Bizi Takip Edin

AMERİKA

Financial Times, Apple’ın Çin’den neden tamamen vazgeçemeyeceğini yazdı

Yayınlanma

Teknoloji üstünlüğünü Çin’e kaptırmak istemeyen ABD, diğer yandan da çip teknolojisinde Pekin’in önüne set çekerek bu alandaki kabiliyetlerini kısıtlamaya çalışıyor.

Küresel çip üretimindeki payı gittikçe azalan Washington, özellikle son dönemde Pekin’e karşı bu alanda getirdiği yaptırımlarla imalat alanındaki payını artırmayı, Çin’e olan bağımlılığını azaltmayı ve küresel tedarik zincirini kontrol altına almayı hedefliyor.

1990’larda küresel çüp üretimindeki payı yüzde 37 olan ABD’nin bugünkü payı yüzde 12 civarına kadar düştü. Küresel üretimin yaklaşık 4’te 3’ü coğrafi olarak Tayvan, Güney Kore ve Çin’de yoğunlaşmış durumda.

ABD Başkanı Joe Biden’ın geçen sene Ağustos ayında imzalayarak yürürlüğe soktuğu Çip ve Bilim Yasası, ülkede yarı üretkenlerin üretimini ve üreticileri teşvik ederken, Amerikan şirketlerinin Çin’deki üretimine ise kısıtlamalar getirdi.

Kendi çiplerini geliştirme hedefini önüne koyan Amerikalı şirketlerden biri de Apple. Ancak Apple’ın çiplerini üreten firma Taiwan Semiconductor Manufacturing Company (TSMC). Dünyanın en önemli çip üreticileri arasında yer alan TSMC üretimini Tayvan’da yapıyor ve Apple TSMC’nin yıllık gelirinin % 25’ini oluşturuyor. Apple’ın hedefi ise Tayvan Boğazı’ndaki artan gerilim karşısında çip tedarikini Tayvan’dan ABD’ye taşımak. Bu doğrultuda TSMC’nin ABD’deki üretimini artırması için görüşmeler yapılıyor.

Apple CEO’su Tim Cook, Aralık ayı başlarında bu konuyu bazı kıdemli vekillerle görüşmek üzere Capitol Hill’i ziyaret etmişti. Cook ardından da, Biden ile birlikte Arizona eyaletini ziyaret ederek TSMC’nin yeni çip fabrikasını gezmişti. Ziyarette açıklama yapan Tim Cook, bu yeni fabrikada TSMC’nin Apple için çip üreteceğini ve çiplerin ‘Made in America’ etiketini taşıyacağını söylemişti.

Bu arada Çin yıllardır, ABD’den sonra Apple’ın en büyük ikinci pazarı konumunda. Ayrıca, çoğu Apple ürününün, her bir iPhone’un içindeki elektronik parçalar, Foxconn ve Wistron gibi Tayvanlı üreticiler tarafından istihdam edilen yüzbinlerce işçi tarafından Çin’de bir araya getirilip monte ediliyor. Apple CEO’su Cook’un ise bu hassas durum yüzünden Çin ile arasını bozmamak için uğraştığı ABD kamuoyunda sıkça işlenen bir konu.

Hatta Apple, Çin’in en büyük flash bellek ve çip üreticisi Yangtze Memory Technologies Co.’dan (YMTC) bellek çipi almaya bile hazırdı. Ancak Biden yönetimi Ekim ayında YMTC’yi de yaptırım listesine ekledi ve Amerikan firmalarının YMTC ile çalışmasını kısıtladı. Dolayısıyla siyasi baskılarla karşı karşıya kalan Apple, tedarik zincirini yeniden yapılandırmaya çalışıyor.

Bu girişimlerin ne kadar gerçekçi olduğu ya da kısa vadede gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceği ise tartışma konusu.

‘Çin, 20 yıl daha işgücü ve teknoloji üretimine hakim olacak’

Konuyu gündemine alan Financial Times (FT) gazetesi, teknoloji devi Apple’ın kendisini giderek daha fazla Çin’e borçlandırdığını belirtirken, tedarikçilerini çeşitlendirme olasılıklarını ve bu bağlamdaki ikilemlerini tartıştı.

