Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Soçi’de dört saatlik zirve: ‘Suriye’de eş güdüm’ vurgusu

Yayınlanma

Erdoğan, Soçi’de Putin ile bir araya geldi. 20 gün içindeki bu ikinci görüşme öncesi kısa açıklama yapan liderlerden Erdoğan, “Suriye’yi ele almamız bölgeye ayrıca rahatlama getirecek” dedi. Putin ise, “Avrupa, Türkiye’ye minnettar olmalı” ifadelerini kullandı. Dört saat süren görüşmenin ardından yapılan ortak açıklamada ise “Suriye’de tüm terör örgütlerine karşı mücadelede, dayanışma ve eş güdüm” vurgusu yapıldı.

En son 19 Temmuz’da İran’ın başkenti Tahran’da yapılan Astana Zirvesi’nde görüşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki tatil beldesi Soçi’de bir araya geldi. İki liderin gündeminde Ukrayna’da devam eden Rus harekâtı ve tahıl koridoru anlaşması ile Türkiye’nin olası Suriye operasyonu ve gerilimin yeniden yükseldiği Karabağ var. Akkuyu’da devam eden nükleer santral projesi de dahil iki ülke arasındaki enerji işbirliği de liderlerin gündeminde.

Görüşmenin basına açık bölümünde konuşan Putin, Soçi ziyareti öncesi, bir Rus hükûmet delegasyonunun Türkiye’yi ziyaret ettiği ve ülkeler arasındaki büyük projelerin hepsinin üstünde çalıştığı bilgisini verdi. Tahıl anlaşmasına varılabilmesinde üstlendiği rol için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kişisel olarak teşekkür eden Putin, “Sizin doğrudan katılımınız ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin (Antionio Guterres) ara buluculuğu ile Ukrayna’daki tahılın Karadeniz limanlarından sevkiyatı konusu çözüldü. Sevkıyat başladı bile. Size hem bunun için hem de Rus tarım ürünleri ve gübresinin dünya pazarlarına kesintisiz tedariki hususunda ‘paket karar’ alındığı için teşekkür etmek istiyorum” dedi.

‘Avrupa müteşekkir olmalı’

Türkiye ile ticaret hacmi mayıs ayına kadarki dönemde iki katına çıktığını söyleyen Putin, “TürkAkım doğalgaz boru hattı, Rus gazının Avrupa’ya sevkıyatının ana arterlerinden biri. TürkAkım kesintisiz çalışıyor. Avrupalı partnerlerimiz bunun için Türkiye’ye müteşekkir olmalı” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aylar önce sinyalini vermesine rağmen hala yapılamayan yeni Suriye operasyonu konusunda Putin’in “Erdoğan’ı ilgilendiren tüm meseleleri muhakkak ele alacağız, göz ardı etmeyeceğiz” ifadeleri dikkat çekti.

‘İki ülkenin oynadığı rol…’

Putin’e teşekkür ederek sözlerine başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan da her iki ülke heyetinin Türkiye’de yaptığı görüşmelerin de verimli geçtiğini söyledi: “Siyasi, ekonomik ve ticari alanlarda birçok konuları ele aldılar ve şimdi de bizim bu konulardan sonra buna bir adeta nokta koymamız inanıyorum ki Türkiye-Rusya ilişkilerinde çok farklı bir sayfayı da açacaktır. Gerek enerjide gerek Karadeniz hattının tarımda, tahılda buradan atılan adımlar, turizmde yapılan görüşmeler, ulaşımla ilgili olarak atılan adımlar ki bütün bunlarla beraber bölgedeki bazı adımların atılması, bunlar gerek heyetlerimizin yaptığı ama bizim de bugün başa baş ikili bu görüşmeyi yapmak suretiyle Türkiye ve Rusya’nın bölgede oynadığı rolü ortaya koyması bakımından çok önemli.”

‘Bölgeye rahatlama getirecek’

Erdoğan, Suriye konusunda şunları kaydetti: “Suriye’deki gelişmeleri bu vesileyle özellikle ele almamız inanıyorum ki bölgeye ayrıca rahatlama getirecektir. Terörle mücadelede dayanışmamız büyük önem arz ediyor ve bu konuyla ilgili olarak da atacağımız adımlar, yapacağımız görüşmelerle inanıyorum ki bir güç kazanacaktır. Yine bugün tabii dünyanın gözü Soçi’de. ‘Acaba Soçi’de ne görüştüler, ne yaptılar?’ Burayı takip ediyorlar. Bizim de yapacağımız bu görüşmelerden sonra da bunlara verilecek olan cevaplar onları belli istikamette yönlendirecektir.”

