Asya
Ekonomistler Çin’le ilgili büyüme tahminlerini %4,8’e düşürdü

Nikkei ve Nikkei Quick News tarafından yapılan son üç aylık ankette Çin ekonomistleri ülkenin 2024 gayrisafi yurtiçi hasılasına ilişkin tahminlerini düşürerek, büyümeyi canlandırmak için mücadele eden yetkililerin karşı karşıya olduğu baskının altını çizdi.
Çin ekonomisine ilişkin 28 yerel uzmanın ortalama tahminleri, temmuz ayında derlenen bir önceki ankette %4,9 olan yıllık GSYİH büyümesinin %4,8’e gerilediğine işaret ediyor. Ekonomistlerden bazıları, Çinli yetkililerin geçen hafta faiz oranlarını düşürmesi, emlak piyasasını desteklemesi ve borsaya milyarlarca dolar pompalayarak hisselerin yükselmesini sağlamasının ardından yanıtlarını sundu ya da güncelledi. Teşviklerin başlamasından önce yanıt verenlere ise Nikkei, tahminlerini değiştirmek isteyip istemediklerine dair sorular gönderdi.
Bir önceki çeyrek anketinde tüm yıl için büyüme tahmininde bulunan 25 ekonomistten 16’sı görünümlerini düşürürken, dokuzu aynı beklentilerini korudu. Büyüme tahminlerinin genel aralığı aşağı doğru kayarak %4,8 – %5,3’ten %4,5 – %5,0’a geriledi. Temmuz-eylül çeyreği için ortalama tahmin %4,6 olup, nisan-haziran döneminde kaydedilen %4,7’lik büyümeden daha da yavaşlama anlamına gelmekte ve geçen yılın üçüncü çeyreğinde kaydedilen %4,9’luk genişlemeden daha zayıf. Ekonominin ivmesini daha iyi yansıtan üçüncü çeyrek için çeyrekten çeyreğe büyüme tahmini, mevsimsellikten arındırılmış bazda %1,1 olup, ikinci çeyrekte görülen %0,7’lik büyümeden biraz daha hızlı.
Analistler önemli ters rüzgarlar konusunda uyarıda bulundu. KGI Asia’dan Ken Chen, sanayi üretimi ve yatırımlardan perakende ve emlak satışlarına kadar son dönemde beklenenden daha zayıf gelen verileri dikkate alarak yıllık büyüme tahminini %5,3’ten %4,9’a düşürdü. “Mevcut ekonomik büyüme trendi, esas olarak emlak döngüsünün dibe vurması ve dış talebin aşağı yönlü baskısı nedeniyle hala aşağı yönlüdür,” diyerek teşviklerin hükümetin yıllık GSYİH hedefi olan ‘%5 civarına’ ulaşmak için yeterli olmayabileceğini öne sürdü.
Mortgage oranlarını düşürme ve satın alma maliyetlerini azaltma yönündeki politika çabalarına rağmen, emlak sektörü büyük bir engel olmaya devam ediyor. Ekonomistlerden dokuz seçenek arasından ilk üç riski belirlemeleri istendiğinde, 20 kişiden 17’sinin belirttiği “durgun konut piyasası” listenin başında yer aldı. Bunu “zayıf tüketici güveni” ve “politika eksikliği ya da yetersizliği” takip etti.
Goldman Sachs’ın baş Çin ekonomisti Hui Shan, emlak piyasasını canlandırmak için alınan önceki politika önlemlerinin “o kadar da etkili olmayabileceğini” söyleyerek tahminini %4,9’dan %4,7’ye düşürdü.
Sumitomo Mitsui DS Asset Management’ın baş Asya ekonomisti Tetsuji Sano, “yaşlanan nüfusun ilerlemeye devam etmesi ve emeklilik sisteminin az gelişmiş olması nedeniyle, tüketici talebinin toplum genelinde düşmesinin muhtemel olduğunu” belirtti.
