Bizi Takip Edin

AVRUPA

Fransa’da Ulusal Birlik, Halk Cephesi’ne karşı: Bardella başbakanlığa hazırlanıyor

Yayınlanma

Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un erken Ulusal Meclis çağrısı yapmasının ardından, Marine Le Pen’in partisi Ulusal Birlik’in (RN) iktidar yürüyüşü başlamış görünüyor.

Son anketlere göre RN %35 civarında oy oranı ile birinci parti olarak görünürken, sol partilerin oluşturduğu Yeni Halk Cephesi (NFP) ikinci sırada yer alıyor. Üçüncü sırada Macron’un ittifakı ENS (%20), dördüncü sırada ise %7 civarında oyla muhafazakâr Les Républicains (LR) bulunuyor.

Kamu borcu GSYİH’nin %110’u düzeyinde olan ve mevcut hükümetin geçen yıl %5,5 oranında bütçe açığı verdiği Fransa’da ekonomi ve finansal istikrar hızla seçim gündeminin ortasına yerleşti. Bazı kredi derecelendirme kuruluşları ülkenin borç notunu düşürdü.

Avro bölgesinin ikinci büyük ekonomisindeki siyasi belirsizlik piyasaları tedirgin ederken, RN yetkilileri Fransa’nın bütçe açığını 2027 yılına kadar GSYİH’nin %3’üne, yani AB kurallarının belirlediği seviyeye çekmeyi hedeflediklerini söylediler. 

Pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında RN’nin ekonomi, dış politika ve göç konularındaki programını özetleyen Başkan Jordan Bardella, “Ülkeyi makul bütçelere geri döndürmek niyetindeyiz,” dedi ve Macron yönetimini suçlayarak, ülkenin “bozulan kamu maliyesini” onarmayı amaçladıklarını söyledi.

Bardella’dan ihtiyatlı iktisadi adımlar

RN lideri Marine Le Pen’in sağ kolu sayılan Bardella, başbakan olması halinde, sonbaharda 2025 bütçesinin hazırlanmasında hangi tedbirlerin alınacağına karar vermeden önce kamu maliyesini denetleyerek ihtiyatlı davranacağını söyledi.

Partinin en son 2022 başkanlık seçimlerinden önce ortaya konan ekonomik planlarını sulandırdığı yönündeki iddiaları reddeden Bardella, partisinin yakıt ve enerji KDV’lerindeki indirimin yarattığı bütçe açığını telafi etmek için halihazırda önlemler belirlediğini söyledi. Bunlar arasında deniz taşımacılığı şirketlerine yönelik bir vergi deliğini kapatarak 1,2 milyar avro toplamak, Fransa’nın AB bütçesine katkısını 2 milyar avro azaltmak ve 3 milyar avro toplamak için enerji şirketlerinin fazla kârlarını vergilendirmek de yer alıyor.

Bardella, RN’nin ayrıca Macron’un geçen yıl kabul ettiği ve emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkaran dönüm noktası niteliğindeki emeklilik reformunu da “prensipte” yürürlükten kaldıracağını söyledi.

Financial Times’a (FT) göre Macron’unkine benzer vaatlerde bulunan Bardella, Fransa’nın sanayi temelini güçlendirecek, istihdamı artıracak ve bürokrasiyi azaltacak önlemlerden bahsetti.

Bardella, “Fransa’yı yeniden bir üretim ülkesi haline getirmeliyiz,” dedi.

RN Rusya’ya karşı sertleşiyor ama “kırmızı çizgileri” var

Bardella ayrıca, Le Pen’in daha önce Rusya karşıtı yaptırımlara ve Ukrayna savaşına ihtiyatla yaklaşmasına rağmen, RN hükümetinin Rusya’ya karşı yumuşak olmayacağı konusunda güvence vermeye çalıştı.

Bardella, “Rusya’yı hem Fransa hem de Avrupa için çok boyutlu bir tehdit olarak görüyorum,” dedi.

Bununla birlikte Ukrayna’ya yardım konusunda Bardella, Macron’un mevcut yaklaşımından farklı “kırmızı çizgileri” olacağının sinyalini verdi.

