Bizi Takip Edin

Diplomasi

Çin’den NATO bildirgesine tepki: Asıl tehdit sizsiniz

Yayınlanma

NATO’nun Washington’daki zirvenin sonuç bildirgesinde Çin’i Ukrayna krizinde Rusya’ya destek vererek savaşı körüklemekle suçlamasının ardından Pekin, perşembe günü NATO’ya güçlü bir itirazda bulundu ve tepki gösterdi.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian perşembe günü düzenlediği basın toplantısında, NATO Washington Zirvesi Bildirisi’nin “Asya-Pasifik bölgesindeki gerilimi abarttığını, Soğuk Savaş zihniyeti ve kavgacı retorikle dolu olduğunu ve Çin’e yönelik önyargılı, karalayıcı ve kışkırtıcı içerikler barındırdığını” söyledi.

“NATO’nun sözde güvenliği başkalarının güvenliği pahasına sağlanmaktadır ve NATO’nun yaydığı güvenlik endişesinin büyük bir kısmı kendi eseridir” diyen Sözcü, asıl NATO’nun övündüğü “sözde başarı ve gücün dünya için önemli bir tehdit oluşturduğunu” vurguladı.

“Varlığını sürdürmek ve gücünü arttırmak için hayali düşmanlar yaratmak NATO’nun olağan taktiğidir” ifadelerini kullanan Sözcü, İttifak’ın Çin’in sistemik bir meydan okuma olarak hatalı bir şekilde konumlandırılması ve Çin’in iç ve dış politikalarının karalanması konusundaki ısrarının da tam olarak bu olduğunu sözlerine ekledi.

Çin’in AB Misyonu da perşembe günü NATO’nun iddialarını yalanlayarak Çin’in Ukrayna konusundaki tutumunun açık ve dürüst olduğunu ve Çin’in Ukrayna krizinin mimarı olmadığının herkes tarafından bilindiğini vurguladı. “Çin barış görüşmelerini teşvik etmeyi ve siyasi çözüm aramayı amaçlamaktadır ve bu pozisyonu daha geniş küresel toplum tarafından onaylanmakta ve takdir edilmektedir” ifadeleri kullanıldı.

On yıllardır Çin’i “uzak bir tehdit” olarak gören NATO çarşamba günü ise Pekin’i “Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşın kararlı bir destekçisi” olmakla suçladı ve Rus ordusunun yeniden inşası için kritik önem taşıyan “silah bileşenleri” ve diğer teknolojilerin sevkiyatının durdurulmasını talep etti.

ABD medyası da açıklamayı “2019’a kadar Çin’den resmi olarak hiç söz etmeyen NATO için büyük bir sapma” olarak nitelendirdi.

The Guardian tarafından yayınlanan bir haberde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in şu sözlerine yer verildi: “Bence NATO’nun bu zirveden gönderdiği mesaj çok güçlü ve çok nettir ve Rusya’nın savaşını mümkün kılma konusunda Çin’in sorumluluğunu açıkça tanımlıyoruz” Stoltenberg ayrıca açıklamayı önemli bir mesaj olarak nitelendirdi.

Diplomasi

Ukrayna’dan Rusya’ya karşı ‘drone hattı’ hamlesi

Yayınlanma

Ukrayna ordusu, Rusya’ya karşı mücadelede “Drone Hattı” adlı yeni bir konsepti hayata geçiriyor. Proje kapsamında beş özel birliğin görev alması ve insansız hava araçlarının (İHA) menzilinin 50 kilometreye çıkarılması hedeflenirken, Rusya da kendi İHA üretim kapasitesini artırdığını belirtiyor.

Ukrayna ordusu, Rusya’ya karşı koymak amacıyla “Drone Hattı” adlı bir konsepti hayata geçiriyor.

Ukrayinska Pravda gazetesinin programa dahil olan kaynaklara dayandırdığı haberine göre, projede Ptitsı Madyara, Rarog, Aşil, Feniks ve K-2 adlı beş özel birlik yer alıyor.

Ukraynalı yetkililerin planına göre, programın hayata geçirilmesinin ardından drone’ların menzilinin 50 kilometreye ulaşması hedefleniyor.

Gazeteye göre, Ukrayna Kara Kuvvetleri Komutanı Mihail Drapatıy, bu yılın başından itibaren konseptin uygulanmasından sorumlu olacak.

Proje kapsamında, etki alanının 5-10 kilometre, 10-15 kilometre, 15-20 kilometre ve 20-50 kilometre gibi sektörlere ayrılması ve her birimin kendi görevlerine sahip olması öngörülüyor.

Her birimde, saldırılar için sinyal iletecek kendi keşif ekibi görev yapacak. Drone’lar en aktif olarak beş kilometrelik bölgede faaliyet gösterecek.