Erdoğan, Akkuyu Nükleer Güç Santrali projesi ile ilgili de şöyle konuştu: “Enerji alanında Akkuyu konusunu bugün sizlerle bir noktaya getirmemiz onu belli bir yerde gerçekten değerlendirerek, karara bağlanmamız Akkuyu’daki süreci ertelemeye fırsat vermeyecektir. Çünkü belirlenen takvimin işlemesi ve Akkuyu’nun belirlenen zamanda bitirilmesi çok çok büyük önem arz ediyor. Zira Türkiye’nin enerji temininde yüzde 10 enerji potansiyelini Akkuyu Enerji Santrali halledecek ve bu konuyla ilgili olarak da etraflıca bir görüşme yapmamızın faydalı olacağına inanıyorum. Ben de bugün böyle bir fırsatı bulduğumuz için memnuniyetimi özellikle ifade etmek istiyorum.”

Ortak açıklama yapıldı

Açıklamaların ardından görüşmelere geçildi ve Rus Sanatoryumu’nda yapılan görüşme 4 saat sürdü. Görüşmenin sonunda iki lider, ortak basın açıklaması yayımladı.

İki liderin, Türkiye-Rusya ilişkilerinin, mevcut bölgesel ve küresel tüm sınamalara rağmen, karşılıklı saygı ve mütekabil çıkarların tanınması temelinde ve uluslararası yükümlülüklerle uyumlu olarak ilerletilmesi yönündeki ortak iradelerini teyit ettiklerinin belirtildiği açıklamaya göre, bu anlayış çerçevesinde Türkiye-Rusya ikili ilişkilerinin gündeminde yer alan konular üzerinde kapsamlı istişarelerde bulunan liderler, iki ülke arasındaki ticaret hacminin tespit edilen hedefler doğrultusunda ve dengeli bir temelde artırılması, ekonomi ve enerji alanlarında iki ülkenin birbirlerinden beklentilerinin mütekabiliyet çerçevesinde karşılanması, ulaştırma, ticaret, tarım, sanayi, finans, turizm ve inşaat gibi sektörlerde uzun süredir iki ülke gündeminde bulunan konularda iş birliğinin güçlendirilmesi yönünde somut adımlar atılması üzerinde mutabık kaldı.

İstanbul Mutabakatı vurgusu

Bölgesel konular bağlamında, liderler, Türkiye ile Rusya arasında var olan samimi, açık sözlü ve güvene dayalı ilişkilerin bölgesel ve uluslararası istikrarın tesisi açısından taşıdığı kilit öneme işaret etti. İki lider bu çerçevede, Ukrayna limanlarından tahıl ve gıda ürünlerinin emniyetli taşınmasına yönelik İstanbul Mutabakatına varılmasında iki ülke arasındaki yapıcı ilişkilerin rol oynadığını teyit etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Putin, Rusya’nın tahıl, gübre ve gübre üretimi için gerekli ham maddenin kesintisiz ihracı dahil, İstanbul Mutabakatının lafzı ve ruhuna uygun şekilde tam olarak uygulanması lazım geldiğinin önemini vurguladı.

Suriye’nin birliği ve terörle mücadele

Suriye’deki son gelişmeler üzerinde durulan görüşmede Erdoğan ve Putin, ülkede kalıcı çözüme ulaşılması için siyasi sürecin ilerletilmesine atfettikleri önemin altını çizdi. Liderler, Suriye’nin siyasi birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasına atfettikleri öneme işaretle, Suriye’de tüm terör örgütlerine karşı mücadelede, dayanışma ve eş güdüm içinde hareket etme kararlılıklarını teyit etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Putin, Libya’nın egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve ulusal birliğine olan güçlü bağlılıklarını vurguladı. Libyalılar arasında mümkün olan en geniş mutabakat temelinde serbest, adil ve muteber seçimlerin düzenlenmesinin önemini vurgulayan iki lider, BM himayesinde yürütülen Libya liderliğindeki ve Libya sahipliğindeki siyasi sürece desteklerini yineledi.

Erdoğan ve Putin, Türkiye-Rusya Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin müteakip toplantısının Türkiye’de gerçekleştirilmesi üzerinde mutabık kaldı.