Gayrimenkul, Çin hane halkı varlıklarının yaklaşık %70’ini oluşturuyor. Bu da konut fiyatlarındaki düşüşün tüketici güvenini azaltan ve deflasyon endişelerini körükleyen doğrudan olumsuz bir servet etkisine sahip olduğu anlamına geliyor.
Fitch Ratings Ekonomi Direktörü Alex Muscatelli, “Deflasyonist baskıların yerleşik hale gelmesine yönelik açık riskler var” dedi. Ekonomideki genel fiyat değişimlerini yansıtan GSYİH deflatörünün yıllık bazda art arda beş çeyrektir gerilediğini ve temel mal ve hizmet fiyatlarının yatay seyrettiğini belirtti.
Çin, özellikle COVID-19 salgınından bu yana duyarlılığı iyileştirmek için mücadele ettiği için imalat ve ihracata büyük ölçüde güveniyor, ancak sektördeki ivme de azalmaya başlıyor. Ağustos ayında sanayi üretimindeki büyüme temmuz ayındaki %5,1’den yıllık bazda %4,5’e geriledi.
Bu durum, ABD, Avrupa Birliği ve Kanada’nın Çin elektrikli araçlarına ek gümrük vergileri uygulamaya başlamasıyla ticari korumacılığın arttığı bir döneme denk geliyor. Endonezya da benzer şekilde, başta Çin’den olmak üzere tekstil ithalatı gibi mallara ağustos ayında yürürlüğe giren gümrük vergilerini yeniden uygulamaya koydu.
ABN AMRO Bank Kıdemli Ekonomisti Arjen van Dijkhuizen, ticaret sapmasının tarifelerin etkisini bir ölçüde hafifletmeye yardımcı olduğunu ve ihracatın Çin’in büyümesinin temel itici gücü olmaya devam ettiğini belirtti. “Bununla birlikte, Çin’in arz odaklı stratejisi, ABD, AB ve diğer ülkelerin stratejik sektörleri Çin’in [aşırı arzına] karşı korumasıyla birlikte ticaret kavgalarının genişlemesine katkıda bulunuyor” dedi.
Devam eden dış ve iç belirsizlikler, Çin Halk Bankası da dahil olmak üzere çok sayıda merkezi hükümet kuruluşunu içeren teşvik hamlelerinin arkasında yatıyor gibi görünüyor.
HSBC Büyük Çin Baş Ekonomisti Jing Liu, “PBOC’nin aynı anda hem [zorunlu karşılık oranı] indirimi hem de faiz indirimi açıklaması nadir görülen bir durum ve politika yapıcıların destek sağlamak için karşı karşıya olduğu aciliyete işaret ediyor” dedi.
Barclays’in baş Çin ekonomisti Jian Chang da aynı görüşte. “Son gelişmeler, Çin yönetiminin en acil yapısal sorunlarını ele almak için daha proaktif bir yaklaşım benimsediğine işaret ediyor.” Bununla birlikte, her iki banka ekonomisti de yıllık tahminlerini değiştirmeyerek sırasıyla %4,9 ve %4,8 olarak korudu.
Bu yılın ötesindeki tahminlere gelince, ekonomistler uzun vadeli yapısal bir yavaşlamayı yansıtacak şekilde 2025’te %4,5’e ve 2026’da %4,2’ye kademeli bir yavaşlama öngörüyor.
Julius Baer ekonomisti Sophie Altermatt, “Konut sektöründeki kriz, buna bağlı konut serveti kaybı ve hane halklarının bilançolarını onarma ihtiyacının yanı sıra belirsiz bir ekonomik ortamda belirsiz gelir ve iş beklentileri iç tüketimi engelliyor” dedi.
