Bizi Takip Edin

AMERİKA

Amerikan üniversitelerinde polis şiddeti sürüyor

Yayınlanma

ABD’de üniversite öğrencilerinin İsrail’le ilişkilerin kesilmesi ve üniversite yönetimlerinden federal hükümete savaşın sonlandırılması için baskı yapmasını isteyen protestoları yayılırken polis saldırıları da şiddetleniyor.

Protestocular, okullar İsrail’le bağlantılı kuruluşlardan fonlarını tamamen çekmeyi taahhüt edene kadar dağılmayacaklarını söylüyorlar.

Ayrıca kampüslerinden İsrail’e silah, inşaat ekipmanı, teknoloji hizmetleri ve diğer kalemleri satan şirketlerden fonlarını çekmeleri çağrısında bulunuyor.

Atlanta’da profesörlere gözaltı

Dün tüm dünyanın gözü önünde, Atlanta’daki Emory Ünviersitesi’ndeki Filistin yanlısı eyleme saldıran polis, aralarında iktisat profesörü Caroline Fohlin ve felsefe bölümü başkanı Noëlle McAfee’nin de bulunduğu onlarca kişiyi gözaltına aldı.

Profesör Fohlin’in polisle diyaloğu sırasında, polisin şiddet kullanarak gözaltı yapması ve güç kullanması konusundaki endişelerini dile getirdiği duyuldu.

Üniversite kampüsünde perşembe sabahı üniversite avlusunda bir kamp kurulmasının ardından yaşanan olaylarda polisin protestocuları yere yatırdığı ve zorla kelepçe taktığı görüldü.

Olay yerindeki CNN ekibinin bildirdiğine göre, kolluk kuvvetleri göstericilerin bölgeden temizlenmesine yardımcı olmak için biber gazı kullandı. Ayrıca polis tarafından gözaltına alınan protestocuların etrafında toplanan kalabalığa karşı da biber gazı kullandılar. 

Teksas ve Kaliforniya’da Filistin eylemlerine sert polis saldırıları

Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi Georgia şubesi perşembe günü Emory Üniversitesi’nde polisin protestoculara karşı güç kullanımını ve gözaltıları kınadı.

Örgütten yapılan açıklamada, “Emory Üniversitesi ve APD [Atlanta Polis Departmanı], şu anda Emory kampüsünde gördüğümüz şiddetin sorumluluğunu tamamen taşımaktadır. Öğrencilere ve protestoculara tüm anayasal hakları tanınmalıdır,” denildi.

Çarşamba günü Teksas Üniversitesi’nde de onlarca protestocu polis saldırısının ardından gözaltına alınmıştı. Teksas Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU), eyalet ve üniversite yetkililerinin Teksas Üniversitesi’nde ve ülke çapındaki diğer üniversitelerde Filistin yanlısı gösterileri ‘şiddetle sansürlemek’ için kolluk kuvvetlerini görevlendirmelerine karşı uyarıda bulundu.

Gruptan yapılan açıklamada, “Birinci Anayasa Maddesi, Filistinlileri savunanlar da dahil olmak üzere Teksas’ta ve ülke genelinde insanların protesto etme hakkını garanti altına almaktadır,” denildi.

Öte yandan yerel savcılık, gözaltına alınan 46 kişinin davasının düşürüldüğünü açıkladı.

Protestolar Washington’a da sıçradı

Washington DC’deki Georgetown Üniversitesi’nde Filistin yanlısı protestoculardan oluşan bir kalabalık, kampüsteki ana idari bina olan Healy Hall’un önünde bir araya geldi.

Kalabalık daha sonra, mezuniyet kıyafeti giyen birkaç profesörün önderliğinde George Washington (GW) Üniversitesi’ndeki çadır kapına doğru yürüyüşe geçti.

GW kampında düzinelerce çadır kampüsün bahçesinin yaklaşık dörtte birini doldurdu.

