Bizi Takip Edin

Ortadoğu

BM Özel Komitesinden “Gazze” raporu: Soykırım tanımıyla uyuşuyor

Yayınlanma

Birleşmiş Milletler (BM) Özel Komitesi’nin yayımladığı raporda, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının “soykırım tanımıyla uyuştuğu” belirtildi. Hamas da İsrail’in Gazze’nin kuzeyinde 41 günde 2 bin Filistinliyi öldürdüğünü duyurdu.

İsrail’in, işgali altındaki topraklarda, Filistinli ve diğer Arap halklarına yönelik insan haklarını etkileyen uygulamaları araştıran BM Özel Komitesi raporu yayımlandı.

Ekim 2023-Temmuz 2024 döneminde yapılan incelemelere dayanan raporda, Gazze’deki kitlesel sivil kayıplar ve Filistinlilere “kasıtlı” olarak dayatılan yaşamı tehdit eden koşullara dikkat çekildi. Raporda, söz konusu koşullar göz önüne alındığında İsrail’in Gazze’ye saldırılarının “soykırım tanımıyla uyuştuğu” kaydedildi.

İsrailli yetkililerin, Filistinlileri, yiyecek ve su gibi yaşamsal ihtiyaçlardan mahrum bırakan politikaları “açıkça” desteklediği belirtilerek şu ifade kullanıldı: “İnsani yardımın sistematik ve hukuksuz şekilde engellenmesi, İsrail’in, yardımları siyasi ve askeri kazanımlar için araçsallaştırma niyetini açıkça ortaya koymaktadır.”

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) bağlayıcı kararlarına rağmen insani yardımların engellendiğinin belirtildiği raporda, “İsrail kasıtlı olarak ölüme ve açlığa neden olmakta, açlığı bir savaş yöntemi olarak kullanmakta ve Filistin halkını toplu olarak cezalandırmaktadır” değerlendirmesi yer aldı.

İsrail’in hedefindeki UCM Başsavcısı’na “cinsel taciz” soruşturması

Raporda ayrıca, İsrail’in “kapsamlı bombalama” saldırılarının, Gazze’deki temel hizmetleri “yok ettiği” ve insan sağlığına kalıcı etkileri olacak “çevre felaketine” neden olduğu kaydedildi.

İsrail’in yapay zekâ destekli hedef sistemlerine ilişkin endişelerin de yer aldığı raporda, “(Bu durum), İsrail’in sivil ayrımı yapma ve sivil ölümlerini önlemek için yeterli önlemleri alma yükümlülüğünü göz ardı ettiğini göstermektedir” denildi.

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 210’u çocuk, 11 bin 742’si kadın olmak üzere 43 bin 736 Filistinli öldü, 103 bin 370 kişi yaralandı.

Enkaz altında hala binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

“Generallerin Planı” kapsamında 41 günde 2 bin kişi katledildi

Öte yandan Hamas’tan yapılan açıklamada, İsrail ordusunun 41 gündür Gazze Şeridi’nin kuzey bölgesi olan Cibaliya, Beyt Hanun ve Beyt Lahiya’ya sürdürdüğü kuşatmasına ilişkin bilgi verildi.

İsrail’in 41 gündür kuşatma uygulayıp kara ve hava saldırıları düzenlediği Gazze’nin kuzeyinde, 2 bin Filistinlinin yaşamını yitirdiği, 6 bin kişinin yaralandığı ve yüzlerce kişinin enkaz altında kaldığı bildirildi.

Gazze’nin kuzeyinde yaşayan 80 bin Filistinlinin kuşatma altında mahsur kaldığına dikkat çekilen açıklamada, İsrail’in bölgede soykırım ve etnik temizlik gerçekleştirdiği kaydedildi.

“Generallerin Planı”nın mimarı: Ya teslim olacak ya açlıktan ölecekler

Açıklamada, “İsrail ordusu tüm barınma merkezlerini ve hastaneleri hedef aldı, sağlık personelini alıkoydu, ambulansları imha etti, tıbbi ve insani yardımların girişini engelledi” ifadesi kullanıldı.

