Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

G7, AB’yi Rusya ile varlık savaşına itiyor

Yayınlanma

G7 ülkeleri, küresel Güney’in önde gelen ülkelerinden davetli liderlerin katılımıyla İtalya’da gerçekleştirilecek yıllık zirvenin hazırlıklarını tamamlıyor.

Zirve öncesinde ABD Başkanı Joe Biden ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya’nın dondurulan varlıklarından elde edilen kârın Ukrayna’nın askeri ihtiyaçları için kullanılması konusunda G7 bünyesindeki anlaşmazlıkları giderdi.

Zirvenin sonunda G7’nin Kiev’e Rusya’nın varlıklarından elde edilen geliri teminat göstererek 50 milyar dolarlık bir krediyi onaylaması bekleniyor.

Söz konusu karar, Rusya’nın varlıklarına el konulması ve Avrupalı ülkelerin varlıklarına misilleme olarak el konulması yönünde atılacak ilk adım olabileceğinden, yaptırım savaşında Batı için en zor karar olacak.

13-15 Haziran tarihleri arasında İtalya’nın Savelletri bölgesindeki Borgo Egnazia otelinde düzenlenecek olan zirve, G7’nin Batı demokrasilerinin kapalı elit kulübünün ötesine geçme girişimi olacak.

Meloni’nin iddialı hedefi

İtalya’nın Kardeşleri partisinin Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki başarısından cesaret alan İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, forumun ev sahibi İtalyan hükümetinin muhataplarının iddialı hedefini, Reuters ajansına şöyle açıkladı: “Yediler Grubu, temel ilkeler ve değerler konusunda ortak görüşleri paylaşan ülkeleri bir araya getirir, ancak zapt edilemez bir kale değildir ve kendisini dünyaya açmaya çalışır.”

Meloni’nin ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Kanada ve Japonya’yı bir araya getiren G7’nin ‘ufkunun ötesine geçme’ arzusunu teyit eden bir diğer husus da zirveye davet edilen Batılı olmayan liderlerin alışılmadık uzunluktaki listesiydi.

Küresel Güney liderleri de katılacak

Toplantıya Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in yanı sıra Hindistan, Brezilya, Güney Afrika, Türkiye, Suudi Arabistan, Arjantin, Cezayir, Kenya ve Moritanya liderlerinin de katılması bekleniyor.

Zirvede, Batı kulübünün konukları jeopolitik bir drama, yani G7 liderlerinin Rusya’nın dondurulan varlıklarından elde edilen kaâr paylarını Ukrayna’nın askeri ihtiyaçları için kullanma girişimine tanıklık edecek.

Bir dizi nedenden ötürü bu karar, tüm yaptırım savaşı boyunca Batı için en zor karar olabilir.

Rusya üzerindeki baskının artırılması gerektiği yönünde Batı’da var olan fikir birliğine rağmen, Rusya’nın dondurulmuş varlıklarının gelirleriyle Kiev’e 50 milyar dolarlık bir kredi verilmesinin düşünülmesi yoluyla başka bir tabunun yıkılması önerisi, Washington’un Avrupalı ortakları arasında heyecan uyandırmadı.

AB ülkelerinin bu konudaki isteksizliklerinin nedeni, bu kez yaptırımların onları uygulamaya cesaret edenlere zarar verebileceği korkusuydu. Rusya’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahalesinin başlamasından sonra AB, Kanada, ABD ve Japonya, Rusya’nın yaklaşık 300 milyar dolar değerindeki varlığını dondurdu. Ancak bu varlıkların sadece küçük bir kısmı, yaklaşık 5 ila 6 milyar doları ABD’de, 210 milyar dolar ise Avrupa’da tutuluyor.

Hesap Avrupa’ya kesiliyor

Dolayısıyla, Rusya’nın varlıklarından elde edilen gelirlerin kullanılması girişimi Amerika tarafından başlatılmış olsa da, bunun sonuçlarını karşılaması istenen esas olarak Avrupa.

ABD ve müttefiklerinin bu adımı atıp atmaması gerektiği konusundaki tartışma, Başkan Joe Biden yönetiminin G7 içindeki Avrupalı ortaklarını Washington’un önerisini desteklemeye ikna etmeyi önemli bir maliyetle başardığı son haftalarda yoğun bir perde arkası pazarlığına konu oldu.

Financial Times (FT) gazetesinin 20 Mayıs tarihli haberine göre Washington’un planı, G7 zirvesinde Rusya’nın dondurulan varlıklarından elde edilecek gelir karşılığında Kiev’e bu yaz 50 milyar dolar kredi verilmesi konusunda anlaşmaya varmak.