“Tek bir çözüm var, intifada intifada, yaşasın intifada,” sloganları atan göstericiler, ‘İnsanlar işgal edildiğinde direniş haklıdır!’, ‘İşgali durdurun!’ ve ‘Ateşkes hemen şimdi!’ yazılı pankartlar taşıdılar.

Netanyahu’dan ABD’ye “gösterileri durdur” çağrısı

Nerede ne oldu?

CNN’de yer alan listeye göre, şimdiye kadarki Filistin yanlısı protestolar ve yaşananlar şöyle:

Güney Kaliforniya Üniversitesi (USC): USC, Mayıs ayında 2024 mezunları için düzenleyeceği ana mezuniyet törenini ‘alınan yeni güvenlik önlemlerini’ gerekçe göstererek iptal etti.

Emory Üniversitesi: Kampüsteki protestolar sırasında en az iki profesör gözaltına alındı. CAIR Georgia şubesi tutuklamaları kınadı ve NAACP Georgia üniversite rektörü ile görüşme çağrısında bulundu.

Kamu Güvenliği Başkan Yardımcısı Cheryl Elliott, okuldaki bir protesto sırasında 20’si Emory topluluğu üyesi olmak üzere 28 kişinin gözaltına söyledi. Georgia Eyalet Devriyesi, atlı polislerin protesto sırasında ‘isyankâr kalabalığı kontrol altına almak için’ biber gazı kullandığını söyledi. Bir grup Demokrat Georgia eyalet milletvekili, Emory’deki gözaltılar sırasında Georgia Eyalet Devriyesi tarafından ‘aşırı güç kullanılmasını’ kınadı.

Northeastern Üniversitesi: Onlarca protestocunun çadırlar etrafında insan zinciri oluşturduğu bir kamp kuruldu.

New York Şehir Koleji: New York Polis Departmanı (NYPD), perşembe öğleden sonra kampı temizlemeyi artık planlamadığını söyledi.

George Washington Üniversitesi: Organizatörler ve üniversite, Filistin yanlısı göstericilerin kampüste District of Columbia, Maryland ve Virginia bölgesinden öğrencileri temsil eden bir kamp kurduğunu doğruladı.

Üniversite başkanı Ellen M. Granberg, DC Metropolitan Polisi’nden kampüsteki ‘izinsiz bir protesto kampının’ taşınmasına yardımcı olmasının istendiğini söyledi. Granberg, bu kararın ‘GWPD tarafından kampüste alternatif bir gösteri alanına taşınması için yapılan çok sayıda talimatın kamp katılımcıları tarafından dikkate alınmaması üzerine’ alındığını söyledi.

Emerson Koleji: Boston Polis Departmanına göre, Çarşamba günü Boston’daki Emerson kolejinde Filistin yanlısı bir protesto sırasında 100’den fazla kişi gözaltına alındı ve dört polis memuru yaralandı.

Başkan Jay Bernhardt, onlarca gözaltının ardından ‘protestoyu ateşleyen sivil aktivizmi ve tutkuyu’ tanıdığını ve saygı duyduğunu söyledi.

Columbia Üniversitesi: Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson Columbia rektörünü kampüse düzen getiremezse istifa etmeye çağırdı. Protestocular ve Columbia yetkilileri arasında kamp alanının temizlenmesine ilişkin görüşmeler çarşamba sabahı erken saatlerde 48 saat daha uzatıldı.

New York Times’ın haberine göre, fakülte senatosunun cuma günü okulun rektörü Minouche Shafik’i aldığı bazı kararlar nedeniyle uyaran bir karar tasarısını oylaması bekleniyor. Shafik, kampüsteki öğrenci protestolarını bastırmak üzere polise yetki verdiği için eleştirilere maruz kalmıştı.

Güney Kaliforniya Üniversitesi: Polis, Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde dağılma emrinin ardından yaklaşık 100 protestocuyu gözaltına aldı.

