Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Çin, ABD’nin ‘Rusya’ya yardım’ suçlamalarını reddetti

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile yaptığı görüşmede, Pekin’in Rusya-Ukrayna savaşı konusundaki tutumunun ‘açık ve dürüst’ olduğunu vurguladı.

Wang Yi, Blinken’den Çin’i Rusya’nın savunma sanayisini desteklemekle suçlayarak ‘karalama kampanyasına’ son vermesini istedi. Ayrıca, Çin’in Moskova ve Kiev arasında diyalog kurulması için ısrar ettiğini ve sorunun siyasi yollarla çözülmesi için aktif çaba gösterdiğini belirtti.

Çin Dışişleri Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde Wang Yi’nin şu sözlerine yer verildi: “ABD, Çin’i karalamaktan, suçu Çin’in üzerine atmaktan, keyfi yaptırımlar uygulamaktan ve bunu çatışmayı körüklemek için bir bahane olarak kullanmaktan vazgeçmelidir.”

Görüşmede Blinken, ABD’nin Çin’in Rus savunma sanayisine verdiği destekten endişe duymaya devam ettiğini ifade etti. Blinken’e göre bu durum sadece çatışmayı uzatıyor ve bu nedenle Çin’in Ukrayna’da barış arayışına ilişkin açıklamalarının ‘hiçbir dayanağı yok’.

Moskova’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahalesinin başlamasından bu yana Çin, yaptırımlar nedeniyle Rusya pazarından çekilen Batılı şirketlerin bıraktığı boşluğu doldurarak Rusya’nın en büyük ticaret ortağı haline geldi.

Gaydar Enstitüsü uzmanlarına göre, 2024 yılının ilk iki ayında Çin malları Rusya’nın ithalatının yüzde 43’ünü oluşturdu ve toplam 24,4 milyar dolara ulaştı. Rusya’dan Çin’e yapılan ihracat da toplam ihracatın yüzde 74’ünü oluşturan hidrokarbon sevkiyatları nedeniyle arttı.

Fakat ABD, Rusya’ya çift kullanımlı ürünler tedarik ettiği gerekçesiyle 100’den fazla Çinli şirkete yaptırım uyguladı. Bu yaptırımlar ve ikincil kısıtlamalar tehdidi, Rusya ile Çin arasındaki ticareti zorlaştırdı: Çinli bankalar, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Rusya’nın dost olarak nitelendirdiği diğer ülkelerdeki bankalara benzer şekilde ödemeleri engellemeye başladı. Bunun sonucunda Mart 2024’te Çin’den Rusya’ya yapılan ithalat yüzde 14,2 oranında düştü.

Uzmanlar, Rusya’nın Çin ihracatının yalnızca yüzde 3’ünü oluşturması nedeniyle Rusya pazarının Çin için bir öncelik olmadığını belirtiyor. Pekin’in ana ticaret ortakları Rusya’yı desteklemeyen ülkeler olmaya devam ediyor ve bu da yaptırım baskısının artması halinde arzın daha da azalması riskini yükseltiyor.

Bu yılın nisan ayında Çin’e yaptığı ziyarette Blinken, Devlet Başkanı Xi Jinping’i, Çin’in Rusya’nın savunma sanayisinin yeniden inşasına yardımcı olan malları tedarik etmeyi durdurmaması halinde yeni yaptırımlar uygulanabileceği konusunda uyarmıştı. Blinken, “Halihazırda 100’den fazla Çinli şirkete yaptırım uyguladık ve ilave tedbirler almaya hazırız,” tehdidinde bulunmuştu.

Temmuz ayında da Çin Dışişleri Bakanı ile Laos’ta bir araya gelen Blinken, Çin’in Rus savunma sanayisini desteklemeyi bırakmaması halinde ABD’nin yaptırım uygulamaya devam edeceğini yineledi.

Çin, ABD’nin yaptırım tehdidi nedeniyle Rusya’ya çip sevkiyatını azalttı

DİPLOMASİ

Novak: Rusya, petrol fiyatlarındaki düşüşlere karşı dirençli

Yayınlanma

Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, ülkesinin yaptırımlara rağmen ekonomisinin büyümeye devam etmesi ve hidrokarbonlara olan bağımlılığının azalması sayesinde petrol fiyatlarındaki herhangi bir düşüşe dayanabilecek durumda olduğunu belirtti.