Apple’ın, üretimde Çin’e bağımlılığını önemli ölçüde azaltmak için siyasi, stratejik ve yatırımcı baskısıyla karşı karşıya kaldığı vurgulanan FT makalesinde, Biden’ın Washington’un Pekin’e karşı duruşunu sertleştirdiğine işaret ediliyor.

Makalede, Tim Cook’un Apple’ın Çin merkezli tedarik zinciri stratejisinin mimarı olduğu kaydedilirken, Apple’ın yıllık ürün yenileme ritmi için Çin’e bel bağlaması, şu anda “tartışmasız en büyük güvenlik açığı” olarak nitelendiriliyor.

FT’nin görüşüne yer verdiği, artan işçilik maliyetlerinin üstesinden gelmek için üretimi otomatikleştirmenin yollarını bulmakla görevlendirilen eski bir Apple mühendisi, “Apple (tedarik ağını) çeşitlendiremez” diyor. Bu kişi, iPhone üreticisinin en az 2014’ten beri işletmelerini Çin dışına taşımaya çalıştığını, ancak bunun için çok az ilerleme kaydedildiğini söylüyor ve ekliyor: “Çin, 20 yıl daha işgücü ve teknoloji üretimine hakim olacak.”

FT analizine göre, başka hiçbir Big Tech şirketi, Apple kadar Çin’e bağımlı değil. Örneğin, Meta ve Alphabet, işlerinin büyük bir kısmında dijital reklamcılığa bağlı. Amazon’un bölgede gerçek bir varlığı yok ve Microsoft’un donanım gelirlerindeki payı kabaca yüzde 6.

‘Apple Çin sayesinde çeyrek milyar iPhone sevk edebiliyor’

Financial Times verilerine göre, Apple’dan daha fazla telefon satan tek şirket olan Kore devi Samsung bile çok daha az risk altında. Counterpoint Research’e göre Samsung şu anda cep telefonlarının dörtte üçünden fazlasını Arjantin’den Vietnam’a kadar altı ülkede üretiyor, dörtte birinden azı ise Çin’deki sözleşmeli üreticilere yaptırılıyor.

Buna karşılık, Apple’ın donanımlarının neredeyse tamamı Çin’de üretiliyor. Şirket, ülkede doğrudan yalnızca 14.000 kişiye istihdam sağlasa da, büyük çoğunluğu Çin’de olan küresel tedarik zincirindeki 1,5 milyon işçinin haftalık çalışma saatlerini denetliyor. FT analizine göre, işte bu durum Apple’ın yılda çeyrek milyar iPhone sevk eden dünyanın en büyük şirketi konumuna yükselişinin temelini oluşturuyor.

‘Hindistan ve Vietnam alternatif olamaz’

FT, yeni bir üretim merkezi için, Çin’e rakip olmaya en uygun aday olarak tanımladığı, Hindistan’ı işaret ediyor. FT’ye göre, bu yıl dünyanın en kalabalık ülkesi olarak Çin’i geçmesi beklenen Hindistan, Çin’den daha az jeopolitik risk sunuyor ve yükselen orta sınıfıyla önümüzdeki yıllarda büyük bir pazar haline gelebilir. Ancak yine FT’ye konuşan bazı tedarik zinciri uzmanlarına göre, Hindistan’da iPhone üretimindeki büyüme rakamları gerçeklikten çok uzak ve abartı.

Tedarikçilerin Hindistan’da Apple için kurduğu şirketlerin çoğu, bileşenlerin büyük ölçüde Çin’den getirilip daha sonra çoğunlukla Tayvanlı şirketler tarafından monte edilmesiyle gerçekleştirilen emek yoğun bir süreçle işliyor. Bloomberg Intelligence’ın teknoloji analisti Steven Tseng, “Hindistan’da tedarik zinciri yok. Hemen hemen her şeyi Çin’den ithal etmek zorundalar” diyor.

Bugün ortalama ücretler Çin’in yarısından az olduğu için Vietnam’ın da cazip bir alternatif gibi göründüğü ifade edilirken, diğer yandan üretimini Vietnam’a taşıyan Nokia’nın organize suç, yetersiz ulaşım ve ticaret limanlarını kapatabilecek öngörülemeyen hava koşulları gibi sorunlarla karşılaştığına işaret ediliyor. Konuyla ilgili konuşan eski bir Microsoft yöneticisi, Vietnam deneyimi için, “Hızlandırma, kurulum ve Çin’de çalıştığı şekilde çalışmasını sağlamak açısından inanılmaz derecede zorlayıcıydı” diyor. Diğer bir yönetici, “Bileşenleri tedarik etme konusunda zorluklar yaşadık, çünkü ikinci kademe, üçüncü kademe kaynak tedarikimizin tamamı hâlâ Çin’deydi” diye ekliyor.

