Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Gürcistan Başbakanı: Rusya ile normalleşme planımız yok

Yayınlanma

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobahidze, Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya üzerindeki hak iddiası sona ermedikçe Moskova ile diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmayacağını belirtti. Kobahidze, Gürcistan’ın 2030 yılına kadar Avrupa Birliği’ne katılma hedefini de yineledi.

Gürcistan Başbakanı İrakli Kobahidze, Abhazya ve Güney Osetya’da hak iddia etmesi nedeniyle Rusya ile diplomatik ilişkileri yeniden tesis etmeyi planlamadığını açıkladı.

Kobahidze, “Özür dilerim ama kesinlikle hayır. Bu konuda herhangi bir planımız yok çünkü bölgenin yüzde 10’u Rusya Federasyonu tarafından işgal edilmiş durumda. Diplomatik müzakerelerin halen devam ettiğini göz önünde bulundurarak, mevcut talepleri değerlendirmeye aldık,” ifadelerini kullandı.

Başbakan, Tiflis yönetiminin ulusal çıkarlar doğrultusunda bir politika izlediğini, fakat “örneğin dış politika aktörleriyle olduğu gibi kapsamlı ilişkiler kuramadıklarını” sözlerine ekledi.

Mayıs ayı sonunda Kobahidze, Gürcistan’ın Abhazya ve Güney Osetya’yı yeniden kazanarak ülkenin toprak bütünlüğünü sağlayacağını ve 2030 yılına kadar Avrupa Birliği’ne (AB) katılacağını vurguladı.

Başbakan sosyal medya hesabından, “Gürcistan olarak hayalimiz, 2030 yılına kadar Abhaz ve Oset kardeşlerimizle birlikte birleşik ve güçlü bir Gürcistan’da yaşamaktır. Birleşik ve güçlü bir Gürcistan, 2030 yılında Avrupa ailesinin tam üyesi olmalıdır!” paylaşımında bulundu.

Bu cumhuriyetler 1990’ların başında bağımsızlıklarını ilan ettiler. 15 yılı aşkın bir süre boyunca hiçbir Birleşmiş Milletler üyesi ülke tarafından tanınmadılar.

Durum, Gürcistan’ın Ağustos 2008’de Güney Osetya’ya asker göndererek kontrolü yeniden ele geçirmeye çalışmasının ardından değişti. Rusya’nın askeri harekâtı, Tiflis’in ise Gürcistan’a karşı askeri saldırı olarak nitelendirdiği beş günlük savaşın ardından Kremlin, Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlığını tanıdı.

Venezuela, Nikaragua, Nauru ve Suriye de benzer adımı attı. Rusya ayrıca söz konusu bölgelerde askeri üsler konuşlandırdı.

2022 yılında Güney Osetya’daki silahlı çatışmanın yıldönümünde Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dimitriy Medvedev, bu olayların ve Ukrayna’daki mevcut savaşın “tek bir süreç ve Rusya’ya yönelik ortak bir komplo” olduğunu öne sürdü.

Medvedev’e göre, başta ABD olmak üzere Batı, “komşuları aracılığıyla” ülkedeki “durumu istikrarsızlaştırmak” istiyor.

Medvedev ayrıca Gürcistan’ın NATO’ya yakınlaşması halinde Abhazya ve Güney Osetya’nın Rusya’ya bağlanabileceği uyarısında bulundu. Eski cumhuriyetin yetkilileri, “bağımsızlıklarını” koruyarak Birlik Devleti çerçevesinde Rusya ve Belarus ile iş birliği yapmak istediklerini belirtti.

Buna karşılık Güney Osetya yönetimi Rusya’ya katılma konusunda bir referandum düzenlemeyi planlarken, daha sonra bu kararından vazgeçti. Gürcistan ise yakın zamanda NATO entegrasyonunun ülke için bir dış politika önceliği olmaya devam ettiğini vurguladı.

Geçtiğimiz ağustos ayında ABD, İngiltere, Fransa, Arnavutluk, Japonya ve Malta ortak bir açıklama yaparak Moskova’ya Güney Osetya ve Abhazya’yı Tiflis’e “iade etmesi” çağrısında bulundu.

