Bizi Takip Edin

AVRUPA

Filistin eylemleri Avrupa kampüslerine sıçradı: Amsterdam ve Berlin’de polis saldırısı

Yayınlanma

Cambridge ve Oxford’dakiler de dahil olmak üzere Birleşik Krallık’taki öğrenciler Filistin halkı ve dünyanın dört bir yanındaki öğrenci arkadaşları ile dayanışma için protestolara başladı.

ABD, Kanada ve Fransa’daki protestolara benzer şekilde, kampüslerde kurulan kamplarda öğrenciler İsrail’in boykot edilmesini ve bu ülkedeki yatırımların çekilmesini istiyor.

Öğrenciler Londra Üniversitesi Oryantal ve Afrika Çalışmaları Okulu (SOAS) ile Oxford, Cambridge, Liverpool ve Edinburgh üniversitelerinde kamplar kurdu.

Oxford Action for Palestine ve Cambridge for Palestine organizatörleri tarafından yapılan ortak açıklamada, “Dünya genelinde 100’den fazla üniversite Filistin için cesur ve acil eylem kararı almıştır. Bu kurumların üyeleri olarak, üniversitelerimizin İsrail’in Filistin halkına karşı işlediği savaş suçlarına ortak olmasını kabul etmiyor ve İsrail’in kitlesel katliam, açlık ve yerinden etme kampanyasını meşrulaştırmasına seyirci kalmayı reddediyoruz,” ifadelerini yer verildi.

Oxford ve Cambridge’deki protestocular pazartesi sabahı yanlarında malzemeler, uyku tulumları ve pankartlarla geldiler. Pankartlarda, “Gazze’de üniversite kalmadı” ve “Soykırımdan vazgeçin” sloganları yazıyordu.

Oxford’daki Pitt Rivers müzesinin önünde kurulan kampın dışına “Filistin için halk üniversitesine hoşgeldiniz” yazılı büyük bir pankart asıldı.

Oxfordlu öğretim üyelerinden eylemlere destek

Ayrıca Oxford ve Cambridge üniversitelerinin İsrail soykırımı ve işgaliyle bağlantılı tüm şirketlerden el çekmesini, Gazze’nin eğitim sisteminin yeniden inşasına yardımcı olmasını, İsrail üniversiteleriyle kurumsal ilişkilerini sona erdirmesini ve Filistin yanlısı eylemlere katılan öğrenci ve personelin güvenliğini korumasını talep ettiler.

170’ten fazla Oxford öğretim üyesi ve çalışanı kampı ve amaçlarını destekleyen bir mektuba imza attı.

Cambridge’in merkezinde yer alan King’s Parade’de kurulan kamptaki etkinlikler arasında protestocular için ‘gerilimi azaltma’ eğitimi, bir miting ve Filistin Dayanışma Kampanyası tarafından finanse edilen bir akşam yemeği yer aldı. The Guardian’da yer alan habere göre kitlesel fon toplama kampanyasında, kampın uzun süreli, kalıcı ve etkili olması için gerekli olacak hayati malzemeler için yaklaşık 6.000 sterlin toplandı.

Şu ana kadar eyleme katılan diğer üniversiteler arasında Birleşik Krallık’taki University College London, Manchester, Newcastle, Sheffield, Leeds, Warwick, Swansea, Goldsmiths ve Bristol’un yanı sıra Fransa’daki Sciences Po, İrlanda’daki Trinity College Dublin, İsviçre’deki Lozan Üniversitesi ve Danimarka’daki Kopenhag Üniversitesi yer alıyor.

Berlin’de polis kampı dağıttı

Salı günü Alman polisi, günün erken saatlerinde Berlin Özgür Üniversitesi’nin avlusunu işgal eden yüzlerce Filistin yanlısı eylemcinin protestosunu dağıttı.

Protestocular yaklaşık 20 çadır kurmuş ve çadırların etrafında bir insan zinciri oluşturmuştu.

Polis hoparlörlerden öğrencilere kampüsü terk etmeleri çağrısında bulundu. Polisin bazı öğrencileri taşıdığı da görüldü ve polis memurları ile protestocular arasında bazı itiş kakışlar yaşandı.

Kolluk kuvvetleri bazı protestoculara karşı biber gazı kullandı. Okul yöneticileri yaptıkları açıklamada protestocuların her türlü diyaloğu reddettiğini ve bu nedenle kampüsü boşaltması için polisi çağırdıklarını söyledi.

Amsterdam’da 125 gözaltı

Salı günü erken saatlerde Hollanda polisi, Amsterdam Üniversitesi’nde Filistin yanlısı benzer bir gösteri kampını dağıtırken yaklaşık 125 aktivisti gözaltına aldı.

