Bizi Takip Edin

AMERİKA

‘Gazze’de Türkiye’nin garantörlüğü çok uygun olur’

Yayınlanma

Trump hükümetinin en etkili isimlerinden, eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı ve NATO eski Genel Sekreter Yardımcısı Guy B. Roberts Harici’ye konuştu.

Önceki Başkan Donald Trump döneminde ABD’nin Nükleer, Kimyasal ve Biyolojik Savunma Programları’ndan sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı olarak görev yürüten Guy B. Roberts, ayrıca NATO’nun kitle imha silahları politikasından sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Nükleer Politika Planlama Direktörlüğü görevlerini de yürüttü.

Roberts, şu anda McDill Hava Üssü Ortak Özel Harekât Üniversitesi’nde silah kontrolü ve nükleer silahların yayılmasıyla ilgili dersler vermektedir. Roberts’ın; dış ilişkiler, uluslararası kuruluşlar, stratejik konularda ikili ve çok taraflı müzakereler ile uluslararası hukuk alanında 40 yılı aşkın deneyimi bulunmaktadır.

MASA Strateji Merkezi’nin konuğu olarak Ankara’ya gelen Guy B. Roberts, Esra Karahindiba’nın sorularını yanıtladı, İsrail-Hamas çatışması, Rusya-Ukrayna savaşı ve Türkiye-NATO ilişkilerine dair değerlendirmelerde bulundu.

‘Blinken İsrail’e daha fazla destek toplamak için Türkiye’ye geldi’

 *ABD Dışişleri Bakanı Blinken Ankara’daydı. Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile görüştü. Görüşme sonrası ortak basın açıklaması yapılmaması dikkat çekti ve Fidan’ın Blinken’ın sarılma hamlesine karşılık vermeyip sadece elini sıkması basına yansıdı. Türk medyasında Blinken Ankara’da soğuk karşılandı şeklinde yankı buldu bu gelişme. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Washington-Ankara arasındaki soğukluğun bir yansıması mıydı? İkinci olarak Blinken’ın Türkiye’yi elindeki rehineleri serbest bırakması için Hamas’a daha fazla baskı yapmaya ikna etmeye çalıştığı ancak Ankara’nın buna yanaşmadığı söyleniyor. Washington’ın bu görüşmeden beklentisi neydi? İstediğini elde edemedi mi?

Elbette Dışişleri Bakanı, İsrail’e yardım etmek için bir destek koalisyonu kurmak ve temelde devam eden mevcut savaşa müdahale etmek için destek oluşturmak istiyordu. Sanırım ziyaretle yapmaya çalıştığı şey de buydu. Bir “ara” için destek almak ve aynı zamanda Hamas’ın saldırısı karşısında İsrail’e daha fazla destek sağlamak için birçok yere gittiğini biliyorum. Daha sonra da şu anda ellerinde bulunan 240 rehinenin serbest bırakılması için hangi prosedürlerin uygulanabileceğini ele almak istedi.

Gazze’de insani ara Hamas’ın işine yarar’

*Evet, ABD Başkanı Biden da insani bir aradan bahsediyor. Ancak İsrail o noktaya yaklaşmıyor. Gazze’de gıda krizi yaşanıyor. Elektrik yok, içme suyu yok. Bombalamalar devam ediyor. Peki Biden’ın bahsettiği bu insani ara nasıl mümkün olacak? Sizce İsrail neden buna yanaşmıyor?

Bana göre Netanyahu “savaştayız” dedi. Bir ara, insani bir duraklama yalnızca Hamas’ın direnmesine, savaşa katılmak ve yaptıklarına devam etmek için ihtiyaç duyduğu malzemeleri temin etmesine yardımcı olacaktır. Şu anda devam eden insani krize yardımcı olacağını umduğumuz ara… Ancak İsraillilerin, aranın (insani) maksadına ulaşmayacağı görüşünü benimsediğini düşünüyorum. Aslında bu şekilde bir durumda bir nevi ara vermek veya durdurmak daha da zor bir ortam yaratacaktır.

*İsrail’in yaptığı açıklamanın meşru olduğu düşünüyor musunuz?