Gazze Şeridi’nin kuzey bölgesi olarak bilinen Beyt Lahiya, Beyt Hanun ve Cibaliya’nın nüfusu 200 bin olarak tahmin edilirken, bunların yarısından fazlasının Gazze kentine göçe zorlandığı biliniyor.

Bu adımın, daha önce İsrail basınına yansıyan ve “Generaller Planı” olarak bilinen, İsrailliler için yerleşim yeri hazırlığı yapmak amacıyla Filistinlilerin Gazze’nin kuzeyinden tahliye edilmesi adına atıldığı düşünülüyor.

Ortadoğu

Colani’ye suikast planını Ürdün Kralı Abdullah engelledi iddiası

Yayınlanma

Ürdün Kralı II. Abdullah’ın, HTŞ lideri Ahmed Şara’nın (Ebu Muhammed el-Colani) ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmeden önce suikast düzenlenmemesi konusunda ABD’yi uyardığı iddia edildi.

Demokrat Senatör Jeanne Shaheen perşembe günü Senato’da yaptığı açıklamada, “Yönetimin bazı dış politika çevrelerinde duyduğum bazı söylentiler beni endişelendirdi. Önerilen seçeneklerden biri, Suriye hükümetinin yeni lideri Ahmed Şara’yı suikastla öldürmek,” dedi.

Shaheen’e göre, Ürdün Kralı II. Abdullah, Colani’yi suikastla öldürme planları hakkında bilgi aldı ve buna karşı uyarıda bulundu.

Shaheen, “Kral Abdullah’ın bize işaret ettiği noktalardan biri, bu tür bir liderlik değişikliğinin Suriye’de topyekûn bir iç savaşa yol açacağıydı. Bu, ülkeyi ileriye taşımak için sahip olduğumuz fırsatı değerlendirmek açısından iyi olmaz,” dedi.

Shaheen, mayıs ayında Washington DC’de Kral Abdullah ile bir araya geldi ve bu görüşmelerin Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırıp Colani ile görüşmeden hemen önce gerçekleşmiş olabileceğini ima etti.

Shaheen, bu açıklamayı Trump’ın Dışişleri Bakanlığı’nın Orta Doğu’daki en üst düzey pozisyonu olan Yakın Doğu’dan sorumlu müsteşar adayı Joel Rayburn’ün onay oturumunda yaptı.

Suikast planı hakkında yorum yapması istenen Rayburn, “Bu tür çabalar hakkında bilgim yok, ama bu açıkça başkanın niyetine… ya da son birkaç gündür Şara hakkında yaptığı açıklamalara uymuyor,” dedi.

Trump’ın 1979’dan beri Suriye’ye uygulanan tüm ABD yaptırımlarını kaldırma kararı Riyad’da büyük alkışla karşılandı, fakat bazı ABD hükümeti üyeleri arasında rahatsızlık yarattı.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nda yaptırımların hafifletilmesini savunan bazı yetkililer de kendilerini dışlanmış hissettiler.

Örneğin bir bölge yetkilisi Middle East Eye’a (MEE) verdiği bilgide, açıklamanın yapıldığı günden sadece birkaç gün önce, Dışişleri Bakanlığı’nın Suriye danışmanlarının yabancı meslektaşlarına Trump yönetiminin Şam’daki yeni hükümete yaptırımları sürdürmeye kararlı olduğunu bildirdiğini söyledi.

Öte yandan, Trump’ın Ulusal Güvenlik Konseyi’nin sertlik yanlısı üyeleri, meslektaşlarına yaptırımların hafifletilmesi sürecini uzatarak Colani’den taviz koparmaya çalışacaklarını söylediler.

Demokrat Senatör Chris Murphy perşembe günü, Trump yönetiminin bazı üyelerinin başkanın kararını “baltalamaya” çalıştığı konusunda uyarıda bulundu.

Reuters’e konuşan bazı Beyaz Saray yetkilileri de, Trump’ın yaptırımları kaldırma kararı almadan önce Dışişleri ve Pentagon’a danışmadığını öne sürdü.