Gazetenin kaynaklarına göre başlangıçta tüm G7 üyeleri bunu kabul etmeye hazır değildi. Özellikle Almanya, İtalya, Fransa ve Japonya karşı çıktı.

Ancak, toplantı sonunda kabul edilecek ortak bildiriye Rusya’nın varlıklarından elde edilen gelirlerin kullanımına ilişkin bir hüküm eklenmesi konusunda ısrarını sürdüren Washington’un baskısıyla tutumları değişmeye başladı.

Batı basınında çelişkili haberler

Dünyanın önde gelen medya kuruluşlarının bu konudaki çelişkili haberleri, ABD ve müttefikleri arasındaki müzakerelerin bu kez ne kadar zor geçtiğinin bir kanıtı.

Geçtiğimiz cuma günü Reuters, bir Alman yetkiliye dayandırdığı haberinde, ‘Rusya’nın varlıklarından elde edilen gelirlerin kullanımına ilişkin bir anlaşmanın olası olmadığını’ bildirdi.

Aynı gün Politico, ABD yönetiminden iki üst düzey yetkiliye dayanarak, G7 ülkelerinin ABD’nin planını onaylamasının Macron tarafından engellenebileceğini yazdı. Haberde, “Macron’un planla ilgili endişeleri var ve geriye kalan tek muhalif olarak görülüyor,” denildi.

Geçtiğimiz cumartesi günü Paris’te bir araya gelmelerinden bir gün sonra ABD ve Fransa liderleri, ortak bir açıklama yaparak Washington’un planını uygulamaya hazır olduklarını yinelediler.

Macron, Biden ile birlikte düzenlediği basın toplantısında “G7 zirvesinin Ukrayna’ya 50 milyar dolar yardım sağlama taahhüdünü yeniden teyit edeceğini umuyoruz,” dedi. Başkan Biden, ABD’ye gitmeden önce gazetecilerin Fransız lideri ABD planına itirazlarını geri çekmeye ikna edip edemediği sorusuna olumlu yanıt verdi.

Ancak CNN, pazartesi günü, G7 ülkeleri henüz bir uzlaşmaya varamadığı için ABD’li yetkililerin planın ‘en hassas mali detayları’ üzerinde anlaşmaya çalıştığını bildirdi. Kanalın kaynaklarına göre, G7 yetkilileri hala ‘planın tam şeklini ve bu varlıkların geri ödeme garantilerini’ tartışıyor.

Zaharova: Misilleme niteliğinde siyasi ve ekonomik tedbirlerden oluşan bir cephaneliğimiz var

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’nda Moskova’nın tepkisine dair “Aslında, Rusya’nın varlıklarına teminat statüsü verilmesi planlanıyor; bu varlıkların gelecekteki kârı sadece Batılılar tarafından anında el konulmakla kalmayacak, aynı zamanda Rusya’ya yönelik bir sonraki askeri maceralar için de harcanacak. Doğal olarak, düzenli olarak yaptığımız gibi, bu tür adımlara uygun bir yanıt vereceğiz. Rusya’nın varlıklarına el koymaya çalışanlara karşı misilleme niteliğinde siyasi ve ekonomik tedbirlerden oluşan bir cephaneliğimiz var,” dedi.

Zahrova, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rusya’daki Amerikan varlıklarına el konularak ABD’deki varlıklara el konulması durumunda zararın tazmin edilmesi prosedürüne ilişkin kararnamesini anımsattı.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksandr Pankin ise, RİA Novosti‘ye yaptığı açıklamada ‘G7 ülkelerinin kendi mevzuatlarına uygun olarak Rusya’nın varlıklarını çalmalarını engelleyen bazı yasal nüanslar ve hususlar olduğunu’ söyledi.

‘Avrupa, Moskova’nın acı verici misilleme tedbirlerini tetikleyecek bir hamleye zorlanıyor’

Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RIAC) Araştırma Direktörü Andrey Kortunov, “Rusya’nın varlıklarından elde edilen gelirin Ukrayna’nın ihtiyaçları için kullanılması kararının alınmasındaki zorluklar, böyle bir kararın hiçbir getirisinin görülememesinden kaynaklanırken, siyasi, ekonomik ve imaj maliyetleri çok fazla ve çok ciddi görünüyor,” ifadelerini kullandı.

