Bizi Takip Edin

AMERİKA

Elektrikli araçlar için umutsuz gelecek: Otomotiv sektöründen uyarılar

Yayınlanma

Bir süre önce SpaceX ve Tesla kurucusu Elon Musk, Tesla’nın üçüncü çeyrek için gelir ve kâr hedeflerini tutturamamasının ardından elektrikli araçlara (EV) yönelik talebin yavaşladığı konusunda uyarıda bulundu.

Musk, ‘otomobil satın alan insanların büyük çoğunluğu’ için ilk endişenin ‘aylık ödeme’ olduğunu söyledi ve “Faiz oranları yüksek kalırsa ya da daha da yükselirse, insanların araba satın alması çok daha zorlaşır… Bunu karşılayamazlar,” uyarısında bulundu.

Musk, yüksek kredi kartı faizleri de dahil olmak üzere yüksek faiz oranlarının büyük bir endişe kaynağı olduğunu birçok kez tekrarladı. Faiz oranlarının düşmesi gerektiğini savunan Tesla’nın sahibi, faiz oranlarının yükselmeye devam etmesi halinde ‘satın alınabilirliğin’ azalacağını söyledi.

Musk’ın şikayetlerinin okyanusun ötesinde de yankılandığı görülüyor. Alman lüks otomobil üreticisi Porsche, 3. çeyrek finansal sonuçlarının açıklanmasının ardından, enflasyon ve yüksek faizlerin etkisinin endişe verici olduğu konusunda uyarıda bulundu.

Porsche CFO’su Lutz Meschke gazetecilerle yaptığı bir görüşmede, “Devletler faiz oranlarını büyük ölçüde artırdı… bu da müşterilerin yeni bir ürüne [yatırım yapma konusunda] oldukça isteksiz olduğu bir durum yaratıyor,” dedi.

Meschke ayrıca, 2024 yılında, jeopolitik durum ve Çin’deki ekonomi nedeniyle zorlu bir yıl beklediklerini de sözlerine ekledi. 

Porsche’den Brüksel’e Çin resti

Öte yandan Alman şirketi, Brüksel tarafından Çin menşeli EV’lere yönelik başlatılan ‘anti-sübvansiyon’ soruşturmasına sert tepki gösterdi.

Meschke, “Güçlü bir Alman otomotiv topluluğu olarak [yeni tarifelere] karşı savaşmak istiyoruz ve savaşacağız,” dedi. Meschke, AB’nin bu hamlesinin genel olarak birlik için ‘pek yararlı olmadığını’, ama özellikle Çin’e ihracata büyük ölçüde bağımlı olan Almanya için ‘hiç de yararlı olmadığını’ söyledi.

AB’nin soruşturma başlatma kararı, Stellantis ve Renault gibi otomobil üreticilerinin Çin’de Alman rakiplerinden çok daha küçük bir varlığa sahip olması nedeniyle Fransa için bir kazanç olarak görülüyor.

Satışlarının yaklaşık üçte birini Çin’de gerçekleştiren Porsche, dünyanın en büyük otomobil pazarındaki iktisadi toparlanmanın gecikmesi nedeniyle ülkede teslim edilen otomobil sayısının yılın ilk dokuz ayında 2022’nin aynı dönemine kıyasla yüzde 12 azaldığını açıkladı.

Şirketin Çin’e yönelik planı, büyük kentlerdeki Porsche sahipleri için özel şarj merkezlerine ve topluluk merkezlerine yapılan yatırımlarla ‘elektrifikasyona geçiş’ ile ilişkilendirmeyi içeriyor.

Ford zarar açıkladı

Perşembe günü Ford, üçüncü çeyrekte elektrikli araç bölümünde 1,3 milyar dolarlık bir faaliyet zararı bildirdi. Bu, dönem boyunca sattığı 20.962 elektrikli aracın her biri için 62.016 dolarlık bir kayıp anlamına geliyor.

