İsviçre’nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) bu seneki zirvesi, Donald Trump’ın ikinci kez Beyaz Saray’a çıkışının gölgesinde başladı.
Yeni başkan Trump, bugün video konferans yoluyla Davos katılımcılarına seslenecek. Öte yandan AB cephesinde, Trump’ın gümrük vergisi tehditleri ve küresel ekonomiye yönelik etkileri ön plana çıkıyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, salı günü yaptığı konuşmada dünya ekonomisinin “yeni hatlar boyunca kırılmaya başladığı” uyarısında bulundu.
Leyen, “küresel ekonomideki bağları koparmanın kimsenin çıkarına olmadığını” söylerken, Hem Çin hem de ABD’ye atıfta bulunduğu konuşmasında, küresel ticarette “dibe doğru bir yarışa” karşı çıktı.
Komisyon başkanı, AB ve ABD’nin ticari ilişkileri korumak için müzakere etmesi gerektiğini, zira AB-ABD ticaret hacminin 1,5 trilyon avro ve transatlantik yatırımların büyüklüğü göz önüne alındığında “her iki taraf için de çok şeyin tehlikede olduğunu” söyledi.
Leyen, “Dolayısıyla ilk önceliğimiz erken angaje olmak, ortak çıkarları tartışmak ve müzakereye hazır olmak olacaktır. Pragmatik olacağız ama her zaman ilkelerimizin arkasında duracağız. Çıkarlarımızı koruyacak ve değerlerimize sahip çıkacağız,” dedi.
AB, Trump’e yanıt konusunda bölünmüş durumda
Davos’ta konuşan Belçika Başbakanı Alexander de Croo da pragmatik bir tavır takınarak, ABD’nin ticaret açığı ile ilgili bir sorunu bulunduğunu kabul etmek zorunda olduklarını savundu.
De Croo, “Belki sizin tarafınızdan daha fazla alım yapabiliriz ve bizim için ekonomik açıdan uygun olan ile Amerikalı müttefiklerimiz için jeopolitik açıdan uygun olan arasında bağlantı kurmaya çalışabiliriz,” dedi.
Öte yandan Trump henüz AB’yi gümrük vergisi ile vurmuş değil. Financial Times’a (FT) konuşan AB yetkilileri, Trump’ın seçim kampanyasını finanse eden iş adamlarının, bu politikanın kendilerine vereceği zarar nedeniyle Trump’ı Avrupa’ya gümrük vergisi uygulamama konusunda ikna ettiklerine inanıyor.
Yetkililerden biri, Trump’ın destekçilerinin AB’de para kazandığı söyleyerek buna dikkat çekiyor.
Bir AB diplomatı “Geçen seferki gündemle aynı. Çok alışverişe dayalı olacak. ABD ve ABD endüstrisi için neyin iyi olduğuna bakacak. Geçen sefer çelik tarifelerinde bile pek çok muafiyet vardı çünkü bizim malzemelerimize ihtiyaçları vardı,” diyor.
Dünya Ekonomik Forumu şefi Brende: Dünya düzenleri arasında sıkıştık
Avrupa için ‘uyanma çağrısı’
Avrupalıların Trump’lı dünya için önlerindeki meydan okumalardan biri de Avrupa’nın “stratejik özerkliği” ve rekabet gücünün artırılması.
Örneğin Euronews’in aktardığına göre, Philip Morris International Avrupa CEO’su Massimo Andolina ve Euronews CEO’su Claus Strunz’un ev sahipliğinde ve World Minds CEO’su Christoph Keese’nin moderatörlüğünde düzenlenen özel bir yuvarlak masa toplantısında gerçekleştirilen tartışmalarda Avrupa’nın daha rekabetçi, yenilikçi ve birlik içinde olması gerektiği vurgulandı.
Eski Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel de, Donald Trump’ın ticaret tehditleri hakkında da açıklamalarda bulundu ve “Eğer bir ticaret savaşı başlarsa, bu herkesin fakirleşeceği anlamına gelir,” dedi.