Gürcistan’da parlamento seçimlerini iktidar partisi kazandı

DİPLOMASİ

Orbán Gürcistan’ı ziyaret edecek

Yayınlanma

Macaristan Başbakanı Viktor Orbán bugün (28 Ekim) Gürcistan’ı ziyaret ederek ülkenin başbakanı ile görüşecek.

Pazar günü Brüksel, iktidardaki Gürcü Rüyası partisinin kazandığı açıklanan oylamada ciddi usulsüzlükler olduğu uyarısında bulundu. Saatler önce Tiflis, Macaristan Başbakanının pazartesi günü ülkeye iki günlük bir ziyaret başlatacağını duyurmuştu.

Pazar akşamı yayınlanan bir bildiride, AB diplomasi şefi Josep Borrell, hafta sonu Gürcistan’da yapılan seçimlerin “eşit olmayan bir oyun alanı, kutuplaşmış bir atmosferde bölücü bir kampanya ve son yasal değişikliklerin bu seçim süreci üzerindeki etkisine ilişkin önemli endişeler” ile tanımlandığını söyledi.

Gürcistan’da parlamento seçimlerini iktidar partisi kazandı

Fakat Orbán, daha seçim sonuçları açıklanmadan önce, cumartesi günü Başbakan İrakli Kobahidze ve Gürcü Rüyası partisini “ezici zaferleri” dolayısıyla tebrik etti.

X’te açıklama yapan Macar lider, “Gürcistan halkı ülkeleri için neyin en iyisi olduğunu biliyor ve bugün seslerini duyurdular!” dedi.

Üst düzey bir Macar yetkili pazar günü geç saatlerde POLITICO’ya gezinin devam edeceğini teyit etti ve Macar hükümet sözcüsü Zoltan Kovacs X’te “resmi ziyaretin” Gürcistan’ın talebi üzerine düzenlendiğini paylaştı.

Gürcistan Başbakanı: Rusya ile normalleşme planımız yok

Ziyaretinde Orbán’a Macaristan Dışişleri Bakanı Péter Szijjártó, Ekonomi Bakanı Márton Nagy ve Maliye Bakanı Mihály Varga eşlik edecek.

Ziyaret, AB Konseyi’nin altı aylık dönem başkanlığını yürüten Orbán’ın Macaristan’ı ile bloktaki diğer ülkeler arasındaki dış politika farklılıklarını bir kez daha gözler önüne serecek.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

‘Dolarsızlaşma’ neden tüm BRICS ülkelerinden destek bulmadı?

Yayınlanma

Geçen hafta Rusya’nın Kazan kentinde sergilenen birlik havasına rağmen, BRICS liderleri, doların küresel finans sistemindeki rolünü azaltma konusunda bölünmüş durumdaydı. Analistler, bu jeopolitik farklılıkların blok genişledikçe daha belirgin hale gelebileceğini söylüyor.

Perşembe günü sona eren zirvede, BRICS’in ilk üyeleri olan Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika, İran, Mısır, Etiyopya ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni tam üye olarak kabul etti. Ayrıca, BRICS’in etki alanını genişletmek amacıyla 13 ülke daha “ortak ülke” olarak davet edildi.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de aralarında bulunduğu liderler, çevre koruma, finansal reform ve küresel çatışmaların çözümü gibi konularda iş birliği üzerinde ortak bir zemin bulmuş gibi görünüyordu. Xi ve Putin’in perşembe günü gerçekleştirdiği ve tokalaşmayla sona eren yan görüşme, içeriği konusunda merak uyandırdı.

Quincy Enstitüsü’nün Küresel Güney Programı direktörü Sarang Shidore, South China Morning Post (SCMP) gazetesine verdiği demeçte, BRICS ülkelerinin yeşil korumacılık ve Dünya Ticaret Örgütü’ndeki “felç hali” gibi konularda birleştiğini belirtti.

Shidore, bu durumun “ABD’ye yönelik açık eleştiriler” olduğunu ve dünyanın sadece jeopolitik değil, aynı zamanda iklim ve enerji geçişi temelinde de parçalandığını yansıttığını söyledi.

Uzman, “Bu parçalanma eğilimleri BRICS gibi forumlarda dikkate alınıyor ve giderek daha fazla eleştiriliyor,” diye ekledi.