Üniversite, ‘alınan yeni güvenlik önlemlerini’ gerekçe göstererek gelecek ayki ana mezuniyet törenini iptal etti.

Austin Teksas Üniversitesi: Gergin direnişin ardından Teksas Kamu Güvenliği Departmanı, kampüste kolluk kuvvetleri tarafından 57 gözaltı yapıldığını açıkladı. Travis County Şerif Ofisi sözcüsü Kristen Dark CNN’e yaptığı açıklamada, “Gözaltına alınanları üniversitede öğrenci olup olmadıklarına göre sınıflandırmıyoruz,” dedi.

Cal Poly Humboldt: Okul yetkilileri, California Eyalet Politeknik Üniversitesi, Humboldt kampüsünün, ‘kimliği belirsiz öğrenci olmayanlar’ da dahil olmak üzere protestocuların iki binayı işgal etmeye devam etmesi nedeniyle hafta sonu boyunca kapalı kalacağını söyledi.

Brown Üniversitesi: Üniversite, kampüste kamp kurmayı yasaklayan okul davranış kurallarını ihlal ettiğini iddia ettiği yaklaşık 130 öğrenciyi tespit etti. Üniversite, sorumlu bulunan öğrencilerin davranışlarına ve daha önceki davranış ihlalleri de dahil olmak üzere diğer faktörlere bağlı olarak disipline edileceğini söyledi.

Indiana Üniversitesi: Kampüs protestolarının ardından perşembe günü kampüste en az 33 kişi gözaltına alındı.

Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles (UCLA): Perşembe günü UCLA’da “kamplı bir gösteri” düzenlendi.

Northeastern Üniversitesi: Boston’daki Northeastern Üniversitesi’nde onlarca protestocunun birkaç çadırın etrafında insan zinciri oluşturduğu görüldü. 

Ohio Eyalet Üniversitesi: Üniversite sözcüsü Benjamin Johnson’a göre Ohio Eyalet Üniversitesindeki göstericiler dağılmayı reddetmelerinin ardından perşembe gecesi gözaltına alındı.

Beyaz Saray ulusal muhafızlar konusunda topu valilere attı

Beyaz Saray, Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson’ın Başkan Biden’dan üniversite kampüslerine Ulusal Muhafızları çağırması talebini geri çevirdi.

Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean-Pierre perşembe günü yaptığı açıklamada konunun Başkana bağlı olmadığını söyledi.

Gazetecilere verdiği demeçte, “Bu valilerin karar vereceği bir konu,” diyen Jean-Pierre, Biden’ın daha önce protestoları antisemitik olarak eleştirdiğine dikkat çekti. 

Johnson çarşamba günü yaptığı açıklamada protestoları ‘tehlikeli’ olarak nitelendirmişti. Meclis Başkanı, “Eğer bu durum hızlı bir şekilde kontrol altına alınmazsa ve bu tehdit ve gözdağı durdurulmazsa, Ulusal Muhafızlar için uygun bir zaman olacaktır,” demişti.

Amerikan kampüslerinde ‘Filistin’ korkusu

Cumhuriyetçilerin eylemlere karşı çağrıları sertleşiyor

Pennsylvania Cumhuriyetçi Senato adayı Dave McCormick perşembe gecesi düzenlenen bir mitingde Pennsylvania’da ve ülke genelinde meydana gelen kampüs protestolarına sert çıktı.

McCormick, “Manevi olarak başımız belada. Bugün Penn’de de aynı şey oldu. Ülkenin dört bir yanındaki üniversite kampüslerimizde yürüyen bu çocuklara inanabiliyor musunuz? Dürüstçe söylüyorum, buna inanabiliyor musunuz?” diye sordu.

Cumhuriyetçi aday, gösterileri ‘anti-Amerikan’ olarak nitelendirdi ve ‘bu tür davranışları onaylayan’ üniversitelerin araştırma için federal fon almaması ya da bağışları için vergiden muaf statüsüne uygun olmaması gerektiğini söyledi.