Amsterdam polisi sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, protestoların şiddete dönüşmesinin ardından eylemlerinin “düzeni sağlamak için gerekli” olduğunu ileri sürdü.

Ulusal yayın kuruluşu NOS tarafından yayınlanan görüntülerde polisin barikatları yıkmak için mekanik bir kepçe kullandığı ve coplu ve kalkanlı polislerin harekete geçerek bazı protestocuları dövdüğü ve çadırları söktüğü görülüyor. NOS’un haberine göre protestocular tahta paletler ve bisikletlerden barikatlar oluşturmuştu.

Göstericiler pazartesi günü üniversitenin küçük bir adasını işgal ederek Gazze’deki savaş nedeniyle İsrail ile akademik ilişkilerin kesilmesi çağrısında bulunmuştu.

Salı günü öğleden sonra erken saatlerde Amsterdam’daki protestoyu bitiren polis, bölgeyi metal çitlerle kapattı.

Okuldan yapılan açıklamada polisin “kamu düzeni ve güvenlik kaygıları nedeniyle” salı gecesi Roeterseiland kampüsündeki gösteriyi sona erdirdiği belirtildi.

Açıklamada, “İsrail ve Hamas arasındaki savaşın öğrenciler ve personel üzerinde büyük bir etkisi var. Savaşa ilişkin öfke ve şaşkınlığı paylaşıyor ve bu konuda protesto gösterileri yapılmasını anlayışla karşılıyoruz. Üniversite içinde bu konuda diyalog kurmanın tek çözüm olduğunu vurguluyoruz,” denildi.

Finlandiya ve Danimarka’da da eylemler sürüyor

Finlandiya’da Filistin için Öğrenciler dayanışma grubundan onlarca protestocu Helsinki Üniversitesi ana binası önünde kamp kurarak, Finlandiya’nın en büyük akademik kurumu olan üniversite İsrail üniversiteleriyle akademik bağlarını kesene kadar orada kalacaklarını söyledi.

Danimarka’da öğrenciler Kopenhag Üniversitesi’nde Filistin yanlısı bir kamp kurarak Sosyal Bilimler Fakültesi kampüsünün dışına yaklaşık 45 çadır kurdu.

Üniversite, öğrencilerin protesto yapabileceğini söyledi fakat kampüs alanındaki kurallara saygı göstermeleri çağrısında bulundu.

Açıklamada, yönetimin “İsrail ve Filistin topraklarında devam eden çatışma da dahil olmak üzere siyasi konularda üniversite çalışanları ve öğrencileri adına görüş bildiremeyeceği ve bildirmemesi gerektiği” savunuldu.

Bologna, Roma ve Napoli’de gösteriler

İtalya’da, dünyanın en eski üniversitelerinden biri olan Bologna Üniversitesi öğrencileri, İsrail’in Refah’ta bir saldırıya hazırlandığı sırada Gazze’deki savaşın sona ermesini talep etmek için hafta sonu bir çadır kampı kurdu.

Öğrenci grupları Roma ve Napoli’de de büyük ölçüde barışçıl olan benzer protestolar düzenledi.

İkinci Dünya Savaşı sırasında faşist yönetime karşı savaşan bir üniversite öğrencisinin adını taşıyan meydanda bir düzineden fazla çadır kuruldu. Bazıları Filistin bayraklarıyla süslenen çadırlarda yer yer “Öğrenci İntifadası” yazan pankartlar da göze çarptı.

Paris’te Macron’un okulunda da protesto

Paris’te öğrenci grupları salı günü Filistinlilerle dayanışma için toplanma çağrısında bulundu.

Cuma günü Fransız polisi, Sciences Po olarak bilinen Paris Siyasi Araştırmalar Enstitüsünde Filistinlilere destek için toplanan onlarca öğrenciyi ‘barışçıl bir şekilde’ binadan çıkarmıştı.

Salı günü, mezunları arasında Fransa Başbakanı Gabriel Attal ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un da bulunduğu prestijli enstitünün öğrencileri, polis girişlerde beklerken sınavlara girmek üzere kampüse engelsiz bir şekilde girerken görüldü.

Geçen hafta aralarında Lille ve Lyon’un da bulunduğu Fransa’daki diğer bazı üniversitelerde de protestolar düzenlendi. Macron’un ofisi, polisin Fransız kampüslerindeki 23 alandan öğrencileri uzaklaştırmasının talep edildiğini söyledi.

