Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

“Astana formatı”nda bir dönem kapandı

Yayınlanma

Astana formatında Suriye konulu yirminci toplantı sona erdi. Sonuç bildirgesinde Suriye’nin egemenliğine saygı ve terörle mücadele vurgusu yapıldı. Bildirgede ana hatlarıyla önceki metinlerle örtüşürken Kazakistan Dışişleri ise “ilk baştaki temel amaçlarına ulaşıldığı” gerekçesiyle 20. buluşmanın son toplantı olmasını önerdi.

Astana formatında Türkiye, Rusya ve İran’ın garantörlüğünde Suriye yönetimi ve muhalifleri bir araya getirmeyi hedefleyen 20. toplantı sona erdi. Toplantının sonuç bildirgesinde PKK/PYD’nin Suriye’deki varlığı ve ABD’nin bu örgüte verdiği destek, Suriye’nin petrol gelirlerine ABD tarafından el konulması, İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırıları, İdlib’teki durum ve mültecilerin dönüşü gibi kritik başlıklara yer verildi.

Metnin ana hatları “Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı” vurgusu yer aldı. Bildirgede, “Özyönetim girişimleri de dahil olmak üzere, sahada yeni gerçeklikler yaratmaya yönelik tüm girişimler” reddedilerek ABD’nin özerk yönetim kurma çabalarına tepki gösterildi.

Metinde Türkiye, Rusya, İran ve Suriye dışişleri bakan yardımcıları düzeyindeki 4’lü toplantının yapıcı ruhuna vurgu yapıldı.

Kazakistan tarafı ise Astana formatının iç savaşta ateşkes sağlanması ve kanın durdurulması gibi en başta belirlenen hedeflere ulaşıldığı gerekçesiyle Astana toplantılarına artık ev sahipliği yapmayacağını duyurdu.

Reuters’te yer alan habere göre, Kazakistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Kanat Tumysh, “Suriye’nin bölgedeki izolasyondan kademeli olarak çıkması, Astana sürecinin görevini tamamladığının bir işareti olarak kabul edilebilir. Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşünü göz önüne alarak, Astana süreci kapsamında 20. toplantının son toplantı olmasını öneriyoruz” ifadelerini kullandı.

Rusya, İran ve Türkiye ise müzakerelere farklı zeminlerde devam etme isteğini ortaya koydu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev, “Astana sürecinin bittiğini söyleyemeyiz. Ancak Kazak tarafı görüşmenin başka bir yere alınması gerektiğine karar verirse, bunu değerlendirir ve başka bir yer seçeriz” ifadelerini kullandı. Rus diplomat Rusya, İran ve Türkiye’nin toplantılara dönüşümlü ev sahipliği yapabileceğini de ekledi.

Interfax’ın haberine göre Kazakistan Dışişlerinden yapılan açıklamada, tarafların toplu talepte bulunması durumunda Suriye müzakerelerinin seyri dikkate alınarak Kazakistan’ın görüşmelere kaldığı yerden ev sahipliği yapmayı değerlendireceği kaydedildi.

Lavrentyev ayrıca Suriye, Türkiye ve İran’ın Ankara ve Şam arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için Rusya tarafından sunulan yol haritası konseptini “kabul ettiğini” söyledi. RIA NOVOSTİ Haber Ajansı’na konuşan Lavrentyev, “ABD’nin kuzeydoğu Suriye’de ve işgal ettiği Al Tanf bölgesinde güçlerini takviye ettiğine dair bilgiler var” diyerek Pentagon’un ÖSO’yu canlandırma programını hedef aldı.  ABD yönetimini Suriye’de terörist unsurlarla çalışmakla suçladı.

ABD ordusu Al Tanf bölgesindeki Rukban kampına Irak üzerinden sivil toplum kuruluşlarının yardımlarını ulaştırdı. Ulaştırmada lojistik aktarma noktası olarak Al Tanf üssü kullanıldı. Bu sevkiyat bir yılı aşkın süredir gerçekleşen ilk yardım oldu. ABD bu bölgedeki faaliyetlerini IŞİD’le mücadele çerçevesine yaslıyor. Rusya, İran ve Suriye yönetimi ise ABD’nin IŞİD bahanesiyle muhalif silahlı unsurları desteklediğini dillendiriyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Üst düzey ABD yetkilisi İsrail’i Hizbullah’la savaşın ‘feci sonuçları’ konusunda uyardı

Yayınlanma

Pazartesi günü Washington’da düzenlenen Orta Doğu Amerika Diyaloğu (MEAD) zirvesinde konuşan üst düzey bir ABD’li yetkili, İsrail ve Hizbullah arasında Lübnan’da patlak verecek bir savaşın “felaket ve öngörülemeyen sonuçlar” doğurabileceğini söyledi.

