Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

“Gül” ve “yaprak” Netanyahu’yu yakacak

Yayınlanma

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun rüşvet ve yolsuzlukla suçlandığı davanın duruşmasında tanık olarak ifade veren Arnon Milchan, Netanyahu ve eşine lüks hediyeler verdiğini doğruladı. Milchan hediyeler için kod adı kullansalar da yasal sorun yaratacağını düşünmediğini söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkındaki yolsuzluk davasında tanık olarak ifade veren Hollywood film yapımcısı Arnon Milchan, Başbakan ve eşi Sara Netanyahu’nun, varlıklı kişilerden “puro, şampanya ve mücevher” gibi hediyeler aldığını söyledi.

Milchan, Netanyahu’nun 2007-2016 yıllarında, aralarında Milchan’ın da bulunduğu varlıklı kişilerden 700 bin şekel (180 bin avro) değerinde lüks hediye alması sonucunda “dolandırıcılık ve görevini kötüye kullanma” ile suçlandığı “Dosya 1000” davasında tanık olarak dinlendi.

Milchan, Batı Kudüs’teki Bölge Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, İngiltere’nin Brighton kentindeki bir mahkeme salonundan video konferans yönetimiyle katılarak ifade verdi. Netanyahu’nun eşi Sara Netanyahu da aynı mahkeme salonunda duruşmaya katıldı.

Başbakan Netanyahu, Batı Kudüs’teki mahkeme salonuna girdiğinde, Milchan görüntülü bağlantı aracılığıyla onu selamlayarak, İsrail liderine takma adıyla “Merhaba Bibi” diyerek seslendi.

İfadesinde Netanyahu’yu “erişilebilir ve yaklaşılabilir” olarak nitelendiren Milchan, Netanyahu ailesi için puro ve şampanya satın aldığını ve bu yönde kendisinden talep edilen hediye miktarının zaman içinde arttığını belirtti.

Dosya 1000’in başsavcısı Liat Ben-Ari’nin “Sanık ve eşine puro ve şampanya verdiniz mi?” sorusuna, Milchan olumlu yanıt verdi.

Tanık, hem başbakanın hem de eşinin hediyeler konusunda “şifreli kelimeler kullandıklarını” sözlerine ekledi: “Gömleklere ‘cüce’, purolara ‘yaprak’, şampanyaya ‘gül’ diyorduk.”

Pahalı hediyelerle ilgili olarak Netanyahu ailesi ile arasındaki etkileşimin nasıl işlediğini konusunda Milchan, “Bazen benim inisiyatifimle oldu. Ziyarete gittiğimde ‘gül’ (şampanya) ve ‘yaprak’ (puro) götürürdüm. Diğer durumlarda Bibi, ‘Evde hiç yaprak var mı?’ diye sorardı. Evde her zaman stokumuz vardı ve bunlar çoğu zaman başbakan ve eşine giderdi” ifadelerini kullandı.

İsrailli iş insanı, “Otomatik olarak gül alırdım, sormasına gerek yoktu. Önce (Netanyahu’dan) gelen taleplerle başladı, sonra rutin haline geldi” dedi.

“Soruşturmaya yol açacak bir şey olduğunu düşünmemiştim” diye konuşan Milchan, “film endüstrisinden milyonlarca dolar kazanmış biri olarak bu tür hediyelerin maliyetinin kendisi için pek bir anlam ifade etmediğine” dikkati çekti.

Milchan, en az bir kez Sara Netanyahu için mücevher satın aldığını ancak Başbakan Netanyahu’nun, kendisine, “Başsavcılığa göre, arkadaşlardan gelen hediyelerin kabul edilebilir olduğunu söylediğini” vurguladı.

İsrail için 1960’larda istihbarat ajanlığı yapan Milchan, Netanyahu dışında eski başbakanlar Şimon Peres ve Ariel Şaron ile de yakın olduğunu belirterek, “(Bu) Filistinlilerle barışı sağlamaya yönelik perde arkası çabalarımın bir parçasıydı. Bibi ve benim devlet hizmetinde yaptığımız bazı şeylerin detaylarına giremem” dedi.

Duruşmanın sonunda iddia makamı, temmuzdaki tatil döneminde duruşma yapılmasını ve yargılamaların hızlandırılmasını talep etti.