Düşünmüyorum. Diğer yandan Hamas’ın 1400’ün üzerinde Yahudiyi öldüren saldırısı nedeniyle İsrail’e sempati duymadan duruma bakmak çok zor. Bu, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük Yahudi katliamı.

*Ve bir ayda on bin Filistinli öldürüldü…

Öte yandan, sadece Hamas savaşçılarının değil, sivillerin de zarar görmesi ve ölümleri dikkate alınmaksızın aşırı güç kullanımı var ve bu da İsrail’in, yaptıklarına yönelik desteğin büyük bir kısmını kaybetmesine neden oldu.

*Şimdi de İsrail Gazzelileri yerlerinden çıkarıyor. Gazze’yi kuzey Gazze ve Güney Gazze olarak böldüler. Gazzelilere güneye kaçmalarını söylüyorlar ama onlar yoldayken İsrail yine de onları vuruyor. Bu aslında çok çelişkili.

Orada yaptığınız şeyle çatışmayı daha da genişletiyorsunuz. Biliyorsunuz Mısır, oraya gelip yaşayacak bir grup insanın olmasından memnun değil. Ürdün memnun değil. Zaten ülkelerinde çok sayıda mülteci yaşıyor. İsrail’in Suudi Arabistan’la geliştirmekte olduğu olumlu ilişkiler şu anda askıda. Herkes ilişkilerini İsrail’in (Gazze’ye) tepkisine göre değerlendiriyor. Bu, bölgede çok daha tehlikeli ve gergin bir durum yarattı.

‘Türkiye köprü konumunda’

*Türkiye’de şimdilerde aslında bir “garantörlük modeli” tartışılıyor. Türkiye bölgede iki devletli çözümün garantörü olabilir mi? Bu konudaki görüşünüzü soracaktım. Şunu da hatırlatmak isterim, eski İsrail Devlet Başkanı Weizman’ın “barış anlaşmasının İstanbul’da imzalanabileceği” hayali vardı. Bunu Türkiye eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin’e söylemişti. Bay Weizman’ın yıllar önceki, 30 yıl önceki hayali bu. Ne düşünüyorsunuz?

Evet, bunun Türkiye için çok uygun bir rol olacağını düşünüyorum. Türkiye bizim en önemli NATO müttefiklerimizden biridir. Önemli olmasının nedeni ise Ortadoğu ile Avrupa arasında bir köprü olmasıdır. Ve bölgede önemli bir yere sahip. Ancak bu rolü üstlenerek bölgede önemli bir lider olduklarını ispatlayacaklarını ve göstereceklerini düşünüyorum. Mükemmel bir çözüm olacağını düşünüyorum. Biliyorsunuz Oslo Anlaşmaları vardı. Birisi Norveç’in olup bitenlerle ne ilgisi olduğunu sorabilir. Ancak Türkiye’nin önemli bir rolü var ve böyle bir şeyin gerçekleşmesinde önemli bir çıkarı var.

‘Macron’un önerisi gerçekçi değil’

*Fransa Cumhurbaşkanı Macron İsrail’i ziyaret etti ve Netanyahu ile ortak basın açıklaması yaparak sözde IŞİD’e yönelik olduğu gibi Hamas’a karşı da küresel bir koalisyon, küresel askeri koalisyon kurmaları gerektiğini söyledi.

Eh, zor. Daha zor olacak. Çözümde payı olmayan ülkeler olacaktır. O yüzden bölgesel çözümün çok daha iyi olacağını düşünüyorum.

*Türkiye şu anda bu anlaşmazlığın çözümü için bölgesel bir koalisyonun kurulması gerektiğini tartışıyor. Ne dersiniz?

Orta Doğu’da bölgesel bir çözüme sahip olmanın, Hamas ve İsrail’in işleri kendi başlarına çözmeye çalışmalarından çok daha olumlu ve muhtemelen daha istikrarlı bir çözüm süreci türü olduğunu düşünüyorum. Bunun ilerlemek için çok olumlu bir yol olduğunu düşünüyorum. Çünkü bölgede olup biten her şey onları etkiliyor. Ve tüm bu ülkelerin kabul etmesi durumunda kilit ülke Suudi Arabistan olacak, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkeler de olacaktır. Bence bu çok iyi bir fikir. Bunu yüzde yüz destekliyorum.