RN lideri, Ukrayna’ya herhangi bir Fransız askeri gönderilmesini ve Rusya içindeki hedefleri vurabilecek uzun menzilli füzeler ya da diğer askeri teçhizatın sağlanmasını reddetti.

Bardella’nın açıkladığı seçim manifestosunda RN, Fransa’nın nükleer kapasitesinin “Avrupalılaştırılmasına” da itiraz ediyor ve Fransız nükleerlerinin “Fransa’ya ait olduğunun” altını çiziyor. Daha önce Macron, Fransız nükleer gücünün tüm Avrupa için kullanılabileceğini söylemişti.

RN ayrıca Avrupa ülkelerinin silah alımlarında Avrupa ürünlerinin tercih edilmesini sağlamak istiyor. Bu, partinin kamu alımlarında Fransız tercihini öne çıkaran önceki politikalarından küçük bir değişiklik anlamına geliyor.

“Filistin’i tanımak terörü tanımak demek”

Ayrıca Bardella, 7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı operasyonunun ardından, Filistin devletini tanımanın “terörizmi tanımak anlamına geleceğini” söyledi.

Bardella düzenlediği basın toplantısında, “Bunun bir ufuk olarak kalmaması gerektiğini söylemiyorum, fakat konuştuğumuz gibi bir Filistin devletini tanımak terörizmi tanımak anlamına gelecektir,” iddiasında bulundu.

RN lideri Hamas’ı kastederek, “Bu, tüzüğünde İsrail Devleti’nin yok edilmesini öngören bir örgüte siyasi meşruiyet kazandıracaktır,” dedi.

Bardella’dan göç karşıtı manifesto

Bardella ayrıca, Fransa’da doğuştan gelen vatandaşlık hakkı olan “droit du sol”u kaldıracağını ve Schengen bölgesini erken seçimlerden sonra sadece AB vatandaşlarıyla sınırlandıracağını açıkladı.

Bardella göçü, satın alma gücü ve güvenlikten sonra “üçüncü büyük acil durum” olarak tanımladı.

Bardella özellikle “göçün daha iyi kontrol edilmesi” ve “droit du sol”un kaldırılması çağrısında bulundu.

RN lideri, “Fransız vatandaşlığının otomatik olarak kazanılması, sekiz milyar insanın yaşadığı bir dünyada, entegre ve asimile olma konusundaki yetersizliğimizin günlük kanıtlarının topraklarımızda çoğaldığı bir zamanda artık doğru değildir,” dedi.

Droit du sol yasası, Fransa’da yabancı bir anne babadan doğan her çocuğun, 11 yaşından itibaren en az beş yıl ya da hayatının büyük bir bölümünde Fransa’da yaşamış olması koşuluyla, 18 yaşında otomatik olarak Fransız vatandaşlığına geçmesine izin veriyordu.

Fakat Ocak 2024’te kabul edilen göç yasası, Fransız vatandaşlığı hakkını düzenleyen koşulları sıkılaştırarak otomatik niteliğini ortadan kaldırdı. Fransa’da yabancı bir anne babadan doğan bir çocuğun Fransız vatandaşlığına başvurabilmesi için artık 16-18 yaşları arasında bir prosedür başlatması gerekiyor.

RN’nin yaz aylarında sunmak istediği “acil durum yasası” bu hakkı ortadan kaldırmayı ve devlet tıbbi yardımının (AME) yerine Acil Hayati Yardım (AUV) için bir fon oluşturulmasını öneriyor.

Patron örgütleri Le Pen ile ilişki kuruyor

Öte yandan Financial Times’ta yer alan bir habere göre Fransa’nın şirket patronları, erken parlamento seçimlerinde RN’ye rakip Halk Cephesi’nin radikal vergi ve bütçe harcaması gündeminden endişe ederek RN ile temas kurmak için yarışıyor.

