Bizi Takip Edin

AMERİKA

Harris-Trump münazarası: Kim ne dedi?

Yayınlanma

ABD’de kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri öncesi, Demokratların başkan adayı Kamala Harris ile Cumhuriyetçilerin başkan adayı Donald Trump ilk münazaralarına çıktılar.

Yaklaşık 1 saat 45 dakika süren münazarada iki aday dış politikadan ekonomiye birçok alanda söz düellosuna girişti.

Harris, birçok dünya liderinin Trump’a “güldüğünü”, askeri liderlerin onu “yüz karası” olarak nitelendirdiğini ileri sürerken, eski başkanı “zayıf” ve “yanlış” olarak itham etti.

Trump ise Harris’in tıpkı babası gibi “Marksist” olduğunu iddia etti ve “Amerikan ulusunun ölmekte olduğunu” savundu.

Göç meselesi: “Biden’ı yatağından kaldır”

Göçmen meselesi tartışmanın odak noktalarından biriydi. Trump, göçmenler hakkında, “Köpekleri yiyorlar, gelen insanları yiyorlar, kedileri yiyorlar, orada yaşayan insanların evcil hayvanlarını yiyorlar,” derken, bunu “televizyonda izlediğini” söyledi.

Eski başkan bir noktada Harris’e seslenerek, Başkan Joe Biden’ı “uyandırarak yatağından kaldırmasını” ve güney sınırını kontrol altına alması için bir yasa imzalatmasını istedi.

ABD’nin dünyadaki en yüksek suç oranlarına sahip olduğunu söyleyen Trump, ABC News moderatörü David Muir’in araya girip FBI verilerinin bunu yalanladığını vurguladığında, bu kurumun “derinden yolsuzluğa battığını” öne sürdü.

Ekonomide vergi tartışması

Kendisini “orta sınıfların temsilcisi” olarak gösteren Harris, Trump’ın Amerikan orta sınıfları için hiçbir planı olmadığını savundu.

Harris, hanehalkları için vergi indirimleri ve küçük işletmeler için vergi indirimleri içeren bir ekonomik vizyon ortaya koyarken, Trump’ın “daha önce yaptığı şeyi yapacağını, yani milyarderlere ve büyük şirketlere vergi indirimi sağlayacağını” söyledi.

Başkan yardımcısı ayrıca “fırsat ekonomisi” yaratma vaadinin bir parçası olarak öne sürdüğü, yeni küçük işletmeler için 50.000 dolarlık vergi indirimi ve 6.000 dolarlık çocuk vergi indirimi gibi önerilerin de altını çizdi.

Salı günkü münazarada Trump, hayat pahalılığı konusunda Harris’e yüklendi ve enflasyonu toplumun her kesiminden Amerikalılar için bir “felaket” olarak tanımladı.

Trump, “İnsanlar dışarı çıkıp mısır gevreği, pastırma, yumurta ya da başka bir şey alamıyor. Ülkemizin insanları yaptıklarıyla kesinlikle ölüyorlar,” dedi.

CBS News tarafından geçen ay yapılan bir ankete göre, Harris’in seçilmesi halinde fiyatların artacağına inananların oranı yüzde 48 iken, Trump için aynı cevabı verenlerin oranı yüzde 37 idi.

CNN anketine göre kazanan Harris

Münazara sırasında CNN/SSRS tarafından yapılan anlık bir ankete göre, tartışmayı izleyen seçmenlerin çoğunluğu Kamala Harris’i kazanan olarak seçti.

Ankete göre münazarayı izleyenlerin yüzde 63’ü Harris’in kazandığını söyledi.

Sadece yüzde 37’lik bir kesim tartışmayı Donald Trump’ın kazandığını düşünüyor.

Aynı seçmen grubunun münazaraya farklı beklentilerle girdiği görülüyor. Münazaradan önce kimin kazanacağını düşündükleri sorulduğunda yüzde 50 Harris’i, yüzde 50 ise Trump’ı seçmişti.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English