‘ABD; Rusya, Çin ve İran’ı dengelemek için Ortadoğu’ya nükleer denizaltı gönderdi’

*ABD uzun bir süredir Orta Doğu’daki askeri varlığını azaltıyordu, ancak şu anda ABD’li yetkililer defalarca “İsrail’e daha fazla destek” ilan etti. Ve İsrail’e her gün giden binlerce ton mühimmatın yanı sıra artık bölgede ABD’nin nükleer enerjiye sahip bir denizaltısı da var. Bundan ne anlamalıyız? ABD ordusu Orta Doğu’ya güçlü bir şekilde geri mi dönüyor?

Denizaltının varlığının ne anlama geldiğine dair çok önemli bir soru bu. Bence dengelemeye çalıştıkları şey, ABD’nin bölgede hayati güvenlik çıkarlarına sahip olduğunun tanınmasıdır. Rusya’nın bölgeye ilgisi daha fazla. Ve açıkçası Çinliler de orada ilerleme kaydediyor. Bu onlara sadece bir işaret. ABD varlığını dengelemenin bir yolu olarak bölgedeki ülkelerle daha fazla ilişki kurduklarını biliyorsunuz. Bu çok endişe verici. Ve diğer yönü de İran’a, bu tür çatışmalara daha fazla müdahil olmalarının ABD ve bölgedeki ortaklarından olumsuz tepki alacağına dair bir mesajdır.

*Birkaç hafta önce Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova ile röportaj yaptım. Bana ABD’nin Hamas’ın saldırısını önceden bildiğini ancak bu istihbaratı, bu bilgiyi kamuoyuna duyurmadığını söyledi. Bunu İsrail ile paylaşmadılar. Hamas’ın operasyonu öncesinde ABD’nin, bu askeri yardımı İsrail’e kaydırmak için Ukrayna’ya yaptığı yardımı azaltma kararı aldığını da söyledi. Bu iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Durum böyle olsaydı çok şaşırırdım. Çünkü eğer ABD saldırının yakın olduğuna dair istihbarata sahip olsaydı, bunu İsraillilere ileteceklerinden neredeyse yüzde yüz eminim. Bence oradaki asıl sorun, İsrail istihbaratının pek çok işaret ve sinyal görmesi ama bunu gerektiği gibi ciddiye almaması konusundaki kayıtsızlığıydı. İşte bu yüzden gafil avlandılar.

‘Türkiye NATO’nun en önemli müttefiklerinden biri’

*ABD ile Türkiye arasındaki drone krizini sormak istiyorum. Sanırım ilk defa bir NATO üyesi başka bir NATO üyesine ait insansız hava aracını düşürdü. Bu NATO için ne anlama geliyor? ABD, Türkiye’nin Suriye’deki hamlesinden rahatsız mı? Türkiye’nin NATO’daki yerini nasıl tanımlarsınız?

Türkiye’nin NATO’nun en önemli müttefiklerinden biri olduğunu düşünüyorum. Yine konumları nedeniyle, askeri yetenekleri nedeniyle.

‘Trump seçilirse Ukrayna’da savaşı bitirir’

*Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı Valeriy Zaluzhny, geçen hafta The Economist dergisine verdiği röportajda, Rusya ile savaşın çıkmaza girdiğini söyledi. Ve savunmanın yerini mevzi savaşı alma riski var dedi. ABD basını, The Nation da nükleer savaşın yakın olduğunu ve Ukrayna’da ateşkese ihtiyaç duyulduğunu yazdı. ABD Başkanlık seçimleri yaklaşırken, özellikle Cumhuriyetçiler arasında, Ukrayna’ya yapılan yardım oldukça tartışmalı ve eleştiri topları altında. Washington bu savaşı desteklemeye ne kadar devam edebilir? Ayrıca Trump’ın yeniden seçimleri kazanmaya yakın olduğu söyleniyor. Donald Trump’ın seçimi kazanması durumunda Ukrayna’daki durumun değişeceğini düşünüyor musunuz?

Elbette, Başkan seçilirse bu sorunu 24 saat içinde çözeceğine dair açıklama yaptığını muhtemelen biliyorsunuzdur.

