zafer elde etti. Netanyahu’nun bloğu toplam 120 sandalyeden 64’ünü aldı. Başbakan Yair Lapid liderliğindeki mevcut koalisyon kampı sadece 51 sandalye kazanırken Arap partileri ise 10 sandalye ile Knesset’teki temsiliyetlerini korudular.

Resmi olmayan sonuçlara göre, Bibi’nin partisi Likud, 32 milletvekili çıkararak seçimi birinci tamamladı. Başbakan Lapid’in Gelecek Var Partisi ise 24 sandalyeyle ikinci parti oldu. Bibi’nin blokunda yer alan aşırı sağcı Dini Siyonizm Partisi 14 milletvekiliyle yarışı üçüncü bitirdi. Bibi’nin diğer ultra Ortodoks partilerden müttefiki Şas 11, Birleşik Tevrat Partisi ise 7 milletvekili kazandı.

İşçi Partisi eridi

Lapid liderliğindeki “Değişim Koalisyonu” içinde yer alan Benny Gantz’ın öncülüğündeki Ulusal Birlik Partisi seçimleri dördüncü sırada tamamlayarak, 12 milletvekili çıkardı. Aynı kampta yer alan Avigdor Lieberman liderliğindeki Yisrael Beitenu (İsrail Evimiz) ise Knesset’e 6 milletvekili sol parti Meretz ise 4 milletvekili gönderdi. İsrail’in kurulmasında ve yönetilmesinde baş rol oynayan İşçi Partisi ise mevcut 7 sandalyeden 4’ünü koruyabildi, böylece Knesset’teki en küçük parti haline geldi.

Balad baraj altı

İsrail nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sini oluşturan Araplara hitap eden ve üç ayrı liste ile sandığa giden partilerden Mansur Abbas başkanlığındaki Birleşik Liste (Ra’am) ve Barış ve Eşitlik için Demokratik Cephe ile Değişim için Arap Listesi’nin koalisyonu Ortak Liste Knesset’e 5’er milletvekili gönderdi. Liderliğini Sami ebu Şehade’nin yaptığı milliyetçi Balad Partisi ise baraj altında kaldı.

Tarihten bugüne İsrail Başbakanları…

Süreç nasıl işleyecek

Merkez Seçim Kurulu, ikamet ettikleri ilçe dışında oy kullanan seçmenlere yönelik mobil oyların sayımının ardından bugün sonuçların açıklanacağını duyurdu. İtiraz sürecinin tamamlanmasından sonra çarşamba günü sonuçların resmi olarak yayınlanması bekleniyor. Bunun ardından Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, hükümeti kurmak için Knesset’in bir üyesini atayacak. Yasaya göre bu görev, en büyük bloku yöneten veya milletvekillerinden en fazla destek alan vekile verilmeli ki her iki durumda da bu kişi Netanyahu. Görev verildikten sonra Bibi’nin hükümeti kurmak için 3+2 hafta süresi olacak. Hükümeti kuramazsa, cumhurbaşkanı aynı şartlarla başka bir milletvekili atayabilir veya tüm Knesset’i bununla görevlendirebilir. Tüm bu süre boyunca Lapid, başka bir hükümet kurulana kadar başbakanlık görevine devam edecek.

Zafer konuşmasında ‘Araplara ölüm’ sloganı

Seçim sonuçlarına göre sağ, merkez ve sol partilerden oluşan hükümetin yerini, İsrail tarihindeki en sağcı hükümetlerden birine bırakması kuvvetle muhtemel. Bibi’nin ittifakında yer alan ultra Ortodoks geleneksel partilerden Şas ve Birleşik Tevrat Partisi’nin talepleri, sonuçları Bibi’nin başını ağrıtmayacak nitelikte. Ancak Knesset’in 3. büyük partisi konumuna yükselen Dini Siyonizm Partisi’nin tartışmalı liderleri ve söylemleri, başka bir formüle yönelmezse Bibi’nin kabusu olacak gibi duruyor. Bezalel Smotrich liderliğindeki parti, Itimar Ben-Gvir liderliğindeki Yahudi Gücü ile birleştikten sonra bu yıl büyük bir sıçrama yaptı. Seçimdeki bu zaferinin ardından parti merkezinde destekçilerine seslenen Ben-Gvir, “Halk Yahudi kimliğine oy verdi. Kız ve erkek çocuklarımızın sokakta güvenle yürüyebilmelerinin zamanı geldi, İsrail askerlerinin ve polislerinin desteklenmesinin zamanı geldi” dedi. Ben-Gvir’in konuşması sık sık “Araplara ölüm” sloganıyla kesildi. “Tanrı’nın yardımıyla Siyonist sağcı bir hükümet kurmak için kesin sonuçları bekliyoruz” açıklaması yapan Smotrich ise devletin Yahudi kimliğini koruyacaklarını ve güvenliği yeniden sağlayacaklarını söyledi. Smotrich ayrıca, destekçilerine Batı Şeria’daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerini iyileştirmek ve genişletmek için çalışma vaadinde bulundu.