Erdoğan’a kalabalık heyet eşlik etti

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir de Soçi ziyaretinde Erdoğan’a eşlik etti.

DİPLOMASİ

Analistler: Hindistan-Çin arasındaki yumuşama ekonomik ve güvenlik çıkarlarından kaynaklanıyor

Yayınlanma

Hindistan ve Çin, devriyelerin yeniden başlamasıyla birlikte sınır kısıtlamalarını hafifletme konusunda anlaştı. Uzmanlar bu adımın güvenlik kaygıları kadar ekonomik zorunluluklardan da kaynaklandığını ve her iki ülkenin de ticari bağlarını güçlendirmek istediğini söylüyor.

Hindistan hükümeti pazartesi günü yaptığı açıklamada, iki ülkenin 2020’deki Galwan Vadisi çatışmasından bu yana gerilimin tırmandığı tartışmalı bölgede devriyeleri yeniden başlatacağını duyurdu.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lin Jian gelişmeyi doğrulayarak Pekin’in anlaşmayı uygulamak için Yeni Delhi ile birlikte çalışacağını belirtti.

Uzmanlar bu adımı, yıllar süren gerginliklerin ardından ikili ilişkilerin istikrara kavuşturulması yönünde atılmış olumlu bir adım olarak değerlendiriyor.

Somaiya Vidyavihar Üniversitesi’nde Çin çalışmaları profesörü olan Saheli Chattaraj, Hindistan’ın Pekin’in niyetleri konusunda ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olduğunu ancak sınırdaki istikrarın her iki ülkenin de çıkarlarına hizmet ettiğini söyledi.

South China Morning Post’a konuşan Chattaraj, “Sınırdaki farklılıklarımız hala devam ediyor ve Çin’in duruşu tarihten kalan farklılıkların karşılıklı istişare yoluyla çözülmesi gerektiği yönünde” dedi.

Chattaraj diplomatik çıkmazın aşılmasının her iki ülkenin de barışçıl ve siyasi yollarla ilişkileri geliştirmeye motive olduğu anlamına geldiğini kaydetti.

“Olumlu etki yaratarak ve farklılıkları azaltarak ilişkilerin iyileştirilmesi için bir ivme var” dedi.

Duyuru, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Rusya’nın Kazan kentinde düzenlenen BRICS zirvesi çerçevesinde yaptıkları ikili görüşmenin ardından geldi. 2019’dan bu yana iki lider arasında ilk kez yüz yüze bir görüşme gerçekleşti.

Her iki lider de sınır anlaşmazlıklarını ele almanın önemini vurguladı ve Hindistan ile Çin’in olgunluk ve karşılıklı saygı sergileyerek “barışçıl ve istikrarlı” bir ilişkiye sahip olabilecekleri konusunda mutabık kaldı.

Delhi merkezli Observer Araştırma Vakfı’nın stratejik çalışmalar programında görev yapan Atul Kumar, güven inşa etmenin zaman alacağını söyledi.

“Karşılıklı saygı ve birbirlerinin ulusal çıkarlarına ve kırmızı çizgilerine duyarlılık bu ikili ilişkiye yansıtılabildiği sürece durum istikrarlı kalacaktır” dedi ve ekledi: “Bu şüphesiz ikili ilişkiler için iyi bir yeniden başlangıç ve her iki ülke de şu anda ihtiyatlı bir iyimserlik içinde.”

The Post’a konuşan Kumar, BRICS’in Çin ve Hindistan’ın ikili sorunlarını kendi çerçevesi altında tartışmaları ve çözüm aramaları için ivme yaratmaya yardımcı olduğunu söyledi.

Kumar, “Başkan Xi Jinping bu alternatif küresel platforma büyük önem veriyor ve mevcut çıkmaza bir çözüm aramak için bunu kullanmaya karar vermesi de değişen jeopolitik ortamda BRICS’i teşvik etme konusundaki tutarlı çabası hakkında çok şey anlatıyor” dedi.

İkili ilişkiler, 2020 yılında Galwan Vadisi’nde yaşanan ve 20 Hint askeri ile en az dört Çin askerinin ölümüne neden olan ölümcül çatışmanın ardından gerilmişti. İki ülke ayrıca 2017 Doklam çatışması ve Sikkim ve Arunachal Pradesh sınırındaki çatışmalar sırasında da gerginlik yaşadı.