Sanırım Rusya ve Ukrayna’yı çatışmayı durdurmaya ve Rusların Ukrayna’ya yönelik saldırganlığına neden olan toprak anlaşmazlığının nasıl çözüleceği konusunda bir süreç üzerinde anlaşmaya varmaya zorlamak ve teşvik etmekten bahsediyordu. Rusya, sanırım, gelip müzakere masasına oturmaya istekli olduklarına dair karışık sinyaller verdi. Şu ana kadar Ukraynalılar ilgilenmediklerini söylediler. Ama aynı zamanda onların eylemleri bir çıkmaza girmişti. Büyük olasılıkla, her iki taraf da birkaç ay boyunca birbirine karşı fazla ilerleme kaydedemeyecek.

*Trump yeniden seçilirse ne olur?

Tekrar seçilirse sözünün eridir. Dediğini yapacaktır.

*Son sorum İsveç’in NATO hedefi ile ilgili. İsveç’in NATO’ya katılımına ilişkin protokol Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalanarak TBMM’ye gönderildi. İsveç’in NATO üyeliği karşılığında ABD ile F-16 anlaşması gündemdeydi. Sizce Türkiye istediğini alacak mı?

F16’lara gelince, kesinlikle. Bunun adil bir ifade olduğunu düşünüyorum. Benim anladığım kadarıyla niyet mektubunu zaten imzalamışlar. Bu aslında dahil olmanın adımlarından biri. Bildiğim kadarıyla buna karşı çıkacak bir kongre üyesi ya da kimse yok. Yani bunun bitmiş bir anlaşma olduğunu düşünüyorum.

Röportajın tamamını izlemek için:

AMERİKA

FT: Reklamverenler X’e geri dönmeye hazırlanıyor

Yayınlanma

Elon Musk’ın Donald Trump’a verdiği destek ile birlikte bazı pazarlamacılar da yeni yönetimin gözüne girmek için sosyal medya platformu X’e geri dönmeye hazırlanıyor.

Financial Times’a (FT) konuşan medya yöneticileri, milyarder Musk’ın ikinci bir Trump Beyaz Saray’ında etkili bir rol kazanma olasılığı nedeniyle bazı markaların X’e yeniden reklam vermeye hazırlandığını söyledi.

Musk’ın iki yıl önce 44 milyar dolarlık satın almasından bu yana platformun gelirleri önemli ölçüde düştü ve bazı yatırımcı tahminleri mevcut değerinin 10 milyar doların altında olduğunu ileri sürüyor.

Disney, IBM ve Apple gibi grupların geçen yıl platformdan ayrılmasıyla birlikte markalar Musk’ın moderasyonu geri çekmesinden duydukları endişeyi dile getirdiler. Musk, büyük şirketlere reklamları durdurdukları için “s..tirip gitmelerini” söyleyerek yanıt vermişti.

Bununla birlikte pazarlama danışmanlığı AJL Advisory’nin CEO’su ve eski Bank of America medya yöneticisi Lou Paskalis, bazı pazarlamacıların harcamalarını X’te yeniden tahsis edebileceğini söyledi.

Şirketlerin, Trump tarafından yeni bir Devlet Verimliliği Departmanının eş başkanı olarak görevlendirilen “Elon’un gözüne girmeye” çalışacaklarını da sözlerine ekledi.

“Beyaz Saray’ın resmi iletişim kanalı olarak görülebilir,” diyen bir başka reklam ajansı başkanı, Trump’ın zaferinin Musk’a yeni bir meşruiyet ve Trump’ın yeni düzenleyici kısıtlamalarıyla karşılaşabilecek sektörlerdeki markalar üzerinde güç kazandırdığını sözlerine ekledi.

Bir medya direktörü ise X’i “tam bir karmaşa” olarak tanımlayıp “Hangi marka bu riski alacak?” diye sorarken, diğerleri de bu konudaki isteksizliklerini sürdürüyor.

Musk da ABD seçimleri öncesinde podcaster Joe Rogan’a verdiği demeçte, reklamverenlerin bir kısmının geri dönmeye başladığını öne sürerek, “Boykotun bir kısmı kalkmaya başlıyor. Trump kazanırsa boykotun çoğunun kalktığını göreceğiz,” demişti.