Gazeteye konuşan kaynaklar, “Drone Hattı”nın şu anda tam potansiyelini ortaya koymaktan henüz uzak olduğunu söylüyor.

Gazeteye göre, geliştiriciler tarafından planlananların büyük bir kısmı henüz hayata geçirilmemiş olup, aktif çalışmalar üç aydır devam ediyor.

Daha önce The New York Times (NYT) ise daha önce bu proje üzerindeki çalışmaların sonbahardan beri sürdüğünü yazmıştı.

Ukrayna Savunma Bakanlığı, “Drone Hattı” programını şubat ayında duyurmuştu. Bakanlık, projenin piyade ve drone’ları tek bir saldırı biriminde birleştirmesi gerektiğini açıklamıştı.

Yetkililer, etki alanının duruma ve görevlere bağlı olarak başlangıçta 10-15 kilometreye ulaşacağını ve piyadenin sürekli hava desteği ve koruması alacağını belirtmişti.

Ukrayna Savunma Bakanlığı ayrıca, birliklerin yürüttükleri görevlere bağlı olarak gerekli araçları bağımsız olarak tedarik edebileceklerini de hesaplıyor.

Bakanlık, proje için 4,6 milyar grivna ek finansman ayırdı.

NYT, programın Ukrayna ordusunun personel açığı sorununu çözmesine yardımcı olması gerektiğini yazmıştı.

Gazeteye konuşan analistler, drone’ların topçu mühimmatından daha ucuz olduğunu, üretimlerinin Ukrayna içinde yapıldığını ve bu tür birliklere personel bulmanın piyadeye göre daha kolay olduğunu belirtmişti.

NYT, “Drone Hattı” programını, ABD arabuluculuğundaki çatışma çözüm müzakerelerinin başarısız olması durumunda Ukrayna’nın “B planı” olarak adlandırmıştı.

Diğer yandan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçen hafta yaptığı açıklamada, Rusya ordusunun 2024 yılında 1,5 milyondan fazla çeşitli tipte insansız hava aracı aldığını belirtti.

Putin, drone’ları Rus ordusunun muharebe başarısındaki önemli faktörlerden biri olarak nitelendirdi. Devlet Başkanı’na göre, geçen yıl Rusya’nın neredeyse tüm savunma sanayii işletmeleri devlet savunma siparişlerini “kaliteli ve zamanında” yerine getirdi ve her gün yaklaşık 4 bin FPV drone’u cepheye gönderildi. Putin, 2025 yılı için planların daha da kapsamlı olduğunu vurguladı.

AB, Litvanya ve Estonya’nın ‘dron duvarı’ projesine fon sağlamayı reddetti

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Rusya, Pakistan’la gerilim sürerken Hindistan’a Igla füzesi teslim etti

Yayınlanma

Hindistan, Pakistan ile yaşanan gerilimin ortasında Rusya’dan yaklaşık 30 milyon dolar değerinde Igla-S hava savunma füze sistemi teslim aldı. Rusya Devlet Başkanı Putin, Hindistan Başbakanı Modi ile yaptığı görüşmede son saldırıyı kınayarak Yeni Delhi’ye destek sözü vermişti.

Hindistan ordusu, Pakistan ile ilişkilerde gerilimin tırmandığı bir dönemde Rusya’dan yaklaşık 30 milyon dolar değerinde yeni bir parti taşınabilir hava savunma füze sistemi (MANPADS) Igla-S teslim aldı.

India Today‘in haberine göre, bu teslimat, Pahalgam’da 26 kişinin ölümüyle sonuçlanan son saldırının ardından iki ülke arasındaki tansiyonun keskin bir şekilde yükseldiği esnada gerçekleşti.

Füzelerin halihazırda ordu hava savunma birliklerinin envanterine girdiği ve olası çatışma bölgelerinde uçaklara, saldırı helikopterlerine ve insansız hava araçlarına karşı koruma sağlamak amacıyla konuşlandırıldığı belirtildi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 5 Mayıs’ta Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiği bildirilmişti.

Hindistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Randhir Jaiswal’in açıklamasına göre, Putin görüşmede Pahalgam’daki terör saldırısını şiddetle kınadı.

Jaiswal, Putin’in “terörle mücadelede Hindistan’a tam destek” sözü verdiğini ve saldırının failleri ile işbirlikçilerinin cezalandırılması gerektiğini vurguladığını aktardı.

Hindistan ile Pakistan arasındaki gerginlik, 22 Nisan’da Hindistan idaresindeki Cammu ve Keşmir’in Pahalgam bölgesinde düzenlenen saldırının ardından başladı.

Yeni Delhi saldırıdan İslamabad’ı sorumlu tutarken, Pakistan suçlamaları kesin bir dille reddetti.