Suudi Al-Arabiya televizyonuna verdiği mülakatta Novak, 2023 yılında Rus ekonomisinin büyüme oranının yüzde 3’ü aştığını ve bu oranın Avrupa ve ABD de dahil olmak üzere küresel ortalamaların üzerinde olduğunu vurguladı.

Ayrıca bu yıl, Rusya ekonomisinin yedi aylık büyüme oranının yüzde 4,4’e ulaştığını dile getirdi.

Novak, “Petrol fiyatları ne olursa olsun ayakta kalacağız” ifadesini kullandı.

Haziran ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rus petrolüne yönelik tavan fiyat uygulamasına karşı alınan misilleme tedbirlerinin 31 Aralık’a kadar uzatılmasını öngören bir kararname imzaladı.

Bu kararname, sözleşmelerde doğrudan ya da dolaylı olarak tavan fiyat mekanizmasının yer alması durumunda, yabancı şirketler ve şahıslar için Rus petrolü ve petrol ürünleri tedarikinin tamamen yasaklanmasını öngörüyor.

Geçen haftalarda Vedomosti gazetesi, Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) aylık raporuna atıfta bulunarak OPEC+ ülkelerinin ağustos ayındaki petrol üretiminin günlük 34,56 milyon varil olduğunu ve bunun planlanan seviyenin günlük 850.000 varil üzerinde olduğunu bildirdi.

Planlanan üretim hacmi, anlaşma üyeleri için belirlenen kotaların yanı sıra Rusya ve Suudi Arabistan da dahil olmak üzere bazı ülkelerin gönüllü olarak üstlendikleri üretim kesintilerini de içeriyor.

Suudi Arabistan petrol üretimini artırıyor: Rusya için kritik dönem

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Çin finansmanından vazgeçen BAE, ABD ile yapay zeka ittifakı kuruyor

Yayınlanma

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ABD’nin baskısıyla Çinli teknoloji firmalarına yatırım yapmaktan vazgeçtikten aylar sonra, yapay zeka (AI) alanındaki küresel gelişmelere öncülük etmek üzere ABD ile bir ortaklık kurdu.

Anlaşma geçtiğimiz pazartesi günü iki ülkenin ulusal güvenlik danışmanlarının Washington’daki bir toplantıda “yapay zeka konusunda işbirliği için ortak ilkeleri” onaylamasıyla resmileşti.

Bu ilkeler uyarınca, devlete ait Emirlik teknoloji şirketleri, ABD tarafından ulusal güvenlik kaygıları nedeniyle işaretlenen Çinli yapay zeka firmalarıyla ortaklık yapmaktan kaçınacak.

Ancak analistler, yenilenebilir enerji gibi siyasi açıdan tarafsız alanlarda Çinli firmalarla işbirliğinin devam etmesini bekliyor.

Yapay zeka ortaklığı, ABD Başkanı Joe Biden’ın 23 Eylül’de BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan ile yaptığı görüşmeler sırasında vurguladığı üç alandan biriydi.

Biden bu anlaşmayı, derinleşen savunma bağları ve ülkelerin “çatışmayı önleme ve gerilimi azaltma” konusundaki ortak çıkarları ile birlikte, BAE’nin resmi olarak “büyük bir savunma ortağı” olarak tanınması için bir gerekçe olarak vurguladı – bu statü iki ülke arasındaki askeri işbirliğini, birlikte çalışabilirliği ve gelişmiş silah transferlerini artıracak.

ABD, Avustralya ve Japonya ile Dörtlü Güvenlik Diyaloğu gibi önemli stratejik ittifakların bir parçası olan Hindistan’a daha önce bu statüyü vermişti.

Başkanlık toplantısının ardından yapılan ortak açıklamaya göre, ABD ve BAE “işbirliğini güçlendirmeyi, düzenleyici çerçeveler geliştirmeyi” ve ortak yapay zeka ilkeleri aracılığıyla gelişmekte olan teknolojilerin güvenli bir şekilde konuşlandırılmasını teşvik etmeyi amaçlıyor.