FT’ye konuşan dört üst düzey yönetici ve bankacı, anketlere göre Le Pen ile yarışan en güçlü blok olan solun, iş dünyası için RN’nin vergi indirimleri ve göçmen karşıtı politikalarından bile daha kötü olacağını söyledi.

Fransa’nın ana borsa endeksi Cac 40’taki şirketlerden birinin lideri, 30 Haziran ve 7 Temmuz’da yapılacak iki turlu oylama öncesinde diğer grupların önünde yer alan Le Pen’in partisi için, “RN’nin ekonomi politikaları daha çok iş dünyasının doğru yönde ilerlemesine yardımcı olabileceğini düşündüğü boş bir levha,” dedi ve “solun katı anti-kapitalist gündemini yumuşatmasının pek olası olmadığını” ekledi.

Fransa’daki bir başka büyük patron ve yatırımcı da, “İki hafta önce bana iş dünyasının RN’yi destekleyeceğini ve [Cumhurbaşkanı Emmanuel] Macron’u saymayacağını söyleseydiniz, buna inanmazdım,” diye konuştu.

Paris’teki yatırım bankacıları ve yöneticiler, RN’nin salt çoğunluğu kazanması halinde başbakan olması beklenen Bardella’nın son aylarda kapalı kapılar ardında yapılan toplantılarda iş dünyası liderlerine “kur yapmaya” başladığını söyledi.

Ekonomi politikası üzerine çalışan RN milletvekili Jean-Philippe Tanguy, partinin planlarını anlamak isteyen lobiciler, yatırımcılar ve şirketlerden telefonlar aldığını söyledi. 

Tanguy, “Onlara RN’nin bütçe açıkları konusunda çizgiyi koruyacağını ve inandırıcı bir plan sunacağını söyledik. Piyasalar bize karşı sert olacak, bu yüzden bunu yapmaktan başka seçeneğimiz yok,” dedi.

Le Pen de iş dünyasına güven vermeye çalıştı ve pazar günü Le Figaro’ya verdiği demeçte, “Finansal piyasalar Ulusal Birlik’in projesini gerçekten anlamıyor. Projemizin sadece karikatürünü duydular. Projemizi okuduklarında ise oldukça makul buluyorlar,” iddiasında bulundu.

Halk Cephesi, emeklilik reformunu geri almayı vaat ediyor

Aralarında Boyun Eğmeyen Fransa (LFI), Sosyalist Parti (PS) ve Fransız Komünist Partisi’nin (PCF) de bulunduğu partilerin kurduğu Yeni Halk Cephesi (NFP) ise Macron’un emeklilik reformunu geri almayı ve zenginleri vergilendirmeyi planlıyor.

Sosyalist Parti Başkanı Olivier Faure, “Bu programı, en çok ödeme gücü olanların cebine girerek finanse edeceğiz,” dedi.

NFP’nin programında Macron’un emeklilik reformlarının iptal edilmesi, kamu sektörü maaşlarının ve sosyal yardımların artırılması, asgari ücretin %14 yükseltilmesi ve temel gıda maddeleri ile enerji fiyatlarının dondurulması yer alıyor.

NFP, varlık vergisini yeniden getirerek, daha iyi durumda olanlar için birçok vergi indirimini iptal etmeyi ve en yüksek gelirliler için gelir vergisini yükseltmeyi vaat ediyor. 

Patronlar ise bu tür fikirlere tepkili. “Solun ekonomik programı kesinlikle kabul edilemez ve Fransa’nın kapitalist sistemden ayrılması anlamına gelir,” diyen yüksek profilli bir girişimci Bardella’nın güven verici göründüğünü ama “aşırı sağın sadece ekonomi için değil demokrasi için de bir tehdit oluşturduğunu” öne sürdü.

Öte yandan Centerview Partners’da kamu borcu danışmanlığı konusunda uzmanlaşmış bir yatırım bankacısı olan Matthieu Pigasse, “Avrupa şüphecisi” RN uzun süredir bunları eleştirse de Fransız ekonomisinin “avro ve AB’nin kendisi tarafından korunduğunu” savundu.

