Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Ekonomik bunalımdan siyasi krize Lübnan

Yayınlanma

Mişel Avn’ın görev süresi 31 Ekim’de sona eriyor ancak Lübnan parlamentosu yeni cumhurbaşkanını henüz belirleyemedi. Ufukta siyasi grupların anlaşacaklarına dair bir belirti de yok. Zaten geçici bir kabine tarafından yönetilen ve 2019’dan beri tarihinin en büyük ekonomik bunalımlarından birini yaşayan Lübnan, hızla siyasi bir krize doğru sürükleniyor.

Emperyalizm işgalinden geç tarihte kurtulan ve ancak emperyalizmin geride bıraktığı ucube, mezhep temelli siyasi sistemin krizlerinden kurtulamayan Irak’tan sonra, Lübnan da anayasal bir çıkmaza sürükleniyor. Lübnan parlamentosu 15 Mayıs’ta yapılan seçimlerin üzerinden beş aydan fazla zaman geçmesine rağmen, tıpkı Irak’ın bir yıldır yapamadığı gibi, henüz hükümetini kuramadı. Geçici hükümet tarafından yönetilen ülke pazartesiden itibaren cumhurbaşkansız kalabilir. Lübnan parlamentosu, 31 Ekim’de görev süresi dolacak Mişel Avn’ın yerine geçecek 14. cumhurbaşkanını seçmek için bugüne kadar dört kez toplandı. Hafta başı düzenlenen son oturumda adaylardan Mişel Muavvad 39, İsam Halife 10 oy alırken, 61 geçersiz oy kullanıldı. 128 vekilin görev yaptığı parlamento, cumhurbaşkanını üçte iki çoğunlukla seçebiliyor. Lübnan parlamentosunun, bugün beşinci kez toplanarak yeni bir oylama yapması bekleniyordu ancak Parlamento Başkanı Nebih Berri’nin medya ofisi, oturumun iptal edildiğini duyurdu. Berri’nin sözcüsü, oturumun neden iptal edildiğine dair açıklama yapmadı ancak karar, Beriri’nin Fransa’nın Lübnan büyükelçisi Anne Grillo ile görüşmesinin ardından açıklandı.

Yetkisi kısıtlı hükümet

Parlamento, pazartesi günü görev süresi dolacak olan Avn’ın yerine yeni bir cumhurbaşkanı seçemezse, ülkede yetki karmaşası yaşanacak. Mişel Avn, 2016’da cumhurbaşkanı seçildiğinde bu koltuk siyasi çekişmeler nedeniyle iki yılı aşkın süredir boştu. Bu süreç boyunca cumhurbaşkanının yetkileri hükümete devredilmişti. Ancak bugünkü tabloda hükümetin kendisi de parlamentodan güvenoyu almış değil ve “geçici hükümet” sıfatıyla ülkeyi yönetiyor. Geçici hükümetin cumhurbaşkanının, özellikle yabancı ülkeler ve uluslararası kuruluşlarla anlaşma yapma gibi kritik yetkilerini kullanamayacağı belirtiliyor. Bu yetkisizlik, ağır mali krizi aşmak için uzun zamandır Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yapılan görüşmelerin sonuçlandırılmasını zorlaştırabilir. Pazartesi gününden itibaren cumhurbaşkanı koltuğu boş ve yetkisi kısıtlı bir hükümetle yüzleşecek olan Lübnan, ciddi ekonomik baskının altında bir de siyasi ve anayasal bir krizle sarsılabilir.

Anlaşmazlığın nedeni

Fransa’dan 1943’te bağımsızlığını kazanan Lübnan’da siyaset mezhepsel güç paylaşımına dayanıyor. Ülkedeki 18 dini mezhebin hükümet, ordu ve kamu yönetiminde temsilini sağlamayı amaçlayan bu sistem, 1975’te başlayan ve 15 yıl süren iç savaştan sonra imzalanan Taif Anlaşması’yla bazı değişikliklere uğradı ancak özü değişmedi. Buna göre parlamento başkanının Şii, başbakanın Sünni ve cumhurbaşkanının Maruni Hıristiyan olmasını öngörüyor. Lübnan’daki Maruni topluluğu ise ülkedeki diğer mezheplerden daha fazla bölünmüş durumda ve bu durum bir aday üzerinde anlaşmalarını engelliyor. Öte yandan parlamentoda ağırlığı bulunan Hizbullah’ın herhangi bir adaydan yana tavır almamış olması krizin aşılmasını zorlaştırıyor.