Seçimlerden bu yana Musk ve müttefikleri X’i başkanlığın kazanılmasının ayrılmaz bir parçası ve muhafazakâr siyasi söylemin yuvası olarak yüveltiyor. Geçen hafta Musk, oylamadan önceki günlerde “küresel kullanıcı saniyesinin” 400 milyarın altından 434,1 milyara yükseldiğini gösteren bir grafik yayınladı. 

Bununla birlikte, seçimlerin X’in izleyici kitlesi ve etkileşimi üzerinde karışık bir etkisi oldu. Similarweb’e göre, X’in web sitesi bu yıl ABD’de trafik açısından en iyi gününü geçen hafta çarşamba günü, yani ABD başkanlık oylamasının ertesi günü yaşarken, seçim günü ikinci sırada yer aldı. Veriler, uygulamanın günlük aktif kullanıcı sayısında da artış olduğunu gösteriyor.

Bununla birlikte, 115.000 ABD’li kullanıcının çarşamba günü X hesaplarını sildiğini de tespit etti; bu, izlemeye başladığından bu yana web hesap çıkışları için en büyük gün olurken, Bluesky ve Meta’s Threads gibi rakiplerin de kullanıcıları artırdığı görülüyor.

Musk’ın Trump’a yakınlığı, X’in seçilmiş başkanın kendi çevrimiçi platformu Truth Social ile birleşebileceği yönünde de yaygın spekülasyonlara yol açtı.

X’in Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’daki operasyonlarının eski başkanı Bruce Daisley, “Musk ister kazayla ister tasarımla olsun, yeni bir Twitter değil, Trump’ın çoğunluk hissedarı olmadığı yeni bir Truth Social yarattı,” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump kabinesine İsrail destekçilerini almaya devam ediyor

Yayınlanma

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, ocak ayından itibaren görev yapacak kabinesini oluşturmayı sürdürüyor.

Trump İç Güvenlik Bakanlığı için Güney Dakota Valisi Kristi Noem’u aday gösterdi.

Trump yaptığı açıklamada, “Sınırın güvenliğini sağlamak için ‘Sınır Çarı’ Tom Homan ile yakın bir şekilde çalışacak ve Amerikan Anavatanımızın düşmanlarımıza karşı güvende olmasını sağlayacaktır,” dedi.

Dindar bir Hıristiyan olarak bilinen ve Güney Dakota valisi olarak seçilen ilk kadın olan Noem, bu makamdaki ikinci dönemindeydi.

Trump yaptığı açıklamada Noem’in eyaletini yönetirken attığı önemli adımlardan birine atıfta bulunarak, “Kristi Sınır Güvenliği konusunda çok güçlü olmuştur. Teksas’ın Biden Sınır Kriziyle mücadelesine yardımcı olmaları için Ulusal Muhafız Askerlerini gönderen ilk Vali oldu ve bu askerler toplam sekiz kez gönderildi,” ifadelerini kullandı.

Noem bu yılın başlarında Güney Dakota’daki yerli kabilelerin uyuşturucu karteli endüstrisinden faydalandığını söylediği için eleştirilere maruz kalmış ve bu yorumu eyaletteki dokuz rezervasyonun tamamına girişinin yasaklanmasına neden olmuştu.

Noem bir sınır eyaletini temsil etmemesine rağmen, göçmenlik konusunda sert tutumlar alma konusunda uzun bir geçmişe sahip. Kongreye aday olduğu 2010 yılında, Senato Cumhuriyetçilerinin Obama yönetiminin Arizona göçmenlik yasasına karşı açtığı davayı engellemeye yönelik başarısız girişimini desteklemişti.

Ayrıca Trump’ın ilk döneminde federal kurumlarla işbirliği yapmayarak belgesiz göçmenleri koruyan “sığınak şehirlerin” cezalandırılması çağrısında bulunmuştu.

Trump’ın Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz oldu

Güney Dakota Valisi ayrıca “şahin” bir İsrail destekçisi olarak da biliniyor. Bu yılın başlarında Noem, eyaletteki haksız veya ayrımcı uygulamaların soruşturulmasında Uluslararası Holokost Anma İttifakı (IHRA) Antisemitizm Çalışma Tanımının dikkate alınmasını gerektiren bir yasa tasarısını imzaladı. Yasanın adı “Tanrının Seçilmiş Halkının Güvenliğinin Sağlanması” idi.