Kommersant gazetesine konuşan Kortunov, şunları söyledi: “Öncelikle, G7’nin AB’nin kararları üzerinde hiçbir yetkisi yok ve 27 üyesi arasında kesinlikle muhalifler olacak. Dolayısıyla AB içinde bu konuda bir uzlaşı olmayacaktır. İkinci olarak Avrupa, Moskova’nın Avrupalıların mülklerine el koyması da dahil olmak üzere acı verici misilleme tedbirlerini tetikleyecek bir hamleye zorlanıyor. Üçüncüsü, uluslararası hukuku ihlal etmeye istekli olduğunu göstermek, Avrupa kurumlarına olan güveni sarsacak bir emsal teşkil edecektir. Diğer ülkelere Rusya’nın bir istisna olduğunu ve böyle bir uygulamanın bir gün Hindistan, Türkiye veya başka bir devlete karşı kullanılmayacağını açıklamak imkansız olacaktır. Dördüncü ve son olarak, böyle bir tedbirin kabul edilmesi halinde, Batı’nın gücünün üzerine inşa edildiği küresel finans sisteminin yıkılması yönünde kararlı bir adım atılmış olacaktır. Aynı zamanda bu planın uygulanmasının özel harekatın gidişatı üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktır.”

DİPLOMASİ

Filipinler, Çin’e karşı ABD anlaşmasına başvurmayı düşünmediğini söyledi

Yayınlanma

Yetkililer cuma günü yaptıkları açıklamada, Filipinler’in Çin’i tartışmalı Güney Çin Denizi’nde bir ikmal görevini aksatmakla suçladıktan sonra ABD ile karşılıklı savunma anlaşmasına başvurmayı düşünmediğini söyledi.

Pazartesi günü Çin Sahil Güvenliği İkinci Thomas Sığlığı’nda konuşlu birliklere yasadışı ikmal yaptığı gerekçesiyle Filipin Sahil Güvenlik botuna müdahale etmişti.

Ulusal denizcilik konseyine de başkanlık eden Genel Sekreter Lucas Bersamin, Filipin donanması denizcileri ile Çin sahil güvenliği arasındaki çatışmanın “muhtemelen bir yanlış anlama ya da kaza olduğunu” söyledi.

Bersamin bir brifingde yaptığı açıklamada “Bunu silahlı bir saldırı olarak sınıflandırmaya henüz hazır değiliz” dedi ve ekledi: “Bence bu bizim tarafımızdan kolaylıkla çözülebilecek bir mesele ve eğer Çin bizimle çalışmak isterse, biz de Çin ile çalışabiliriz.”

Karşılıklı Savunma Anlaşması

Filipinler’in ABD ile karşılıklı savunma anlaşması bulunuyor ve Başkan Joe Biden da dâhil olmak üzere ABD’li yetkililer Güney Çin Denizi’nde Filipin uçak ve gemilerine yönelik herhangi bir saldırıya karşı “demir gibi sağlam” savunma taahhütlerini sık sık yineliyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, çarşamba günü Filipinler Dışişleri Bakanı ile yaptığı telefon görüşmesinde, “ABD’nin Karşılıklı Savunma Anlaşması kapsamında Filipinler’e verdiği “sağlam taahhütlerin” altını çizdi.

Filipinlerler Başkanının denizcilik konularından sorumlu yardımcısı Andres Centino ise, görüşmelerde anlaşmaya başvurmanın düşünülmediğini söyledi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Güney Kore, Rusya’ya karşı ihracat kısıtlamalarını sıkılaştırıyor

Yayınlanma

Güney Kore Ulusal Güvenlik Dairesi Başkanı Jang Ho-jin, Rusya’ya karşı ihracat kısıtlamalarının genişletileceğini duyurdu.

Yonhap haber ajansına konuşan Jang, “Ukrayna’da işgalin bu yana, Rusya Federasyonu’na yapılan sevkiyatlar üzerindeki ihracat kontrolleri 1159 ürüne uygulanıyor ve Güney Kore, 243 yeni ürün daha ekleyerek yaptırımlara tabi toplam ürün sayısını 1402’ye çıkaracak,” ifadelerini kullandı.

Jang, ayrıca ülkenin Rusya ile Kuzey Kore arasında silah ve petrol transferine karıştığı iddia edilen dört Rus gemisi, beş kuruluş ve sekiz kişiye ek kısıtlamalar getireceğini belirtti.

Yeni yaptırım kararı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Pyongyang’a yaptığı ziyaretin ardından geldi. Putin ve Kuzey Kore lideri Kim Jong-un 19 Haziran’da ucu açık bir Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması imzaladı. Belge, taraf ülkelerden birinin başka bir ülkenin saldırısına uğraması halinde yardım edilmesini öngörüyor.