Times of Israel’in haberine göre, ABD’li yetkili, “‘Savaşalım ve sonra Hizbullah’ın elindeki tüm füzeleri yok edelim ve her şey yoluna girsin’ gibi bir düşünce var. Bu o kadar basit değil. Sihirli bir çözüm yok. Karşı taraf yok edilemez. Savaşın sonunda İsrail ağır bir bedel ödeyebilir ve hedeflerine ulaşamayabilir” dedi.

İsrailli gazeteci Barak Ravid’in aktardığına göre ABD’li yetkili, sınırdaki gerilimi yatıştırmak için askeri değil diplomatik bir çözüm önerdi.

“Laboratuvar koşullarında savaş olmaz. Bu bir oyun değil. IDF’nin kabiliyetlerinden şüphe duymuyorum ama her iki taraf için de ciddi sonuçları olacağı gerçeğini düşünmek zorundayız” diyen ABD’li yetkili, iki eski üst düzey ABD yönetimi yetkilisi Dennis Ross ve Elliot Abrams ile iki eski ABD İsrail Büyükelçisi Tom Nides ve David Friedman’ın başkanlık ettiği iki günlük Washington konferansının ikinci gününde konuştu.

Yetkili, bir savaşın patlak vermesi halinde, uluslararası toplumun şu anda sağlanabilene benzer bir diplomatik çözüme ulaşmak için müdahale edeceğini savundu.

Yorumlar, İsrail’in Lübnan sınırına yönelik saldırılarını artırması sonucu Hizbullah’la gerilimin yükseldiği bir dönemde geldi.

Pazartesi günü Hizbullah İsrail’in kuzeyine patlayıcı yüklü insansız hava araçları ve düzinelerce roket fırlatırken İsrail Savunma Kuvvetleri de Lübnan’ın güneyindeki askeri hedeflere ateşle karşılık verdi.

İsrail medyası tarafından yayınlanan konferanstan alıntılarda ABD’li yetkili, gerginliğin topyekûn bir savaşa dönüşmesi halinde binlerce hatta on binlerce insanın ölebileceği ve hem İsrail hem de Lübnan altyapısının ağır hasar görebileceği uyarısında bulundu.

Pazar günü aynı konferansta konuşan eski savaş kabinesi bakanı Benny Gantz ise, İsrail’in odağını Gazze’den Lübnan sınırına kaydırması gerektiğini söyleyerek “bu konuda geç kaldık” dedi ve İsrail’in Hamas’la yakın zamanda bir rehine-ateşkes anlaşması yapmaması halinde Hizbullah’la savaşın yakın olduğu uyarısında bulundu.

Ravid’e göre Gantz ve diğer İsrailli yetkililer ekim ayından bu yana kuzey sınırındaki evlerinden tahliye edilen on binlerce İsraillinin güvenli bir şekilde geri dönebilmeleri için tek yolun Hizbullah’a yönelik büyük bir askeri operasyon olduğunu söylerken, ABD’li yetkili çatışmalarda çok sayıda sivilin ölebileceği ve geri dönecek evlerinin olmayacağı uyarısında bulundu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail yerinden edilenlerin çadırlarına saldırdı, 40 kişi hayatını kaybetti

Yayınlanma

İsrail’in salı sabahı erken saatlerde Gazze’deki bir insani yardım bölgesine düzenlediği hava saldırısında en az 40 kişi hayatını kaybetti.

Saldırılar, İsrail’in Gazze’nin diğer bölgelerindeki saldırılarına karşın nispeten daha güvenli bir insani yardım bölgesi görülen, güneydeki Han Yunus kenti yakınlarındaki el-Mevasi sahil bölgesindeki bir çadır kenti hedef aldı.

Saldırının şiddetiyle bölgede metrelerce derinlikte 3 çukur oluştuğu ve yerlerinden edilenlerin sığındığı en az 20 ila 40 çadırın yandığı ve yok olduğu, çok sayıda kişinin kumların altına gömüldüğü kaydedildi.

Bölgeden gelen video görüntülerine göre, hava saldırıları kum tepelerinde devasa kraterler açarken, yerel ilk müdahale ekipleri gece boyunca meşale ışığında yaralıları kurtarmaya ve küreklerle ve çıplak elleriyle kumdan kazmaya çalıştı.

Gazze’deki bir Filistin sivil savunma sözcüsü yerel medyaya yaptığı açıklamada, el-Mevasi’ye sığınan yüz binlerce Filistinliye atıfta bulunarak “Yerlerinden edilenlere yönelik bir katliamla karşı karşıyayız” dedi.

Sözcü, “Kurtarma operasyonları devam ediyor ve gösterilen çabalar büyük” diye ekledi.

İsrail ordusu, insani yardım bölgesinde “bir komuta ve kontrol merkezinde faaliyet gösteren önemli Hamas teröristlerini” hedef aldığını iddia etti.

Hamas ise yaptığı açıklamada İsrail’in iddialarını reddederek hedef alınan bölgede militanların bulunduğunu “bariz bir yalan” olarak nitelendirdi.