AVRUPA

Operationsplan Deutschland: Almanya’da “planlı ekonomi” tartışması

Yayınlanma

Ukrayna’nın Rusya’ya ilk kez ABD yapımı uzun menzilli füzeler fırlatması ve Rusya lideri Vladimir Putin’in ülkesinin nükleer doktrinini güncellemesi ile birlikte Avrupa ülkeleri kıtada topyekûn bir savaşa hazırlanıyor.

Alman Silahlı Kuvvetlerinin (Bundeswehr) hazırladığı “Operationsplan Deutschland” (Almanya Organizasyon Planı) başlıklı 1.000 sayfalık belgeye göre Almanya’nın NATO ülkelerinden yüz binlerce askere ev sahipliği yapacağı ve cepheye büyük miktarlarda askeri teçhizat, gıda ve ilaç göndermek için lojistik bir merkez olarak hizmet vereceği bildirildi.

Alman ordusu ayrıca Rusya’nın Avrupa genelinde insansız hava araçları uçuşlarını, casusluk operasyonlarını ve sabotaj saldırılarını genişlettiği bir durumu varsayarak şirketlere ve sivillere kilit altyapıyı nasıl koruyacakları ve ulusal savunma için nasıl harekete geçecekleri konusunda talimat veriyor.

İşletmelere acil durumlarda çalışanların sorumluluklarını detaylandıran kriz planları oluşturmaları tavsiye edildi ve enerji bağımsızlığını sağlamak için dizel jeneratör stoklamaları ya da rüzgar türbinleri kurmaları talimatı verildi.

Ekonomiye daha fazla devlet müdahalesi konuşuluyor

Bu kapsamda ekonomiye ve şirketlere yönelik devlet müdahalesi daha yoğun bir şekilde tartışılmaya başladı.

Alman devleti, kriz durumlarında geniş kapsamlı haklara sahip. Enerji krizi, devletin ne kadar hızlı müdahale edebileceğini göstermişti: O dönemde Alman hükümeti gaz depolama tesislerini kanun yoluyla doldurmuş, gaz ithalatçısı Uniper’i kamulaştırmış ve diğer şeylerin yanı sıra yüzer LNG terminalleri tedarik etmişti.

faz’ın Bavyera İşletmeler Birliği Genel Müdürü Bertram Brossardt’ın açıklamalarına dayandırdığı haberine göre, acil bir durumda “planlı ekonomiye geçiş” bile mümkün olabilir.

Bu “planlı ekonomi” uygulamalar kapsamında devlet gıda kuponu vermesi, hatta insanları su temini ya da ulaşım şirketleri gibi belirli sektörlerde çalışmaya zorlaması da gündeme getiriliyor.

Dolayısıyla şirketlerin de bugün afet yardımı, Bundesanstalt Technisches Hilfswerk (Almanya’da afet ve acil durum yönetiminden sorumlu bir kuruluş – THW) ya da itfaiye için gönüllü olan çalışanlara sahip olmaları durumunda bundan yarar sağlayabileceği öne sürülüyor.

Hamburg’daki şirket eğitimini veren Yarbay Jörn Plischke, “Bunu desteklemek size yılda birkaç güne mal olur. Fakat bir kriz anında, insanları ve altyapıyı koruyan kişilerle doğrudan bir bağlantınız olur,” diyor.

Hamburg: Sivil-askeri ekonominin kesişimi

Yarbay Plischke’nin katıldığı etkinliğin gerçekleştiği Hamburg, mal ve asker taşımacılığında merkezi bir konumda.

Hansa kentinin belediye başkanı Peter Tschentscher, faz’a verdiği demeçte, “Altyapımız askeri amaçlarla kullanılırsa, siber saldırı ve sabotaj riski önemli ölçüde artar,” uyarısında bulundu.

Hamburg Senatosu bu nedenle sivil savunmayı güçlendirmek için ek kadrolar oluşturdu. Birliklerde savaşmayan fakat koruma ve güvenliği sağlamak için çalışan gönüllülerden oluşan üçüncü bir “yurt savunma birliği” hizmete sokuldu.

Hansa kentinde şu anda Alman Silahlı Kuvvetleri ve sivil güçlerle birlikte tatbikatlar yapılıyor.

Habere göre, “Red Storm Alpha” adı verilen bu tatbikatta liman tesislerinin korunması konusunda eğitim veriliyor.

Bir sonraki tatbikat olan “Red Storm Bravo” ise yakında başlayacak ve daha büyük çaplı olacak.