‘Çinli şirketlerin iPhone üretimindeki payı yüzde 24’e çıkacak’

Financial Times analizine göre, Apple, tedarik zincirini uluslararası düzeyde çeşitlendirmeye çalışırken, Çin ile olan bağları da aynı anda güçleniyor. Uzman teknoloji yayını The Information’a göre Apple CEO’su Cook, 2016’da Çin ekonomisini ve işgücünü ilerletmeye yardımcı olmak için, 275 milyar dolardan fazla harcamak üzere, kişisel olarak beş yıllık bir anlaşma bile yaptı. JPMorgan şimdi, Çinli şirketlerin geçen yıl yüzde 7 olan iPhone üretimindeki payının 2025’e kadar yüzde 24’e çıkacağını tahmin ediyor.

FT’nin görüşüne yer verdiği bazı uzmanlar, artık Çin’in geliştirdiği uzmanlığın yerini doldurmanın çok zor olduğuna inanıyor. Uzmanlara göre, Apple’ın üretiminin büyük bölümünü yerinde sabit tutmak ve ekonomik ve politik maliyetlere katlanmak dışında gerçek bir seçeneği yok.

Kaliforniya merkezli bir tedarik zinciri haritalama grubu olan Resilinc’in CEO’su Bindiya Vakil, ABD ve Çin ekonomilerinin tamamen ayrışmasının mümkün bile olmayabileceğini söylüyor. Apple gibi birçok şirket üretimini çeşitlendirmeye çalışsa da, başka hiçbir yerde aynı kalite ve ölçek kombinasyonuna sahip olmadığından, bunun tamamen dışına çıkmak yerine Çin’in yanı sıra, artı bir seçenek daha arıyor. FT analizinde bu strateji “Çin + 1” diye ifade ediliyor.

‘Çin’in üretim merkezleri benzersiz’

Bloomberg Intelligence donanım analisti Woo-Jin Ho, Apple’ın 2030 yılına kadar iPhone üretiminin yalnızca yüzde 10’unu veya agresif hareket ederse en fazla yüzde 20’sini Çin dışına kaydırabileceğini öngörüyor ve şu ifadeleri kullanıyor: “Çin’in yarattığı akıllı telefon üretim merkezlerine bakın. Bunun benzerinin başka nerede yapılabileceğini bilmiyorum.”

Foxconn teknoloji şirketinin uzmanlarından biri ise şunları söylüyor: “Çin’in pek çok avantajı var. Orta derecede eğitimli ve vasıflı çalışanlardan gerçekten üst düzey mühendislere ve doktoralılara – en ileri bilgi konusunda uzmanlık sağlayanlara kadar… Apple, Çin’de sağlanan ölçeğe paralel, hatta buna yakın insan kaynakları ve altyapı bulmakta çok fazla zorluk çeker.”

AMERİKA

Amazon, Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyar dolar bağış yapacak

Yayınlanma

Büyük teknoloji şirketleri ABD’nin yeni başkanı ile ilişki kurmaya çalışırken, Amazon perşembe günü Donald Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyon dolar nakit bağışta bulunacağını doğruladı.

Amazon’un bu hamlesi, Facebook ve Instagram’ın ana şirketi Meta’nın da benzer şekilde fona 1 milyon dolar bağışta bulunmasının ardından geldi. Amazon ayrıca Trump’ın yemin törenini Prime Video hizmetinde yayınlayacak.

Trump uzun zamandır Büyük Teknoloji şirketlerini, muhafazakâr medyaya yönelik sansür de dahil olmak üzere bir dizi suistimalle suçluyor. Kasım ayındaki seçim zaferinin ardından, Büyük Teknoloji yöneticileri onu tebrik etmek için sıraya girmişti.

Amazon’un bağışını ilk haber yapan Wall Street Journal’a göre şirketin icra kurulu başkanı ve kurucusu Jeff Bezos da önümüzdeki hafta Trump’ın Mar-a-Lago tatil köyünü ziyaret etmeyi planlıyor.