Şirket ikinci çeyrekte her bir elektrikli araç için 72.762 dolar, ilk çeyrekte ise 66.446 dolar kaybetmişti.

Üçüncü çeyrekteki 1,3 milyar dolarlık elektrikli araç zararı, 1,1 milyar dolarlık ikinci çeyrek elektrikli araç zararı ve 722 milyon dolarlık ilk çeyrek elektrikli araç zararı ile birleştiğinde, Ford’un bu yıl elektrikli araç işinde yaklaşık 3,1 milyar dolar kaybettiği anlamına geliyor.

Ford yaptığı basın açıklamasında, 1,3 milyar dolarlık zararın ‘yeni nesil elektrikli araçlara yapılan yatırımların devam etmesinden ve zorlu pazar dinamiklerinden kaynaklandığını’ belirtti ve ‘elektrikli araç fiyat baskısına’ da atıfta bulunuldu. Şirkete göre ‘pazar dinamikleri’ ve fiyat baskıları kayıplara neden oluyor.

Ford, 26 Ekim tarihli basın açıklamasında EV kayıplarına ilişkin ek bir yorumda bulunarak, “Şirkete göre, EV satın almakla ilgilenen birçok Kuzey Amerikalı müşteri, gazlı veya hibrit araçlar yerine onlara yüksek ödeme yapmak istemiyor ve bu da EV fiyatlarını ve karlılığını keskin bir şekilde sıkıştırıyor,” dedi.

Mercedes: EV sektörü ‘acımasız bir alan’

Perşembe günü Mercedes-Benz de şirket açısından hayal kırıklığı yaratan gelirler bildirdi.

Reuters, Alman otomobil devinin CFO’su Harald Wilhelm’in elektrikli araç sektörünü ‘oldukça acımasız bir alan’ olarak nitelendirdiğini aktardı.

Otomobil üreticisi, EV hedeflerine bağlı kaldığını fakat EV’lerdeki marjların daha önce varsayılandan daha düşük kalması durumunda içten yanmalı motor portföyünden daha iyi getiri elde ederek kazançlarını destekleyebileceğini söyledi. 

Wilhelm, bazı otomobil üreticilerinin elektrikli araçları daha yüksek üretim maliyetlerine rağmen içten yanmalı motorlu araçların seviyesinin altında fiyatlarla sattığını ileri sürdü.

Haberde ayrıca Wilhelm’in, “Mevcut statükonun herkes için tamamen sürdürülebilir olduğunu hayal bile edemiyorum,” sözlerine de yer verildi.

Wilhelm, Ford’dan Tesla’ya kadar otomobil üreticilerinin yıl boyunca birçok pazarda talebi canlandırmak için fiyatları düşürmesine atıf yapıyor. Rakiplerinin aksine Mercedes-Benz, ‘fiyat kırmaya’ direnmişti.

Honda ve GM ortak projeyi iptal etti

Çarşamba günü yine Reuters, Honda ve General Motors’un (GM) ‘daha düşük maliyetli elektrikli araçları birlikte geliştirmek için 5 milyar dolarlık bir planı’, bu çabayı duyurduktan sadece bir yıl sonra sona erdirdiğini bildirdi.

Haberde, Salı günü GM’nin ‘kısa vadeli EV çabalarını belirli hacim hedeflerine ulaşmak yerine talebi karşılamaya odaklayacağını’ söylediği belirtiliyor.

Bir GM sözcüsü CNBC’ye yaptığı açıklamada, “Kapsamlı çalışmalar ve analizlerin ardından, programı durdurma konusunda ortak bir karara vardık,” dedi. Sözcü, her iki şirketin de ‘elektrikli araç pazarında satın alınabilirlik konusunda kararlı olduğunu’ sözlerine ekledi.