‘Uygun değil’ demişti

Dünya kamuoyu, Ben-Gvir’i Oslo Barış görüşmelerine muhalefet eden, “düzen karşıtı” bir genç olarak tanıdı. Gvir, dönemin İsrail Başbakanı İzhak Rabin’in aracından kopardığı amblemi kameralara doğru sallarken “Bu ambleme ulaştığımız gibi gerekirse Rabin’e de ulaşırız” diyordu. Rabin bu olaydan kısa bir süre sonra uğradığı suikastta hayatını kaybetti.

Ben-Gvir’in siyasi kökleri, 1994’te İsrail’in terör örgütü ilan ettiği Haham Meir Kahane liderliğindeki Arap karşıtı Kach hareketine uzanıyor. Ben-Gvir, oturma odasının duvarında asılı, 29 Müslüman’ı katleden Kach üyesi Baruch Goldstein’ın posterini, siyasete katıldığı 2019’da indirmişti. O dönem Başbakan olan Bibi’ye göre de Ben-Gvir önemli bir görev için uygun bir isim değildi. Nitekim 2021’de kendi başkanlığını desteklemesine rağmen Netanyahu, Ben-Gvir’le yan yana gelmekten ve aynı fotoğraf karesine girmekten imtina etti.

Irkçı değilmiş

Siyasete adım attıktan sonra savunduğu fikirleri söylem bazında biraz yumuşasa da özü değişmedi. Ben-Gvir hâlâ bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına karşı çıkıyor. Filistin Yönetimi’ni ortadan kaldırmayı ve Filistinlilerin İsrail yönetimi altında ancak oy hakkından mahrum ve bağımsızlığa giden yollar tamamen kapalı olarak yaşamaları gerektiğini söylüyor. Irkçı olduğu iddialarını reddediyor ama ona göre Araplar, ancak İsrail Devleti’ni evin efendisi olarak tanıdığı sürece Yahudilerle birlikte yaşayabilir. Aksini iddia edenlerin sınır dışı edilmesi gerektiğini savunuyor. Kullanmamış olsa bile elinde molotof kokteyli olan bir Arap’ı öldüren İsrail güvenlik güçlerine dokunulmazlık verilmesini istiyor. Tüm bu görüşleri, gençliğinde Ben-Gvir’in askerlik yapmasını engellemişti şimdi ülke yönetiminin kapısını açıyor.

Olası Bibi kabinesinin bir diğer tartışmalı ismi Smotrich ise geçen yıl Knesset’te yaptığı konuşmada Arap milletvekillerine hitaben, “Sizinle konuşmuyorum, anti Siyonist, terör destekçisi, düşmanlar. (İsrail’in ilk başbakanı) Ben-Gurion işi tamamlamadığı, 1948’de sizleri dışarı atmadığı için, kaza sonucu buradasınız” demişti.

Netanyahu’nun diplomatik kabusu

Gelinen noktada Bibi’nin önündeki en güçlü seçenek, “rüya” diye nitelenen aşırı sağ koalisyona dayanma ihtimali. 64 sandalyeli böyle bir hükümet, İsrail’in son dört yıldır girdiği siyasi istikrarsızlık sürecinin sonu olabilir. Ayrıca Smotrich’in önerdiği yargı gücünü, bağımsız mahkemelerden alıp yasama gücüne verecek “yasal reformlar” Bibi’nin peşini bırakmayan yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma davalarını bir daha inmemek üzere rafa kaldırabilir.