Google ve Apple üst düzey yöneticileri Sundar Pichai ve Tim Cook da seçimlerin ardından Trump’ı tebrik etmekte gecikmemişlerdi.

The Information’ın haberine göre Pichai’nin perşembe günü Mar-a-Lago’da Trump’la bir araya gelmesi bekleniyordu ve Meta’nın CEO’su Mark Zuckerberg de seçimi kazanmasının ardından Trump ile birlikte yemek yedi.

Apple’ın, Trump’ın vaat ettiği kapsamlı gümrük vergisi planlarına maruz kalma potansiyeline sahip olduğu ve bunun da kritik Çin tedarik zincirlerini alt üst etme riski taşıdığı belirtiliyor.

Trump’ın ilk döneminde Cook, şirketin ürünleri için muafiyetler sağlamayı başarmıştı.

Yeni başkan ilk döneminde Amazon ile çatışmış, online perakende devini şirketleri iflas ettirmekle suçlamış ve vergi politikasını eleştirmişti. Ayrıca 2018’de ABD Posta Servisinin paket teslimatları için uyguladığı fiyatlandırmanın gözden geçirilmesini emretmiş ve kurumu Amazon’un “kuryesi” gibi davranmakla suçlamıştı.

Biden yönetimi altında Amazon, Lina Khan yönetimindeki ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC) ve birkaç eyaletin geçen yıl şirkete karşı tekel davası açmasıyla daha fazla baskıyla karşı karşıya kaldı.

FTC ayrıca Amazon da dahil olmak üzere büyük bulut hizmeti sağlayıcılarını, üretken yapay zeka alanındaki ortaklıkları konusunda soruşturuyor.

Yaz aylarında Trump’a yönelik ilk suikast girişiminin ardından Bezos X’te bir mesaj yayınlayarak Trump’ı “gerçek ateş altında gösterdiği muazzam zarafet ve cesaret” dolayısıyla tebrik etmişti.

Washington Post’un da sahibi olan Bezos, ekim ayında gazetenin Trump’ın Demokrat rakibi Kamala Harris’i desteklemesini de engellemişti.

Trump ile Bezos arasında zımni bir anlaşmanın olduğu, bu anlaşmanın da Elon Musk’ın SpaceX’i ile rekabet eden roket şirketi Blue Origin ile ilgili olduğu ileri sürülmüştü.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Ukrayna için 117 silah üretim hattına yatırım yapıyor

Yayınlanma

ABD, Ukrayna’ya verdiği destek kapsamında 117 silah üretim hattına yatırım yaparken Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne göre, 2023’te küresel silah satışları 632 milyar dolara ulaştı; ABD ve NATO şirketleri bu satışların büyük bölümünü oluşturdu.

Bloomberg’in haberine göre, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Yönetim ve Kaynaklardan Sorumlu Müsteşarı Richard Verma, Ukrayna’ya verilen desteğin ABD’ye ekonomik olarak da katkı sağladığını belirtti.

Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde gerçekleştirdiği mülakatta Verma, “31’den fazla ABD eyaletinde 117’den fazla üretim hattına yatırım yapıyoruz,” ifadelerini kullandı.

Bu yatırımlar arasında obüsler, Bradley piyade savaş araçları, mühimmat ve diğer silahların üretimi yer alıyor.

Rusya’dan tepki: Silah sevkiyatları meşru hedef

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna’ya silah taşıyan herhangi bir sevkiyatın Rusya için meşru bir hedef olduğunu ifade etti.

Lavrov, ABD ve NATO’nun yalnızca silah sağlayarak değil, aynı zamanda İngiltere, Almanya, İtalya ve diğer ülkelerdeki personeli eğiterek de çatışmaya doğrudan müdahil olduğunu savundu.

Rusya Dışişleri Bakanlığı da ABD’nin dondurulmuş Rus varlıklarından elde ettiği gelirle Ukrayna’ya kredi sağlamasını sert bir dille eleştirdi.

Bakanlık, “Bu sıradan bir hırsızlıktır,” diyerek durumu kınadı. Açıklamada, ABD’nin Kiev rejimine 20 milyar dolarlık yeni bir kredi sağlamak üzere harekete geçtiği belirtildi. Bu miktarın, G7 ülkelerinin Rusya’dan aldığı dondurulmuş devlet varlıklarından elde edilen gelir olduğu öne sürüldü.