Ancak bu birliktelik, Rusya’nın dünyanın finansal sistemini ABD dolarından ayırma teklifine yansımadı.

Shidore’a göre, diğer ülkeler Amerikan dolarının uluslararası ticaretteki hakimiyetinden hoşlanmasa da “alternatif bir sistem oluşturmanın fayda-maliyet analizine baktıklarında, karşılarında pek çok engel buluyorlar: İçsel, jeopolitik, teknik engeller ve tabii ki güçlü bir ABD misillemesinden duyulan korku.”

Rusya, Batı’nın Ukrayna işgali nedeniyle uyguladığı yaptırımlarla ortaya çıkan finansal engelleri aşmak amacıyla, BRICS Köprüsü adında alternatif bir uluslararası ödeme sistemi öneriyor.

Bu engeller arasında, uluslararası ödeme mesajlaşma platformu olan SWIFT’ten koparılmak da bulunuyor.

Perşembe günü Kazan’da konuşan Putin, “herhangi bir dikteye tabi olmayan, güvenilir alternatif çok taraflı finansal mekanizmalar ve tedarik zincirleri oluşturmanın şart olduğunu” söyledi.

BRICS liderleri, sınır ötesi ödemelerin iyileştirilmesi, yerel para birimlerinin işlemlerde kullanımının teşvik edilmesi gibi konularda ortak bir açıklama yaptı ve bu yolda bir adım attılar.

Ayrıca, bağımsız bir sınır ötesi ödeme ve saklama altyapısı kurulmasının fizibilitesini araştırma kararı aldılar.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nde kıdemli bir politika uzmanı olan Agathe Demarais, gazeteye yaptığı açıklamada, dijital para birimlerinin Batı’nın finansal yaptırımlarını aşmak ve SWIFT ile Amerikan dolarına olan bağımlılığı azaltmak için bir araç olarak kullanılmasına yönelik artan bir ilginin olduğunu dile getirdi.

Demarais, “Bu dijital para birimlerinin Batı’nın ekonomik yaptırım araçlarına, yaptırımlara karşı bağışıklık kazanmış gibi görünmesi, onları cazip hale getiriyor,” değerlendirmesini yaptı.

Ancak Demarais, BRICS’in finansal araçlarının yaygın bir şekilde benimsenmesinin zor olduğunu belirtti, çünkü doların hakimiyeti “kökleşmiş” ve küresel işlemlerin yüzde 80’inden fazlasını oluşturuyor.

Uzman, “BRICS grubu, çok farklı ekonomilere sahip ve çeşitli jeopolitik hedefleri olan eklektik bir ülke karışımından oluşuyor. Bu durum, grubun finansal ve parasal entegrasyonu derinleştirme konusundaki iddialı vaatlerinin önünde büyük bir engel teşkil edecek,” dedi.

Shidore de aynı görüşteydi ve BRICS üyelerinin bu fikirde Rusya’nın arkasında sıralanmadığını belirtti:

“Rusya’nın istediği, herkesin dolardan ayrılıp bu platformu kullanmaya başladığı büyük kapsamlı sistem, şu anda oldukça idealist bir öneri. BRICS içindeki siyasi dinamikler bununla uyumlu değil. Çin’in bile bunu tamamen benimseyeceğini sanmıyorum, çünkü ABD ile yavaş da olsa ilerleyen bir diyaloğu var.”

Ülkelerin acil olarak alternatif bir sistem geliştirme ya da “yerel para birimleriyle daha sınırlı bir şekilde deney yapmaya devam etme” konusunda bölündüğünü ifade eden Shidore, “Rusya belki de bu konuda en radikal devlet, ancak genel olarak BRICS grubu, mevcut küresel kurumların daha açık, daha temsilci ve daha etkili olmasını istiyor ve verilen mesaj bu,” diye ekledi.

Brezilya, Venezuela’nın BRICS üyeliğine destek vermiyor

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

İngiliz Milletler Topluluğu zirvesi: Eski sömürgelerin tazminat talepleri yükseliyor

Yayınlanma

İngiliz Milletler Topluluğu’nun (Commonwealth of Nations) 56 ülkesi cumartesi günü Samoa’da sona eren zirve toplantılarında (CHOGM) köle ticareti ve diğer sömürge adaletsizliklerinin tazmini konusunda ortak bir tartışma başlatma kararı aldı.