Societe Generale’in baş Asya ve Çin ekonomisti Wei Yao, “ekonominin mevcut durumunun daha radikal önlemler gerektirdiğini” söyledi ve “deflasyon sarmalını sona erdirmek için daha fazla faiz indiriminden ziyade emlak ve yerel yönetim borçlarının yeniden yapılandırılmasına” ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Asya
Hindistan’da yolcu uçağı düştü: 242 kişinin tamamı hayatını kaybetti

Hindistan’ın batısındaki Ahmedabad kentinden kalkan ve 242 kişinin bulunduğu yolcu uçağı, perşembe günü kalkıştan birkaç dakika sonra düştü. Havayolu şirketi Air India uçağındaki 242 kişinin tamamının hayatını kaybettiği bildirildi.
Air India, uçağın İngiltere’nin Gatwick Havalimanı’na gitmekte olduğunu, polis ise uçağın havalimanı yakınlarındaki sivil bir alana düştüğünü söyledi.
Üst düzey bir polis memuru gazetecilere, “Uçağın düştüğü bina bir doktorlar yurdu… Alanın yaklaşık %70 ila %80’ini temizledik, geri kalanını da yakında temizleyeceğiz” dedi.
Bir kaynak Reuters’a, 242 kişinin 217’sinin yetişkin, 11’inin çocuk olduğunu söyledi. Air India, bunların 169’unun Hindistan vatandaşı, 53’ünün İngiliz, 7’sinin Portekizli ve 1’inin Kanadalı olduğunu açıkladı.
Havacılık izleme sitesi Flightradar24, uçağın hizmet veren en modern yolcu uçaklarından biri olan Boeing 787-8 Dreamliner olduğunu söyledi.
Air India, X’te “Şu anda ayrıntıları tespit ediyoruz ve daha fazla bilgi paylaşacağız. Yaralılar en yakın hastanelere kaldırılıyor” dedi.
Televizyon kanalları, kazanın uçağın kalkışından hemen sonra meydana geldiğini bildirdi. Bir kanal, uçağın bir yerleşim bölgesi üzerinden kalkışını ve ardından evlerin ötesinden gökyüzüne yükselen dev bir alev sütunu ile birlikte ekrandan kaybolduğunu gösterdi.
Görüntülerde ayrıca, havaalanı yakınlarında gökyüzüne yükselen yoğun siyah dumanla birlikte yanan enkaz parçaları da görüldü.
Görüntülerde, sedyelerle taşınan ve ambulanslarla götürülen insanlar da görüldü.
Ahmedabad Havalimanı hava trafik kontrolüne göre, yolcu uçağı saat 13.39’da (08.09 GMT) 23 numaralı pistten kalkış yaptı. Acil durum sinyali olan “Mayday” çağrısı yaptı, ancak sonrasında uçaktan herhangi bir yanıt alınamadı.
Flightradar24 ayrıca, uçağın kalkışından saniyeler sonra son sinyalini aldığını da belirtti.
“Kazaya karışan uçak, VT-ANB tescilli bir Boeing 787-8 Dreamliner’dır” dedi.
Boeing, ilk raporlardan haberdar olduğunu ve daha fazla bilgi toplamak için çalıştığını söyledi. Boeing hisseleri, piyasa öncesi işlemlerde %6,8 düşüşle 199,13 dolara geriledi.
Şirket 2022’de özelleştirilmişti
İngiltere Dışişleri Bakanlığı, internet sitesinde yayınladığı açıklamada, kaza ile ilgili gerçekleri acilen ortaya çıkarmak ve kazazedelere destek sağlamak için Hindistanlı yetkililerle işbirliği içinde olduğunu belirtti.
Hindistan Havacılık Bakanı’nın ofisi, Başbakan Narendra Modi’nin kurtarma çalışmalarına derhal tüm desteğin sağlanması talimatını verdiğini açıkladı.
Havacılık Bakanı’nın ofisi, tüm ilgili kurumların yüksek alarmda olduğunu ve koordineli çalışmaların sürdüğünü ekledi.
Ahmedabad, Modi’nin memleketi Gujarat eyaletinin en büyük şehridir.