Bu durumda Bibi tartışmalı ortaklarına bakanlık dışında, Filistin ve Araplar aleyhine bazı tavizler de vermek zorunda kalacak. Aslında Bibi, ülkeyi yönettiği 12 yıl boyunca Filistinlilerle barış için pek bir şey yapmadı. Aksine İsrail işgalini sağlamlaştıran adımlar attı. Batı Şeria’daki yasadışı yerleşim nüfusunu büyük ölçüde genişletti ve geriye dönük yasalaştırdı. ABD’nin, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasını sağladı. Onun yönetiminde İsrail’in, Filistin ve Gazze’ye düzenlediği düzinelerce saldırıda binlerce Arap hayatını kaybetti. Ama tüm bunları yaparken söylemde iki devletli çözüm de dahil barış gündemini öne çıkardı, savaşı sonlandırma çağrıları yaptı. Ezcümle “makyajlı” İsrail, ABD başta olmak üzere Batı başkentlerine Tel Aviv’i “demokrat” ilkelerinden taviz vermeden savunmanın rahatlığını sundu. Hatta bu makyaj ona bölgede uygulanan tecridi sonlandırma imkanı yarattı. Arap ülkelerini İsrail’le anlaşmanın “vicdanı sorumluluğu”ndan kurtardı.

Şimdi Bibi, yeni ortaklarının çıplak, katı ve şekilci sağ söylemleri nedeniyle Batı’nın desteğini zayıflatması ve Arap ülkeleri ile normalleşmenin rafa kalkması tehlikesiyle karşı karşıya.

Gantz seçeneği: Düşük bir ihtimal

Bibi’nin henüz geç olmadan yapabileceği az şey var: Kendi gibi sağcı olan ama daha az ideolojik görünen bir partiye yaslanmak. Bunun için karşı blokta yer alan 12 sandalyede sahip Benny Gantz liderliğindeki Ulusal Birlik Partisi en iyi seçeneği. Her ne kadar Gantz, bir çok kez Bibi koalisyonuna katılmayacağını açıklasa da bu seçenek imkansız değil, üstelik Gantz, Netanyahu’ya ideolojik olarak Ben-Gvir’den daha yakın. Düşük de olsa böyle bir ihtimal diplomatik alanda Bibi’ye nefes aldıracak ve bugüne kadarki “kazanımlarını” koruma kalkanı sunacak. Ancak Gantz, Bibi’ye seçimsiz dört yılı garanti etmediği gibi yolsuzluk davalarına karşı yasal bir koruma da sağlamıyor.

Türkiye ile ilişkiler…

İsrail seçimlerinin Türkiye açısından önemi de ilişkilerin son dönemde girdiği “normalleşme” seyriyle ilgili. Ağustos ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İsrail Başbakanı Yair Lapid’in telefon görüşmesinden sonra iki ülke karşılıklı büyükelçi atama kararı almıştı. İç politikadaki tüm cepheleşmelere karşın İsrail siyasetinde, dış politikada elde edilen kazanımların korunması yönelimi dikkate alındığında Bibi’nin Lapid’in mirasını devam ettireceği söylenebilir. Hatta olası aşırı sağ koalisyon, kendisinin başlatma imkanı zor olan Türkiye ile yeni sayfanın açılmış olmasından memnun. Ancak, aşırı sağ koalisyonun, Filistin’de patlak verecek bir ayaklanmanın fitilini ateşlemesi ise normalleşme sürecinin fiilen bitmesi en potansiyel olasılık olarak bir kenarda duruyor.

ORTADOĞU

UCM Hakiminden İsrail’in “tarafsızlık” sorgusuna yanıt

Yayınlanma

Beti Hohler

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail’in kendisi hakkındaki tarafsızlık sorgulamasına ilişkin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama kararını verecek dairenin yeni atanan üyesi Hâkim Beti Hohler’in yanıtını yayınladı.

İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkındaki tutuklama talebi kararını verecek hâkim heyetine yeni atanan Hohler, savcılıktaki geçmiş görevine ilişkin İsrail’in sorularını yanıtladı.

UCM Hakimi Hohler’in sunduğu detaylı yanıtla, İsrail’in yargı sürecini geciktirmeye ve hakimin tarafsızlığını sorgulama yönelik girişimi temelsiz kaldı.

Tarafsızlık tartışması

Hohler’in UCM hakimliğine seçilmeden önce UCM Savcılık Ofisinde çalışmış olmasının, tarafsızlığına gölge düşürebileceğini öne süren İsrail Başsavcılığının UCM’ye yönelttiği sorulara verilen yanıtta, Filistin soruşturmasında görev almadığını belirtti. Hohler, savcılık bürosunda çalıştığı dönemde Filistin soruşturmasına doğrudan ya da dolaylı olarak katılmadığını ve soruşturmada görev alan personelle çalışmadığını kaydetti.