Delhi merkezli Kara Harp Çalışmaları Merkezi’nde savunma analisti ve seçkin bir araştırmacı olan Rakesh Sharma, Ladakh’ın doğusunda uzun süredir devam eden çıkmazı çözmeye yönelik son girişimlerin cesaret verici olduğunu ancak güvenin yeniden tesis edilmesinin sürekli çaba gerektireceğini kaydetti.

“1993 ve 2013 yılları arasında oluşturulan önceki güven arttırıcı önlemler [CBM’ler] etkinliğini yitirdi. Yeni CBM’lerin oluşturulması oldukça zaman alacaktır. Bu nedenle temkinli olmak çok önemli olacak” dedi.

Savunma Çalışmaları ve Analizleri Enstitüsü’nde yardımcı araştırmacı olan M.S. Prathibha, This Week in Asia’ya verdiği demeçte Çin’in Batı ile yaşadığı güvenlik ve ticaret gerilimleri nedeniyle Hindistan ile ekonomik ilişkilerini yeniden başlatma konusunda çok gayretli olduğunu söyledi.

“Anlaşma Hindistan-Çin ilişkilerinde ihtiyatlı bir iyimserlik yarattı. Hindistan herhangi bir ekonomik ilişkiyi yeniden başlatmadan önce sınırdaki durumun yatışmasını ve tüm sürtüşme noktalarındaki devriye sorunlarının çözülmesini istiyordu” diyen Prathiba, Hindistan’ın Çin’in iki ülke arasında imzalanan ikili anlaşmalara uymasını umduğunu da sözlerine ekledi.

Ekonomik faktör

Analistler, Hindistan ve Çin arasındaki ekonomik çıkarların her iki ülkeyi de sınır sorunlarını ele almaya ve çözmeye ittiğini söylüyor.

The Post’a konulan analist, “Hindistan ve Çin birbirlerine bağımlılar. Hindistan tamamen Batı’ya bel bağlamak istemiyor ve Kore ve Japonya ile müzakerelerde zorlanıyor. Bu arada Çin’in de, özellikle Batı ile gergin ilişkileri göz önüne alındığında, Hindistan pazarına erişime ihtiyacı var” yorumunu yaptı.

Analistlere göre Çin, Hindistan’a küçük ortak muamelesi yapma eğiliminde olan Japonya ve Güney Kore gibi ülkelere kıyasla Delhi açısından birlikte çalışması daha kolay bir ülke olarak görülüyor. Ticaret ve Sanayi Bakanı Piyush Goyal 30 Temmuz’da yaptığı açıklamada Hindistan’ın Japonya, Güney Kore ve ASEAN ile uygulanan serbest ticaret anlaşmalarını gözden geçirmek için müzakereleri hızlandırmaya çalıştığını söyledi.

İsmi açıklanmayan bir analist, “Hindistan’daki iş çevrelerinden de hükümete Çin ile ticari ilişkileri geliştirmesi yönünde baskı var, zira bu tür bağlar ekonomik fırsatlar ve faydalar sağlayabilir,” dedi.

The Post’a konuşan analist, “Her iki ülkenin de daha büyük ekonomik çıkarları var ve sınır anlaşmazlıkları nedeniyle ekonomik faydalardan mahrum kalmayı göze alamazlar” değerlendirmesini yaptı.

İkili ticaret

Ekonomik düşünce kuruluşu Global Trade Research Initiative’in verilerine göre, Mart 2024’te sona eren mali yılda Hindistan’ın Çin’e ihracatı 16,65 milyar ABD doları, ithalatı ise 101,75 milyar ABD doları olarak gerçekleşti ve ticaret açığı 85 milyar ABD dolarını aştı.

Hindistan’ın temmuz ayında yayınlanan yıllık Ekonomik Anket raporu, Hindistan’ın Amerika Birleşik Devletleri ve diğer Batılı ülkelere ihracatını artırmak için Çin’den doğrudan yabancı yatırım çekmenin önemini vurgulamış ve böylece Delhi’nin Pekin ile artan ticaret açığını ele almıştı.

Jawaharlal Nehru Üniversitesi’nden emekli ekonomi profesörü Arun Kumar ise farklı bir görüş ortaya koyarak son anlaşmanın bölgenin jeopolitiği ile ilgili olduğunu söyledi.