Hıristiyan Lübnan Güçleri Partisi tarafından desteklenen, Hizbullah muhalifi Mişel Muavvad, şimdiye kadar dört başarısız cumhurbaşkanlığı seçim oturumunda en çok oyu alan isim oldu ancak üçte iki çoğunluğu yakalayamadı. Öte yandan Hizbullah’ın müttefiki iki Maruni partisi de makamı bir diğerine vermeye hazır değil. Mevcut Cumhurbaşkanı Avn ve damadı Cibran Basil liderliğindeki Özgür Yurtseverler Partisi ve Süleyman Frenciye liderliğindeki Marada Hareketi’nin ortak bir adayı yok. Hizbullah’ın açmazı; eski düşmanı Avn’ı ülkedeki en yüksek makama taşıyan anlaşma ile kazandığı Özgür Yurtseverler Partisi ile her yıl daha da kan kaybeden ve şu an parlamentoda sadece iki vekil ile temsil edilen “kadim” ortağı Marada arasında seçim yapmak zorunda kalmış olması. Üstelik Lübnan basınında yer alan kimi haberlere göre Hizbullah lideri Nasrallah, Süleyman Frenciye’ye yıllar önce cumhurbaşkanlığını vaat etmişti.

Marunilerin kendi aralarındaki anlaşmazlık dışında, diğer bir zorluk cumhurbaşkanlığı seçiminin hükümet kurulma süreci ile paralel ilerlemesi, yani bakanlık “pazarlığında” da koz olması ile ilgili. Hizbullah’ın cumhurbaşkanlık seçimi için yapılan oylamalarda boş oy kullanmasının da hem bu pazarlıkla hem de müttefikleri arasında kalmasıyla ilgili olduğu belirtiliyor.

Mikati ve Avn-Basil anlaşmazlığı

15 Mayıs’ta yapılan seçimlerde Hizbullah ve müttefikleri toplamda aldıkları 61 sandalye ile hem hükümet kurmak için gerekli 64 vekil sayısına ulaşamadı hem de 2018 seçimlerinde 71 sandalye ile sağlandıkları çoğunluğu kaybetti. Liderliğinin Semir Caca başkanlığındaki Hıristiyan Lübnan Güçleri Partisi’nin yaptığı Hizbullah karşıtı blok da tek başına hükümet kuracak güce sahip değil. Parlamento seçimlerinden sonra kabineyi oluşturmak üzere Sünniler arasından atanan mevcut Başbakan Necip Mikati, Eylül 2021’den bu yana geçici başbakan olarak görev yapıyor. Yeni hükümetin yine Mikati liderliğinde mevcut kabinenin revize edilerek şekillenmesi bekleniyor. Ancak Cumhurbaşkanı Avn ve Basil ile Mikati’nin bazı bakanlıklar konusunda anlaşamadığı kaydediliyor. Hizbullah ise 31 Ekim gecesi Avn’ın görev süresinin bitmesiyle ‘anayasal boşluğu’ devralacak yeni bir hükümet kurmak için acele ediyor. Lübnan basınına yansıyan haberlere göre Hizbullah, Mikati ve Basil’e anlaşmaya varmaları için baskıyı artırdı.

Ancak yarın yapılacak parlamento oturumunun da ertelenmesiyle artık Avn’ın cumhurbaşkanı sarayından ayrılmadan yeni hükümetin kurulması imkansıza yaklaşmış durumda. Halihazırda üç yıldır ekonomik sorunlarla sarsılan Lübnan, kasım ayına, devlet kurumlarını işleyemez hale getirme tehlikesi bulunan siyasi bir açmazla başlayacak gibi duruyor.

Sistemin kendisi sorun olunca…

Hükümetler değişse bile bakanlıkların verileceği siyasi partiler ve mezheplerin aynı kaldığı, buna rağmen aylarca süren hükümet krizleri ez cümle “zoraki mezhep koalisyonuna” dayalı hükümet sistemi Lübnan için yeni değil. Ancak 2019’dan beri ülke, Dünya Bankası’na göre 19. yüzyıldan bu yana dünyanın gördüğü en derin ekonomik krizlerden biriyle boğuşuyor. Üstelik Kovid-19 pandemisinin etkileri yeni hissedilmeye başlamışken, iki yıl önce ticaret ve ekonominin kalbi Beyrut limanı, tarihteki nükleer olmayan en güçlü patlamalardan biriyle sarsıldı. Sonuçta ülke 2019’dan bugüne kadar aralıklarla süren geniş çaplı protestolara sahne oldu.