Eski Mossad şefi savaş suçları soruşturması nedeniyle eski UCM savcısını tehdit etmiş

İsrailli yetkililer hakkında yürütülen soruşturmanın belgelerine, soruşturma planlarına, evraklarına, delillerine veya gizli belgelere hiçbir şekilde erişmediğini aktaran Hohler, bu bilgi ve belgelerin kendisine başka şekilde de getirilmediğini ifade etti.

Yanıtında UCM’deki tüm soruşturmalara erişim sağlayan bir konumda çalışmadığını anlatan Hohler, Savcılıktaki görevinde kendisine danışılan ve görüş bildirdiği konular içinde Filistin soruşturmasının yer almadığını vurguladı.

Hohler, ağırlıklı olarak Filipinler’deki olayların soruşturulmasında görev aldığını ve etkileşime girdiği soruşturmalar içinde Filistin’in yer almadığını belirtti.

ABD Temsilciler Meclisi, UCM’ye yaptırım yasasını geçirdi

Tarafsızlığından makul gerekçelerle şüphelenilen bir hâkimin görevinden çekilmesi gerektiğine inandığını aktaran Hohler, görevinin gerektirdiği özelliklerin farkında olduğunu kaydetti. Hohler, Savcılık Ofisini de konuya ilişkin elindeki bilgileri mahkemeye sunmaya davet etti.

UCM’deki süreci geciktirme çabaları

Önceki UCM Başsavcısı Fatou Bensouda 16 Ocak 2015’te, Filistin’deki duruma ilişkin ön inceleme başlattığını duyurmasının ardından, Aralık 2019’da soruşturma için gerekli kriterlerin karşılandığını açıklamasına rağmen, Filistin topraklarının nereyi kapsadığı ve mahkemenin hangi topraklarda işlenen suçlara bakabileceğinin tespit edilmesi için ön yargılama dairesinden görüş istemişti.

Söz konusu görüşün verilmesi sırasında birçok UCM ülkesi ve sivil toplum kuruluşunun (STK) sürece dahil olmasıyla yaklaşık 2 yıl sonunda, ön inceleme tamamlanmış ve soruşturma ancak 3 Mart 2021’de başlatılmıştı.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

UCM Başsavcılığının 20 Mayıs’ta Binyamin Netanyahu, Yoav Gallant ve üç Hamas lideri hakkında istediği tutuklama kararı talebi, İsrail ve müttefiklerinin sistematik engelleme çabalarıyla karşılaşmaya devam etti.

İngiltere’nin temmuzda başlattığı yetki itirazıyla yeni bir gecikme süreci başlamıştı. İngiltere’nin Filistin’in devlet statüsünü sorgulayarak UCM’nin yargı yetkisine itiraz etmesi ve daha sonra 64 ülke, kuruluş ve kişinin beyanlarının da sürece dahil edilmesiyle birlikte, tutuklama kararından önce yargılama yetkisi tartışmalarına girilmişti.

Bunun yanında Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı talebini incelemekle görevli bir numaralı Ön Yargılama Dairesinin başkanı Hâkim Julia Motoc’un “sağlık nedenleri ve adaletin düzgün işleyişini koruma ihtiyacı” gerekçesiyle görevinden çekildiği açıklanmıştı.

UCM, Motoc’un yerine Sloven Hâkim Beti Hohler’in atandığını bildirmişti.

İsrail’in hedefindeki UCM Başsavcısı’na “cinsel taciz” soruşturması

UCM’deki Filistin süreci devam ederken, Mahkeme Taraf Devletler Meclisi Başkanlığından yapılan açıklamada, Başsavcı Kerim Han hakkında Savcılık Ofisi çalışanlarından birine yönelik “uygunsuz davranış” iddialarının bağımsız bir komisyon tarafından incelendiği duyurulmuştu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas’tan Gazze’nin yönetimi için “komite” önerisine şartlı onay

Yayınlanma

Hamas’ın siyasi büro üyesi Halil el-Hayye, El-Aksa televizyonuna yaptığı açıklamada Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması teklifini, bu komitenin tamamen yerel olması şartıyla kabul ettiklerini söyledi.