Ahmedabad havaalanı, tüm uçuşların derhal durdurulduğunu açıkladı. Havaalanı, Hindistan’ın Adani Group holdingi tarafından işletiliyor.
Holdingin kurucusu ve başkanı Gautam Adani, X’te “Air India’nın 171 sefer sayılı uçağının trajedisi karşısında şok ve derin bir üzüntü duyuyoruz” diye yazdı.
“Hayal edilemez bir kayıp yaşayan ailelerin acısını paylaşıyoruz. Tüm yetkililerle yakın işbirliği içindeyiz ve olay yerinde ailelere tam destek veriyoruz” dedi.
Hindistan’da son ölümcül uçak kazası 2020 yılında Air India Express’in düşük maliyetli havayolu şirketi tarafından gerçekleştirilmişti.
Havayolunun Boeing-737 uçağı, güney Hindistan’daki Kozhikode Uluslararası Havalimanı’nda “masa üstü” pistini aştı. Uçak pistten çıkarak bir vadiye düştü ve burun kısmı yere çarptı.
Kazada 21 kişi hayatını kaybetmişti.
Eskiden devlete ait olan Air India, 2022’de Hint holding Tata Group tarafından devralındı ve 2024’te grubun Singapur Havayolları ile ortak girişimi olan Vistara ile birleşti.
Tata, bir acil durum merkezinin faaliyete geçirildiğini ve bilgi almak isteyen aileler için bir destek ekibi kurulduğunu söyledi.
Asya
Rusya ortaklığı sonrası Kuzey Kore’den yeni nükleer tesis hamlesi

Kuzey Kore’nin ana nükleer kompleksi Yongbyon’da yeni bir tesis inşa ettiği ortaya çıktı. Bloomberg’in uzman analizleri ve uydu görüntülerine dayandırdığı haberine göre, uranyum zenginleştirme amacıyla kullanılabileceği düşünülen tesisin, ülkenin nükleer savaş başlığı üretim kapasitesini artırması bekleniyor. ABD Kongresi Araştırma Servisi, Pyongyang’ın Moskova’nın desteğiyle cephaneliğini önemli ölçüde büyütebileceğini bildirdi.
Bloomberg‘in analistlere ve uydu görüntülerine dayandırdığı haberine göre, Kuzey Kore, ana nükleer kompleksi olan Yongbyon’da yeni bir tesis inşa etti.
İnşaat hazırlıklarına 2024’ün sonlarında başlanan tesisin, uranyum zenginleştirmeyle bağlantılı olabileceği ve nükleer savaş başlığı üretimini artırmaya olanak tanıyacağı belirtiliyor.
Pyongyang’ın 100 kilometre kuzeyinde yer alan Yongbyon’daki yeni binanın, mevcut zenginleştirme tesislerine benzediği ifade ediliyor.
‘Tesis Kangson’dakiyle benzerlik gösteriyor’
Kuzey Kore’nin nükleer programı üzerine çalışan uzmanlar Jeffrey Lewis ve Sam Lair, Arms Control Wonk dergisi için kaleme aldıkları makalede, binanın merkezi salonunun boyutlarının, santrifüj ünitelerinin bulunduğu Kangson’daki tesisin merkezi salonuyla aynı olduğunu yazdı.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi de tesisin Kangson’dakiyle olan görsel benzerliğini doğruladı.
Ancak UAEA, görsel benzerliğe rağmen tesisin bir nükleer yakıt zenginleştirme tesisi olduğunu doğrudan beyan etmedi. BM’ye bağlı denetim organı, Yongbyon kompleksindeki yeni binayı izlemeye devam ettiğini açıkladı.
Kim Jong Un gizlilik politikasını terk etti
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’un son zamanlarda tam gizlilik politikasından uzaklaşarak nükleer tesislerde daha sık görünmeye başladığı gözlemleniyor.