Protestocuların davranışlarını ‘antisemitik’ ve ‘şiddet sınırında’ olarak nitelendiren Cumhuriyetçi siyasetçi, kolluk kuvvetlerinin ‘kampları temizlemesi’ gerektiğini söyledi.

Cumhuriyetçilerin ağır toplarından Mitch McConnell’ın da aralarında bulunduğu senatörler gösterilerin zor yoluyla dağıtılması gerektiğini savundu.

Senato azınlık lideri McConnell ve yardımcısı John Thune, ABD başsavcısı Merrick Garland ve eğitim bakanı Miguel Cardona’ya mektup yazarak göstericileri ‘antisemitik, terör yanlısı çeteler’ olarak nitelendirdi.

25 Cumhuriyetçi senatörün imzaladığı mektupta, “Eğitim Bakanlığı ve federal kolluk kuvvetleri, düzeni yeniden tesis etmek için derhal harekete geçmeli, Yahudi öğrencilere yönelik şiddet ve tehditleri sürdüren çeteleri kovuşturmalı, terörü teşvik eden tüm yabancı uyrukluların (değişim öğrencileri gibi) vizelerini iptal etmeli ve öğrencilerini korumak yerine seyirci kalan okul yöneticilerini sorumlu tutmalıdır,” deniliyor.

Teksas Üniversitesi’ne eyalet polislerini sokan Vali Greg Abbott da ‘göstericilerin hapse ait olduğunu’ söylemişti.

Eski ABD Başkanı Donald Trump da çarşamba günü gösterileri kınadı ve savaş karşıtı aktivistleri, başkanlığının ilk yılında Charlottesville, Virginia’da yürüyüş yapan ‘beyaz üstünlükçüler’ ile kıyaslayarak, “Charlottesville, Ülkemizin dört bir yanında meydana gelen ayaklanmalar ve İsrail karşıtı protestolarla kıyaslandığında ‘çerez’ gibidir,” dedi.

AMERİKA

New York polisinden gözaltındaki Filistin yanlısı eylemcilere işkence

Yayınlanma

Columbia Üniversitesi Barnard Koleji’nden iki öğretim üyesinin içeride bulunan öğrencilerden topladığı bilgilere göre, geçen hafta New York’taki üniversitelerde düzenlenen protesto gösterilerine yönelik polis saldırısı sırasında gözaltına alınan öğrencilere 16 saat boyunca su ve yiyecek verilmedi.

Diğer öğrenciler ise tutuklanmalarının ardından New York Polis Departmanı (NYPD) görevlileri tarafından dövüldüklerini ve yaralanmaları nedeniyle hastaneye götürüldükten sonra merkezi gözetim altına alındıklarını bildirdiler. Yaralanmaların fotoğrafları The Intercept’e ulaştırıldı.

Polis Columbia Üniversitesi ve City College of New York’ta 282 protestocuyu gözaltına almıştı. Profesörlere göre bu kişiler şehir merkezindeki NYPD merkezi ile Manhattan Ceza Mahkemesine götürüldüler.

Biden işareti verdi, polis Columbia’ya girdi: Onlarca öğrenci gözaltında

Barnard College profesörü Shayoni Mitra ve isminin açıklanmasını istemeyen kadrolu bir öğretim üyesine göre, saldırı sırasında gözaltına alınan öğrencilerden en az ikisi üç saat boyunca hücre hapsinde tutulduklarını, diğerleri ise çok daha uzun süre kaldıklarını söyledi.

Diğer öğrenciler, nezarethanenin genel nüfusu ile birlikte fare istilasına uğramış hücrelerde tutulduklarını bildirdiler. Öğrenciler profesörlere 16 saat boyunca kendilerine su ya da yemek verilmediğini ve en az bir öğrencinin aynı süre boyunca ayakkabısız bırakıldığını anlattı.