Bundan birkaç gün önce General Motors, Michigan’daki bir fabrikada planlanan Chevrolet Silverado ve GMC Sierra elektrikli kamyonetlerinin üretimini erteleyeceğini duyurmuştu. Yaklaşık iki hafta önce de Ford, elektrikli F-150 Lightning kamyonetini üreten fabrikadaki üç vardiyadan birini azalttığını açıkladı.

Geçtiğimiz ay Ford, ABD’deki Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA) kapsamında milyarlarca dolar vergi indirimi alabilecek olan Marshall, Michigan’daki bir elektrikli batarya fabrikası üzerindeki çalışmalarını durdurduğunu ilan etmişti.

Toyota’dan ‘EV tutkunlarına’ uyarılar

EV sektöründe dile getirilen aşırı optimizme itiraz eden otomotiv devlerinin başında Akio Toyota geliyor.

Toyota Başkanı Toyoda, “Hakikat olarak gördüğüm şeyi söylemeye devam ettim. Dağa tırmanmanın, yani karbon nötrlüğüne ulaşmanın pek çok yolu var,” dedi.

Toyoda, insanların elektrikli araçlarla ilgili olarak ‘nihayet gerçeği gördüklerini’ de söyledi. Japon otomotiv devine göre alternatif yöntemlerden biri, Toyota’nın elektrikli araç satışlarında uzun zamandır önemli bir paya sahip olan hibrit ve plug-in hibrit modeller.

EV sektörü beklendiği gibi büyümüyor

Bu ayın başlarında California Üniversitesi’nden araştırmacılar, ‘Cambridge MA, San Francisco CA ve Seattle WA gibi zengin sol eğilimli şehirlere sahip bölgelerin, elektrikli araçların benimsenmesindeki tüm ulusal artışı yönlendirmede orantısız bir şekilde büyük bir rol oynadığını’ ileri süren bir çalışma yayınladı.

Araştırmacıların ‘sol’ saydığı bölgelerden kasıt, Demokratlara oy veren eyaletler ve kentler olmaları.

Yazarlar, “Sonuçlar, siyasi ideoloji ile ABD’de elektrikli araçların benimsenmesi arasında güçlü ve kalıcı bir korelasyon olduğuna işaret etmektedir,” diyor ve araştırmanın odaklandığı periyotta (2012-2022) yeni elektrikli araların nispeten kentli, yüksek gelirli ve Demokrat eğilimli ilçelere gittiğini gösteriyor.

Araştırmacılara göre sonuçlar, ABD’de elektrikli araçların benimsenmesinde yüksek seviyelere ulaşmanın daha önce düşünüldüğünden daha zor olabileceğini gösteriyor.

ABD’de elektrikli araç pazarının önemli ölçüde genişlemesi için yeterince zaman geçtiğine işaret eden araştırmacılar, buna rağmen ‘siyasi ideoloji’ ile elektrikli araçların benimsenmesi arasında güçlü ve kalıcı bir korelasyon bulduklarını söylüyor ve “Genel olarak, ABD elektrikli araç pazarının siyasi yelpazede genişlediğine dair bir kanıt bulamıyoruz,” diyor.

AMERİKA

Trump’ın Hazine Bakanlığı için yarış kızışıyor

Yayınlanma

Howard Lutnick ve Scott Bessent, Donald Trump’ın Hazine Bakanı olmak için giderek sertleşen bir mücadelenin merkezinde yer alırken, Financial Times’ın iddiasında göre Wall Street grupları birbirlerinin adayını itibarsızlaştırmak için savaşıyor.

Trump’ın seçim kampanyasına destek veren bazı finansçılar pazartesi günü Lutnick’in şansını ortadan kaldırmak için harekete geçerek, pozisyon için gerekli deneyime sahip olmadığını ve geçiş ekibinin lideri olarak pozisyonunu kötüye kullanarak kendini bu iş için öne çıkardığını söylediler.