Trump’ın dönüşünün fırsat olduğunu savunanlar da var. Örneğin, Dış ticaret ve yurtdışındaki Fransız vatandaşlarından sorumlu bakan temsilcisi Laurent Saint-Martin CNBC’ye verdiği demeçte Trump’ın seçim zaferinin Avrupa için “gerçek bir fırsat” olabileceğini söyledi.
Saint-Martin, “Bir arada kalmalıyız, bu çok önemli,” derken, Avrupa’nın sanayi açısından, tasarruf açısından, satın alma gücü açısından, tek pazar açısından çok güçlü bir kıta olduğuna işaret etti.
Şu anda ihtiyaç duyulan şeyin “daha fazla birlik oluşturmak ve değerleri savunmak” olduğunu düşünen Saint-Martin, “Artık sanayi ve ticaret konusunda daha fazla birlik olmanın zamanı geldiğini düşünüyorum,” ifadelerini kullandı.
‘Önce Amerika, sonra Avrupa’ mı?
Fakat Avrupa’daki iş dünyası liderlerinin daha karışık hislere sahip olduğu görülüyor.
Küresel iletişim firması Edelman’ın CEO’su Richard Edelman, Trump’ın dönüşünün işletmeler için “canlandırıcı” olabileceğini öne sürerken, ING CEO’su Steven van Rijswijk CNBC’ye ABD başkanının göreve başlamasının “Avrupa için bir uyandırma çağrısı” oluşturması gerektiğini söyledi.
Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Trump’ın gümrük vergisi tehditleri karşısında Avrupa’nın “günübirlik” hareket etmesinin önemli olacağını söyledi.
Çarşamba günü WEF’te CNBC’den Steve Sedgwick’e konuşan Stubb, “Dış politikada, özellikle küçük bir devletten geldiğinizde ve dünyanın en büyük süper gücünün başkanı kim olursa olsun onunla çalıştığınızı fark ettiğinizde, her zaman belirli bir duruma tepki vermeniz gerekir,” dedi.
Stubb, Trump’ın ABD’nin süper güç olarak kalması ve bu konumunu korumasını istemesinin müttefiklere ihtiyaç duyduğu anlamına geldiğini ve bu müttefiklerin “Avrupa’dan geldiğini” söyledi.
Fin lider, “Dolayısıyla, biraz basitleştirirsem, ‘Önce Amerika’ olsa da, belki de ikinci Avrupa olmalı, ki bu da gayet iyi,” diye ekledi.
Rekabetçiliğe övgü
Polonya Maliye Bakanı Andrzej Domanski ise, Avrupa’nın ABD ile olası bir gerginliğe karşı “en iyi cevabının” rekabet gücünü geri getirmek ve ekonomiyi daha güçlü hale getirmek olduğunu söyledi.
Domanski, “Bunu nasıl yapacağımızı biliyoruz ve adım adım yapacağız. Polonya’nın ABD ile ilişkileri çok çok iyi ve sizin de söylediğiniz gibi çok sayıda ABD askeri teçhizatı, tankı, savaş uçağı satın alıyoruz. Aslında aklınıza ne gelirse satın alıyoruz,” dedi.
Domanski bununla birlikte AB olarak ABD ile ilişkilerinde “birlik içinde olmak gerektiğini” de sözlerine ekledi.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez de çarşamba günü yaptığı açıklamada İspanya ve Avrupa’nın transatlantik ilişkilerin nasıl güçlendirileceğine odaklanması gerektiğini belirterek ABD ile olası bir ticaret savaşının “sıfır toplamlı bir kazanç” olacağı uyarısında bulundu.
CNBC’ye konuşan Sanchez, “Güçlü bir transatlantik bağı paylaşıyoruz… ekonomilerimiz birbirine çok bağlı ve bir ticaret savaşının ne ABD’nin ne de Avrupa Birliği’nin çıkarına olduğuna inanıyorum,” dedi.
Ticaret savaşının “bir tür sıfır toplamlı kazanç” olduğuna işaret eden İspanyol lider, “Şu anda her zamankinden daha önemli olan transatlantik ilişkimizi nasıl güçlendireceğimize odaklanmamız gerekiyor,” ifadelerini kullandı.