Bu tür tatbikatlardan elde edilen deneyimler daha sonra “Almanya Organizasyon Planı”na aktarılacak. Bu planın sürekli gelişen ve yeni bilgi ve tehditlere uyum sağlayan “yaşayan bir belge” olması amaçlanıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Ford Avrupa’da 4.000 kişiyi işten çıkaracak

Yayınlanma

Ford, elektrikli araçlara olan talebin yavaşlaması ve Çinli rakipleriyle girdiği rekabet nedeniyle Avrupa’da yaklaşık 4.000 kişiyi işten çıkarmayı planlıyor.

ABD’li şirket çarşamba günü yaptığı açıklamada, kesintilerin 2027 yılı sonuna kadar uygulanacağını ve Avrupa’daki 28.000 kişilik işgücünün yaklaşık yüzde 14’ünü temsil eden Almanya’daki 2.900 ve Birleşik Krallık’taki 800 işi etkileyeceğini söyledi.

Ford’un Birleşik Krallık’taki iki tesisi Dagenham ve Halewood ile İspanya’nın Valencia kentindeki fabrikası etkilenmeyecek.

Yetkililer kesintilerin idari görevlerin yanı sıra benzinli motor üretimiyle ilgili işleri de kapsayacağını söyledi.

Ford’un Avrupa Başkan Yardımcısı Dave Johnston, iş kayıplarına rağmen şirketin bölgeye bağlılığını sürdürdüğünü söyledi ve “Ford’un Avrupa’da gelecekteki rekabet gücünü sağlamak için zor ama kararlı adımlar atmak kritik önem taşıyor,” dedi.

İşçi Konseyi Başkanı: Personel kesintisi sürdürülebilir bir iş stratejisi değil

Söz konusu hamleler sendikalar ve hükümetlerle yapılacak görüşmeleri bekliyor. Ford’un işçi konseyi başkanı Benjamin Gruschka, “Bu büyük istihdam kesintisini reddediyoruz. Daha fazla personel kesintisi sürdürülebilir bir iş stratejisi değildir,” dedi.

Birleşik Krallık hükümeti de Ford’u planlanan kesintilerin tüm ayrıntılarını paylaşmaya çağırdı. Bir sözcü, “Ford ile uzun süredir devam eden bir ortaklığımız var ve Birleşik Krallık’taki üretim gelecekleri konusunda onlarla yakın bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz,” dedi.

Küresel otomotiv endüstrisi, elektrikli araç satışlarındaki büyümenin yavaşlaması ve Çinli rakiplerle yaşanan sert fiyat rekabeti nedeniyle Avrupa’da ve başka yerlerde fabrikaların kapatılması ve personel sayısının azaltılması yönünde yoğun bir baskı altına girdi.

Şirket geçen yıl da 3.800 kişiyi işten çıkaracağını duyurmuştu

Ford, yıllardır zarar açıkladığı ve işten çıkardığı Avrupa’da zor günler geçiriyor. Şirket, yavaşlayan talebi karşılamak için, rekabet gücü yüksek pazarın daha kârlı alanlarına odaklanmak amacıyla ürün gamındaki araç sayısını azalttı.

Ford’un Avrupa’daki insan kaynakları başkanı Peter Godsell, daha fazla yeniden yapılandırma adımını göz ardı edemeyeceğini söyledi ve “benzeri görülmemiş” regülasyonları ve iktisadi rüzgarları suçladı. Godsell, “İleriye dönük olarak uygulanabilir ve kârlı bir işle burada var olmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor,” diye ekledi.

Ford geçen yılın başlarında 1.300’ü İngiltere’de olmak üzere Avrupa’da 3.800 kişiyi işten çıkaracağını açıklamıştı.

İcra Kurulu Başkanı Jim Farley, geçmişte elektrikli otomobillerin üretiminde içten yanmalı motorlarla çalışan araçlara kıyasla “yüzde 40 daha az işçiye” ihtiyaç duyulacağı konusunda uyarıda bulunmuştu.

Ford’dan Alman hükümetine uyarı

Ford ayrıca Almanya’da geliştirilen ve üretilen elektrikli spor aracı yeni Explorer ve elektrikli Capri’nin üretimini azaltacağını ve bunun Köln fabrikasındaki çalışma saatlerinin daha da kısalmasına neden olacağını söyledi. Şirket fabrikayı elektrikli araç üretecek şekilde dönüştürmek için 2 milyar dolar yatırım yaptı.

Ford’un finans müdürü John Lawler kısa bir süre önce Alman hükümetine bir bildiri yazarak piyasa koşullarını iyileştirmek ve emisyon hedeflerini karşılamak için esneklik sağlamak üzere daha fazlasını yapması çağrısında bulundu.

Lawler mektubunda, “Avrupa ve Almanya’da eksik olan şey, e-mobiliteyi ilerletmek için açık ve net bir politika gündemidir,” dedi.