CHOGM iki yılda bir düzenleniyor ve 56 İngiliz Milletler Topluluğu üyesi ülkenin her biri sırayla zirveye ev sahipliği yapıyor.

Bu yılki zirve pazartesi günü Samoa’nın başkenti Apia’da başladı ve Cumartesi gününe kadar devam etti. En son 2022 yılında düzenlenen CHOGM, Doğu Afrika ülkesi Ruanda’da yapılmıştı.

Zirveye çoğu Britanya İmparatorluğu kökenli 56 ülkenin temsilcileri katıldı. Aralarında Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa’nın da bulunduğu bazı İngiliz Milletler Topluluğu ülkeleri liderleri bu yıl İngiliz Milletler Topluluğu zirvesi yerine Rusya’da düzenlenen BRICS zirvesine katılmayı tercih etti.

Hindistan Parlamento İşleri Bakanı Kiren Rijiju, Modi’nin yerine Commonwealth zirvesine katıldı.

Zirvenin ana gündemi “iklim değişikliği” idi

Bu yıl, iklim değişikliği tartışmaların merkezinde yer aldı. Ülkeler su kütlelerini korumak için Commonwealth Okyanus Deklarasyonu üzerinde çalışıyor. Ülkeler ayrıca iklim finansmanı hedeflerine nasıl ulaşılacağını da tartıştı.

Zirvenin sonuç bildirgesine göre, “üye devletlerin çoğu”, “iğrenç” transatlantik köle ticaretinin yanı sıra ilgili ülkelerin halkları üzerinde “kalıcı etkileri” olan köleliğin kendisine ilişkin “ortak tarihi deneyimleri” paylaşıyor.

Belgede ayrıca, örneğin Fiji ve Samoa’da ya da Avustralya’da İngiliz sömürge efendileri için zorla çalıştırılan Güney Pasifik adalarının yerli sakinlerinin kaçırılması anlamına gelen ve “karatavukluk” (blackbirding) olarak adlandırılan uygulamadan da üzüntü duyulduğu belirtiliyor. 

Zirve bildirgesinde Milletler Topluluğu Devlet ve Hükümet Başkanlarının köle ticareti ve kölelikle ilgili olarak “onarıcı adalet tartışmaları için yapılan çağrıları” not ettikleri ve “eşitliğe dayalı ortak bir gelecek” konusunda “ciddi, gerçekçi ve saygılı bir konuşmanın zamanının geldiği” konusunda mutabık kaldıkları belirtildi.

İlgili devlet ve hükümet başkanlarının, bu tür “görüşmelerin” başlatılmasında “aktif bir rol” oynayacakları da vurgulanıyor.

Eski sömürge ülkeleri Londra’yı alt etti

Öte yandan İngiliz Milletler Topluluğu Devlet ve Hükümet Başkanlarının kararı, İngiliz hükümetinin beyan ettiği iradenin aksine gerçekleşti.

Zirveden hemen önce Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, tazminat konusunun Pasifik’teki Samoa eyaletinin başkenti Apia’daki toplantının sonuç bildirgesinde yer almayacağını açıklamıştı.

Starmer zirvenin ardından düzenlediği basın toplantısında metnin “tartışma çağrılarını not ettiğini ve şimdi konuşma zamanı olduğunu kabul ettiğini” söyledi.

Fakat başbakan, “tartışmaların hiçbirinin parayla ilgili olmadığını” vurguladı ve “Bu konudaki tutumumuz çok ama çok net,” dedi.

İngilizler “onarıcı adalet”ten kaçınmayı başardı

Bir sözcü Londra’nın tutumunun çok net olduğunu, “mali olmayan”, yani serbest, sembolik bir biçimde “telafi edici adalet” de dahil olmak üzere hiçbir tazminatı kabul etmeye hazır olmadığını söylemişti.

Birleşik Krallık hükümeti tazminat ödemeyeceğini söyledi ve zirve öncesinde bu sorunun Milletler Topluluğu zirvesinin gündeminde olmadığında ısrar etti.