Pazartesi gününün ilerleyen saatlerinde Bessent, kurucusu olduğu Key Square Group adlı hedge fonunun düşük getiri sağladığına dair iddiaların Wall Street’teki sohbet gruplarında ve ötesinde dolaşıma girmesiyle sarsıldı.

Trump’ın Hazine Bakanı adayı Bessent: Doları zayıflatmayacağız

Bessent, uzun yıllar Soros için çalışmıştı

Bessent, George Soros için Japon yenine ve İngiliz sterlinine karşı oynadığı bahislerde büyük kazançlar elde etmesiyle tanınıyor.

Derinleşen rekabete aşina olan ve FT’ye konuşan bir kişi, çekişmeyi Lutnick ve Bessent kampları arasında bir “sidik yarışı” olarak tanımladı.

Diğerleri ise bu sürtüşmenin Trump’ın yakın çevresindeki bölünmelerin derinleştiğine işaret edebileceğini söyledi. Anlaşmazlık, Elon Musk’ın Lutnick’in adaylığına destek vermesinden iki gün sonra patlak verdi.

Musk X’te yaptığı bir paylaşımda finansal hizmetler şirketi Cantor Fitzgerald CEO’su Lutnick’in, “her zamanki gibi iş dünyası seçimi” olan Bessent’in aksine “gerçekten değişim yaratacağını” ileri sürdü.

Öte yandan Trump’a yakın bir isim, “Howard’ın [Lutnick] kendi adaylığını diğerlerinin önüne geçirmek için konumunu kötüye kullanması talihsiz bir durum. Başkanın onu seçmesi için zorlanamayacağından eminim; bu büyük bir hata olur,” dedi.

Lutnick’e “kabadayı” suçlaması

Wall Street’teki bir başka Trump destekçisi ise Lutnick’i, Cumhuriyetçi adayın Beyaz Saray yarışında hayati önem taşıyan fakat dünyanın en büyük ekonomisi ve küresel tahvil piyasaları üzerinde büyük etkisi olan bir iş için uygun olmayan bir “kabadayı” olarak tanımladı.

Lutnick’in adaylığına karşı yükselen ve Wall Street’in üst düzey yöneticileriyle yapılan görüşmelerde ortaya çıkan muhalefet, geçtiğimiz hafta içinde önerdiği kabinenin büyük bir kısmını son derece hızlı bir şekilde atayan Trump için Hazine görevi için mücadeleyi şimdiye kadarki en zorlu iş haline getirdi.

Trump’ın bağışçılarından biri, Cantor Fitzgerald’ın patronunun “Başkanı görmezden gelen ve kendisine odaklanan Cheney tarzı bir seçim komitesine” liderlik ettiğini ileri sürdü.

Bessent’i destekleyen en büyük bağışçı ise, “Seçilmiş başkan artık Lutnick oyununu oynamayacak,” dedi.

Yeni ticaret savaşları yolda: Trump, “korumacı” Lighthizer’a teklif götürdü

Lutnick, Trump ile “emir komuta zincirini” anlıyor

FT’ye göre Bessent ve Lutnick arasındaki sert kavga başlangıçta adayların ticaret konusundaki tutumlarına odaklandı ve Trump, ithalat üzerindeki gümrük tarifelerini artırmaya yönelik planına bağlılık istedi.

Lutnick yanlısı bir Trump bağışçısı, kendi adayı ile seçilmiş başkanın gümrük tarifeleri ve ekonomiyi canlandırma ve “enerji hakimiyeti” sağlama yönündeki iktisadi gündem konusunda “tamamen uyumlu” olduklarını savundu.

Bağışçı, “Başkan Trump ve Howard Lutnick bu kritik öneme sahip girişimlerde el ele veriyorlar ve Lutnick emir komuta zincirini anlıyor,” dedi.

Pazartesi günü Bessent’i itibarsızlaştırmak amacıyla, kimliği belirsiz kişiler, yatırımcının hedge fonundan elde edilen düşük getirileri gösterdiğini iddia eden bir hesabı dolaşıma soktu.