Dönemin İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz yasayı imzaladıktan sonra Noem’i överek onu “İsrail’in gerçek bir dostu” olarak tanımladı.

Yine Mart 2024’te Noem, kendi dişleri üzerinde çalışma yaptığını söylediği Teksas merkezli bir kozmetik diş hekiminin çalışmalarını tanıtmasının ardından bir tüketici savunma grubu olan Travelers United tarafından dava edildi.

Travelers United, Noem’in “12 Mart 2024 itibariyle bir sosyal medya fenomeni olarak çalışmaya başlamış göründüğünü” söyledi ve Valiyi “söz konusu şirketle mali ilişkisi olduğunu açıklamadan bir ürün ya da hizmetin reklamını yapmakla” suçladı.

Noem, X’te yanıt olarak, “Açık olmak gerekirse, iddia edilen ‘reklamlar’ için hiçbir zaman para almadım,” dedi.

Yeni İsrail Büyükelçisi Huckabee: “Filistinli diye bir şey yoktur”

Donald Trump, eski Arkansas Valisi Mike Huckabee’yi de ABD’nin İsrail Büyükelçisi olarak aday göstereceğini açıkladı.

Huckabee’nin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yakın bir ilişkisi vardır. Ayrıca Yahudi yerleşimcilere desteğini defalarca dile getirmiş ve İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’nın bir kısmını ilhak etmesi fikrini desteklemişti.

Trump yaptığı açıklamada, “Mike Huckabee İsrail’i ve İsrail halkını seviyor… Orta Doğu’ya barış getirmek için yorulmadan çalışacak,” dedi.

2015 yılında Huckabee, İsrail’in Batı Şeria ile ABD’nin Manhattan ile olduğundan daha güçlü bir tarihi bağı olduğunu ileri sürmüştü.

Bloomberg: Trump’ın atamaları İsrail’e desteği ve İran’a baskıyı artırmayı hedefliyor

Huckabee 2019’da ise kişisel olarak İsrail’in Batı Şeria’nın bazı bölümlerini ilhak etme hakkı olduğuna inandığını söylemişti.

Huckabee 2008’deki başkanlık adaylığı sırasında “Filistinli diye bir şey yoktur” demiş ve gelecekteki bir Filistin devleti için toprağın İsrail’den değil diğer Arap devletlerinden alınması gerektiğini savunmuştu.

İsrail halihazırda tarihindeki en yerleşimci yanlısı hükümete sahip ve İsrail sağındaki bazı kesimler Trump’ın ikinci yönetiminin ABD’deki en yerleşimci yanlısı yönetim olmasını umuyor.

Axios’a konuşan kaynaklara göre, Evanjelik bir papaz olan ve Trinity Broadcasting Network’te (TBN) bir program sunan Huckabee, Trump’ın görevdeki ilk döneminde İsrail’e büyükelçi olarak atanmak istiyordu.

Pentagon’un başına Fox News sunucusu Hegseth geldi

Trump’ın Pentagon şefi olarak Fox News sunucusu ve eski ordu mensubu Pete Hegseth’i seçmesi sürpriz bir hamle olarak görülüyor.

Bir televizyon sunucusu ve yazar olan Hegseth’in seçimi, Trump’ın bu görev için Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Başkanı Temsilci Mike Rogers ya da savunma odaklı başka bir Kongre üyesi gibi savunma alanında ağır toplardan birini seçeceği yönündeki spekülasyonların ardından geldi.

Trump salı gecesi yaptığı açıklamada, “Pete sert, akıllı ve Önce Amerika’ya gerçekten inanan biri. Pete’in dümende olmasıyla Amerika’nın düşmanlarının dikkati çekilecek. Ordumuz Yeniden Büyük Olacak ve Amerika Asla Geri Adım Atmayacak,” dedi.

Bu seçim, Trump’ın geçen hafta başkan seçilmesinden bu yana yaptığı diğer ulusal güvenlik hamlelerinden farklı. Şu ana kadar ulusal güvenlik danışmanı olarak Temsilci Mike Waltz’ı, Dışişleri Bakanlığı için ise Senatör Marco Rubio’yu seçti. Her ikisi de Amerika’nın askeri ve diplomatik gücü ve dünya çapındaki etkisi konusunda geleneksel görüşlere sahip.

