Bizi Takip Edin

AMERİKA

Her beş Amerikalıdan üçü Çin’in yükselişini kritik bir tehdit olarak görüyor

Yayınlanma

Yeni bir ankete göre, neredeyse her beş Amerikalıdan üçü Çin’in yükselişini ABD çıkarları için kritik bir tehdit olarak görüyor ki bu oran Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana en yüksek oran.

7-18 Eylül tarihleri arasında Chicago Küresel İlişkiler Konseyi tarafından gerçekleştirilen ankete katılanların yüzde 65’i ABD’nin fikri mülkiyet hırsızlığına tepkisi, yüzde 52’si ekonomik rekabet ve yüzde 49’u Çin’in küresel tedarik zincirlerindeki rolü söz konusu olduğunda ABD liderlerinin Çin ile rekabet konusuna yeterince önem vermediğine inanıyor.

Anket sonuçları, Washington ve Pekin’in artan rekabetlerine rağmen ilişkileri istikrara kavuşturmaya çalıştıkları bir dönemde, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile ABD’li mevkidaşı Joe Biden arasında çarşamba günü San Francisco’da yapılacak olan APEC zirvesi öncesinde pazartesi günü açıklandı.

Son anket, Pekin’e karşı koymanın ABD başkanlık seçimleri gündeminin üst sıralarında yer alacağını gösteriyor.

Bu oranın ayrıca, Chicago Küresel İlişkiler Konseyi’nin bu soruyu ilk kez sorduğu 1990 yılından bu yana kaydedilen en yüksek endişe düzeyi olduğu belirtildi. Katılımcıların çoğu (yüzde 58) Çin’in yükselişini ABD’nin hayati çıkarları için önemli bir tehdit olarak görüyor.

Çin’le ilgili en büyük endişe alanlarını belirtmeleri istendiğinde, katılımcıların yüzde 23’ü Çin’in ekonomik gücüne işaret ederken, bunu Komünist siyasi sistemi, insan hakları politikası ve askeri gücü takip ediyor.

Ekonomik kaygılar ön planda

Chicago Küresel İlişkiler Konseyi’nde kamuoyu ve dış politikadan sorumlu direktör yardımcısı Craig Kafura, Çin’in gücünün artmasıyla ilgili endişelerin 30 yılın zirvesine çıkmasının “kesinlikle çarpıcı” olduğunu söyledi.

Kafura, Amerikalıların Çin’e ilişkin endişelerinin “[Washington DC] söylemine hakim olan güvenlik veya askeri konulardan ziyade ekonomik konulara daha fazla ağırlık verdiğini” söyledi.

Ankete göre, katılımcıların benzer bir yüzdesi ABD’yi daha güçlü bir ekonomik güç olarak görürken (yüzde 33), Çin’in daha baskın olduğunu düşünenler (yüzde 32) ve eşit olduklarını söyleyenler (yüzde 33) oranında.

Kafura raporda, “Amerika’nın Çin’le ilgili endişeleri uzun zamandır ticaret konularını da içermektedir. Amerikalıların çoğunluğu 2002 yılından bu yana Çin’i sürekli olarak adil olmayan bir ticaret ortağı olarak görmüştür. Son zamanlarda ise Amerikalılar Çin’in ekonomik gücünü ABD’ye yönelik kritik bir tehdit olarak görmeye başladılar” diye yazdı.

Rapora göre, “ABD-Çin rekabeti diğer alanları da kapsayacak şekilde genişlemiş olsa da, ekonomik bileşen Amerikalıların zihninde önemli bir faktör olmaya devam ediyor.”

Ayrıca ankete göre, katılımcıların yaklaşık üçte ikisi “ABD’nin, Çinli firmaların ABD’nin fikri mülkiyetini çalmasına karşılık olarak yeterince ileri gitmediğini” söyledi.

Birçok kişi ABD’nin Çin’e yönelik mevcut ticaret politikalarının Amerikan istihdamına, ABD ekonomisine, Çin’de faaliyet gösteren Amerikan şirketlerine ve ABD ulusal güvenliğine fayda sağlamadığına inanıyor.

Ekonomik alandaki endişeleriyle kıyaslandığında, ankete katılan Amerikalıların daha fazlası ABD’nin askeri üstünlüğüne güveniyor: yüzde 46’sı ABD’nin muadillerinden daha güçlü olduğunu söylerken, yüzde 15’i Çin’in daha güçlü olduğunu söylüyor.

‘Xi-Biden zirvesi Amerikan halkının görüşünü kolay değiştirmeyecektir’

Ankete göre Amerikalılar Çin’in küresel sorunların üstesinden gelebilecek sorumlu bir güç olduğuna dair güvenlerini kaybetmiş görünüyor.

Amerikalıların yüzde 19’u Çin’in dünya sorunlarıyla sorumlu bir şekilde ilgileneceğine “büyük ölçüde” (yüzde 3) ya da “makul miktarda” (yüzde 16) güven duyduklarını ifade ederken, bu oran beş yıl önce yüzde 41 idi.

Kafura, Xi ve Biden arasında bu hafta yapılması beklenen zirve öncesinde, iki lider arasında yapılacak basit bir görüşmenin, “Amerikan halkı için önemli konularda önemli bir ilerleme kaydedilmeden” Amerikalıların Çin hakkındaki görüşlerini değiştirmesinin pek olası olmadığını söyledi.

Salı günü Bloomberg, isimsiz kaynaklara dayandırdığı haberinde Xi ve Biden’ın Pekin’in fentanil üretimi ve ihracatını engelleyecek bir anlaşmayı duyuracaklarını bildirdi.

Kafura, böyle bir anlaşmanın ABD-Çin ilişkilerinde “iyi bir işaret” olacağını, ancak Amerikan tutumlarında ani ve keskin bir dönüş beklentisi konusunda temkinli olduğunu belirtti.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English