Güney Kore Dışişleri, Rus büyükelçiyi çağırdı

Güney Kore Dışişleri Bakanlığı, Rusya’nın Seul Büyükelçisi Georgiy Zinovyev’i çağırarak Moskova ile Pyongyang arasında kapsamlı stratejik ortaklık anlaşmasının imzalanmasıyla ilgili olarak Seul’ün tutumu hakkında bilgilendirdi.

Yine Yonhap‘ın haberine göre Dışişleri Bakan Yardımcısı Kim Hong-kyun, Zinovyev’e Seul hükümetinin anlaşmaya ilişkin tutumunu iletti. Güney Koreli diplomat Kuzey Kore ile askeri işbirliğinin BM Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal ettiğini ve Moskova ile Seul arasındaki ilişkileri olumsuz etkilediğini dile getirdi.

Putin, Kore İşçi Partisi Merkez Komitesi’nin resmi gazetesine yazdı

Seul, Doğu Avrupa’ya silah ihracatını artırıyor

Diğer yandan Güney Kore, ülkenin savunma bakanı Shin Won-sik’in bu hafta gerçekleştirdiği Doğu Avrupa seyahatiyle birlikte Doğu Avrupa’ya silah ihracatını genişletme yönünde adım attı.

Seul, resmi olarak Kiev rejimine silah tedarik etmiyor ancak uzmanlar, silahların Romanya ya da Polonya üzerinden Ukrayna’ya ulaştırılabileceği görüşünde.

Güney Kore halihazırda Bükreş ile yaklaşık 1 milyar dolarlık obüs teslimatı anlaşması yaptı ve Varşova ile tank satışı konusunda ek bir anlaşma imzalamayı planlıyor.

Daha önce Güney Kore’nin dolaylı teslimatlar yoluyla Ukrayna’ya tüm Avrupa’dan daha fazla mühimmat sağladığı bildirilmişti.

İzvestiya gazetesine konuşan Rusya Bilimler Akademisi Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IMEMO RAS) araştırma görevlisi Vadim Koroşçupov, “Seul, silah sattığı herhangi bir Avrupa ülkesi üzerinden Kiev’e teslimat yapabilir. Bu, mühimmat gönderdikleri Polonya üzerinden halihazırda denendi, test edilmiş bir seçenekleri var ve lojistik açıdan daha kolay. Dolayısıyla bu tür teslimatlar söz konusu olduğunda kendilerini Polonya ile sınırlayacaklarını düşünüyorum,” dedi.

Güney Kore’nin uzun zamandır NATO ülkelerinin silah pazarına göz diktiğini belirten Koroşçupov, şöyle devam etti:

“NATO pazarına gerçekten girmek istiyorlar ve son 20 yılda Güney Koreliler Avrupa’ya silah ihracatı konusunda çok şey başardılar. Bir çatışma olduğunda mühimmat talep görüyor ve Güney Kore de bundan istifade ediyor. Ancak bu kısa süreli bir durum. Yani burada mermileri değil, ağır teçhizat tedarikini düşünmek ve üç, beş ya da on yıllık uzun vadeli anlaşmalar yapmak gerekiyor.”

Batı basını, Putin’in Kuzey Kore ziyaretini nasıl yorumladı?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Vietnam, Rusya ile Pekin-Washington hattını dengelemeye çabalıyor

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Vietnam ziyareti, Güneydoğu Asya ülkesini geçtiğimiz yıl dünyanın en büyük üç askeri gücü olan Çin, ABD ve Rusya liderlerinin devlet ziyaretlerine ev sahipliği yapan tek ülke haline getirdi.

Devlet medyasının bildirdiğine göre, perşembe günü öğleden sonra Hanoi’deki Başkanlık Sarayı’nda bir araya gelen Putin ve Vietnam Devlet Başkanı To Lam barışa duyulan ihtiyacı vurgulayarak ilişkilerin öncelikli olduğunu belirttiler. Tuoi Tre gazetesinin aktardığına göre Putin, “Vietnam ile kapsamlı stratejik ortaklığımızı güçlendirmek önceliklerimizden biridir” dedi. Reuters’e göre Putin, “Rusya, ASEAN ile görüşmelere saygı duyuyor” dedi.

Her iki tarafın da devlete ait nükleer şirket Rosatom, doğal gaz şirketi Novatek ve devlet kontrolündeki petrol şirketi Zarubezhneft gibi önde gelen Rus şirketlerinin katılımıyla eğitim, nükleer teknoloji araştırmaları, hastalıkların önlenmesi, petrol arama ve adalet alanlarında 11 işbirliği belgesi imzalamayı kabul ettiği bildirildi.