Rayburn’ün oturumu, Trump’ın ilk görev döneminde Suriye’de büyükelçi olarak görev yaparken Suriye konusunda sert bir tutum sergilediği için dikkat çekti.

Rayburn, “Başkanın hedeflerini ve ortaya koyduğu girişimi destekliyorum. Bu, yeni bir sayfa açmak için altın bir fırsat… Başkan cesur bir adım atıyor… Beklentileri var,” dedi.

Başkanın “Suriye halkına ve Suriye geçici yetkililerine altın bir fırsat sunduğunu” ileri süren diplomat, “yarım asır süren baskıcı yönetimden sonra” Suriye’yi “yeniden inşa etme şansı” elde ettiklerini söyledi.

Lübnan hakkında da konuşan Rayburn, İran ve Hizbullah’ın zayıflamış konumunu gerekçe göstererek, ülkenin de ilerleme için bir fırsat penceresi olduğunu söyledi.

“Yeni Lübnan hükümetinin bu fırsatı değerlendirmek için altın bir fırsatı olduğunu düşünüyorum ve yönetimin Lübnanlı yetkililerle çok yakın bir şekilde çalışarak bu fırsatı değerlendirmelerine yardımcı olmak için çaba gösterdiğini biliyorum,” diyen Rayburn, Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin (LAF) de bu çabaların bir parçası olduğunu ekledi.

İsrail ile ateşkesin sürdürülmesinin ve sınırın istikrarının sağlanmasının önemini vurgulayan diplomat, “Geçmişte bazı kapasite sorunları yaşadıklarını düşünüyorum. Siyasi irade sorunu da vardı. Şu anda Beyrut’ta işler değişiyor gibi görünüyor, bu da onlara daha önce mümkün olmayan bir şekilde ilerleme fırsatı sunuyor,” diye ekledi.

Beyaz Saray, Colani’den Filistinli savaşçıları ve yabancı savaşçıları Suriye’den kovmasını ve IŞİD militanlarıyla mücadele etmesini istediğini açıkladı. Trump ayrıca Suriye’nin İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesini de görüştüğünü söyledi.

Uzun yıllardır ABD Dışişlerinde Orta Doğu’ya odaklanmış bir kariyer diplomatı olarak çalışan Rayburn, aynı zamanda muhafazakâr Hudson Enstitüsü’nün de üyesi.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İsrail ile Suriye arasında “normalleşme” trafiği

Yayınlanma

İsrail ve Suriye yetkilileri, Azerbaycan’da yapılan gizli görüşmelerde normalleşme ve sınır anlaşması dahil olmak üzere İbrahim Anlaşmalarına katılım olasılığını ele aldı. Görüşmelere Türkiye de dahil oldu.

İsrail’in, HTŞ liderliğindeki yeni Suriye yönetimiyle gizli görüşmeler yürüttüğü ortaya çıktı. Times of Israel’in Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, son günlerde gerçekleştirilen temaslarda, Suriye’nin İbrahim Anlaşmalarına katılımı ve İsrail ile diplomatik ilişkileri normalleştirme ihtimali konuşuldu. Görüşmelerin Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) aracılığıyla yürütüldüğü bildirilirken, Haaretz gazetesi sürece Katar’ın da dahil olduğunu ve görüşmelerin aylardır sürdüğünü yazdı.

Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara geçen hafta, güvenlikle ilgili görüşmelerin arabulucular aracılığıyla sürdüğünü doğruladı, ancak olası diplomatik ilişkiler hakkında yorum yapmadı.

Kanal 12, Azerbaycan’da yakın zamanda bir toplantı düzenlendiğini, bu kapsamda İsrail Ordusu Harekât Dairesi Başkanı Tümgeneral Oded Basyuk’un yeni Suriye yönetiminden temsilcilerle görüştüğünü bildirdi. Habere göre görüşmede Türk yetkililer de hazır bulundu.