Mitra The Intercept’e yaptığı açıklamada, “Duyduğumuz koşullar insanlık dışı. Oradaki her insanın haysiyetini elinden alıyorlar,” dedi.

Cumhuriyetçi ve Demokrat Kongre üyeleri Filistin protestolarına karşı FBI’ı göreve çağırdı

New York Daily News’ün haberine göre, New York’taki bir savunma kuruluşu olan Legal Aid Society, kentin Soruşturma Departmanını, protestocuların düşük seviyeli suçlamalarla “hukuksuz bir şekilde hapse atıldığı” en az 46 vakayı soruşturmaya çağırdı.

Öğrencilere destek veren Mitra, gözaltıların NYPD, üst düzey yetkililer ve medya tarafından protestoların ‘dış güçler’ tarafından organize edildiği yönündeki yanlış tasvirden kaynaklandığını söyledi.

New York Belediye Başkanı Eric Adams, sosyal medyada emekli bir öğretmen ve büyükanne olduğu ortaya çıkan “dışarıdan gelen bir kışkırtıcının” günler öncesine ait bir fotoğrafını gördükten sonra polis saldırılarını onayladığını söylemişti.

Rashid Khalidi’den Columbia Üniversitesi yönetimine ‘antisemitizm’ mektubu

Öğrencilerin Hamilton Hall’u işgal etmesinin ardından Columbia Üniversitesi binayı 30 Nisan gece yarısı kapattı ve bir daha açmadı. Mitra, “Yani o binada bulunan herkes izinsiz girmiş sayılıyor. Üniversiteye göre o binadaki herkes dışarıdan gelen bir kışkırtıcıydı,” dedi.

Baskın sırasında NYPD, insanların saldırıları belgelemesini engellemek için sağlık görevlileri, yasal gözlemciler ve gazeteciler için kampüse erişimi kısıtladı.

Mitra, “Hiç kimse yasal gözlemciler, sağlık personeli ve diğer medya mensupları olmadan gözaltına alınmayı hak etmez ama öyle oldu,” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Milei BBC’ye konuştu, kemer sıkmayı savundu

Yayınlanma

Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei, radikal kemer sıkma önlemlerinin bedelini sıradan Arjantinlilerin ödemediğini ileri sürdü.

Kamu harcamalarını kısma arzusunu sembolize etmek üzere seçim kampanyasını elektrikli testereyle yürüten Milei, BBC’ye verdiği mülakatta yaptığı büyük kesintilerin bedelini halkın değil ‘siyasi sınıfın’ ödediğinde ısrar etti.

Aralık ayında göreve başladığında yükselen enflasyon şimdi düşmeye başladı, fakat yıllık bazda dünyanın en yüksek enflasyonu olmaya devam ediyor.

Başkanı eleştirenler, kemer sıkma programının bedelini milyonlarca Arjantinlinin ödediğini savunuyor.

Yemin etmesinden bu yana geçen beş ay içinde kamu sektöründeki istihdamı, enerji ve ulaşım sübvansiyonlarını ve para biriminin değerini düşüren Milei, Kongre’de çoğunluk olmamasına rağmen başkanlık emirleri ile iş görme tehdidini de savuruyordu.

BBC muhabiri, röportaj için başkanlık ofisinde buluştuklarını ve odada Rolling Stones’un bir fotoğrafının, masanın üzerinde kendi büstünün, elektrikli testereli bir oyuncak maketin ve üzerinde kendi fotoğrafı olan bir su şişesinin bulunduğunu aktardı ve “Ekibi, bunların hayranlarından gelen hediyeler olduğunu söyledi,” dedi.

Öte yandan Milei, Arjantin’in en büyük ticaret ortaklarından biri olan ve başkanlık kampanyası sırasında “katil” olarak nitelendirdiği Çin’e yönelik geçmişteki eleştirilerini tekrarlamayı reddetti.

