Bizi Takip Edin

AMERİKA

Biden’dan Netanyahu’ya: Ya tutumunu değiştirirsin ya da yalnız kalırsın

Yayınlanma

İsrail’in Gazze’de sivillere yönelik saldırılarını dizginlemek için kendi partisinden ve muhalefetten eleştirilerle karşı karşıya olan ABD Başkanı Joe Biden, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun tutumunu değiştirmesi gerektiğini söyledi ve İsrail’in Gazze’deki “ayrım gözetmeyen bombardımanının” ülkeyi yalnız bırakma riski taşıdığı uyarısında bulundu.

İsrail’in Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısına yanıt gerekçesiyle Gazze’de sivillere yönelik operasyonlara başlamasından bu yana Netanyahu’ya yönelik ilk eleştirisini yönelten ABD Başkanı, İsrail’in dünya çapında “desteğini kaybetmeye başladığını” söyledi.

Siyasi bir bağış toplama etkinliğinde bağışçılara seslenen Biden, Netanyahu’nun koalisyonunu “İsrail tarihindeki en muhafazakar hükümet” olarak tanımladı, işlerini zorlaştırdığını ve iki devletli çözüme yanaşmadıklarını ifade etti. Biden, Neyanyahu’yu bu tutumunu değiştirmeye çağırdı.

Siyasi kariyeri boyunca, mevcut savaş çabaları da dahil olmak üzere, İsrail’in açık bir şekilde sadık bir destekçisi olan ABD Başkanı, şimdiye kadar Netanyahu’ya kamuoyu önünde baskı yapmaktan büyük ölçüde kaçınmıştı.

Financial Times’a konuşan ABD’li bir yetkili Biden’ın sözlerinin Beyaz Saray’ın Netanyahu’ya baskı yapmak için planladığı bir girişimin parçası olmadığını, “hazırlıksız” ve “rastgele” olduğunu söyledi.

Salı günü daha sonra Beyaz Saray’da Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky ile ortak bir basın toplantısı düzenleyen Biden, “İsraillilere masum Filistinlilerin güvenliğinin hala büyük bir endişe kaynağı olduğunu açıkça belirttiğini ve onların da bunun farkında olduğunu” söyledi.

ABD Başkanı, İsrail’in eylemlerinin “masum Filistinli sivillerin zarar görmesini, öldürülmesini, kaybolmasını vb. önlemek için mümkün olan her şeyi yapmaya çalışmakla tutarlı olması gerektiğini” de sözlerine ekledi.

Biden, İsrail’in askeri operasyonları sırasında basması beklenen Gazze’deki tünellerde rehine bulunmadığına dair “iddiaları” doğrulayamayacağını söyledi. “Yine de her sivil ölümünün mutlak bir trajedi olduğunu ve İsrail’in sözlerini, niyetini eylemleriyle eşleştirme niyetini belirttiğini biliyorum” dedi ve ekledi: “Bugün bahsettiğim şey de buydu.”

ABD geçen hafta BM Güvenlik Konseyi’nin acil insani ateşkes çağrısında bulunan ve İsrail’in şiddetle karşı çıktığı geniş destekli bir kararını veto etti.

Aralarında Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Savunma Bakanı Lloyd Austin ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in de bulunduğu Biden’ın yardımcıları son dönemde İsrail’in Gazze’deki askeri eylemlerini yüksek sesle eleştirmeye başladı. Filistinli yetkililere göre Gazze Şeridi’nde en az 7 bin 700’ü çocuk, 5 bin 150’si kadın olmak üzere 18 bini aşkın Filistinli öldürüldü.

Savaş sonrası için anlaşmazlık

ABD ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan, bu hafta İsrail’e gidiyor. Biden Austin’in de “Kızıldeniz üzerinden serbest ticaret akışını korumaya yönelik uluslararası çabaları” görüşmek üzere Orta Doğu’ya gideceğini söyledi. ABD’li yetkililer çatışmaların ocak ayı gibi yeni bir aşamaya ulaşmasını bekliyor.

Biden yönetimi de savaş sonrası Gazze için planlar üzerinde çalışıyor. Batılı ve Arap diplomatlar, Netanyahu iktidarda kaldığı sürece herhangi bir iki devletli çözüme ulaşmanın neredeyse imkânsız olduğunu söylüyor.

Netanyahu daha önce bir Filistin devletinin kurulmasını engelleyeceği vaadiyle seçim kampanyası yürütmüş ve son günlerde 1990’larda Filistin Yönetimini kuran Oslo Anlaşmalarını sert bir dille eleştirmişti.

Salı günü erken saatlerde Netanyahu, hükümeti ile Biden yönetiminin İsrail’in Hamas ile savaşı sona erdiğinde Gazze’nin nasıl yönetileceği konusunda anlaşmazlığa düştüğünü kabul etti, ancak yine de bir anlaşma bulabileceklerini umduğunu söyledi.

ABD, Filistin Yönetimi’nin Gazze’nin savaş sonrası yönetiminde rol oynaması için baskı yapıyor.

Ancak Netanyahu defalarca Filistin Yönetimi’nin Gazze’ye dönmesine karşı çıkacağını söyledi ve salı günü de bu tutumunu yineledi. Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın El Fetih grubuna atıfta bulunarak yaptığı açıklamada “Gazze ne Hamas’ın ne de El Fetih’in olacak” dedi ve ekledi: “Evet, ‘Hamas’tan sonraki gün’ konusunda anlaşmazlık var ve umarım burada da anlaşmaya varırız.”

Filistin yönetimi memnun

Bu arada Filistin yönetimi de Biden’ın eleştirileriyle ilgili açıklama yaparak ‘memnuniyetini’ dile getirdi.

Filistin Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Bakanlık, Başkan Biden’ın iki devletli çözüme ilişkin açıklama ve pozisyonlarını ve tüm Filistin halkını hedef alan intikam zihniyetine karşı eleştirilerini memnuniyetle karşılıyor” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, “Bakanlık bu duruştan duyduğu memnuniyeti ifade ederken, bunların, barış için umudu yeniden canlandıracak ve anlaşmazlıkların siyasi yollarla çözüme kavuşturulmasını sağlayacak bağlayıcı eylemlere dönüşmesini talep ediyor” denildi.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English