Geçen hafta ABD Başkanı Donald Trump, Suriye’nin yeni lideri Ahmed Şara’yı İbrahim Anlaşmalarına katılmaya davet etmişti. Trump, Riyad’da Şara ile yaptığı görüşmede de o çağrısını tekrarladı. Görüşmenin ardından, “Kendisine anlaşmaya katılmasını önerdim, o da evet dedi” açıklamasında bulundu. Ancak Trump, “Hâlâ yapılması gereken çok şey var” diyerek sürecin başında olduklarını belirtti.

Trump-Şara görüşmesi: Beş şart masaya kondu

İsrail ve Suriye normalleşmesi göz ardı edilmedi

Kanal 12’nin aktardığına göre İsrail, Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırmasını temkinli bir iyimserlikle karşıladı. Çünkü bu durumun kuzey sınırının şekillendirilmesi ile iki ülke arasındaki gelecekteki ilişkiler üzerinde etkili olabileceği ihtimalini göz ardı etmiyor.

Bu durum İsrail’in önceki tutumundan farklı. Habere göre İsrail, daha önce “terörist” olarak tanımladığı ve El Kaide bağlantılı gruplarla geçmişi bulunan Şara yönetimiyle etkileşim fikrine mesafeliydi. Ancak şimdi, Suriye’nin İran’ın etkisinden çıkabileceği ve hatta ABD’nin etkisi altına girebileceği görüşü ağırlık kazanıyor. Bu gelişmelerin, İsrail-Türkiye ilişkilerinde de olumlu bir etki yaratabileceği değerlendirmesi yapılıyor.

Reuters’ın şubat ayında geçtiği habere göre İsrail, Suriye’nin merkezi olmayan bir yapıda kalmasını ve dış dünyadan izole edilmesini savunuyor. Bu bağlamda İsrail, özellikle kuzeyde yaşayan Dürzi topluluğunu koruma vaadiyle ABD nezdinde diplomatik baskısını sürdürüyor.

İsrail’in Suriye’deki askeri operasyonları da Esad yönetiminin devrilmesinden sonra da devam ediyor. İsrail, ülke genelinde eski yönetime ait askeri hedefleri bombalamaya devam ederken, Golan Tepeleri’nin Suriye tarafına ve Şam’ın güneyindeki bazı noktalara kara birliklerini de konuşlandırmış durumda.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Trump’ın Katar ziyareti tamamlandı; ‘Trilyonlarca dolar topladık’

Yayınlanma

ABD Başkanı Trump’ın Katar ziyareti sırasında havacılık ve savunma alanlarında toplamda 243,5 milyar doları aşan anlaşmalar yapıldı.

ABD Başkanı Donald Trump Körfez turunun ikinci durağı olan Doha’da, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani tarafından Hamad Uluslararası Havalimanı’nda karşılandı. Ardından Emirlik Divanı’nda geleneksel bir törenle ağırlandı.

ABD Başkanı’na Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Hazine Bakanı Scott Bessent, Savunma Bakanı Pete Hegseth, Ticaret Bakanı Howard Lutnick, Ulusal Güvenlik Danışmanı vekili ve Beyaz Saray yetkilileri eşlik etti.

Akşam düzenlenen devlet yemeğinde Trump ve eşi, Şeyh Temim ve eşi Şeyha Cavahir tarafından karşılandı. Doha’daki Lusail Sarayı’ndaki yemeğe, Trump’a yakın isimlerden Elon Musk da katıldı.

Verimli ve kapsamlı görüşme

Trump ile Katar Emiri arasında planlanandan uzun süren özel görüşme, iki saatten fazla sürdü. Şeyh Temim görüşmeyi “verimli ve kapsamlı” olarak nitelendirdi.

Trump ise “Oldukça ilginç bir iki saat geçirdik” diyerek, Rusya-Ukrayna savaşı, İran, ticaret ve bölgesel gelişmeleri ele aldıklarını söyledi.

Trump: Biz olmasak şimdi Almanca konuşuyordunuz, belki biraz da Japonca

Trump’ın Doha ziyareti ile ilgili, Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Trump’ın Katar’da en az 1,2 trilyon dolar değerinde ekonomik işbirliği sağlamak için bir anlaşma imzaladığı kaydedildi.