Kumar, “Batı, Hindistan’ın [Asya’da] Çin’in karşıtı olmasını istiyor, bu nedenle ABD Hindistan ile stratejik bir ilişki kuruyor” dedi.

“Dolayısıyla Hindistan’ın Batı’ya çok fazla yaklaşmaması ve iki blok arasında tarafsız kalması Çin’in çıkarına, bu nedenle Çin sınır meselesinde yumuşamayı kabul etti” yorumunu yaptı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Türkiye-Afrika İşbirliği Bakanlar Toplantısı Cibuti’de

Yayınlanma

Türkiye-Afrika Ortaklığı Üçüncü Bakanlar Gözden Geçirme Konferansı, 2-3 Kasım 2024 tarihlerinde Cibuti’de gerçekleştirilecek. Konferansta Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan temsil edecek. Etkinlikte, Afrika Birliği’ne üye 14 Afrika ülkesinin dışişleri bakanları ve temsilcileri de yer alacak.

Bu konferans, 2021’de İstanbul’da düzenlenen Üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nin kararlarının takibi ve 2022-2026 Ortak Eylem Planı çerçevesinde atılacak adımların gözden geçirilmesi açısından kritik önem taşıyor. Ayrıca 2026’da planlanan Dördüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nin hazırlıkları da bu toplantının gündeminde yer alacak. Zirve sonrasında “Ortak Bildiri” ve “2022-2024 Ortak Uygulama Raporu” belgeleri kabul edilecek.

Türkiye-Afrika ilişkileri, 2005’te başlayan Afrika Açılım Eylem Planı ile kurumsal ve sistematik bir çerçeveye oturmuş ve zamanla “Afrika Ortaklık Politikası”na evrilmiştir. Türkiye’nin stratejik ortak olarak Afrika ile gerçekleştirdiği işbirliği, barış ve istikrarın yanı sıra ekonomik ve sosyal kalkınma hedeflerini de içeriyor.

Konferansın sonuçları, Türkiye’nin Afrika kıtasındaki etkinliğini daha da pekiştirmesi ve işbirliklerini derinleştirmesi açısından büyük önem taşıyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Kazan’daki BRICS Zirvesi’nin son günü nasıl geçti?

Yayınlanma

Kazan’daki BRICS zirvesi, şimdiye kadarki en geniş katılımlı toplantılardan biri olarak sona erdi. Zirvede BRICS’in genişletilmesi kararı alınırken, liderler uluslararası işbirliği ve bölgesel sorunlar üzerinde durdu. Vladimir Putin, zirvede birçok küresel meseleye değinirken, liderler arasında çeşitli diplomatik görüşmeler yapıldı.

Kazan’daki BRICS zirvesi, 24 Ekim’de tarihin en geniş katılımlı toplantılarından biri olarak sona erdi. Zirveye, BRICS + formatında 36 ülkenin temsilcileri ve uluslararası kuruluşların başkanları katıldı.

Çok sayıda ikili ve çok taraflı görüşmenin ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, düzenlediği basın toplantısında zirvenin başarılı geçtiğini ve BRICS’in genişletilmesine yönelik prensipte bir karar alındığını açıkladı. Ayrıca, birliğe yeni katılım statüsü oluşturulacağını ve davetiyelerin yakında gönderileceğini belirtti.

Putin, zirvede SWIFT’e alternatif bir ödeme sistemi oluşturulması konusunun gündeme gelmediğini, zira Rusya’nın ortaklarıyla halihazırda benzer bir sistemi kullandığını söyledi. Basın toplantısında, zirveyle doğrudan ilgisi olmayan birçok soru da yöneltildi.

Örneğin, Rusya topraklarında Kuzey Kore askerlerinin olup olmadığı sorusuna Putin ne yalanlayarak ne de doğrulayarak yanıt verdi; yalnızca Kuzey Kore ile ilişkilerin imzalanan anlaşmalar doğrultusunda geliştirildiğini ifade etti.

Rusya’nın askerî harekâtlar ve insansız hava aracı saldırılarının ülkede bir güvenlik tehdidi oluşturup oluşturmadığı sorulduğunda ise Putin, ülkenin çok daha büyük bir tehlikeyle, yani egemenlik kaybıyla karşı karşıya olduğunu vurguladı.