Bessent’i destekleyen üst düzey finansçılar, Trump’ın iktisadi gündeminin temel ilkelerini hayata geçirebilecek deneyim ve güvenilirliğe sahip olduğunu savunuyor.

Bessent ayrıca Wall Street’teki bazı eski rakiplerini de kazanmış görünüyor. Üst düzey bir Demokrat Parti bağışçısı, “Trump’tan nefret ediyorum ama ülkemi seviyorum ve başarılı olmamızı istiyorum. Bessent hepimizin birlikte yaşayabileceği bir kişi,” dedi.

Eski Fed Başkanı Warsh’ın da adı geçiyor

Ekonominin zirvesindeki görev için yaşanan çekişme Trump’ı aday arayışını genişletmeye de zorladı.

Artık adaylar arasında eski Merkez Bankası Başkanı Kevin Warsh, Apollo Global Management’tan risk sermayesi patronu Marc Rowan, Tennessee Senatörü Bill Hagerty ve Trump’ın eski ABD Ticaret Temsilcisi Robert Lighthizer’ın da adı geçiyor.

Bazı Wall Street yöneticileri Rowan’ın potansiyel adaylığını memnuniyetle karşıladı, fakat 700 milyar dolarlık varlığa sahip bir firmayı yönetme işinden uzaklaşmasının zor olacağı konusunda uyardılar.

Trump’ın geçiş ekibine ekonomi konusunda danışmanlık yapan Warsh, Fed başkanının görev süresi 2026’da sona erdiğinde Jay Powell’ın yerine geçmeye aday olarak görülüyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump, “belgesiz” göçmenlerin toplu sınır dışı edilmesi için orduyu kullanacak

Yayınlanma

ABD’de başkan seçilen Donald Trump pazartesi günü “sınır güvenliği” konusunda “ulusal acil durum” ilan etme niyetini doğruladı ve ABD ordusunu “belgesiz” göçmenlerin geniş çaplı sınır dışı edilmesi için görevlendireceğini söyledi.

Göçmen meselesi, seçim kampanyasının en önemli konularından biriydi ve Trump, Başkan Joe Biden yönetimi sırasında rekor sayıda göçmenin yasadışı yollardan ülkeye girdiğini savunarakn milyonlarca kişiyi sınır dışı etme ve Meksika sınırını “istikrara kavuşturma” sözü vermişti.

Trump, sosyal medya platformu Truth Social’da muhafazakâr bir aktivistin geçtiğimiz günlerde yaptığı ve seçilmiş başkanın “ulusal acil durum ilan etmeye hazır olduğunu ve Biden istilasını kitlesel bir sınır dışı etme programı yoluyla tersine çevirmek için askeri varlıkları kullanacağını” söyleyen bir paylaşıma “Doğru!” yorumunu yaptı.

Göçmenlik konusunda sertlik yanlısı kişilerden oluşan bir kabine açıklayan Trump, eski Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza şefi Tom Homan’ı “sınır çarı” olarak atadı.

Homan, temmuz ayında Cumhuriyetçi Ulusal Konvansiyon’a katılarak destekçilerine, “Joe Biden’ın ülkemizde serbest bıraktığı milyonlarca yasadışı göçmene bir mesajım var: Hemen toplanmaya başlasanız iyi edersiniz,” diye seslenmişti.

Trump’ın yeni “sınır çarı” Tom Homan

1798 tarihli Yabancı Düşmanlar Yasası: Japonlar savaş sırasında “enterne” edilmişti

Yetkililer yaklaşık 11 milyon kişinin ABD’de yasadışı olarak yaşadığını tahmin ediyor. Trump’ın sınır dışı etme planının yaklaşık 20 milyon aileyi doğrudan etkilemesi bekleniyor.