Pigasse, L’Express dergisine verdiği demeçte, “Tarihsel bir ironi olarak, avro [ekonomik etkiyi] soldan ya da aşırı sağdan bağışık hale getirecektir,” dedi.

İş dünyası temsilcileri “netleşme” istiyor

20 Haziran Perşembe günü iş dünyası örgütleri Mouvement des Entreprises de France (Medef), Confédération des Petites et Moyennes Entreprises (CPME), Union des Entreprises de Proximité (U2P) ve Mouvement des Entreprises de Taille Intermédiaire (METI), parlamento seçimlerinde yarışan siyasi partilerin temsilcilerini Paris’e davet etti.

Gündemde ücret artışları, vergi baskısı, kamu harcamalarının durumu, emeklilik reformu, konut politikası ve enerji politikası vardı.

Özellikle NFP ile RN’nin konuşmaları merak ediliyordu

Örneğin NFP, KOBİ’lere yönelik vergi çerçevesine dokunmadan, özel servet ve çok uluslu şirketler üzerinde ek bir vergi çabası görmek istiyor.

RN’den Jordan Bardella ise üretim vergilerinin çok yüksek olduğuna inanıyor ve şirketlerin katma değerine dayalı kurumlar vergisini kaldırırken fazla mesaiyi vergiden muaf tutmak istiyor.

Medef Başkanı Patrick Martin, Le Figaro’ya verdiği bir mülakatta, Medef’in mevcut bağlamda hem NFP hem de RN tarafından verilen sözlerin “tehlikelerine” dikkat çekmek istediğini açıkça belirtti.

Martin, “Kamu maliyesinin büyük bir baskı altında olduğu, uluslararası rekabetin güçlü olduğu ve ekonominin durgun olduğu bir dönemde bazı ekonomik tedbirler konusunda çok endişeliyiz. Tehlikeli maceralara atılmak için en kötü zaman: ülke zaten yeterince kırılgan,” dedi.

Le Figaro’ya verdiği demeçte, “Tekrar ediyorum, RN programı Fransız ekonomisi, büyümesi ve istihdamı için tehlikelidir ve Yeni Halk Cephesi’nin programı da en az onun kadar tehlikelidir, hatta daha da tehlikelidir,” ifadelerini kullandı.

AVRUPA

Operationsplan Deutschland: Almanya’da “planlı ekonomi” tartışması

Yayınlanma

Ukrayna’nın Rusya’ya ilk kez ABD yapımı uzun menzilli füzeler fırlatması ve Rusya lideri Vladimir Putin’in ülkesinin nükleer doktrinini güncellemesi ile birlikte Avrupa ülkeleri kıtada topyekûn bir savaşa hazırlanıyor.

Alman Silahlı Kuvvetlerinin (Bundeswehr) hazırladığı “Operationsplan Deutschland” (Almanya Organizasyon Planı) başlıklı 1.000 sayfalık belgeye göre Almanya’nın NATO ülkelerinden yüz binlerce askere ev sahipliği yapacağı ve cepheye büyük miktarlarda askeri teçhizat, gıda ve ilaç göndermek için lojistik bir merkez olarak hizmet vereceği bildirildi.

Alman ordusu ayrıca Rusya’nın Avrupa genelinde insansız hava araçları uçuşlarını, casusluk operasyonlarını ve sabotaj saldırılarını genişlettiği bir durumu varsayarak şirketlere ve sivillere kilit altyapıyı nasıl koruyacakları ve ulusal savunma için nasıl harekete geçecekleri konusunda talimat veriyor.

İşletmelere acil durumlarda çalışanların sorumluluklarını detaylandıran kriz planları oluşturmaları tavsiye edildi ve enerji bağımsızlığını sağlamak için dizel jeneratör stoklamaları ya da rüzgar türbinleri kurmaları talimatı verildi.

Ekonomiye daha fazla devlet müdahalesi konuşuluyor

Bu kapsamda ekonomiye ve şirketlere yönelik devlet müdahalesi daha yoğun bir şekilde tartışılmaya başladı.