Açıklamada, Boeing uçakları ve GE Aerospace motorlarının Qatar Airways’e satışı da dahil ABD ile Katar arasında toplamda 243,5 milyar doları aşan ekonomik anlaşmalar yapıldığı belirtildi.

96 milyar dolarlık uçak siparişi

Katar’la imzalanan anlaşmaların bazılarına yer verilen açıklamada, Boeing ve GE Aerospace’ın, Qatar Airways’ten 96 milyar dolarlık sipariş aldığı, bu anlaşmanın GE Aerospace motorlarıyla çalışan 210 adet ABD yapımı Boeing 787 Dreamliner ve 777X uçağının satın alımını kapsadığı aktarıldı.

Bunun Boeing’in şimdiye kadarki en büyük geniş gövdeli uçak siparişi ve 787 siparişi olduğu belirtilen açıklamada, bu anlaşmanın üretim ve teslimat sürecinde ABD’de yıllık 154 bin olmak üzere toplamda 1 milyondan fazla istihdam sağlayacağının altı çizildi.

İki ülke ayrıca MQ-9B insansız hava aracı alımını da içeren bir savunma işbirliği mektubu ve çeşitli askeri mutabakatlar imzaladı. Beyaz Saray, imzalanan anlaşmaların potansiyel ekonomik değerinin 1,2 trilyon doları bulabileceğini söyledi.

Katar Emiri, anlaşmalarla ilgili olarak, “Bu belgelerin imzalanmasının ardından, Katar ve ABD arasında ilişkilerimizi bir üst seviyeye taşıyoruz. Sayın Başkan, bu tarihi ziyaretiniz için teşekkür ederim” dedi.

“Trilyonlarca dolar yatırım topladık”

Katar temaslarının tamamlanmasıyla turun son durağı Birleşik Arap Emirlikleri’ne uçan Trump, Air Force One’da basına yaptığı açıklamada “Ülkemiz için trilyonlarca dolar yatırım topladık. Suudi Arabistan ve Katar’da çok iyi dostlarımız var ” dedi.

Trump, Katar’dan aldığı lüks jet hediyesini savundu

Trump, Katar Hava Yolları ile Amerikan uçak imalat şirketi Boeing arasında imzalanan anlaşmayla ilgili “Sanırım havacılık tarihindeki en büyük sipariş bu” ifadesini kullandı.

Ziyaretin odağı: Trilyon dolarlık ortaklık

Trump’ın Körfez turu salı günü Riyad’da başlamıştı. Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından törenle karşılanan ABD lideri, ekonomik işbirliğini derinleştirme, diplomatik bağları güçlendirme ve savunma alanında ortaklığı büyütme hedefiyle bölgeyi ziyaret ediyor.

Ziyaret, Suudi Arabistan, Katar ve BAE’de yapılan anlaşmaların toplam büyüklüğü nedeniyle “trilyon dolarlık tur” olarak nitelendiriliyor.

Trump, bu gezide yalnızca milyarlarca dolarlık yatırım ve savunma anlaşmaları değil, aynı zamanda stratejik kazanımlar da hedefliyor. Riyad’da yaptığı açıklamayla Suriye’ye yönelik tüm ABD yaptırımlarının kaldırılacağını duyurması bu yaklaşımın önemli örneği olarak öne çıkıyor.

Witkoff rehine aileleriyle bir araya geldi

Öte yandan El-Cezire’nin haberine göre, ABD’nin Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff ve rehine işleri özel temsilcisi Adam Boehler, görüşme sırasında Emirlik Divanı’nda İsrailli rehinelerin aileleriyle de bir araya geldi.

Geçen günlerde Hamas, Gazze’de tuttuğu ABD-İsrail vatandaşı Edan Alexander’ı serbest bırakmıştı. Bu gelişme sonrası diğer rehinelerin yakınları, ABD vatandaşı olmayanların dezavantajlı duruma düşmesinden endişe duyduklarını dile getirdi.

ABD-Suudi Arabistan mega anlaşmasındaki soru işaretleri

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English