İsrailli iş insanı, yapımcı ve istihbarat ajanı Arnon Milchan (78), Dövüş Kulübü, Bay ve Bayan Smith, 12 Yıllık Esaret, Diriliş (The Revenant) ve JFK gibi çok sayıda ünlü filmin yapımcılığını üstlendi.

Netanyahu’nun yolsuzluk davaları

İsrail Başsavcısı Avichai Mandelblit, 21 Kasım 2019’da Netanyahu hakkında üç ayrı yolsuzluk dosyasında, “rüşvet, emanete ihanet ve kişisel amaçlar için görevi kötüye kullanma” suçlamalarıyla dava açılmasını talep etmişti.

Görevdeyken yargılanan ilk İsrail Başbakanı olarak tarihe geçen Netanyahu’nun ilk duruşması, 24 Mayıs 2020’de Batı Kudüs’teki Bölge Mahkemesi’nde görülmüştü.

Yolsuzluk soruşturması kapsamında, Shaul Elovitch’in sahibi olduğu “Bezeq” isimli telekomünikasyon şirketinin bünyesinde yer alan “Walla News” adlı internet sitesinde, Netanyahu ailesinin lehine haberler yapılması karşılığında şirkete 276 milyon dolar değerinde mali imtiyaz sağlamak suçlaması dikkati çekiyor.

Rüşvet ve görevi kötüye kullanma kapsamında ele alınan dosyada ise İsrailli Hollywood film yapımcısı Arnon Milchan ve Avustralyalı milyarder James Packer’dan hediye adı altında 283 bin dolar değerinde şampanya, puro, mücevher ve uçak bileti alındığı iddia ediliyor.

İddianamede, hediyelerin Netanyahu’ya siyasi fayda temini karşılığında verildiği yönünde yeterince delil olduğu belirtiliyor.

Ayrıca, Yedioth Ahronoth gazetesinin sahibi Arnon Mozes ile Netanyahu’nun, gazetenin yayın politikasının Likud lideri lehine olması karşılığında, rakip Israel Hayom gazetesinin rekabet gücünü azaltmaya yönelik yasal düzenlemelerin hükümet tarafından geçirilmesi konusunda anlaştığı iddia ediliyor.

Yargılama sonunda suçlu bulunması halinde 10 yıla varan hapis cezasına çarptırılması muhtemel olan Netanyahu, hakkındaki üç ayrı davadaki suçlamalar karşısında masumiyetinde ısrar ediyor ve iddiaları kabul etmiyor.

ORTADOĞU

Üst düzey ABD yetkilisi İsrail’i Hizbullah’la savaşın ‘feci sonuçları’ konusunda uyardı

Yayınlanma

Pazartesi günü Washington’da düzenlenen Orta Doğu Amerika Diyaloğu (MEAD) zirvesinde konuşan üst düzey bir ABD’li yetkili, İsrail ve Hizbullah arasında Lübnan’da patlak verecek bir savaşın “felaket ve öngörülemeyen sonuçlar” doğurabileceğini söyledi.

Times of Israel’in haberine göre, ABD’li yetkili, “‘Savaşalım ve sonra Hizbullah’ın elindeki tüm füzeleri yok edelim ve her şey yoluna girsin’ gibi bir düşünce var. Bu o kadar basit değil. Sihirli bir çözüm yok. Karşı taraf yok edilemez. Savaşın sonunda İsrail ağır bir bedel ödeyebilir ve hedeflerine ulaşamayabilir” dedi.

İsrailli gazeteci Barak Ravid’in aktardığına göre ABD’li yetkili, sınırdaki gerilimi yatıştırmak için askeri değil diplomatik bir çözüm önerdi.

“Laboratuvar koşullarında savaş olmaz. Bu bir oyun değil. IDF’nin kabiliyetlerinden şüphe duymuyorum ama her iki taraf için de ciddi sonuçları olacağı gerçeğini düşünmek zorundayız” diyen ABD’li yetkili, iki eski üst düzey ABD yönetimi yetkilisi Dennis Ross ve Elliot Abrams ile iki eski ABD İsrail Büyükelçisi Tom Nides ve David Friedman’ın başkanlık ettiği iki günlük Washington konferansının ikinci gününde konuştu.

Yetkili, bir savaşın patlak vermesi halinde, uluslararası toplumun şu anda sağlanabilene benzer bir diplomatik çözüme ulaşmak için müdahale edeceğini savundu.