Alman devleti, kriz durumlarında geniş kapsamlı haklara sahip. Enerji krizi, devletin ne kadar hızlı müdahale edebileceğini göstermişti: O dönemde Alman hükümeti gaz depolama tesislerini kanun yoluyla doldurmuş, gaz ithalatçısı Uniper’i kamulaştırmış ve diğer şeylerin yanı sıra yüzer LNG terminalleri tedarik etmişti.

faz’ın Bavyera İşletmeler Birliği Genel Müdürü Bertram Brossardt’ın açıklamalarına dayandırdığı haberine göre, acil bir durumda “planlı ekonomiye geçiş” bile mümkün olabilir.

Bu “planlı ekonomi” uygulamalar kapsamında devlet gıda kuponu vermesi, hatta insanları su temini ya da ulaşım şirketleri gibi belirli sektörlerde çalışmaya zorlaması da gündeme getiriliyor.

Dolayısıyla şirketlerin de bugün afet yardımı, Bundesanstalt Technisches Hilfswerk (Almanya’da afet ve acil durum yönetiminden sorumlu bir kuruluş – THW) ya da itfaiye için gönüllü olan çalışanlara sahip olmaları durumunda bundan yarar sağlayabileceği öne sürülüyor.

Hamburg’daki şirket eğitimini veren Yarbay Jörn Plischke, “Bunu desteklemek size yılda birkaç güne mal olur. Fakat bir kriz anında, insanları ve altyapıyı koruyan kişilerle doğrudan bir bağlantınız olur,” diyor.

Hamburg: Sivil-askeri ekonominin kesişimi

Yarbay Plischke’nin katıldığı etkinliğin gerçekleştiği Hamburg, mal ve asker taşımacılığında merkezi bir konumda.

Hansa kentinin belediye başkanı Peter Tschentscher, faz’a verdiği demeçte, “Altyapımız askeri amaçlarla kullanılırsa, siber saldırı ve sabotaj riski önemli ölçüde artar,” uyarısında bulundu.

Hamburg Senatosu bu nedenle sivil savunmayı güçlendirmek için ek kadrolar oluşturdu. Birliklerde savaşmayan fakat koruma ve güvenliği sağlamak için çalışan gönüllülerden oluşan üçüncü bir “yurt savunma birliği” hizmete sokuldu.

Hansa kentinde şu anda Alman Silahlı Kuvvetleri ve sivil güçlerle birlikte tatbikatlar yapılıyor.

Habere göre, “Red Storm Alpha” adı verilen bu tatbikatta liman tesislerinin korunması konusunda eğitim veriliyor.

Bir sonraki tatbikat olan “Red Storm Bravo” ise yakında başlayacak ve daha büyük çaplı olacak.

Bu tür tatbikatlardan elde edilen deneyimler daha sonra “Almanya Organizasyon Planı”na aktarılacak. Bu planın sürekli gelişen ve yeni bilgi ve tehditlere uyum sağlayan “yaşayan bir belge” olması amaçlanıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Ford Avrupa’da 4.000 kişiyi işten çıkaracak

Yayınlanma

Ford, elektrikli araçlara olan talebin yavaşlaması ve Çinli rakipleriyle girdiği rekabet nedeniyle Avrupa’da yaklaşık 4.000 kişiyi işten çıkarmayı planlıyor.

ABD’li şirket çarşamba günü yaptığı açıklamada, kesintilerin 2027 yılı sonuna kadar uygulanacağını ve Avrupa’daki 28.000 kişilik işgücünün yaklaşık yüzde 14’ünü temsil eden Almanya’daki 2.900 ve Birleşik Krallık’taki 800 işi etkileyeceğini söyledi.

Ford’un Birleşik Krallık’taki iki tesisi Dagenham ve Halewood ile İspanya’nın Valencia kentindeki fabrikası etkilenmeyecek.

Yetkililer kesintilerin idari görevlerin yanı sıra benzinli motor üretimiyle ilgili işleri de kapsayacağını söyledi.

