Bizi Takip Edin

AMERİKA

Biden TIME’a konuştu: İsrail savaş suçu işlemiyor, Çin ile savaş gündem dışı değil

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden, TIME’ın Washington büro şefi Massimo Calabresi ve genel yayın yönetmeni Sam Jacobs’a neredeyse sadece Başkanın dış politika gündemine odaklanan ve hem görevdeki ilk dönemine hem de olası bir ikinci döneme bakan uzun bir röportaj verdi.

Biden, özellikle Ukrayna savaşına yanıt verme konusundaki liderliği söz konusu olduğunda, politikalarını agresif bir şekilde savundu. Trump gibi Biden da özellikle Amerika’nın küresel liderliğini sürdürme ve müttefiklerini destekleme konusunda rakibiyle arasındaki farkları vurgulamayı ihmal etmedi.

Biden, ABD’nin II. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş sırasında oynadığı küresel rolü tekrar oynayıp oynayamayacağına ilişkin ilk soruya yanıt olarak, “Biz dünya gücüyüz,” cevabını verdi.

“İsrail’in savaş suçu işleyip işlemediği belirsiz”

Başkan, İsrail’in Refah’ı işgalinin “kırmızı çizgisini” aşıp aşmadığına ilişkin değerlendirmesi istendiğinde, açıklamanın Tel Aviv ile devam eden görüşmeleri tehlikeye atacağını öne sürdü.

Biden, “Şu anda bu konuda konuşmayacağım, (…) Şu anda İsraillilerle konuşma sürecindeyim. Size söylersem, yazarsınız. Bunu yazmanın zamanı değil,” dedi.

Biden İsrail ve Başbakan Binyamin Netanyahu’ya yönelik bazı “hafif” eleştirilerde de bulundu. İsrail’in savaş stratejisinin 11 Eylül sonrası Amerikan hatalarını tekrarlama riski taşıdığını ve “sonsuz bir savaşa” yol açabileceğini söyledi ve insanların Netanyahu’nun iç siyasi amaçlar için savaşı sürdürmeye kararlı olduğu sonucunu çıkarması için “her türlü neden” olduğunu söyledi.

Başkan ayrıca İsrailli mevkidaşı ile “en büyük anlaşmazlığının” Netanyahu’nun “iki devletli bir çözüm olması gerektiği” inancını paylaşmaması olduğunu söyledi.

Başkan, savaş nedeniyle Hamas’ı suçladı

Biden hem savaşın başlamasının hem de sona erdirilememesinin sorumluluğunu Hamas’a yükledi.

İsrail’in uluslararası hukuku ihlal edip etmediği sorulduğunda Başkan, 7 Ekim’de “Hamas tarafından işlenen vahşetten” bahsetti. Ateşkes anlaşmasına varılamamasının Hamas’tan mı, İsrail’den mi yoksa her ikisinden mi kaynaklandığı sorulduğunda ise Biden, gerekçesi net olmasa da Hamas’ı suçladı.

“Hamas bunu yarın sona erdirebilir,” iddiasında bulunan Biden, Netanyahu’nun “rehineleri geri almak için her şeyi yapmaya hazır olduğunu” vurguladı.

Biden ayrıca İsrail’in uluslararası hukuku ihlal edip etmediği konusunda da kesin konuşmayarak İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) savaş suçu işleyip işlemediğine dair kanıtların “belirsiz” olduğunu ve “uygunsuz” eylemlerde bulunmuş olsalar da İsrail’in açlığı bir savaş silahı olarak kullandığına inanmadığını söyledi.

Amerikan başkanına göre Putin, SSCB’yi yeniden kurmak istiyor

Biden, yönetiminin Ukrayna’daki savaşa yaklaşımının başarılı olduğunu kararlılıkla savundu ve savaşın mevcut durumu ya da savaşı sonuçlandırma stratejisi hakkında herhangi bir şey söylemedi.

Biden, savaş alanındaki durum ve bu noktada Rusya ile bir barış anlaşmasına varmanın savaştan çıkmanın en iyi yolu olup olmadığı yönündeki bir soruyu ise reddetti.

Biden, “Bu arada [Rusya’nın işgali ile bugün arasında] olanları neden atladığınızı bilmiyorum. Rus ordusu yok edildi. Bunun hakkında yazmıyorsunuz. Korkunç bir şekilde yok edildi,” iddiasında bulundu.