Ukrayna ile barış görüşmeleri ihtimaline ilişkin olarak, Türkiye’nin yakın zamanda bu süreci yeniden başlatmak için girişimlerde bulunduğunu aktardı:

“[Cumhurbaşkanı Recep] Erdoğan’ın bir yardımcısı kısa süre önce New York’tan aradı ve yeni barış görüşmeleri önerileri olduğunu iletti. Ben de hemen ‘katılıyorum’ dedim! Ancak ertesi gün Kiev hükümeti, ‘müzakere yok’ diyerek reddetti. Biz de Türk yetkililere ‘Katılımınız için teşekkür ederiz, ancak önce müşterilerinizi ikna edin’ dedik.”

Putin ayrıca, Donald Trump’ın Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması durumunda Moskova’yı bombalayacağına dair tehdit iddialarını yalanladı, ancak Trump’ın gerçekten Ukrayna’da barışa yönelik bir istek taşıdığına inandığını belirtti.

Putin, güne Batı’nın “kurallara dayalı düzen” kavramını eleştirerek sözlerine başladı. Ardından Ukrayna’daki duruma ilişkin daha sert bir dil kullandı ve bu krizin, Rusya’nın güvenliğini tehdit edecek şekilde “hayati çıkarlarımız göz ardı edilerek” kullanıldığını söyledi.

Konuşmasında Orta Doğu’daki duruma da değinen Putin, “Gazze Şeridi’ndeki çatışmalar, çoğu sivil olmak üzere 40 binden fazla insanın ölümüne yol açtı. Ancak her türlü terör eylemine karşı olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi vurgulamak isterim,” değerlendirmesini yaptı.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid el-Nahyan, zirvenin sosyal yardım formatında yapılan toplantıya katılmadı.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ise konuşmasında, Ukrayna’daki çatışmanın “mümkün olan en kısa sürede” çözülmesi gerektiğini belirtti ve Çin-Brezilya Barış Dostları grubunun bu konuda arabuluculuk yapabileceğini hatırlattı. Ayrıca, temmuz ayında Filistinli gruplar tarafından imzalanan Pekin Deklarasyonu’na da atıfta bulundu.

Xi’nin konuşması, Küresel Medeniyet Girişimi ve Çin Komünist Partisi’nin Üçüncü Plenumu’nun kararları gibi küresel öneme sahip konularla devam etti. Xi, Güney ülkelerinin yükselişinin dünyadaki büyük değişimin açık bir göstergesi olduğunu söyledi. Konuşmasının ardından ise toplantının bitmesini beklemeden ülkesine döndü.

Zirvede dikkati çeken diğer isimler arasında Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce de vardı. Arce, Filistin’deki çatışmaları “soykırım savaşı” olarak nitelendirirken, ülkesinde anayasa dışı yollarla iktidarı ele geçirme girişimlerinin Bolivya’nın lityum zenginliğiyle bağlantılı olabileceğine işaret etti.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile yan yana otururken kısa süreliğine de olsa sohbet etti. Paşinyan, “Dünyanın Kavşağı” adlı ulaşım ve lojistik girişimini hatırlattı ve Azerbaycan’a Nahçıvan’a kolaylaştırılmış bir bağlantı sağlama önerisinde bulundu. Ancak Putin, Paşinyan’ın bu teklifini sunduğu sırada Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’ye veda ediyordu.

BM Genel Sekreteri António Guterres, New York’taki BM Genel Kurulu’nda kabul edilen Gelecek Paktı’nı hatırlatarak, tüm ülkelerin “büyük bir aile gibi” yaşaması gerektiğini vurguladı. Putin ise “Aileler arasında maalesef sık sık kavgalar, skandallar ve mal paylaşımı anlaşmazlıkları olur, hatta bazen işler kavgaya kadar varır,” diyerek BRICS’in “ortak bir evde elverişli bir atmosfer yaratmayı” hedeflediğini belirtti.

Üç saat süren zirve sonrası liderler çalışma kahvaltısı yaptı ve ardından geç öğle yemeğine geçildi. Putin, basın toplantısının ardından Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Laos Devlet Başkanı Thongloun Sisoulith, Moritanya Devlet Başkanı Muhammed Ould Şeyh el-Ghazouani, BM Genel Sekreteri ve Vietnam Başbakanı Pham Minh Chính ile çeşitli görüşmeler gerçekleştirdi.

Son olarak, 2025 yılındaki BRICS zirvesine Brezilya’nın ev sahipliği yapacağı açıklandı.

Uzmanlara BRICS’i sorduk – 2: Türkiye BRICS’e üye olabilir mi?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English