Kesintilerin %90’ının ‘siyasi sınıfa’ ait olduğunu ve sadece %10’unun hükümetin emeklilik harcamalarında kesintiye gitmesiyle sağlandığını iddia ederek, yükün en ağır kısmının ‘siyaset kurumu’ tarafından üstlenildiği konusunda ısrar etti.

BBC’ye göre bağımsız analistler emeklilik harcamalarında reel olarak %30-40 oranında kesinti yapıldığını ve bunun hükümetin en büyük harcama kesintilerinden biri olduğunu söylüyor.

Başkan Milei, yönetiminin 2008’den bu yana ilk kez harcamaları vergi gelirlerinin altına düşürmeyi başarmış olduğunu söyledi. Kendisine zor durumda olan bir Arjantinli emeklinin sözleri aktarılıp ne diyeceği sorulduğunda ise, “Bir bireyin durumuna bakarak makroekonomik bir değerlendirme yapamazsınız,” cevabını verdi.

İnsanların “seri yalancılar” olarak nitelendirdiği “çürümüş” kitle iletişim araçları ve gazeteciler tarafından yayılan bilgilerden etkilendiğini savunan Arjantinli lider, göreve geldiğinden bu yana iki katına çıkan süt fiyatı gibi raflardaki fiyatlara işaret edildiğinde, “Tek bir malın fiyatına dayanarak ekonomi yapamazsınız,” dedi.

Politikalarını savunarak, “Sihir yoktur, gerçek hayatın zamana ihtiyacı vardır,” diyen Milei, alternatifin önceki yönetim gibi ‘para basmaya devam ederek enflasyon yaratarak en kırılgan kesimi etkilemek’ olduğunu savundu.

Milei, ekonomik programının, örneğin çocuklu işsizlere gıda satın almaları için verilen destek gibi bazı sosyal yardımları artırarak, en kırılgan durumda olanlara yardımcı olduğunda ısrar etti ve ekonomik göstergelerin “iyileşmekte” olduğunu ve “geçen ay maaşların enflasyonu geçtiğini” söyledi.

İhtiyatlı Falkland/Malvinas açıklamaları

Arjantin’in ‘liberteryen’ lideri, Birleşik Krallık ile savaşa kadar giden ihtilafın konusu olan Falkland/Malvinas adaları hakkında ihtiyatlı bir tutum takınmayı tercih etti.

BBC, Falkland Adaları’nın şu anda “İngiltere’nin elinde” olduğunu kabul ettiğini söyleyen başkanın kullandığı dilin, adaların Arjantin’e ait olduğunu tarihsel olarak savunan geçmiş liderlerden farklı olduğuna işaret etti.

Başkan Milei, Malvinas’ın egemenliğini Birleşik Krallık’tan almaya çalışmanın onlarca yıl alabileceğini kabul etti ve Arjantin’in “çatışma istemediğini” söyledi.

Siyasetçi, diplomatik kanallar aracılığıyla adaları geri alma sözü verdi ancak “anlık bir çözüm olmadığını” kabul etti.

Nisan ayı başında Falkland/Malvinas Savaşı’nın 42. yıldönümünde adaların Arjantin’e bağlanması için bir “yol haritası” sözü vermiş ve

“Adaların egemenliğini talep ederek göğüslerini kabartan ama sonuç alamayan” politikacıları eleştirmişti.

Birleşik Krallık ve Arjantin, Arjantin’de Malvinas olarak bilinen Britanya denizaşırı toprakları için 1982 yılında savaşa girmişti. Savaş 255 İngiliz askerinin, üç ada sakininin ve 649 Arjantinli personelin hayatına mal oldu.

Fakat Başkan Milei, Falkland Savaşı sırasında Birleşik Krallık başbakanı olan Margaret Thatcher’ı övdü.