Öte yandan Hegseth, askerlik hizmeti dışında Pentagon ya da hükümet deneyimi olmayan bir “yabancı” diye nitelendiriliyor.

CNN’e göre Trump, en büyük İsrail destekçilerinden Stefanik’e BM elçiliği görevini teklif etti

Trump, Hegseth’in son kitabı The War on Our Warriors’un (Savaşçılarımız Üzerine Savaş) seçiminde rol oynadığını söyledi. Trump, “Kitap, solcuların Savaşçılarımıza ihanetini ve Ordumuzu meritokrasi, ölümcüllük, hesap verebilirlik ve mükemmelliğe nasıl geri döndürmemiz gerektiğini ortaya koyuyor,” diye ekledi.

44 yaşındaki Hegseth, Trump’ın ilk destekçilerindendi. Hegseth, son sekiz yıldır Fox News sunuculuğu yapan madalyalı bir ordu muharip gazisi ve Trump’ın 2017’de David Shulkin’i bu göreve getirmesinden önce Gazi İşleri Bakanı olmak için en önemli adaylardan biriydi.

Princeton mezunu Hegseth, Koch kardeşler tarafından finanse edilen ve gaziler için sağlık hizmetlerinin dışarıdan alınmasını savunan bir grup olan Concerned Veterans for America’nın eski CEO’su.

2021’de Minnesota Ulusal Muhafız binbaşısı olan Hegseth, Biden’ın göreve başlama töreninin güvenliğini sağlamak üzere Washington’daydı, fakat bazılarının beyaz milliyetçi gruplarla özdeşleştirdiği göğsündeki belirgin Kudüs Haçı dövmesi nedeniyle emirleri iptal edildi.

Yeni Pentagon şefi, beyaz milliyetçi ya da Hristiyan milliyetçi gruplara sempati duyduğu iddialarını reddediyor.

Hegseth, her ikisi de savaş suçlarından hüküm giymiş olan eski 1. Teğmen Clint Lorance ve Binbaşı Mathew Golsteyn’in 2019 yılında tamamen affedilmesini sağlayan askeri bir davada Trump’ın dikkatini çekmeyi başarmıştı. Ayrıca, cinayet suçlamasıyla yargılandığı sırada askeri nişanları elinden alınan Astsubay Edward Gallagher’ın terfisi geri verildi.

Yeni CIA şefi Ratcliffe: İran karşıtı çizginin sert bir savunucusu

Trump, eski ulusal istihbarat direktörü John Ratcliffe’i bir sonraki CIA direktörü olarak atayarak kabinesine bir başka “dış politika şahini” ve güçlü bir İran karşıtı politikası savunucusunu ekledi.

Ratcliffe, giden Biden yönetiminin ateşkes sağlama ve Gazze’de Hamas tarafından esir tutulan rehineleri serbest bırakma çabalarının çoğuna öncülük eden Bill Burns’ün yerini alacak. 

Ratcliffe, Biden yönetimini, İsrail’in bu yılın başlarında Refah’a bir saldırı başlatmasını engellemek için istihbarat sakladığı iddiasıyla sert bir şekilde eleştirmişti.

Ratcliffe, Biden yönetimini “kritik [ABD istihbarat] varlıklarını Hamas gibi terörist gruplardan uzaklaştırmakla ve sonuçta 7 Ekim olaylarını öngörememek ya da engelleyememekle” suçlamıştı.

Yeni CIA şefi, üst düzey yönetim yetkililerinin, 11 Eylül sonrasında ABD istihbarat kurumlarının “Hamas ve diğer şiddet yanlısı Filistinli gruplar” hakkında casusluk yapmayı neredeyse tamamen bıraktıklarını ve Hamas’ın ABD için doğrudan bir tehdit oluşturmadığına inandıklarını itiraf ettiklerini ileri sürmüştü.

Ratcliffe RealClearDefense’teki yazısında, 7 Ekim’in ardından onlarca mevcut ve eski ABD’li yetkili, Kongre üyesi ve kongre yardımcısı, Ortadoğu’nun bu şekilde önceliksizleştirilmesinin ABD’yi savunmasız bıraktığını ve saldırıları öngörememesine neden olduğunu ifade ettiğini yazmıştı.