Putin, Vietnam’ı “Ukrayna krizindeki dengeli duruşu” ve müdahale etmeme politikası nedeniyle överken, ülkesinin “Vietnam halkının yabancı işgalcilere karşı verdiği kahramanca mücadeleyi” uzun süredir desteklediğini söyledi.

Putin iki günlük devlet ziyaretini tamamlayarak perşembe gecesi Hanoi’den ayrıldı.

Çin ve ABD’yi dengeleme çabası

Nikkei Asia’ya konuşan bazı analistlere göre Rusya ve Vietnam arasındaki ilişkiler Soğuk Savaş dönemine dayanıyor ve her iki ülke de Çin ve ABD’ye karşı güvenlik alternatifleri olduğunu göstermeye hevesli.

Toplantılar, hem diğer Asyalı devletlerle hem de Batılı rakipleriyle ilişkilerini dengelemeye çalışan Hanoi’nin benzersiz konumunun altını çiziyor.

Gerçekten de Vietnam, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Putin hakkında tutuklama emri çıkarmasının ardından ve ABD liderliğindeki müttefikler lideri izole etmeye çalışırken, Putin’in nadir bir dış gezisine ev sahipliği yapacak kadar Rusya’ya yakın olan birkaç ülkeden biri. Ancak Güneydoğu Asya ülkesi aynı zamanda bu müttefiklere Ukrayna’ya yardım sağlayacak ve Pekin’in yaptığı gibi yaptırımlarını kınamayacak kadar da yakın.

ABD ile ilişkiler, Vietnam’ın en büyük ihracat noktası olduğu için özellikle önemli. Hanoi geçtiğimiz eylül ayında ABD’nin diplomatik statüsünü iki kademe yükselterek en üst seviyeye çıkardı.

Vietnam ABD için de büyük önem taşıyor. Reuters’in haberine göre Dışişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakan Yardımcısı Daniel Kritenbrink’in cuma ve cumartesi günleri, Putin’in ziyaretinden hemen sonra, ABD’nin “ortaklıklarına ve özgür ve açık bir Hint-Pasifik bölgesine olan bağlılığını vurgulamak” üzere Hanoi’ye gideceğini açıkladı.

Gelişmekte Olan Ekonomiler Enstitüsü’nde araştırmacı olan Futaba Ishizuka ise, “Batılı ülkelerin Vietnam’ın dış duruşuyla ilgili endişelerinin artma riski var” dedi.

Vietnam, Ukrayna’dan bahsederken “savaş” kelimesini kullanmayı tercih etmiyor ve aynı zamanda kendi savunma ihtiyaçları için Rus silahlarına büyük ölçüde güveniyor.

ISEAS-Yusof Ishak Enstitüsü kıdemli araştırmacılarından Ian Storey, “Vietnam’ın Rus silahlarının bedelini ödemek için Batı’nın Rusya’ya karşı uyguladığı mali yaptırımları nasıl aşabileceği ana tartışma konusu olacak” dedi.

Kuzey Kore ve Çin, Rusya ile ticaret yapmak için yaptırımları çiğnemekle suçlanıyor. Bu iki ülkeden sonra Vietnam, savaşın ardından Putin’i ağırlayan Asya’nın üçüncü komünist ülkesi olurken, ziyaret G7’nin daha fazla yaptırımı değerlendirdiği ve Çin’e baskı uyguladığı bir döneme denk geliyor.

Ancak Dış İlişkiler Konseyi’nde kıdemli araştırmacı olan Josh Kurlantzick, Vietnam’ın Rusya ve Batı destekli Ukrayna ile Sovyetler Birliği dönemine dayanan derin bağları nedeniyle “ikilemde” olduğunu söyledi.

Vietnamlı liderler Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky ile bir araya gelerek düşmanlıkların sona erdirilmesi çağrısında bulunurken, ABD ile ilişkilerini de geliştirdi. Ancak Hanoi öte yandan Pekin’in etkisine karşı ABD’ye yardım etmesini isteyen Washington’a da mesafeli duruyor.

Notre Dame Uluslararası Güvenlik Merkezi’nden Khang Vu, “Rusya ne Çin gibi Vietnam’ın dış güvenliğini ne de ABD gibi iç güvenliğini tehdit ediyor,” diyerek Moskova’nın süper güçlere bir alternatif olduğunu söyledi.

Bu arada Çin ile Vietnam arasında Güney Çin Denizi konusunda yaşanan gerilim, Pekin’in Filipinler ile yaşadığı çatışma kadar şiddetli olmasa da güncelliğini koruyor. Rusya, Vietnam’ın Pekin ve Washington ile diplomatik ilişkilerini dengelemesinde yardımcı olarak görülüyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English