Rüşvet ve yolsuzluğun siyasetten ayrı düşünülmediği ülkede, elektrik başta olmak üzere kamu hizmetleri yok denecek kadar az. İlaç gibi temel ürünler tedarik edilemiyor. Lübnan için yeni olan işte bu tablo. Ve bu tablo karşısında sorunları çözme gibi bir görevi bulunan sistemin, kendisinin bir sorun haline gelmesi, Lübnanlıları mevcut siyasetten beklentisini sıfıra yaklaştırmış durumda. Zorunlu ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan insanlar, kendi sorununu çözmekten aciz siyasete güvenini yitirirse çözümü yine sokakta ama bu kez daha yoğun katılımla aramak zorunda kalabilir. Bu olasılık, para birimi dolar karşısında yüzde 95 değer kaybeden, alım gücü hızla düşen, yüzde 80’i yoksulluk sınırının altında yaşamaya çalışan ve yüzde 63’ünün ülkeyi terk etmek istediği Lübnan’ın göze alamayacağı bir şey. Ancak Lübnan’ın babadan-oğula devredilen vekilleri, iki bakanlıkta daha söz sahibi olabilmek için ülkenin geleceğinden neleri feda edeceğini yaşayıp göreceğiz.

 

ORTADOĞU

Hamas’ın Batı Şeria lideri İsrail hapishanesinde öldürüldü

Yayınlanma

Hamas’ın Batı Şeria’daki lideri Mustafa Muhammed Ebu Ara, tutuklu bulunduğu İsrail hapishanesinde hayatını kaybetti. 7 Ekim’den bu yana İsrail hapishanelerinde işkence veya ihmal nedeniyle öldürülen tutuklu sayısının 19’a yükseldi.

Filistin Esirler Cemiyeti ile Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyetinden yapılan ortak açıklamada, işgal altındaki Batı Şeria’nın Tubas kentine bağlı Akaba beldesi sakinlerinden Ebu Arra’nın sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine hastaneye kaldırıldığı belirtildi.

Rimon Hastanesinden Soroka Askeri Hastanesine sevk edilen Ebu Arra’nın yaşamını yitirdiği aktarılan açıklamada, evli ve 7 çocuk babası olan Ebu Arra’nın 1990 yılından bu yana birçok kez İsrail tarafından tutuklandığı kaydedildi.

Ebu Arra’nın İsrail hapishanelerinde toplam 12 yıl yattığı paylaşılan açıklamada, 63 yaşındaki Filistinlinin son olarak 30 Ekim 2023’te idari tutuklamaya tabi tutulduğu hatırlatıldı.

Açıklamada, “Ebu Ara’nın, tüm mahkumlar gibi, Gazze’ye yönelik imha savaşının başlamasından bu yana, İsrail hapishaneleri ve kamplarındaki mahkûm ölümlerinin başlıca nedenleri olan işkence, açlık ve tıbbi ihmal de dahil benzeri görülmemiş suçlar ve prosedürlerle karşı karşıya kaldığı” vurgulandı.

Ebu Arra’nın tutuklanmadan önce ciddi sağlık problemleri yaşadığı belirtilen açıklamada, “Ebu Arra, ilaçlarından mahrum edilerek ölüme terk edildi. Bu Filistin halkına karşı devam eden soykırım suçları kapsamında yapıldı” denildi.

Filistinlinin ölümünden İsrail hapishane idaresinin sorumlu tutulduğu açıklamada, İsrail hapishanelerinde tutulan 9 bin 700’ü aşkın Filistinlinin akıbetinden de hapishane idaresinin mesul olduğu kaydedildi.

Açıklamada, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail hapishanelerinde ölen Filistinlilerin sayısının 19’a çıktığı aktarıldı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Mısır, IMF incelemesi öncesi akaryakıt fiyatlarını %15 artırdı

Yayınlanma

Mısır, Aralık 2025’e kadar sübvansiyonları kademeli olarak kaldırma planının bir parçası olarak akaryakıt fiyatlarını artırdı. Bu hamle, vatandaşların hoşnutsuzluğuna yol açan elektrik kesintilerinin devam ettiği bir dönemde geldi.

Mısır 2022’den bu yana, verdiği kredilere karşılık Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) talep ettiği ekonomik bir “reform” programı uyguluyor. Bu program çerçevesinde para birimi dört kez devalüe edildi, gıda ve enerji sübvansiyonları önemli ölçüde azaltıldı, ancak bazıları hala yürürlükte.