Kim, ocak ayında Yongbyon’daki uranyum zenginleştirme tesisinin fotoğraflarını ilk kez yayımlamış, Eylül 2024’te ise Kangson’daki tesisleri sergilemişti.
Bu politika değişikliğinin, Kim’in ABD, Güney Kore ve Japonya’yı hedef alan yeni kıtalararası füzeler için nükleer savaş başlığı stoklarını “katlanarak” artırma planlarını açıklamasının ardından gelmesi dikkat çekti.
‘Moskova’nın desteğiyle cephaneliğini artırabilir’
Mayıs ayının sonunda ABD Kongresi Araştırma Servisi (CRS), Kuzey Kore’nin Moskova’nın desteği sayesinde cephaneliğini önemli ölçüde artırabileceğini bildirdi.
CRS’nin verilerine göre, Pyongyang halihazırda 90 adede kadar savaş başlığı üretmeye yetecek nükleer materyal biriktirdi ve muhtemelen yaklaşık 50’sini monte etti.
2023-2024 yıllarına ait önceki raporlarda bu potansiyel 20 ila 60 savaş başlığı olarak belirtiliyordu.
Rusya, Kuzey Kore’ye direkt tren seferlerini yeniden başlatıyor
Asya
BYD, Avrupa’da elektrikli otomobillerdeki fiyat savaşını küçük otomobillere de taşıdı

BYD, Çinli otomobil üreticilerinin Avrupa’da fiyat savaşını kompakt otomobil segmentine taşırken, İngiltere’de en ucuz ve en küçük elektrikli aracını piyasaya sürdü.
Başlangıç fiyatı 18.650 sterlin olan Dolphin Surf, BYD’nin popüler Seagull hatchback modelinin İngiliz versiyonu. Bu model, dünyanın en büyük otomobil pazarında yaşanan fiyat savaşının ardından yapılan son indirimlerle Çin’de İngiltere fiyatının üçte birinden daha ucuza, 6.000 sterlinin altında satılıyor.
BYD’nin başkan yardımcısı Stella Li, Roma’da düzenlenen lansman etkinliğinde, elektrikli araçların Avrupa’da kompakt otomobillerde yaygınlaşacağını ve küçük otomobillerde elektrikli araçlara geçişin büyük spor araçlara göre daha yavaş olduğunu belirtti.
Önde gelen elektrikli araç üreticisi BYD, geçen ay Japon küçük otomobil pazarına giriş yapacağını duyurdu ve gelecek yıl düşük maliyetli, batarya ile çalışan bir kei otomobil piyasaya sürmeyi planladığını açıkladı. Kutu şeklindeki minik otomobil, Japonya’da 2,9 milyon yen (20.700 dolar) fiyatla satılan kompakt Dolphin modelinden daha ucuz olacak.
Dolphin Surf’ün birkaç hafta önce 23.000 avronun altında bir fiyatla Avrupa’da piyasaya sürülmesinden önce bile, Renault 5, Citroën ë-C3 ve Dacia Spring gibi rakip kompakt elektrikli araçlar benzer veya daha düşük fiyatlarla piyasaya çıkmıştı.
Çinli markalar, özellikle Brüksel’in geçen yıldan bu yana Çin yapımı elektrikli araçların ithalatına daha yüksek gümrük vergileri uygulamaya başlamasıyla, Avrupa’da kendi iç pazarlarına göre daha kısıtlı bir fiyatlandırma stratejisi benimsedi.
Yine de BYD’nin Avrupa’daki tüm otomobil segmentlerine yayılması, yurt dışı büyümesini hızlandıracak. Schmidt Automotive Research’e göre, BYD ve diğer Çinli markaların İngiltere ve Avrupa kıtasındaki pazar payı, 2024’ün ilk çeyreğinde yüzde 2,9’dan 2025’in ilk dört ayında yüzde 4,8’e çıktı.