Yorumlar, İsrail’in Lübnan sınırına yönelik saldırılarını artırması sonucu Hizbullah’la gerilimin yükseldiği bir dönemde geldi.

Pazartesi günü Hizbullah İsrail’in kuzeyine patlayıcı yüklü insansız hava araçları ve düzinelerce roket fırlatırken İsrail Savunma Kuvvetleri de Lübnan’ın güneyindeki askeri hedeflere ateşle karşılık verdi.

İsrail medyası tarafından yayınlanan konferanstan alıntılarda ABD’li yetkili, gerginliğin topyekûn bir savaşa dönüşmesi halinde binlerce hatta on binlerce insanın ölebileceği ve hem İsrail hem de Lübnan altyapısının ağır hasar görebileceği uyarısında bulundu.

Pazar günü aynı konferansta konuşan eski savaş kabinesi bakanı Benny Gantz ise, İsrail’in odağını Gazze’den Lübnan sınırına kaydırması gerektiğini söyleyerek “bu konuda geç kaldık” dedi ve İsrail’in Hamas’la yakın zamanda bir rehine-ateşkes anlaşması yapmaması halinde Hizbullah’la savaşın yakın olduğu uyarısında bulundu.

Ravid’e göre Gantz ve diğer İsrailli yetkililer ekim ayından bu yana kuzey sınırındaki evlerinden tahliye edilen on binlerce İsraillinin güvenli bir şekilde geri dönebilmeleri için tek yolun Hizbullah’a yönelik büyük bir askeri operasyon olduğunu söylerken, ABD’li yetkili çatışmalarda çok sayıda sivilin ölebileceği ve geri dönecek evlerinin olmayacağı uyarısında bulundu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail yerinden edilenlerin çadırlarına saldırdı, 40 kişi hayatını kaybetti

Yayınlanma

İsrail’in salı sabahı erken saatlerde Gazze’deki bir insani yardım bölgesine düzenlediği hava saldırısında en az 40 kişi hayatını kaybetti.

Saldırılar, İsrail’in Gazze’nin diğer bölgelerindeki saldırılarına karşın nispeten daha güvenli bir insani yardım bölgesi görülen, güneydeki Han Yunus kenti yakınlarındaki el-Mevasi sahil bölgesindeki bir çadır kenti hedef aldı.

Saldırının şiddetiyle bölgede metrelerce derinlikte 3 çukur oluştuğu ve yerlerinden edilenlerin sığındığı en az 20 ila 40 çadırın yandığı ve yok olduğu, çok sayıda kişinin kumların altına gömüldüğü kaydedildi.

Bölgeden gelen video görüntülerine göre, hava saldırıları kum tepelerinde devasa kraterler açarken, yerel ilk müdahale ekipleri gece boyunca meşale ışığında yaralıları kurtarmaya ve küreklerle ve çıplak elleriyle kumdan kazmaya çalıştı.

Gazze’deki bir Filistin sivil savunma sözcüsü yerel medyaya yaptığı açıklamada, el-Mevasi’ye sığınan yüz binlerce Filistinliye atıfta bulunarak “Yerlerinden edilenlere yönelik bir katliamla karşı karşıyayız” dedi.

Sözcü, “Kurtarma operasyonları devam ediyor ve gösterilen çabalar büyük” diye ekledi.

İsrail ordusu, insani yardım bölgesinde “bir komuta ve kontrol merkezinde faaliyet gösteren önemli Hamas teröristlerini” hedef aldığını iddia etti.

Hamas ise yaptığı açıklamada İsrail’in iddialarını reddederek hedef alınan bölgede militanların bulunduğunu “bariz bir yalan” olarak nitelendirdi.

Yerel sağlık yetkililerine göre savaşın başlamasından bu yana Gazze’de 40,000’den fazla Filistinli öldürüldü. Uluslararası yardım grupları parçalanmış bölgede insani felaketin yaklaşmakta olduğu uyarısında bulunurken, kötüleşen güvenlik nedeniyle yardım ulaştırmanın giderek zorlaştığı belirtiliyor.

BM yardım ve sağlık kuruluşları, salgınların tespit edilmesinin ardından bu ay Gazze’de bir çocuk felci aşılama kampanyası başlattı. İsrail ordusu, sağlık ekiplerinin aşı uygulamasına izin vermek için belirli bölgelerde sözde operasyonel “duraklamalara” izin verdi. İsrail Savunma Bakanlığı’na göre bu hafta başı itibariyle yaklaşık 200.000 kişiye aşı yapıldı.