Bu yeni ortaklık, şubat ayında Abu Dabi’nin devlete ait yapay zeka holding şirketi G42’nin Çinli teknoloji firmalarından ayrılarak Nvidia çipleri de dahil olmak üzere kritik ABD teknolojilerine erişim sağlamasıyla kurulan bir quid pro quo üzerine inşa ediliyor.

Bu tür çiplerin Orta Doğu’ya satışı ABD ulusal güvenlik incelemesinin bir parçası olarak kısıtlanmıştı.

G42, ABD’nin Çinli firmayı platformu satmaya zorlamayı amaçlayan tartışmalı bir yasa kapsamında ocak ayında yasaklayabileceği TikTok uygulamasının sahibi ByteDance’da tahmini 100 milyon ABD doları yatırıma sahipti.

G42 ayrıca daha önce Çinli yapay zeka firması BGI Genomics ile – ABD tarafından 2021 yılında Çin askeri girişimi olarak kara listeye alındı – pandemi sırasında Covid virüsünün izini sürmek de dahil olmak üzere biyoteknoloji projelerinde işbirliği yaptı.

Çin’den ayrılmasının ardından ABD’li teknoloji devi Microsoft, Orta Doğu, Orta Asya ve Afrika’da gelişmiş yapay zeka ve dijital altyapı geliştirmek ve dağıtmak amacıyla G42’den 1,5 ABD doları tutarında hisse satın aldı.

Microsoft-G42 ortaklığı, ABD’nin mayıs ayında Sahra altı Afrika’daki ilk “NATO dışı büyük müttefiki” olarak belirlediği Kenya’daki veri merkezlerine güç sağlamak için 1 gigawatt (GW) jeotermal enerjiden yararlanmayı planlayan bir projeyi hızla açıkladı.

Haziran ayında New York’taki Dış İlişkiler Konseyi’nde bir konuşma yapan Beyaz Saray teknoloji danışmanı Tarun Chhabra, Microsoft’un G42 ile ortaklığının, ABD’nin Orta Doğu ülkelerinin yapay zeka geliştirme konusunda Çinli Huawei ile işbirliği yapmasını önlemeye yönelik yoğun çabalarının bir parçası olduğunu söyledi.

Chhabra, “Huawei’ye alternatif olarak Microsoft ile çalışma çabası genel olarak olumlu bir gelişme ve teşvik etmek istediğimiz bir gelişme” dedi.

‘Taraf seçme değil, denge kurma’ politikası

Abu Dabi’deki Emirates Policy Centre’ın Çin çalışmaları araştırma başkanı Ahmed Aboudouh, Abu Dabi ve Washington arasında yeni duyurulan yapay zeka ortaklığının, BAE’nin Japonya ve Güney Kore’nin de dahil olduğu ABD liderliğindeki çip ve yapay zeka koalisyonuna katılması olarak “anlaşılmaması gerektiğini” söyledi.

This Week In Asia’ya konuşan Aboudouh, “Emirlik yönetiminin BAE’yi bu pozisyona sokmakla ilgilendiğini sanmıyorum” dedi.

“Bunun yerine Abu Dabi kendi yolunu çiziyor, sanayi ve teknoloji sektörlerini geliştirerek ve kendisini gelecekte büyük bir teknoloji gücü olarak konumlandırarak kendi çıkarlarını maksimize etmeye odaklanıyor” değerlendirmesini yaptı.

Aynı zamanda İngiliz düşünce kuruluşu Chatham House’un yardımcı üyesi olan Aboudouh, “BAE’nin teknoloji gücü söz konusu olduğunda Küresel Güney’in Tayvan’ı olma vizyonu var” dedi.

Bu nedenle, BAE’nin Çin ile yapay zeka işbirliğinden tamamen vazgeçtiğini düşünmeyen Aboudouh, BAE’nin “stratejik, uzun vadeli önceliğinin” yapay zeka ve diğer ileri teknolojilerdeki seçeneklerini çeşitlendirmek ve teknoloji gelişiminin gelecekte tek bir oyuncuya bağlı olmamasını sağlamak olduğunu söyledi.

“Bunu bir teknoloji riskinden korunma stratejisi olarak düşünün” diye ekledi.