Trump göçmenlikle mücadele konusunda ayrıntılı bilgi vermedi ancak seçim kampanyası sırasında sınır dışı işlemlerini hızlandırmak için 1798 tarihli Yabancı Düşmanlar Yasasına başvuracağına dair defalarca söz verdi.

Tam olarak “Yabancılara Uygulanacak ve İsyana Teşvik Ceza Yasaları” adı verilen ilgili yasa en son İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon kökenli Amerikalıları yasal süreç olmaksızın toplama kamplarında tutmak için kullanılmıştı.

Yabancı Düşmanlar Yasası, Başkanın savaş zamanında ABD’nin düşmanı olarak kabul edilen bir ülkenin vatandaşı olmayan kişileri gözaltına almasına, yerlerini değiştirmesine veya sınır dışı etmesine özellikle izin veriyor.

ABD sınır devriyelerinin Meksika’dan yasadışı yollarla geçen göçmenlerle karşılaşma sayısı, Aralık 2023’te 250.000 ile rekor seviyeye ulaştı.

ABD’de ‘göçmen dostları’ ile ‘göçmen düşmanları’nın ortak sektörü: Özel göçmen hapishaneleri

ABD’de asker zoruyla sınır dışı planı: 1954’teki “Operation Wetback”

ABD’de “belgesiz” veya “yasadışı” olarak nitelendirilen göçmenlere yönelik askeri tedbirler 20. Yüzyılda, hatta İkinci Dünya Savaşından sonra da alınmıştı.

1954 yılında Başkan Dwight D. Eisenhower yönetiminde yüz binlerce Meksikalıyı sınır dışı etmeyi hedefleyen “Operation Wetback” bunun en önemli örneklerinden biri.

Amerikan tarihindeki en büyük kitlesel sınır dışı operasyonu olarak bilinen ve “belgesiz Meksikalıların Amerikan toplumundan kökünü kazımak” için tasarlanan plan kapsamında bazı tahminlere göre 1,3 milyon kadar insan sınır dışı edildi. Daha ılımlı tahminler ise operasyona 300.000 kişinin maruz kaldığını düşünüyor.

Kısa ömürlü operasyonda, bir kısmı Amerikan vatandaşı olan Meksikalı göçmenleri ABD’den çıkarmak için askeri taktikler kullanıldı. Milyonlarca Meksikalı 20. yüzyılın ilk yarısında ortak göçmenlik programları aracılığıyla ülkeye yasal olarak girmiş olsa da, Wetback Operasyonu onları Meksika’ya geri göndermek için tasarlanmıştı.

İşgücü sıkıntısını hafifletmek için Meksika vatandaşlarının geri dönmesini isteyen Meksika hükümetinin yardımıyla, Amerikan Sınır Devriyesi üyeleri ve yerel yetkililer askeri yöntemler kullanarak göçmenleri uzaklaştırmak için koordineli, “taktiksel bir operasyona” giriştiler.

Yol boyunca, göçmenlere karşı bazen acımasızca davranmalarını haklı göstermek için yaygın ırkçı klişeleri kullanıldı. ABD içinde Meksikalı karşıtı duygular yaygındı ve Meksikalı göçmenlerin “kirli, hastalık taşıyan ve sorumsuz” olarak tasviri devlet katında norm haline gelmişti.

Wetback Operasyonu sırasında on binlerce göçmen otobüslere, botlara ve uçaklara doldurulup Meksika’nın çoğu zaman bilmedikleri bölgelerine gönderildi.

Chicago’da haftada üç uçak göçmenlerle doldurulup Meksika’ya uçuruluyordu. Teksas’ta, sınır dışı edilen göçmenlerin yüzde 25’i daha sonra köle gemilerine benzetilen teknelere tıkıştırılırken, diğerleri gözaltındayken güneş çarpması, hastalık ve diğer nedenlerle öldü.