Benzer şekilde gerilimin tırmanması ve gelecekte bir NATO-Rusya savaşı olasılığı hakkındaki soruları da “Ukrayna konusunda bir şeyler yapmazsak savaş için kaygan bir zemindeyiz,” diyerek reddetti.

Biden savaşın sona ermesinin nasıl bir şey olacağı ya da Washington’un bu yöndeki planının ne olduğu konusunda herhangi bir ayrıntı vermedi ve sadece kendi barış anlayışının “Rusya’nın asla, asla, asla Ukrayna’yı işgal etmemesini sağlamak” olduğunu söyledi.

Biden, Putin’in 2022’de yaptığı bir konuşmaya atıfta bulunarak, “Bunun Sovyetler Birliği’ni yeniden kurmanın bir parçası olduğunu söylüyor. Her şey bununla ilgili. Bu sadece bir parçası olmakla ilgili değildi: NATO’nun olduğu ve Polonya’nın, herkesin ait olduğu o diğer birliğin olduğu günlere geri dönmek istiyordu. İşte mesele buydu,” dedi.

Çin’e askeri müdahale ihtimalini yok saymadı

Biden, Çin’in Tayvan’a müdahale etmesi durumunda “askeri güç kullanmayı göz ardı etmediğini” söyledi, fakat “Xi Jinping’e, Tayvan için bağımsızlık peşinde olmama politikasına katıldığını” söylediğini ekledi.

Asya-Pasifik’in diğer bölgelerinde ise Başkan Japonya’nın savunma harcamalarındaki artışı, Quad’ın oluşumunu ve ABD’nin bölgedeki diğer askeri yatırımlarını övdü.

Biden, “Pasifik’te daha önce hiç olmadığımız kadar güçlüyüz. Bu arada Çin bu konuda çok endişeli. [Xi Jinping] tüm bunları neden yaptığımı bilmek istedi. Ben de bunları yapmamın basit bir nedeni olduğunu söyledim: statükoyu değiştiremeyeceğinizden emin olmak için,” ifadelerini kullandı.

AMERİKA

Trump’ın “51. eyalet” şakası Kanada’yı karıştırdı

Yayınlanma

Kanada Maliye Bakanı Chrystia Freeland’ın, başkan seçilen Donald Trump’ın yaklaşan gümrük vergisi tehditleriyle en iyi nasıl başa çıkılacağı konusundaki uzlaşmaz farklılıkları gerekçe göstererek istifa etmesiyle Kanada siyaseti karıştı.

Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Trump ile olası bir gümrük vergisi savaşına ilişkin korkularla bağlantılı bir iç siyasi krizle karşı karşıya kalırken, Seçilmiş Başkan, Kanada’nın ABD’nin 51. eyaleti olmasının “harika bir fikir” olacağını söyleyerek şaka yapınca işler daha da karmaşık hale geldi.

Trump çarşamba günü Truth Social platformunda yaptığı paylaşımda, “Birçok Kanadalı Kanada’nın 51. Eyalet olmasını istiyor. Vergilerden ve askeri korumadan büyük ölçüde tasarruf edecekler. Bence bu harika bir fikir. 51. Devlet!!!” dedi.

Leger tarafından yapılan bir ankete göre Kanadalıların %13’ü ülkenin ABD’nin bir eyaleti olmasını istiyor.

Trump, Trudeau’ya “Kanada Valisi” demişti

Trump aynı şakayı kasım ayı sonlarında Mar-a-Lago tatil köyünde verdiği bir akşam yemeğinde de yapmış ve izleyicilerden kahkahalar yükselmişti.

Fox News’e göre seçilmiş başkan, iki ülkenin birleşmesinin fentanil kaçakçılığı konusundaki endişelerini gidereceğini ve büyük ölçüde ABD’nin güney sınırını etkileyen bir sorun olan yasadışı göç akışını durduracağını öne sürmüştü.

Daha sonra Trump, Truth Social’da yaptığı başka bir paylaşımda da Başbakan Justic Trudeau’yu Kanada’nın “valisi” olarak adlandırmıştı ki bu, normalde ABD eyaletlerinin liderleri tarafından kullanılan bir unvan.

Bakan Freeland, istifadan önce Trudeau ile atıştı

Freeland ve Trudeau, kısa bir süre önce açıklanan iki aylık tatil satış vergisi ve Freeland’ın “maliyetli bir siyasi hile” olarak nitelendirdiği Kanadalılara 250 Kanada doları (168 avro) çek verilmesi konusunda anlaşmazlığa düştü.

