Bizi Takip Edin

AMERİKA

Demokratlar, Columbia yönetiminden Filistin gösterilerini bastırmasını istedi

Yayınlanma

Axios’un edindiği bilgiye göre Columbia Üniversitesi yönetim kurulu, Temsilciler Meclisi’ndeki bir grup Demokrat’ın ‘kararlı davranması’ ve kampüste devam eden Filistin yanlısı kampı sona erdirmesi ya da istifa etmesi yönündeki yeni baskısıyla karşı karşıya.

Şimdiye kadar Columbia yetkililerinin istifası yönündeki çağrılar büyük ölçüde Cumhuriyetçiler ile sınırlıydı. Fakat Demokratların müdahalesiyle birlikte bu durum değişmiş görünüyor.

Üniversitenin mütevelli heyetine bir mektup gönderen 21 Demokrat Temsilci, ‘Columbia Üniversitesi’nin verdiği sözlere rağmen kampüsteki İsrail ve Yahudi karşıtı aktivistlerin izinsiz ve kabul edilemez kampını henüz dağıtmamış olmasından duydukları hayal kırıklığını’ dile getirdi.

Amerikan üniversitelerinde polis şiddeti sürüyor

Mütevelli heyetine ‘istifa’ baskısı

Grubun içerisinde yer alan New Jersey Temsilcisi Josh Gottheimer ve New York Temsilcisi Dan Goldman ‘kampın dağıtılması ve tüm öğrencilerin emniyet ve güvenliğinin sağlanması’ çağrısında bulundu.

Temsilciler, “Eğer herhangi bir Mütevelli Heyeti bunu yapmaya isteksizse, Üniversitenin Başlık VI kapsamındaki yasal yükümlülüklerini yerine getirecek kişilerle değiştirilebilmeleri için istifa etmelidirler,” diye eklediler.

Axios’a göre mektup, aralarında 10 Yahudi milletvekilinin de bulunduğu çoğunlukla ‘ılımlı’ ve ‘kararsız’ üyeler tarafından imzalandı. İmzacılar arasında Temsilciler Meclisi eski çoğunluk lideri Steny Hoyer de bulunuyor.

Teksas ve Kaliforniya’da Filistin eylemlerine sert polis saldırıları

Demokratlara göre protestocular anlaşma istemiyor

Gazze’deki savaşı protesto etmek amacıyla kampüste kurulan çadır kampı, Columbia Rektörü Nemat Shafik’in bu ayın başlarında Kongre’ye kampüsteki antisemitizm hakkında ifade verdiği sırada kurulmuştu.

Protesto, Yahudi öğrenciler arasında antisemitizm iddialarına ve güvenlik endişelerine yol açarken, çok sayıda Kongre heyeti geçen hafta üniversiteyi ziyaret etti ve protestocuları kınadı.

Columbia yetkilileri hâlâ kamp organizatörleriyle bir çözüm üzerinde müzakere etmeye çalışıyor. Üniversite, cumartesi günü itibariyle müzakerelerin devam ettiğini söyledi.

Fakat kampta yer alan aktivistler, cuma günü yaptıkları açıklamada çok az ilerleme kaydedildiği ve üniversitenin bir anlaşmaya varılması için son tarih vermedini açıkladılar.

Demokrat temsilcilere göre ise, “Yaklaşık bir hafta süren görüşmelerin ardından, kampüse yerleşen öğrencilerin ve aktivistlerin dağılmak için makul bir anlaşmaya varmak istemedikleri artık çok açık.”

Amerikan kampüslerinde ‘Filistin’ korkusu

Temsilciler Meclisi’nde ‘antisemitizm’ tasarısı oylanacak

Kampüslerde yaşanan protestolar, Kongre gündemini de belirlemeye başladı. Temsilciler Meclisi bu hafta, Temsilciler Meclisi Demokratlarını bölen bir antisemitizm tasarısını oylayacak.

New York’tan Cumhuriyetçi Temsilci Mike Lawler tarafından sunulan ‘Antisemitizm Farkındalık Yasasını’ oylamaya hazırlanıyor. Yasa, Eğitim Bakanlığı’nın öğrencilere karşı ayrımcılığı yasaklayan federal kanunları uygularken Uluslararası Holokost Anma İttifakı’nın (IHRA) antisemitizm tanımını kullanmasını gerektiriyor.

IHRA’nın tanımı, pek çok kişi için tartışmalı bir şekilde, ‘Yahudi halkının kendi kaderini tayin hakkını reddetmeyi’ ve ‘çağdaş İsrail politikasını Nazilerinkiyle karşılaştırmayı’ antisemitizm örnekleri olarak gösteriyor.

Tasarının, 33 Cumhuriyetçinin yanı sıra 14 Demokrat destekçisi olduğu göz önüne alındığında, partiler üstü büyük bir oyla geçmesi muhtemel.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English