BM mülteci ajansı başkanı Philippe Lazzarini’ye göre pazartesi günü Gazze’nin kuzeyindeki İsrail güçleri çocuk felci aşısı dağıtımına katılan bir BM konvoyunu sekiz saatten fazla bir süre durdurdu. Personel daha sonra üslerine geri bırakıldı.

İsrail ordusu konvoyun çocuk felci kampanyasının bir parçası olduğu iddialarını reddetti ve militanların insani yardım personelinin içine yerleştirildiğine dair şüpheler olduğunu öne sürdü.

Guterres: Gazze’deki acılar eşi benzeri görülmemiş seviyede

Gazze’deki durumu değerlendiren Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres, görev süresi boyunca Gazze’deki “yıkım ve ölümün benzerini görmediğini” söyledi.

BM’nin, Gazze’deki olası bir ateşkesi gözlemlemeyi teklif ettiğini belirten Guterres, Orta Doğu’daki BM Ateşkes Gözetim Örgütü (UNTSO) misyonunu hatırlattı.

Antonio Guterres, ancak İsrail’in kabul etme ihtimalinin düşük olması nedeniyle BM’nin Gazze’nin geleceğinde rol oynayabilmesinin “gerçekçi olmadığını” ifade etti.

Gazze’de ateşkesin aciliyetine dikkati çeken Guterres, “Gazze’de gördüğümüz acılar, BM Genel Sekreterliği dönemimde eşi benzeri görülmemiş seviyede. Daha önce, Gazze’de son birkaç ayda gördüğümüzdeki gibi bir ölüm ve yıkım seviyesi görmemiştim” diye konuştu.

Guterres, iki devletli çözümün tek yol olduğunu ve başka bir alternatifin uygulanabilir olmadığını ifade ederek “Bu, 5 milyon Filistinlinin bir devlette hiçbir hakka sahip olmadan yaşaması anlamına geliyor” dedi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail tarafından katledilen Ayşenur Ezgi Eygi için Filistin’de cenaze töreni düzenlendi

Yayınlanma

İşgal altındaki Batı Şeria’nın Beyta beldesinde İsrail askerlerince katledilen Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi için Filistin’in Nablus kentinde resmi ve sivil katılımla cenaze töreni düzenlendi.

Eygi’nin naaşı, uluslararası dayanışma aktivistleri, Filistinliler, Türkiye’nin Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi İsmail Çobanoğlu, Nablus Valisi Gassan Daglas ve sivil toplum temsilcilerinin katılımıyla Nablus kentindeki Rafidiye Hastanesi’nden alındı. Filistinlilerin sloganları eşliğinde tören düzenlendi.

Dışişleri Bakanlığı Eygi’nin naaşının Türkiye’ye getirilmesi için çalışma yürüttüklerini söyledi.

26 yaşındaki Türk-Amerikan vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi, 6 Eylül’de işgal altındaki Batı Şeria’nın Nablus kentine bağlı Beyta beldesinde düzenlenen işgal karşıtı bir gösteride İsrail keskin nişancısı tarafından açılan ateş sonucu başından vurularak hayatını kaybetti.

Washington Üniversitesinde hem psikoloji hem de Orta Doğu dillerinde çift dal yapan Eygi, Filistin topraklarının İsrail tarafından işgaline karşı sivil yöntemlerle Filistinlilere destek veren Uluslararası Dayanışma Hareketi (ISM) gönüllüsü insan hakları aktivistiydi.

2003’te İsrail buldozeri tarafından ezilerek öldürülen ABD vatandaşı Rachel Corrie de aynı harekete mensuptu.

Eygi, Filistinlilerin haklarını destekleyen dayanışma hareketlerinde aktif yer alıyordu.

Önceki gün de ABD’nin Washington eyaletinde yüzlerce Filistin yanlısı gösterici, Ayşenur Ezgi Eygi’nin, İsrailli askerler tarafından öldürülmesin protesto etmek için toplandı.

Washington’daki gösteride Eygi’nin fotoğraflarının yanı sıra “Ayşenur Eygi Filistin için şehit oldu”, “Ayşenur için adalet”, “Bugün hepimiz Ayşenur’uz”, “Direniş terör değildir! Özgür Filistin!” yazılı pankartlar taşıyan göstericiler, İsrail karşıtı sloganlar attı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English