Başkanlık sarayındaki ofisinde konuşan Milei’nin masasında Margaret Thatcher’a ait bazı hatıra eşyaları bulunuyordu.

Thatcher savaş sırasında Arjantin donanmasına ait General Belgrano kruvazörünün torpillenmesi emrini vermiş ve gemide bulunan 323 kişinin ölümüne neden olmuştu.

Başkan Milei, Thatcher’a hâlâ hayranlık duyup duymadığı sorulduğunda, “Birini milliyeti ya da ırkı nedeniyle eleştirmek entelektüel açıdan çok tehlikeli. Margaret Thatcher’ın pek çok konuşmasını dinledim. Çok zekiydi. Öyleyse sorun nedir?” dedi.

Liz Truss’ı tanımadı

Mülakatın bir noktasında, eski Birleşik Krallık Başbakanı Liz Truss’ın, kendisi için ‘favori Muhafazakâr liderim’ demesi sorulan Milei, İngiliz lideri tanımadığını belli etti.

“Kim?” diye cevap veren Milei, muhabirin açıklama yapması üzerine, “Fikir beyan edecek unsurlara sahip değilim, fakat Birleşik Krallık’ta muhafazakâr olarak tanımlanan şeyle biz liberteryenlerin pek çok ortak noktası var,” dedi.

Milei’nin ekonomi politikaları, The Telegraph gibi bazı muhafazakâr yayınlarda övülürken, kimileri Birleşik Krallık’ın en kısa süre Başbakanlık görevinde kalan siyasetçisi Liz Truss’ın ‘piyasa dostu’ hamlelerini Milei’nin programı ile karşılaştırıyor.

Liz Truss’un ekonomik programı, büyük oranda İngiliz düşünce kuruluşu Institute of Economic Affairs (IEA) tarafından oluşturulmuştu. Milei’nin platformunun da IEA’in ekonomik fikirlerinden hayli etkilendiği düşünülüyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Cumhuriyetçi ve Demokrat Kongre üyeleri Filistin protestolarına karşı FBI’ı göreve çağırdı

Yayınlanma

Kendisini ‘merkezi’ olarak tanımlayan siyasi grup No Labels’ın ev sahipliğinde düzenlenen bir toplantıda, aralarında çeşitli üniversitelerin mütevelli heyetlerinin de bulunduğu 300’e yakın katılımcıyla birlikte, New Jersey’in Demokrat Temsilcisi Josh Gottheimer ile New York’un Cumhuriyetçi Temsilcisi Mike Lawler, Kongre’nin öğrenci protestocuların daha fazla bastırılmasına nasıl yardımcı olabileceği ve FBI’ın nasıl daha fazla müdahil olabileceği hakkında konuştu. 

The Intercept’te yer alan habere göre No Labels çarşamba günkü etkinliği, son iki haftada 150’den fazla kampüse yayılan Gazze’deki savaşa karşı öğrenci protestolarına karşı çıkan ‘partilerinin önde gelen sesleri’ ile ‘özel bir Zoom toplantısı’ olarak tanıttı.

The Intercept’in elde ettiği toplantı kaydına göre, iki temsilci de protestoları şiddetle bastırmak için polisi göreve çağıran üniversitelerin tepkilerini övdü ve Kongre’nin öğrenci hareketlerini araştırmak için daha fazlasını yapacağına söz verdi.

Filistin yanlısı eylemlere ‘kötü niyetli dış aktörler’ suçlaması

Kongre üyeleri ve üniversite mütevelli heyeti üyeleri defalarca üniversite kampüslerindeki Filistin yanlısı çadır kamplarını ‘kötü niyetli dış aktörlerin’ finanse ve organize ettiğini iddia etti.