Washington’daki Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü’nün kıdemli uzmanlarından Robert Mogielnicki, ABD-BAE’nin yapay zeka işbirliğini derinleştirme planının BAE’nin iddialı teknoloji hedeflerini, ABD’nin katkıda bulunduğu teknoloji uzmanlığını ve güçlü ikili ilişkilerini yansıttığını söyledi.

This Week In Asia’ya verdiği demeçte, “Teknoloji alanındaki ABD-Çin rekabeti ortadan kalkmasa da, bu iki ülke Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya’ya çok farklı türde ortaklıklar getiriyor” dedi.

Mogielnicki, “Hem ABD’nin hem de Çin’in dünyanın bu bölgelerinde önemli ama farklı roller oynadığını görüyorum” dedi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Vucic: Ukrayna ihtilafının olası çözümü Kore senaryosu

Yayınlanma

Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic, Rusya-Ukrayna savaşının 10 yıl daha sürebileceğini ve bir ‘Kore senaryosu’ ile son bulabileceğini öngördü. Vucic’e göre, bu senaryo savaşın dondurulması ve sınırların belirlenmesi anlamına gelirken, her iki tarafın da kısa vadede barışa ulaşmasını zorlaştırıyor.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmanın 10 yıl daha sürebileceğini ve ‘Kore senaryosu’ ile sonuçlanabileceğini dile getirdi.

TV Informer’a verdiği mülakat veren Sırp lidere göre ‘Kore senaryosu’, çatışmanın dondurulması ve belirli bir sınır hattının çizilmesi anlamına geliyor.

Bu, Ukrayna’daki düşmanlıkların sona erdirilmesi için temel bir çözüm olabilir. Ancak Vucic, Rus ve Ukraynalı askerlerin barış sağlanmadan önce ‘her köy ve kasaba için’ savaşacaklarından emin olduğunu ifade etti.

Vucic, “Nihayetinde barış gelecek; ancak o zamana kadar her köy ve her kasaba için, diyelim ki bir çözüm olmaksızın 10 yıl sürecek bir savaş yaşanacak,” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanına göre, barış anlaşmasından sonraki 10, 20 veya 30 yıl içinde Ukrayna’daki durumun ‘hiçbir çözümü olmayacak’.

Vucic, ABD’nin, Ukrayna cephesinde ‘Rusya’ya karşı sert bir şekilde mücadele edeceğini’ ve Moskova’nın da kendi çıkarlarını savunmaya devam edeceğini öngörüyor.

Sırbistan Cumhurbaşkanı, “Rusya ordusunu küçümsemek aptallıktır; ayrıca Rusya ekonomisinin direncini göz ardı etmek de aynı şekilde aptallıktır,” diye konuştu.

Vucic ayrıca, “Kursk oblastına ne olacağı” sorusuna şu an için net bir yanıt bulunmadığını vurguladı.

‘Kore senaryosu’, 1950-1953 yılları arasında yaşanan Kore Savaşı’na atıfta bulunuyor ve Kore’nin Kuzey ve Güney Kore olarak bölünmesi anlamına geliyor. Savaşın sonunda, Kuzey Kore ile Güney Kore arasında askerden arındırılmış bir bölge oluşturuldu; ancak bu iki ülke hâlâ savaş halindeler.

Rusya-Ukrayna çatışmasının ‘Kore senaryosuna’ göre sona erdirilmesine ilişkin tartışmalar, çeşitli ülkelerden siyasetçiler arasında zaman zaman gündeme geliyor. Politico gazetesinin 2023 baharındaki haberine göre, bu konu özellikle ABD Başkanı Joe Biden yönetimi tarafından tartışıldı.

Her iki tarafın da aşmayacağı bir sınır çizgisinin belirlenmesi hem Rusya’nın hem de Ukrayna’nın çıkarlarına hizmet edebileceği varsayılıyordu. Ukrayna Devlet Başkanı’nın eski danışmanlarından Aleksey Arestoviç, bu tür bir çözümün Kiev’e ‘pek çok avantaj’ sağlayacağını belirtmişti.

WaPo: Ukrayna, ABD’yi Rusya topraklarındaki saldırılara yönelik kısıtlamaları kaldırmaya ikna edemedi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English