ABD sınır devriyesi göçmenleri ‘açık hava kafesinde’ tutuyor

Trump’ın olası hedefleri: Ukraynalılar, Venezuelalılar, Haitililer

New York Times’a göre yasadışı göç konusundaki sert söylemi ilk kampanyasına kadar uzanırken, seçilmiş başkanın bu seferki hedeflerinden biri, Haiti ve Venezuela gibi “tehlikeli ve derin sorunlu” ülkelerden gelen yaklaşık bir milyon göçmene geçici yasal statü sağlayan onlarca yıllık program.

“Geçici Koruma Statüsü” olarak bilinen program, doğal afet ya da silahlı çatışma nedeniyle ülkelerine güvenli bir şekilde ve derhal dönemeyen ve halihazırda ABD’de bulunan kişilere yardım etmek amacıyla Başkan George H.W. Bush tarafından yasalaştırılmıştı.

Fakat bu geçici koruma statüsünün “geçiciliği” ortadan kalkmış görünüyor. Özellikle Haiti’de devam eden siyasi ve iktisadi kaos, yüz binlerce Haitilinin ABD’ye sığınmasına neden oldu. Trump’ın seçim kampanyası sırasında Haitililerin ABD’lileri “kaçırıp” evcil hayvanları “yediğine” ilişkin iddiaları da bu ülkeden gelenlerin durumunu daha da nazik hale getirdi.

Program kapsamında koruma sağlanan en büyük grup, yaklaşık 350.000 kişi ile Venezuelalılar.

Aralarında El Salvador, Honduras ve Nikaragua’nın da bulunduğu bazı ülkelerden gelen göçmenler yirmi yılı aşkın bir süredir bu korumadan yararlanabiliyor. Aralarında Etiyopya, Lübnan ve Ukrayna’nın da bulunduğu diğer ülkeler ise bu kapsama daha yakın bir zamanda alındı.

Belirli bir ülkedeki koşulların o ülke vatandaşlarına koruma statüsü verilmesini gerektirip gerektirmediğine İç Güvenlik Bakanı karar veriyor. Bu statü bir seferde altı ila 18 ay sürer ve koşullar gerektirdiği sürece süresiz olarak yenilenebilir.

ABD’deki göçmenler, yasal yollardan giriş yapmış olsunlar ya da olmasınlar, bu statüye hak kazanırlar ve bu statü onları daimi yasal ikamet ya da yeşil karta giden bir yola sokmaz.

Biden yönetimi 16 ülke için korumaları yeniledi, tekrar yürürlüğe soktu ya da listeye ekledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

“Trump’ın İsrail yanlısı kabinesi, kendisine oy veren Müslümanları hayal kırıklığına uğrattı”

Yayınlanma

Reuters’a konuşan ABD’li Müslüman liderler, Biden yönetiminin İsrail’in Gazze’deki savaşına ve Lübnan’a yönelik saldırılarına verdiği desteği protesto etmek için seçilmiş başkan Donald Trump’ı destekleyenlerin, Trump’ın kabine seçimlerinden derin bir hayal kırıklığı duyduklarını söylüyorlar.

Pennsylvania’daki “Abandon Harris” (“Harris’i Terk Et”) kampanyasına başkanlık eden ve Trump için Müslümanlar’ın kurucularından olan Philadelphialı yatırımcı Rabiul Chowdhury, “Trump bizim sayemizde kazandı ve Dışişleri Bakanı seçiminden ve diğerlerinden memnun değiliz,” dedi.

Stratejistlere göre Müslümanların Trump’a verdiği destek Michigan’ı kazanmasına yardımcı oldu ve diğer kararsız eyaletlerin kazanılmasında da etkili olmuş olabilir.

Trump, Dışişleri Bakanlığı için İsrail’in sadık bir destekçisi olan Cumhuriyetçi senatör Marco Rubio’yu seçti.