Volkswagen’den patronlara taviz önerisi

Çarşamba günü erken saatlerde Volkswagen çalışanları, Alman şirket yöneticilerinin ikramiyeleri düşürmeyi, temettüleri azaltmayı ve fabrikaları kapatma planlarını iptal etmeyi kabul etmeleri halinde gelecekteki maaş artışlarından 1,5 milyar avroyu kaybetmeye hazır olduklarını söyledi.

IG Metall’in baş müzakerecisi Thorsten Gröger ve VW iş konseyi başkanı Daniela Cavallo düzenledikleri ortak basın toplantısında, daha önce talep edilen yüzde 7’lik ücret artışının, kısa süreli saat azaltma dönemlerinde ücretleri desteklemek üzere bir “dayanışma fonuna” aktarılmasını önerdiler. 

VW çalışanları ile yöneticiler arasında giderek gerginleşen açmazın ilk tavizi olan önerilen paket, yöneticilerin önümüzdeki iki yıl boyunca ikramiyelerinin bir kısmından ve “temettü politikası yoluyla katkıdan” vazgeçmeleri anlamına geliyor.

IG Metall’den Gröger, VW yöneticilerinin Almanya’daki en az üç fabrikayı kapatma planlarından vazgeçmeyi kabul etmemeleri halinde, “ülkenin on yıllardır görmediği bir endüstriyel anlaşmazlığa” hazırlanmaları gerektiğini söyledi.

VW’nin Almanya’daki tesislerinde olası grevler 1 Aralık’tan itibaren mümkün olacak.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Baltık Denizi’nde iletişim kabloları hasar gördü: Sabotaj şüphesi

Yayınlanma

Baltık Denizi’nin altındaki telekomünikasyon kablolarında hasar meydana geldi. Finlandiya-Almanya hattındaki C-Lion1 kablosunda yaşanan kesinti, sabotaj şüphelerini güçlendirdi. Almanya, İsveç ve Litvanya olayla ilgili soruşturma başlatırken, Rusya suçlamaları reddetti.

Finlandiya ile Almanya arasında Baltık Denizi’nin altından geçen C-Lion1 telekomünikasyon kablosunda bir kesinti yaşandı.

Ayrıca Litvanya ile İsveç arasındaki iletişim kabloları da zarar gördü. Alman Savunma Bakanı Boris Pistorius, bu olayların sabotaj ihtimaline işaret edebileceğini belirtti.

Finlandiya devlet telekom altyapı operatörü Cinia, kabloda hasar tespit etti ve onarım için özel bir gemi hazırladı. Onarımın tam tarihinin belirsiz olduğu, ancak önümüzdeki hafta başlamasının planlandığı bildirildi.

Litvanya ile İsveç arasında iletişim sağlayan kablonun kesilmesi, Telia Lietuva tarafından doğrulandı. Olay, ülkede internet erişiminin yüzde 33 oranında azalmasına neden oldu.

Helsingin Sanomat gazetesi, Çin’e ait Yi Peng 3 gemisinin hasar bölgesine yakın olduğunu, bu geminin Danimarka donanması tarafından takip edildiğini öne sürdü.

İsveç, olayın sabotaj olabileceği şüphesiyle soruşturma başlattı.

Litvanya, olayın “terör” kapsamında değerlendirildiğini ve kablonun tamamen mi kesildiği yoksa sadece hasar mı gördüğünün soruşturulduğunu duyurdu.

Finlandiya Merkezi Soruşturma Dairesi, iletişim müdahalesi ve mülke zarar verme suçlarından inceleme yürütüyor.

Almanya ve Finlandiya dışişleri bakanlıkları, olayla ilgili derinlemesine bir soruşturma yürütüleceğini açıklarken, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, sabotaj iddialarının henüz kesinleşmediğini ifade etti.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius ise, kablonun yanlışlıkla zarar görmüş olabileceği ihtimaline şüpheyle yaklaştı.

Rusya, bu tür olaylarda kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, iddiaları “saçma ve komik” olarak nitelendirdi.

Baltık Denizi’nin altından geçen C-Lion1, Finlandiya’nın Kuzey Akım doğalgaz boru hatlarının rotasını takip ederek Orta Avrupa’ya doğrudan bağlantı sağlayan tek denizaltı kablosu.

Kablo, 2016’da devreye alındı ve Helsinki ile Rostock (Almanya) arasında veri aktarımı yapıyor.

Finlandiya ve Estonya, Baltık Denizi’nde Rusya donanmasına karşı plan hazırlıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English