Starmer hükümeti, bazı İngiliz Milletler Topluluğu ülkelerinin ısrarla talep ettiği “onarıcı adalete” ilişkin ayrı bir deklarasyondan kaçınmayı başardı.

“Onarıcı adaletin” savunucuları bunun eğitim programları, borç hafifletme ve diğer iktisadi destek türleri de dahil olmak üzere pek çok şekilde olabileceğini söylüyor.

Kral III. Charles: Geçmişi değiştiremeyiz

Starmer da, İngiliz Milletler Topluluğu ülkelerinin iklim finansmanına erişimine yardımcı olmanın öneminden bahsetti.

Samoa’da gazetecilere konuşan Starmer, “Köle ticareti, köle uygulaması iğrenç bir şeydi ve buradan başlamamız çok önemli. İğrenç kelimesi doğru kelime,” dedi.

Başbakan, tazminatla ilgili bölümün “oldukça uzun bir bildirinin” küçük bir parçası olduğunu ve Commonwealth ülkeleri için zirvede “mutlak önceliğin” iklim krizine karşı dayanıklılığı tartışmak olduğunu söyledi.

Kral III. Charles, İngiliz tarihinde “acı verici yönler” olduğunu; “kimsenin geçmişi değiştiremeyeceğini”, fakat gelecek için “ondan ders çıkarmanın” her zaman mümkün olduğunu söyleyerek bu tutumu biraz yumuşatmaya çalışmıştı.

Britanya’nın yalnızca Karayiplere borcu 200 milyar sterlin

İngiliz baskısının, gelecekteki “görüşmelerin” sömürgeci adaletsizlik için somut tazminatla ilgili olacağından şüphe bırakmayan eski sömürgelerin kararlılığı nedeniyle nihayetinde başarısız olduğu düşünülüyor.

Cambridge’deki ünlü Trinity College’ın rektörü Michael Banner’ın hesaplamalarına göre, Britanya’nın sadece köle ticaretine dayalı olarak Karayiplere olan borcunun 200 milyar sterlinden fazla olduğu tahmin ediliyor.

Zirvenin ardından tartışmaların nasıl bir şekil alacağı sorulan Commonwealth’in görevden ayrılan genel sekreteri Patricia Scotland, “İngiliz Milletler Topluluğumuz bu meseleleri ele alırken… acı veren ve üyelerimiz için endişe konusu olan her zor meselede benimsediği yaklaşımın aynısını benimseyecektir,” dedi.

Karayiplerden 10 maddelik plan

BBC’nin geçen perşembe günü bildirdiğine göre İngiliz Milletler Topluluğu liderleri, köle ticareti için “onarıcı adaleti inceleme planlarını” yine de sürdüreceklerini söyledi.

BBC, Afrikalı liderler ve 21 Karayip ülkesinden oluşan Caricom’dan yetkililerin de resmi bildiride onarım adaleti ile ilgili ayrı bir bölümün yer alması için bastırdıklarını bildirdi.

Zirve sırasında Caricom, resmi bir özür, borç iptali, teknoloji transferi, halk sağlığı krizinin çözümüne yardım ve cehaletin ortadan kaldırılmasını içeren 10 maddelik bir onarım planı önerdi.

Bahama Başbakanı Philip Davis, Commonwealth’in acımasız kölelik tarihi için “adalet” arama zamanının geldiğini söyledi.

Dünyanın en büyük köle taciri: Britanya İmparatorluğu

15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar 300 yıldan fazla bir süre boyunca en az 12,5 milyon Afrikalı kaçırılıp Amerikan ve Avrupa gemilerine zorla bindirildi, Atlantik boyunca ticareti yapıldı ve Amerika’da köle olarak satıldı.

Birleşik Krallık parlamentosunun internet sitesine göre, Birleşik Krallık’ın köle ticaretine katılımı 1562’de başladı ve 1730’lara gelindiğinde Birleşik Krallık dünyanın en büyük köle taciriydi.

Web sitesi, İngiliz gemilerinin üç milyondan fazla Afrikalıyı, çoğunlukla İngiltere’nin Kuzey Amerika ve Karayip kolonilerine taşıdığını da ekliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English