Silah şirketlerinin gelirleri artıyor

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) raporuna göre, 2023 yılında 41 ABD silah şirketi, başta Ukrayna olmak üzere çatışma bölgelerine yapılan satışlardan 317 milyar dolar gelir elde etti.

Bu şirketler, dünyadaki toplam silah satışlarının yüzde 78’ini gerçekleştirdi.

Raporda, 2023 yılı toplam küresel silah satışlarının 632 milyar dolara ulaştığı, bunun 494 milyar dolarlık kısmının ABD ve NATO şirketlerine ait olduğu belirtildi.

Beyaz Saray’dan Ukrayna’ya ‘askeri yardım yağdırma’ sözü

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Elon Musk evsizlik için ‘yalan’ ve ‘propaganda’ dedi

Yayınlanma

Dünyanın en zengin insanı Elon Musk Amerikan hükümetinin, evsizliği sona erdirmek için çalışan kuruluşları zenginleştirmek amacıyla daha fazla insanı evsiz bırakmaya yönelik “küresel bir komplonun” arkasında.

Musk, “‘Evsizleri kurtaran’ STK’lara genellikle sokaklarda kaç evsiz olduğuna göre ödeme yapılıyor, bu da evsizlerin sayısını en üst düzeye çıkarmaları ve sorunu asla çözmemeleri için güçlü bir mali teşvik yaratıyor!” diye yazdı.

Musk X’te yaptığı başka bir paylaşımda, “Çoğu durumda, ‘evsiz’ kelimesi bir yalandır. Genellikle ağır akıl hastalığı olan şiddet eğilimli uyuşturucu bağımlıları için kullanılan bir propaganda sözcüğüdür,” dedi.

Musk eylül ayında da, “Ne kadar çok evsiz varsa, bu kuruluşlar o kadar çok para alıyor, bu yüzden teşvikleri evsizliği azaltmak değil, artırmak!” demişti.

Trump da “tedavi, akıl hastanesi veya gözaltı” öneriyor

SpaceX ve Tesla CEO’su ekim ayında ise Tucker Carlson’a verdiği demeçte, “Evsiz kelimesi yanlış bir isimlendirme. Birinin ev kredisini biraz geciktirdiğini ve eğer ona bir iş verirseniz, kendi ayakları üzerinde durabileceğini ima ediyor,” demişti.

Musk’a göre “Aslında sahip olduğunuz şey, sokaklarda ölü gözleri, iğneleri ve insan dışkıları olan şiddet yanlısı, uyuşturucu zombileri.”

Musk, evsizlikle mücadele için ne kadar çok para harcanırsa “durumun o kadar kötüye gittiğini” söylemişti.

Bu arada Trump, evsiz kalan insanların tedaviye ya da akıl hastanelerine zorlanmaları ya da “gözaltına alınmaları” gerektiğini söylüyor.

Kampanyasında “tehlikeli derecede dengesiz” olanların “kâbusuna son verme” sözü veren Trump, “ucuz araziler açmayı, doktorlar, psikiyatristler, sosyal hizmet uzmanları ve uyuşturucu rehabilitasyon uzmanları getirmeyi ve evsizlerin yerleştirilebileceği ve sorunlarının tespit edilebileceği çadır kentler kurmayı” planladığını söylemişti.

Yeni başkan, “ciddi derecede akıl hastası veya tehlikeli derecede dengesiz” olanları “topluma yeniden kazandırmak” amacıyla barındırmak ve rehabilite etmek için akıl hastanelerini geri getirmek istiyor.

Trump yanlısı zenginler de evsizliği bir “hastalık” olarak göre eğiliminde

Musk ve Trump bu konuda yalnız değil. Ulusal Evsizlik Hukuk Merkezinin kampanya ve iletişim direktörü Jesse Rabinowitz’e göre, etkili milyarderler ve sağcı düşünce kuruluşları Kongrede ve Yüksek Mahkemede evsizliği suç sayan yasaları geçirmek istiyor ve “hepsi de insanları yeterince cezalandırırsak yoksul olmamayı seçecekleri şeklindeki bu geriye dönük, yanlış görüşü paylaşıyor.”

Tam verilerin mevcut olduğu son tarih olan Ocak 2023’te, ABD’de tek bir gecede 650.000’den fazla kişi evsizdi. Bu, 2022’ye göre yüzde 12’lik bir artışa işaret ediyor ve Konut ve Kentsel Gelişim Bakanlığı tarafından yaklaşık 20 yıldır kaydedilen en yüksek rakam.