Freeland, Trump’ın Kasım ayında yaptığı ülkeye %25 gümrük vergisi uygulama tehdidi bağlamında da Kanada’nın bu tür politikaları kaldırayamayacağını savunuyordu.

Freeland istifa mektubunda, “Ülkemiz ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya. Bu da mali barutumuzu bugünden kuru tutmak anlamına geliyor, böylece yaklaşan bir tarife savaşı için ihtiyaç duyabileceğimiz rezervlere sahip olabiliriz,” dedi.

Muhalefetten ve iktidar partisinden erken seçim çağrısı

Kararının, Trudeau’nun bir hafta önce kendisine ülkenin maliye bakanı olarak kalmasını istemediğini söylemesinin ardından geldiğini söyledi. 

Hükümetin bütçesini sunmadan hemen önce gelen bu ayrılış, hükümeti zor durumda bıraktı ve Trudeau ile zaten kırılgan olan Liberal Parti’yi uçurumun kenarına getirdi.

Trudeau’nun partisinin üyeleri onu istifaya çağırırken, Kanada’nın üç muhalefet partisi lideri de pazartesi günü Trudeau’nun görevi bırakması gerektiğini söyledi.

Muhalefetteki Kanada Muhafazakâr Partisi lideri Pierre Poilievre de erken federal seçim çağrısında bulundu. Kanadalı siyasetçi, “Her şey kontrolden çıkmaya başladı. Bu şekilde devam edemeyiz,” dedi.

Olası Trump vergileri Kanada’yı felç edebilir

Kasım ayında Trump, yasadışı göç ve ABD’deki fetanil kriziyle mücadele etmek gerekçesiyle Kanada ve Meksika’dan ülkeye giren tüm ürünlere %25 oranında kapsamlı bir vergi uygulayacağını söylemişti.

Ekonomistler bu tür tarifelerin Kanada ekonomisine önemli ölçüde zarar vereceği uyarısında bulunuyor. ABD hükümetinin verilerine göre Kanada 2022 yılında ABD ithalatının yaklaşık 437 milyar dolarını gerçekleştirmiş ve aynı yıl ABD ihracatının da en büyük pazarı olmuştu.

Kanada toplam ihracatının yaklaşık %75’ini ABD’ye yapıyor.

Freeland, Trump’ın kasım ayında yaptığı açıklamanın ardından, “ABD’ye sattığımız şeyler gerçekten ihtiyaç duydukları şeyler. Onlara petrol satıyoruz, elektrik satıyoruz, kritik mineraller ve metaller satıyoruz,” demişti.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Arjantin ile IMF arasında yeni program müzakereleri

Yayınlanma

Arjantin, Uluslararası Para Fonu ile mevcut 44 milyar dolarlık anlaşmanın yerini alacak yeni bir program arayışında.

Bloomberg’in aktardığına göre IMF Baş Sözcüsü Julie Kozack perşembe günü yaptığı açıklamada Javier Milei hükümetinin, selefinden devraldığı anlaşmanın son gözden geçirmelerini tamamlamak yerine yeni bir program üzerinde çalıştığını doğruladı.

Perşembe günü Washington’da bir basın toplantısı düzenleyen Kozack, “Yetkililer yeni bir programa geçmek istediklerini resmen ifade ettiler ve müzakereler şu anda devam ediyor,” dedi.

Arjantin ile IMF arasındaki görüşmeler, Ekonomi Bakanı Luis Caputo’nun ofisinden ve merkez bankasından yetkililerden oluşan bir ekibin bu ayın başlarında fon temsilcileriyle görüşmek üzere Washington’a gitmesinin ardından ivme kazandı.

Arjantin’in bir sonraki IMF programına ilişkin müzakerelerdeki temel soru, kurumun Milei’ye 44 milyar dolarlık yükü devretmenin ötesinde ek finansman sağlayıp sağlamayacağı ve ne kadar sağlayacağı. 

Arjantin lideri bu yılın başlarında 15 milyar doları telaffuz etmiş fakat son zamanlarda bu rakama atıfta bulunmamıştı. Caputo bu hafta yaptığı açıklamada yeni fonların programın bir parçası olmasını beklediğini söyledi.

Kabul edildiğinde bu, ülkenin 1958’den bu yana kuruluşla yaptığı 23’üncü, 2018’den bu yana ise üçüncü program olacak.