Ford’un Avrupa Başkan Yardımcısı Dave Johnston, iş kayıplarına rağmen şirketin bölgeye bağlılığını sürdürdüğünü söyledi ve “Ford’un Avrupa’da gelecekteki rekabet gücünü sağlamak için zor ama kararlı adımlar atmak kritik önem taşıyor,” dedi.

İşçi Konseyi Başkanı: Personel kesintisi sürdürülebilir bir iş stratejisi değil

Söz konusu hamleler sendikalar ve hükümetlerle yapılacak görüşmeleri bekliyor. Ford’un işçi konseyi başkanı Benjamin Gruschka, “Bu büyük istihdam kesintisini reddediyoruz. Daha fazla personel kesintisi sürdürülebilir bir iş stratejisi değildir,” dedi.

Birleşik Krallık hükümeti de Ford’u planlanan kesintilerin tüm ayrıntılarını paylaşmaya çağırdı. Bir sözcü, “Ford ile uzun süredir devam eden bir ortaklığımız var ve Birleşik Krallık’taki üretim gelecekleri konusunda onlarla yakın bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz,” dedi.

Küresel otomotiv endüstrisi, elektrikli araç satışlarındaki büyümenin yavaşlaması ve Çinli rakiplerle yaşanan sert fiyat rekabeti nedeniyle Avrupa’da ve başka yerlerde fabrikaların kapatılması ve personel sayısının azaltılması yönünde yoğun bir baskı altına girdi.

Şirket geçen yıl da 3.800 kişiyi işten çıkaracağını duyurmuştu

Ford, yıllardır zarar açıkladığı ve işten çıkardığı Avrupa’da zor günler geçiriyor. Şirket, yavaşlayan talebi karşılamak için, rekabet gücü yüksek pazarın daha kârlı alanlarına odaklanmak amacıyla ürün gamındaki araç sayısını azalttı.

Ford’un Avrupa’daki insan kaynakları başkanı Peter Godsell, daha fazla yeniden yapılandırma adımını göz ardı edemeyeceğini söyledi ve “benzeri görülmemiş” regülasyonları ve iktisadi rüzgarları suçladı. Godsell, “İleriye dönük olarak uygulanabilir ve kârlı bir işle burada var olmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor,” diye ekledi.

Ford geçen yılın başlarında 1.300’ü İngiltere’de olmak üzere Avrupa’da 3.800 kişiyi işten çıkaracağını açıklamıştı.

İcra Kurulu Başkanı Jim Farley, geçmişte elektrikli otomobillerin üretiminde içten yanmalı motorlarla çalışan araçlara kıyasla “yüzde 40 daha az işçiye” ihtiyaç duyulacağı konusunda uyarıda bulunmuştu.

Ford’dan Alman hükümetine uyarı

Ford ayrıca Almanya’da geliştirilen ve üretilen elektrikli spor aracı yeni Explorer ve elektrikli Capri’nin üretimini azaltacağını ve bunun Köln fabrikasındaki çalışma saatlerinin daha da kısalmasına neden olacağını söyledi. Şirket fabrikayı elektrikli araç üretecek şekilde dönüştürmek için 2 milyar dolar yatırım yaptı.

Ford’un finans müdürü John Lawler kısa bir süre önce Alman hükümetine bir bildiri yazarak piyasa koşullarını iyileştirmek ve emisyon hedeflerini karşılamak için esneklik sağlamak üzere daha fazlasını yapması çağrısında bulundu.

Lawler mektubunda, “Avrupa ve Almanya’da eksik olan şey, e-mobiliteyi ilerletmek için açık ve net bir politika gündemidir,” dedi.

Volkswagen’den patronlara taviz önerisi

Çarşamba günü erken saatlerde Volkswagen çalışanları, Alman şirket yöneticilerinin ikramiyeleri düşürmeyi, temettüleri azaltmayı ve fabrikaları kapatma planlarını iptal etmeyi kabul etmeleri halinde gelecekteki maaş artışlarından 1,5 milyar avroyu kaybetmeye hazır olduklarını söyledi.