Gottheimer, kampüs protestoları konusunda Federal Soruşturma Bürosu (FBI) yetkilileriyle temas halinde olduğunu söyledi. Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesinde yer alan Gottheimer, “FBI ile yaptığım görüşmelere dayanarak –komite sorumluluklarım nedeniyle daha fazla ayrıntıya giremeyeceğim– ama şunu söyleyebilirim ki insanların bunun bir sorun olduğunun farkında olduğunu düşünüyorum,” dedi. 

Yerel FBI saha ofisleri adına konuşamayacağını ama ‘herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini’ ekleyen Temsilci, “Parayı takip etmenin anahtar olduğuna inanıyorum. Parayı takip etmeliyiz. Bu üniversitelerin birçoğu paranın nereden geldiği konusunda hiç de şeffaf değiller,” dedi.

New York Üniversitesi Onursal Başkanından polise övgü

Tartışmanın en önemli konuları arasında FBI’ın Amerikan üniversite kampüslerinin soruşturulmasına daha fazla müdahil olması ve savaş karşıtı protestoların ‘dışarıdan kışkırtıcılar’ tarafından körüklenmesinden duyulan korku yer aldı.

Bu hafta kampüsünde onlarca öğrencinin polis tarafından gözaltına alınmasını memnuniyetle karşılayan New York Üniversitesi Onursal Başkanı ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bill Berkley, New York merkezli bir Filistin dayanışma grubunun şehirdeki protesto çabalarına öncülük ettiğini iddia etti ve federallerin soruşturma başlatmasını önerdi.

Berkley, grubun insanları Columbia’daki kampa yönlendirdiğini gösteren ‘mesajları deşifre ettiklerini’ iddia etti. Ayrıca kampüs protestolarındaki çadırların birçoğunun aynı olması nedeniyle gösterilerin dışarıdan düzenlendiğini öne sürdü.

New York Belediye Başkanı Eric Adams da dahil olmak üzere protestoyu eleştiren pek çok önde gelen isim bu iddiayı tekrarlamıştı. Oysa çadırlar Five Below’da 15 dolara, Amazon ve Walmart’ta ise yaklaşık 30 dolara satılıyor.

Berkley daha sonra FBI’ın gösterilere karşı neden henüz harekete geçmediğini sordu ve “Bu arada, FBI ve terörist izleme grupları bunu biliyor; neden federal hükümet tarafından herhangi bir eylem görmedik?” dedi.

Cumhuriyetçiler üniversite fonlarının peşinde

Temsilciler Meclisi Cumhuriyetçileri bu hafta kampüs protestoları düzenleyen üniversitelere sağlanan federal fonları soruşturacaklarını açıklamışlardı. Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson, altı kongre komitesinin başkanlarıyla birlikte salı günü planlarını açıklamıştı.

Gottheimer ve Lawler, Gazze’ye yönelik acımasız işgal saldırısı sırasında İsrail’i savunmak için yoğun çaba gösteren Kongre üyelerinin başında geliyor.

Bu isimler, İsrail’e yönelik eleştirileri susturmak ve İsrail’i ABD’den aldığı milyarlarca doları uluslararası hukuku ihlal ederek kullandığı için sorumlu tutulmaktan korumak amacıyla ‘partiler üstü’ çabalara öncülük ettiler.

ABD’de bilinen bir yafta: Dışarıdan gelen kışkırtıcılar

The Nation’da yazan Dave Zirin, ‘dışarıdan gelen kışkırtıcılar’ temasının Amerikan siyasetinde 1940’ların sonundan bu yana kullanıldığına işaret ediyor.

Siyahların özgürlük mücadelesinin karalanması için, ilk olarak antikomünist John Birch Society ve Jim Crow yandaşları tarafından sivil haklar aktivistlerine karşı söyleniyordu.

Yazara göre argümanları şuydu: “Güney’deki Siyahlar, bir grup Kuzeyli, radikal, vurguncu komünist gelip onlara dünyada yanlış giden bir şeyler olduğunu söyleyene kadar beyazların üstünlüğünden fazlasıyla memnundular.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English