The National’a konuşan mali analistler, akaryakıttaki fiyat artışlarının IMF’nin Mısır’a verdiği 820 milyon dolar tutarındaki kredinin üçüncü diliminin ödenmesi için temel bir şart olduğunu söyledi.

IMF, Mısır’ın gıda ve yakıt sübvansiyonlarının kaldırılması şartını yerine getirmesini beklerken reform programının üçüncü incelemesi 10 Temmuz’dan 29 Temmuz’a ertelendi.

IMF’nin mart ayında kredi programını 5 milyar dolar genişletmesinden bu yana hükümet akaryakıt fiyatlarına ikinci kez zam yaptı. Mısır, anlaşmanın bir parçası olarak yakıt sübvansiyonlarını azaltmayı taahhüt etmişti.

Nisan ayında IMF, Mısır’ın 2024/25 yıllarında yakıt sübvansiyonları için 331 milyar Mısır lirası (6,85 milyar dolar), 2025/26 yıllarında ise 245 milyar Mısır lirası harcayacağını tahmin etmişti.

The National’ın haberine göre hükümetin sübvansiyonları kaldırma çabaları, son yıllarda yaşam maliyetlerinin arttığını söyleyen vatandaşların direnişiyle karşılaştı. Günlük yaşamı sekteye uğratan ve Mısırlılar arasında öfkeye yol açan sürekli elektrik kesintileri durumu daha da kötüleştirdi.

Hükümet elektrik kesintilerini rekor tüketim ve teknik arızalara bağlıyor ancak pek çok vatandaş bu açıklamaları bahane olarak görüyor.

Bazı uzmanlar sübvansiyonların azaltılmasının uzun vadede elektrik sektöründe yeni yatırımlar için alan açacağını ve nihayetinde elektrik kesintilerini ortadan kaldıracağını söylüyor.

Ancak hükümet kısa vadede IMF’nin şartlarını yerine getirmek ve halkın hoşnutsuzluğunu yönetmek arasında tehlikeli bir yolda ilerlemek zorunda.

Akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlar, IMF kredilerini güvence altına almak için gerekli olsa da hükümet ile vatandaşlar arasındaki ilişkiyi daha da gerginleştirebilir.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Ateşkes müzakerelerine “Biden” rötarı

Yayınlanma

İsrail müzakere ekibi, Hamas ile ateşkes ve esir takası müzakereleri için bugün Doha’da yapılması planlanan görüşmeleri bir hafta sonraya erteledi.

Üst düzey bir İsrailli yetkili, gecikmenin nedeninin Başbakan Binyamin Netanyahu ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki görüşmenin ertelenmesi olduğunu belirterek, Başbakan’ın nasıl ilerleneceğini değerlendirmek üzere ortaya çıkan anlaşmayı Biden’la görüşmeyi planladığını söyledi.

Kaynak ayrıca müzakere ekibinin toplantıdan sonra görüşmeler için yola çıkacağını söyledi, ancak tam zamanını belirtmedi. İsrail medyası heyetin ancak önümüzdeki hafta yola Doha’ya gidevileceğini bildirdi. Kaynak, gecikmeye rağmen müzakerecilerin Arap arabulucularla görüşmeleri uzaktan sürdürdüğünü vurguladı.

Hamas’ın elindeki rehinelerin aileleri, heyetin seyahatinin ertelendiği haberine öfke duyduklarını ifade ettiler.

Rehinelerden Matan Zangauker’in annesi Einav Zangauker, “Netanyahu Kongre önünde masadaki anlaşmayı kabul ettiğini açıklamak yerine, kişisel nedenlerle anlaşmanın ilerlemesini engelliyor” dedi.

Ayrıca aileler, İsrailli müzakere heyetiyle “acil toplantı” yapılmasını talep etti.

“Esir Aileleri Forumu” tarafından yapılan açıklamada müzakereler konusunda güven krizinin olduğuna işaret edildi. Açıklamada, “Başbakan (Binyamin Netanyahu) iki haftadır arabulucuların anlaşmanın uygulanmasına ilişkin taleplerine yanıt vermekten kaçınıyor” denildi.

Esir ailelerine müzakere sürecine dair sağlanan bilgilerin gerçekliği yansıtmadığı aktarılarak, “Bu ayak sürüme, sevdiklerimizi geri getirme şansının kasıtlı sabote edilmesidir. Müzakereleri etkili şekilde baltalıyor ve ciddi bir ahlaki başarısızlığa işaret ediyor” denilen açıklamada, esirlerin geri dönüşüne ilişkin “dürüst rapor” sunmanın güvenlik servislerinin sorumluluğunda olduğu vurgulandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English