Yerel sağlık yetkililerine göre savaşın başlamasından bu yana Gazze’de 40,000’den fazla Filistinli öldürüldü. Uluslararası yardım grupları parçalanmış bölgede insani felaketin yaklaşmakta olduğu uyarısında bulunurken, kötüleşen güvenlik nedeniyle yardım ulaştırmanın giderek zorlaştığı belirtiliyor.

BM yardım ve sağlık kuruluşları, salgınların tespit edilmesinin ardından bu ay Gazze’de bir çocuk felci aşılama kampanyası başlattı. İsrail ordusu, sağlık ekiplerinin aşı uygulamasına izin vermek için belirli bölgelerde sözde operasyonel “duraklamalara” izin verdi. İsrail Savunma Bakanlığı’na göre bu hafta başı itibariyle yaklaşık 200.000 kişiye aşı yapıldı.

BM mülteci ajansı başkanı Philippe Lazzarini’ye göre pazartesi günü Gazze’nin kuzeyindeki İsrail güçleri çocuk felci aşısı dağıtımına katılan bir BM konvoyunu sekiz saatten fazla bir süre durdurdu. Personel daha sonra üslerine geri bırakıldı.

İsrail ordusu konvoyun çocuk felci kampanyasının bir parçası olduğu iddialarını reddetti ve militanların insani yardım personelinin içine yerleştirildiğine dair şüpheler olduğunu öne sürdü.

Guterres: Gazze’deki acılar eşi benzeri görülmemiş seviyede

Gazze’deki durumu değerlendiren Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres, görev süresi boyunca Gazze’deki “yıkım ve ölümün benzerini görmediğini” söyledi.

BM’nin, Gazze’deki olası bir ateşkesi gözlemlemeyi teklif ettiğini belirten Guterres, Orta Doğu’daki BM Ateşkes Gözetim Örgütü (UNTSO) misyonunu hatırlattı.

Antonio Guterres, ancak İsrail’in kabul etme ihtimalinin düşük olması nedeniyle BM’nin Gazze’nin geleceğinde rol oynayabilmesinin “gerçekçi olmadığını” ifade etti.

Gazze’de ateşkesin aciliyetine dikkati çeken Guterres, “Gazze’de gördüğümüz acılar, BM Genel Sekreterliği dönemimde eşi benzeri görülmemiş seviyede. Daha önce, Gazze’de son birkaç ayda gördüğümüzdeki gibi bir ölüm ve yıkım seviyesi görmemiştim” diye konuştu.

Guterres, iki devletli çözümün tek yol olduğunu ve başka bir alternatifin uygulanabilir olmadığını ifade ederek “Bu, 5 milyon Filistinlinin bir devlette hiçbir hakka sahip olmadan yaşaması anlamına geliyor” dedi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail tarafından katledilen Ayşenur Ezgi Eygi için Filistin’de cenaze töreni düzenlendi

Yayınlanma

İşgal altındaki Batı Şeria’nın Beyta beldesinde İsrail askerlerince katledilen Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi için Filistin’in Nablus kentinde resmi ve sivil katılımla cenaze töreni düzenlendi.

Eygi’nin naaşı, uluslararası dayanışma aktivistleri, Filistinliler, Türkiye’nin Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi İsmail Çobanoğlu, Nablus Valisi Gassan Daglas ve sivil toplum temsilcilerinin katılımıyla Nablus kentindeki Rafidiye Hastanesi’nden alındı. Filistinlilerin sloganları eşliğinde tören düzenlendi.

Dışişleri Bakanlığı Eygi’nin naaşının Türkiye’ye getirilmesi için çalışma yürüttüklerini söyledi.

26 yaşındaki Türk-Amerikan vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi, 6 Eylül’de işgal altındaki Batı Şeria’nın Nablus kentine bağlı Beyta beldesinde düzenlenen işgal karşıtı bir gösteride İsrail keskin nişancısı tarafından açılan ateş sonucu başından vurularak hayatını kaybetti.

Washington Üniversitesinde hem psikoloji hem de Orta Doğu dillerinde çift dal yapan Eygi, Filistin topraklarının İsrail tarafından işgaline karşı sivil yöntemlerle Filistinlilere destek veren Uluslararası Dayanışma Hareketi (ISM) gönüllüsü insan hakları aktivistiydi.

2003’te İsrail buldozeri tarafından ezilerek öldürülen ABD vatandaşı Rachel Corrie de aynı harekete mensuptu.

Eygi, Filistinlilerin haklarını destekleyen dayanışma hareketlerinde aktif yer alıyordu.

Önceki gün de ABD’nin Washington eyaletinde yüzlerce Filistin yanlısı gösterici, Ayşenur Ezgi Eygi’nin, İsrailli askerler tarafından öldürülmesin protesto etmek için toplandı.

Washington’daki gösteride Eygi’nin fotoğraflarının yanı sıra “Ayşenur Eygi Filistin için şehit oldu”, “Ayşenur için adalet”, “Bugün hepimiz Ayşenur’uz”, “Direniş terör değildir! Özgür Filistin!” yazılı pankartlar taşıyan göstericiler, İsrail karşıtı sloganlar attı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English