Rubio bu yılın başlarında Gazze’de ateşkes çağrısı yapmayacağını ve İsrail’in Hamas’ın “her unsurunu” yok etmesi gerektiğine inandığını söylemiş ve “Bu insanlar vahşi hayvanlar,” diye eklemişti.

Trump ayrıca İsrail’in Batı Şeria’daki işgalini destekleyen ve Filistin’de iki devletli bir çözümü “uygulanamaz” olarak nitelendiren eski Arkansas valisi ve İsrail yanlısı muhafazakar Mike Huckabee’yi bir sonraki İsrail büyükelçisi olarak aday gösterdi.

BM’yi “antisemitizmin lağım çukuru” olarak nitelendiren Cumhuriyetçi Temsilci Elise Stefanik da ABD’nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi olarak seçildi.

Amerikalı Müslüman Katılım ve Güçlendirme Ağı (AMEEN) İcra Direktörü Rexhinaldo Nazarko, Müslüman seçmenlerin Trump’ın barış için çalışan kabine yetkilileri seçmesini umduklarını ancak bu yönde bir işaret olmadığını söyledi.

“Hayal kırıklığına uğradık,” diyen Nazarko, yeni yönetimin tamamen yeni muhafazakârlar ve aşırı derecede İsrail yanlısı, savaş yanlısı insanlarla dolu olduğunu söyledi.

Nazarko, topluluğun Gazze’deki savaşın sona erdirilmesi konusunda seslerini duyurmak için baskı yapmaya devam edeceğini söyledi.

Minnesota Üniversitesinde eski bir profesör olan ve Yeşil Parti adayı Jill Stein’ı destekleyen Abandon Harris kampanyasının kurucularından Hassan Abdel Salam, Trump’ın personel planlarının şaşırtıcı olmadığını, fakat korktuğundan daha da aşırı olduğunu kanıtladığını söyledi.

Salam, “Açıkçası hâlâ yönetimin nereye gideceğini görmek için bekliyoruz, ama toplumumuz oyuna getirilmiş gibi görünüyor,” dedi.

Trump’ın bazı Müslüman ve Arap destekçileri, Trump’ın eski ulusal istihbarat direktör vekili Richard Grenell’in Müslüman ve Arap Amerikan toplumlarına aylarca ulaşmasını sağladıktan sonra kilit bir rol oynayacağını umduklarını söylediler ve hatta etkinliklerde bir sonraki potansiyel Dışişleri Bakanı olarak tanıtıldığını belirttiler.

Trump’ın bir diğer önemli müttefiki, Trump’ın kızı Tiffany’nin Lübnanlı kayınpederi Massad Boulos, Arap Amerikalı ve Müslüman liderlerle defalarca bir araya gelmişti.

Her ikisi de Arap Amerikalı ve Müslüman seçmenlere Trump’ın Orta Doğu ve ötesindeki savaşları sona erdirmek için hızla harekete geçecek bir barış adayı olduğu sözünü vermişti.

Trump, Arap Amerikalıların ve Müslümanların yoğun olarak yaşadığı şehirlere çeşitli ziyaretlerde bulundu; bunların arasında çoğunluğu Arap olan Dearborn’da durup Müslümanları sevdiğini söylediği ve Pittsburgh’da Trump için Müslümanlar’ı “güzel bir hareket” olarak nitelendirdi.

Trump’ı destekleyen komşu Dearborn Heights Belediye Başkanı Bill Bazzi, seçilmiş başkanla üç kez görüştüğünü ve kabine atamalarına rağmen hâlâ savaşı sona erdirmek için çalışacağına inandığını söyledi.

Michigan Cumhuriyetçi Partinin sosyal yardımlardan sorumlu Lübnan asıllı Amerikalı Müslüman başkan yardımcısı Rola Makki de aynı görüşte.

Makki, “Trump’ın yaptığı her atamadan herkesin memnun olacağını sanmıyorum ama önemli olan sonuçtur,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English