Hayye, Gazze’de ateşkes görüşmeleriyle ilgili açıklamasında “Masaya Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması yönünde bir fikir konuldu. Bu, Mısırlı kardeşlerimizin sunduğu bir öneri. Biz buna sorumlu bir yaklaşımla ve olumlu bir şekilde yanıt verdik. Komitenin Gazze’yi tamamen yerel bir şekilde yönetmesi ve oradaki günlük hayata dair her şeyi denetlemesi şartıyla bu öneriyi kabul ediyoruz” dedi.

Çin’de bir araya gelen Hamas ve El Fetih birleşme için diyaloğu sürdürme sözü verdi

Hamas ve Fetih hareketleri, bu ayın başında Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması ve ateşkes görüşmeleri çerçevesinde Mısır’ın başkenti Kahire’de bir araya gelmişti.

Hayye, Hamas ve İsrail arasında dolaylı olarak yürütülen ateşkes ve esir takası müzakerelerine ilişkin de “İsrail soykırımı durmadan esir takası olmayacak. Nitekim bu birbirine bağlı bir denklem. Biz tüm açıklıkla şunu söylüyoruz. Bu saldırganlığın durmasını istiyoruz. Herhangi bir esir takası olması için önce bu saldırılar durmalı” ifadelerini kullandı.

“Netanyahu, siyasi nedenlerle ateşkesi engelliyor”

Ateşkes anlaşmasına hazır olduklarını ancak İsrail’in de bu konuda gerçekten istekli olması gerektiğini belirten Hayye, “Ateşkes müzakerelerini harekete geçirmek için arabulucu ülkelerle temaslarımız sürüyor. Ancak Netanyahu, siyasi nedenlerle ateşkes müzakerelerinde ilerlemeyi engelliyor” diye konuştu.

İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’nde süren saldırılarının durdurulması için taraflar arasında uzun süredir dolaylı müzakereler yürütülüyor. Katar, ABD ve Mısır’la İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes ve esir takası anlaşmalarına arabuluculuk ediyor.

“Ya Philadelphia ya anlaşma”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ve uluslararası kamuoyunda, siyasi nedenlerle Hamas ile esir takası anlaşması yapmamakla suçlanıyor. İsrail’in anlaşma taslağına eklediği maddelerin özellikle Mısır-Gazze sınır hattı Philadelphia Koridoru’nda kontrolünü sürdürme ısrarının müzakereleri zora soktuğu vurgulanıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail Meclis kürsüsünden Netanyahu’ya “seri katil” dedi

Yayınlanma

Ayman Ode

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya Gazze’deki sivil ölümlerinden ötürü “barışın seri katilisin” diyen Filistin asıllı İsrail Meclisi (Knesset) üyesi Ayman Odeh zorla kürsüden uzaklaştırıldı.

Odeh, Knesset’teki konuşmasında, İsrail ordusunun Gazze’de, sivil ayırt etmeksizin düzenlediği saldırılardan dolayı Netanyahu’yu eleştirdi.

İsrail saldırılarında henüz yeni doğmuş ikiz bebeğini ve eşini, doğum belgesini almaya gittiği esnada düzenlenen saldırıda kaybeden Muhammed Ebu el-Kumsan’ın hikayesini anlatan Odeh, “Gazze’de sisteminizin öldürdüğü 17 bin 385 bebek var; bunların 825’i bir yaşın altında” dedi.

Netanyahu’ya Gazze öldürülen sivil, kadın ve çocuklara ilişkin sert eleştiriler yönelten Odeh sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze’de 35 bin 55 yetim bebek var. Hepsinin kanı peşinizi bırakmayacak ve yine de küstahlığınızla Uluslararası Ceza Mahkemesinde nasıl suçlandığınızı merak edeceksiniz. Binyamin Netanyahu senin düşüncen nedir? Düşüncen nedir? 30 yıldır barışın seri katili oldun.”

Konuşması yarıda kesilen Odeh’in Knesset’te bulunanlarca kürsüden uzaklaştırıldığı görüldü.

Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta üç günlük ikiz bebeklerinin doğum belgesini almak için evinden çıkan Filistinli Muhammed Ebu el-Kumsan, eşini ve çocuklarını 13 Ağustos’ta İsrail saldırısında kaybetmişti.

Filistinli baba, bebeklerinin doğum belgesini almak için dışarı çıktıktan kısa bir süre sonra, İsrail ordusu sığındıkları evi bombalamıştı. Evde bulunan eşi ile Aysel ve Aser ismini verdikleri ikiz bebekleri ve kayınvalidesi saldırıda yaşamını yitirmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English