Politico’nun haberine göre Ratcliffe, 2020 seçimlerinden kısa bir süre önce İran’ı Trump’ın itibarını zedelemek ve “toplumsal huzursuzluğu kışkırtmak” amacıyla Amerikalılara “korkutucu e-postalar” göndermekle suçlamıştı. 

Fakat Ratcliffe’in İran’ın seçimlere müdahalesiyle ilgili açıklamaları sırasında, İranlı hackerlar bu grubun üyeleri gibi davransa da, beyaz ırkçı Proud Boys’a herhangi bir atıfta bulunmadığı bildirildi.

Ratcliffe ayrıca Biden yönetiminin İran Devrim Muhafızları Ordusu’nu yabancı terör örgütü statüsünden çıkarmayı düşünmesine karşı çıkan en yüksek sesli Trump yetkilileri arasında yer aldı.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Yayınlanma

ABD’de başkan seçilen Donald Trump salı günü yaptığı açıklamada, milyarder Elon Musk ve girişimci Vivek Ramaswamy’nin “devlet bürokrasisini ortadan kaldırmak, aşırı düzenlemeleri azaltmak, savurgan harcamaları kesmek ve Federal Ajansları yeniden yapılandırmakla” görevli yeni Devlet Verimliliği Departmanına liderlik edeceğini duyurdu.

Trump, seçim kampanyası sırasında hükümetin verimliliğini artırma çabasının “dolandırıcılık ve uygunsuz ödemeleri” ortadan kaldırmak için bir plan geliştireceğini ve federal hükümetin “tam bir mali ve performans denetimi” yapacağını söylemişti.

Salı günü Trump, panelin Beyaz Saray’ın Yönetim ve Bütçe Ofisi ile ortak çalışacağını ve çalışmalarının en geç 4 Temmuz 2026’da (ülkenin kuruluşunun 250. yıldönümü) sona ereceğini söyledi.

Bu yapı, Musk’ın dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi Tesla ve dünya roket fırlatma pazarına hakim SpaceX gibi şirketlerinden istifa etmekten ve elden çıkarmayı zorunlu kılabilecek federal çıkar çatışması kurallarından kaçınmasını sağlayabilir.

Fakat boyutun ya da yapının ne olacağı ya da Musk ve Ramaswamy’nin vaat ettikleri dramatik hükümet revizyonunu nasıl gerçekleştirecekleri belli değil. “DOGE” (Department of Government Efficiency) olarak kısaltılan girişim, Musk’ın en sevdiği internet memlerinden biri üzerine bir oyun ve aynı zamanda dijital “token” Dogecoin’in de kısaltması.

Sosyal medya ağı X’e gönderdiği bir gönderide Musk, “Devlet Verimliliği Departmanının tüm eylemleri maksimum şeffaflık için çevrimiçi olarak yayınlanacaktır. Halk önemli bir şeyi kestiğimizi ya da savurgan bir şeyi kesmediğimizi düşündüğünde, sadece bize bildirin!” dedi. Musk ayrıca panelin ticari ürünler sunacağını da belirtti.

Musk, Trump’ın geçen ay Madison Square Garden’da düzenlediği mitingde ABD federal bütçesinden en az 2 trilyon dolar kesinti yapabileceğini ileri sürmüştü. Fakat bu meblağın, Kongrenin savunma dahil devlet kurumlarının operasyonları için her yıl harcadığı miktarı aşacağı hesaplanıyor.

Bu da muhtemelen Sosyal Güvenlik, Medicare, Medicaid ve gazi yardımları gibi popüler hak programlarında önemli kesintiler yapılmasını gerektirecek.

Geçtiğimiz mali yılda hükümet 6,75 trilyon dolardan fazla harcama yaptı ve bunun 5,3 trilyon dolardan fazlası Sosyal Güvenlik, sağlık hizmetleri, savunma ve gazi yardımları ve borç faizlerinden geldi.

Musk, “Bu, sistemde ve hükümetin israfına karışan herkeste, ki bu pek çok insan demek, şok dalgaları yaratacak,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English