IG Metall’in baş müzakerecisi Thorsten Gröger ve VW iş konseyi başkanı Daniela Cavallo düzenledikleri ortak basın toplantısında, daha önce talep edilen yüzde 7’lik ücret artışının, kısa süreli saat azaltma dönemlerinde ücretleri desteklemek üzere bir “dayanışma fonuna” aktarılmasını önerdiler. 

VW çalışanları ile yöneticiler arasında giderek gerginleşen açmazın ilk tavizi olan önerilen paket, yöneticilerin önümüzdeki iki yıl boyunca ikramiyelerinin bir kısmından ve “temettü politikası yoluyla katkıdan” vazgeçmeleri anlamına geliyor.

IG Metall’den Gröger, VW yöneticilerinin Almanya’daki en az üç fabrikayı kapatma planlarından vazgeçmeyi kabul etmemeleri halinde, “ülkenin on yıllardır görmediği bir endüstriyel anlaşmazlığa” hazırlanmaları gerektiğini söyledi.

VW’nin Almanya’daki tesislerinde olası grevler 1 Aralık’tan itibaren mümkün olacak.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Baltık Denizi’nde iletişim kabloları hasar gördü: Sabotaj şüphesi

Yayınlanma

Baltık Denizi’nin altındaki telekomünikasyon kablolarında hasar meydana geldi. Finlandiya-Almanya hattındaki C-Lion1 kablosunda yaşanan kesinti, sabotaj şüphelerini güçlendirdi. Almanya, İsveç ve Litvanya olayla ilgili soruşturma başlatırken, Rusya suçlamaları reddetti.

Finlandiya ile Almanya arasında Baltık Denizi’nin altından geçen C-Lion1 telekomünikasyon kablosunda bir kesinti yaşandı.

Ayrıca Litvanya ile İsveç arasındaki iletişim kabloları da zarar gördü. Alman Savunma Bakanı Boris Pistorius, bu olayların sabotaj ihtimaline işaret edebileceğini belirtti.

Finlandiya devlet telekom altyapı operatörü Cinia, kabloda hasar tespit etti ve onarım için özel bir gemi hazırladı. Onarımın tam tarihinin belirsiz olduğu, ancak önümüzdeki hafta başlamasının planlandığı bildirildi.

Litvanya ile İsveç arasında iletişim sağlayan kablonun kesilmesi, Telia Lietuva tarafından doğrulandı. Olay, ülkede internet erişiminin yüzde 33 oranında azalmasına neden oldu.

Helsingin Sanomat gazetesi, Çin’e ait Yi Peng 3 gemisinin hasar bölgesine yakın olduğunu, bu geminin Danimarka donanması tarafından takip edildiğini öne sürdü.

İsveç, olayın sabotaj olabileceği şüphesiyle soruşturma başlattı.

Litvanya, olayın “terör” kapsamında değerlendirildiğini ve kablonun tamamen mi kesildiği yoksa sadece hasar mı gördüğünün soruşturulduğunu duyurdu.

Finlandiya Merkezi Soruşturma Dairesi, iletişim müdahalesi ve mülke zarar verme suçlarından inceleme yürütüyor.

Almanya ve Finlandiya dışişleri bakanlıkları, olayla ilgili derinlemesine bir soruşturma yürütüleceğini açıklarken, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, sabotaj iddialarının henüz kesinleşmediğini ifade etti.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius ise, kablonun yanlışlıkla zarar görmüş olabileceği ihtimaline şüpheyle yaklaştı.

Rusya, bu tür olaylarda kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, iddiaları “saçma ve komik” olarak nitelendirdi.

Baltık Denizi’nin altından geçen C-Lion1, Finlandiya’nın Kuzey Akım doğalgaz boru hatlarının rotasını takip ederek Orta Avrupa’ya doğrudan bağlantı sağlayan tek denizaltı kablosu.

Kablo, 2016’da devreye alındı ve Helsinki ile Rostock (Almanya) arasında veri aktarımı yapıyor.

Finlandiya ve Estonya, Baltık Denizi’nde Rusya donanmasına karşı plan hazırlıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English