Daha sonra saldırının sorumluluğunu, Pakistan merkezli Leşker-i Tayyibe örgütüyle bağlantılı olduğu belirtilen Keşmir Direniş Cephesi üstlendi.

Kötüleşen durum karşısında her iki ülke de fiilen sınırlarını kapattı ve bölgeye asker sevkiyatına başladı.

Temas hattında çatışmalar yaşanırken, Hindistan silahlı kuvvetleri gemisavar füzeleri test etti.

Hindistan Donanması, bu denemelerin amacının uzun mesafelerde “hassas saldırı kabiliyetini” göstermek olduğunu açıkladı.

Pakistan Savunma Bakanlığı ise olası bir saldırı durumunda verilecek yanıtın “misliyle karşılık vermekten öte” olacağını belirtti.

Pakistan Savunma Bakanı Khawaja Muhammad Asif, 28 Nisan’da yaptığı açıklamada, ülkesinin Hindistan’dan yakın zamanda askeri bir saldırı beklediğini ifade etti.

Son günlerde İslamabad, 450 kilometre menzile sahip hedefleri vurabilen kısa menzilli balistik füze Abdali’nin denemesini gerçekleştirdi.

Pakistan tarafından yapılan açıklamada, denemenin amacının silahlı kuvvetlerin savaşa hazırlık durumunu teyit etmek ve füzenin modernize edilmiş teknik özelliklerini kontrol etmek olduğu belirtildi.

Gerilim, 5 Mayıs’ta Hindistan’ın Çenab Nehri üzerindeki Baglihar Barajı üzerinden Pakistan’a giden su akışını kestiğinin öğrenilmesiyle yeni bir boyut kazandı.

Yeni Delhi’nin ayrıca Jhelum Nehri üzerindeki Kişanganga Barajı üzerinden de su akışını sınırlamayı planladığı bildirildi. Her iki hidroelektrik santrali de Cammu ve Keşmir topraklarında bulunuyor ve Pakistan’ın tarım ile enerji sektörü için hayati önem taşıyan İndus Nehri havzasındaki su tedarikinin düzenlenmesinde kilit rol oynuyor.

Hindistan ve Pakistan savaşır mı?

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Kırgızistan’da USAID’in boşalttığı yeri Japonya dolduruyor

Yayınlanma

Kırgızistan Dışişleri Bakanı Ceenbek Kulubayev, görev süresi sona eren Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) Daimi Temsilcisi Hiroyuki Kawamoto ile görüştü. Görüşmede ikili işbirliği, mevcut projeler ve JICA’nın sağladığı teknik/hibe yardımları ele alındı. Kulubayev, özellikle ‘Tek Köy Tek Ürün’ ve JDS burs programlarının önemini vurguladı.

Kırgızistan Dışişleri Bakanı Ceenbek Kulubayev, diplomatik görev süresinin sona ermesi nedeniyle Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) Daimi Temsilcisi Hiroyuki Kawamoto’yu kabul etti.

Rıbar Telegram kanalının aktardığına göre, görüşmede ikili ilişkilerin mevcut durumu ve gelecekteki işbirliği olanakları değerlendirildi.

Taraflar, görüşme sırasında devam eden projelerin ilerleyişi ve uygulanması dahil olmak üzere ikili işbirliğinin mevcut durumunu ele aldı.

JICA tarafından sağlanan teknik ve hibe yardımı konularına özel önem verildi.

USAID programlarının yüzde 83’ü askıya alındı

Bakan Kulubayev, “Tek Köy Tek Ürün” projesi ve İnsan Kaynakları Geliştirme Burs Programı’nın (JDS) başarılı bir şekilde uygulandığını özellikle belirterek, bu projelerin Kırgızistan’ın sosyo-ekonomik kalkınmasına önemli katkılar sağladığını vurguladı.

Rıbar‘a göre, JICA’nın girişimleri birbiriyle yakından ilişkili görünüyor. Bir yandan köyler temel demografik kaynak olarak desteklenirken, diğer yandan insan kaynakları üzerinde çalışılıyor.

Bu yaklaşımın, benzer sorunlarla mücadele eden Güney Koreli muadilleriyle rekabet hâlinde olan Japon hükümeti için kilit öneme sahip olduğu belirtiliyor.

Aynı analizde, Japonların bu yaklaşımıyla, geçmişte bölgede faaliyet gösteren ve küçük yerleşim birimlerinin ve yerli halkın gelişimine odaklanan USAID’in (ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı) politikalarını benimsediği kaydedildi.

Kanal, JICA’nın ABD’nin bölgedeki uzun vadeli politikasının bir uygulayıcısı olduğunu ve USAID’in Orta Asya’dan çekilmesiyle bile bölgede çok az şeyin değiştiği yorumunu yaptı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English