Rapora göre, evsizlik yaşayan her 10 kişiden yaklaşık üçü çocuklu bir ailenin parçası ve tüm evsizlerin yüzde 17’si 18 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor.

New York’ta ekim ayında 45.000’den fazlası çocuk olmak üzere 130.000’den fazla kişi barınaklarda uyuyordu.

Özellikle aileler arasında evsizliğin başlıca nedeni, evlerden tahliye, aşırı kalabalık konutlar, aile içi şiddet ve iş kayıplarının evsiz aileleri barınaklara ve sokaklara göndermesiyle birlikte, uygun fiyatlı istikrarlı konut eksikliği.

ABD’nin hiçbir yerinde asgari ücretli bir işçi iki odalı bir ev kiralayamıyor

İstatistiklere göre asgari ücret alan tam zamanlı bir işçi, ülkenin herhangi bir yerinde piyasa fiyatından iki yatak odalı bir ev kiralayamıyor.

Saatlik ücretle çalışan bir işçinin, ülkenin herhangi bir yerinde adil piyasa kirasıyla ortalama bir yatak odalı bir ev kiralayabilmesi için haftada 104 saat çalışarak saatte en az 15 dolar kazanması gerekiyor.

Musk evsizlik yaşayan insanları “şiddet yanlısı” olarak tanımlasa da, bu kişilerin suç faili olmaktan ziyade suç mağduru olma olasılığı daha yüksek. 

San Francisco’daki Kaliforniya Üniversitesi Benioff Evsizlik ve Barınma Girişimi, her gece yarım milyondan fazla Amerikalıyı sokaklara iten bir dizi politika başarısızlığından kaynaklanan “gizli bir salgın” olarak adlandırıyor.

Musk ve Ramaswamy, beslenme yardımı programında kesintiye gidecek

Musk ve milyarder girişimci Vivek Ramaswamy, sağlık sigortası ve gıda programlarındaki kesintiler de dahil olmak üzere, trilyonlarca dolarlık federal harcamalarda yapılacak kesintileri belirlemek üzere Kongre ile birlikte çalışmak üzere yeni oluşturulan bir danışma grubunu yönetiyor. 

Ramaswamy, yoksul Amerikalılar ve aileler için en kritik güvenlik ağı programlarından biri olan Ek Beslenme Yardımı Programı ya da gıda pulları için 1 milyar dolarlık kesinti yapılmasını önerdi.

Yardım alanların yaklaşık yüzde 75’i yoksulluk içinde ve yüzde 20’den fazlası bu yardımlar dışında başka bir geliri olmadığını bildirmiş durumda. 

Musk ve Ramaswamy’nin ayrıca düşük gelirli Amerikalılar ve çocuklara yönelik federal sağlık programlarında (evsiz Amerikalıların da hak sahibi olduğu programlarda) kesintiye gitmeyi düşündükleri bildiriliyor.

Trump’ın ilk döneminde evsizlik artmıştı

Trump ilk yönetimi sırasında, evsizliğe yönelik federal müdahaleyi denetleyen kurumun başına, kendini “evsizlik danışmanı” olarak tanımlayan birini atamıştı.

ABD Kurumlar Arası Evsizlik Konseyini 2019-2021 yılları arasında yöneten Robert Marbut, yıllardır krizi ele alma politikalarının arkasındaki itici güç olan ve ülke çapında evsizlik ve barınma kurumları ve hizmetleri tarafından yaygın olarak desteklenen standart “önce barınma” çerçevesini terk etti. 

Fakat Marbut, “dördüncü konut” olarak adlandırdığı ya da insanların destekleyici hizmetlere kaydolmasını sağlamak için konutun bir teşvik olarak kullanılmasını onayladı.

Trump “evsizlik belasını sona erdirme” sözü vermişti. Başkanlığının son yılı olan 2020’de, evsizliği deneyimleyen insanların sayısı üst üste dördüncü yıl artmıştı.

Covid-19 salgınının ilan edilmesinden iki ay önce, Ocak 2020’de tek bir gecede, yaklaşık 580.000 kişi (ya da ülkedeki her 10.000 kişiden yaklaşık 18’i) evsizdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English