Çin elektrikli araçlarına daha yüksek gümrük vergileri uygulamayan İngiltere, şu anda Batı Avrupa’ya giren tüm Çin markalı modellerin neredeyse üçte birini oluşturuyor.
İngiltere’nin çevrimiçi pazar yeri Auto Trader’a göre, Ocak ve Nisan ayları arasında satışa sunulan Çin elektrikli araçların stokları bir önceki yıla göre on kat artarak 3.300’ü aştı. Bu rakam, bir önceki yılın aynı dönemindeki %0,2’ye kıyasla, pazardaki yeni araç stokunun yaklaşık %3’ünü oluşturdu.
Analistler, Batılı otomobil üreticilerinin, gümrük vergilerinden kaçınmak için Avrupa’da yerel üretimi artıran Çinli rakipleriyle rekabet edebilmek için daha ucuz lityum demir fosfat piller kullandıkları için, daha küçük elektrikli otomobillerin fiyatlarında daha fazla düşüş olabileceğini belirtiyor.
Renault ve Volkswagen, araç geliştirmeyi hızlandırmak ve gelecek yıl piyasaya sürülmesi planlanan kompakt elektrikli araçların maliyetlerini düşürmek için Çin’in mühendislik uzmanlığının yanı sıra Çin’de üretilen bileşenleri kullanıyor.
Otomotiv analisti Matthias Schmidt, “Bu araçlar piyasaya çıkmaya başladığında fiyatlarda düşüş göreceğiz” dedi.
Stellantis destekli Çinli otomobil üreticisi Leapmotor’un kıdemli başkan yardımcısı Cao Li Çarşamba günü gazetecilere verdiği demeçte, elektrikli araçlar ile benzinli araçların fiyatlarının birbirine yaklaşmasının Avrupa pazarında genel bir eğilim olduğunu söyledi.
Bazı Çinli otomobil yöneticileri, kendi pazarlarında yaşanan şiddetli fiyat savaşının Avrupa’ya sıçrayabileceğinden korkuyor. Ancak Çin ile AB arasında tırmanan ticaret gerilimleri, Avrupa’daki fiyat dinamiklerini değiştireceği düşünülüyor.
Pekin ve otomobil üreticileri, AB tarifelerinin yerine gönüllü fiyat kontrol sistemi getirmeyi teklif etti, ancak Brüksel’in bu asgari fiyatlandırma yaklaşımını kabul edip etmeyeceği henüz belli değil.
Müzakerelere yakın kaynaklar, Pekin’in önceki görüşmelerde modelden bağımsız olarak 35.000 avroluk bir asgari fiyat teklif ettiğini söyledi. Bu seviyede, BYD ve Leapmotor gibi daha ucuz otomobiller piyasadan çıkarılacaktır.
Ancak analistler, fiyat indirimleri Avrupa’da daha sınırlı olsa bile, tüketicilerin Çinli üreticilerin yüksek kaliteli teknolojisi ve yazılımı nedeniyle bu araçlara yöneleceğini belirtiyor.
Örneğin BYD’nin Başkan Yardımcısı Li, Belçika basınına verdiği demeçte, Çinli grubun süper hızlı şarj teknolojisini önümüzdeki 12 ay içinde Avrupa’ya getirmeyi planladığını söyledi.
Çin’deki fiyat savaşı, yerli otomobil endüstrisi için yıkıcı olarak değerlendirilirken, İngiltere ve Avrupa’da artan rekabet, hala salgın öncesi seviyelerin altında olan araç talebini artırmaya yardımcı olabilir.
Auto Trader’ın ticari direktörü Ian Plummer, “Pazarımızda görülen artan rekabet ve bazı yeni öne çıkan oyuncular, kısa vadede otomobil alıcıları için olumlu olacak ve orta vadede de daha fazla inovasyon ve pazar büyümesini tetikleyecek daha geniş fiyat baskısı yaratacaktır” dedi.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya4 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını7 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’