IMF’nin Arjantin’deki sicili, on yıllar boyunca yapılan pek çok anlaşmanın ekonomiyi toparlayamaması ve birbiri ardına gelen hükümetlerin küresel borç verici kurumun parasını harcarken program hedeflerini sıklıkla ihlal etmesi nedeniyle kötü.

Milei ve baş müzakerecisi Caputo’nun da IMF ile ilişkileri karışık. Başkan bu yılın başlarında fonun üst düzey yetkililerinden biri olan Rodrigo Valdes’i eleştirmiş, Valdes de müzakerelerden çekilmeyi tercih etmişti.

Caputo da 2018’deki ilk anlaşma sırasında IMF yetkilileriyle kur politikası konusunda anlaşmazlığa düşmüş ve o dönemde Arjantin’in maliye bakanı olarak kısa bir süre merkez bankası başkanlığı yaptıktan sonra istifa etmişti.

Bu arada IMF yönetimi bu yıl Milei ve Caputo’yu harcamaları kısmak, enflasyonu düşürmek ve ülkenin birçok döviz kuru arasındaki farkı kapatmakla övdü.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Cumhuriyetçilerin federal fon yasası Kongre’ye takıldı

Yayınlanma

ABD Temsilciler Meclisi, hükümetin kapanmasına sadece bir gün kala, dün gece federal fonların süresini uzatacak bir tasarıyı kabul edemedi. 

Harcama tedbirinin çökmesi, Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson’ın defalarca taktik değiştirmek zorunda kaldığı kaotik bir mücadelenin uzamasına neden oldu.

Trump destekli tasarı, 30’un üzerinde Cumhuriyetçi ve neredeyse tüm Demokratların karşı çıkmasıyla gerekli üçte iki çoğunluğu sağlayamadı.

Nihai oylamada 235 üye tasarı aleyhinde, 174 üye ise tasarı lehinde oy kullandı; 38 Cumhuriyetçi tasarı aleyhinde, iki Demokrat ise tasarı lehinde oy kullandı.

Cumhuriyetçi muhalefetin düzeyi, Cumhuriyetçi liderlerin tasarıyı başka bir süreç altında gündeme getirmekte zorlanacağına işaret ediyor. 

Johnson başlangıçta Demokrat liderlerle hükümetin finansmanını 14 Mart’a kadar uzatacak yaklaşık 1.550 sayfalık bir tasarı üzerinde anlaşmaya varmıştı. Tasarı, afet yardımı, çiftlik yardımı ve Kongre üyeleri için maaş zammı da dahil olmak üzere partiler üstü yasama öncelikleriyle doluydu. 

Fakat Cumhuriyetçilerin sağ kanadı, Trump’ın milyarder danışmanı Elon Musk’ın özellikle eleştirdiği tasarıya yüklendi ve nihayetinde Trump, tasarıyı engelledi.

Bunun üzerine Johnson tasarıyı yeniden yazmak için kolları sıvadı ve Trump’ın talep ettiği iki yıllık borç tavanı uzatma maddesini ekledi.

Trump NBC’ye verdiği demeçte borç tavanının kaldırılmasını desteklediğini ve bunun gerçekleşmesi için “öncülük etmeye” hazır olduğunu söylemişti.

Trump’ın Kongre’deki en güçlü destekçilerinden bazıları da dahil olmak üzere Cumhuriyetçiler, en azından Demokratlar görevdeyken borç tavanının yükseltilmesine tarihsel olarak karşı çıkmışlardı. Şimdi ise Trump, tavanı tamamen kaldırmaları için onları zorlayacağını söylüyor.

Demokratlar perşembe günü kapalı kapılar ardında yapılan bir toplantıda tasarıya karşı çıkma kararı aldılar.

Demokrat Temsilci Jamie Raskin, “Anlaşmada yer alan pek çok önemli şeyi yerle bir eden bu teklifle geri dönmek, özellikle de liderliğimize danışmadıkları için bir hakaret ve aşağılamadır,” dedi.

Gözden geçirilmiş tasarı bazı muhafazakâr bütçe açığı savunucuları için de yetersizdi ve Teksaslı Cumhuriyetçi Temsilci Chip Roy tasarıya karşı çıkanlar arasındaydı.

Borç tavanı, ABD Hazinesi tarafından üstlenilebilecek ulusal borç miktarına ilişkin yasal bir sınır ve böylece federal hükümetin halihazırda aldığı borca ek olarak daha fazla borç alarak ne kadar para ödeyebileceğini belirliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English